Karşılaştığımız en garip müvekkil soru ve sorunları..

Müvekkiller, hem her şeyi bilmenizi beklerler hem de bilginizden daima şüphe ederler... hangi bankanın uygun kredi verdiğinden tutun da, vergi memurunun denetlemesi için arama izni göstermesi gerekip gerekmeyeceğine kadar yüzlerce sorunun muhatabı olabilirsiniz. bir çok sorunun cevabını bilmesem ve bilmem gerektiğini de düşünmesem dahi sadece bilmiyorum dememek için araştırıp öğrenir müvekkilimi aydınlatırdım önceden.. yani aslında müvekkilin kendisinin araştırarak öğrenebileceği ve fakat benden öğrendiği için bir ücret ödemesi gerektiğini düşünemeyeceği bir iş için kıymetinden şüpheye düşmeye başladığım vaktimi bir süredir harcamamaya çalışıyorum..
'Vergi denetlemesinde problem olduğunu tespit eden vergi memurunu şikayet edebilirmiyiz?' arama iznini göstermemişti diye gelen müvekkilimi dinlerken bugün, siz meslektaşlarımın karşılaşmış olabileceği garip soruları merak ettim...
Ve siz nasıl yaklaşıyorsunuz ? sizce konumuz kapsamına girmediğini düşündüğümüz bir iş için bu bizim branşımız değil demek kötü avukat olmak mı demektir ? çünkü avukat olmak demek maksimum entellektüel, maksimum genel kültür ve bilgi sahibi olmak demek.. herhangi birinin duyup size sorduğu bir şeyi sizin bilmiyor olmanız direk bir eksimidir sizce ?

Bence eksi değildir. Herşeyi bilmemiz gerekmiyor. Bilgimizin sınırlı olması da bizi yetersiz avukat haline getirmez kanaatindeyim. Gerekirse okur, araştırır buluruz. Burada belki konuyla ilgili değil ama bir tespiti de yapmadan geçemeyeceğim. Normal yani psikolojik açıdan bir rahatsızlığı olmayan insanların beyinlerinde filtreleme olarak nitelenen bir merkez vardır. Normal insan kendisine gerekli olmayan, fayda getirmeyecek,onu ilgilendirmeyen bilgiyi belleğine almaz, onu es geçer. Ancak şizofren gibi bazı psikiyatrik hastalarda, dışarıdan gelen uyarıcılara çok fazla açık hastada, bu filtreleme işlevi çalışmaz ve hasta kendisini ilgilendirsin, ilgilendirmesin her türlü veriyi belleğine alırmış. E sonuç ortada, alın size bir klinik vaka. Ben ruh ve beden sağlığımı korumak için herşeyi bilmeye hayır diyorum.

On yıl kadar önce Dolmabahçe sarayının kendisine miras yoluyla kaldığını iddia eden biri gelmişti büroma. Çalışma konularıma girmediğini, bu konuları bilmediğimi söylemiştim

Alıntı: Yazan Av.Cengiz Aladağ On yıl kadar önce Dolmabahçe sarayının kendisine miras yoluyla kaldığını iddia eden biri gelmişti büroma. Çalışma konularıma girmediğini, bu konuları bilmediğimi söylemiştim

Cengiz Bey kaçırmışsınız o kadar zengin müvekkili

Kesin boğaziçi köprüsünün kendisine satıldığını iddia edenler de olmuştur,o filmler haybeye yapılmadı ne de olsa

Sayın sınırsız güzel bir tespitte bulunmuşsunuz.Müvekkil olacağını iddia ederek büroya gelenler ve müvekkiller her konuda soru sorarlar.Tabii iş ücrete geldi mi ağızlarını bıçak açmaz. Nasıl olsa onlara göre avukatların çalışma amacı karşılıksız hukuk hizmeti vermek ve sorulan her soruya görevimizmiş gibi sabırla cevap vermek

Alıntı: Yazan Av.Cengiz Aladağ On yıl kadar önce Dolmabahçe sarayının kendisine miras yoluyla kaldığını iddia eden biri gelmişti büroma.

Çok Güzelmiş... Keşke hep böyle eğlenceli olsalar...

