Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatın Yazdığı dilekçeden dolayı sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-03-2008, 17:44   #1
avyusuf

 
Varsayılan Avukatın Yazdığı dilekçeden dolayı sorumluluğu

Bir meslektaş müvekkilinin söylediği şekilde aynen dilekçeye "davaya bakan hakimin davalının evinde kiracı olark oturduğunu bu nedenle yanlı hareket ettiği" şeklinde yazıp müvekkilinin eline veriyor. Müvekkili bu dilekçeyi imzalayıp mahkemesine veriyor. Mahkemece resen suç duyursunda bulunuluyor, soruşturma sırasında ifadesine bu dilekçeyi aslında avukatın yazdığını kendisinin sadece imzaladığını söylüyor??? Bundan sonra meslektaş hakkında resen suç duyursunda bulunan savcılık bakanlıktan ilk soruşturma için izin istiyor. Meslektaşın bukonuda sorumlulıuğu varmıdır. Teşekkürler..
Old 10-03-2008, 18:16   #2
denipre

 
Varsayılan

sayın meslektaşım
dilekçenin içeriğini bilmemekle beraber,dilekçe sahibinin imzasını taşıyan belgeden dolayı avukatın sorumluluğuna nasıl gidiliyor anlayamadım.sorunuzu açarsanız fikir beyan edilebilir...
Old 10-03-2008, 18:33   #3
Av.H.AtılAyaydın

 
Varsayılan

ben de anlamadım, müvekkil kendi imzaladıysa, avukatın ne gibi bir sorumluluğu olabilir?
Old 11-03-2008, 09:01   #4
aydın5610

 
Varsayılan

böyle durumlarda avukatın sorumluluğu olmaz..teşekkürler
Old 11-03-2008, 09:28   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Bir meslektaş müvekkilinin söylediği şekilde aynen ...
Müvekkil söylemiş, müvekkil imzalamış. Bu durumda hakaret de olsa, iftira da olsa suçu müvekkil işlemiş demektir.

Anlatılan hali ile olayda avukatın sadece müvekkiline karşı sorumluluğu vardır kanısındayım: Avukat bu ifadenin hakime karşı hakaret veya iftira suçunu oluşturacağı yolunda müvekkiline uyarıda bulunmalıydı. Uyarıda bulundu ise vekillik görevini yapmış sayılır; bulunmadıysa müvekkilinin bu suç nedeniyle uğrayacağı zararlardan sorumlu olmalı.

Keşke avukat suç nedeniyle sorumlu olsaydı; avukatın müvekkiline karşı sorumluluğu daha ağır olacaktır.

Saygılarımla
Old 11-03-2008, 13:37   #6
Hemocrania

 
Varsayılan

bu halde eskiden adliye önlerindeki tüm arzuhalcileri yakalamak gerekir diye düşünüyorum..

eger 2 taraf arasında sözleşmeyi kendi bilgisayarımızda ve yazıcımızla çıkarsak da taraflar imzalasa daha sonra da biri sözleşme edimini yerine getirmese,sözleşmeyi hazırlayan avukat olarak biz mi ödeyecegiz..Türkiyeden gülünç bir manzara diyorum.
Old 11-03-2008, 15:55   #7
Songül Yıldız Aksarı

 
Varsayılan

Bence önemsenmesi gereken nokta şudur; şahsın "avukat yazdı" söylemini ciddi bulup avukat hakkında soruşturma izni isteyen, tahkikata başlayan savcılığın hareketi ne derece doğrudur. Yargının sacayağı olduğu kabul edilen mesleğimize bakış açısı maalesef budur. Ciddi suç şüphesi var mıdır sizce. Bir an için avukatın gerçekten böyle bir dilekçe yazmış olduğunu düşünsek bile bunu vekil olarak sunmayan, altına imzasını atmayan birini nasıl yargılarsınız.
Bir müvekkiliniz ya da tanıdığınız, bana şöyle bir dilekçe yazar mısın, dese, biz de yazıp eline versek sorumlusu biz miyiz? Konu hakkında bilgimiz de ilgimiz de yok. Belki gerçekten şahsın söylediği şey doğru, hakimin reddi sebebi var. İmza atmadığımız dilekçe için bunu araştırmaya mı kalkacağız.
Bence soruşturma izni verilmeyecektir. İçinizi rahat tutun.
Old 11-03-2008, 16:08   #8
avyusuf

