19-07-2007, 00:20 | #31 |
|
şekilcilik
kesinlikle,"herkes tarafından" ayakta dinlenilmelidir. hatta bu tür "teamüllerin" yasalaşması gerekir(örneğin davacının sağda, davalının solda durması gibi). ve bu uygulamaların hukuka bir estetik, bir ciddiyet kattığını düşünüyorum. mesela karar metinleri basit bir A4 kağıt yerine şöyle daha güzel ve sadece bu konu için tasarlanmış özel kağıtlar aracılığıyla verilmesi hoş olmaz mıydı? belki ilk başta kulağa biraz çocukça, ya da ne bileyim çok gereksiz bir şey gibi geliyor ama böyle ufak ayrıntıların da kesinlikle bir artısı olacaktır diye düşünüyorum.
|
19-07-2007, 14:41 | #32 |
|
Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.03.1967 gün ve 1967/6-184 E., 162 K. sayılı kararı bu konuya açıklık getiriyor. Söz konusu karara göre; tarafların ara kararları ayakta dinlemelerinin uyulması gerekli, kökleşen bir yöntem, mahkemeye karşı gösterilmesi gereken saygı ve nezaket kuralı gereği olduğu ve Türk geleneğine göre ayağa kalkmanın saygı gösterisi olduğu belirtilmiş.
Bu karar galiba Mahkemelerin bu konudaki hassasiyetini açıklar niteklikte... |
19-07-2007, 15:05 | #33 | |||||||||||||||||||||||
|
|
19-07-2007, 17:16 | #34 |
|
Sayın Toz değişmedi ve değişmeyecek..
|
19-07-2007, 17:43 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
Ama bildiğiniz üzere mevzuat değişti. Saygılarımla |
20-07-2007, 10:16 | #36 | |||||||||||||||||||||||
|
Ama bildiğimiz üzere maalesef bu konudaki saygı kriterleri de hala değişmedi |
20-07-2007, 10:25 | #37 | |||||||||||||||||||||||
|
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Heraklietos... |
20-07-2007, 22:30 | #38 |
|
Hakimlik kişisel görgü ve olgunluğu gerektirir.Bir düşünürün dediğine göre değerli insan gösterişe
önem vermezmiş.Gerekli olgunluğun tüm hakim ve savcılara aşılanması gerekir.Mahkemeye mutlaka saygımız vardır.Biz de adaletin içindeyiz.Bir parçasıyız.Adalete saygı bu şekilde kendimize gösterdiğimiz saygıdır da.Ama hepimiz görüyoruz ki bazı adalet görevlileri aşırı saygı istiyor.Bunlar gerekli olgunluğa ulaşmayanlardır.İşte bizler kırıcı olmadan,adalet toplumunun birbirine göstermesi gerektiği kadar ve KARŞILIKLI olan saygı ile bunu zaman içinde oturtacağız.Bilhassa genç arkadaşların hakimin kanunların üstünde olmayan bir adalet teşkilatı memuru olduğunu unutmamaları gerekiyor.Yetkisi olanın o ölçüde sorumluluğu da vardır.Her zaman herkese ölçülü olarak saygılıyım.Ama görevini yapmayana ,gösterişe kaçana da cevabını veriyorum.Yasal haklarımı kullanmaktan çekinmiyorum.Böyle olunca onlar da bana daha saygılı oluyor.Tabii öyle herkesin bana aşırı saygı göstermesini,farklı davranmasını da beklemiyorum.Sayın prof. Hüseyin Nail Kubalı önünde böyle yetiştim mesleki yönden.Kendisini rahmet ve saygı ile tekrar anıyorum |
21-07-2007, 17:00 | #39 | |||||||||||||||||||||||
|
