Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ZMMS destekten yoksun kalma tazminatı

Yanıt
Old 25-12-2007, 17:14   #1
NAZ80

 
Varsayılan ZMMS destekten yoksun kalma tazminatı

Müteveffa %30 kusurlu, karşı taraf %70 kusurlu olarak trafik kazasında vefat etmiştir.Geriye mirasçı olarak müvekkilim olan eşi ve kızı kalmıştır.

Müvekkilimin mirasçilarına müteveffa ssk da belli bir süre sigortalı olduğu ve prim ödediği için maaş bağlanmıştır. 321 ytl eşine , 160 ytl kızına maaş bağlanmıştır.

Zorunlu mali mesuliyet sigortasına başvuruma SSK dan maaş bağlandığı için hiç bir şekilde ödeme yapılmayacağı belirtilmiştir.Müteveffa hayattayken 815 YTL her ay maaş almaktaydı.


Yargıtay kararlarında destekten yoksun kalma tazminatı belirlenirken ssk dan bağlanan maaş ile ölüm olayı arasında nedensellik bağı olmadığı için tazminattan indirilemeyeceği belirtiliyor.

Maddi taminat davası açtığımda kazanma ihtimalimiz var mı?
Old 26-12-2007, 10:36   #2
avfatih

 
Varsayılan

Bir aktüere başvurmanızı öneririm. Bu hususta yapılacak zarar hesabında çıkan miktar sigortanın bağladığı maaşların peşin sermaye mikatrından fazla ise dava açmanız mümkün.
Old 26-12-2007, 10:47   #3
TRINITY

 
Varsayılan

Sayın NAZ80,
Sigorta şirketleri asgari ücretten aktüerya hesabı yapmakta ve mirasçılara bu miktarı ödemektedirler. Şayet siz müteveffanın 815 YTL maaş aldığını kanıtlarsanız maddi tazminat alabilirsiniz. Tabi burada kusur durumu da dikkate alınır ve Mahkemenin yapacağı bilirkişi incelemesinde kusur oranları değişebilir. Bence miktarı düşük tutarak davanızı açın daha sonra ıslah edersiniz.
Saygılar...
Old 26-12-2007, 17:37   #4
NAZ80

 
Varsayılan

Arkadaşlar sormak istediğim şu sonuçta SSK dan bağlanan maaşın ölüm olayı ile bir bağlantısı yok? Sigortanın verdiği cevap doğru mu yanlış mı böyle bir davaya bakan meslektaşım oldu mu?
Old 11-01-2008, 17:18   #5
av.tuğbabal

 
Varsayılan

sayın naz80 ile aynı sorunu yaşamaktayım
tecrübe etmiş yada fikri olan varsa paylaşmaya hazırız...
Old 11-01-2008, 18:08   #6
avfatih

 
Varsayılan destek tazminatı

Destekten yoksun kalma tazminatı davası vefat eden eşin sağladığı maddi destekten yoksun kamanız sebebiyle açılır. SSK'dan maaş bağlandığı zaman eşinzin sağladığı desteğin yerini bu maaş almakta ve sonuçta bir zararınız kalmamaktadır. Ancak SSK'nın bağladığı gelirin eşinizin desteğinden daha az olduğunu ispatlarsanız tazminata hak kazanırsınız. Bu sebepten bir aktüere başvurmanızı daha önce önermiştim. Eşinizin desteği hususunda aldığı maaş yanında ek gelirleriniz varsa bunlar faydanıza olacaktır.
Old 13-01-2008, 17:08   #7
üye14072

 
Varsayılan

maddi tazminat davası açın,
ölenin ve kalanların yaşlarını yazmamışsınız
ama
açın
fazlaya ilişkin hakkınızı saklı tutun ve gerekirse 1 lira için açın
böylece hakkın hesabını ve eğer hak varsa elde edilmesini sağlamış olursunuz

öteden beri fikrim şudur ki
bu tip olaylarda
sigorta ile uğraşmaktansa
tedbir kararı alıp dava açmak en iyi yoldur.