 
Varsayılan

sayın armağanın bu konudaki görüşü aslında tam bir hakim-savcının avukata bakış açısıdır. sayın songül aksarı ise hukuk mantığına daha uygun bir cevap vermiş bence. avukatın müvekkilini uyardığını ispatlaması mümkünmü, üstelik soruşturma açmaya pek meraklı savcının bir köylüye kurdurduğu o edebi suçlayıcı cümlelere rağmen . avukatın mesleğini ifası hiç bukadar zor olmamıştır heralde.bütün meslektaşların kafa yorması gereken asıl meseleleler bunlardır bence.
Old 11-03-2008, 16:48   #9
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Tabiki müvekkilin imzaladığı dilekçeden Avukatın sorumlu olacağı düşünülemez. Bir de burada davalının evinde kiracı olarak oturulduğu iddiası gerçeği yansıtıyor mu?Daha doğrusu bu iddianın dayandığı sağlam deliller var mı?
Old 11-03-2008, 17:44   #10
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım,
Bu soru-sorun'un önümüzdeki yıllarda,özellikle mesleğini bir uzmanlık alanı içinde yürüten insanlar için "sorumluluk Kavramı"nı artıran ve hatta kusurlu sorumluluk prensibinin daha da yaygınlaşarak kullanıldığı bir sorun olarak karşımıza çıkacağını düşünüyorum.

Bunun sebebi ise Sn.Yrd.Doç.Dr.Damla Gürpınar'ın "sözleşme dışı yanlış tavsiyede bulunma,öğüt veya bilgi vermeden doğan hukuki sorumluluk " kitabını severek ve hatta kendim dahil tüm meslektaşlarımın başucu kitabı olmasını isteyerek okumuş olmamdan kaynaklanmaktadır.

Bizler (meslek içi veya dışı insanlar) altını imzalamadığımız bir belgenin bizi sorumlu kılmayacağını düşünüp,evrensel iyi yada Mk 2. maddesi anlamında iyiniyet prensibini fazla da önemsemeden hayatımızı devam ettirdik.
Asıl "zor" olanın; insan hakları-hukuk-iyiniyet-hakkın kötüye kullanılması-huhuka ve insanlara güven kavramlarının içlerinin daha da doldurulması sonucunda önümüzdeki yıllarda uygulanmak zorunda kalınacağını düşünüyorum.
Aslen asıl zor olanı şimdi uyguluyoruz.Yani ispat kurallarına sıkışmış bir biçimde "İmza " prensibi olmaksızın sorumluluğu sadece "haksız fiilerlerle " sınırlandırılmış olarak hakkımızı aramaya çalışıyoruz.

Okuyan için "Boş laf " anlamına gelebilecek beyanlarıma geçmeden önce okuduğum kitaptan bir kısım alıntılar yapmak istiyorum.(Umarım telif haklarını çiğnenemiş olurum)

Saygıdeğer meslektaşımız, bu kitapta aynen isminden de anlaşılacağı gibi altı imzalanmamış beyanlar yada sözlü yol göstermeler sonucu oluşabilecek haksız fiillerde sorumlu aramıştır.Bulmuştur da !

MK 2 -
Herkes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifada hüsniyet kaidelerine riayetle mükelleftir.
Bir hakkın sırf gayri izrar eden suiistimalini kanun himaye etmez.

Mk 3 -Bir hakkın doğumu için kanunen hüsnü niyet şart kılınan hallerde asil olan, onun vücududur. Ancak, icabı hale göre kendisinden beklenen ihmamı sarfetmiyen kimse hüsnü niyet iddiasında bulunamaz.

Sorumlular Mk 2 ve 3 gereğini yerine getirmeyenlerdir.

Kısaca açıklamaya çalışayım.

Uzman sıfatıyla yada memuriyeti gereği öğüt ve bilgi verenlerin,verdikleri öğüt veya bilginin hatalı olmasından doğan zararları ödemek zorunda olmaları Mk 2 ve Mk3 gereği bu kişilere ve mesleki konumlarına duyulan güven sebebiyledir.

Bu sorumluluğu hem akit öncesi sorumluluk "culpa in contrahendo " olarak yada haksız fiil sorumluluğu olarak görebilirsiniz.

Sorumluluğun kaynağı haklı güvenin sarsılması anlamında verilen öğüt veya bilginin dürüstlüğe aykırılık taşımasından kaynaklanır.
Çünkü mesleği,uzmanlığı,memuriyeti gereği öğüt veya tavsiye veren bir kişiye sıradan başka bir kişiye oranla daha fazla güven duyup teslim olmak için zarar görenin haklı bir sebebi vardır.

Zarar veren,işin uzmanından tavsiye almış ve onun dediğini yerine getirmiş ancak olşan zarara mani olamamıştır.Yada zarar gören,işin uzmanına başvurulmuş olmasına rağmen zarar verenin olumlu yada olumsuz bir eylemi ile etkilenmiştir.

