Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kullanim Kadastrosu

Yanıt
Old 23-08-2020, 15:09   #1
mjalda

 
Varsayılan Kullanim Kadastrosu

Müvekkillerin murisi adına kullanım kadastrosunda bir yerin tamamı yazılıyor.Oysa bu yerin sadece bir kısmı müvekkillerin murisinin babasının ölümünden beri ( 25 seneden fazla bir zaman )kullanılıyor.Biz bunu belirterek kardeşler arasında fiili paylaşım olduğunu belirttik hatta babasının sağlığında da burayı babası adına müvekkillerin murisinin işlediğini belirttik .Tanıkta dinlettik .Hatta bu yer kayınpederime ait olduğundan bende tanık olmak istedim ama vekil olduğumdan beyan şeklinde sunmam istendi.. Yani ortada fiili paylaşım var ve tanık ifadesi bu fiili paylaşımı destekliyor.Kadastro Mahkemesi tek sağ kalan mirasçının ifadesi yönünde hüküm kurarak bir kısım yeri(talebimizden daha azının ) bizim adımıza tesciline karar verdi.İstinaf ettik.Fakat istinaf kararı tereke adına kullanıldığı yönünde olduğundan miras payları oranında tescil yönünde .Bu konuda fikirleriniz ve aksi yönde elinde yargıtay kararı olan arkadaşlar varsa paylaşırsa sevinirim.
Old 24-08-2020, 10:57   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Miras bırakandan gelen taşınmazlar kural olarak terekeye ait olur.Mirasçılar arasında kazandırıcı zaman aşımı işlemeyeceğinden taşınmaz mirasçılardan birisinin zilyetliğinde olsa dahi ,kullanımı tereke adına olduğu kabul edilir. Aksini ispat zilyetliğini ileriye süren mirasçıya aittir.Bu durumda taşınmazın miras bırakanın sağlığında miras bırakanın katılımı ile taksim edildiğini ,edilmediyse ölümü üzerine tüm mirasçıların katılımı ile fiili taksimin yapılıp bu yerin kendisine isabet ettiğini her türlü delille ispat etmesi gerekir.

Aşağıdaki kararda,taksim konusunda mahkemenin yapacağı işler sıralanmıştır. Buna göre "mahkemenin doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ve teknik bilirkişi huzuru ile keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların kim tarafından, ne zamandan beri, ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazların tarafların kök murisi ... 'den gelip gelmediği, ondan geliyorsa sağlığında taşınmazlarını mirasçıları arasında paylaştırıp paylaştırmadığı, paylaştırmadıysa murisin ölüm gününden sonra terekesinin mirasçıları tarafından yöntemince taksim edilip edilmediği, taksim edilmişse dava konusu taşınmazların kime düştüğü, hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı; bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Ayrıca bana göre civar taşınmazlar kadastro görmüş ise bunlara ait kadastro tutanakları getirtilerek ,civar parsel kayıtlarında taşınmazın kimin zilyetliğinde bulunduğu hakkında bilgi de edinilmesi,varsa vergi kayıtlarını incelemesi de yararlı olabilir di .

Yerel mahkeme ve istinaf bu kurallara uygun bir araştırma yapmamış özellikle mahallinde yerel bilirkişi dinlememiş ve beyanlar arasındaki çekişmeyi yüzleştirme sureti ile gidermemiş ve hangi nedenle mirasçının beyanını tanık beyanına üstün tuttuğunu açıklamamış ise bu hususların bozma nedeni sayılabileceğini düşünüyorum.


T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/3537
K. 2019/1105
T. 18.2.2019

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

KARAR : Kullanım kadastrosu sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 1072 parsel sayılı 3.560,92 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 Sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın ... ile ... 'in kullanımında olduğu, taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı kargir evin ...'e ait olduğu şerhi yazılarak; 1073 parsel sayılı 5.606,71 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 Sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın ... ile ...'in kullanımında olduğu, taşınmaz üzerindeki ahşap ahırın ...'e ait olduğu şerhi yazılarak; 1074 parsel sayılı 2.978,29 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 Sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın ...'in kullanımında olduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ..., dava konusu 1072 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ev ile 1073 ve 1074 parsel sayılı taşınmazların tamamının kendi fiili kullanımlarında bulunduğunu ileri sürerek, ... ve ... aleyhine dava açmışlar; davalılar ... ve ... ise 1072 parsel sayılı taşınmazın kendi fiili kullanımlarında bulunduğunu ileri sürerek karşı dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacılar ... ve ...'in, 1073 ve 1074 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin açtıkları davanın reddine, davacılar ... ve ...'in 1072 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki eve yönelik açtıkları davanın kabulüne, 1072 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinin iki numaralı bendinin iptali ile bunun yerine " İş bu taşınmaz üzerinde yaptırılan iki katlı kargir ev ..., ... ve ...'e aittir" ibaresinin yazılmasına, yine karşı davacılar ... ve ...'in davalarının kısmen kabulüne, 1072 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinin bir numaralı bendinin iptali ile bunun yerine "6831 Sayılı Kanun'un 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılmıştır.