Sonraki duruşmada mahkeme kurulu, "... Sanık müdafiinin oturarak dinleme davranışının mesleği ile ilgili olduğunu belirtmesi nedeniyle yerleşik uygulamalara aykırılık teşkil eden hususta avukatın bağlı olduğu İstanbul Barosunun delaletinin istenmesine ve sonucunun mahkememize bildirilmesine..." demiştir. Sonraki duruşmada ise "... İstanbul Barosu'ndan cevap var, avukatın savunma makamına tanınmış yasadan doğan kullandığı ve işlem yapılmadığının bildirildiği, bu yazının dosyaya konmasına..." demiştir. Yasadan doğan ve mahkemenin görüntüdeki tarafsızlık ilkesinin uygulanmasına yönelik olan konuşma ve arakarar yazdırılması sırasında oturarak bekleme davranışının hem genel suç soruşturmasına ve hem de disiplin suçu soruşturmasına gerek olmadığı bu yazışma özelinde ortaya çıkmıştır. Hemen sevinmeyelim, aynı konuda başka mahkemelerde ise hem savcılığa genel suç duyurusu ve hem de baroya disiplin suç duyurusu yapılmış durumdadır. Çok ilginç olan bir örnek ise ayrı bir başlık altında duyurulmuştur. "Duruşma Esnasında Avukatın Vekilliğine Son Verilebilir Mi?" http://www.turkhukuksitesi.com/showt...768#post103768 Ömer KAVİLİ Hukukçu " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! " |
24-07-2007, 17:50 | #40 |
|
Arkadaşlar inanın bu konuya yorum yazmamak için kendimi zor tuttum. Değerli arkadaşlar öncelikle şunu belirtmek istiyorum; ara kararı sırasında ayağa kalkmayı gerektirir bir yasa kuralı bulunmamaktadır, ama bu kural daha önceki usul yasasında da bulunmamaktaydı. Bildiğiniz gibi her kural yasada bulunmaz, bazı kurallar onlarca yılda oluşmuş teamül kurallarından oluşur. Bazı ülkelerde özellikle ABD'de yargı gücüne doğal olarak hukuk devletine ve bireylerin, toplumun hak ve özgürlüklerinin yerine getirilme yeri olarak yargılama sırasında mahkemeye saygı gereği karar sırasında ayağa kalkılır (hatta yargıç duruşma salonuna gelince de ayağa kalkılır).Hükmün de herkes tarafından ayağa kalkmasını gerektirir kuralın da altında bu neden yatmaktadır, yani mahkemeye saygının sağlanması daha doğrusu hukuk devletinin en somut belirtisi olan mahkemeye saygı dolayısıyla hukukun üstünlüğüne saygının sağlanması. Bütün ülkelerde yargıya ve dolayısıyla mahkemelere büyük önem verilmiş ve hakimlere bu nedenle saygı gösterilmektedir. Ayağa kalkmak somut olarak o hakime bireysel olarak prestij sağlamaya ya da bu kişiye birey olarak değer vermek için yapılan bir uygulama değildir, burada önemli olan kurumlaardır, yani hukuk devleti , hukukun üstünlüğü ve bunun somut temsilicisi olan mahkemeye saygıdır. Bizim ülkede ne yazık ki çağdaşlığın belirtisi olarak uzun yıllar oluşmuş teamül kurallarına aykırılık zorunluluk olarak görülmektedir. Aslında Türkiye'de ara kararı sırasında ayağa kalkmak gibi biçimsel uygulama bile hukuk devletinin ve hukuka saygının tam olarak sağlanması için yeterli değıildir, geliişmiş ülkelerde bir yargıcın odasına öyle rastgele giremezsiniz, bu mümkün değildir, bunun için en azından bir iki saat önce randevu alınması gerekli ve bir çok formalitenin yerine getirilmesi gereklidir. Ama eğer avukatlar rahatsız oluyorlarsa ayağa kalkmasınlar, bundan dolayı mahkemeler birşey kaybetmez.