Güven düşüncesi Roma hukukundan beri ana kanunlarda satır aralarında işlenmiş ve fakat bugüne kadar net bir kanun maddesi olarak karşımıza çıkmamıştır.
Buna rağmen,gerek mesleğimizde gerekse uzmanlık alanı olarak yürütülen mesleklerde "Yaratılan Güven Duygusunun zedelenmesi " sebebiyle teslim olma sonucu oluşan zararlardan genel haksız fiil kuralları gereği sorumlu olunduğu ve bu sorumluluğu kusur sorumluluğu olduğu gerek mahkeme kararlarında gerekse Yargıtay içtihatlarında açıklanmaktadır.

Örneğin "Ünlü estetik cerrahının X' i ,ameliyatı neticesinde oluşan garip şekil sebebiyle zarar giderimi davalarında X in alanında tanınmış en uzman kişi olduğu bu uzmanlık sebebiyle başkasına ..Tl verilirken kendisine 5 katı tutarında para verilerek ameliyat edildiği " gibi olaylarda genel durumlar haricinde sadece X'in uzman olduğu konuda yanlış teşhis ve tedavi yaptığı yada ilgilinin özel durumlarını incelemediğinden bahisle zararın doğmasına sebeb olduğu oluşan durum sebebiyle sorumluluğu " gibi kararlara rastlanmaktadır.Burada aslen haksız fiil cezalandırılmış ise de asıl uzmanlık alanına duyulan güvenin zedelenmesi cezalandırılmaktadır.

Şimdi hukuku uzmanlık alanı olarak uygulayan ve hukuk okumuş,hukuk yazan kişiler olarak altını imzalamasak dahi bize hukuki yardım talebiyle gelen X kişisine yazdığımız ancak altını imzalamadığımız bir dilekçe sebebiyle sorumlu olmadığımıza dair verilen cevaplar gerçekte sadece ispat kuralları altına gizlenmiş sorumluluktan kaçışa dair cevaplardır.

Size gelen kişi,sizin meslekteki uzmanlığınız sebebiyle gelmiş ve hizmetinizin yada uzmanlığınızın sizin tarafınızdan biçilen değeri ne ise ödemiştir.Yada ödememiş kaçmıştır!Önemli olan sizin oişi yükümlenmenizdir.hem de uzman sıfatıyla..

İlgili bu dilekçeyi avukatlık mesleğini yapan birine yazdırmadaki amacı "Kanunu ve hukuku bilen birine duyduğu güven ;bu kişinin yanlış yapmayacağı ve zarara uğratmayacağına duyulan güven"dir.

Ancak dilekçeye imza koymayan avukat (ilgiliye dilekçeden doğan hukuki ve cezai sorumlulukları anlatmış olsun -olmasın bu tamamen ayrık durumlara girmektedir ) sadece "Bu dilekçeyi ben vermedim,bu nedenle sorumlu değilim " diyerek MK 2 ve 3 'e rağmen sorumluluktan kurtulabilir mi ?

Bu açıklamalarım sadece beni bağlar ve sadece benim hukuki görüşümü yansıtmaktadır.Yine X avukatın,yasalardan kaynaklanan tüm sorumluluğunu yerine getirerek, yazmış olduğu dilekçenin doğurabileceği hukuki ve cezai sonuçlarını ilgiliye anlatmış yada anlatmamış olması " ayrımına girilmemiştir.

Bu yazıda amaçlanan "imzalanmamış dilekçeden dolayı avukat sorumlu olabilir mi ? " sorusunu irdelemektir.
Açıklama kimseyi hedef almamakta ve hatta bu beyanlar sebebiyle sözlü saldırılardan da korkulmaktadır.

Sonuç olarak,bana göre bir meslek dalını seçen ve bu mesleğini ifa ederken ihmali dahi olsa kusurlu bir davranışı ile üçüncü bir şahsa zarar veren kişi bu zarardan sorumlu olmalıdır.
Bu nedenle mesleğini çok iyi öğrenmeli,araştırmalı ,uygulamalıdır.
Böyle yapamıyor ise zarardan da sorumlu olamayacaksa(yani taşın altına elini koyamıyorsa ) mesleğini yapmamalıdır.

Sözkonusu kitapta Sn. Gürpınar "Güven ilişkisini ayrıntısı ile açıkladıktan sonra güven sorumluluğunun sözkonusu olabilmesi için belli olguların gerçekleşmesi gerektiğini bildirmiştir.Bu olgulardan biri de "Güven duyulan kişinin hukuki işlemler akışına katılımı 'dır ".
Yani hukuki işlemlere katılmama (imzalı yada imzasız ) sorumluluğu kaldırmaktadır. Önemli olan "Ben bu işte uzman değilim,ben bu işi bilemiyorum,bilen başka bir meslektaşıma gidiniz " diyebilmektir.
Ancak bu yorumlar birebir soruyla ilgili değildir.Sorunun cevabı tabiki dilekçeyi yazan meslektaşın cezai sorumluluğu olmayacaktır.Peki ya hukuki sorumluluğu ?...
Yorumlar geldiğinde yorumlamaya devam edeceğim.
Saygılarımla
Old 11-03-2008, 17:55   #11
Av.H.AtılAyaydın