Bu parsel ..., ..., ... ve ...'in kullanımındadır." ibaresinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar-davalılar ... ve ... vekili, davacılar-davalılar ... ve ... vekili ile dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar ... ve ..., dava konusu taşınmazlardan 1072 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin, anne ve babaları tarafından yaptırıldığını, 1073 ve 1074 parsel sayılı taşınmazların ise babaları ...'den geldiğini ileri sürerek dava açmışlardır. Davalılar ... ve ..., taraflarla kök murisleri olan ... ile oğlu ... 'in, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye gelmeden önce ... Köyü'nde yaşadıklarını, kök muris ... 'in torunu ... oğlu ...'nin öldürülmesi sonucunda kan davası çıkmaması için ... köyünde bulunan ...'e ait taşınmazların satılarak köyün terk edildiğini, satış sonucu elde edilen parayla da 1072 ve 1073 parsel sayılı taşınmazların satın alındığını ve yine bu para ile 1072 parsel sayılı taşınmaz üzerine bir ev inşa edildiğini, 1074 parsel sayılı taşınmazın ise, ... Köyü'nde öldürülen ... 'in eşi ... tarafından, yetim çocukları için ailesine verilen paralarla satın alındığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlar ve dava konusu taşınmazlardan 1072 parsel sayılı taşınmazın kendi fiili kullanımlarında bulunduğunu, ... ve ... lehine taşınmazda zilyetlik şerhi verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek karşı dava açmışlardır. Mahkemece 1072 parsel sayılı taşınmazın tarafların kök murisi olan ... 'den geldiği, 1073 parsel sayılı taşınmazın ... oğlu ... tarafından üçüncü kişilerden satın alındığı, 1074 parsel sayılı taşınmazın ise kök muris ...'nin alt soyundan toplanan paralarla yine üçüncü kişilerden satın alındığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli değildir.

Mahallinde yapılan keşifte dinlenen davacıların kardeşi ..., ... Köyü'nde kardeşi ...'e ait taşınmaz bulunmadığını, babaları ...'nin taşınmazlarının bulunduğunu, köyden ayrılırken bir kısım taşınmazların satıldığını, kalan taşınmazların da babaları tarafından kız evlatlarına verildiğini, dolayısıyla kızların dava konusu taşınmazların bulunduğu köyde hakkı olmadığını, ev yerinin ... tarafından alındığını beyan etmiş; yerel bilirkişi ... , 1072 ve 1073 parsel sayılı taşınmazların v tarafından satın alındığını, 1074 parsel sayılı taşınmazın ise kök muris ... 'in torunu, ...'nin oğlu ... tarafından satın alındığını beyan etmiş; davacı tanıkları ... ve ..., kök muris ... 'in torununun başına gelen olay sonrası, kendisine ait taşınmazları satıp, dava konusu taşınmazları satın aldığını beyan etmiş; davalı-karşı davacı tanığı ... ise, 1074 parsellerin yetimgillerin yeri olduğunu, diğer parsellerin ise ...'in yerini olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece dava konusu taşınmazların kimden geldiği, tarafların kök murisi ...'den geliyorsa taksim edilip edilmediği, taksim edilmediyse, murisin sağlığında taşınmazları paylaştırıp paylaştırmadığı hususlarında yapılan araştırma yetersiz olduğu gibi, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki çelişkiler de giderilmemiştir.

SONUÇ : O halde doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, inşaat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların kim tarafından, ne zamandan beri, ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazların tarafların kök murisi ... 'den gelip gelmediği, ondan geliyorsa sağlığında taşınmazlarını mirasçıları arasında paylaştırıp paylaştırmadığı, paylaştırmadıysa murisin ölüm gününden sonra terekesinin mirasçıları tarafından yöntemince taksim edilip edilmediği, taksim edilmişse dava konusu taşınmazların kime düştüğü, dava konusu taşınmazların kök muris ... ile oğlu ... ve ...'in alt soyu tarafından ... Köyündeki mallar satıldıktan sonra elde edilen para ile alınıp alınmadığı, ... köyündeki satılan malların kime ait olduğu hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı; inşaat mühendisi bilirkişiden ise taşınmazlar üzerindeki yapının niteliği ve yaşı hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacı/davalılara ayrı ayrı iadesine, 18.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Kazancı)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taksim-fiili Kullanim ARAKARARARA Meslektaşların Soruları 0 03-06-2014 10:40
Yedaşin Ortak Kullanim Elektriğini Kesmesi Av. Seda Üstün Tuğ Meslektaşların Soruları 0 27-11-2013 11:24
Yillik İznİn Kullanim Şeklİ Ve İdarenİn Yetkİsİ üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 0 10-04-2008 21:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03812099 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.