|
24-07-2007, 23:24 | #41 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım, Yazıya dayanak olan örneğin 154 sayfadaki A) başlığı "Hukuk Mahkemelerinde" olarak yer almaktadır. Orada yazılanlar hukuk yargılaması sırasında uygulanması düşünülebilir; ceza yargılamasında değil. Ayrıca, orada 155. sayfa 2. paragraftaki bilgilere katılmıyorum. "...tutanağı hakimin emri altında tutar..." doğru değil. Çünkü, tutanak tutmak Tutanak Yazmanının görevi, ödevi olup; tutanak tutulurken yargıcın emredeceğine ilişkin tek bir yasa maddesi yoktur. İdare Hukuku alanındaki temel ilke "YETKİSİZLİK" olup, bunun anlamı, yasalarca verilmeyen - tanınmayan hiçbir yetkiyi hiçbir kişi veya makam kullanamaz. Yine sayfa 155. en alttan ikinci paragraf: "...tarafların ara kararını ayakta dinlemelerinin uyulması gerekli, kökleşen bir yöntem, mahkemeye karşı gösterilmesi gereken saygı ve nezaket kuralı gereği ve Türk geleneğine göre ayağa kalkmanın saygı gösterisi olduğu..." Buradaki "...ayağa kalkmanın saygı gösterisi olduğu..." düşüncesine katılıyorum. Ancak sorun hüküm dinlenirken ayağa kalkıp kalkmamak değildir. Sorun, görüntüdeki tarafsızlığını da korumak zorunda olan yargıcın ve/veya mahkemenin iddia makamındaki savcının oturduğu yerden konuşması ve dinlemesine ses çıkarmayıp salt savunma makamındaki avukatlardan benzer durumlarda ayağa kalkmasının istenip istenmeyeceği noktasıdır. Özellikle ceza yargılamasında, yargılamanın devlet tekelinde olması açısından iddiayı -devlet gücünü- temsil eden savcının davranışlarına sessiz kalmak veya doğrudan izin vermek biçimindeki yargıç-mahkeme tutumu karşısında, sanığın adil yargılanma hakkının bozulmuş olacağı anlaşılmalıdır. Sonuç olarak, HGK 29.03.1967 gün ve E.1967/6-84 K.162 sayılı kararında yazılanların günümüzde Ceza Muhakemesinde geçerli olmadığı düşünülmelidir. Saygılarımla. Ömer KAVİLİ Hukukçu " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! " |
25-07-2007, 00:17 | #42 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Değerli Meslektaşlarıma, Yukarıda bizim verdiğimiz sıralama numarasına bağlı kalarak yanıtlamaya çalışalım.
Savunma makamında görevli Avukat olarak rahatsız oluyorum, çünkü: - Benim görev yaptığım savunma makamı karşısında, kamu gücü ile kamusal olanak ve yetkilerle donatılmış iddia makamına üstünlük sağlanmasından; - İddia ve savunma makamları arasında "silahların eşitliği ilkesi"nin uygulanmamasından; - Yasal ve teorik yargılama ilkelerine uyulmayışının yaptırımının savunma makamına ödetilmesinden; rahatsız oluyorum. Ayrıca,
- öncelikle, görüntüdeki tarafsızlık, - sonra, önyargısızlık, - sonra, dengelilik, - sonra, ... Ve sonuç olarak ADALETLİ OLMAYI KAYBEDER. Kendimiz de sanık olarak yargılandığımız davalarda "lütuf veya atıfet ya da merhamet değil, istediğimiz tek şey ADALET" diye seslendik. Bu sözü açıktan veya gizliden haykıran insanlar adına yineleyelim: Ne lütuf ne de merhamet, istediğimiz tek şey: ADALET. Adil yargılama ilkeleri bozulmadan yargılama yapılmayacak olursa, o yargılamanın sonunda da mutlaka bir karar verilecektir; ama o karar asla adil olmayacaktır. Yargıcın salt kendinde sahip olduğu tarafsızlık duygusu adalet için yetmez, yargılamanın ögeleri nezdinde de tarafsız olduğu duygusunu yaratmak zorundadır; çünkü karar, yargılanan hakkında uygulanacaktır, yargıcın üzerinde değil. Öyleyse, o yargıcın/mahkemenin saygınlığı, o sanığın nezdindeki tarafsızlık duygusuna muhtaç kalacaktır. Özetlersek: Adil yargılama ilkelerine uyularak adalete ulaşılabileceğinden, savunma makamı karşısında iddia makamına üstünlük görüntüsü veren tüm düzenleme ve davranışlar ret edilmelidir. Ömer KAVİLİ Hukukçu " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! " |
11-08-2007, 05:19 | #43 |
|
Her G.D Ayağa Kalkmayı Gerektirir ama tarflar için. Taraf olmayanlar için bence gerektirmez.