 
Varsayılan

bence de soruşturma izni verilmeyecektir. Ancak Armağan beyin söyledikleri de üzerinde düşünülmesi gereken şeylerdir.Müvekkilinin hukuki aykırı hareket etmemesi konusunda yol gösterici olması gereken avukatlar, iftira suçunu doğurabilecek bir ifade konusunda müdahale etmelidir diye düşünüyorum. Burda kanımca şu yapılsaydı daha doğru olurdu . Avukat , müvekkiline hakimi direk suçlayıcı ifade kullanması yerine ,"HUMK md.29/6 'ya dayanarak, davalının kiracısı olan hakimin reddini talep etmesini" önerebilirdi. çünkü bu durumda bir nüans farkı vardır, çünkü yasal bir hak kullanılmıştır.
Old 11-03-2008, 19:11   #12
pir_i fani

 
Varsayılan

Avukatın hukuki manada bir sorumluluğunun doğacağını sanmıyorum.Ancak hiç de etik olmayan bir yaklaşımda bulunulmuş.Davacı ya da davalı, hakimin ev sahibi değil de kuaförü, doktoru, eczacısı, komşusu da olabilir.Bunlar hakimin reddini gerektirecek nedenler değildir.Ev sahibinin yüzünü bile görmeyen işinde gücünde bisürü insanlar arasında hakimler de var.Ev sahibiyle ahbap dost olan bir sürü insanlar arasında iyi ki de hakimler yok.Çok üzücü bir durum.Böyle bir dilekçe yazan ve yazdırtan kişiler hakkında da keşke hakettikleri iftira niteliğindeki bu suçlarının karşılığı verilse...
Old 11-03-2008, 22:17   #13
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avyusuf
dilekçeye "davaya bakan hakimin davalının evinde kiracı olark oturduğunu bu nedenle yanlı hareket ettiği" şeklinde yazıp müvekkilinin eline veriyor.
Bu durum gerçekse;
İKİNCİ FASIL: Hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi
Madde 29 - Aşağıdaki hallerde hakim bizzat kendisini reddedebilir veya iki taraftan biri canibinden reddolunabilir;
1 - Davada iki taraftan birine nasihat vermiş veya yol göstermiş olması,
2 - Davada iki taraftan biri veya üçüncü şahıs muvacehesinde kanunen icap etmeden reyini beyan etmiş olması.
3 - Davada şahit veya ehlihibre veya hakem ve yahut hakim sıfatiyle dinlenmiş veya hareket etmiş olması,
4 - Davanın dördüncü dereceye kadar (bu derece dahil) civar hısımlarına ait bulunması,
5 - Dava esnasında iki taraftan birisiyle davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması,
6 - Umumiyetle hakimin bitaraflığından şüpheyi mucip esbabı mühimme bulunması.

6. bend hükmüne göre tarafsızlığı şüpheye düşürecek bir haldir ve usulüne uygun bir başvuru dilekçesi olduğu takdirde yine usulünce incelenip bir karar verilmelidir. (Alıntı yapılan cümledeki kadar yalın ve kaba ifade edilmediği düşüncesiyle)

Eğer iddia asılsız ve delilsiz ise yine okuduğu şeyi imzalayan kişinin öncelikle sorumlu olduğu kanaatindeyim. Avukatın sorumluluğuna gidilebilmesi için bu hususta kasıtlı olarak müvekkilini yanlış yönlendirdiğinin ispatlanması gerekir.

Sn. Dülger'in belirttiği hususlara gelince; bunlar, henüz değilse de yakın bir gelecekte attığımız her adımda müvekkilimizin yazılı talimatını almamız ve bu talimatı alırken de yapılacak işlemin olası olumlu ve olumsuz tüm sonuçlarını yine yazılı olarak kendisine bildirdiğimizi bildiren tutanaklar tutmamızın gerekeceği günlerin çok yakın olduğuna işaret eden kaçınılmaz gelişmeler. Bugünlerin yarından da yakın olduğunu ve en basit dosyanın bile bu sayede birkaç klasör kalınlığına varacağını düşünüyorum.
Old 12-03-2008, 10:14   #14
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Konuyla direkt ilgili değil ama,Gamze Dülger"in anlatımına hayran kaldığımı,anlatımın güzelliğinin,anlatılmak istenen konuyu gölgede bıraktığını
düşündüğümü yazmak istedim.

