Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukatın Mahkeme Esas Defterini İncelemesi - Hakimin Talebi Reddi

Yanıt
Old 30-12-2006, 15:10   #31
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Hemen yeri gelmişken konuşalım :

Bu gibi kararlara itiraz için nereye nasıl başvurulur ?
Old 30-12-2006, 18:15   #32
Av.Hilmi Sormazoğlu

 
Varsayılan

Hakimin vermiş olduğu bu red kararının niteliğini önce tespit etmemiz gerek sanırım.Ben şahsen bu red kararını hukuki açıdan nitelendiremedim.Yargısal işlem olmadığı açık ,idari işlemse idari işlemin tanımı açık.Üstad burada bunu tartışmaya sayfaların yetmeyeceği ise apaçık.İyi bayramlar,iyi yıllar...
Old 30-12-2006, 20:50   #33
nfb

 
Mutlu

01.06.2005 tarihli
Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza
Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine
Dair Yönetmelik

Kalem Hizmetlerinin Genel Esasları
Kalem hizmetlerinin yürütülmesi
Madde 5 - Kalem hizmetleri, ilgisine göre Cumhuriyet başsavcısı, mahkeme başkanı veya hâkimin denetimi altında, yazı işleri müdürünün yönetiminde kalemde görevlendirilen zabıt kâtipleri, memurlar ve mübaşirler tarafından yürütülür.
Esas defteri
Madde 12 - Ceza davasının başlangıcından sonuna kadar takip ettiği safahatın kaydedildiği defterdir.
Esas defteri; sıra numarası, mağdur ve şikayetçinin adı ve soyadı, şüphelilerden her birinin kimliği, T.C. kimlik numarası, suçun nev’i soruşturma defteri sıra numarası, tutukluluk tarihi, tahliye tarihi, evrakın mahkemeye veriliş tarihi, kanun yolları işlemleri ve düşünceler sütunlarını ihtiva eder.
Defterlerin düzeni
Madde 23 - Cumhuriyet başsavcılıklarında bulunan defterler temiz, düzgün ve sağlıklı bir şekilde tutularak saklanır. Belirtilen hususların yerine getirilmesinden asıl görevli zabıt katibi ve memur ile birlikte yazı işleri müdürü sorumludur.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Defterler
Tutulacak defterler
Madde 46 - Mahkemelerde aşağıda gösterilen defterlerin tutulması zorunludur:
a) İddianamenin değerlendirilmesi defteri,
b) Esas defteri,
c) Karar defteri,
d) Duruşma günleri defteri,
e) Muhabere defteri,
f) İstinabe defteri,
g) Değişik işler defteri,
h) İstinaf defteri,
ı) Temyiz defteri,
i) Zimmet defteri.
İKİNCİ BÖLÜM
Defterlerin Tahsis Amacı ve Kullanılış Şekli
İddianamenin değerlendirilmesi defteri
Madde 47 - İddianame ve soruşturma evrakının mahkemeye fiilen verildiği tarihten itibaren başlayıp mahkemece kabul veya 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170 inci maddesindeki unsurları içermediği yahut ön ödeme veya uzlaşma usulü uygulanmadan kamu davası açıldığı gerekçesiyle Cumhuriyet başsavcılığına iadesine karar verildiği ana kadar, iddianame ve soruşturma evrakının kaydedilerek bekletildiği defterdir.
Mahkemenin iade veya kabul kararı bu deftere kaydedilir. Cumhuriyet başsavcısı veya Cumhuriyet savcısı bu defter numarası üzerinden iddianamenin iadesi kararına itiraz edebilir.
İddianamenin değerlendirmesi defteri; sıra numarası, Cumhuriyet başsavcılığı iddianame ve esas numarası, soruşturma evrakının geldiği tarih, karar tarihi, iade kararına karşı itiraz işlemleri, iade hâlinde Cumhuriyet başsavcılığına tevdi tarihi ve düşünceler sütunlarını ihtiva eder.
Esas defteri
Madde 48 - İddianamenin kabulü ile hükmün kesinleşmesine kadar tâbi olduğu kanunî işlemlerin işlendiği defterdir.
Esas defteri; sıra numarası, Cumhuriyet başsavcılığı esas numarası, mağdur ve şikâyetçinin adı ve soyadı, sanığın kimliği, T.C. kimlik numarası suçun nev’i, dosyanın geldiği tarih, tutuklama tarihi, salıverme tarihi, karar özeti ile tarih ve numarası, tarafların yokluğunda verilen hükmün tebliğ tarihi, itiraz işlemleri, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay’a gönderme tarihi, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay’dan geldiği tarih ve sonucu, ilâmın ve fişinin Cumhuriyet başsavcılığına tevdi tarihi, harç tahsil müzekkeresinin tevdi tarihi, ilâmat defteri numarası ve düşünceler sütunlarını ihtiva eder.
Karar defteri
Madde 49 - Mahkemelerden verilen kararların yazıldığı defterdir.
Karar defteri; karar numarası, karar tarihi, dosya esas numarası, kararı veren kurulun başkan ve üyeleri ile hâkimin adı ve soyadı ve sicil numarası, mağdur, müşteki ve sanığın adı ve soyadı, sanığa ait bilgiler, davanın konusu ve kararın sonucu sütunlarını ihtiva eder.
Defterlerin düzeni
Madde 58 - Mahkemelerde bulunan defterler temiz, düzgün, sağlıklı bir şekilde tutularak saklanır. Belirtilen hususların yerine getirilmesinden görevli zabıt katibi ve memur ile birlikte yazı işleri müdürü sorumludur.


Avukat tarafından mahkemeye yapılan "esas defterini inceleme" talebinin "reddi" kararı, mahkeme esas defterinini denetlemek ve muhafaza etmekle görevli mahkeme hakiminin verdiği bir idari karardır,idari işlemdir. Hukuka açıkça aykırı bu karar-işlem aleyhinde idari yargıya başvurulabileceği kanısındayım.(Yürütmenin durdurulması talepsiz olmalı tabii ki )
Old 30-12-2006, 21:28   #34
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın nfb

Bu kararın bir idari işlem olduğu kanısında değilim. Mahkemeler devletin yargı erki içinde, idareden bağımsızdır ve verilen kararların hiç biri idari işlem sayılmaz kanısındayım.

Saygılarımla
Old 06-01-2007, 15:38   #35
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

Sn Konyalı;

Bende sizinle aynı görüşte idim.

Sayın Av. Bayındır ile görüştüm kendisi Ad. Bak nın Ankara Barosuna verdiği cevabi bir yazısını aktardı.Ve Konunun o nedenle İdari Yargıya götürülmesi gerektiğini düşündüğünü belirtti.

Aşağıdaki yazının konuya ayrı bir derinlik katacağı düşüncesindeyim.

Alıntı:
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı: B030HİG00000.02-647.03.02-MT.105 .../..../2006
Konu: Avukatların dava ve kovuşturma dosyalarını inceleme usulü
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

İlgi : Ankara Barosu Başkanlığının 05.12.2006 tarihli ve 2-1224/1492 sayılı yazısı.

Avukatların dava ve soruşturma dosyalarını inceleme usulüne ilişkin olarak, Adil Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığına ve Ankara Barosu Başkanlığına da duyurulmak üzere Başsavcılığınıza gönderilen 07.11.2006 gün ve 22413 sayılı görüş yazımızın yeniden gözden geçirilmesi istemini içeren ilgi sayılı yazı ve konu incelendi.

Avukatların dava ve soruşturma dosyalarını inceleme usullerine ilişkin görüşümüz, Ankara Barosu Avukatlarından Murat Yılmaz ile Özge Demirtaş'ın başvurulan üzerine, Ankara Adli Yargı tik Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığınca Bakanlığımızın görüşümün sorulması neticesinde bildirilmiştir.