|
11-08-2007, 14:22 | #44 |
|
Ayağa kalkmak mı önemlidir? Polisten dayak yemek mi? Lütfen ikisi de önemlidir demeyin, sorunun cevabı değildir.
|
12-08-2007, 21:54 | #45 |
|
Ara kararında ayağa kalkmak olmamalı.Çünkü mahkemenin yapılacak sonraki işi bildirmesidir.Adliye ve mahkemeye saygı için nasıl hakim ve savcı önünde secde yapmak gerekmiyorsa ara kararına da aşırı saygıdan kaçınılmalı.'Değerli insan,gösterişten kaçınır' İyi bir hakim de özel ve abartılı saygı beklemez.Bir makamı abartılı olarak yükseltmek ona zarar da verebilir (Yanlış tutumlara yönlendirerek.)Yoksa ayağa kalkmak veya kalkmamak önemli değildir.Her şey yeteri kadar olmalıdır.'İnsana,kendisinden büyük düşman olmaz 'sözü unutulmasın.Kendi başımıza iş açmayalım.
|
15-12-2007, 11:12 | #46 |
|
Duruşmada kalkma tartışması
Avukat meslektaşlar,
Saldırıya uğrayan avukat meslektaşımız Muammer Öz sanık olarak yargılanırken, Avukat Hakları Merkezi başkan ve yöneticiler ile üyeleri, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul şube yöneticileri ile onlarca avukatın katıldığı duruşmada yaşananlar Milliyet gazetesinde haber olarak yayınlanmıştır. Saygılarımla. Ömer KAVİLİ Hukukçu --- 0 --- Duruşmada kalkma tartışması ŞÜKRAN ÖZÇAKMAK İstanbul http://www.milliyet.com.tr/2007/12/15/guncel/gun06.html Moda sahilinde ailesiyle çay içerken kimlik soran polislerle girdiği tartışma sonucunda burnu kırılan avukat Muammer Öz'ün, "görevli memura mukavemet" suçundan yargılandığı davanın ilk duruşmasında "Ayağa kalk" krizi yaşandı. Mahkeme başkanı, sanık avukatlarından ayağa kalkarak savunma yapmasını istedi. Avukatlar, "Yasada yeri olmayan keyfi uygulama" diyerek bu talebi reddetti. Mahkeme başkanı, "Gelenektir" diyerek diretince avukatlar, "reddi hâkim" istedi. Kadıköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde önceki gün görülen duruşmada söz alan Öz'ün avukatı Uğur Poyraz, konuşurken ayağa kalkması gerektiğini söyleyen mahkeme başkanına, "Avukatın hâkim karşısında ayağa kalkarak konuşmasını isteyen bir hüküm yok" dedi. 18 avukatın müdafi olarak katıldığı duruşma ileri bir tarihe ertelendi. |
18-12-2007, 12:24 | #47 |
|
GÜNCEL
18/12/2007 Neden ayağa kalkacak mışız? Çay içmek için ailesiyle gittiği Moda sahilinde kimlik soran polisler tarafından sokak ortasında tekme dövüldüğünü ve burnunun kırıldığını iddia eden avukat Muammer Öz hakkında, 'görevli memura mukavemet'ten açılan davanın ilk duruşmasında avukatlarla mahkeme hakimi arasında 'ayakta konuşma' krizi yaşandı. Kadıköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada avukatlardan ayağa kalkıp konuşmasını isteyen mahkeme başkanına itiraz eden avukatlar, mahkeme hakkında ret talebinde bulundu. Bunun üzerine mahkeme ertelendi. Sanık müdafileri adına söz alan avukat Uğur Poyraz, bu davanın sıradan bir dava olmadığı, saldırıya uğrayan avukatın sanık olarak mahkemeye çıkarılmasının endişe verici olduğunu, usule ilişkin taleplerinin olduğunu belirtti. 