Can Doğanel"in haklı kaygısının,yapılan her iş ve görüşmenin tutanak altına alınmak gibi bir yükümlülük ve yük getireceği kaygısının aslında zorunluluk olarak karşımızda durduğunu,ancak zararını çekene kadar bu zorunluluğun farkına varamadığımızı düşündüğümü de yazmak isterim. Bir Örnekle :

2 yıldır defalarca arayarak boşanma davası açmak istediğini söyleyen,görüşme talep eden,görüşen ve vekaletname vermek üzere ayrılıp bir dahaki aramaya kadar
göremediğim,her geldiğinde de aynı olayları tekrar eden bir bayan,en nihayet,7-8 ay önce vekaletnameyi düzenletip büroya kapıdan bıraktı ve bebeğimi emzirmem lazım,evde ağlıyormuş diyerek kaçar gibi gitti. Sonra telefon açıp lütfen davamı aç,yarın bankaya gidip ücret v emasrafı öderim dedi,tabii niyetini bildiğim için kabul etmedim,sen kararını kesin ver,sonra masrafını getirdiğinde de davanı açarız dedim.Birkaç telefonla daha
masrafı bilahare vermek üzere baskı yollu ricada bulundu,ben kararlıydım,çünkü amacının kocasına blöf yapmak olduğunu sezmiştim,masraf getirmeden davasını açmadım. Birkaç gün sonra masrafı getirmek zorunda kaldı. Aynı gün davasını açtım. Erken duruşma günü ayarlamamı istedi,ikimiz anlaştık,anlaşmalı boşanmaya geleceğiz dedi.
1 hafta sonra ise,arayıp,eşinin özür dilediğini ve barıştıklarını,verdiği ücreti geri almak istediğini bildirdi. Ücretin iadesinin sözkonusu olmayacağını kesin bir dille bildirdim.Tüm ailesini devreye sokup baskıya devam etti.Yine olumsuz cevap alı. Bu kez bir akşam kocası aradı,paramızı geri verin,yoksa sizi baroya şikayet ederiz,bak benim karım iştirak nafakası istememiş,sen iştirak nafakası istemişsin dilekçede,olmayan talebi yazdığın için şikayet edeceğim dedi. Hemen sabahtan gidin,baro 6. katta,şikayetinizi yapın dedim.Müvekkilim olan bayan da telefonu dönüşümlü alıp: Evet ya,ben nafaka istemedim ki,kocamın ödeyecek gücü yoktu zaten,neden yazdın ki ,şikayet edeceğim dedi. İştirak nafakası zaten senin isteğine bağlı değil,hakim bağlıyor,ama sonuçta lehine bir talep olduğu için yazılması gayet haklı,senin itiraz etmen ise kötüniyetlidir,baroya müracaat et,cevabını alırsın dedim. Tabii müracaat etmediler,amaç nereden sıkıştırabilecekleri idi. Benim de amacım,hukuku ve hukukçuyu kullanma alışkanlığına itiraz etmekti,kararlı davrandım.Ama bir sürpriz daha geçen ay gelen telefondaydı : Müvekkilim olan bayan : " Ablacığım merhaba,benim dava ne oldu ?" telefonuyla ikinci bir kurnazlık planını devreye soktu. Ne olacak,siz barıştınız,davaya girme dediniz,ben de duruşmaya girmedim,dava düştü dedim. Aaaa,nasıl olur,ben davanın sürdüğünü biliyordum,kocamın borçları var,önlem olsun diye boşansak iyi olurdu,şimdi yeni dava mı açacağım ?Ama nasıl olur,duruşmalara girdiğini biliyordum demez mi?
Baktım,konu,talimat almadan dosyayı müracaata bırakmak noktasından tehlikeyi davet ediyor,amaç ta kısmen bu.
Telefon kayıtlarımız duruyor,görüşmelerde söylediklerin,
eşinle barıştığın ayrıntısıyla mevcuttur. İstersen gel görüşelim,dedim. Yok kalsın o zaman,başka zaman görüşelim dedikten sonra,hemen yeni bir karar verdim : Her işlemle ilgili talimat almak,açılan dava dilekçesini ve talepleri asile asaleten de imzalatmak çok daha güvenli ve gerekli bir tedbir olacaktı,bir klasör tutsa da.Şimdi öyle yapıyorum.
Old 12-03-2008, 13:11   #15
meltem2007

 
Varsayılan

Aynı şey benim de başıma gelmişti.Daha önce İzmir'de sadece bir tesbit işlemi sırasında vekilliğini yapmış olduğumuz kişi daha sonra başka bir olayla, vekil olarak hiçbir şekilde içinde olmadığım bir olayla ilgili olarak Savcılığa bir dilekçe yazdırdı, tamamen kendi beyanına uygun yazdığım dilekçede karşı tarafı kanunsuz birtakım işlemler yapmakla suçluyordu.Daha sonra şüpheli aleyhinde dava açıldı ve müşteki yani müvekkil Mahkemedeki beyanında "ben öyle söylemedim dilekçeyi avukata yazdırmıştım, o yazmış" dedi.Uzun zamandır C.Savcılıklarına yazdırılan dilekçelerde imzam olmasa bile "x'in beyanına göre yazılmıştır" diye yazdıranın imzasını alıyorum.Yanısıra tanık isim ve adres listeleriyle, kritik dilekçelerde imzam olmasına rağmen büro dosyalarına da müvekkillerin imzasını almaktayım.Mesleğin sorumluluğu aslında sanılandan çok ağır.Özellikle Savcılıklar en küçük şikayette bile avukat hakkında işlem yapmaya girişiyorlar.Gün geçtikce zorlaşan yine de severek yaptığımız meslekte karşılıklı güvene her zamankinden çok ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Old 12-03-2008, 17:07   #16
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Avukat çok çok ağır sorumluluk altındaymış gibi bir izlenim oluşuyor...Bu derece hukuki sorumluluk altında olma hali garip bir korkudan bilinmeyenden kaynaklanıyor..Bu korkular hukuki yardımı,mesleğin icrasını engelleyip en önemlisi mesleğin saygınlığına darbe indirir...


Sorudan (en azından soruluş şeklinden) anlaşılacağı üzere kesinlikle "sözleşme dışı yanlış tavsiyede bulunma,öğüt veya bilgi vermeden doğan hukuki sorumluluk hali" söz konusu değil.!


Herşeyden önce yine sorudan anlaşılacağı üzere ( en azından soruluş şeklinden) söz konusu bilgiyi müvekkil veriyor ...Üstelik ve yine üstelik dilekçeyi müvekkil imzalıyor...bir dilekçeyi imzalamak o dilekçedekiler benim beyanlarım dilekçe benim dilekçem demektir... !Aksi bir düşünce olabilir mi?

Soruda verilen bilgilere göre Avukat'ın yalnış yönlendirmesi, "bak her nekadar gerçek olmasa da şunu da yazalım işine yarar" şeklinde bir tavsiyesi yok ve Sayın DOĞANEL'in de belirttiği gibi sorudaki durum "Umumiyetle hakimin bitaraflığından şüpheyi mucip esbabı mühimme bulunması." haline giriyor...Benzer bir hüküm CMK'da da var ...

Mesleği (savunmayı) bu derece baskı altında tutma hallerine, bu derece baskı altında olduğu düşüncelerine bir de meslektaşların destekleyici yorumları gelince...Mesleğin saygınlığını koruması ütopya haline geliyor...Unutmayalım ki bu forumları sadece bizler okumuyoruz...
Old 24-03-2008, 17:22   #17
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Konu ile ilgili bu iki örnek Av.SERTANn' ın haklı ve olması gereken bakış açısını ne yazık ki pek desteklemiyor :
-------------------------------------------------------------------------------------------

Katılan vekili olan sanık avukata iş mahkemesindeki davasını takip etmemesi yolunda talimat vermediğine ilişkin aşamalarda değişmeyen ısrarlı iddiasının bir kısım tanıklar O ve Ö .in anlatımlarıyla da desteklenmiş olması karşısında,hukuk davasının diğer taraf olup yargılamada tanık olarak dinlenen Z. nın katılanla anlaştıklarını,davadan vazgeçip yanında sanığı telefonla arayarak davayı takipsiz bırakması yolunda talimat verdiğine ilişkin anlatımı gözetilerek,bu tanık ve katılanın yüzleştirilerek bu hususun doğruluğunun araştırılması,saptanan sonuca ve savunmanın katılanın yazılı talimatıyla da belgelendirilmemiş olmasına göre tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile beraat kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4 CD 6.6.2006 2703/11945
----------------------------------------------------------------------------------------------

Müvekkilinin ısrarı ile karşı yan vekili hakkında mezkur sözleri sarf eden avukatın,bu sözleri yazmaktan ötürü mesleki ve cezai sorumluluğu vardır :

Şikayetli avukatın Kadıköy 4. As. Hukuk Mh. ... sayılı dosyasına delil listesi takdimi konusunda verdiği dilekçede meslektaşı hakkında yer verdiği beyanlar savunma sınırları içinde kabul edilmesi mümkün olmayan hakaret ve sataşma niteliğinde sözlerdir.

Müvekkilinin bu şekilde beyanda bulunmasını ısrarla istemesi avukat tarafından öne sürülebilecek
bir mazeret oluşturamaz.Böyle bir istek karşısında avukat kamu hizmeti yapmakta olduğunun bilinci içinde davranmak zorundadır.Bu nedenlerle Meslek Kurallarının 5,6 ve 27. maddelerine aykırı bulunan
eylemi dolayısıyla avukat hakkında ceza tayin edilmesi yerinde görülmüştür.
TBB Dis.K. 9.12.1989 77-81
----------------------------------------------------------------------------------------------

Ayrıca yukarıda anlattığım olayda telefonla eşiyle barıştığını ve davayı takip etmememi defalarca söyleyen
davacı müvekkilenin,bu telefon görüşmelerinin dökümünü elde edebilme ihtimalinden bahsetmesem konuyu ciddi ciddi karşıma bir sorun olarak çıkaracağını düşünmek,genel hareketlerine bakıldığında hiç zor değil. Bu tür kötüniyetli hareketlerin varlığını hayatın olağan akışı içinde beklemek ve önlem almak, mesleki açıdan
daha güvenli çalışmak, aslında bir zorunluluk derecesinde önemli.
Old 25-03-2008, 13:15   #18
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ayrıca şu açıdan da olaya bakabiliriz :

Resmi vekalet ilişkisi kurmadan,fiilen avukatın bir dilekçe veya başkaca yazılı hukuki metin hazırlaması da mesleki faaliyettir. Hatta ücrete tabi ve tanımlı bir mesleki faaliyettir. Bu kapsamda dilekçe yazmak şeklinde gerçekleşen bir mesleki faaliyet kapsamında,vatandaşın isteği üzerine
--yasaya,hukuka aykırı unsurlu-- bir dilekçe yazmak,yazılan söz-cüklerin seçiminin vatandaşın isteği ve ısrarına dayalı olması halinde de avukatın,yasaya aykırı bir ifadeyi yazmayı kabul etmemek gibi bir yasal ve mesleki sorumluluğu ileri sürülerek sorumluluğunu doğuracağı iddiasına dönüşebilecektir.

Belirgin bir örnek :
Vatandaş,birisine yönelik tehdit içeren bir yazıyı kaleme almak ve hazırlamak konusunda avukatın hukuki yardımını istese,biz " vatandaş öyle istedi,yazdık " diye bir savunmada bulunamayacak ve muhtemelen suça iştirak iddiasıyla karşılaşabileceğiz. Bu nedenle kavramları geniş ve çok yönlü ele almakta fayda vardır.
Old 05-07-2010, 17:43   #19
avyusuf

 
Varsayılan

değerli arkadaşlar meslektaşımız yargılandığı davaya konu imzasının olmadığı ve içeriği imzalayan şahıs tarafından duruşmada tekrar edilen bu dilekçeden dolayı Ağır Cez mahkemesinde "dilekçe yolu ile görevli memura hakaretten ceza almıştır".
Old 05-07-2010, 21:07   #20
Hemocrania

 
Varsayılan

Öncelikle geçmiş olsun..

Daha önce de yazmıştım ne kadar saçma bir yaklaşım olduğunu.
bundan böyle hakimin reddi konusunda kendi bilgisayarımdan müvekkilin imzası da olsa dilekçe yazmıyoruz..

ve tarafların imzası da olsa herhangi bir sözleşme hazırlamıyoruz..sonra sözleşmeyi yerine getirmeyen taraf yerine bizden talepte bulunulabilirler
Old 05-07-2010, 22:11   #21
Songül Yıldız Aksarı

 
Varsayılan

Bu şekilde bu mesleği icra etmek, edebilmek.. Hepimize kolay gelsin, meslektaşımıza geçmiş olsun.
Ben yine de umudumu kaybetmiyorum, bu karar BOZULUR, BOZULMALI!
Old 05-07-2010, 23:19   #22
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avyusuf
değerli arkadaşlar meslektaşımız yargılandığı davaya konu imzasının olmadığı ve içeriği imzalayan şahıs tarafından duruşmada tekrar edilen bu dilekçeden dolayı Ağır Cez mahkemesinde "dilekçe yolu ile görevli memura hakaretten ceza almıştır".

Bu habere duygusallıktan uzak, hukuksal bir yanıt vermek istedim, aklıma bir tek şu geldi: Haydaaaa!
Old 06-07-2010, 08:33   #23
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Bu habere duygusallıktan uzak, hukuksal bir yanıt vermek istedim, aklıma bir tek şu geldi: Haydaaaa!

Olacak şey değil ama olmuş, karar bu şekilde verilmiş!.. Neresinden bakarsanız elle tutulacak yanı yok ve hukukla da asla bağdaşmıyor, cezaların kanuniliği prensibine de kesinlikle aykırı..

"Dilekçe yolu ile görevli memura hakaret" suçunun unsurları meslektaşımız açısından nasıl oluşmuş anlayabilmek imkan kabilinde değil yahu! Suçun unsurları dilekçe metninde imzası bulunan şahıs yönüyle oluşmuştur. Dilekçede mevcut metni okuduğu konusunda karine değil midir müvekkilin imzası ve söz konusu imzaya rağmen avukatın sorumluluğuna nasıl gidilebilir? Merak ettiğim bir husus var, acaba müvekkil hakkında hiçbir işlem yapılmadı, dava açılmadı, cezaya hükmolunmadı mı?

Meslektaşımızın müvekkiline, bu şekilde bir dilekçenin sunulması halinde, çeşitli sakıncaların doğabileceği, örneğin hakaret ve iftira suçlarının unsurlarının oluşup oluşmayacağı noktasında hukuki bilgi sunması/sunmaması apayrı bir konudur ve mesleki sorumlulukla ilgilidir. Bu şekilde bir mesleki sorumluluğu yerine getirmemiş olan avukatın, sadece kaleme aldığı bir dilekçede geçen ifadelerden dolayı cezai yaptırıma maruz kalmasının kabul edilebilir hiçbir yanı yok.

Saygılarımla..
Old 06-07-2010, 08:42   #24
ali ekmekçi

 
Varsayılan

bir kişiye kadın demek ne kadar hakaretse,imzalamadığın dilekçeden sorumlu olmak o derecededir.Bence avukat suçludur.Zaten benim borçlu olduğum bir senede de bu avukat arkadaş sözle kefil olmuştu borcu bu meslektaş ödemelidir.
Old 06-07-2010, 08:44   #25
ali ekmekçi

 
Varsayılan

ha bu arada gayrımenkul kredime de soruşturma iznini isteyen savcı sözle kefil olmuştu,sorumlu olurmu acaba?Yargıtay kararı da eklerseniz memnun olurum.
Old 06-07-2010, 08:51   #26
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avyusuf
değerli arkadaşlar meslektaşımız yargılandığı davaya konu imzasının olmadığı ve içeriği imzalayan şahıs tarafından duruşmada tekrar edilen bu dilekçeden dolayı Ağır Cez mahkemesinde "dilekçe yolu ile görevli memura hakaretten ceza almıştır".
Sayın avyusuf,
Gerçekten enteresan bir karar.Söyleyecek söz bulamıyorum.Kararın içeriğini merak ettim.Eğer mümkünse kararın bir suretini foruma ekleyebilir misiniz?
Old 06-07-2010, 12:56   #27
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Olay hakkında bilgimiz yok; iddianameyi okumadık; kanıtları incelemedik; kararın gerekçesini bilmiyoruz. Ama duyumlarla kendi yarattığımız akıntıya kendimiz kapılıyoruz.

Olay başkasından naklen sitemize aktarıldığında bazı üyeler (ben de dahil olmak üzere) anlatılana göre görüş belirttik. Aradan yaklaşık 2 buçuk yıl geçti. Ağır ceza mahkemesinde zaman, emek, bilgi, masraf harcanarak görülen dava karara bağlandı. Biz ise bilgi sahibi olmadan, zaman ve emek harcamadan, kararı hemen anında bozuverdik. Hukuk bu kadar kolay mı?

Anlatılana göre görüş belirtmek kolay. Ama emek harcanarak oluşturulan bir mahkeme kararı hakkında konuşmak için daha çok emek harcanmalı kanısındayım.

Duyumlarla görüş belirtmek kolay. Ama emek harcanarak oluşturulan bir mahkeme kararı hakkında konuşmak için bir hukukçuya duyum yetmez.

Görüş belirtmek kolay: Göz ucuyla gördüğümüzü parmak ucuyla yazarız. Ama temyiz dilekçesi yazmak için bilek kalınlığında hukuk gerekir.

Burada yazılan mesajlardaki hukuki konuları ağır ceza hakimleri de biliyor. Avukatlığın itibar kazanması için biz burada ağır ceza hakimlerinin bilmediklerini yazmalıyız:

“Biz burada iyi gemiler yapmalıyız
Eğer başarabiliyorsak kar ederek
Eğer mecbursak zarara katlanarak
Ancak daima iyi gemiler yapmalıyız”
Bir Japon Sözü
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
vasinin nafakadan dolayı hukuki /cezai sorumluluğu olur mu? av.şeyda müjdeci Meslektaşların Soruları 7 13-02-2008 14:31
Yabancı turistlere yapılan saldırılardan dolayı otelin sorumluluğu Marat Ahmadi Meslektaşların Soruları 2 22-07-2007 15:01
kamulaştırmasız el atma-devletin tapu sicilinden dolayı sorumluluğu mrbozkurt Meslektaşların Soruları 2 01-06-2007 12:08
Devletin Yargısal Faaliyetten Dolayı Sorumluluğu VARTO'LU Meslektaşların Soruları 3 28-05-2002 14:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07267690 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.