saygılar
av. m. emin öztürk
kocaeli
Old 14-01-2008, 15:09   #8
NAZ80

 
Varsayılan

Ben araştırmalarımda ssk dan belli bir süre sigortalılık koşulu gerçekleştiğinden dolayı maaş bağlandığından sigorta şirketinin cevabının yanlış olduğu kanısındaydım ve dava mı açtım. Fazlaya ilişkin haklarımı saklı tuttum ve kısmi açtım. Manevi tazminatla birlikte açtım.
Old 03-04-2008, 11:48   #9
Sadık

 
Varsayılan

Ben açıkcası Sigorta şirketinin poliçe bedelini ödemeyi reddetmesini yasal bulmuyorum. SSK'dan bağlanan gelir ile Sigorta şirketinin ödeme yapması arasında bir bağ göremiyorum. Zira SSK'nın işlemiyle Sigortanın işlemi farklı hukuksal dayanaklara sahip. Sigorta şirketi, poliçe hükümleri uyarınca, gerçekleşen rizikoyu ödemekle yükümlü. Yani şirketin borcunun kaynağı poliçe ve risk sigortası kuralları..SSK'nın işleminin kaynağı ise ilgili kanun ve sosyal sigorta kuralları. Birisi bireysel risk sigortası diğeri sosyal risk sigortası..Yanlış mı düşünüyorum acaba? Elinde bu hususa ilişkin içtihat olan arkadaşlar paylaşırsa çok sevinirim..
Old 03-04-2008, 13:06   #10
ekinheval

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/4-648
K. 2005/691
T. 30.11.2005
DESTEKTEN YOKSUN KALANLARA BAĞLANAN DUL VE YETİM AYLIĞI ( Onların Bakım İhtiyaçlarını Giderdiği Ölçüde Zarar Miktarını Azaltacağı - Ölüm Nedeniyle Desteğini Yitirenin Elde Ettiği Çıkarlar Varsa Bunların Zarar Tutarından İndirilmesi Gereği )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Desteğin Yitirilmesi Nedeniyle Yoksun Kalınan Zarar Olduğu - Bu Tazminat İle Destekten Yoksun Kalanların Desteğin Ölümünden Önceki Yaşamlarında Sahip Oldukları Sosyal ve Ekonomik Durumlarının Korunması Amaçlandığı )
• MADDİ TAZMİNAT ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı İle Somut Zararın Bir Başka Deyişle Zarar Görenin Malvarlığındaki Eksilmenin Giderilmesi Gerektiğinden Zarar Miktarı Hesaplanması Gereği )
• EMEKLİ MAAŞI ( Almaya Devam Eden Davacıların Desteğin Aldığı Emekli Maaşı Nedeniyle Uğradığı Bir Zararının Bulunmadığı - Onların Bakım İhtiyaçlarını Giderdiği Ölçüde Zarar Miktarını Azaltacağı
• ZARARIN HESAPLANMASI ( Destek Ölmeseydi Bulunacakları Ekonomik ve Sosyal Durum İle Desteğin Ölümünden Sonra Bulundukları Durum Arasındaki Farktan İbaret Olduğu )
818/m.45
ÖZET : Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Bu tazminat ile destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunması amaçlanmıştır. Tazminata hükmedebilmek için destekten yoksun kalanın sürekli ve gerçek bir ihtiyacının bulunması gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatı ile somut zararın, bir başka deyişle, zarar görenin malvarlığındaki eksilmenin giderilmesi gerektiğinden zarar miktarı hesaplanmalıdır. Bunun için öncelikle, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların zarar tutarından indirilmesi gerekir. Bu şekilde gerçek zarar belirlenmelidir. Destekten yoksun kalanlara bağlanan dul ve yetim aylığı, onların bakım ihtiyaçlarını giderdiği ölçüde zarar miktarını azaltır.
Davacıların zararı, destek ölmeseydi bulunacakları ekonomik ve sosyal durum ile desteğin ölümünden sonra bulundukları durum arasındaki farktan ibarettir. Davacılara desteğin ölmesi nedeniyle emekli maaşı bağlandığından, maaşı almaya devam eden davacıların desteğin aldığı emekli maaşı nedeniyle uğradığı bir zarar bulunmamaktadır. Ancak, davacıların, desteğin ölümünden önce özel sektörde çalıştığı yolundaki iddialarının mahkemece araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Onaltıncı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.12.2003 gün ve 2003/430 E. 1089 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Adil vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin 07.10.2004 gün ve 2004/3001-11138 sayılı ilamı ile;
( ... 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan, desteğin ölümü nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiş, karar, davalılardan Adil tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken ölenin emekli maaşı esas alınarak hesap yapılmıştır. Oysa, ölenin emekli maaşı davacılara kalmış, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce dul ve yetim maaşı olarak bağlanmıştır. Bu bağlamda, davacıların ölenin emekli maaşından dolayı zararları bulunmamaktadır. Davacıların zararını ölenin emekli maaşı dışındaki ek geliri oluşturmaktadır. Şu durumda, ölenin olay tarihinde ne iş yaptığı ve kazancının ne olduğu belirlenmeli, belirlenemediği takdirde asgari ücret üzerinden hesap yapılmalıdır.
Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : A- DAVA KONUSU: Dava, maddi-manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
B- DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ : Davacılar vekili, davalılardan Adil'in diğer davalı şirkete ait taşıtı kullanırken davacıların murisi Hasan Hüseyin'in ölümüne sebep olduğunu, Hasan Hüseyin'in üniversite öğretim üyeliğinden emekli olup özel sektörde çalışmaya devam ettiğini, ölümü üzerine davacılardan Sevin, İpek ve Güzin'e emekli aylığı bağlandığını ileri sürerek eşi Sevin, kızları İpek ve Güzin için destekten yoksunluk tazminatına Sevin, İpek, Güzin ile Tülin Hatice için, ölüm nedeniyle yapılan masraflara karşılık maddi tazminata ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
C- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ : Davalılardan Adil vekili, müvekkilinin kusurlu olmadığını, bu nedenle tazminat ile sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan sigorta şirketi vekili, manevi tazminatın ve cenaze masrafı dışındaki masrafların teminat dışı olduğunu, sigortanın temerrüde düşürülmediğini, gerçek zararın bilirkişiler tarafından saptanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Ç- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece, destekten yoksun kalma tazminatına esas alınacak gelir ve zararın hesabına ilişkin murisin emekli maaşı düşülmeyerek hazırlanan bilirkişi raporuna atıfta bulunularak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
D- TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME : Mahkemece verilen hüküm, davalılardan Adil vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece ölenin emekli maaşı nazara alınarak destek gelirlerinin hesaplanması ve davacıların destek tazminatı zararları hesaplanırken de Emekli Sandığı'nca bağlanan maaşların düşülmemesi gerektiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
E- UYUŞMAZLIK : Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, tazminat miktarına esas olacak gelir ve zarar hesabında emekli maaşının düşülüp düşülmeyeceği ve ölenin başka işte çalışıp çalışmadığının araştırılmasına gerek bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
F- MADDİ OLAY : Davacıların murisi ölümünden önce emekli olmuş ve ölümünden sonra davacılara Emekli Sandığı tarafından maaş bağlanmıştır.
Ancak, davacıların ölenin emeklilikten sonra çalışmaya devam ettiğine ilişkin iddiaları mahkemece araştırılmamış ve ölenin sadece emekli maaşı esas alınarak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiştir.
G- GEREKÇE : Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/2. maddesinde düzenlenmiş olup "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır.
Yasa metninden de anlaşılacağı gibi, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nın 45/2. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı Kararında da belirtildiği gibi; "BK'nın 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de Yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür."
Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
Davalı, destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle, tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir.
Amaç, zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde, zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç, zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
O halde, hangi nedene dayanırsa dayansın, desteğini yitiren kişi ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağına sahip ise destekten yoksunluk zararından söz edilemez. Bakım ihtiyacını azaltan her ne olursa olsun onun indirilmesi gerekir. Bu indirim tazminattan değil zarar miktarı üzerinden yapılır. Yani, ölüm nedeniyle elde edilen yarar uğranılan zarardan indirilip gerçek zarar belirlenmelidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı Kararının gerekçesinde de, "Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu" hususu vurgulanmıştır.
Dul ve yetim aylığı, destekten yoksun kalanların bakım ihtiyaçlarını giderdiği ölçüde uğradıkları zarar miktarı azalır. Ödenen maaş oranında bakım ihtiyacı ortadan kalkar. Aksi halde, destek hayatta iken bulundukları durumdan daha iyi bir duruma gelmiş olurlar ki, bu da destekten yoksun kalma tazminatının amacı ile bağdaşmaz.
Somut olayda davacılar, murislerinin davalılardan Adil'in sebep olduğu trafik kazası sonucu öldüğünü ve bu nedenle babalarının desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Davacıların murislerinin ölümünden önce emekli olmuş ve ölümünden sonra da davacılara Emekli Sandığı tarafından maaş bağlanmıştır. Buradaki uyuşmazlık, davacıların tazminat miktarına esas olacak gelir ve zarar hesabında emekli maaşının düşülüp düşülmeyeceği noktasındadır. Davacıların zararı, destek ölmeseydi bulunacakları ekonomik, sosyal durum ile desteğin ölümünden sonra bulundukları durum arasındaki farktan ibarettir.
Davacılara desteğin ölmesi nedeniyle emekli maaşı bağlandığına göre, daha önce alınan bir paranın ölümden sonra alınamadığından söz edilemez. Kendine emekli maaşı bağlanan davacıların desteğin aldığı emekli maaşı nedeniyle uğradıkları bir zarar bulunmamaktadır, çünkü o maaşı almaya devam etmektedirler.
Bununla birlikte davacılar, babalarının ölümünden önce özel sektörde çalışmaya devam ettiğini ve akademik çalışmaları bulunduğunu ileri sürdüklerine göre, mahkemece, bu durumun araştırılıp yukarıdaki ilkeler doğrultusunda sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılardan Adil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-04-2008, 15:13   #11
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Aşağıdaki kararda, zarar veren kişinin veya sigortacının desteğin hayatteyken ödediği primlerden ve beklenen bir yardımdan (dul-yetim aylığı) yararlanmaması gerektiği, zira bu ödemelerin çalışmanın karşılığı ücretten kesilmiş olduğu, kaldı ki bu ödemelerin terekeye dahil olmadığı ve olası bir reddi miras halinde dahi hakedenlere ödenemesi gerektiği belirtilmektedir. Bu kararın varmış olduğu sonuç, 06.03.1978 T. ve 1/3 sayıı İBK'ndaki gerekçelere de kanımca uygundur.

Ne varki Yargıtay daha sonraki kararlarında işbu İBK'nın tersine bir içtihat oluşturmuş, yukarıda Sayın "Ekinheval"'in de eklemiş olduğu kararda olduğu gibi, ölüm nedeniyle elde edilen tüm yararlar bir bütün olarak değerlendirilerek, dul ve yetim aylıkları ve bunların peşin sermaye tutarının da yoksun kalınan kardan mahsup edilmesi gerektiğine hükmetmiştir."Dul ve yetim aylığı, destekten yoksun kalanların bakım ihtiyaçlarını giderdiği ölçüde uğradıkları zarar miktarı azalır"

Kanımca Yargıtay'ın oluşan bu yeni görüşü Sosyal Sigorta'nın amaç ve prensipleriyle haksız fiil sorumluluğu arasındaki bağlantıyı kurma noktasında yerinde değildir.Dul ve yetim aylığı beklenen bir yarar olsa bile, terekeye dahil edilmeyen ve vazgeçilemeyen bir haktır.Kaldı ki sosyal sigortanın zaruriliği esastır.Destekten yoksun kalanların işbu bağlanan aylıklar dolayısıyla destek gördükleri her ne kadar iddia edilebilirse de, zarar veren kişinin fiili ve bu fiilin sonucundaki tazminat sorumluluğu açısından doğrudan ilintili değildir.Zira ölüm olayı herne şekilde vuku bulursa bulsun , kanundaki şertlar yerine getirildiğinde bu aylıklar zaten ödenecektir.




Alıntı:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1977/4-1110
K. 1979/1395
T. 28.11.1979
• DUL AYLIĞI
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Dul aylığının düşülmeyeceği )
• DUL VE YETİM AYLIKLARINDAN ZARAR İNDİRİMİ
818/m.45
506/m.65,66,68
ÖZET : Uyuşmazlık konusu, ölen sigortalının hak sahiplerince açılan destekten yoksun kalma ödencesi belirlenirken; "Ölüm Sigortası"ndan bağlanan dul ve yetim aylıklarının zarardan düşülüp düşülmeyeceğidir. Ölüm sigortasından dul ve yetim aylığı bağlanması, ölüme neden olan haksız eylemin doğrudan "uygun ve normal" bir sonucu olmayıp belirli bir süredeki sigortalılığın ve prim ödemenin karşılığıdır. Bu nedenle, ölüm sigortasından sağlanan yardımlar konusunda Kuruma yasaca rücu hakkı tanınmamıştır. Kaldı ki, dul ve yetim aylıklarının Kurumun bir sosyal güvence kurumu niteliğinden kaynaklanıyor oluşu, sözü edilen aylıkların haksız eylemin yol açtığı zarardan düşülmesine engeldir.

DAVA VE KARAR : Davacı eşin desteği olan işçinin bir iş kazasına bağlı bulunmayan trafik olayı sonucunda öldüğü ve davacıya 506 sayılı SSK.unun 65 ve sonraki maddeleri hükmüne göre yalnız ( ölüm sigortası ) dalından dul aylığı bağlandığı çekişmesizdir. Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; bir haksız eylem sonucunda ölen sigortalı işçinin hak sahipler tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı kapsamının belirlenmesi sırasında; Sosyal Sigortalar Kurumunca "Ölüm Sigortası" dalından hak sahiplerine bağlanmış olan dul ve yetim aylıklarının ( Olayımızda davacı eşe bağlanan dul aylığının, zarardan düşülmesinin gerekip gerekmediğinde toplanmaktadır.

Destekten yoksun kalma tazminatı; BK.nun 45. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiş, ölümün sonucu olarak ölenin yardımından yoksun kalan kimselerin muhtaç duruma düşmelerini önlemek, yaşamlarının desteğini ölümünden önceki düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat türüdür. Desteğin ölümüne neden olan haksız eylem; bir taraftan destekten yoksun kalanların mal varlıklarında eksilmeye ( zarara ) sebep olurken, diğer taraftan bir takım yarara yol açmışsa bu yararların tazminat borcunu ne şekilde etkileceği ve özellikle desteğin ölümünden dolayı destekten yoksun kalanlara sağlanan hangi tür yararların zararla denkleştirilebileceği sorunu ile karşılaşılır. Yargıtay'ın yerleşmiş kararları ile bilimsel eserlerdeki baskın olan görüşe göre kural olarak, zarar ile yararların denkleştirilebilmesi için yarara, tazminata yol açan haksız eylemin sebeb olması ve zararla yarar arasında uygun bir illiyet bağının bulunması şarttır. Başka bir anlatımla yararın haksız eylemin "uygun ve normal" bir sonucu bulunması zorunludur. Bu kuraldan ancak yasanın açıkça öngördüğü durumlarda ayrılma olanağı vardır. Eğer zarar nedeniyle edimde bulunan üçüncü kişiler zarar görenlere yaptıkları ödemeler ölçüsünde ve yasa hükmü gereğince halef olmakta iseler zarar verenlerin mükerrer ödemede bulunmamaları için üçüncü kişilerin sağladığı yararların destekten yoksun kalma tazminatı kapsamının belirlenmesi sırasında zarardan düşülmesi gerekecektir.

Olayımızda ise; Sosyal Sigortalar Kurumun'ca davacı eşe, yanlızca ölüm sigortası dalından dul aylığı bağlanmış bulunması, kurumca bağlanan bu yardımın belirli bir süre sigortalı olma ve prim ödemiş bulunmasından ileri gelmesi, desteğin ölümüne neden olan haksız eylemin sebep olduğu zararla kurumca bu vesile ile sağlanan yarar arasında uygun illiyet bağının bulunmaması, hukuki dayanaklarının farklı oluşu ve açıklanan denkleştirme kuralının esasları hep birlikte gözönünde tutulduğunda ölüm sigortasından davacı eşe kurumca bağlanan dul aylığının haksız eylemin sebep olduğu zarardan düşülmesi gerekmez; esasen Sosyal Sigortalı ile onun hak sahiplerini sigortalılığın sona ermesinin iktisadi sonucundan korunmak amacını güder. Sigortalı olma sonucu sağlanan bu yardımlardan haksız eylem sorumlularının yararlanmalarını haklı kılacak bir hukuk kuralı da yoktur. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun ölüm sigortasından sağladığı yardımlardan dolayı yardım ettiği kişiye halef olacağına dair yasada bir hüküm de olmadığından haksız eylem sorumluları mükerrer ödeme durumunda da kalmayacaklardır.

Sosyal Sigortalar Kurumunca, ölen sigortalının hak sahiplerine "ölüm sigortasından" dul ve yetim aylığı bağlanabilmesi için; anılan Yasanın 66/d maddesinde öngörülen "Sigotalının, ölümü tarihine kadar en az 5 yıldan beri sigortalı bulunması ve her yıl ortalama olarak en az 120 gün ve toplam olarak 1800 gün ( sigortalı ve işvrenlerince ) mal–llük, yaşlılık ve ölüm sigortaları dalından prim ödenmiş olması" şartları gerçekleşmelidir. Sigortalının ölümü olayının bir haksız eyleme bağlı olması da gerekmez. Normal ölüm hallerinde de kurum, yasal şartlar mevcutsa, bu sigorta yardımını bağlamak zorundadır.Sözü edilen maddede belirtilen şartlar gerçekleşmezse; aylık bağlanmaz ve alınmış sigorta primleri ( toptan ödeme yoluyla ) hak sahiplerine geri verilir. Görüldüğü üzere kurumca ölüm sigortası dalından dul ve yetim aylığı bağlanması; ölüme neden olan haksız eylemin doğrudan doğruya "uygun ve normal" bir sonucu değil belirli bir süre sigortalı olmanın ve prim ödemenin bir karşılığıdır.

Gerçekten, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve hastalık sigortaları dallarından sigortalıya veya hak sahiplerine sağladığı yardımlardan dolayı, haksız eylem sorumlularına Sosyal Sigortalar Kurumunun rücu hakkı; 506 sayılı Yasanın 10, 15, 26, 27, 28, 39 ve 41. maddelerinde tanzim edilmiş olduğu halde, ölüm sigortasından sağladığı yardımlar için kuruma rücu hakkı tanıyan bir hükme anılan Yasada yer verilmiştir. Uyuşmazlıklarda çözüm yolunu herşeyden önce anlaşmazlığın ilişkin bulunduğu hukukŒ müessesenin kuruluş amacında aramalıdır. Ölüm sigortası yardımlarının; belirli bir süre sigortalı olan namına toplanan pirimlerin karşılığı bulunması ve ölüme neden olan eylemin doğrudan doğruya "uygun ve normal" bir sonucu olmaması gerçeği karşısında özellikle yasa ile tanzim edilmemiş bir hakkı kurum için tanımaya kalkışmak hukuku zorlamak ve yasa koyucunun esasta hiç istemediğini yargı yolu ile vermek sonucunu doğurur.

Kaldı ki; T.C. Emekli Sandığı'nın da; Sosyal Sigortalar Kurumu gibi mensupları ve onların hak sahipleri için bir sosyal güvence kurumu oluşu, her iki kamu kurumunun da; mensuplarının ölümleri üzerine onların hak sahiplerine bağladığı dul ve yetim aylıklarının aynı nedenlerden kaynaklanması T.C.Emekli Sandığı'nca mensuplarının hak sahiplerine bağlanan dul ve yetim aylıklarının destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesi sırasında zarardan düşülemeyeceğinin 6.3.1978 gün ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilmiş olması karşısında; Sosyal Sigortalar Kurumunca ölüm sigortasından bağlanan dul ve yetim aylıkları için ayrı işlem yapılmasını haklı kılacak yasal ve makul hiç bir neden de yoktur.

Böyle bir ayrımın gayeleri aynı olan kurumların mensupları arasında eşitsizlikler yaratacağı da kuşkusuzdur.

Bu nedenlerle usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ikinci müzakerede ( ONANMASINA ) oybirliğiyle karar verildi.
Old 04-04-2008, 08:17   #12
NAZ80

 
Varsayılan

Bülent Bey, her ne kadar yargıtayın görüşünü değiştirdiğini yazmışsanızda ben size katılmıyorum. Ekin hnmın sunduğu yargıtay kararında ölmeden önce alınan bir emekli aylığı ve ölümden sonra devam eden bir emekli aylığı var.


c) Sosyal Güvenlik Kurumlarınca Yapılan Yardımlar
Ölen desteğin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi ve destekten yoksun kalan da Sosyal Sigortalar Kurumunca yapılacak yardım ve bağlanacak aykırılıkları almaya hak kazanmış ise, bu yardımlar ve aylıklar sebebiyle bakım ihtilacından kurtulduğu ölçüde, yardımların ve aylığın peşin ödeme değerinin destekten yoksunluk zararından indirilmesi, tazminatın öngörülüş amacına uygun olacaktır. Ancak Yargıtay bu konuda ikili bir ayrıma gitmektedir. Buna göre; kurumun rücu hakkı bulunan iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından bağlanan dul ve yetim aylıklarının, destekten yoksun kalma zararından mahsubu kabul edilirken, rücu hakkı bulunmayan ölüm sigortasından bağlanan dul ve yetim aylıklarının mahsubu ise kabul edilmemektedir.
1479 sayılı Kanunun 63 ncü madde uyarınca, ölen Bağ-Kur’lu desteğin yakınlarına gerekli ödemeler yapıldıktan sonra, Bağ-Kur’un desteğin ölümüne sebep olana rücu hakkı bulunduğundan, destekten yoksun kalanın sebepsiz zenginleşmesini önlemek için, yapılan yardımlar ve bağlanan aylığın peşin ödeme değeri, zarardan indirilir. T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nce, 5434 sayılı Kanun uyarınca hak sahiplerine yapılan yardımlar ve bağlanan aylıklar, bakım ihtiyacını gidereceğinden, bunların da destekten yoksunluk zararından indirilmesi gerekir. Yargıtay, eski tarihli kararlarında bu görüşte iken; bilahare, görüş değiştirerek, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce bağlanan aylıkların destekten yoksun kalma zararından indirilmemesi gerektiğine karar verilmiştir.
Old 04-04-2008, 23:22   #13
madduwata

 
Varsayılan

öncelikle emeği geçen herkese teşekkürler
aslında burası cevap bölümü ama ben forum işlerinden pek anlamadığım için buraya bir soru yazmak istiyorum umarım bir sakıncası yoktur.
arkadaşım başka bir arkadaşının aracında yaklaşık 1 sene öne trafik kazası sonucu vefat etti ve araçta yolcu idi.
benim sormak istediklerim:
1- arkadaşımın eşi sigorta şirketine başvurdu zmms dan bedeli almak için ama şirket eşinin maaşını göz önüne alarak destekten yoksun kalmak sözkonmusu olamacayağını söyleyerek reddetmiş
2- arkadaşımın çocuğu yok ama maddi durumu iyi olmayan eşi ve anne ve babası hayatta
3- bu kişilerde sigorta şirketinin cevabı nedeniyle dava açmak istiyorlar. bu dava sadece sigorta şirketine karşı açılabilirmi yoksa hem sürücü hem işleten hem de sigorta şirketi hasım gösterilerek mi açılmalıdır.
4- zmms da belirtilen miktarın tammamına hak kazanabir mi yoksa maddi tazminat, ve destekten yoksun kalma miktarına göre mahkememi takdir eder. ayrıca manevi tazminat talep de edilebilir mi?

şimdiden teşekkürler umarım bu konunun altında bu soruyu sormam sorun olmaz
Old 04-04-2008, 23:24   #14
madduwata

 
Varsayılan

eklemeyi
unuttuğum husus arkadaşı gece aracı kullanırken uyuyor. yani başka bir araç kazaya karışmıyor. zmms kasıt arkadaşının aracının sigorta şirketi
Old 29-05-2008, 16:44   #15
NAZ80

 
Varsayılan

Ben bu konuda araştırmalarıma devam ettim.Fakat yukarda belirtilen kararlar dışında yeni Yargıtay kararına rastlayamadım.Bu konularda hesaplama yapan hukukçu bir bilirkişi ile görüştüm o bana kaza olayı ile ssk maaşı arasında nedensellik bağı olmadığı için hesaplanacak tazminatta ssk dan bağlanan maaşın indirilmeyeceğini belirtti. Yakın tarihte benzer konuda eilinde karar olan meslektaşım var mı acaba.
Old 30-05-2008, 10:10   #16
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Esas No.1985/9-853 Karar No.1986/67 Tarihi 31.01.1986
....
6.3.1978 gün ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı`nda ise, T.C. Emekli Sandığı`nca hak sahiplerine bağlanan dul ve yetim aylıklarının destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde zarardan düşülemiyeceği kabul edilmiştir. O halde Sosyal Sigortalar Kurumu`nca hak sahiplerine ölüm sigortasından bağlanan aylıklar için ayrı işlem yapılmasını haklı kılacak yasal ve makul bir neden olamaz. ( Hukuk Genel Kurulu`nun 28.11.1979 gün ve E. 1977/4-1110- K. 1979/1395 sayılı kararı ).

Yine yukarıda tarih ve sayısı yazılı Hukuk Genel kurulu kararında da vurgulandığı gibi, ölüm sigortasından bağlanan yardımlar için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 26`ncı maddesine göre, Kurum`un rücu hakkı bulunmadığından, işverenin mükerrer ödemede bulunması gibi bir durum olmayacaktır.
...

Yeni tarihli olmasa da, karar karardır

Ayrıca, yukarıya alınan HGK kararının, emekli iken vefat eden destekle ilgili olduğunu, 1 no.lu mesajdaki olaya uygulanamayacağını düşünüyorum.
HUKUK GENEL KURULU E. 2005/4-648
"..Davacıların murislerinin (murisi denmek istenmiş) ölümünden önce emekli olmuş ve ölümünden sonra da davacılara Emekli Sandığı tarafından maaş bağlanmıştır."
Saygılarımla.
Old 27-04-2009, 16:12   #17
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

4. Hukuk Dairesi 2007/10817 E., 2008/85 K. 15.01.2008
...Emekli Sandığı tarafından davacıya bağlanan aylık desteğinin hayatta iken maaşından Emekli Sandığı tarafından kesilen miktarların karşılığıdır. O halde Emekli Sandığı tarafından bağlanan aylıklar 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu gereğince rücuya tabi olmayıp destekten yoksun kalma tazminatının hesabında gözetilmemesi gerekir. Açıklanan nedenlerle davacının destekten yoksun kalma tazminatının hesabında TC Emekli Sandığı'nca bağlanan dul aylığı ile tütün ikramiyesinin indirilmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece açıklanan bu yön gözetilmeksizin yukarıda anılan İçtihadı Birleştirme Kararına uygun olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olup....

Karar HGK önüne çıktı mı acaba? Çıktıysa hali nic'oldu?
Her alanda olduğu gibi bu konuda da karmaşa devam edecek mi?
Niçin iki kere iki dört eder diyemiyoruz biz?

Sızlanma bir tarafa, HGK'nun yeni tarihli bir kararı var mı acaba?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Destekten yoksun kalma tazminatı hesabı Ömer Ünal Meslektaşların Soruları 5 24-07-2012 14:15
destek yoksun kalma tazminatında görev ve ssk dan alınan maaşın peşin sermaye değeri mslmklvz Meslektaşların Soruları 1 30-07-2007 14:35
destekten yoksun kalmak ve miras üye14072 Meslektaşların Soruları 2 10-04-2007 21:12
destekten yoksun kalma tazminatı huguk kuşu Meslektaşların Soruları 3 04-01-2007 13:28
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı madagaskar Meslektaşların Soruları 3 29-05-2004 23:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07098007 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.