'AYAĞA KALKMAMIN İSTENMESİ KEYFİLİKTİR' Poyraz, konuşurken ayağa kalkması gerektiğini söyleyen mahkeme başkanına ne Anayasa'da ne de herhangi bir ceza kanununda, avukatların hakim karşısında ayağa kalkacağını dair hiçbir hükmün olmadığını kaydetti. "Eşit statüde görev yapan kişilerden birinin diğeri karşısında herhangi bir yasadan kaynaklanmadığı halde ayağa kalkmasının istenmesi keyfiliktir" diyen Poyraz, hiç kimsenin yasadan kaynaklanmayan bir hakkı ve yetkiyi kullanma imkanına sahip olmadığını, hakim ve savcının sanki yargılamayı birlikte yapıyor gibi avukatı da mahkemenin emrinde bir memur gibi algıladığına dikkat çekti. Avukatın ayağa kalkarak konuşmasını talep eden hakimin savcıdan konuşurken ayağa kalkmasını istemediğini vurgulayan Poyraz, ayağa kalkma talebinin kanunsuz bir talep olduğunu söyledi. Buna karşılık mahkeme başkanı bunun Türk yargı sisteminde duruşma usul ve disiplin yönünden oluşmuş bir gelenek olduğunu, geleneklerin de hukukun kaynaklarından biri olduğunu ve duruşmaya vekillerin ayağa kalkarak konuşmasıyla devam edileceğini kaydetti. Söz alan müdafi avukat Uğur Poyraz, yasalarda olmadığı halde yanlış bir uygulamayı kural olarak eşit görev yapan avukata tatbik etmek isteyen hakimin duruşmaya adil bir şekilde devam etme imkanının ortadan kalktığı gerekçesiyle mahkeme hakkında ret talebinde bulundu. Duruşma, Poyraz'ın ret dilekçesini gerekçeleriyle sunması için ileri bir tarihe ertelendi. Duruşmaya İstanbul Barosu başta olmak üzere İstanbul Barosu Avukat Haklan Merkezi, Çağdaş Hukukçular Derneği, Genç Avukatlar Birliği'nin de bulunduğu birçok kurum ve 18 avukat müdafi olarak katıldı. "Yasada olmayan hiçbir yetkiyi hiçbir kişi ve makam kullanamaz" diyen Avukat Ömer Kavili, demokrasi ve hukukun bu olduğunu kaydetti ve "Bunun dışına çıkılması keyfiliktir. İşte avukatlar burada keyfiliğe izin vermediler. Adil yargılama ilkelerinin peşinde inatla koştu ve koşacak da." dedi. İstanbul Barosu Meclis Başkan Vekili avukat Nizar Özkaya, "Yasaya göre, nihai karar dışında avukatların ayağa kalkması mecburi değildir. Duruşmada mahkeme başkanı ayağa kalkma mecburiyetini gösterir yasadan söz etmemiştir. Savcılar ayağa kalkmıyorsa, avukatlarında kalkmasını gerektiren bir durum yoktur" diye konuştu. CEM TURSUN http://www.birgun.net/bolum-56-haber...tml#haber_basi |
18-12-2007, 12:56 | #48 |
|
ücret karşılığı takip ettikleri davalarda bu şekilde davranamayan avukatlarımız kendi meslektaşlarına yardım ederken bu şekilde davranma gereği duymuşlar. eğer mahkemede ayağa kalkmadan savunma yapabilme imkanı verilseydi avukatlarımızın kaçı kendi davalarında bunu uygulayacaktı merak ediyorum . gerçekten avukatların saygınlıklarını kazanması kendi ellerinde ancak ne yazıkki bu dirayeti davalarındaki ve piyasadaki rekabet sırasında kaybediyorlar.
|
18-12-2007, 14:52 | #49 |
|
bence kesinlikle ayağa kalkılması gerekir çünkü orada saygı duyulun hakim değil yüce türk adaletidir.