Bu itibarla, "Demokratik Hukuk Devleti İlkesi" nin zorunlu unsurları arasında yer alam "Yargı Bağımsızlığı" ve "Adil Savunma Hakkı" normlarına, her kuram ve kuruluştan daha fazla özen gösterip önem veren Bakanlığımızca, talep üzerine bildirilen söz konusu görüş İle; Anayasamızın gerek 9'uncu, 36'ncı ve 140'incı maddeleri ile "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz" hükmünü içeren 138/2 nci maddesine aykırı, gerekse Avukatlık Kanunundan ve ilgili mevzuattan doğan savunma mesleğinin icrasıyla ilgili olarak keyfi ve sübjektif uygulamalara yol açabilecek bir değerlendirmede bulunulması söz konusu olmayacağı gibi, anılan görüşün yargı yetkisinin kullanımıma İlişkin olduğu da İleri sürülemez.

Şüphesiz ki, tarafların veya vekillerinin dava ve dosya inceleme taleplerinden kaynaklanabilecek ihtilafların yargıya intikali halinde, yargı mercilerince verilecek kararlar gerçek veya tüzel tüm kişi ve kuruluşları ve organları bağlayacak olup, bu bağlamda görüş yazımızda belirtilen yasa hükümleri çerçevesinde hareket ederek değerlendirme yapacak ve yasaların İzin verdiği durumlarda da gerekirse takdir yetkisini kullanacak olanlar bağımsız yargı mensuplarımızdır.

Nitekim görüş yazımızda yer alan; "....gerek hukukî uyuşmazlıklar açısından gerekse cezaî kovuşturmalar açısından, dava ve kovuşturma dosyalarını inceleyebilmeleri için dilekçe ile müracaat etmeleri gerektiğine dair kanun ve yönetmeliklerde açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, yukarıda değinilen hükümler çerçevesinde bu hususun tamamen mahkeme başkam veya hakiminin takdir ve yetkisinde olduğu..." , şeklindeki açık ve net olan ifade tarzından da anlaşılacağı gibi, "dava ve kovuşturma dosyalarını inceleme" taleplerini değerlendirme ve karara bağlama konusunda yetki ve takdirin tamamen bağımsız yargıçlarımızda olduğu hususu özellikle, özenle ve de önemle vurgulanmıştır.

Yine görüşümüzde belirtilen; kalem hizmetlerinin mahkeme başkanı veya hakiminin denetimi altında yürütülmesi, buna bağlı olarak da kalem hizmetlerinin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yürütülmesinden, aynı şekilde dava ve kovuşturma dosyalarının korunmasından, tertip ve düzeninden mahkeme başkam veya halamınım amir sıfatıyla sorumlu olması nedeniyle, mahkeme başkanı veya hakiminin dava ve kovuşturma dosyalarından kimlerin ne şekilde inceleme yaptığından ve belge örneği aldıklarından bilgi sahibi olabilmesi, kalem personeli üzerindeki denetim ve gözetim görevinin yerine getirilebilmesi ve ayrıca yapılmakta olan soruşturmanın selameti açılarından, avukatların dosya inceleme taleplerinin vekâletname sunulmasına gerek olmaksızın, dilekçe ile yapılmasının daha uygun olacağı.", şeklindeki ifadeyle de; niceleme usulünde bir tertip ve düzenin sağlanması, savunma hakkının kötü niyetle kullanılabilme ihtimalinin önüne geçilmesi ve bu doğrultuda ileride doğabilecek olası uyuşmazlıklarda dosyaların kimin tarafından, ne zaman incelendiğinin tevsiki bakımından, yasalarda da engel bir hüküm olmaması da dikkate alınarak, dava ve kovuşturma dosyalarını ilk kez inceleyecek olan bir avukatın vekâletname sunmasına gerek olmadığı, dilekçe ile başvurmasının yeterli ve daha uygun olacağı yönündeki düşünce ile kastedilen husus; dava dosyalarında vekil sıfatı bulunmayan avukatların o dosyayı inceleme gereği duyduklarında mahkeme başkanı veya hakimine bir dilekçe ile başvurmalarının daha uygun olacağıdır. Yoksa, dava dosyasını vekil sıfatıyla takip eden bir avukatın her dosya inceleme talebinde dilekçeyle başvurması gerektiği kastedilmemiştir.

Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 39 uncu maddesinde yer alan "Reis veya Hakimin haberi olmadan Kalem Şefi mahkeme evrakını kimseye gösteremez", yine aynı Yönetmeliğin 37 nci maddesinde yer alan "İş sahiplerinin her türlü istemlerimin imzalarıyla tevsiki gerekir" hükümlerine dayanan ve genel sınırlan yukarıda belirtilen "dilekçe ile başvurulmasının uygun olacağı" yönündeki görüşün; bu konudaki takdir yetkisinin tamamen kendilerinde olduğu vurgulanan mahkeme başkanı veya hakimler tarafından, avukatlık mesleğinin icrasının sağlanması bakımından ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle avukatlara getirilmiş olan kazanımlardan geri dönülmesi veya kazanımların sınırlandırılması anlamına gelecek şekildeki uygulamalardan kaçınılması suretiyle yorumlanması, bu konuya özel düzenleme getiren; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği ile Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin îdari İşleri ile Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik hükümleri ve Avukatlık Kanununun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla" şeklindeki düzenlemesi, özel kanun-genel kanun, önceki kanun-sonraki kanun ilişkisi de göz önünde bulundurularak ve Avukatlık Kanununun 2 nci maddesinde yapılan değişikliğin avukatlar lehine sınırsız bir serbesti tanımadığının da dikkate alınarak uygulama yapılması gerektiği düşünülmektedir.

Bilgi edinilmesini, bilgileri bakımından Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığına ve Ankara Barosu Başkanlığına da duyurulmasını rica ederim.
Ömer KERKEZ Hakim
Bakan a. Genel Müdür Yardımcısı
Old 06-01-2007, 17:53   #36
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Niyet okuyuculuk mu, başka bir şey mi ?

.
Öncelikle ve özellikle AVUKAT olanlar ile
sonrasında bu siteyi OKUYAN herkesin dikkatine:

Avukatların niyetini okumak isteyenler çoğalıyor. Özellikle avukatın savunma yapmaya başlamadan önce savunma hazırlıkları ve savunma malzemeleri ile bunların nasıl toplandığı konuları iddia makamı ile yardımcısı polis ve polisleşen bakış açılarında derinden yer almaktadır.

Aşağıda alıntılanan bakanlık memurunun yazdığı yazı içerisinde, avukatlık hukuku, savunma mesleği bakış açısıyla önemli bulduğumuz konular kalınlaştırılmış ve alt çizgili olarak sunulmuştur. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli özellik, bakanlığın yani Adalet Bakanlığı adlı örgütlenmenin 1982 belgesine göre YÜRÜTME-İDARE-YÖNETİM bölümünde örgütlendiğidir.
Bu özellik, bu birimde hiyerarşik (sıralı) ast-üst ilişkisi içinde bulunan tüm memurlarda yer almakta, aslında bu sıralı ast-üst ilişkisine uymayanlar da dışlanmaktadır.
Bir başka yön, yazıyı yayınlayan bakanlık memuru olarak çalışan bir kamu görevlisi olup, bu görevlinin meslek grubu olarak "Hakim" (Yargıç) olduğu yazılıdır.
"Hakim" öztürkçesiyle YARGIÇ, çekişmeleri kararıyla çözümleyen meslek grubunu anlatır. Yargıçların kararı ile HUKUK DÜZENİ SAĞLANMAK AMAÇLANIR, bu nedenle de YARGIÇLAR düzenin bekçisi değil HUKUKUN-ADALETİN TEMSİLCİSİ olarak davranır ve karar verirler. Çünkü onların verdikleri karar kesinleştiğinde, 1982 belgesine göre, "Yasama ve Yürütme organları ve herkes, gerçek veya tüzel tüm kişi ve kuruluşları ve organları bağlayacak, kesinleşen mahkeme kararlarına uymak zorunda olacaklardır."
İşte bu yönüyle, Yargıç meslek grubundakilerin Adalet Bakanlığı örgütünde "memur" "Görevli" olarak çalıştırılmaması gerektiği düşünülmelidir.


ALINTI

" T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı: B030HİG00000.02-647.03.02-MT.105 .../..../2006
Konu: Avukatların dava ve kovuşturma dosyalarını inceleme usulü
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

İlgi : Ankara Barosu Başkanlığının 05.12.2006 tarihli ve 2-1224/1492 sayılı yazısı.

Avukatların dava ve soruşturma dosyalarını inceleme usulüne ilişkin olarak, Adil Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığına ve Ankara Barosu Başkanlığına da duyurulmak üzere Başsavcılığınıza gönderilen 07.11.2006 gün ve 22413 sayılı
Alıntı:
1- görüş
yazımızın yeniden gözden geçirilmesi istemini içeren ilgi sayılı yazı ve konu incelendi.

Avukatların dava ve soruşturma dosyalarını inceleme usullerine ilişkin görüşümüz, Ankara Barosu Avukatlarından Murat Yılmaz ile Özge Demirtaş'ın başvurulan üzerine, Ankara Adli Yargı tik Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığınca Bakanlığımızın görüşümün sorulması neticesinde bildirilmiştir.

Bu itibarla, "Demokratik Hukuk Devleti İlkesi" nin zorunlu unsurları arasında yer alam
Alıntı:
2- "Yargı Bağımsızlığı" ve "Adil Savunma Hakkı" normlarına, her kuram ve kuruluştan daha fazla özen gösterip önem veren Bakanlığımız
ca, talep üzerine bildirilen söz konusu görüş İle; Anayasamızın gerek 9'uncu, 36'ncı ve 140'incı maddeleri ile "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz" hükmünü içeren 138/2 nci maddesine aykırı, gerekse Avukatlık Kanunundan ve ilgili mevzuattan doğan savunma mesleğinin icrasıyla ilgili olarak keyfi ve sübjektif uygulamalara yol açabilecek bir değerlendirmede bulunulması söz konusu olmayacağı gibi, anılan görüşün yargı yetkisinin kullanımıma İlişkin olduğu da İleri sürülemez.

Şüphesiz ki, tarafların veya vekillerinin dava ve dosya inceleme taleplerinden kaynaklanabilecek ihtilafların yargıya intikali halinde, yargı mercilerince verilecek kararlar gerçek veya tüzel tüm kişi ve kuruluşları ve organları bağlayacak olup, bu bağlamda
Alıntı:
3- görüş yazımız
da belirtilen yasa hükümleri çerçevesinde hareket ederek değerlendirme yapacak ve yasaların İzin verdiği durumlarda da gerekirse takdir yetkisini kullanacak olanlar bağımsız yargı mensuplarımızdır.

Nitekim görüş yazımızda yer alan; "....gerek hukukî uyuşmazlıklar açısından gerekse cezaî kovuşturmalar açısından, dava ve kovuşturma dosyalarını inceleyebilmeleri için
Alıntı:
4- dilekçe ile müracaat etmeleri gerektiğine dair kanun ve yönetmeliklerde açık bir hüküm bulunmamakla
birlikte, yukarıda değinilen hükümler çerçevesinde bu hususun tamamen mahkeme başkam veya hakiminin takdir ve yetkisinde olduğu..." , şeklindeki açık ve net olan ifade tarzından da anlaşılacağı gibi, "dava ve kovuşturma dosyalarını inceleme" taleplerini değerlendirme ve karara bağlama konusunda yetki ve takdirin tamamen bağımsız yargıçlarımızda olduğu hususu özellikle, özenle ve de önemle vurgulanmıştır.

Yine görüşümüzde belirtilen; kalem hizmetlerinin mahkeme başkanı veya hakiminin denetimi altında yürütülmesi, buna bağlı olarak da kalem hizmetlerinin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yürütülmesinden, aynı şekilde dava ve kovuşturma dosyalarının korunmasından, tertip ve düzeninden mahkeme başkam veya halamınım amir sıfatıyla sorumlu olması nedeniyle,
Alıntı:
5-mahkeme başkanı veya hakiminin dava ve kovuşturma dosyalarından kimlerin ne şekilde inceleme yaptığından ve belge örneği aldıklarından bilgi sahibi olabilmesi,
kalem personeli üzerindeki denetim ve gözetim görevinin yerine getirilebilmesi ve ayrıca yapılmakta olan
Alıntı:
6- soruşturmanın selameti
açılarından, avukatların dosya inceleme taleplerinin vekâletname sunulmasına gerek olmaksızın, dilekçe ile yapılmasının daha uygun olacağı.", şeklindeki ifadeyle de; niceleme usulünde bir tertip ve düzenin sağlanması,
Alıntı:
7- savunma hakkının kötü niyetle kullanılabilme ihtimali
nin önüne geçilmesi ve bu doğrultuda ileride doğabilecek olası uyuşmazlıklarda dosyaların kimin tarafından, ne zaman incelendiğinin tevsiki bakımından,
Alıntı:
8-yasalarda da engel bir hüküm olmaması da dikkate alınarak
, dava ve kovuşturma dosyalarını ilk kez inceleyecek olan bir avukatın vekâletname sunmasına gerek olmadığı, dilekçe ile başvurmasının yeterli ve daha uygun olacağı yönündeki düşünce ile kastedilen husus; dava dosyalarında vekil sıfatı bulunmayan avukatların o dosyayı inceleme gereği duyduklarında mahkeme başkanı veya hakimine bir dilekçe ile başvurmalarının daha uygun olacağıdır. Yoksa, dava dosyasını vekil sıfatıyla takip eden bir avukatın her dosya inceleme talebinde dilekçeyle başvurması gerektiği kastedilmemiştir.

Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 39 uncu maddesinde yer alan "Reis veya Hakimin haberi olmadan Kalem Şefi mahkeme evrakını kimseye gösteremez", yine aynı Yönetmeliğin 37 nci maddesinde yer alan "İş sahiplerinin her türlü istemlerimin imzalarıyla tevsiki gerekir" hükümlerine dayanan ve genel sınırlan yukarıda belirtilen "dilekçe ile başvurulmasının uygun olacağı" yönündeki görüşün; bu konudaki takdir yetkisinin tamamen kendilerinde olduğu vurgulanan mahkeme başkanı veya hakimler tarafından, avukatlık mesleğinin icrasının sağlanması bakımından ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle avukatlara getirilmiş olan kazanımlardan geri dönülmesi veya kazanımların sınırlandırılması anlamına gelecek şekildeki uygulamalardan kaçınılması suretiyle yorumlanması, bu konuya özel düzenleme getiren; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği ile Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin îdari İşleri ile Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik hükümleri ve Avukatlık Kanununun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla" şeklindeki düzenlemesi, özel kanun-genel kanun, önceki kanun-sonraki kanun ilişkisi de göz önünde bulundurularak ve Avukatlık Kanununun 2 nci maddesinde
Alıntı:
9- yapılan değişikliğin avukatlar lehine sınırsız bir serbesti tanımadığının
da dikkate alınarak uygulama yapılması gerektiği düşünülmektedir.

Bilgi edinilmesini, bilgileri bakımından Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığına ve Ankara Barosu Başkanlığına da duyurulmasını..."
Old 06-01-2007, 18:55   #37
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Bu yazıdaki cümleleri bizim alıntı numaralamamıza göre ayrıntılı incelersek:

Alıntı:
1- ve 3- görüş yazımızın

Burada bakanlık yazısı, kendi içinde belirtildiği gibi yalnızca bir görüş niteliğindedir. Bu görüş bir yasa veya yönetmelik olmayıp, bir bakış açısı olarak görülmesi niteliğindedir.

Alıntı:
2- "Yargı Bağımsızlığı" ve "Adil Savunma Hakkı" normlarına, her kuram ve kuruluştan daha fazla özen gösterip önem veren Bakanlığımız
Burada bakanlık görevlisi kendi örgütünü övmektedir. Kişinin kendini veya görevlinin görev yaptığı birimini övmesinin inceliği bir yana, bu övgünün haklı olması beklenir.
Oysa bakanlık uygulamalarında hukuku çiğneyen, idare-yönetim olma niteliğinin ve buna bağlı olan sorumluluktan kaçma anlayışının doğal sonucu olan bir çok işlem bulunmaktadır.
Örneğin, dava dosyalarını inceletmeyen, dosya sayısını soran avukatlara dosya sayısını söylemeyen, duruşmada iddia makamı ile gizli fısıltılı konuşmalar yapıp daha sonra böyle bir konuşma yapmadığı yönünde inkar ederek bu inkarı savcının sözleriyle çürütülen, bu hususları duruşmada tutanağa yazdırmayan, tanık oldukları bu olaylar bakımından duruşma tutanağına şerh yazmadan imzalayan ağır ceza mahkemesi başkan ve üyeleri yargıçlar hakkında BAKANLIK İZİN VERMEMİŞTİR.

Başka bir örnek, mahkeme belgelerinde karalama çiziktirme yoluyla değişiklik yapılmasının sahtecilik şüphesi olduğu ve bu yolla mahkeme belgelerinin yok edildiği hakkındaki şikayet başvurusuna karşılık, (mahkeme belgelerinde karalama çiziktirme yoluyla değişiklik yapılmasının sahtecilik şüphesi olduğu ve bu yolla mahkeme belgelerinin yok edildiği) olaylarında
"...ortada kanunlara göre soruşturulması gereken bir işlem bulunmadığı..." biçiminde Takipsizlik Kararı veren bir savcı hakkında BAKANLIK İZİN VERMEMİŞTİR.
Bu kararı veren savcının daha sonraki bir zamanda hükümete bağlı başka bir birimde üst göreve atandığı gazetelerden öğrenilmiştir.

Alıntı:
4- dilekçe ile müracaat etmeleri gerektiğine dair kanun ve yönetmeliklerde açık bir hüküm bulunmamakla
Burada yasa ve yönetmelikte ödev yükleyen bir kural olmadığı kabul ve ikrar edilmektedir. Bununla birlikte, hak aramanın ZAMANA KARŞI YARIŞ VE BELİRLİ BİR YER BAKIMINDAN HİZMET SUNULMASI NİTELİĞİ GEREĞİNCE dilekçe yazma yönünde bir kural konulması bile hak arama ve savunma hukuku anlayışıyla bağdaşmayacaktır.

Alıntı:
5- ...mahkeme başkanı veya hakiminin dava ve kovuşturma dosyalarından kimlerin ne şekilde inceleme yaptığından ve belge örneği aldıklarından bilgi sahibi olabilmesi,...
Öncelikle mahkeme başkanından ne tür bir işlev beklendiği açıklanmalıdır. Dava dosyasının günlük izlenmesi, güvenliği, sıralanması ve diğer işlerin yapılması Yazı İşleri Müdürünün yetki ve sorumluluğunda olmalıdır; aslında günlük işleyiş de bu yöndedir. Mahkeme başkanının veya yargıcın "kimlerin ne şekilde inceleme yaptığı" konusunu bilmesi hak değildir; tam tersine, TARAFSIZ YARGIÇ olarak kalacaksa, bu yargıca YASAKLANMALIDIR. Çünkü yargıç, CMK. uyarınca, "dosyadaki kanıtlardan ve duruşmadan edineceği izlenimlerle bir kanıya ulaşacaktır." Dosyada kimin neyi ne şekilde incelediği konularındaki bilgi değil, YARGICI DOSYADAKİ OLAYLARA İLİŞKİN KANITLAR VE BİLGİ İLGİLENDİRİR. Tersi savunulacak olursa, yargıcın hafiyelik niteliğine bürünme ve daha ötesini söylersek, yargıcın gestapolaşma niteliğine bürünme tehlikesi doğacaktır. Bu nitelik/ler/e bürünmüş bir yargıcın vereceği kararın saygınlık yaratmayacağı kanısındayız.
Bu konuda ayrıntılı ek bilgi için www.turkhukuksitesi.com sitemizde alıntıladığımız ve www.bianet.org sitesinin www.bianet.org/2005/04/05/58147.htm adresindeki yazıya bakılabilir.

Alıntı:
6- ...soruşturmanın selameti...
İşte belirsiz bir kavram daha. Bu kavram sınırları belirli olmayan ve karşıdaki ilgilisini (avukatları) bir yönüyle söylenti-suçlama izlenimi altında bırakan niteliktedir. Hukuksal güvenlik bakımından, bu kavramın kullanıldığı iş ve işlemlerde, "bu kavramın hangi nedenlerle kullanıldığı"nın gerekçeli olarak belirtilmesi gerekir. Oysa, mahkemelerin kararlarında GEREKÇE bazan hiç bulunmaması ve çoğu zaman GEREKÇE NİTELİĞİNDE OLMAMASI gerçeği karşısında, savunma makamında görev yapanların, hak arama yetkisini kullananların daha fazla özgürlüğe gereksinimi vardır.

sürecek...
Old 06-01-2007, 20:30   #38
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Korku dağları ve niyet okuyuculuk

yazımız sürgiti (devamı)

Alıntı:
7- ...savunma hakkının kötü niyetle kullanılabilme ihtimali...
Halk arasında bir çok deyim vardır:"Takke düştü, kel göründü" ya da "Foyası meydana çıkmak" gibi.
Foyası meydana çıkmak: Kuyumculuk sanatında değerli taşlarla süslü nesnelerin iyi parlaması için altlarına konulan ışık yansıtıcı, parlaklık veren tabaka var olup süsdeki parlak görünen taş düşünce, bulunduğu yerden çıkınca önceki parlaklığının kalmaması, bunun nedeninin de altındaki foya tabakasından uzaklaşması, foya tabakasının görünmeye başlamasını anlatmaktadır.

Sayın görevlinin yukarıda süsleyerek gerek kendi bakanlığını övme yazıları, gerekse savunma mesleğine sahip çıkma yazıları işte bu noktada kendini ele veriyor. Burada bu cümle yazarın kendi bireysel düşüncesi olmakla kalmayıp, örgüte yayınlandığına göre kurumsal bir düşünüş biçimini, bir görüşü aktarıyor. Diğer parlak sözlerden sonra bu cümleyi nasıl değerlendirmek zorlandım.

Öncelikle, AVUKATIN NİYETİNİ KİM OKUYACAKTIR, BU YETENEK DÜNYA ÜZERİNDE VAR MIDIR, BU ÖZEL YETENEĞİN KULLANILMASIYLA ULAŞILACAK DEĞER YARGISININ İSE YALNIZCA BİR OLASILIK OLDUĞUNU sayın yazar kendisi YAZMAKTADIR.

Bu yetenekle ben karşılaştım; hem de mahkemede başkanlık makamında ve sözleri tutanağa yanlış yazdırırken, daha doğrusu, ilk iki kelimesi söylenmiş cümlenin sonunu söylenmediği halde ve yanlış yazdırmak isterken.
Bir duruşmada, Mahkeme başkanı sanık avukatına savunma yapacak mısınız diye sorması üzerine, sanık avukatı "Biz savunmamızı..." dedikten sonra, başkan "Tamam, yerinize oturun, bir dakika bekleyin" demesi üzerine yerimize oturup bekledik. Bu sırada Mahkeme başkanı tutanağa, "sanık avukatından soruldu, biz savunma yapmayacağız dedi" biçiminde yazdırtmak istedi.
Bu duruma itiraz ederek söz aldık. İsteğimiz şu oldu: Mahkeme başkanının sanık avukatına savunma yapacak mısınız sorusuna, sanık avukatı söz alarak iki kelime söylemiş iken Mahkeme Başkanlık kürsüsü tarafından beklememiz ve oturmamız söylendiği için, biz kürsüye itaat ettik ve susarak bekledik. Bizim ağzımızdan o sözü tutanağa yazdırtamazsınız, çünkü o söz bize değil size aittir.
Şimdi benim sözlerimin tutanağa şimdi şöyle yazdırılmasını istiyorum:
"Bize sorulan soruya karşılık olarak "Biz savunmamızı" diyerek yalnızca iki kelime söyledik ve Başkanlık kürsüsü bize bekleyin, bir dakika, tamam, oturun demesi üzerine cümlemizi bitirmeden oturarak bekledik. Biz susmuş ve beklerken, mahkeme başkanı kendi niyet okuyuculuk yeteneğine dayanarak bizim cümlemizi tamamlamıştır. Ancak bu yeteneğini yanlış kullanmıştır. "Savunma yapmayacağız" olarak yazdırılan sözü kabul etmiyoruz. Çünkü biz savunmamızı yapacağız." dedik ve başkan yazdırdığı sözlerin silinmesini Tutanak Yazıcı görevliye buyurdu, başkana ait sözler silindi, bizim sözlerimiz ise eksik yazıldı.
Anlaşılan savunma makamında görev yapan avukatların niyetini okumak, üstelik "savunma görevinin kötü niyetle kullanılabilme olasılığı" olarak birilerinin değer yargıları oluşturmak salt bir iki kişinin değil, belirli bir kesimde görevli olanların önyargısı olmuş durumdadır. İşte bu bakanlık yazısı, bu anlayışı çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır.


Alıntı:
8- dosyaların kimin tarafından, ne zaman incelendiğinin tevsiki bakımından, yasalarda da engel bir hüküm olmaması da dikkate alınarak
Yönetim hukuku ilkelerinden biri şudur; "Yönetimde yetkisizlik asıldır" Yasalar tarafından açıkça verilmeyen bir yetki hiçbir makam veya kişi tarafından kullanılamaz. Burada yasal engel olmaması değil, yasaların bu yönde bir yetki tanımaması sözkonusudur. Öyleyse, yasal dayanaksızlık, ANGARYA niteliğinde ödev yaratmaya dayanak yapılamamalıdır; yapılırsa da hukuksal olmayacağı kanısındayız.


Alıntı:
9- ...Avukatlık Kanununun 2 nci maddesinde yapılan değişikliğin avukatlar lehine sınırsız bir serbesti tanımadığının...
Bu yasa İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi tarafından ilk kuruluş yılları olan 1998-1999-2000 yıllarında tasarı olarak hazırlanmış, TBB ve Bakanlığın birçok engelleme çalışmalarına karşın TBMM'ne gelmiş, burada Tunceli Milletvekili K...r G..ç'in "Avukatlar cumhuriyeti yaratmak istiyorlar" çıkışmasıyla karşılaşmış ve o ünlü özel yasalarındaki hükümler saklı kalmak üzere eklentisi yapıldıktan sonra AKP, CHP ve DYP ile Bağımsız vekillerin katkısıyla yasalaşmıştır.
Evet, yasa metninde bu kısıtlama vardır ve bu yasa değişinceye kadar yürürlükte kalacaktır. Ancak, ortadaki sorun, yasanın şu anda ne olduğundan daha ötede, olması gereken yasa "de lege feranda" açısından bakış açımızın açık ve net olması dileğimle.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, Yeni sanık
Old 06-06-2007, 23:26   #39
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Bu yazıdaki cümleleri bizim alıntı numaralamamıza göre ayrıntılı incelersek:


Burada bakanlık yazısı, kendi içinde belirtildiği gibi yalnızca bir görüş niteliğindedir. Bu görüş bir yasa veya yönetmelik olmayıp, bir bakış açısı olarak görülmesi niteliğindedir.


Burada bakanlık görevlisi kendi örgütünü övmektedir. Kişinin kendini veya görevlinin görev yaptığı birimini övmesinin inceliği bir yana, bu övgünün haklı olması beklenir.
Oysa bakanlık uygulamalarında hukuku çiğneyen, idare-yönetim olma niteliğinin ve buna bağlı olan sorumluluktan kaçma anlayışının doğal sonucu olan bir çok işlem bulunmaktadır.
Örneğin, dava dosyalarını inceletmeyen, dosya sayısını soran avukatlara dosya sayısını söylemeyen, duruşmada iddia makamı ile gizli fısıltılı konuşmalar yapıp daha sonra böyle bir konuşma yapmadığı yönünde inkar ederek bu inkarı savcının sözleriyle çürütülen, bu hususları duruşmada tutanağa yazdırmayan, tanık oldukları bu olaylar bakımından duruşma tutanağına şerh yazmadan imzalayan ağır ceza mahkemesi başkan ve üyeleri yargıçlar hakkında BAKANLIK İZİN VERMEMİŞTİR.

Başka bir örnek, mahkeme belgelerinde karalama çiziktirme yoluyla değişiklik yapılmasının sahtecilik şüphesi olduğu ve bu yolla mahkeme belgelerinin yok edildiği hakkındaki şikayet başvurusuna karşılık, (mahkeme belgelerinde karalama çiziktirme yoluyla değişiklik yapılmasının sahtecilik şüphesi olduğu ve bu yolla mahkeme belgelerinin yok edildiği) olaylarında
"...ortada kanunlara göre soruşturulması gereken bir işlem bulunmadığı..." biçiminde Takipsizlik Kararı veren bir savcı hakkında BAKANLIK İZİN VERMEMİŞTİR.
Bu kararı veren savcının daha sonraki bir zamanda hükümete bağlı başka bir birimde üst göreve atandığı gazetelerden öğrenilmiştir.


Burada yasa ve yönetmelikte ödev yükleyen bir kural olmadığı kabul ve ikrar edilmektedir. Bununla birlikte, hak aramanın ZAMANA KARŞI YARIŞ VE BELİRLİ BİR YER BAKIMINDAN HİZMET SUNULMASI NİTELİĞİ GEREĞİNCE dilekçe yazma yönünde bir kural konulması bile hak arama ve savunma hukuku anlayışıyla bağdaşmayacaktır.


Öncelikle mahkeme başkanından ne tür bir işlev beklendiği açıklanmalıdır. Dava dosyasının günlük izlenmesi, güvenliği, sıralanması ve diğer işlerin yapılması Yazı İşleri Müdürünün yetki ve sorumluluğunda olmalıdır; aslında günlük işleyiş de bu yöndedir. Mahkeme başkanının veya yargıcın "kimlerin ne şekilde inceleme yaptığı" konusunu bilmesi hak değildir; tam tersine, TARAFSIZ YARGIÇ olarak kalacaksa, bu yargıca YASAKLANMALIDIR. Çünkü yargıç, CMK. uyarınca, "dosyadaki kanıtlardan ve duruşmadan edineceği izlenimlerle bir kanıya ulaşacaktır." Dosyada kimin neyi ne şekilde incelediği konularındaki bilgi değil, YARGICI DOSYADAKİ OLAYLARA İLİŞKİN KANITLAR VE BİLGİ İLGİLENDİRİR. Tersi savunulacak olursa, yargıcın hafiyelik niteliğine bürünme ve daha ötesini söylersek, yargıcın gestapolaşma niteliğine bürünme tehlikesi doğacaktır. Bu nitelik/ler/e bürünmüş bir yargıcın vereceği kararın saygınlık yaratmayacağı kanısındayız.
Bu konuda ayrıntılı ek bilgi için www.turkhukuksitesi.com sitemizde alıntıladığımız ve www.bianet.org sitesinin www.bianet.org/2005/04/05/58147.htm adresindeki yazıya bakılabilir.


İşte belirsiz bir kavram daha. Bu kavram sınırları belirli olmayan ve karşıdaki ilgilisini (avukatları) bir yönüyle söylenti-suçlama izlenimi altında bırakan niteliktedir. Hukuksal güvenlik bakımından, bu kavramın kullanıldığı iş ve işlemlerde, "bu kavramın hangi nedenlerle kullanıldığı"nın gerekçeli olarak belirtilmesi gerekir. Oysa, mahkemelerin kararlarında GEREKÇE bazan hiç bulunmaması ve çoğu zaman GEREKÇE NİTELİĞİNDE OLMAMASI gerçeği karşısında, savunma makamında görev yapanların, hak arama yetkisini kullananların daha fazla özgürlüğe gereksinimi vardır.

sürecek...

Alıntı:
Avukatların niyetini okumak isteyenler çoğalıyor. Özellikle avukatın savunma yapmaya başlamadan önce savunma hazırlıkları ve savunma malzemeleri ile bunların nasıl toplandığı konuları iddia makamı ile yardımcısı polis ve polisleşen bakış açılarında derinden yer almaktadır.

Alıntı:
Mahkeme başkanının veya yargıcın "kimlerin ne şekilde inceleme yaptığı" konusunu bilmesi hak değildir; tam tersine, TARAFSIZ YARGIÇ olarak kalacaksa, bu yargıca YASAKLANMALIDIR. Çünkü yargıç, CMK. uyarınca, "dosyadaki kanıtlardan ve duruşmadan edineceği izlenimlerle bir kanıya ulaşacaktır." Dosyada kimin neyi ne şekilde incelediği konularındaki bilgi değil, YARGICI DOSYADAKİ OLAYLARA İLİŞKİN KANITLAR VE BİLGİ İLGİLENDİRİR. Tersi savunulacak olursa, yargıcın hafiyelik niteliğine bürünme ve daha ötesini söylersek, yargıcın gestapolaşma niteliğine bürünme tehlikesi doğacaktır. Bu nitelik/ler/e bürünmüş bir yargıcın vereceği kararın saygınlık yaratmayacağı kanısındayız.

Kutsal defterlere ilişkin çok sıkıntı yaşandığı söyleniyor.

Meslektaşlarımdan yetersiz kalan açıklama ve eleştirilere katkıda bulunmalarını istiyorum.

Ömer KAVİLİ
Old 07-06-2007, 12:01   #40
medenikal

 
Varsayılan

Kalem ve Bağlı olduğu HAKİM.

Avukat Kaleme gidiyor.Esas defterini istiyor.Kalemdeki görevli memur ; diyor ki; İsim; veya; numara söyleyin bakalım.

Avukat diyor ki; İsim veya dosya numarası söylemek zorunluluğum yok.

İlgi; bağlantı olmasa da göstermek zorundasınız;inceleme hakkım ve yetkim vardır.

Avukat olduğunu ;kimliğini de gösteriyor.Buna rağmen kalem de görevli olan memur talebi reddediyor.

Ne bir ;isim ne bir dosya numarası vermeden; Kalemin hüküm ve tasarrufunda olan esas defterini ; memur inceletmek durumunda değildir.

Avukat meslektaşın ; inceleme yapması sadece isim ve dosya numarasına ilişkin olabilir.

Esas defterinin ,tümüne yönelik , bağlantısız ve ilgisiz inceleme talebini reddetmek , kalem deki memurun hakkıdır.

Memur ,sorunu hakime iletmiş o da aynı gerekçeyle reddetmiştir.

Var olan genel uygulamanın ayrı olması , talebin reddedilmesinin gerekçesini haksız kılmaz.

Hakimin gerekçesine katılıyorum.
Old 10-06-2007, 01:14   #41
avkaratas

 
Varsayılan Yazik

Tüm görüşleri okuyorum da, gerçekten yazık!... Üstadlarımızın afına sığınarak söylüyorum; yok efendim esas defteri niçin incelenir veya iptal davası gibi düşünceler avukat olarak sahip olduğumuzu değerleri geri götürür. Şurası muhakkaktır ki bir avukat, hiçbir sebep göstermeden sırf avukat olması nedeniyle istediği mahkemenin esas defterini inceleyebilir. Eğer buna yargıç izin vermiyorsa, o zaman keyfi bir işlem vardır. Bu keyfi işleme karşı ise yargıca (hukuki olarak) hesap sorulmasıdır. Adalet Bakanlığı veya Hakimler veya Savcılar Kurulu bu konuda şikayet edilebilecek yerlerdir. İşin temelinde yargıcın keyfi muamelesi durumunda kişisel sorumluluğuna gidilebilecek hukuki yolların tatbikata geçirilememesidir.
Old 10-06-2007, 08:45   #42
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.karatas
Bu keyfi işleme karşı ise yargıca (hukuki olarak) hesap sorulmasıdır.
Sayın Üyeler

Kararı yanlış buluyorsak itiraz etmek gerekir. Böyle kararlara nasıl itiraz edilir?

'Kararı kaldırmak' daha sonra ortaya çıkacak 'zararların tazmininden' daha kolay olmalı. Çünkü esas defterine bakmamakla zarar arasında her zaman nedensellik bağı bulunmayabilir. Tek başına deftere bakılamamasından doğan zarar olmayabilir veya zarar kanıtlanamayabilir.

Zarar doğmaması haksızlığı haklı çıkarmamalı. Karara itiraz etmek gerekir. Ama nasıl?

Saygılarımla
Old 10-06-2007, 19:30   #43
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Bu konuda fazla tartışmanın anlamı yok zaten, Avukatlık kanunu madde 2 çok açık bu konuda... kalem personeli dahil sayın hakiminde böyle bir engellemede bulunma lüksü yok. bir kaç sayın savcının yorumunda ise olabilir gibi söylemler dikkatimi çekti bu da savcılık makamının mahkeme kalemleri ile ne kadar kopuk ilişki içinde olduğunun göstergesidir.

Bu arada bilmeyenler için not : Mahkeme esas defterlerinde devlet sırrı yoktur. sadece mahkemede yürümekte olan davalar hakkında temel bilgiler vardır, adı üzerinde esas defteri, ayrıca bu defterde dosyadaki ayrıntılar yer almamaktadır. kaldıki Avukatlar istedikleri dosyayı vekaleti olmadan inceleyebilir.

Sözün özü Tamamiyle keyfi bir karar... Saygılarımla...
Old 12-06-2007, 22:32   #44
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Avukatın Mahkeme Esas Defterini İncelemesi - Hakimin Talebi Reddi

Arkadaşlar biz avukat olarak vekaletnamemiz olmadan dosya inceleyebiliyoruz.

Dosyalar olaya ve kişilere ilişkin bilgi içerir.

Esas defterinde saklanacak ne vardır?

O aslında gelen evrak kayıt defteridir bir biçimi ile.

Böyle bir defterin incelenmesinin yasaklanmasının nasıl bir amacı olabilir? Ben kavrayamadım.

Yukarıda da açıklmaya çalıştığım gibi ilgim olmayan bir dosyayı inceleme hakkım var (Kişisel bilgiler içeriyor) ama esas defterini inceleme hakkım yok. Garip!

Yukarıda verilen danıştay yorumu somut olaylara ilişkindir. Daha doğrusu somut bir olay karşısında takınılacak tavra ilişkindir. Peki esas defteri hangi somut olaya ilişkindir? İnsanlar hakkında bilgi içeren dosyayı inceleme olanağı tanırken insanlar hakkında hiç bir bilgi içermeyen defterin incelenmesini neden yasaklarım. Bir ihtimal dosyayı bulamasın diye. Sanmıyorum böyle bir ihtimali, ama mantıklı bir açıklama bulamıyorum. Bilgisizlik veya kararsızlık olabilir.

Benzer bir örnek icralarda tutulan esame defteridir. Ben icra dosya numarasını ve borçlunun/alacaklının adını unuttum diye esame defterini inceleyemeyecek miyim? Defter neden tutuluyor?

Açıklamaya çalıştığım gibi esas defterinin tek önemi davanın hangi tarihte mahkemeye verildiğinin kaydıdır. Daha sonra temyiz aşaması vb. bilgiler gösterilir.

Ben esas defterinin avukatlara değil vatandaşa bile gösterilmemesinin hata olduğu kanısındayım.
Buradan en fazla çıkabilecek sonuç hakimin duruşma günlerini geliş sırasına göre verip vermediğidir. Yani "hakimden torpilli mi" diye bir sonuç çıkar.

Bir hakimin esas defterinin incelenmesini yasaklamasını anlayamıyorum. Ben Ankara'da isim verip dava listesi döktürüyorum. Bodrum katta yapıyorlar rüşvet de gerekmiyor.

Bence esas defteri bir gelen evrak kayıt defteridir. Özellikle tek mahkemeli yerleri düşündüğümüzde herkesin o defteri dilekçesi kayda girdi mi girmedi mi diye inceleme hakkı vardır.

Saygılar.
Old 12-06-2007, 22:59   #45
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan muzaffererdoğan
Alıntı:
Ben Ankara'da isim verip dava listesi döktürüyorum. Bodrum katta yapıyorlar rüşvet de gerekmiyor.
Üstadım, bu cümlede gözden kaçan bir ifade var gibi.
Old 12-06-2007, 23:05   #46
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Bugün bu olaya benzer bir duruşmaya tesadüfen girdim... olay aynen şöyle gelişmiş,

X barosuna kayıtlı, üstadlardan biri Y ilindeki bir mahkeme kalemine dosyaya bakmak için izin istiyor. Kalem müdürü dosyayı veremeyeceğini oldukça keyfi ve küçümser bir tavırla dile getiriyor (üstadın anlatımı) bir ondan bir bundan sonuç çıkmıyor, Müdür diretiyor ve göstermiyor dosyayı. Avukata diyor ki - her dosyaya bakamazsın hemşerim burası dağ başımı (onu oraya kalem müdürü yapan zihniyeti sorgulamak gerekiyor aslında) Avukatta terbiye sınırlarını aşıyorsun, terbiyesizleşme diyor! vay efendim senmisin bunu diyen! Görevli memura hakaret suçundan yargılanmakta şuan meslektaşımız...

Temelde farklı olmayan her iki olayda da görüldüğü üzere keyfi uygulama mevcut...Saygılarımla
Old 13-06-2007, 13:54   #47
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Hak aramada "Kanıt Toplama Yetkisi"

Hak aramada "Kanıt Toplama Yetkisi"

Hukukçu arkadaşlar,

Tartışma konusu bir mahkemenin esas defterini avukatın incelemek istemesi ve ortaya çıkarılan sorunlar. Yineleyelimki, bu sorunların çözüm önerilerinde bulunanların vereceği yanıtlar o önericilerin avukata, avukatlık mesleğine bakış açılarının ve adalet peşinde olup olmadıklarının kanıtı olacaktır.

Bir ikilem yaratmak üzere örnek:

Bu günlerde basında yer alan haberlere göre, Mersin 78'liler Derneği, 1980 döneminde idam edilen ve cesedi saklanan Veysel Güney hakkında araştırma başlatıyor. Bu araştırmada Gaziantep şehir mezarlığı kayıtlarında adın yazılı olduğu mezardan "fekk-i mezar" = mezar açılması işlemi yapılarak kemik örnekleri alınarak İstanbul Adli Tıp birimine yollanıyor. Adli Tıp yazısı geliyor: İncelenen kemikler idam edilen kişiye ait değil.
Aynı günlerde K.Maraş yakınlarında bir trafik kazası oluyor ve Adli Tıp mühürlü torbalar ve insan cesedine ait kemikler etrafa dağılıyor. Kaza yerindeki C.Savcısı olayı araştırdıklarını söylüyor.
Gaziantep ilindeki olayı araştıran avukatların K.Maraş ilindeki dosya ile doğrudan hiç bir ilgisi bulunmuyor.

Konu başlığının yarattığı çerçevede soralım.

Sizce K.Maraş (kaza yapılan yer veya başka yerler) yargı kurumu olan Adliyede bu avukatların defter veya başkaca kaynakları araştırma ve inceleme ve örnek alma yetkisi tanınmalı mı, yoksa böyle yetkiler tanınmamalı mıdır?

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, hukuk; gak, guk, guguk !!! "
Old 18-06-2007, 06:06   #48
Deniz İpek

 
Varsayılan

sımdı tum bu yorumlardan cıkarlıcak sonuc nedır acaba??
Old 21-06-2007, 17:44   #49
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
sımdı tum bu yorumlardan cıkarlıcak sonuc nedır acaba??

Bazı sonuçlar

1- Öncelikle Dil Kurallarına uyularak ileti yazılması gerektiği,

2- Ayrıca, Avukat kimliği, savunma makamının etkili olmasında "olmazsa olmaz koşul= sine qua non" niteliğindedir. Başka deyişle, yukarıdaki tüm yazıların yeniden ve dikkatlice okunmasında yarar olduğu,

düşünülebilir.
Old 27-06-2007, 14:52   #50
ağaoğlu

 
Varsayılan

Esas defteri incelemek, boş vaktiniz varsa, araştırmacı bir avukat için son derece keyifli ve "gerekli" bir iştir kanımca.. Şahsen ben, şimdiye kadar, "dava konusu" alanından, ilgilendiğim alanlarla ilgili rastgele seçip bir sürü dosya inceledim. Aynı dava konusu çerçevesinde farklı bakış açıları, farklı yaklaşımlar gördüm bu sayede.. Tabi binlerce avukatın çalıştığı Ankara adliyesinden söz ediyorum. Küçük yerlerde, bütün avukatların birbirini tanıdığı çevrelerde gerçekten "iyiniyetli olmayan" talepler olur mu bilmiyorrum. Her halükarda esas defteri incelemenin avukata kısıtlanamayacağını düşünüyorum..
Old 02-07-2007, 14:50   #51
Av.Teoman

 
Varsayılan

Esas defterini incelemeyi yasaklayan bir hüküm olmadığına göre, "iyiniyet" kavramı öne sürülerek inceleme talebinin reddi keyfi bir davranış gibi görünmektedir. Bu konuda bir sıkıntı varsa avukatlar aleyhine inceleme, araştırma yetkisini sınırlayıcı hükümler ihdas edilsin. Ama bu yapıldığı zaman da hukuk devletiyle çelişilmiş olur. Dolayısıyla hukuk devleti ilkesi ile kanun hükümleri tesis ederek değil de fiili davranışlar yoluyla çelişmek yaygın bir eğilim olarak kendini gösteriyor..
Old 19-07-2007, 12:12   #52
İsmail Doğan TUNÇBİLEK

 
Varsayılan

Böyle saçmalık olamaz.Beğenmediğimiz Amerikada böyle bir şey olsa hakimi görevinden ederler.Bu hakime sormak lazım peki avukat donelere nasıl ulaşabilir.
Old 19-07-2007, 12:37   #53
avhuseyinozbek

 
Varsayılan

Sİz HİÇ,"kanunlarla AÇikÇa Verİlmeyen Her Şey Yasaktir" MantiĞindan Haberdar Oldunuz Mu ????????
Old 19-07-2007, 12:44   #54
İsmail Doğan TUNÇBİLEK

 
Varsayılan

Sayın Özbek sanırım bu mantık ülkemizin çoğu kurumunda uygulanıyor.
Old 19-07-2007, 12:51   #55
avhuseyinozbek

 
Varsayılan

Zaten mesele bence burada.Her yerde bir "yassah hemşerim" mantığıyla karşılaşıyoruz. Bizim üzerimize düşen görev de "Niçin yassah hemşerim ? " diye sormaktır.Aksi taktirde bu keyfilik sürer gider.Bir yerde karakola girerken cep telefonunuzu bırakmanızı isterler,bir yerde esas defterine bakmanızı yasaklarlar,bir başka yerde bir başka yasak icat ederler. Eğer demokrasinin ve hukukun varlığının yerleşmesinde üzerimize düşern görevin farkındaysak ilk önce biz hukukçuların "Niçin" diye sorması gerekir .....
Old 28-08-2007, 12:11   #56
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avhuseyinozbek
... Bizim üzerimize düşen görev de "Niçin yassah hemşerim ? " diye sormaktır.
...

Avukat bakış açısı bu !
Old 02-09-2007, 17:05   #57
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Açılacak davanın niteliği

Bu arada bu konuda dava açılırsa niteliği nedir sorusu gölgede kaldı.

Bence de bu konuda idari dava açılabilir.

Yargıç mahkemesinde iki türlü iş yapar.

1- Yargısal işlemler.
Bunlar yargılamaya ilişkin, kürsü görevine ilişkin işlemlerdir.

2- İdari işlemler
Bunlar kalemin denetlenmesi, kalem işlemlerinin doğru ve düzenli yürütülmesi gibi işlemlerdir. Bu işlemlerin YARGILAMA FONKSİYONU ile bir ilişkisi yoktur.

Diğer bir deyişle (biraz karikatürize edersek) hakimin cübbe giyerek veya giymesi gerekerek yaptığı işlemler yargısal işlemlerdir. Bir amir, yönetici olarak yaptığı işlemler ise idari işlemlerdir. Örneğin kürsünün kapı girişine mi yakın olması veya karşısındaki duvara mı yakın olması şeklinde verilecek bir karar, düzenleme yargısal değil idari karardır.

Olayda da yargıcın verdiği kararın yargıçlık görevinden kaynaklanan yargısal bir karar değil, düzenleyici nitelikte, idari fonksiyonuna dayanılarak verilmiş bir karar olduğunu be nedenle de idari nitelikte bir davaya konu olabileceğini düşünüyorum.

Saygılar
Old 07-02-2008, 22:47   #58
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avhuseyinozbek
Siz HİÇ,"kanunlarla açıkça verilmeyen her şey yasaktır" mantığından haberdar oldunuz mu ????????

Çoook; ancak sonrasında o mantığın sarsıldığından da.
Old 07-02-2008, 23:53   #59
ege

 
Varsayılan

Sayın meslekdaşlarım,

biz "avukat" sıfatı ile mahkeme esas defteri inceleme ,inceleyememe hakkımızdan söz ederken hemen yan sayfadaki yazılanları da görünce ,
sayın Kavilinin imzasını tekrar etmeye başlıyorum açıkçası.

Alıntı:
Alıntı:
Yazan Av.Selim HARTAVİ
Yasal danismanlik adı altında bir benzer firma daha piyasaya çıkmış işte faaliyet alanları...

Kişi Takip ve Araştırma:
Müşteriniz, çocuğunuz veya çalışan elemanınız hakkında şüpheye düşüyorsanız, sizde merak veya şüphe uyandırıyorsa firmamız gerekli araştırma ve takibi yaparak somut belgeler sunar.

Adres Tespiti
Firmamızdan talep edilen her tür adres tespiti yapılan ilgili kurum ve kişilere verilir. Müracaatta bulunan kişilerin verdiği bilgi ve belgelerde şüpheniz varsa araştırma ihtiyacı duyuyorsanız firmamıza müracaat ederek bilgi belgelerin teyidini sağlayabilirsiniz.

İcralık Araç ve Şahıs Araştırma:

  • Bankaların, finans kuruluşlarının kurum ve kuruluşlarının icra, İpotek veya alacak tahsili için arayıp ta bulamadıkları araçlar ve Şahısların araştırılması takip ve yakalattırılması işleri firmamız tarafından titizlik ve gizlilik içerisinde yapılarak sonuçlandırılır. Firmamızın bu işleri yapması sizin zamandan ve eleman sayısından daha çok faydalanmasını sağlarken alacak tahsillerinizi daha kısa zamanda gerçekleştirmenizi sağlar.

    İcraya düşmüş şahıs ve araçların yer tespitleri yapılıp kanun uygulayıcılardan da yardım suretiyle en kısa sürede icra kuruluşlarına teslimi yapılır.

    Bu işlemler bizim tarafımızdan yapılırken sizde asli işinizi hiç zaman kaybetmeden devam edersiniz. Ayrıca çalıntı araçların araştırma takibi yer tespitinin yapılması ve sonuçlandırılması şirketimiz tarafından yapılmaktadır
Neden biz?

Dürüstlükten hiç bir zaman ödün vermeyen kadromuz ile sizlerin bütün ihtiyaçlarınızda yanınızda olmaktan gurur duyuyoruz.

İşlerinizin aksamaması ve takip etmeniz gereken işleri sizin yerinize takip ederek zamandan tasarruf sağlıyoruz.

Güven ortamı içerisin tüm bilgilerinizi gizli tutarak üçüncü şahıslarla paylaşmadan sizlerin hizmetinizdeyiz.


Biz Kimiz?

Uzun yıllar Emniyet Teşkilatı içinde, yurdumuzun dört bir yanında meslek onuru ve terbiyesiyle güzide teşkilatımızın her bir biriminde başarıyla hizmet verdikten sonra, genç yaşta emekli olmuş, bu bilgi, birikim ve tecrübelerini sizlerle paylaşmak isteyen amir ve memurların bir araya gelmesiyle oluşan kurum, kuruluş ve şahısların hizmet kalitesini arttırmak, gereksiz giderleri azaltmak ve etkin biçimde denetim yapmalarını sağlamak amacıyla bir araya gelmiş kadroyuz.
http://www.turkhukuksitesi.com/showt...748#post150748
Old 16-02-2008, 12:55   #60
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Hak, Huk, Hukuk; Gak, Guk Guguk

Alıntı:
Yazan ege
Sayın meslekdaşlarım,

biz "avukat" sıfatı ile mahkeme esas defteri inceleme ,inceleyememe hakkımızdan söz ederken hemen yan sayfadaki yazılanları da görünce ,
sayın Kavilinin imzasını tekrar etmeye başlıyorum açıkçası.


http://www.turkhukuksitesi.com/showt...748#post150748

Hem de en yüksek sesle ve hep birlikte haykırmalıyız.

" HAK, HUK, HUKUK; GAK, GUK GUGUK "
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Serbest Meslekte Vergİ İncelemesi ismailduygulu Mali Hukuk Çalışma Grubu 12 25-01-2009 05:30
TÜFE'de esas alınacak oran av.zuhala Meslektaşların Soruları 7 15-01-2009 11:38
English Terms For 'hazirlik' & 'esas' Konuk Turkish Law 3 28-03-2008 14:15
Yetki itirazının reddi kararından sonra dava davalı vekili tarafından takip edildiğinden karar düzeltme talebinin reddi dark Hukuk Soruları Arşivi 6 01-12-2006 00:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10978603 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.