Alıntı: Yazan cesur_yürek Tabii iş ücrete geldi mi ağızlarını bıçak açmaz. Nasıl olsa onlara göre avukatların çalışma amacı karşılıksız hukuk hizmeti vermek ve sorulan her soruya görevimizmiş gibi sabırla cevap vermek

Bir gün onlarada hesap sorulacağını bilerek ve buna inanarak ancak bu dünya da yaşanabilir..

7 yıllık avukatım ama bana gelen ilginç soru, sorun ve talepler o kadar çok ki. Buyrun bir kaç tanesi aşağıda;
-Mesleğe ilk başladığım dönemde gelininden boşanmak istediğini söyleyen bir kayınpeder gelmişti büroya. Kendisine ancak oğlunun boşanma davası açabileceğini söyledim ama tatmin olmayarak başka bir avukata gitmiş olma ihtimali çok yüksek.
-Kocası tarafından ihmal edilen bir bayan da; kocasının her gece gazino, pavyon vs. yerlerde gezdiğini, alkollü şekilde sabaha karşı eve geldiğini söylemiş, kocasının bu tip yerlere girmesinin yasaklandığına dair mahkemeden bir kağıt almamı ve kocasına göstermemi istemişti.
-Bir babaanne de , annesinin babaanne ile oğlunu görüştürmediğini söyleyerek, 37 yaşındaki torunu ile kişisel ilişki tesisi için dava açmamı istemişti. Her defasında reddetsem de 3 yıl boyunca müteaddit defalar aynı taleple büroma gelmişti.
-Bir alacaklı, icra takibi sırasında mal beyanında bulunmamaktan şikayet ettiğimi ve 10 gün ev hapsi cezası verilen bayan borçlunun cezayı ihlal edeceğini düşündüğünden, bayanın sokağındaki market sahibiyle konuşup anlaştığını, her gün oraya gidip dükkanda nöbet tutabileceğimi, parası neyse vereceğini söylemiş ve beni önce şok, sonra sinir etmişti.
-Bir aile şirketinin ortaklarından ve şirket yetkilisi olan biri ,şirket vekilliği için benimle görüşmek üzere telefonla randevu almış, geldiğinde ortak tanıdıklarımız olduğunu,kendisinin uzun yıllar benimle ortaklık kurmak istediğini aynı zamanda da şirketin hukuki danışmanı olmamı rica ettiğinde , gayrı ihtiyari ortaklıktan kastının ne olduğunu sormuştum. Soruma soruyla cevap geldi; '' Benimle evlenir misiniz?'' ( Hukuki ya da şahsi bir ortaklığımız olmadı tabi ki.)

Alıntı: Yazan Av.EErdem Soruma soruyla cevap geldi; '' Benimle evlenir misiniz?'' ( Hukuki ya da şahsi bir ortaklığımız olmadı tabi ki.)

Erkek meslektaşlarımızın da bu ve benzeri sorulara muhatap olduğunu tahmin etmezdim.. Genelde bayan avukatlar olarak bu durum üzerine şikayetlerimizi dillendiririz.. fakat rahatsızlık olmadığından olsa gerek erkek meslektaşlardan hiç bu yönlü bir yakınma dinlememiştim

Sayın meslektaşım ismi güzel 'sınırsız ', meslektaşımızın adını erdem kabul edip erkek olduğunu belirtmişsiniz. Ama meslektaşımız erkek değil. ( Bkz. üye kimliği )

Çok taze bir müvekkile talebini yazayım.

Anlaşmalı boşanma protokolu hazırlanması gerekmektedir. Protokolde velayetin anneye bırakılacağı yazıldıktan sonra; kişisel ilişki kurmak isteyen babanın, çocukları aldığında arabayla 190 km. hızla gitmeyeceğini taahhüt etmesi istenmiştir.

Saygılarımla

Alıntı: Yazan Av. Neslihan Sayın meslektaşım ismi güzel 'sınırsız ', meslektaşımızın adını erdem kabul edip erkek olduğunu belirtmişsiniz. Ama meslektaşımız erkek değil. ( Bkz. üye kimliği )

Öncelikle şaşırdım ilk E 'yi hiç farketmemişim.. Oysa sürekli okuduğum bildiğim bir arkadaşımız Sayın EErdem..Ve sonra ilk şaşkınlığım sona erdi... hala erkek meslektaşlardan bir yakınma yokmuş yani...

Bir müvekkilim mutlaka borçlunun evinde muhafaza yapmamı , para ödemek isterse engel olmamı istemişti.

aklına takılmış sadece, kimlik fotokopisini kaybettim, hükümsüzdür diye ilan verebilirmiyim. bence vermem gerekir dedi, tartıştık tamam abi sen ver dedim.

50 li yaşları devirmiş bir müvekkil, bana gelip avukat bey , benim niyetim cidii, size boşanma için çok gelen bayan var, bu boşananlardan biriyle evlenmek istiyorum, bana haber verirmisin demişti)
Yine yurt dışından bir müvekkil, ben Türkiyeye gelemiyorum, evlilik yapmam için size vekaletname göndersem evliliğimi yapabilirmisiniz diye sormuştu)

Geçen yıl davasına baktığım müvekkil mahkemenin sanık hakkında vermiş olduğu müebbet hapis cezasını beğenmemiş olacak ki ısrarla benden sanığın idamını -yanlış duymadınız-Dışişleri Bakanlığından talep etmemi istemişti . Üstelik adam ısrarla dosyayı Yargıtay'a sakın gönderme , Dışişleri Bakanlığına gönder onlar gerekeni yapar deyip duruyordu.Hiç unutmuyorum,bir saat boyunca adama Dışişleri Bakanlığı'nın görevlerini anlatıp durmuştum.
Akabinde de bir hafta boyunca -bir saati aşkın klima karşısında boğaz patlattığımdan- klima ve müvekkil mağduru bir avukat olarak hasta yatmıştım.

Geçen aylarda yaşadığım garip olayda da büroya gelen vatandaş ısrarla büromun telekom bayii olduğunu ve birikmiş faturalarının olduğunu ve bu faturaları yatırmak istediğini mesai saatinin daha dolmadığını bu nedenle yardımcı olmak zorunda olduğumu söylemişti. Bu arada telekom avukatı falan da değilim.

başıma gelen en ilginç olaylardan biri müvekkilimin biri saat sabahın 5 inde beni arayarak büroya kaçta geleceğimi sorması benimde geyik olarak biraz sonra büroda olurum cevabıma bu kadar erken büroda ne işin var demesidir...

Borçlu (B) arar.
B:avukat hanım,pazartesi ne zaman müsaitsiniz,borcumu kapatacağım da.
A:icra dairesine yatırısanız daha memnum olurum.
B:Avukat hanım sizin post makineniz vardır,kredi kartımdan çektircektim de...
A:

MArmaris'te sabah 7.30 gibi erken birsaatte büroma gittim çünkü yetişmem gereken icra takipleri vardı.KApıyı açar açmaz nerden çıktığını anlamadığım genç bir bayan içeri girdi.DAha güneydın bile demeden ''avukat bey ben hamileyim'' dedi.
KAdının bu söylediğinden dumura uğradığımdan ilk önce cevap veremedim.sonra yoksa beni mi suçlayacak diye aklımdan geçirdim ama sukunetle
''ne yapabilirim''diye sordum
O da erkek arkadışının kendisini hamile bıraktığını ve evleneye yanaşmadığını kendisini MAhkeme yoluyla nikah masasına oturtturup oturtturamayacağını sordu?
KAdının ruh salığı bozuk gibi gelince hemen çıkmak zorundaolduğumu DAtça adliyesinde davam olduğunu söyleyip
büroyu terkettim.

3-4 ay kadar önce hacze gidilen ve haciz yapılıp malların borçluya bırakıldığı bir dosyada, borçlunun ödeme yapmaması üzerine muhafaza yapmak için tekrar hacze çıktım. Haciz mahalline gelindi, borçlu yok ve kapı kilitli, kapı açıldı, muhafaza işlemi yapıldı tam çıkmak üzereyiz telefon çaldı:

Memure: Aç bakalım parayı getirecekler herhalde.

- Alo!
- İyi günler, ..... bey orda mı?
- Yok
- Bizim avukat gelecekti bugün haciz için, geldi mi?
- Buyrun ....... bey(arayan müvekkilmiş) ben geldim haciz için, muhafaza işlemi yapıldı.
- Ya keşke yapmasaydınız, az kalmıştı borcu ödeyecekti, eşi rahatsızlandı onun hastahaneye götürdü, zor durumda, geri bırakın malları... vs. (Normalde borçludan duyabileceğimiz yakınmalar)

Büyük şaşkınlıkla; önceden hacze gelindiğini, daha sonra tüm aramalara rağmen borcun ödenmediğini, ayrıca Av. ..... Bey' in talimatıyla hacze çıktığımı, onun talimatı olmadan malları bırakamayacağımı, memurenin ve diğer hacze çıkan meslektaşların beni beklediğini, çıkmak zorunda olduğumu söyleyip kapattım.

1-Yaşlı bir Teyze (ve oğlu), büroma gelip, derdini uzun uzun anlattıktan sonra, konu ücret sözleşmesine gelince, çantasından Sağlık karnesini çıkarıp, ücretsiz sağlık hizmeti gördüğünü ve Avukatlık hizmetinden de sağlık karnesi ile ücretsiz faydalanabileceğini sandığını söyledi. Hatta o kadar çok şaşırdı ki bu işlerin ücretli yapıldığına, mahallesindeki Sağlık Ocağına danışmaya gitti.

Adli Yardım Bürosuna yönlendirdim ama ben mi daha şaşkındım onlar mı anlamadım....

2- Biri de beni büromda görür görmez gözlerini iri iri açarak, Avukat Hanım Siz misiniz diye sordu. Ben evet diye cevap verince neden üstünüzde cübbeniz yok diye sordu....

yanında çalıştığım avukatın bürosunda otururken müvekillerimizden biri duvardaki tabloyu göstererek;
-Bu kadın Cengiz Bey'in nesi oluyor? (cengiz bey yanında çalıştığım avukattı bu arada)
Bir an neye uğradığımı şaşırdım.zira tablodaki bildiğimiz Mona Lisa dalga geçiyor sanıp bende
-Annesiymiş rahmetli dedim
-Zaten çok benziyor demez mi???
hala dalga geçiyor sanıyorum ama ciddiydi!!!

Alıntı: Yazan Av.Suat Ergin Çok taze bir müvekkile talebini yazayım. Anlaşmalı boşanma protokolu hazırlanması gerekmektedir. Protokolde velayetin anneye bırakılacağı yazıldıktan sonra; kişisel ilişki kurmak isteyen babanın, çocukları aldığında arabayla 190 km. hızla gitmeyeceğini taahhüt etmesi istenmiştir. Saygılarımla

anne yüreği işte süpermiş!!

Meslekte ilk yılım. Kdz. Ereğli adliyesinde boşanma davası açtık. Davacı kocanın vekiliyim. tebligat davalıya ulaşmış ama üç celsedir duruşmaya gelmiyor ve vekili de yok. Dördüncü celse durşmaya başlarken mübaşir seslendi: Tülay ....... iki-üç kez seslendi gelen yok. Duruşma devam ederken apar topar bir kadın nefes nefese salona girdi. Hakime hanım sordu. İsmi "Tülay". Tamam deyip davalı tarafını gösterdi. Dava dilekçemizdeki iddiaları davalı kadına kısaca özetledi. Evi terketmişsin, aylardır gelmiyomuşsun vs.. Kadın, asıl beni annemin evine bırakan o, asıl o terketti diyor. devamında ben de boşanmak istiyorum. Bişey de istemiyorum, yeter ki kutulayım" demez mi: Ben de bi sevinç, kaç seferdir gidiyoruz ve nihayet dosya bitecek gibi.
Hakiime hanım kadının cevaplarını zapta geçerken kimlik tespiti de yapalım, unutmayalım dedi. Baktı ki kadının soyadı tutmuyor. Sorduğunda eşinin de bizim müvekkil olmadığı ortaya çıktı. (ama geçimsizlik vakıaları nerdeyse birebir aynı.. Biz de bi şaşkınlık, salonda bekleyenler de bi şaşkınlık. Kadın ilk kez geldiği için gerçek davalı olup olmadığını biz de bilmiyoruz. Neyse hakime hanım durumu zapta geçip hatayı düzeltti.
Sırasını bekleyen meslektaşlardan biri gülümseyerek bana "hazır dava da karara çıkmıştı" dedi.
Hazır bitecek olan davada iki kez daha duruşmaya gitmek zorunda kaldım.

CMK ya , yaşı küçüklere avukat bulundurma zorunluluğunun getirldiği ilk yıllarda, bizim meslek büyüklerinden bir meslektaşımızı, adliyede bulmuşlar, bir yaşı küçük var demişler, girebilirmisiniz demişler.
Bizim meslektaş girmiş duruşmaya, gitmiş yaşı küçük sanığın yanına, ağzını aç demiş çocuk ağzını açmış, çocuğun dişlerine bakmış heralde, hakime'' evet efendim yaşı küçük demiş '' çıkmış duruşma salonundan
Meslektaşımızın,O zamanki CMUK un ilgili maddesinden haberi olmadığı için, sanığın, yaşının tespiti için kendisini çağırdıklarını zannetmiş

bir müteahhit müvekkilimizin büroya gelip elindeki çeki göstererk "mahkeme açacağım onlara" dediğinde gülsem mi ağlasam mı şaşırmıştım.. aslında traji-komik mahkeme açacağım diyen birçok insanla karşılaştım.
ee bazıları çok zengin,canları sıkılınca yeni bir adliye binası kurabiliyorlar... ne kadar yardımseverler değilmi?

herşeyi bildiğimizi sanan müvekkilerden birisi ozaman staj yaptığım avukata geldi.o sırada avukat bey başka bir görüşme yapıyordu.müvekkil benim stajer avukat olduğumu anlayınca bana hangi okuldan emzunsun o okulun eğitimi iyimi? şimdi sana bişey sorsam cevaplayabilrimin.ne yani sen şimdi avukatmı olacaksın.niye staj yapıosun amdme bilginden eminsin.hadi ozaman benim sorunuma çare bul gibisinde sorularla belki 2 saat başımın etini yedi

Yaşlı ve yalnız yaşayan bir müvekkilimiz(erkek),evine temizlikçi çağırmak istediğini ancak yalnız yaşadığı için apartmanda laf olur diye kimsenin gelmediğini savcılıktan onun için izin almamızı istemişti.

Daha 4 saat önce tabelaya bakıp bir kişi geldi. -garip

Ücret karşılığında bir konu danışmak istediğini söyledi. -garip

Danışdı, çıkarken teşekkür etti, borcum ne kadar dedi, nezaket dolu şahsa ücret almaktan vazgeçtiğimi belirttim ancak kabul etmedi ödemek için ısrar etti. -garip

Peki 100 YTL olur dedim, 80 YTL olmaz mı dedi. -garip

100 YTL verdi, paranın üstü olarak 20 YTL verdim.

Pek nasip olmadı diye makbuza DANIŞMA ÜCRETİ yazarak verdim.

Adam çıktı gitti arkasından ne garip adam dedim, herşeye rağmen emeğimi gördü, karşılıksız bırakmadı diye düşünürken büronun alındaki büfeden sigara alayım dedim, tanıdık büfeci, "avukat bey kusura bakmayın ama bu PARA SAHTE dedi...

Dolandırıldım, -çok garip

Garip bir gündü günü sıftahsız kapattım diye düşünürken eksi 20 deyim ve kestiğim meslek makbuzuna acırken size olayın en garibini yazayım;

Adamın danışmak istediği konu; oğlu yurtdışında sahte parayla yakalanmış, ne yapılabilirmiş.

Sayın Av.Selim Balku,ilk önce size geçmiş olsun derim.

İnanılmaz bir olay gerçekten.Öyle ya bir müvekkilin danışma ücreti vermesi pek olası değil.Ben bir keresinde istediğimde-yarım saat dil dökmüştüm-;" Ne yaptınız ki" demişti! Ben de;" sizin için yarım saattimi harcadım,hukuki olarak konunuzla ilgili bilgilendirdim" demiştim.Bunun üzerine cüzdanını açıp olan bir kaç türk lirasını gösterip,"işte bu kadar param var bunlar da yol parası isterseniz vereyim" deyip bir de beni utandıracak bir pozisyona sokmuştu.Ben de "başka sefer getirirsiniz" demiştim,ama tabi ne gelen oldu ne giden...
Dün ilk defa karşılğını vermeden danışmaya gelenlerden bıkıp,"danışma ücrete tabidir" yazılı bir levha astım büroya.