vekilliğin kabul kararı bile -değil vekil tutmak kişinin kendisini savunmasına izin vermeyen ülkeler düşünüldüğünde- çok önemli bir karardır. |
18-12-2007, 18:18 | #50 | |||||||||||||||||||||||
|
Emin misiniz sayın korayoz? |
18-12-2007, 19:23 | #51 |
|
elvetteki eminim. bu zamana kadar bütün avukatlar bu şekilde davransaydı mahkemelerde bu kural bir gelenek haline gelmiştir savunmasında bulunmazdı herhalde değil mi sayın hakan eren ?
|
19-12-2007, 10:12 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın korayoz, Avukatların "bu tür davranışları ücret aldıkları davalarda yapamadıklarını" iddia ediyordunuz; ben buna tepki gösterince şimdi bambaşka bir şey söylüyorsunuz. "Bugüne kadar avukatların böyle bir tepki koymadıkları" konusunda hemfikiriz. Ama, bugün bu tepki ortaya konuluyorsa, farklı olan ve değişen nokta davada ücret alınıp alınmaması değildir. Bu mücadele, yazıya konu davadan (Moda-polis dayağı) da önce BAŞLATILMIŞTIR. Size bu yüzden "emin misiniz" diye sordum... Bu tepkiyi, "avukatların ücret aldıkları / almadıkları davalar" ayrımından bakmanız son derece yanlıştır. "Avukatlarınız" mücadele yaparken aldıkları ücrete, ya da ücret alıp almadıklarına bakmazlar. "Avukatlarınız"ın başkaca kriterleri vardır. Hukuk mezunu olmanıza bağlı olarak, "avukatlarınız"ı daha yakından tanımanız dileğiyle... |
19-12-2007, 12:20 | #53 |
|
dikkat ederseniz yazımdada belirttim özellikle küçük yerlerde hiçbir avukat hakimle kötü olmak istemez. hatta hakimleri yanlış davranışlarından dolayı dahi şikayet etmekten korkuyor avukatlar. bunları benden çok daha iyi biliyorsunuz. böyle medyatik davalarda gösterilen tepki keşke her davada gösterilebilse, o zaman sorun kalmazdı demek istiyorum. yoksa ben davaya giren avukatları tanımıyorum sadece genelleme olarak bunları söylemiştim.
|
19-12-2007, 21:15 | #54 |
|
Sayın Av.Hakan Eren
‘’Mücadele başlatıldığı’’ yolundaki ifadeniz bana yabancı geliyor. Yeterli sayıda avukatın böyle bir mücadele verdiği kanısında değilim. Sadece münferit bir iki olayda bir-iki avukatımız ayağa kalkmamıştır. Hem küçük yerlerde hem de büyük yerlerde ''avukatlarımız'' oturumlarda oturmamakta; duruşmalarda duruşmaktadır. Saygılarımla |
20-12-2007, 00:40 | #55 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın "korayoz", size daha önce yayınlanmış bir haberi salt örneklerden biri olduğu için aktarıyorum. Ankara 30 Nisan 2007 Rekabette köstebek davası devam ediyor Rekabet Kurumundan, soruşturmalarla ilgili gizli bilgilerin sızdırılmasına ilişkin davada, aralarında Rekabet Hukukçuları Der Prof. Dr. A ile Rekabet Kurumu Başkan Danışmanı T 'ın da bulunduğu sanıkların, "görevi kötüye kullanmak", "müteselsilen rüşvet almak ve vermek" suçlarından yargılanmalarına devam edildi. Davanın duruşmasına, sanık Ö, avukatı ve diğer sanıkların avukatları ile davaya müşteki olarak katılan Kurumun avukatı A ve İ'nin avukatı katıldı. KARAR YARGITAY AŞAMASINDA Mahkeme Başkanı Oktay Saday, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanıklar hakkında verdiği kararın Yargıtay aşamasında olduğunu ve firari durumda bulunan sanıklar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın devam ettiğini söyledi. Oktay Saday Yargıtay'daki dava dosyasının dönmesinin ve dosyadaki diğer eksikliklerin tamamlanmasının beklenmesine ve sanık Tunay Köksal'ın duruşmalara katılmasına gerek olmadığı yönünde bir karar verildiğini açıkladı. Mahkemede ayağa kalkma tartışması İstanbul Barosu avukatlarından sanık U'un avukatı Ömer Kavili, duruşma sırasında ayağa kalmadı. Mahkeme Başkanı Saday, Kavili'yi, mahkeme heyeti ile konuştuğu sırada ayağa kalması yönünde uyardı. Bunun üzerine avukat Kavili, "Ceza Muhakemesi Kanunu'nu hazırlayanlar arasında yer alan Prof. Dr. Feridun Yenisey'in bilimsel makalelerinde, avukatların iddia makamında bulunan cumhuriyet savcıları gibi oturdukları yerden duruşmaları takip edebilecekleri" yönünde tespitlerde bulunduğunu söyledi. Kavili, avukatların duruşmalarda esas hakkındaki hüküm ve yeminler dışında ayağa kalmak zorunda olmadığını savundu. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/gost...spx?id=6429649 __________________ Bilgi paylaşmak üzere sunulmuştur. Saygılarımla. Ömer KAVİLİ Hukukçu " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! " |
20-12-2007, 20:31 | #56 |
|
Tartışılan konuya ilişkin barolarımızın ve birliğin konuya bakış açısı ve tavrı nedir? Bilgi sahibi arkadaşlar varsa bilgilenmek için soruyorum. Kişisel kanaatim; konu ferdi değil,kollektiftir. Mesleği ilgilendiren konularda kişisel tepkiler koymak yerine meslek odasını ve birliği harekete geçirmek için çalışmak daha uygun olmaz mı? Aksi halde konu kişiselleşiyor ve kişilerin sorunu imiş gibi algılanıyor ve değerlendiriliyor. Bu durumda da ne yazık ki gündemde hak ettiği yeri bulamıyor. İnternette destek mesajı atmak da bir işe yaramıyor.
|
21-12-2007, 00:19 | #57 | |||||||||||||||||||||||
|
|
21-12-2007, 00:52 | #58 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Savunma makamını ve orada görev yapmamızı bir lütuf olarak görmek yanlıştır. Eskilerin deyimi "sui misal emsal olmaz" anlamı ise "kötü örnek temel alınmaz" demektir.
Kadıköy mahkemesinde sanık avukat meslektaşımın savunmanlığı sırasında, usul itirazımızı yasa çiğneyerek ret kararı veren yargıç kararı okuyunca sanığın kulağına eğilerek "Mutlak temyiz nedeni doğdu" dememiz üzerine yargıç, zabıt katibine "avukatın sanığın kulağına birşeyler fısıldadığı görüldü" yazdırttı. Biz itiraz ederek "açıkça, avukat kopya verdi diye yazdırabilirsiniz" diye direnince bu cümlemizi aynen "sanık müdafiinin sanığa kopya verdiğini beyan ettiği görüldü" biçiminde yazdırdı. Söz alarak şu açıklamayı yapmıştık: "Aslında yargıçlar genelde avukatın sanığa kopya verdiğini düşünürler; doğrudur, sanığa kopya verdiğimi beyan ediyorum. Sanığı ceza muhakemesinin karmaşık labirentinde rehbersiz bırakmamak, sanığın bir usul hatası yapmasına ve böylece haksız biçimde ceza almasına izin vermemek avukatın görevi ve adaleti sağlamak için ise bir zorunluluktur." Saygılarımla. Ömer KAVİLİ Hukukçu " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK ! " |
21-12-2007, 00:53 | #59 |
|
Hukukçu 55 e katılıyorum.TBB bu konuda ne diyor?
|
21-12-2007, 02:11 | #60 |
|
Her G.D. ayağa kalkmayı "gerektirmelidir".
Bunu bir lütuf ya da aksini, savunmanın asgari kabulü gibi algılamanın; yanlış olduğunu düşünüyorum ve bu konuyu hiç sevemedim. Hükmü verecek makama gösterdiğim (ve karşılıklı gösterilmesi gerektiğine inandığım saygının) , savunma makamını alçaltıcı bir anlam içerdiğine de inanmıyorum. Üstelik sanık savunmanı makamını işgal ettiğim kadar, müdahil vekili makamını da işgal ediyorum Saygılarımla... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |