Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadını Şiddetten Koruma Kanunu Teklifi

Yanıt
Old 02-04-2011, 23:11   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadını Şiddetten Koruma Kanunu Teklifi

GENEL GEREKÇE

Araştırmalara göre Türkiye’de evli kadınların %39’undan fazlası, yaşamlarının en az bir döneminde eş şiddetine uğramıştır. Aradan geçen sürede önlem alınmadığı gibi iktidarın cinsiyet ayrımcılığına yönelik içtenliksiz tutum ve politikaları nedeniyle kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin tırmanış göstermesi kamuoyunda infial yaratmaktadır. Bu mücadelede en önemli araç olan 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, içerik olarak zayıf ve adı itibariyle de sorunlu olduğundan kadını, şiddetten korumaya yetmemektedir. Öyle ki kanunun adındaki aile sözcüğü nedeniyle kimi hakimler, bir erkekle yakın yaşam arkadaşlığı sürdüren veya boşanmış olan kadınları, kanunun korumasından yararlandırmamıştır. Bu nedenle teklifte kanunun adı, “Kadını Şiddetten Koruma Kanunu” olarak değiştirilmiş; böylece medeni durumundan ötürü bir kısım kadını kapsam dışında tutan daraltıcı ve farklı yorumların önüne geçilmiştir. Uluslar arası birikim ve kadın hareketinin tarihsel geçmişine de uygun olan bu adlandırma, kuşkusuz kanunun çocuklar ve diğer güçsüz bireyler lehine uygulanmasına engel değildir.
Kanunun hedefi, kadın ile erkeğin bir arada yaşamaları ve aralarındaki eşitsiz güç ilişkisi nedeniyle gerçekleşen ya da gerçekleşebilecek şiddetin önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin hemen alınmasını sağlamaktır. Korunmak istenen değer, bir insan hakkı olarak kadının şiddetten korunması, yani can güvenliğidir. Bu amaçla teklifte önceki kanundan farklı olarak koruyucu tedbirleri alan Mahkemeye, uygulamayı izleyerek, gerektiğinde tedbirleri kendiliğinden değiştirip kaldırma ve karara aykırılık halinde de kişiyi cezalandırma olanağı tanınmış; böylece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 9 Haziran 2009 günlü Nahide Opuz-Türkiye kararında vurgulanan etkili korumanın sağlanması için önemli bir adım atılmıştır. Şiddet haftasonları ve diğer tatil günlerinde tatil yapmadığından Cumhuriyet savcılarının, tedbirlere hükmedip ilk iş gününde mahkemeden onay alınmasına fırsat verilmiş; aynı biçimde mahkemede çalışan uzmanların bu sürece etkin katkısı sağlanmıştır.
Yine aynı araştırmalar, şiddete uğrayan kadınların %92’sinin ekonomik, sosyal güçsüzlükleri ve bir işe yaramayacağı düşüncesiyle kamuya başvurmaktan çekindiğini, başvuranların tamamının verilen hizmetten memnun olmadığını göstermektedir. Teklifle aile mahkemeleri kadını güçlendirecek önlemleri almak konusunda cesaretlendirilmiş, kadını evinde koruma amacına yönelik olarak nafaka, elektrik, su, kira ve velayete ilişkin düzenlemeleri yapma yetkisi de tanınarak, sosyal devletin işletilmesi sağlanmıştır. Gerektiğinde nafakanın ilk elde devlet tarafından ödenip şiddet uygulayan bireyden tahsili olanağı getirilmiştir.
Mevcut kanunun 13 yıllık uygulamasının birikiminden yararlanılması için kanunun dilinde önemli değişiklik yapılmamış; ancak etkili, adil uygulama ve yeknesaklığın sağlanması amacıyla görev, yetki, süre ve kanıt aranmaması gibi usule ilişkin tartışmalı konularda çözümler gösterilmiştir. Kanunda, mahkemece verilen kararın denetimine ilişkin bir düzenlemenin olmayışı, verilen kararın kesin olduğu yanılgısına ve haksız sonuçlara yol açabilmektedir. Oysa Anayasanın 40. maddesindeki emredici düzenleme nedeniyle aleyhine karar verilen kişiye bildirimden itibaren başvuracağı makam ve sürenin bildirilmesi zorunludur. Bu nedenle, yasanın koruduğu değer ve amacına uygun düşecek şekilde aynı mahkemeye bildirimden itibaren on gün içinde “yeniden inceleme” isteme olanağı tanınmış; ayrıca kişilere bildirimin nasıl ve infazın da ne şekilde yapılacağı da gösterilmiştir.
İnsan ilişkilerindeki hızlı değişimin getirdiği karmaşıklık ve çeşitlilik nedeniyle şiddetin tanımı yapılmamış; bu husus öğretiye ve hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak tedbir kararının verilmesi için şiddetin gerçekleşmesinin aranıp aranmayacağı hususu uygulamada tereddüt oluşturduğundan, kadına bir kere şiddete uğra, sonra korurum denemeyeceği için şiddetin gerçekleşmesinin aranmayacağı hususuna kanunda yer verilmiştir.
Kadını şiddetten korumak için alınması gereken acil tedbirleri içeren bu kanunun başarıya kavuşması uygun tedbirlere hükmetmek yanında, tedbirlere uyulmasını sağlamayı da gerekmektedir. Teklifte, bu amaçla tedbirlere aykırı davranış halinde öngörülen ceza miktarı artırılmış; tutuklama tedbiri etkinleştirilmiştir.


KADINI ŞİDDETTEN KORUMA KANUNU TEKLİFİ

BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler

Amaç
MADDE 1- Bu kanunun amacı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 20 Aralık 1993 tarihinde kabul edilen “Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına Dair Bildirge” başta olmak üzere, uluslar arası sözleşmelerdeki yükümlülüklerimizi yerine getirerek, bireyleri cinsiyet ayrımcılığı temelli şiddetten korumaktır.

Kapsam
MADDE 2- Bu kanun, medeni durumlarına bakılmaksızın, bir arada yaşıyor olmaktan veya kadınla erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkisinden kaynaklanan şiddete uğrayan ya da şiddete uğrama tehlikesi altındaki kadın, çocuk ve güçsüz konumdaki diğer bireylerini şiddetten korumaya ilişkin hükümleri kapsar.

Tanımlar
MADDE 3- Bu Kanunda yer alan;
a) Bakanlık: Adalet Bakanlığı,
b) Hâkim: Aile Mahkemesi hâkimi,
c) Mahkeme: Aile Mahkemesi,
ç) Koruyucu tedbir: Aile Mahkemesi hâkimi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, olayın kapsam ve özelliği dikkate alınarak, istem üzerine veya kendiliğinden hükmedeceği tedbirleri,
d) Şikâyet ve ihbar: Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi olan bireyin, aile mahkemesine başvurması veya kendisinin ya da başka bir kişinin olayı Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine yazılı, sözlü veya herhangi bir biçimde bildirmesidir.

Temel ilkeler
MADDE 4- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Kadına insan hakları çerçevesinde, adil, etkili ve hızlı davranılması,
b) Hakkında koruma tedbir kararı alınan kişilere, sunulan hizmetin insan onuruna yaraşır şekilde yerine getirilmesi,
c) Hizmetin sunulması ve yürütülmesi sırasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılmaması,
ç) Koruyucu tedbir kararı verilmesi ve uygulanması sırasında hakkında koruma tedbiri verilen kişilerin, varsa özel durumlarına özen gösterilmesi,
d) Aleyhine tedbir kararı verilen kişi için tedbirlerin uygulanmasının, şiddeti önleme amacı dışına çıkmaması,
e) Bu Kanun kapsamında öngörülen tedbirlerin alınması ve uygulanması sırasında; sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, barolar gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer, gönüllü gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarıyla, özel sektörün işbirliği içinde çalışması ve bu konuda toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,
f) Bu Kanun kapsamında verilen hizmetin ülke çapında eşit ve dengeli sunulması,
ilkeleri gözetilir.

İKİNCİ BÖLÜM
Usule İlişkin Hükümler

Görev Ve Yetki
MADDE 5- Bu kanunu, ceza hükümleri dahil, uygulamakla görevli mahkeme, aile mahkemeleri olup korunma, yetki koşulu aranmaksızın her yerden istenebilir.
Ceza hükümlerinin uygulanmasında, bu kanunda düzenleme olmayan durumlarda, 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.

Hakimin kendiliğinden tedbirlere hükmetmesi
MADDE 6- Aile mahkemesi hakimi, bakmakta olduğu bir dava sırasında gerek görürse, istek beklemeden bu kanun uyarınca gerek gördüğü tedbirlere hükmedebilir.

Şiddetin gerçekleşmesinin aranamaması
MADDE 7- Şiddetin gerçekleşme olasılığının varlığı, tedbir kararının verilmesi için yeterlidir; gerçekleşmesi aranmaz.

Başvuru ve Yargılama Usulü
MADDE 8- Yargılamanın yazılı usulle yapılması ve duruşma açılması zorunlu değildir. Yazılı başvuru ve delil aranmaz.

Koruma kararının Uygulanışı
MADDE 9- Cumhuriyet Başsavcılığı, kararın uygulanmasını Genel Kolluk Kuvvetleri marifeti ile takip eder. Kolluğun takip görevi, koruma kararının verildiği tarihte başlar. Kolluk kuvveti, koruma kararının içeriğine göre ilgililere bildirimde bulunur. Bu bildirim tutanak altına alınır ve karar süresince tedbirlerin yerine getirilip getirilmediği kontrol edilir. Bu kontrol lehine koruma kararı verilen kişinin:
a) Bulunduğu konutun haftada en az bir kez ziyaret edilmesini,
b) Birinci derece yakınları ile iletişim kurulmasını,
c) Komşularının bilgisine başvurulmasını,
ç) Oturulan yerin muhtarından bilgi alınmasını,
d) Bulunduğu konutun çevresinde araştırma yapılmasını,
içerir.

Mahkeme uzmanlarının izleme görevi
MADDE 10- Mahkeme bir aylık sürelerle verilen tedbir kararının uygulanmasını kendi uzmanları aracılığıyla da izleyebilir. Kolluk güçleri, uzmanlara gereken kolaylık ve yardımı sağlar. Düzenlenecek raporlara göre mahkemece re’sen başka tedbirler alınabilir ya da tedbirler kaldırılabilir. Uzmanların yol ve diğer harcamaları Aile Mahkemelerinin İşleyişine İlişkin Yönetmelik çıkarılıncaya değin, suçüstü ödeneğinden karşılanır.

Koruma kararına Aykırı Davranış
MADDE 11- Koruma kararına uymadığının tespit edilmesi halinde bu husus, kolluk tarafından tutanağa bağlanır ve re’sen soruşturma yapılarak evrak en kısa zamanda Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.
Cumhuriyet savcısı, evrakla birlikte getirilen ve koruma kararına aykırı davranan kişiyi sorguya çeker ve kamu davası açıp açmayacağını takdir eder.

Kararın Yeniden İncelenmesi
MADDE 12- Aleyhine koruma kararı verilen kişi, kararı öğrenmesinden itibaren 10 gün içerisinde aynı mahkemeden kararın yeniden incelenmesini isteyebilir. Mahkeme başvuru üzerine, evrak üzerinde karar verebileceği gibi dilerse tarafların hazır olabileceği en yakın günde duruşma açar. Taraflar iddia ve savunmalarını her türlü delille kanıtlayabilirler ve mahkeme gerek görürse uzmanlardan rapor alır. Başvurudan itibaren en geç 15 gün içinde kesin olarak karar verilir.


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Tedbirler

Aleyhine karar verilen kişiye yönelik tedbirler
MADDE 13- Aile mahkemesi hâkimi, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, istem üzerine veya kendiliğinden, o an taraflar arasında yaşanabilecek şiddeti önlemek için uygun göreceği tedbirlere hükmeder.
a) Aleyhine karar verilen kişinin;
1. Korunan bireye karşı şiddete yönelik söz ve davranışlardan kaçınması,
2. Ortak konuttan uzaklaştırılması ve konutun korunan bireylere tahsisi,
3. Korunan bireylere ve konut, okul ya da işyerlerine yaklaşmaması,
5. Korunan bireyin eşyalarına ve ortak kullanımdaki eşyalara zarar vermemesi,
6. Korunan bireyi iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
7. Silah veya benzeri araçlarını kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,
8. Alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak korunan bireylere ya da bu bireylerin yaşamakta olduğu konuta, okula veya işyerine yaklaşmaması ve belirtilen maddeleri bu yerlerde kullanmaması,
9. Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurmasının ve tedavisinin sağlanması,
10. Bir evlilik danışmanına başvurulmasının ya da psikolojik destek alınmasının sağlanması gibi tedbirleridir.
Bu tedbirlerden, “Korunan bireye karşı şiddete yönelik söz ve davranışlardan kaçınma” tedbiri zorunludur.

Koruyucu tedbir kararında yer alacak hususlar
MADDE 14- Koruyucu tedbir kararında;
a) Aleyhine tedbir kararı verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerine,
b) Tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresine,
c) Geçici maddi yardım veya tedbir nafakası öngörülmüş ise, bunun süresi ve miktarına,
ç) Karara karşı, kararı veren aile mahkemesine bu kararın kaldırılması veya değiştirilmesi için başvuruda bulunabileceğine ve bunun süresine,
e) Hakkında tedbir kararı verilen kişinin kararın gereklerini yerine getirmemesi halinde gözaltına alınabileceği veya tutuklanabileceğine,
f.) Kararın verilme nedenine,
ilişkin hususlara yer verilir..

Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranma
MADDE 15- Koruyucu tedbir kararlarına uyulmaması durumu, ilgili kolluk tarafından Cumhuriyet savcısına bildirilir. Cumhuriyet savcısı kişinin gözaltına alınmasına karar verebilir.
Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını talep edebilir. Hâkim, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir.

Korunana yönelik tedbirler
MADDE 16- Hakim, korunan birey lehine:
1. Barınma yeri olmaması hâlinde, kendisine ve çocuklarına uygun barınma yeri sağlanmasına,
2. Fizikî koruma altına alınmasına,
3. Şiddet mağdurunun istihdamına,
4. Şiddet uygulayan aile bireyinin ortak konuttan uzaklaştırılması durumunda, veya gerekli görülen hallerde, tedbir süresince çocukların velayet hakkının, diğer eş tarafından kullanılmasına,
5. 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar verebilir.
İlgili kamu görevlileri her durumda; sivil kuruluşlar ise, olanak dahilinde bu tedbirlere uygun davranmak ve yerine getirmekle yükümlüdür.
Kolluk görevlileri, şiddete maruz kalan birey hakkında gerekli güvenlik tedbirlerini derhal alır.

Tedbir nafakası
MADDE 17- Ortak konuttan uzaklaştırılan kişi, geçimi sağlıyorsa ve korunanın, geçimini sağlayacak geliri yoksa, yaşam düzeyleri göz önünde bulundurularak, konutta barınanlar için tedbir nafakasına hükmedilir. Uzaklaştırılan kişi aynı zamanda, konutun kira, aydınlanma, ısınma, su, telefon gibi giderlerini ödeyen kişi ise bu yükümlülüklerinin devam edeceğine de yer verilir.
Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, şiddet mağdurunun başvurusu aranmaksızın ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından harç alınmaksızın derhal tahsil edilir. Giderler suçüstü ödeneğinden karşılanır.

Geçici Maddi Yardım
MADDE 18- Nafakanın herhangi bir nedenle derhal tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması durumunda, korunan ve varsa çocukları için geçici maddi yardım yapılmasına karar verilir.
Bu durumda:
a) Bütçe kanunlarıyla belirlenen miktarda, aylık ödeme yapılır. Bu ödemelerden vergi veya benzeri herhangi kesinti yapılmaz.
b) Bu ödemeler, Adalet Bakanlığının bütçesinde yer alan suçüstü ödeneğinden karşılanır.
c) Bu Kanun uyarınca bağlanan nafakanın tahsiline başlanması ile geçici maddi yardım kesilir.
ç) Yapılan bu ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre aleyhine karar verilen kişiden tahsil edilir.
d) Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle alınan geçici maddi yardımlar, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
e) Gerekli fon, her yıl bütçe kanunu uyarınca suçüstü ödeneği kapsamında oluşturulur. Bütçe Kanununda ödenekten kişi başına takdir edilebilecek nafaka miktarlarının üst sınırı belirlenebilir.
Bu madde hükümlerine göre uygulanacak tedbirlerin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

Koruyucu tedbir kararlarının izlenmesi
MADDE 19- Kararı veren hâkim, istem üzerine veya resen, koruyucu tedbir kararlarının işleyiş ve uygulanmasını, denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğüne de izlettirebilir. İnceleme sonunda hazırlanan raporda, uygulanan tedbirlerin ve sürelerin değiştirilmesine veya tedbirin sona erdirilmesine ilişkin önerilere de yer verilebilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli hükümler

Bildirim yükümlülüğü
MADDE 20- Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları herhangi bir şekilde öğrendikleri şiddet eylemlerini, mahkemeye, Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa bildirmekle yükümlüdür.

Gizlilik kuralı
MADDE 21- Bu Kanunun uyarınca barınma yeri sağlanmasına karar verilen ve kimlikleri ile adresleri gizli tutulan kişilerle ilgili olarak alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Bu kapsamda görev alan bütün birimler, gizliliğin sağlanmasına yönelik gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.

Tedbirlerin süresi
MADDE 22- Hâkim tarafından hükmedilecek tedbirlerin yerine getirilmesi amacıyla öngörülen süre bir kerede altı ayı geçemez. Koruma tedbirinin uygulanması, kararda öngörülen sürenin dolması ya da altı aylık sürenin bitmesiyle tedbir kendiliğinden sona erer.
Yeni durumlarda aynı veya başka tedbirlere karar verilebilir.
Süre, ilgili açısından kararın tebliğinden itibaren başlar. Bu hüküm, karar veya başvuru üzerine kolluğun koruma önlemleri almasına engel değildir.

Uzmanlardan Ön Rapor
MADDE 23- Doğrudan mahkemeye başvuru haliyle sınırlı olacak biçimde ya da savcılık tarafından tarafların hazır edilmesi halinde, kararın o gün içinde verilmesini engellemeyecek biçimde, mahkemelerde çalışan uzmanlardan ön rapor alınabilir. Bu amaçla büyük adliyelerde çalışan uzmanlar için oluşturulacak nöbet sistemi ve yapılacak ödeme, çıkarılacak olan aile mahkemelerinin işleyişine ilişkin yönetmelikte düzenlenir.

Cumhuriyet savcılarının geçici tedbir verebilme yetkisi
MADDE 24- Hafta sonları ve diğer tatil günlerinde nöbetçi Cumhuriyet savcısı, gereksinme duyulması halinde, bu kanun uyarınca tedbirlere hükmedip ilk iş gününde bunu, aile mahkemesinin onayına sunar. Mahkeme bu tedbiri aynı gün içinde onar, değiştirir ya da kaldırır.

Teşkilat
MADDE 25- Bu kanun kapsamındaki görevleri yerine getirmek için Cumhuriyet Savcılığı Kadını Şiddetten Koruma Bürosu kurulur. Cumhuriyet başsavcısınca yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı, bu büroda görevlendirilir. Bu kapsamda Kolluk güçlerince de kadını şiddetten koruma birimi İçişleri Bakanlığı’nca oluşturulur.
Şiddetten Koruma Bürosunun ve kolluğun ilgili biriminin işleyişi, çıkarılacak olan yönetmelikte gösterilir.
Denetimli serbestlik ve yardım Merkezi Şube Müdürlüğü, aile mahkemeleri veya Cumhuriyet Savcılığı tarafından bu kanun kapsamında verilen görevleri derhal yerine getirmekle yükümlüdür.

Görevlilerin eğitimi
MADDE 26- Aile mahkemesi hâkimleri ve çalışanlarıyla, Cumhuriyet savcıları, kolluk görevlileri, sosyal çalışma görevlileri ile denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğünde görevli denetim görevlilerinin, görevlerine başlamadan önce veya görevleri süresince, cinsiyet ayrımcılığı konusunda gerekli eğitimi almaları sağlanır.


BEŞİNCİ BÖLÜM
Ceza Hükümleri
Yaptırım
MADDE 27- Eylemi başka bir suç oluştursa bile bu kanun uyarınca, aleyhine verilen koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranan kişi altı aydan on dört aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını ilgili ceza hâkiminden talep edebilir. Ceza mahkemesi hâkimi Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir.

Gizliliğin ihlali
MADDE 28- (1) Bu Kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini kolaylaştıranlar 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesi hükmüne göre cezalandırılır.

Koruyucu tedbir kararlarının yerine getirilmesi
MADDE 29- (1) Verilen koruyucu tedbir kararı mahkemece ivedilikle Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcılığı derhal kolluk kuvvetleri aracılığıyla kararın ilgililere tebliğini sağlar ve uygulanmasını takip eder.

Harç ve masraflardan yoksunluk
MADDE 30- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden harç ve posta giderleri gibi masraflar alınmaz.

ALTINCI BÖLÜM
Son Hükümler
Yönetmelik
MADDE 31 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılması gereken yönetmelikler, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde Adalet ve İçişleri bakanlıkları, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile birlikte hazırlanır.

Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 32- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük
MADDE 33- (1) Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 34- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Kadını Şiddetten Koruma Kanunu Teklifi ve gerekçeleri ektedir. Gereği müsadelerinize sunulur.
M. Akif HAMZAÇEBİ (1) Prof. Dr. Nevin Gaye ERBATUR
Trabzon Milletvekili Adana Milletvekili
Old 03-04-2011, 12:08   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,görüş ve önerileri kısa zamanda bildirebilirsik görüşme öncesi ilgililere iletme olanağımız olur diye düşünüyorum.
Old 03-04-2011, 13:13   #3
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Teklif metni hakkında Av. Habibe Yılmaz Kayar'ın kaleme aldığı, benim de desteklediğim görüş ve öneriler aşağıdadır.

Madde 4- b) Hakkında koruma tedbir kararı alınan kişilere, sunulan hizmetin insan onuruna yaraşır şekilde yerine getirilmesi,
ÖNERİ;Hakkında sözcüğü yerine –lehine veya yararına sözcüğü kullanılmalıdır.Mevcut öneri şiddet uygulayanı çağrıştırmaktadır.
c) Hizmetin sunulması ve yürütülmesi sırasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılmaması,
ÖNERİ:1-Ayrımcılık yasağı kapsamına “cinsiyet kimliği”veya” cinsel kimlik”veya “cinsel yönelim” sözcüğü eklenmelidir.

2-Aynı şekilde “meslek” sözcüğü de eklenmelidir.

ç) Koruyucu tedbir kararı verilmesi ve uygulanması sırasında hakkında koruma tedbiri verilen kişilerin, varsa özel durumlarına özen gösterilmesi,
ÖNERİ Hakkında sözcüğü yerine “lehine veya yararına ” sözcüğü Kullanılmalıdır.
Koruma kararının Uygulanışı
MADDE 9- Cumhuriyet Başsavcılığı, kararın uygulanmasını Genel Kolluk Kuvvetleri marifeti ile takip eder. Kolluğun takip görevi, koruma kararının verildiği tarihte başlar. Kolluk kuvveti, koruma kararının içeriğine göre ilgililere bildirimde bulunur. Bu bildirim tutanak altına alınır ve karar süresince tedbirlerin yerine getirilip getirilmediği kontrol edilir. Bu kontrol lehine koruma kararı verilen kişinin:
ÖNERİ; “Kolluk kuvveti, koruma kararının içeriğine göre ilgililere bildirimde bulunur. Bu bildirim tutanak altına alınır ve karar süresince tedbirlerin yerine getirilip getirilmediği kontrol edilir”cümlesi çıkarılmalıdır.Bu düzenleme şiddet uygulayana tebligat yapılamadığında koruma kararını etkisiz ve anlamsız bırakmaktadır.Şiddet uygulayan tebligatı almaktan kaçınabilir.
HUMK a göre verilen tedbir kararı ilgiliseine tebligat yapılmaksızın hüküm ifade etmektedir.Kadına yönelik şiddet konusunda zorlaştırıcı ek yükümlülüklere gerek yoktır ve amacın gerçekleşmesini engellemektedir.
Mahkeme uzmanlarının izleme görevi
MADDE 10- Mahkeme bir aylık sürelerle verilen tedbir kararının uygulanmasını kendi uzmanları aracılığıyla da izleyebilir. Kolluk güçleri, uzmanlara gereken kolaylık ve yardımı sağlar. Düzenlenecek raporlara göre mahkemece re’sen başka tedbirler alınabilir ya da tedbirler kaldırılabilir. Uzmanların yol ve diğer harcamaları Aile Mahkemelerinin İşleyişine İlişkin Yönetmelik çıkarılıncaya değin, suçüstü ödeneğinden karşılanır.
ÖNERİ Birer aylık sözü çıkarılmalıdır. “Yerine duruma uygun olarak Hakimin uygun göreceği sürelerde” demek daha yerinde olacaktır.
Koruma kararı hakimin takdiri ile gerektiği kadar verilebilmelidir.Bu süre 1 yıl da olabilir süresiz de olabilir.Birer aylık olarak sınırlamak kadını sürekli olarak adliyeye /mahkemeye başvurma mecburiyetinde bırakır.
Koruma kararına Aykırı Davranış
MADDE 11- Koruma kararına uymadığının tespit edilmesi halinde bu husus, kolluk tarafından tutanağa bağlanır ve re’sen soruşturma yapılarak evrak en kısa zamanda Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet savcısı, evrakla birlikte getirilen ve koruma kararına aykırı davranan kişiyi sorguya çeker ve kamu davası açıp açmayacağını takdir eder
ÖNERİ
1-Evrak en kısa sürede sözü çıkarılmaldır.Yerine kesin bir açıklıkla aynı gün sözü yazılmalıdır. Uygulamada yapılan tedbire aykırılıklar günler sonra evraka bağlayıp ilgilisine ulaştırılmalıdır. Bu da aykırılığın ödüllendirilmesi anlamına gelmektedir.
2-Tedbire aykırılık Savcılık tarafından değil,AİLE Mahkemesi Hakimine bildirilmeli ve tedbire aykırılığın yaptırım cezasını AİLE Mahaklemesi hakimi belirlemelidir.Bu hem koruma kararının etkin uygulamasını sağlayacağı gibi konu hakkında bilgi sahibi olan hakimin en doğru karar vermesine de olanak sağlayacaktır.
3-Soruya çekmek veya evrak üzerinden aykırılığı inceleyip karar verme yetkisi AİLE Mahkemesi Hakiminin olmalıdır.
Aleyhine karar verilen kişiye yönelik tedbirler
MADDE 13- Aile mahkemesi hâkimi, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, istem üzerine veya kendiliğinden, o an taraflar arasında yaşanabilecek şiddeti önlemek için uygun göreceği tedbirlere hükmeder.
ÖNERİ o an VE GELECEKTE olası taraflar arasında yaşanabilecek şiddeti önlemek şeklinde cümle oluşturulmalıdır.
Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranma
MADDE 15- Koruyucu tedbir kararlarına uyulmaması durumu, ilgili kolluk tarafından Cumhuriyet savcısına bildirilir. Cumhuriyet savcısı kişinin gözaltına alınmasına karar verebilir.
Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını talep edebilir. Hâkim, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir

ÖNERİ
1-“Koruyucu tedbir kararlarına uyulmaması durumu” cümlesine “tespit edildiğinde koruma kararına aykırı davranan kişi derhal gözaltına alınır. ibaresi eklenmelidir.
2-Aile Mahkemesi Hakimi koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişiyi 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir
3-Cümlenin devamı çıkarılmalıdır.

Korunana yönelik tedbirler
MADDE 16- Hakim, korunan birey lehine:
1. Barınma yeri olmaması hâlinde, kendisine ve çocuklarına uygun barınma yeri sağlanmasına,
2. Fizikî koruma altına alınmasına,
3. Şiddet mağdurunun istihdamına,
4. Şiddet uygulayan aile bireyinin ortak konuttan uzaklaştırılması durumunda, veya gerekli görülen hallerde, tedbir süresince çocukların velayet hakkının, diğer eş tarafından kullanılmasına,
5. 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar verebilir.
İlgili kamu görevlileri her durumda; sivil kuruluşlar ise, olanak dahilinde bu tedbirlere uygun davranmak ve yerine getirmekle yükümlüdür.
Kolluk görevlileri, şiddete maruz kalan birey hakkında gerekli güvenlik tedbirlerini derhal alır.

ÖNERİ 16. maddenin 5 fıkrası 2 bendinde yer alan” sivil kuruluşlar ise, olanak dahilinde” sözü çıkarılmalıdır.

Tedbir nafakası
MADDE 17- Ortak konuttan uzaklaştırılan kişi, geçimi sağlıyorsa ve korunanın, geçimini sağlayacak geliri yoksa, yaşam düzeyleri göz önünde bulundurularak, konutta barınanlar için tedbir nafakasına hükmedilir. Uzaklaştırılan kişi aynı zamanda, konutun kira, aydınlanma, ısınma, su, telefon gibi giderlerini ödeyen kişi ise bu yükümlülüklerinin devam edeceğine de yer verilir.
Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, şiddet mağdurunun başvurusu aranmaksızın ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından harç alınmaksızın derhal tahsil edilir. Giderler suçüstü ödeneğinden karşılanır.

ÖNERİ:17/1: “konutta barınanlar” sözü çıkarılmalıdır. Çünkü şiddet mağduru konutta kalmıyorsa ,bu durumda şiddet uygulayanın nafaka yükümlülüğü yoktur şeklinde hatalı anlamaya uygun cümledir. Yerine tedbirden yararlananlar eklenebilir.

17/2;Nafaka kararı nafaka ödeyenin Sosyal güvenlik kurumuna,,işyerine veya borçlularına varsa bankalara hakim emri olarak gönderilir ve belirlenen nafakanın doğrudan lehine koruma kararı verilene ödenmesini emreder. Cümlesi yer almalı ve diğer cümleler çıkarılmalıdır.
Bildirim yükümlülüğü
MADDE 20- Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları herhangi bir şekilde öğrendikleri şiddet eylemlerini, mahkemeye, Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa bildirmekle yükümlüdür

ÖNERİ; “sağlık ve eğitim kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları” cümlesi çıkarılmalı veya şiddet mağduru “onay verdiğinde “ sözü eklenmelidir.Aksi durumda adli mekanizmaya başvurmak istemeyen mağdur remi kuruluşlardan yardım istemekten çekinebilir ve şiddetten korunma mümkün olmayabilir.
Gizlilik kuralı
MADDE 21- Bu Kanunun uyarınca barınma yeri sağlanmasına karar verilen ve kimlikleri ile adresleri gizli tutulan kişilerle ilgili olarak alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Bu kapsamda görev alan bütün birimler, gizliliğin sağlanmasına yönelik gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.
ÖNERİ:
Gerek duyulduğunda kararda şiddet mağdurunun adresi yer almaz ibaresi eklenmelidir.
Tedbirlerin süresi
MADDE 22- Hâkim tarafından hükmedilecek tedbirlerin yerine getirilmesi amacıyla öngörülen süre bir kerede altı ayı geçemez. Koruma tedbirinin uygulanması, kararda öngörülen sürenin dolması ya da altı aylık sürenin bitmesiyle tedbir kendiliğinden sona erer.
Yeni durumlarda aynı veya başka tedbirlere karar verilebilir.
Süre, ilgili açısından kararın tebliğinden itibaren başlar. Bu hüküm, karar veya başvuru üzerine kolluğun koruma önlemleri almasına engel değildir.

ÖNERİ
1-Süre konusunda 6 ay kısıtlama koymak amaca uygun değildir.Şiddet ihtimali ne kadar gerektiriyorsa,koruma kararı o kadar olmalıdır.örneğin boşanma davası kesşnleşene kadar koruma kararı verilebilmelidir.Süre dolduğunda kendiğininden uzamalı ve ancak korunanın buna ihtiyacı kalmadığının beyanı üzerine uzman görüşü alınarak kaldırılmalıdır.
2-Süre kararın verildiği anda başlar,tebliğ beklenmez.Tebliğ zorunlu değildir.
Mevcut yazılışa göre koruma kararı süresi tebliğle başlarsa tebliğ yapılamadığında koruma da yapılamayacak demektir.

Cumhuriyet savcılarının geçici tedbir verebilme yetkisi
MADDE 24- Hafta sonları ve diğer tatil günlerinde nöbetçi Cumhuriyet savcısı, gereksinme duyulması halinde, bu kanun uyarınca tedbirlere hükmedip ilk iş gününde bunu, aile mahkemesinin onayına sunar. Mahkeme bu tedbiri aynı gün içinde onar, değiştirir ya da kaldırır.

ÖNERİ:AİLE mahkemeleri yukarıdaki işleyişleri karşılayacak hazırlıkları tamamlana kadar sözü eklenmelidir.
Yine bu cümleye “ mesai saatinden sonra akşamları sözü eklenmelidir.
Yaptırım
MADDE 27- Eylemi başka bir suç oluştursa bile bu kanun uyarınca, aleyhine verilen koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranan kişi altı aydan on dört aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını ilgili ceza hâkiminden talep edebilir. Ceza mahkemesi hâkimi Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir.

ÖNERİ: 2. Fıkra çıkarılmalıdır.
Koruyucu tedbir kararlarının yerine getirilmesi
MADDE 29- (1) Verilen koruyucu tedbir kararı mahkemece ivedilikle Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcılığı derhal kolluk kuvvetleri aracılığıyla kararın ilgililere tebliğini sağlar ve uygulanmasını takip eder.
ÖNERİ: “derhal kolluk kuvvetleri aracılığıyla kararın ilgililere tebliğini sağlar” ve sözü çıkarılarak aynı gün ilgili karakola kararı en hızlı biçimde ulaştırır uygulanmasını takip eder şeklinde cümle düzeltilmelidir.
Old 03-04-2011, 13:19   #4
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Av. Habibe Yılmaz Kayar ile ortak çalışmamızın sonucu olarak aşağıda teklif metni hakkındaki görüşlerimiz sunulmuştur.

CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ile CHP Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin TBMM Başkanlığına sunmuş olduğu “Kadını Şiddetten Koruma Kanunu” teklifini aşağıda belirtilen olumlu yönleriyle destekliyoruz. Teklif metni bugün yürürlükte olan 4320 sayılı yasanın eksikliklerini ve aksaklıklarını önemli ölçüde ortadan kaldıran, uygulamada saptanan ve çok kez dile getirmiş olduğumuz sorunların çözümü için gerekli düzenlemeleri içermektedir.

YASANIN AMACI
Yasanın adı amaca uygun olarak "Kadını Şiddetten Koruma Kanunu" olarak değiştirilmiş ve medeni durumlarına göre kadınlar arasında ayrımcılık yasağı ilkesine uygun davranılmıştır. Böylece uluslararası birikim ve tarihsel geçmişe uygun bir adlandırma yapılmıştır.

Yasanın amacı cinsiyet ayrımcılığı temelli şiddetten kadınları koruma biçiminde belirlenmiş, yasanın kapsamı genişletilmiş ve ilk kez kadına yönelik şiddetin kadınla erkeğin eşitsiz güç ilişkisinden kaynaklandığına ilişkin açıklama yasa metninde yer almıştır.

ETKİN KORUMA
Yazılı başvuru veya şikayet gerekmeksizin hâkimlerin kendiliğinden harekete geçmesi ilkesi ve şiddeti önlemenin kamusal görev olduğuna ilişkin düzenlemeler yasada yer almaktadır.

Aile mahkemesi hâkimine koruma tedbirine uymayan kişi hakkında ceza hükümlerini uygulama yetkisi verilmektedir, böylece yasa daha etkili uygulanabilecektir.

Yasa şiddet gerçekleşmeden korumayı amaçlamakta ve buna ilişkin açık düzenlemelere yer vermektedir. Şu anda yürürlükte olan yasa da şiddet tehlikesini yeterli gördüğü halde uygulamada kimi mahkemelerce darp raporu olmaksızın tedbir kararı verilmemektedir.

Teklifin en önemli yeniliklerinden biri, mesai saatlerinin dışında koruma sağlanması için Cumhuriyet savcılarına ilk mesai günü hâkim tarafından onaylanmak, gerektiğinde değiştirilmek üzere geçici tedbir verebilme yetkisinin tanınmasıdır. Çünkü şiddet mesai tanımamaktadır, bu açıdan mesai saatleri dışında da koruma tedbirinin alınabilmesi şiddetle mücadelede çok önemli bir gelişmedir.

Başvuruları kolaylaştıran ve hızlı karar verme olanağı sağlayan düzenlemeler yer almaktadır. Bu çerçevede yetki kurallarıyla bağlı kalmaksızın herhangi bir aile mahkemesine başvuru yapma olanağı yürürlükteki yasadan farklı olarak düzenlenmiştir.

Kolluğun izleme görevi yasa düzeyinde ayrıntılı olarak düzenlenmektedir. Mahkemeler sadece karar verici değil, kararın uygulanmasını da izlemekle görevlendirilmektedir, bu amaçla mahkemeye bazı yetkiler verilmektedir.

Yürürlükteki yasadan farklı olarak evlilik danışmanına başvuru veya psikolojik destek, koruma kararı kapsamına alınmış ve korunan bireye karşı şiddete yönelik söz ve davranışlardan kaçınması zorunlu bir tedbir olarak öngörülmüştür.

Koruma kararına uymama nedeniyle verilecek ceza ağırlaştırılmaktadır.

YASA YOLU
Karara karşı yasa yolu yürürlükteki yasadan farklı olarak açıkça öngörülmüştür.


ŞİDDET MAĞDURUNUN GEÇİM YOLU
Şiddet mağduruna barınma yeri sağlanması, istihdamı, çocuklar hakkında tedbir süresince velayetin korunan kadın tarafından kullanılmasına olanak vermektedir.

Yürürlükte olan yasadan farklı olarak nafakanın maaş gibi düzenli bir kaynaktan kesilmesi olanağı getirildiği gibi nafakanın tahsili olanaksız olduğunda geçici olmak üzere devletçe karşılanacak maddi yardım yasada yer almaktadır.

GİZLİLİK
Korunan ve barınma ihtiyacı olan kadınların kimlikleri ve adreslerin, kararların, işlemlerin gizli tutulması tüm birimlerin yükümlülüğü haline getirilmiştir. Bilgilerin gizliliği şiddetten koruma konusunda yaşamsal önemde olduğundan gizlilik ilkesinin açıkça düzenlenmesi yerinde olmuştur.

SAVCILIK VE KOLLUK GÜÇLERİNİN ETKİNLİĞİ
Savcılıklarda kadını şiddetten koruma büroları oluşturulması yasanın diğer amacıdır. Bu da yasa teklifinin getirdiği önemli bir yeniliktir.

Tüm yasa uygulayıcılarının cinsiyet ayrımcılığı konusunda eğitim almaları yasal zorunluluk haline getirilmektedir.

GİDERLER
Yürürlükte olan yasada olduğu gibi harçtan ve yürürlükte olan yasadan farklı olarak posta giderlerinden bağışıklık sağlanmaktadır.


KAHDEM üyelerinin görüş ve önerileri nedir? Yukarıdaki metne bir itiraz olmazsa KAHDEM olarak teklifi desteklediğimizi duyurmayı öneriyorum.
Old 19-07-2011, 16:40   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

ANKARA - 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun ile ilgili yeni bir taslak çalışması bugün tamamlandı.


KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARI TASLAĞI

BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler

Amaç
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan; kadınların, çocukların, eşlerin, nişanlıların, yakın ilişki içinde yaşayanların, nişanlılık veya evlilik birliği ya da beraberliği herhangi bir sebeple sona ermiş olan bireylerin veya diğer aile bireylerinin korunmasına ilişkin hükümleri kapsar.

Tanımlar
MADDE 3- (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,
b) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,
c) Koruyucu tedbir: Aile mahkemesi hâkimi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, bu Kanunun uygulanmasının söz konusu olduğu kişiler hakkında olayın kapsam ve özelliği dikkate alınarak, istem üzerine veya re’sen hükmedeceği tedbirleri,
ç) Mahkeme: Aile mahkemesini,
d) Şiddet: Bireyin, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,
e) Şikâyet ve ihbar: Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan bireyin aile mahkemesine müracaat etmesini veya kendisinin ya da başka bir kişinin olayı Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine yazılı, sözlü veya başka bir suretle bildirmesini,
ifade eder.

Temel ilkeler
MADDE 4- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Hizmetin sunulmasında insan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi,
b) Hakkında koruma tedbir kararı alınan kişilere, hizmet sunulmasının insan onuruna yaraşır şekilde yerine getirilmesi,
c) Hizmetin sunulması ve yürütülmesi sırasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılmaması,
ç) Koruyucu tedbir kararı verilmesi ve uygulanması sırasında hakkında koruma tedbiri verilen kişilerin durumları dikkate alınarak özel ihtimam gösterilmesi,
d) Bu Kanun kapsamında öngörülen tedbirlerin alınması ve uygulanması sırasında; kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları, gönüllü gerçek ve tüzel kişiler ile özel sektörün işbirliği içinde çalışması ve bu konuda toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,
e) Bu Kanun kapsamında verilen hizmetin ülke çapında eşit ve dengeli sunulması,
ilkeleri gözetilir.

İKİNCİ BÖLÜM
Koruyucu Tedbirler

Koruyucu tedbirler
MADDE 5- (1) Aile mahkemesi hâkimi, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, istem üzerine veya re'sen bu maddede belirtilen tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere hükmedebilir.
(2) Bu tedbirler;
a) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişinin;
1. Korunan bireye karşı şiddete yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
2. Müşterek konuttan uzaklaştırılması ile konutun 2 nci maddede belirtilen bireylere tahsisi,
3. Korunan bireylere yaklaşmaması,
4. Korunan bireyin konut, okul ya da işyerine yaklaşmaması,
5. Korunan bireyin eşyalarına zarar vermemesi,
6. Korunan bireyi iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
7. Silah veya benzeri araçlarını kolluk kuvvetlerine teslim etmesi, bu kişinin kamu görevlisi olması durumunda çalışma saatleri dışında silah veya benzeri araçlarını kurumuna teslim etmesi,
8. Alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak korunan bireylere ya da bu bireylerin yaşamakta olduğu konuta, okula veya işyerine yaklaşmaması ve belirtilen maddeleri bu yerlerde kullanmaması,
9. Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurmasının ve tedavisinin sağlanması,
b) Korunan bireyin;
1. Barınma yeri olmaması hâlinde, kendisine ve çocuklarına uygun barınma yeri sağlanması,
2. Geçici maddî yardım yapılmasının sağlanması,
3. Lehine tedbir nafakası bağlanması,
4. Kamu kurum ve kuruluşunda çalışması halinde, iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi,
5. Fizikî koruma altına alınması, gibi tedbirlerdir.
(3) İkinci fıkranın (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca barınma yeri sağlanmasına karar verilmesi halinde, bu kişilerin ve birlikte yaşadıkları kişilerin kimlikleri ve adresleri gizli tutulur. Bu halde kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir.
(4) İkinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca geçici maddî yardıma, geçimini sağlayacak gelirinin olmaması, bu Kanun hükümlerine göre lehine nafakaya hükmedilememesi ya da hükmedildiği halde tahsil edilememesi hallerinde karar verilir.
a) Bütçe kanunlarıyla belirlenen miktarda günlük ödeme yapılır. Bu ödemelerden vergi veya benzeri herhangi kesinti yapılmaz.
b) Bu ödemeler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinde yer alan ödenekten karşılanır.
c) Bu Kanun uyarınca bağlanan nafakanın tahsiline başlanması ile geçici maddi yardım kesilir.
ç) Yapılan bu ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiden tahsil edilir.
d) Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle alınan geçici maddi yardımlar, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
(5) İkinci fıkranın (b) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan birey aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise, hâkim tarafından bu konuda korunan bireyin yaşam düzeyini göz önünde bulundurularak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedilir. Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın, ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir.
(7) Hâkim, bu maddede öngörülen koruyucu tedbirler yanında 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında da karar vermeye yetkilidir.
(8) Bu madde uyarınca verilen koruyucu tedbirlerin süresi en fazla altı aydır.
(9) Tedbir kararları duruşma yapılmaksızın verilir. Ancak, hâkim zaruret gördüğü hâllerde duruşma yapabilir.
(10) Verilen koruyucu tedbir kararı mahkemece ivedikle Cumhuriyet başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet başsavcılığı derhal kolluk kuvvetleri marifeti ile kararın ilgililere tebliğini sağlar ve uygulanmasını takip eder.
(11) Bu madde hükümlerine göre uygulanacak tedbirlerin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

Acil koruyucu tedbir kararı verilmesi
MADDE 6- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesinde düzenlenen tedbirler, Cumhuriyet başsavcılığının istemi veya korunan bireyin başvuruda bulunması üzerine, derhal duruşma yapılmaksızın ve şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaksızın verilir.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde veya resmi çalışma saatleri dışında, Cumhuriyet savcısı tarafından da acil koruyucu tedbir kararı verilir. Cumhuriyet savcısı, kararını sözlü olarak kolluğa bildirir ve sözlü emri en kısa sürede yazılı olarak da gönderir. Cumhuriyet savcısı, evrakı kararın alındığı tarihi takip eden ilk iş günü içinde hâkimin onayına sunar.
(3) Acil koruyucu tedbir kararı verilinceye kadar kolluk görevlileri, şiddete maruz kalan birey hakkında gerekli güvenlik tedbirlerini alır.
(4) Acil koruyucu tedbir kararı kolluk birimlerince ilgiliye derhal tebliğ edilir ve yerine getirilir.
(5) Acil korunma tedbiri kararı en fazla otuz günlük süre ile sınırlı olmak üzere verilir. Hâkim bu süre içinde denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünde görevli denetim görevlilerinden kişiler hakkında sosyal araştırma raporu hazırlanmasını isteyebilir. Bu sürenin sonunda, hâkim toplanan delillere göre yeniden koruma tedbirine karar verir.

Fiziki koruma ve güvenlik tedbirleri
MADDE 7- (1) Korunan birey hakkında fiziki koruma tedbirine hükmedilmesi halinde, kolluk tarafından gerekli güvenlik tedbirleri alınır.
(2) Fiziki koruma tedbirlerinden hangisinin uygulanacağına, yapılan değerlendirme üzerine ve durumun özellikleri dikkate alınarak ilgili kolluk tarafından karar verilir.
(3) Şiddet uygulayan bireyin bu madde uyarınca alınan tedbirlere uymaması halinde ilgili kişiler kolluk görevlilerince o yerden uzaklaştırılabilir. Uzaklaştırma tedbirine uymayan kişiler yakalanarak bu durum Cumhuriyet Savcısına bildirilir ve hakkında gerekli yasal işlem yapılır.
(4) Bu madde hükmüne göre uygulanacak tedbirlerin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

Teknik yöntemlerle takip
MADDE 8- (1) Bu Kanun uyarınca verilen koruma tedbir kararlarının takibi, teknik araç ve yöntemler kullanılmak suretiyle de izlenebilir.

Koruyucu tedbir kararında bulunacak hususlar
MADDE 9- (1) Koruyucu tedbir kararında;
a) Hakkında tedbir kararı verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerine,
b) Tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresine,
c) Geçici maddi yardım veya tedbir nafakası öngörülmüş ise, bunun süresi ve miktarına,
ç) Karara karşı kararı veren aile mahkemesine bu kararın kaldırılması veya değiştirilmesi için başvuruda bulunabileceği,
d) Hakkında tedbir kararı verilen kişinin kararın gereklerini yerine getirmemesi halinde gözaltına alınabileceği veya tutuklanabileceğine,
ilişkin hususlara yer verilir.

Tedbirin değiştirilmesi veya sona ermesi
MADDE 10- (1) Cumhuriyet savcısı veya ilgililer her zaman verilen tedbir kararının kaldırılmasını veya değiştirilmesini kararı veren hâkimden isteyebilir.
(2) Hâkim, talep üzerine veya resen tedbirleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir ya da kişiyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) Tedbirin uygulanması, kararda öngörülen sürenin dolması veya altı aylık sürenin bitmesiyle kendiliğinden sona erer.

Koruyucu tedbir kararlarının incelenmesi
MADDE 11- (1) Kararı veren hâkim, istem üzerine veya resen koruyucu tedbir kararlarının uygulanmasını denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğüne incelettirebilir. İnceleme sonunda hazırlanan raporda, uygulanan tedbirlerin ve sürelerin değiştirilmesine veya tedbirin sona erdirilmesine ilişkin önerilere de yer verilebilir.

Bildirim yükümlülüğü
MADDE 12- (1) Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları herhangi bir şekilde öğrendikleri şiddet eylemlerini Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa bildirmekle yükümlüdür.

Gizlilik kuralı
MADDE 13- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesi uyarınca barınma yeri sağlanmasına karar verilen ve kimlikleri ile adresleri gizli tutulan kişilerle ilgili olarak alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Bu kapsamda görev alan bütün birimler gizliliğin sağlanmasına yönelik gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Teşkilat

Cumhuriyet savcılığı şiddetten koruma bürosu
MADDE 14- (1) Bu Kanunda öngörülen görevleri yerine getirmek üzere, Cumhuriyet başsavcılıklarında şiddetten koruma bürosu kurulur. Cumhuriyet başsavcısınca yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı, bu büroda görevlendirilir.

Şiddetten koruma bürosunun görevleri
MADDE 15- (1) Büronun görevleri bu Kanun kapsamında;
a) Tedbir alınması gereken durumlarda, gecikmeksizin bu tedbirleri almak veya alınmasını sağlamak,
b) Aile mahkemesinden koruma tedbirleri alınması için talepte bulunmak,
c) Bu Kanunda düzenlenen suçlara ilişkin soruşturma iş ve işlemlerini yürütmek,
ç) Şiddet gören kişilerden yardıma, barınmaya veya benzeri diğer hizmetlere ihtiyacı olanlara ihtiyaç duydukları destek hizmetlerini sağlamak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışmak,
d) Koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının tebliğini yapmak, yerine getirilmesini sağlamaktır.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkrada gösterilen görevler, bu büroda görevli olmayan Cumhuriyet savcıları tarafından da yerine getirilebilir.

Kolluğun görevleri
MADDE 16- (1) Bu Kanunda öngörülen kolluk görevleri öncelikle ilgili kolluk birimlerinde belirlenen, bu alanda eğitim almış yeterli personel tarafından yerine getirilir.
(2) Amaçlanan hizmetlerin yerine getirilebilmesi için eğitim almış yeterli sayıda kolluk görevlisi ilgili birimlerde görevlendirilir.
(3) Bu Kanun uyarınca kolluk tarafından alınacak korunma ve güvenlik tedbirleri, bu maddedeki işlemleri yürüten ilgili kolluk birimlerinin koordinasyonunda yerine getirilir.

Denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğü
MADDE 17 - (1) Denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünün bu Kanun kapsamındaki görevleri şunlardır:
a) Bu Kanun kapsamında korunan bireylere; hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek.
b) Bu Kanun kapsamında verilen kararla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesi için tarafları desteklemek, yardımcı olmak, gerektiğinde önerilerde bulunmak.
c) Alınan kararların uygulanması, uygulamanın sonuçları ve taraflar üzerindeki etkilerini izlemek.
ç) Korunan bireylerin karşılaştıkları psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde danışmanlık yapmak ve bu kişilere yardımcı olmak.
d) İstek halinde şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiye psiko-sosyal danışmanlık yapmak.
e) Karar öncesinde hâkimin isteği üzerine; tarafların geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal ve ekonomik durumu, ruhsal ve psikolojik durumu, şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişinin karşı tarafa ve topluma karşı taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak.
f) Bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek.
g) Korunan bireylere 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile 03/7/2005 tarihli ve 5402 tarihli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli işlemleri yürütmek.
(2) Birinci fıkrada sayılan görevlerin yerine getirilmesi sırasında kamu kurum ve kuruluşları, aile ve çocuk mahkemelerinde görevli benzer görevlerde bulunan personel denetimli serbestlik görevlilerine yardımcı olurlar.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler

Görevlilerin eğitimi
MADDE 18- (1) Aile mahkemesi hâkimleri, Cumhuriyet savcıları, kolluk görevlileri, sosyal çalışma görevlileri ile denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünde görevli denetim görevlilerinin ve diğer ilgililerin görevlerine başlamadan önce veya görevleri süresince gerekli eğitimi almaları sağlanır.

Kurumlararası koordinasyon
MADDE 19- (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyon; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
(2) Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler bu Kanunda öngörülen hizmetlere katkıda bulunmaya teşvik edilir.

Uygulamanın takibi
MADDE 20- (1) Bu Kanun hükümlerinin uygulanması Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının koordinasyonunda, Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından takip edilerek uygulamada ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması sağlanır.
(2) Komisyonda görev alan kurum temsilcilerine 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla fiilen görev yaptıkları her gün için (4000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Bu ödemelerde damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bir yılda fiilen görev yapılan gün sayısının dördü aşması halinde, aşan günler için huzur hakkı ödenmez.

BEŞİNCİ BÖLÜM
Ceza Hükümleri

Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranma
MADDE 21- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesi uyarınca verilen koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişi fiili başka bir suç oluştursa bile, dört aydan sekiz aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını ilgili ceza hâkiminden talep edebilir. Ceza mahkemesi hâkimi Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir.

Mahkeme
MADDE 22- (1) Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye ceza mahkemelerinde görülür.
(2) Bu Kanun uyarınca verilecek tutuklama kararları da birinci fıkrada belirtilen mahkemeler tarafından verilir.
(3) Bu davalar, acele işlerden sayılır ve adli tatilde de bakılır.

Gizliliğin ihlali
MADDE 23- (1) Bu Kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini kolaylaştıranlar 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesi hükmüne göre cezalandırılır.

Harç ve masraflardan muafiyet
MADDE 24- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden harç ve posta giderleri gibi masraflar alınmaz.

Sağlık giderleri
MADDE 25 (1) Bu Kanun uyarınca hakkında tedbir kararı verilen şiddet mağdurlarından sosyal güvencesi olmayanların sağlık giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanır.

ALTINCI BÖLÜM
Son Hükümler

Yönetmelik
MADDE 26 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılması gereken yönetmelikler, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde Adalet, İçişleri, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıkları tarafından müştereken düzenlenir.

Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 27- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük
MADDE 28- (1) Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 29- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25233682/
Old 18-09-2011, 16:14   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,

Yasa taslağı ile ilgili olarak STK görüşlerini almak için bakanlık bir toplantı düzenlendiğini bildirdi ve KAHDEM'i temsilen toplantıya daveti iletti.

Toplantı yarın Ankara'da Rixos otelde yapılacak.

Toplantı sonrası izlenimlerimi paylaşacağım.

Bilginize
Old 20-09-2011, 10:35   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,

Toplantı yapıldı.Katılım oldukça iyiydi.

Toplantı başlamadan diğer STK temsilcileri ile yasa hakkında görüş alışverişi yaptık ve toplantıda önerilerimizi açıkladık.Özellikle İstanbul sözleşmesinin hemen meclisten uygun bulma kanunu ile geçmesini ve yasanın bu sözleşmeye uygunluğunun sağlanmasını talep ettik.

Yasa hazırlığına ilişkin önerileri ayrıca metin üzerinden bakanlığa göndereceğiz.

Bakanlık ve STK ilişkileri bölümünde işbirliği olanakları ve talepler konuşuldu.Bana sıra geldiğinde bakalığın sürekli bir hukuk birimi kurarak kadına yönelik ayrımcılık içeren yasa ve uygulaların ortadan kaldırılması isteğimizi ilettim.

Özellikle cinsel saldırı mağdurlarının yargılamasında duruşmanın kapalı yapılması taleplerinin CMK da özel hayata ilişkin kapalılık gerekçesi olmamasının yarattığı sıkıntıyı,AİHS de bu konuda düzenleme yapıldığını,CMK ya ek yapılması ile sorunun giderilebileceğini,

Adli Tıp Kanununun cinsel saldırı mağdurlarının beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığını inceleyen 6 ihtisas dairesinin konunun uzmanlarından oluşmadığını ve adil yargılama ilkesinin ihlal edildiğini,

Yasalarda açıkça ayrımcı olduğu bilinen kadının ve çocuğun soyadı,boşanma sonrasınd agebe kadının evlenme yasağı,kürtajda eşin rızası gibi konuların beklenmeksizin sözleşmelere uygun olarak düzenlenmesi talebimizi ilettim.

Ayrıca bakanlığın adına "kadın" sözcüğünün eklenmesini diğer STK lar gibi biz de talep ettik.

Yararlı bir toplantı oldu.

Bilginize
Old 15-10-2011, 10:53   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
200 den fazla kadın örgütünün imza verdiği ve bakanlığa sunulan taslak aşağıdadır.

4320 SAYILI KADINLARA YÖNELİK HER TÜRLÜ ŞİDDET ve EV İÇİ ŞİDDETİN ÖNLENMESİ, ŞİDDETLE MÜCADELEYE DAİR
KANUN TASARISI TASLAĞI

GEREKÇE

1. 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun”un ismine kadın örgütleri, isimle amaç ve içerik arasında çelişki doğuracağı için itiraz etmişlerdi. İsmin yanlış seçilmesi, yasanın uzun yıllar uygulanamamasına ve aynı zamanda yasanın sadece numarası ile anılmasına neden olmuştu. 4320 sayılı yasa bu nedenle, ilgili kurum, kuruluş ve toplum arasında isminden daha çok yasa numarası ile benimsendi ve kullanıldı. Şimdi içeriği yenilenen ve geliştirilen bu yasaya, bambaşka ve yeni bir numara verilmesi, uygulamada yeni bir tanıtım süreci gerektirmesi ve eski yasanın yerleşmiş olumlu uygulamalarından kopma tehlikesi taşıması nedeniyle sakıncalı olacaktır. Bu nedenle, 4320 yasa sayısının korunması kritik önemdedir.

2. 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” örneğinde olduğu gibi, yasanın adının içeriği ve amacı arasında çelişki/eksiklik/belirsizlik olmamalıdır. Bu nedenle, Yasanın adında, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’nin de imzalamış bulunduğu CM (2011) 49 final, 7 Nisan 2011 tarihli “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ile uyum sağlaması için gerekli değişiklik önerilmiştir.

BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler
Amaç
MADDE 1- Bu Kanunun amacı, uluslar arası sözleşmelere uygun olarak, kadınların ve ev içi şiddete maruz kalan bireylerin her türlü şiddetten korunması, işlenen şiddet eylemlerinin gereken özenle soruşturulması, cezalandırılması ve bu eylemlerden kaynaklı mağduriyet için tazminat sağlanması; şiddetin önlenmesi ve ortadan kaldırılması; kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu da içinde olmak üzere, kadın ve erkek arasındaki somut eşitliği teşvik etmek amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

GEREKÇE

Amaç maddesi, yasanın adıyla bağlı olarak “kadınların ve ev içi şiddete maruz kalan bireylerin” korunması biçiminde daha geniş olarak formüle edilmiştir. Ek olarak, kadınlara yönelik şiddetin sadece, şiddet ya da şiddet tehdidi halinde “hukuksal” koruma ve kovuşturma mekanizmaları ile ortadan kaldırılamayacağı için, şiddetin önlenmesi (eğitim, caydırıcılık mekanizmaları, vb. ) ile (tüm ilgili uluslar arası sözleşmelerde olduğu gibi) şiddetin ortadan kaldırılması (şiddeti yaratan toplumsal koşulların dönüştürülmesi) de amaç maddesine eklenmiştir.

Maddeye eklenen “işlenen şiddet eylemlerinin gereken özenle soruşturması, cezalandırılması ve bu eylemlerden kaynaklı mağduriyet için tazminat sağlanması” bölümü, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin Sözleşmeye taraf devletlere, sözleşmenin 5. maddesinin 2. fıkrasında belirttiği yükümlülük olarak, buradan aynen alınmıştır.

Maddeye ayrıca, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin amaç maddesinde yer alan “kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve, kadınların güçlendirilmesi yoluyla da dahil olmak üzere, kadın ve erkek arasındaki somut eşitliği teşvik etmek” amacı da eklenmiştir.

Kapsam
MADDE 2- Bu Kanun, medeni hal, aynı çatı altında yaşama, karşılıklı bir ilişki içinde olma durumlarına ve cinsel yönelimine bakılmaksızın, şiddete uğrayan ya da şiddete uğrama tehlikesi altında bulunan; kadınların, çocukların, evlilik birliği ya da fiili beraberlikleri herhangi bir nedenle sona ermiş eş/nişanlı/tarafların veya yakın ilişki olsun/olmasın tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin veya ev içi şiddet mağduru olabilecek diğer bireylerin ve varsa bunların yakınlarının korunmasına ilişkin hükümleri kapsar.

GEREKÇE

Maddenin kapsamı, “medeni nikah/aynı çatı altında yaşama/yakın ilişki içinde olma” halleri dışındaki durumları da kapsayacak biçimde genişletilmiştir. Çünkü biliyoruz ki, kadınlar, daha orta öğrenim sıralarından başlayarak, kendilerinin aslında kendilerinden talep edilen kadar “yakın ilişki” kurmak istemedikleri, daha ileri bir arkadaşlık/ flört/ nişanlılık/ evlilik vb. ilişki düşünmedikleri erkekler tarafından da “taciz ve takip”e maruz kalmaktadırlar ve bu taciz ve takip, bazen onyıllarca sürmekte ve bazen de daha birkaç ay/yıl içinde cinayetle sonuçlanmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde bu konuda “stalking” adı verilen özel yasalar yürürlüğe konulmuştur. Türkçede “ısrarlı takip/taciz/musallat olma” olarak adlandırılabilecek bu durum için özel ve ayrı bir yasa çıkartılması yerine, bu konunun tek bir “şiddete karşı çerçeve yasa” içinde çözülmesi gerekmektedir. Aksi durumda Türkiye kamuoyu, (örneğin “mobbing/ işyerinde psikolojik şiddet” kavramında olduğu gibi, hayatta yaygın olarak yaşanan, ama hukuk dünyasında kavramsal karşılığı ve yaptırımı hala bulunamayan yeni bir hal ile karşı karşıya kalacaktır. Bilindiği gibi “mobbing”, sadece kadınlarla ilgili bir kavram olmadığı halde, Türkiye kamuoyuna bu kavramı asıl olarak kadınlar taşıdığı için sadece kadınlarla ilgili bir kavram olarak algılanmaktadır. Oysa ki, “stalking/ısrarlı takip/taciz” ağırlıkla kadınlarla ilgili bir kavramdır. Kadınların hayatını zehir eden ve birçok durumda hayatlarından olmalarına neden olan bu duruma karşı, doğal olarak 4320 sayılı yasa ve yürürlükteki yeni Türk Ceza Kanunu’nda belli hükümler vardır. Ama asıl olan bu “spesifik” şiddet türünün “hukuken” de tanımlanıp hayattan silinmesi iradesinin ortaya konulmasıdır.

Kaldı ki, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin 34. maddesinde bu konu “Takip” başlığı altında ve “Taraf Devletler, başka bir kişiye karşı mükerreren tehditkâr davranışlara girişerek kişinin güvenliğinden endişe etmesine sebep olan kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.” hükmüyle özel olarak düzenlemektedir. Türkiye’nin ilk imzacılarından olan bu sözleşmenin gereği olarak bu hükmün şiddetle ilgili bu önemli düzenlemede yer alması kaçınılmaz bir gereklilik ve hukuki sorumluluktur.

Tanımlar
MADDE 3- Bu Kanunda yer alan;

a) Uluslararası Sözleşmeler: Türkiye’de yürürlükte olan, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiyesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW) ve Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol (1999) ile CEDAW Komitesi’nin kadına yönelik şiddete dair 19 No’lu Genel Tavsiye Kararı; Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol ve Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi ile;

Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, Avrupa Sosyal Şartı, İnsan Ticaretine Karşı Eyleme İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi de dahil olmak üzere Türkiye’nin tarafı olduğu tüm uluslar arası sözleşmeleri ve bu sözleşmelerin kadına yönelik ya da ev içinde gerçekleşen şiddet ya da şiddet tehdidine yönelik tüm hükümlerinin, otomatik olarak bir iç hukuk normu olduğunu hüküm altına alır.

GEREKÇE

Tanımlar maddesinde, bu yasaya anlam ve ruh kazandıracak hukuki altyapının: TC Anayasası ile Türkiye’nin kabul etmiş bulunduğu ve ülkede halen “ulusal ve ulusalüstü” bir yasa normu olan uluslar arası sözleşmelere atıfta bulunulmuştur. İkisi hariç bu sözleşmelerin tümü halihazırda Anayasa’nın 90. maddesi gereğince temel insan hakları konusunda, yasalar ile uluslar arası sözleşmeler arasında uyuşmazlık olduğunda uluslar arası sözleşmeler uygulanacaktır. Üstelik Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca “anayasaya aykırılığı iddia edilemeyecek” bir yasa hükmünde oldukları için 1. yeni yasalara aynen geçirilmek zorundadır, 2. eski yasalardaki hükümleri otomatik olarak geçersiz kılarlar. Dolayısıyla, bu uluslar arası sözleşmelerin hükümlerini yasalara tek tek yazmak yerine, sözleşmelere atıfta bulunmak yeterlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından imzalanmış olup da (hala ve halen), TBMM onayına sunulmamış bulunan ve 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzalandığı için “İstanbul Sözleşmesi” olarak da anılan “Avrupa Konseyi Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Sözleşme” ile “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” dışındaki tüm sözleşmeler zaten bir iç hukuk normudur. (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin suçtan mağdur duruma düşenlerin tazmin edilmelerine ilişkin 77/27 sayılı Tavsiye Kararı esas alınarak hazırlanan ve 24/11/1983 tarihinde imzaya açılan “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” 24/04/1985 tarihinde Türkiye tarafından imzalanmış ancak, henüz onaylanmamıştır. Başta Almanya, Fransa, İtalya ve İsviçre olmak üzere, birçok Avrupa ülkesi, anılan Sözleşmenin gereklerine uygun yasal düzenlemeleri yapmıştır. Türkiye de, imzaladığı bu sözleşmenin gereği olarak bu konuyla ilgili bir yasa taslağı tasarısı hazırlamış, ama 1985’ten beri ne bu sözleşme, ne de buna bağlı olarak hazırlanan yasa tasarısı taslağı onaylanmamıştır. (Konuyla ilgili kadın örgütleri olarak üç ayrı talebimiz bulunmaktadır: 1. “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin (İstanbul Sözleşmesi) derhal ve herhangi bir çekince belirtilmeksizin TBMM’de onaylanması; 2. 24/04/1985 tarihinde Türkiye tarafından imzalanmış olan “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi”nin derhal ve herhangi bir çekince belirtilmeksizin TBMM’de onaylanması; 3. İkinci maddedeki sözleşmenin iç hukuka uyarlanmasını sağlamak üzere hazırlanmış bulunan yasa tasarısı taslaklarının, kadın örgütleri (ve diğer ilgili sivil toplum örgütleri ile birlikte) gözden geçirilerek, ilgili sivil toplum örgütleri ile son hali verildikten sonra acilen yasalaştırılması.

b) Bakanlık: Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,

GEREKÇE

Türkiye’de sadece kadın örgütlerinin değil, tek tek binlerce kadın ve erkeğin, kadınların bu denli ağır eşitsizliklerle mücadele ettiği ve bunun bedeli olarak günde en az 5 kadının öldürüldüğü bir ülkede, adında “kadın” olan tek bakanlığın da kaldırılmış olmasına dair hayreti, kaygısı ve itirazları sürmektedir. Bu denli ağır bir kadın-erkek eşitliği mücadelesi yaşanan bir ülkede, sorunu çözecek bakanlık düzeyinde bir resmi mekanizma olmaması, olanın da lağvedilmesi ve bağlı kuruluş olan KSGM’nin zayıflatılması kabul edilemez. BM Pekin ve Pekin +5 konferanslarında da öngörüldüğü ve Türkiye’nin de bu konuda uluslar arası taahhüt altına girdiği gibi, hayatın her alanında kadın-erkek eşitliğini sağlamak üzere resmi mekanizmalar yaratmak zorundadır. Türkiye’de bu anlamda yeni mekanizmalar yaratmak yerine, varolanların da kapatılması/yok edilmesi açık bir uluslar arası hukuk ihlalidir. Bu nedenle, Türkiye kadın örgütleri olarak, “kadın” bakanlığının kaldırılmış olmasına dair itirazlarımızı ve “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı” kurulması taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz. Ayrı bir bakanlık talebimizin, siyasi iktidarların “aile ve sosyal politikalar” konusundaki kendi politik görüşleri ne olursa olsun, anlamlı ve önemli bir talep olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle, kadına yönelik şiddetle gerçek ve samimi bir mücadele için “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı” kurulması talebimizde ısrar ediyoruz. Siyasi iktidarların, kendi politik görüşleri doğrultusunda oluşturdukları/sürdürecekleri “aile ve sosyal politikalar bakanlıkları” konusundaki tavrına karşı da, gerek “aile” ve gerekse de “sosyal politika” konusundaki ideolojik argümanları tartışma hakkımızı saklı tutuyoruz. Bu rezervle, kamuoyuna asıl amacı “kadına karşı her türlü şiddeti önlemek” üzere takdim edilmiş olan bu yeni tasarının uygulanması ile görevli olacak hükümet organının “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” olmasını öneriyoruz.


c) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimi ile ceza kovuşturmasında Asliye Ceza hâkimini,
ç) Mahkeme: Aile mahkemesini, ceza kovuşturmasında Asliye Ceza mahkemesini,

GEREKÇE

Bu kanun anlamında, aile mahkemesi yargıcı sadece “koruma” kararı verebileceğinden, bu kararın ihlali durumunda yapılacak ceza yargılamasında asliye ceza mahkemesi ve yargıçları görevli olacağından önerilmiştir.

d) Koruyucu tedbir: Aile mahkemesi hâkimi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının ve acil koruma/önleme tedbirleri gerektiği durumda kolluk görevlilerinin, bu Kanunun uygulanmasının söz konusu olduğu kişiler hakkında olayın kapsam ve özelliği dikkate alınarak, istem üzerine veya re’sen hükmedeceği tedbirleri,

GEREKÇE

Türkiye’de en yaygın, en bilinen ve (bizzat giderek ya da telefonla) ilk başvurulan en yakın mekanizma mahalle karakolları ve jandarma olduğu için en azından acil/kısa vadeli tedbirleri almak konusunda yetkili ve görevli olmak üzere “kolluk görevlileri” önerilmiştir. Kolluğa verilecek bu yetki/görev, “acil koruma/önleme tedbirleri” ile sınırlı tutulmuştur.

e) Şiddet: İster kamusal, ister özel alanda meydana gelsin, bireyin, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlükten yoksun bırakmayı da içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı ifade eder. Kadına yönelik şiddet, cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ve kadının insan hakları ihlali olarak anlaşılmaktadır. Kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet, doğrudan kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya orantısız bir şekilde kadınları etkileyen şiddet anlamına gelir. Ev içi şiddet, mağdur faille aynı haneyi paylaşsa da paylaşmasa da, aile veya hanede, eski veya şimdiki eşler, partnerler ve/veya aynı çatı altında yaşayıp yaşamadığına bakılmaksızın aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet anlamına gelir.

Bu kanun kapsamında kız çocuklarının erken ve zorla evlendirilmeleri de şiddet türü olarak değerlendirilecektir.

Kadını küçültücü yazı, resim, video, ses kaydı vb. materyallerin digital internet ortamında yayınlanarak digital ve elektronik ortamda meydana gelen şiddet de kadına yönelik şiddet olarak tanımlanır. Digital ve elektronik ortamda kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gerekli tedbirler alınır.

GEREKÇE

1. Taslakta şiddetin “toplumsal veya özel alanda meydana gelmesi” hallerinden sözedilmektedir. “Toplumsal” kavramı, “toplumla ilgili, topluma ilişkin” şiddet türlerini içermektedir. Bunun yerine birçok uluslar arası sözleşmede de kullanılan “kamusal” kavramı önerilmektedir. TDK Büyük Sözlüğü’ne göre, “kamu” terimi, bir ülkede yaşayan halkın tümünün yanı sıra, halk hizmeti gören devlet organlarının da tümünü kapsamaktadır.

2. Türkiye’nin de taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler ve kadına yönelik şiddet ve kadın hakları konusunda uluslar arası uygulamalar göstermektedir ki, kadınların ve kız çocuklarının erken ve zorla evlendirilmesi kadına yönelik şiddetin bir türüdür. Bu nedenle, erken ve zorla evliliklerin de kadına yönelik şiddet olarak tanımlanması gerekmektedir.

3. İnternet teknolojisinin hızla gelişmesi nedeniyle, kadına yönelik şiddetin, kadını küçültücü yazı, resim, video, ses kaydı vb. materyallerin internet ortamında yayınlanarak digital ve elektronik ortamda gerçekleştirilebileceği hususu göz önünde bulundurulmuş ve bu eylemlerin de kadına yönelik şiddet olarak tanımlaması yapılmıştır.

4. Şiddet tanımına, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde yer alan “kadına yönelik şiddet”, “kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet” ve “ev içi şiddet” tanımları eklenmiştir.

Ev içi şiddet, uluslar arası sözleşmeler ve standartların da gösterdiği üzere saltlıkla eşler ve/veya partnerler arasında meydana gelen bir olgu değildir. Kimi zaman kadına şiddet uygulayan, diğer aile bireyleri olarak babalar, amcalar, kardeşler ve hatta anneler olabilmektedir. Bu nedenle ev içi şiddetin tanımlanırken özellikle şiddet uygulayan öznenin kapsamının geniş tutulmasına özen gösterilmiştir.


f) Kadınlara karşı ayrım: Kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsivete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelir.

GEREKÇE
“Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiyesi Uluslararası Sözleşmesi” (CEDAW) 1. maddesinden aynen alınmıştır.

g) Toplumsal cinsiyet: Toplum tarafından kadın ve erkeğe yüklenen ve sosyal olarak kurgulanan roller, beklentiler, davranışlar ve eylemler anlamına gelir.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde yer alan “toplumsal cinsiyet” tanımı eklenmiştir.

h) “Mağdur” şiddete doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan gerçek ya da tüzel kişi anlamına gelir.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde yer alan “mağdur” tanımı eklenmiştir. Her ne kadar Sözleşme’nin “mağdur” tanımında “gerçek” ifadesi bulunsa da, sözleşmenin önlemler bölümünde “tüzel” kişilerden de sözedildiği için bu yasada her ikisi birlikte tanımlar bölümüne alınarak sözleşmenin bir eksikliği tamamlanmıştır.

Aynı şekilde, şiddetin diğer bir kişi karşısında işlenmesi de şiddet olarak tanımlanmıştır. Bu madde ile özellikle çocukların tanıklığında işlenen suçların şiddet olarak tanımlanması ve cezalandırmada ağırlaştırıcı sebep sayılması önerilmektedir. Düzenleme, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin “Cezayı ağırlaştırıcı nedenler”i düzenleyen 46/d hükmüyle de uyumludur.

ı) “Kadın” ibaresi, 18 yaş altı kız çocuklarını da kapsar.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde yer alan “Kadın” ibaresinin, 18 yaş altı kız çocuklarını da kapsayacağı kuralı eklenmiştir ve 18 yaş altı kız çocuklarının da bu kanun kapsamından yararlandırılmaları sağlanmıştır.

i) Şikâyet ve ihbar: Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan bireyin aile mahkemesine müracaat etmesini veya kendisinin ya da başka bir kişinin olayı Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine yazılı, sözlü veya başka bir suretle bildirmesini (basında çıkan haberlerin ihbar kabul edilmesi dahil olmak üzere) ilgili makamları harekete geçiren bilgi edinmeyi ifade eder.

Temel ilkeler
MADDE 4- (a) Bu Kanunun uygulanmasında ve bu kanunun gerektirdiği hizmetlerin sunulmasında; başta Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmak üzere, yürürlükteki tüm yasal mevzuat temel alınacaktır.

GEREKÇE

Uluslararası sözleşmeler ve anayasal kurallar eklenmiştir.

a) Bu yasa kapsamındaki, kadınlara/çocuklara/suç mağdurlarına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı verilecek destek ve hizmetlerin sunumunda temel insan haklarına dayalı, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenecektir. Bu nedenle uygulayıcılara bu esaslar çerçevesinde gerekli eğitimler verilecektir.

GEREKÇE

Yasa kapsamında verilecek destek ve hizmetlerin “toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve sosyal devlet ilkesine uygun” olması kuralı eklenmiştir.

b) Hakkında koruma tedbir kararı alınan kişilere, hizmet sunulmasının insan onuruna yaraşır şekilde yerine getirilmesi,

GEREKÇE

Yasanın öngördüğü önlem, hizmet ve desteklerin sunulmasında aleyhinde koruma tedbir kararı alınan kişilere de “insan onuruna yaraşır” şekilde davranılması kuralı eklenmiştir.


c) Hizmetin sunulması ve yürütülmesi sırasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, etnik kimlik, renk, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum ve doğum yeri, yaş, medeni hal, engellilik, göçmen ya da mülteci olmak, sağlık durumu, ekonomik ve diğer toplumsal konumları vb. nedenlerle ayrım yapılmaması,

GEREKÇE

Yasanın uygulanmasında, insanlar arasında “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nde de belirtildiği gibi, “etnik kimlik, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, doğum yeri, yaş, medeni hal, engellilik, göçmen ya da mülteci olmak, sağlık durumu ve benzeri nedenlerle” de ayrım yapılamayacağı eklenmiştir.

ç) Kadına yönelik şiddeti önlemenin en önemli unsurlarından birinin, kadın ve erkek arasında yasal ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesi olduğunu kabul edilerek çalışmaların bu ilkeye göre düzenlenmesi,

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin giriş bölümünde yer alan ortak kabul, tasarı taslağındaki temel ilkelere eklenmiştir.

Anılan sözleşmede belirtildiği gibi, “kadına yönelik şiddet, erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlikçi olmayan güç ilişkilerinin tarihsel bir tezahürüdür ve bu güç ilişkisi, erkekler tarafından kadınlar üzerinde tahakküm kurulmasına ve kadınlara yönelik ayrımcılık yapılmasına yol açmakta, kadınların ilerlemelerinin önünde bir engel oluşturmaktadır.”
Yine Sözleşme, “cinsiyete dayalı şiddet gibi, kadına yönelik şiddetin yapısal boyutunu ve bu şiddetin erkeklerle kıyaslandığında kadınları zorla ikincil bir konuma sokmanın çok önemli toplumsal mekanizmalarından” biri olduğunu açıkça vurgulamaktadır. Bu nedenle yasa ile ilgili tüm çalışmalara temel oluşturması gereken yaşamsal önemde bir ilkedir.

d) Koruyucu tedbir kararı verilmesi ve uygulanması sırasında hakkında koruma tedbiri verilen kişilerin durumları dikkate alınarak özel ihtimam gösterilmesi,

e) Bu Kanun kapsamında öngörülen tedbirlerin alınması ve uygulanması sırasında; kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları, gönüllü gerçek ve tüzel kişiler ile özel sektörün işbirliği içinde çalışması ve bu konuda toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,

f) Bu Kanun kapsamında verilen hizmetin ülke çapında eşit ve dengeli sunulması,

ilkeleri gözetilir.

g) Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin uluslar arası sözleşmeler ile yüklenilen bir yükümlülük olduğu ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinin toplum güvenliği ve sağlığının korunmasının bir gereğidir.

h) Bu yasa kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel önlemler ayrımcılık olarak kabul edilemez.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin temel ilke ve amaçları düzenleyen 4. maddesinden aynen alınmıştır.

h) fıkrası ayrıca, “Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiyesi Uluslararası Sözleşmesi” (CEDAW) 4/1. maddesi uyarınca eklenmiştir. Madde şöyledir: “Kadın ve erkek eşitliğini fiilen sağlamak için Taraf Devletlerce alınacak geçici ve özel önlemler, işbu Sözleşmede belirtilen türden bir ayrım olarak düşünülmeyecek ve hiçbir şekilde eşitsizlik veya farklı standartların korunması sonucunu doğurmayacaktır. Fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıldığı zaman bu önlemlere son verilecektir.”

İKİNCİ BÖLÜM
Önleyici ve Koruyucu Tedbirler

Önleyici Politikalar, Tedbirler

MADDE 5-
Bu yasanın amacına uygun olarak, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları;

1) Kadınların aşağı bir cins olduğu veya erkekler ile kadınlar için alışılagelmiş, kalıplaşmış rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan önyargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü uygulamaları yok etmek amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesi için gerekli tedbirleri alır.

2) Kadına yönelik şiddeti önlemenin en önemli unsurlarından biri olan, kadın ve erkek arasında yasal ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesi için çalışmalarını bu ilkeye göre düzenler.

3) Kadınların sağlık hizmetlerine erişimi için gerekli tedbirleri alır.

4) Şiddetin önlenmesi için, tüm toplumu, özellikle erkekleri ve erkek çocukları bu yasa kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin önlenmesine aktif bir şekilde katkıda bulunmaları için teşvik etmek amacıyla gerekli tedbirleri alır.

5) Bu yasanın kapsamına giren bütün şiddet biçimlerine karşı, her gerçek ve tüzel kişinin korunması için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Bu işlemler sırasında mağdurun insan hakları merkeze konulur.

6) Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için, kültür, örf ve adet, din, gelenek veya “namus”un bu yasa kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilmemesini güvence altına alır.

7) Kadınların bağımsız bir birey olarak güçlenmesi için eğitim, meslek edindirme vb. özel programlar uygular, ekonomik ve sosyal hakları konusunda kurslar düzenlemek vb. faaliyetlerde bulunur; kamuya yapılacak personel alımı ya da atamalarda, kadın-erkek eşitliği sağlanıncaya dek kadın alımına öncelik verme vb. pozitif ayrımcılık politikalarını uygular. Bu uygulamaların özel sektör ve sivil toplum örgütleri, siyasi partiler de içinde olmak üzere tüm diğer alanlarda gerçekleştirilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri yapar ve tedbirleri alır.

8) Bu yasanın kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin farklı tezahürlerinin, bunların çocuklar üzerindeki sonuçlarının ve bu şiddet biçimlerinin önlenmesi gerektiğinin toplum içinde anlaşılması ve bu konuda farkındalığın arttırılması için, ulusal insan hakları kurumlarıyla ve eşitlik kurumlarıyla, sivil toplumla ve hükümet dışı örgütlerle ve özellikle de kadın hakları örgütleriyle işbirliğini içeren, düzenli ve her düzeyde farkındalık arttırıcı kampanya ve programları düzenler ya da teşvik eder.

9) Bu yasanın kapsamında yer alan şiddet eylemlerini önlemeye yönelik mevcut bilgi ve tedbirlerin toplum içerisinde geniş bir kapsamda yaygınlaştırılmasını güvence altına alır.

10) Yasa kapsamında yer alan her türlü şiddet vakalarına dair ilgili ayrıştırılmış toplumsal cinsiyet duyarlılığı çerçevesinde toplanan istatistiksel verileri belirli aralıklarla toplar; şiddetin temel nedenlerini ve sonuçlarını, şiddet vakalarını ve mahkûmiyet oranlarını, ek olarak bu yasanın uygulanması için alınan tedbirlerin etkisini incelemek amacıyla araştırma yapar, araştırma yapanları destekler. Bu alanda toplanan bilgilerin kamuya açık olmasını güvence altına alır.

11) Kadın erkek eşitliği, kalıplaştırılmayan toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı, kişiler arası ilişkilerde şiddetten kaçınma temelinde çatışma çözümü, kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet ve kişisel bütünlük hakkı meselelerinin resmi müfredat içerisinde ve eğitim sürecinin her düzeyinde öğrencilerin gelişim kapasitelerine uygun olarak öğretim materyallerinin içerisine dâhil edilmesi için gerekli adımları atar. Aynı şekilde, spor faaliyetleri, kültürel faaliyetler, boş vakit faaliyetleri ve medyada teşvik edilmesi için de gerekli adımları atar.

12) Ev içi şiddet faillerinin daha fazla şiddet eyleminde bulunmalarını engellemek ve şiddet içeren davranış kalıplarını değiştirmek üzere kişiler arası ilişkilerinde şiddet içermeyen davranışı benimsemeleri için failleri eğitmeyi hedefleyen programların oluşturulması veya desteklenmesi için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

13) İfade özgürlüklerine ve bağımsızlıklarına saygı duyarak, özel sektörü, bilgi ve iletişim sektörünü ve medyayı politikaların hazırlık ve uygulama aşamalarına katılmaya ve kadına yönelik şiddeti önlenmek ve kadın onuruna saygıyı arttırmak amacıyla yönerge ve öz-denetim standartlarını oluşturmaya teşvik eder.

14) Medya iletişim organlarının, cinsel eşitliğin sağlanması ve korunması için kadın ve erkekler arasında herhangi bir ayrımcılıktan kaçınarak çalışması; kadına yönelik şiddet haberlerinin, objektif gazetecilik ilkesi ile çocukların ve kadın mağdurların insan onurunu, özgürlüklerini ve insan haklarını azami derecede gözeten ilkeler doğrultusunda yapılması için gerekli çalışmaları yapar ve bu alandaki çalışmaları teşvik eder.

15) Eğitim materyallerine kadına ve çocuğa yönelik şiddet konularının dahil edilmesi, normlar geliştirilmesi ve uzmanların yetiştirilmesi, toplumda dönüşümün izlenmesi, toplanan istatistiksel veri ve araştırmaların da sonuçları ile eksikliklerin tespit edilerek düzeltilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve bu hususta düzenli olarak yıllık raporların çıkarılması sağlanır.

16) Bu kanun kapsamında tedbirlerin gerçekleştirilmesi için genel bütçeden pay ayrılması sağlanır.

GEREKÇE

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ve “Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Tasfiyesi Sözleşmesi” (CEDAW – madde 5/a) ve Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Tasfiyesi Komitesi’nin 19 No’lu Genel Tavsiyesi uyarınca eklenmiştir.

14. madde, 2004 tarihli İspanya Şiddet Yasası’nın 14. maddesinden alınmıştır.


Koruyucu tedbirler

Genel yükümlülükler
Madde - 6
İlgili kamu kurum ve kuruluşları,

1. Bu yasa kapsamındaki şiddet mağdurlarını ve şiddetin başta çocuklar olmak üzere tanıklarını ve yakınlarını, daha öte şiddet fiillerine karşı korumak için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

2. Bu tedbirler, mağdurun şikâyette bulunmasına veya faile karşı tanıklık etmesine bağlı olmaksızın; kadına yönelik şiddete ve ev içi şiddete dair cinsiyetlendirilmiş bir anlayışa dayanır; mağdurun insan haklarına ve güvenliğine odaklanır; mağdurlar, failler, çocuklar ve onların toplumsal çevreleri arasındaki ilişkiyi dikkate alan ve verilecek desteklerin mümkün olduğunca tek bir merkezde bütünleştirilmiş yaklaşımına dayanır; ikincil mağduriyetin önlemesini hedefler; şiddetin kadın mağdurlarının güçlenmesini ve ekonomik bağımsızlık kazanmalarını merkeze alır.

3. İlgili tüm kurumlar, mağdurların mevcut destek hizmetleri ve yasal tedbirler hakkında ana dillerinde, yeterli ve zamanında bilgi edinmelerini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

4. Şiddet mağduruna yönelik temel destek hizmetleri, gerek mağdurun şiddetten korunması ve gerekse de şiddet sonrası toparlanmalarını kolaylaştıracak hizmetler olup; mağdurun bunlara erişebilir olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alınır. Bu tedbirler, gerekli sağlık ve sosyal hizmetlere erişiminin sağlanması; durumun özelliklerine göre, hukuki ve psikolojik danışmanlık, maddi yardım, konut, eğitim, öğretim, meslek edindirme ve iş bulmalarına yardım gibi hizmetleri içerir.

5. Şiddet mağduruna ve özellikle de kadınlara ve çocuklarına güvenli konaklama sağlayan kadın sığınaklarına ulaşabilecekleri iletişim bilgileri verilir. Devlet ve yerel yönetimler, mağdurların kolaylıkla başvuracağı ya da inisiyatif kullanarak kendisi mağdurlara ulaşan ya da mahkeme ve kolluk güçlerinin yönlendirmesi ile temas kurulan, yeterli sayıda, uygun ve kolayca ulaşılabilir sığınaklar açmakla görevlidir.

6. Şiddet mağduruna, anında, ulusal ve uluslar arası bireysel/ toplu şikâyet mekanizmaları, ilgili kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri hakkında, iletişim bilgileri de içinde olmak üzere yazılı ve sözlü bilgi verir.

GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden aynen alınmıştır.


Madde -7 Telefonla yardım hattı
Bu yasanın yürürlüğe girmesini izleyecek üç ay içinde, yasa kapsamına giren bütün şiddet biçimleriyle ilgili olarak; arayanlara, gizlilik içerisinde ya da arayanın kimliğinin gizli kalmasına gereken özeni göstererek danışmanlık vermek, mağdura hakları konusunda bilgilendirme yapmak ve ilgili kurumlara yönlendirmek için ülke çapında, kesintisiz (7/24) çalışan, ücretsiz telefon destek hattı hizmeti sağlayacak bir telefon hattı açılacaktır.
GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden aynen alınmıştır.

Madde - 8 Cinsel şiddet kriz merkezleri
Bu yasanın yürürlüğe girmesini izleyecek bir yıl içinde, tüm kentlerde en az bir adet olmak üzere, cinsel şiddet mağdurlarına yönelik tıbbi ve adli muayene, tedavi, delillerin saptanması ve saklanması, travma desteği ve danışmanlık sağlamak üzere, yeterli sayıda, uygun ve kolay erişilebilir, tüm hizmet ve desteklerin ücretsiz olacağı cinsel şiddet kriz merkezleri kurulacaktır.

Cinsel şiddet kriz merkezleri, 7 gün 24 saat acil hizmet verir. Her cinsel şiddet kriz merkezi’nde, adli tıp uzmanı, kadın jinekolog, kadın psikolog, kadın sosyal hizmet uzmanı ile kadın hemşire çalışır. Cinsel saldırıya uğrayan kişiler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından risk grubunda yer almakta olduklarından, riski ortadan kaldırmak için, saldırıdan sonra derhal cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi için gerekli tedaviler uygulanır. Cinsel saldırı sonrası istenmeyen gebelik oluşması halinde, gebeliğin sonlandırılması işlemi kriz merkezleri tarafından yerine getirilir. Mağdurun beyanına başvurulması ve şikayetinin tamamlanması süreci de, Cumhuriyet Savcısı ve/veya kolluk güçlerinin kriz merkezine davet edilmesi ile kriz merkezinde tamamlanır.

GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden aynen alınmıştır.

Kolluk Birimlerince Alınacak Tedbirler

MADDE 9- Kolluk birimleri, mağdur ya da 3. kişilerin herhangi bir biçimde ihbarı ya da kendisinin öğrendiği/tanık olduğu bir şiddet olayı karşısında, resmi tatil gün ve saatlerinde ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, koruyucu tedbir kararı verilinceye kadar öncelikle mağduru, yakınlarını ve tanıkları güvence altına alacak ve saldırganı durduracak/uzaklaştıracak tedbirleri alacaktır. Acil kolluk görevlileri, şiddete maruz kalan birey hakkında gerekli güvenlik tedbirlerini alır.

Bu tedbirler, 24 saat içinde (resmi tatillere denk geldiği takdirde 72 saat içinde) görevli cumhuriyet savcılığına haber vermek ve cumhuriyet savcılığı aracılığıyla Aile Mahkemesi Hakimi’nden onay almak üzere ve durumun özelliğine göre:

- Saldırganı 72 saat süreyle alıkoymak,
- Mağduru 72 saat süreyle güvenli bir yerde korumak,
- Mağdura baro CMK veya konu ile ilgili özelleşmiş birimden avukat atanması için gerekli girişimde bulunmak,
- Saldırgana bir hafta (7 gün) süreyle, mağdurun, çocuklarının ve yakınlarının ev, iş, okul ve aile/arkadaş/sosyal aktivite mekanlarından uzak durmasını emretmek,
- Gerektiği takdirde, mağdura 72 saat süreyle yakın fiziki güvenlik sağlamak,
- Gerektiği takdirde, mağdurun kolluk ile hızlı haberleşebileceği teknik takip olanaklarını sunmak,
- Gerektiği takdirde mağduru ve varsa çocuklarını bir sığınağa yerleştirmek, sığınak bulunmayan il ve ilçelerde güvenli bir yerde kalmalarını sağlamak ve bu yerin giderlerini karşılamak,
- Gerektiği takdirde mağdurun acil tıbbi bakım ve tedavisinin yapılmasını ve adli raporların alınmasını sağlamak,
- Gerektiği takdirde, mağdurun ve varsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer kimselerin, 3 gün süreyle, her bir kişi başına günlük brüt asgari ücret tutarında acil yaşam giderleri ile bir başka şehre nakilleri durumunda yol giderlerini karşılamak,
- Şiddet ya da şiddet tehdidi ile ilgili olarak çevredeki tanıkların beyanlarını tutanak altına almak da içinde olmak üzere gerekli tüm delilleri toplamak,
- Şiddet mağduru, yakınları ve tanıklarının güvenliğinin sağlanması için gerekli tüm diğer tedbirleri almaktır.

Kolluk birimleri, konu ile ilgili dosyayı Savcılığa sunarken, aldığı tedbirleri gerekçeleri ile açıklamak ve konunun özelliği gereği alınan tedbirlerin süresinin uzatılması ya da kendi yetkisi dışındaki diğer tedbirlerin alınması gerektiği takdirde önerilerini de gerekçeleri ile belirtmek zorundadır.

Kolluk birimleri, Savcılığa sundukları dosyanın bir özetini aynı anda Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü’ne de iletmek zorundadır.

Bu Kanunda öngörülen kolluk görevleri, kolluk içinde oluşturulacak şiddetten koruma birimi tarafından, bu birimler oluşturuluncaya dek öncelikle ilgili kolluk birimlerinde belirlenen, bu alanda eğitim almış yeterli personel tarafından yerine getirilir. Yasa ile amaçlanan hizmetlerin yerine getirilebilmesi için eğitim almış yeterli sayıda kolluk görevlisi ilgili birimlerde görevlendirilir.

GEREKÇE
Şiddet mağdurlarının 7/24 en kolay ulaşabilecekleri ve en hızlı sonuç alabilecekleri ülke çapında en yaygın birim kolluk güçleridir. Bu nedenle, şiddetin durdurulması ve gerekli acil tedbirlerin alınması konusunda kolluğun görev ve yetkilerinin artırılması yaşamsal bir önem taşımaktadır. Öte yandan, Türkiye’de yargısal süreçlerin zaman alması ve yargı üzerindeki işyükü nedeniyle şiddetle ilgili yasalar hızlı ve etkili bir biçimde uygulanamamaktadır. Bu da, yasaların saldırganlar üzerinde hiçbir caydırıcılığının olmamasına neden olmaktadır. Aynı şekilde mağdurlar da, yargılamanın uzun süreceği ve etkili bir koruma alamayacağı için saldırganın sırf bu şikayet nedeniyle yeni ve daha ağır saldırılarda bulunacağı endişesi ile yasal haklarını kullanmaktan kaçınmaktadırlar. Tüm bu nedenlerle, kolluğa bu konuda acil tedbirleri alma yetkisinin ve görevinin verilmesi hem mağdurları yasal girişimde bulunma ve bunu devam ettirme konusunda cesaretlendirecek; hem de saldırganların kolluğun derhal olaya müdahale edip yaptırım uygulaması olasılığını bildikleri için yasaların caydırıcılığı sağlanmış olacaktır.

Şiddet mağdurlarının CMK ve adli yardım hizmetlerinden yararlanmasının arttırılması, şiddetle mücadelede mağduru güçlendirecek ve adalete erişimi kolaylaştıracak, işleyişi etkili ve hızlı hale getirecektir.


Cumhuriyet Savcılarınca Alınacak Tedbirler

MADDE 10- Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde veya resmi çalışma saatleri dışında, Cumhuriyet savcısı tarafından da acil koruyucu tedbir kararı verilir. Cumhuriyet Savcıları mağdur ya da 3. kişilerin herhangi bir biçimde ihbarı, kolluğun ilettiği ya da kendisinin öğrendiği/tanık olduğu bir şiddet olayı karşısında, öncelikle mağduru, yakınlarını ve tanıkları güvence altına alacak ve saldırganı durduracak/uzaklaştıracak tedbirleri alacaktır. Bu tedbirler, 9. maddede sayılanlara ek olarak (kollukça 9. madde gereğince alınmış olan tedbirleri genişletmek, süresini uzatmak da içinde olmak üzere) bu yasada öngörülen gizlilik kararı alınması ve benzeri tüm tedbirleri içerebilecektir.

Cumhuriyet savcısı, konu kendisine intikal eder etmez, gerekli ilk acil koruma kararlarını sözlü olarak kolluğa bildirir ve sözlü emri, sözlü emir verildiği takdirde her halükarda teknik olanaklar kullanılarak yazılı olarak derhal kolluğa gönderir. Cumhuriyet Savcısı’nın bu kararları, kolluk birimlerince ilgiliye derhal tebliğ edilir ve yerine getirilir.

Cumhuriyet Savcıları, herhangi bir talep ya da şikayet olmasa dahi, bu şiddet ya da şiddet tehdidi sırasında, Türk Ceza Yasası’nı ihlal eden tüm eylemlerle ilgili olarak ivedilikle hazırlayacağı iddianameyi ilgili Ceza Mahkemesi’ne iletecektir.

Cumhuriyet Savcıları, şiddet ya da şiddet tehdidi ile ilgili olarak aldıkları tedbirleri gerekçeleri ile açıklayarak ve konunun özelliği gereği alınan tedbirlerin süresinin uzatılması ya da başkaca tedbir alınması gerektiği takdirde önerilerini, gerekçeleri ile belirterek dosyayı en geç 48 saat içinde Aile Mahkemesi’ne iletecektir.

Aile mahkemesince verilen koruma kararlarının ilgiliyi tebliğ ve kararın uygulanmasının izlenmesi Cumhuriyet Savcılıkları tarafından gerçekleştirilecektir.

GEREKÇE
1. “Acil koruyucu tedbirler konusunda savcıların görev ve yetkileri artırılmıştır.
2. Dosyanın aile mahkemesine gönderilmesi konusunda süre aynı gün yerine, 48 saate çıkartılarak delillerin toplanması kolaylaştırılmıştır.
3. Savcılığa en fazla “otuz gün” süreyle sınırlı tedbir kararı verme yetkisindeki “otuz günlük” süre kaldırılmıştır. Savcılık gerekli acil önlemleri alacağı ve nihai karar için dosyayı 48 saat içinde Aile Mahkemesi’ne göndereceği ve esasen aile mahkemesi gerekli tüm tedbirleri yeniden gözden geçireceği için bu süre gereksizdir. Koruma tedbirlerinde “delil” aranacakmış yanılsaması yaratabilme ve aile mahkemesi yargıçlarını kararlarını “otuz” ya da “otuzar” günlük süreler olarak düşünmelerini telkin niteliği taşıyabileceği için de risklidir. Savcının vereceği karar, aile mahkemesi yargıcı tarafından kaldırılıncaya/değiştirilinceye kadar yürürlükte kalmalıdır.


Aile Mahkemelerince Alınacak Tedbirler
MADDE 11- (1) Aile mahkemesi hâkimi, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, istem üzerine veya re'sen bu maddede belirtilen tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere hükmedebilir.

(2) Bu tedbirler;

a) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan ve şiddet uygulayana yardımcı olan kişinin;

1. Korunan bireye (gerektiğinde yakınlarına ve şiddetin tanıklarına) karşı şiddete yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
2. Müşterek konuttan uzaklaştırılması ile konutun 2 nci maddede belirtilen bireylere tahsisi,
3. Korunan bireylere yaklaşmaması,
4. Korunan bireylerin konut, okul, işyeri ya da bulunduğu yere yaklaşmaması; aynı ya da yakın işyerlerinde çalışma durumunda, ilgili işverenlikçe mağdurun güvenliği sağlanacak biçimde iş ve işyeri değişikliğinin sağlanması ya da tedbir kararında belirtilecek süre ile işten uzaklaştırılması,
5. Korunan bireylerin eşyalarına zarar vermemesi,
6. Korunan bireyleri iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
7. Silah veya benzeri araçlarını kolluk birimlerine teslim etmesi; bu kişinin kamu ya da özel sektörde görevi gereği bulundurduğu silah veya benzeri araçları kurumuna teslim etmesi, ilgili işverenlikçe silah veya benzeri araç taşımasını/bulundurmasını gerektirmeyecek şekilde iş ve işyeri değişikliğinin sağlanması ya da tedbir kararında belirtilecek süre ile işten uzaklaştırılması;
8. Korunan bireylere ya da bu bireylerin yaşamakta olduğu konuta, okula, işyerine veya bulunduğu yere, alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak yaklaşmaması ve belirtilen maddeleri bu yerlerde kullanmaması,
9. Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurmasının ve tedavisinin sağlanması, sonucun mahkemeye ilgili kurum raporu ile bildirilmesi,
10. Belli bir süre ile öfke kontrolü, toplumsal cinsiyet, stresle baş etme vb. yöntemlerin öğretileceği eğitime tabi tutulması, vasıflı bir işi olmayanların meslek edindirme kurslarına katılımlarının sağlanması, sonucun mahkemeye ilgili kurum raporu ile bildirilmesi,

b) Korunan bireyin (yakınlarının ve tanıkların);

Bu yasa kapsamına giren mağdur ve yakınları hakkında gerekli koruma tedbirleri Devlet tarafından alınır. Cumhuriyet savcılarının korunma ve güvenlik talepleri ve aile mahkemesi kararları, ilgili makam ve mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir. Koruma için ihtiyaç duyulan araç ve gereçler Kadın ve Eşitlik Bakanlığı, Adalet ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı tarafından temin edilir.

Bu yasa kapsamında, korunan birey (yakınları ve tanıkları) için, duruma göre (değiştirerek ya da sayılanlar dışında tedbirler ekleyerek) alınması gereken tedbirler;

1. Teknik takip yöntemleri ile şiddetin durdurulması için acil koruma uyarısı verecek birimin korumasına alınması,
2. Can güvenliği riski olması durumunda acil kolluk yakın korumasına alınması, acilen (varsa ve birlikte yaşamak istiyorlarsa çocukları ile birlikte) bir sığınağa ya da adresi gizli bir yere yerleştirilmesi ile (bu hakkı konusunda bilgilendirildikten ve rızası alındıktan sonra), giderleri bu yasa kapsamında karşılanmak üzere, gerektiği durumlarda (karşılıklılık esası olan) bir başka ülkeye gönderilmesi,
3. Can güvenliği riski olan durumlarda (bu hakkı konusunda bilgilendirildikten ve rızası alındıktan sonra), giderleri bu yasa kapsamında karşılanmak üzere, saldırgan ya da saldırganlar tarafından tanınmaması için, estetik cerrahi yoluyla fizyolojik görünümün değiştirilmesi de dahil olmak üzere gerekli operasyonların yapılması,
4. Nüfus kaydı, ehliyet, evlenme cüzdanı, diploma ve benzeri belgelerin değiştirilmesi de içinde olmak üzere her türlü kimlik bilgilerinin değiştirilmesi; kimlik bilgileri değişimi sırasında bireyin menkul ve gayrimenkul mal varlıklarıyla ilgili hakları, sosyal güvenlik ve diğer haklarının korunması gibi hususlarda düzenleme yapılması,
5. Şiddet riskinin gereklerine göre, mağdurun, çocuklarının, yakınlarının ve şiddet tanıklarına ait bilgilerinin gizliliğinin sağlanması,
6. Kamu kurum ve kuruluşlarında ve özel sektörde çalışması ve talep etmesi halinde, özlük haklarında aleyhe bir değişiklik olmaksızın, iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi;
7. Sığınak seçeneğinin tercih edilmediği ya da uygun sığınak bulunmadığı koşullarda ya da sığınak sonrasında barınma yeri olmayanlara ve (varsa ve birlikte yaşamak istiyorlarsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer yakınlarına) uygun barınma yeri sağlanması,
8. Mağdurun ve varsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer kimselerin, hayatlarını yeniden düzenleyebilmeleri için kendilerine geçici maddî yardım ile talep halinde kira ve eşya yardımı yapılmasının sağlanması,
9. Başka şehre nakilleri gereken ya da bunu talep eden mağdur ve yakınlarının yol ve taşınma giderlerinin karşılanması,
10. Mağdurun ve varsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer kimselerin, hayatlarını yeniden düzenleyebilmeleri için koruma kararı süresince, gündelik yaşama giderlerinin sağlanması için kendilerine tedbir nafakası bağlanması, (iş bu tedbir nafakası, Bakanlığın bütçesinde yer alan ödenekten karşılanır. Yapılan bu ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödeme kabiliyeti varsa şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiden tahsil edilir.)
11. Gerektiği takdirde, mağdurun ve varsa çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları diğer kimselerin tıbbi ve psikolojik tedavilerinin yapılmasının sağlanması,
12. Çocuklar için 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması konularının düzenlenmesi
13. Çocuklarla ilgili herhangi bir ziyaret veya velayet hakkının kullanılmasının mağdurun veya çocukların haklarını ve güvenliğini tehlikeye düşürmemesi sağlayacak yasal veya diğer önlemlerin alınması,
14. Çocuklar için ücretsiz ya da ücreti işbu kanun kapsamında karşılanmak üzere kreş desteğinin sağlanması,

Ve gerekli diğer tedbirlerdir.

Bu tedbirlerin uygulanmasında, İçişleri Bakanlığı ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar gerekli her türlü gizlilik kurallarına uymak zorundadırlar.
Koruma tedbirleriyle ilgili esas ve usûller Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelik ile belirlenir.

GEREKÇE

Koruyucu tedbir kararında bulunacak hususlar
MADDE 12- (1) Koruyucu tedbir kararında;
a) Hakkında tedbir kararı verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerine,
b) Tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresine,
c) Geçici maddi yardım veya tedbir nafakası öngörülmüş ise, bunun süresi ve miktarına,
ç) Karara karşı kararı veren aile mahkemesine bu kararın kaldırılması veya değiştirilmesi için başvuruda bulunabileceği,
d) Hakkında tedbir kararı verilen kişinin kararın gereklerini yerine getirmemesi halinde gözaltına alınacağı ve tutuklanacağına; eylem ya da eylemlerinin TCK anlamında oluşturduğu suçların yanısıra, sadece koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranış nedeniyle de yargılanacağına; koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranış nedeniyle verilecek altı aydan oniki aya kadar cezanın, hiçbir biçimde ertelenmeyeceği, paraya çevrilemeyeceği ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılamayacağına, bu nedenle, başkaca bir yargılama faaliyetine gerek olmaksızın cezanın infazına geçileceğine, tedbir kararında nafakaya hükmedilmiş ise yapılacak ilamsız icra takibine itirazla icranın durmayacağına,

ilişkin hususlara yer verilir.

GEREKÇE

Devamı 2.sayfadadır.
Old 15-10-2011, 10:55   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadın Örgütleri taslak 2.sayfa


Tedbir kararlarının verilmesi ve izlenmesi

MADDE 13-
Bu yasa uyarınca Aile Mahkemeleri’ne yapılacak başvurular, başvurunun yapıldığı tevzi büroları tarafından aynı gün mahkemeye gönderilecek, kararın gecikmeksizin alınabilmesi ve kararı verecek mahkemenin başvurucu ile konuşarak durumu ve gerekli tedbirlerin neler olması gerektiğini tam olarak belirleyebilmesi için UYAP sistemine girmeksizin, doğrudan Nöbetçi Aile Mahkemelerine yapılacak ve koruma kararı derhal nöbetçi aile mahkemesi tarafından aynı gün verilecektir.
Bu yasa uyarınca Aile Mahkemeleri tarafından verilen koruma kararları derhal duruşma yapılmaksızın ve şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaksızın verilir. Bu kararlarda kadının beyanı esastır. Ancak, hâkim acilen alınması gereken tüm tedbirleri derhal ve evrak üzerinden aldıktan sonra, bunlar dışındaki kimi tedbirler için zaruret gördüğü hâllerde ve gerekçesini ilgili ara kararında açıkça göstermek suretiyle duruşma yapabilir.

Verilen koruyucu tedbir kararı mahkemece tarafından aynı gün tebliği ve infazı için Cumhuriyet başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet başsavcılığı derhal kolluk kuvvetleri marifeti ile kararın ilgililere olanaklar içinde yazılı veya sözlü veya muhtarlıkça tebliğini aynı gün sağlar ve uygulanmasını takip eder. Failden kaynaklanan sebeplerle tebliğin yapılamaması tedbirin uygulanmasını engellemez. Cumhuriyet Savcılığı, talep halinde başvurucunun tedbir kararının kolluğa bizzat götürmesine olanak tanır. Aile Mahkemelerince verilen koruma kararı, ilgili kolluk tarafından iletişim vasıtaları da içinde olmak üzere yazılı ve sözlü olarak, aleyhine tedbir kararı verilen kişiye iletildiği tarihten itibaren yürürlüğe girer. Tedbir kararının ilgiyle bizzat tebliği gerekmez, ikametgahına veya işyerine yapılan tebligat geçerli sayılır. Failin adressiz terk hallerinde son ikametgahına tapılan her türlü, tebliğ geçerli sayılır. Koruma kararının uygulanması, Cumhuriyet Savcılığı tarafından izlenir.

Koruma kararının bir örneği, Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü’ne de tebliğ edilir.

GEREKÇE

Tedbir kararlarının süresi ve uzatılması
MADDE 14-
Aile Mahkemeleri tarafından verilen koruyucu tedbirlerin süresi en fazla altı aydır. Ancak Mahkeme, durumun özelliklerine göre bu süreyi durumun değişmesine kadar süresiz yapabilir. Şiddet ihtimali taşıyan olgularda süresiz koruyucu tedbir kararı verilebilir. Koruyucu tedbirler, verilen koruma süresinin sonunda, ilgilinin ya da Savcılık şiddet izleme birimi ile bakanlık şiddet izleme birimlerinin talebi ile aynı dosya üzerinden ve duruşma yapılmaksızın uzatılır.

GEREKÇE

Tedbirin değiştirilmesi veya sona ermesi
MADDE 15- (1) Aleyhine tedbir kararı verilen, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde, tedbir kararının kaldırılmasını veya değiştirilmesini kararı veren hâkimden isteyebilir. İtiraz durumunda öncelikle hakkında koruma kararı verilmiş olan kişilerin veya vekilinin beyanı alınır ve bu beyan aksi ispat edilip gerekçeli olarak kararda gösterilmediği sürece hükme esas alınır.
(2) Lehine tedbir kararı verilen kişi her zaman, verilen kararın eksikliği, yetersizliği, yeni ya da ek tedbirler alınmasını, kararı veren hakimden talep edebilir.
(3) Hâkim, talep üzerine veya resen tedbirleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir ya da kişiyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir ya da itirazın niteliğine göre, itirazcı aleyhine yeni ek tedbirlere hükmedebilir. Talebin reddi halinde itiraz aynı mahkemeye itiraz hakkı vardır.
(4) Tedbirin uygulanması, kararda öngörülen sürenin dolması veya altı aylık sürenin bitmesiyle kendiliğinden sona erer.

GEREKÇE
1. Savcı olayın muhatabı değildir, sadece tarafların karara itiraz hakkı olmalıdır. İtiraz durumunda koruma isteyen kadının ifadesi esas alınmalıdır.


Maddi yardımlar ve nafaka
MADDE 16- a) Bu kanun uyarınca yapılacak maddi yardımlar ile ödenecek nafakaların miktarları, Bütçe kanunlarıyla belirlenir. Bu ödemelerden vergi veya benzeri herhangi kesinti yapılmaz.
b) Bu ödemeler, Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinde yer alan ödenekten karşılanır.
c) Bu Kanun uyarınca bağlanan nafakanın tahsiline başlanması ile geçici maddi yardım kesilir.
ç) Yapılan bu ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiden tahsil edilir. Kişinin hiçbir ödeme gücünün bulunmaması halinde bu yardımlar ilgili bakanlık tarafından karşılanır.
d) Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle alınan geçici maddi yardımlar, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
(e) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan birey aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise, hâkim tarafından bu konuda korunan bireyin yaşam düzeyi göz önünde bulundurularak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla, talep edilmese dahi, duruşma açılmaksızın ve belgeleme zorunluluğu aranmaksızın tedbir nafakasına hükmedilir. Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. İlgili icra işlemleri ayrıca bir başvuru koşulu aranmaksızın icra müdürlüğü tarafından yapılır. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın, ilgilinin maaş ya da işyerindeki ücretinden icra müdürlüğü tarafından harç vb., hiçbir kesintiye uğramadan tahsil edilir ve harç vb., hiçbir kesintiye uğramadan ilgilisine ödenir. Tedbir nafakasının tam ve zamanında ödenmesinin sağlanması ve takibi ilgili icra müdürlüğünün sorumluluğundadır. Aylık ödemelerin en az iki kez geç ve/veya eksik ödenmesi ya da ödenmemesi durumunda ilgili icra müdürlüğü durumu ikinci ödeme tarihini izleyen 3 gün içinde tedbir kararını veren Aile Mahkemesi’ne iletecek ve Aile Mahkemesi bu ödemenin (koşulları varsa nafaka yükümlüsünden daha sonra tahsil edilmek üzere) mahkeme veznesinden (ya da bakanlık bütçesinden) yapılmasına karar verecektir.
f) (e) fıkrasında belirtilen haller ya da nafaka yükümlüsünün kayıp ya da nafaka ödemeye maddi gücü olmadığı ya da yetmediği durumlarda bu nafakanın mahkeme veznesi (ya da bakanlık bütçesinden) ödenmesine karar verilecektir. Bu ödemenin yapılması için tedbir kararının ibrazı yeterli olup, başkaca icra takibi açılması, yazılı dilekçe ile talebi vb. bürokratik talepler ileri sürülmeksizin, anında gerçekleştirilecektir.

GEREKÇE

Suç mağduru ve mağdur yakınlarına tazminat
MADDE 17- Aile mahkemesi tarafından, ilgililerin talebi halinde, bu kanunda sayılan tedbirlere ek olarak, 24/04/1985 tarihinde Türkiye tarafından imzalanmış bulunan “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” çerçevesinde, gerekli tazminat ödenir.

Tazminat;

Bu kanun kapsamında bedensel, ruhsal ya da cinsel bütünlüğüne saldırı teşkil eden tüm eylemler nedeniyle bir suçun mağduru olarak maddi ve manevi zarar gören veya kendisinin bu suç nedeniyle ölümü, sakat kalması ya da ruhsal ve bedensel olarak uzun bir tedavi sürecine ihtiyaç duyması hâlinde, bakmakla yükümlü olduğu ana, baba, eş ve altsoyuna, anayasanın sosyal devlet ilkesine uygun olarak sağlanır.

Bu tazminatlar, işlenen suç nedeniyle doğrudan doğruya oluşan kazanç kaybı, bakım, tıbbi ve psikolojik tedavî, protez ve cenaze giderleri ile suç mağruru kişinin bu madde bağlamında bakmakla yükümlü olduğu kişilere ödenmesi gereken iaşe giderleri (yeme, içme, barınma, sağlık ve eğitim masrafları) ve tazminattan oluşur.

İaşe giderleri miktarının belirlenmesinde mağdurun beyanı, meslekî, malî, ekonomik ve sosyal durumu esas alınır. Özel kanunlar gereğince, kamu veya özel sosyal güvenlik ile sigorta kuruluşlarınca ya da başka kaynaklar tarafından yapıldığı anlaşılan ödemeler, belirlenecek iaşe yardımından mahsup edilir.

Devlet veya yetkili makamlar, ödenmiş olan tazminat miktarı kadar mağdura
halef olarak suç faillerine rücu eder. Bu Kanuna göre yapılan yardımın haksızlığı mahkeme kararıyla belirlendiği takdirde yardım, Devlet veya yetkili makamlar tarafından ilgiliden geri alınır.

GEREKÇE
24/04/1985 tarihinde Türkiye tarafından imzalanmış bulunan “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” çerçevesinde önerilmiştir.
Madde düzenlenirken ayrıca “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin 30. maddesinden yararlanılmıştır. İlgili madde şöyledir:

“Madde 30/2 – Tazminat
Ciddi bedensel hasar gören ya da sağlıkları ciddi bir şekilde zarar gören ve uğradıkları zarar fail, sigorta ya da Devlete ait sağlık ve sosyal yardım hizmetleri gibi diğer kaynaklardan karşılanmayan kişilere Devlet tarafından yeterli tazminat sağlanır. Bu hüküm, mağdurun güvenliği için gereken özen gösterildiği müddetçe, Taraf Devletlerin verdikleri tazminatı failden geri talep etmelerine engel teşkil etmez.”


Gizlilik kararı ve uygulanması
MADDE 18- Aile Mahkemelerince verilecek gizlilik kararları şiddet riskinin gereklerine göre, mağdurun, çocuklarının, yakınlarının, şiddet tanıklarının ve şiddeti ihbar edenlerin bazı ya da tüm bilgilerinin gizliliğinin sağlanması şeklinde verilebilir. Bu çerçevede nüfus kayıt bilgileri de değişik olan yeni bir kimlik çıkartılması, yeni bir isim verilmesi, ev, iş, okul, bulunduğu yer ve diğer tüm bilgilerinin gizliliğinin sağlanması kararı verilebilir. Gizlilik kararı verilen durumlarda bu kişilerin ve birlikte yaşadıkları kişilerin, kimlikleri ve adresleri tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur. Nüfus, ikametgâh, SGK, tapu, trafik, işyeri, okul vb. bilgileri için ilgili Bakanlıklarca sistemlerindeki kayıtların gizliliğini sağlayıcı karartma uygulaması yapılır. Bu durumda kendilerine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir.

Kimlikleri, adresleri ve diğer bilgileri gizli tutulan kişilerle ilgili olarak alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Bu kapsamda görev alan bütün birimler, gizliliğin sağlanmasına yönelik gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.

GEREKÇE

Teknik yöntemlerle takip

MADDE 19- Bu Kanun uyarınca verilen koruma tedbir kararlarının takibi, teknik araç ve yöntemler kullanılmak suretiyle de izlenebilir. Teknik takibin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.
GEREKÇE

Bildirim yükümlülüğü
MADDE 20- Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları herhangi bir şekilde öğrendikleri şiddet eylemlerini Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa bildirmekle yükümlüdür. Bu yasa kapsamına giren şiddet eylemlerinin gerçekleşmesine tanık olan veya böyle bir eylemin gerçekleşebileceğine dair makul nedenleri olan veya olası başka şiddet eylemlerinin yaşanabileceğine inanan bireylerin bunu yetkili makamlara veya örgütlere bildirmesini teşvik etmek üzere gerekli tedbirleri alınır. Sivil toplum örgütleri, kendilerine yapılan başvurucularda, başvurucuyu yasal hakları ve başvurabileceği hukuk yolları konusunda bilgilendirmesi, şiddet eylemini ya da tehdidini yetkili makamlara bildirmesi konusunda yol göstermesi için teşvik edilir.

GEREKÇE
1. Bireylerin bildirim yükümlülüğü konusunda cümle, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden aynen alınmıştır.
2. Sivil toplum örgütlerinin bildirim yükümlülüğü çıkarılmıştır. Aksi takdirde, adli makamlara başvuru yollarını bilmeyen ya da henüz buna hazır olmayan bireylerin sivil toplum örgütlerine danışma ve buralardan destek almalarının önü kapatılmış olacaktır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Teşkilat

Kolluk şiddetten koruma bürosu
MADDE 21- Bu Kanunda öngörülen görevleri yerine getirmek üzere, kolluk içinde şiddetten koruma büroları oluşturulur. Bu bürolarda görevlendirilecek personelin, eşit sayıda kadın ve erkekten oluşması ve konu ile ilgili gerekli eğitimleri almış bulunması gerekir. Bu bürolar oluşturuluncaya dek, ilgili kolluk birimlerinde, bu yasanın uygulanması ile ilgili olarak, bu alanda eğitim almış yeterli sayıda personel görevlendirilir. Bu alanda görevlendirilen personel, bu bürolar dışında başka birimlerde görevlendirilemez. Kolluk güçlerinin görevlendirdiği mobil ekiplerde bu bürodan en az bir kadın ve bir erkek kolluk personelinin bulunması zorunludur.


GEREKÇE
Yasanın etkin biçimde uygulanması için, kolluk içinde zorunlu şiddetten koruma birimlerinin oluşturulması ve teşkilat bütünlüğü sağlanması açısından önerilmiştir.


Cumhuriyet savcılığı şiddetten koruma bürosu
MADDE 22- (1) Bu Kanunda ve aynı zamanda mevcut ulusal ve uluslar arası ilgili tüm mevzuatta öngörülen görevleri yerine getirmek üzere, Cumhuriyet başsavcılıklarında şiddetten koruma bürosu kurulur. Cumhuriyet başsavcısınca yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı, bu büroda görevlendirilir. Bu büroda ayrıca cumhuriyet başsavcılığınca yeterli sayıda uzman personel görevlendirilir.

Cumhuriyet Savcılığı şiddetten koruma bürosunun görevleri
MADDE 23- (1) Büronun görevleri bu Kanun kapsamında;
a) Acil tedbir alınması gereken durumlarda, gecikmeksizin bu tedbirleri almak veya alınmasını sağlamak,
b) Aile mahkemesinden koruma tedbirleri alınması için talepte bulunmak,
c) Bu Kanunda düzenlenen suçlara ilişkin soruşturma iş ve işlemlerini yürütmek,
ç) Şiddet gören kişilerden yardıma, barınmaya veya benzeri diğer hizmetlere ihtiyacı olanlara, ihtiyaç duydukları destek hizmetlerini sağlamak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışmak,
d) Koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının tebliğini yapmak, yerine getirilmesini sağlamaktır.

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkrada gösterilen görevler, bu büroda görevli olmayan Cumhuriyet savcıları tarafından da yerine getirilebilir.

Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü
MADDE 24 - (1) Bu yasada belirtilen önleyici politikaların oluşturulup uygulanması, yasa kapsamında alınacak koruyucu tedbirlerin uygulanmasının izlenmesi ve şiddetle ilgili çalışmaların eşgüdümünü sağlamak üzere Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün (KSGM) koordinasyonunda bir Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü kurulacaktır. Müdürlüğe bağlı olarak iller ve ilçelerde taşra teşkilatları oluşturulacaktır.

Müdürlük ve taşra teşkilatlarında, bu yasanın amaçlarına uygun olarak şiddet ve toplumsal cinsiyet eğitimi almış eşit sayıda kadın ve erkek personel görevlendirilecektir.

(2) Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü’nün bu Kanun kapsamındaki görevleri şunlardır:

a) Yasanın amacına uygun olarak şiddetin önlenmesi için gerekli tüm kamusal politikaların oluşturulmasını ve uygulanmasını sağlamak üzere bir, beş ve 10 yıllık eylem planları oluşturarak bu planların hayata geçirilmesini sağlamak,
b) Yasa kapsamı ile ilgili tüm bakanlıklarının ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının program ve bütçelerinin bu yasanın amaçlarına uygun olarak düzenlenmesini ve uygulanmasını sağlamak,
c) Kanun kapsamı ile ilgili tüm bakanlıklarının ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının konuyla ilgili çalışmalarının koordinasyonunu yapmak,
ç) Konu ile ilgili 2006/17 sayılı Başbakanlık genelgesinin uygulanmasını izlemek, genelgede sayılan tüm kuruluşların bu yasa kapsamında yaptıkları ve izleyecek dönem için planladıkları çalışmalar hakkında üçer aylık raporlar hazırlayarak Müdürlüğe verilmesini sağlamak, genelge hükümlerine uymayanlar hakkında gerekli uyarıları yaparak, gerektiğinde yasal mekanizmaları harekete geçirmek, bu bilgileri kamuoyu ile paylaşmak,
d) Bu konunun amaçlarına ulaşması için gerekli araştırmaları yapmak, yaptırmak ve konu ile ilgili bir veri toplama/istatistik merkezi oluşturmak,
e) Bu Kanun kapsamında oluşturulacak acil telefon hattı, cinsel kriz merkezleri ve teknik takip merkezi gibi merkezlerin kurulmasını sağlamak, çalışmalarını düzenlemek ve koordine etmek,
f) Bu Kanun kapsamında çalışan SHÇEK’lere bağlı kadın sığınakları ile yerel yönetimlerin açmış bulundukları ve açacakları sığınakların çalışmalarının, kadın sığınaklarının evrensel ilkelerine ve Türkiye Kadın Sığınakları Kurultay’larında saptanmış kurallara uygun olarak yürütülmesini sağlamak, kamuya ait yeni sığınaklar açmak; (nüfusu 50.000 ile sınırlı olmaksızın) tüm belediyelerin sığınak açmasını sağlamak; kadına ve çocuklara yönelik şiddet alanında çalışan kadın sivil toplum örgütlerinin sığınaklarına maddi destek sağlamak, yeni sığınaklar açmalarını maddi destek de sağlayarak teşvik etmek,
g) Bu Kanun kapsamında ilgili tüm kurum ve kuruluşlarda görev yapacak personel ve uzmanların meslek içi eğitimlerinin ve yenileme eğitimlerinin yapılmasını ve bu yasanın amaçları doğrultusunda içeriklendirilmesini sağlamak, bu konuyla ilgili çalışmaları koordine etmek,
h) Bu Kanun kapsamında korunan bireyler hakkında, kolluk, savcılık, mahkeme ve koruma kararının uygulanması aşamalarındaki alınan tedbirlerin amacına uygun, şiddetten korunmayı sağlayıcı ve mağdurların güvenli ve fiziksel, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddetten uzak bir yaşam sağlayabilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını ve alınan tedbirlerin etkili bir biçimde uygulanmasını sağlamak, denetlemek,
i) Alınan kararların uygulanması, uygulamanın sonuçları ve taraflar üzerindeki etkilerini izlemek,
j) Bu Kanun kapsamında korunan bireylere; kolluğa başvurularından ya da kolluğun duruma elkoyduğu tarihten itibaren hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek,
k) Bu Kanun kapsamında verilen kararla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesi için tarafları desteklemek, yardımcı olmak, gerektiğinde önerilerde bulunmak.
l) Korunan bireylerin karşılaştıkları psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde danışmanlık yapmak ve bu kişilere yardımcı olmak,
m) Tedbir kararı veya istek halinde şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiye psiko-sosyal danışmanlık alması için teşvik etmek,
n) Korunan bireylere 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile 03/7/2005 tarihli ve 5402 tarihli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda SHÇEK ile işbirliği içinde gerekli işlemleri yürütmek.
o) Bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek.

2) Birinci fıkrada sayılan görevlerin yerine getirilmesi sırasında kolluk güçleri, kamu kurum ve kuruluşları, aile ve çocuk mahkemelerinde görevli benzer görevlerde bulunan personel müdürlük görevlilerine yardımcı olurlar.


GEREKÇE

1. Taslaktaki “Denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğü” adı mağdura değil, faile yardım ve destek verileceği şeklinde bir yanlış algılama yaratacaktır. Bu nedenle müdürlüğün adı, daha net ve amacını yansıtacak şekilde “Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü” olarak önerilmiştir.
2. Taslakta bu müdürlüğün hangi bakanlık ve kurum ile ilişkilendirileceği belirtilmemiştir. 4 Temmuz 2006 tarih ve 2006/17 sayılı “Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler”le ilgili Başbakanlık genelgesinden beri KSGM bu genelgenin uygulanması ile ilgili olarak görevlendirilmiş bulunduğu için “Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü”nün de KSGM’nin görev ve yetki alanında bir birim olarak örgütlenmesi önerilmektedir. “Müdürlük, büro, birim” vb. adlar verilebilir, ancak kendine ait bir bütçesi, personeli ve il/ilçe teşkilatları olması bu yasanın amaçlarına ulaşması bakımından kritik önem taşımaktadır.
3. Müdürlüğün etkin bir çalışma yürütebilmesi açısından maddeye 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi çerçevesinde ekler yapılmıştır.
4. SHÇEK, bu alanda eksiklik/yetersizlik ve yanlış uygulamaları olmakla birlikte, belli bir deneyim birikimi sağlamıştır. SHÇEK ve ekibinin, yeni yapılanmaya entegre edilmesi gerekmektedir.
5. vd…

Uygulamanın takibi - Şiddet Takip ve Uzman Eylem Komisyonları

MADDE 25- (1) Bu Kanun hükümlerinin uygulanması Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının sorumluluğundadır. Bu bakanlıklar, yasanın uygulanmasını, Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü’nün yanı sıra “Şiddet Takip ve Uzman Eylem Komisyonları” ile takip eder.

“Şiddet Takip ve Uzman Eylem Komisyonları”, Adalet, İçişleri Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları ile yargı, cumhuriyet savcıları, kolluk kuvvetleri, konuyla ilgili yerel ve ulusal yetkililer ve ilgili devlet kuruluşlarının yanı sıra, kadın ve çocuk sivil toplum örgütleri, barolar, üniversitelerin ilgili bölümlerinden akademisyenlerin temsilcilerinden oluşur. Komisyonlar, iki yıl için belirlenen en az 10, en fazla 20 üyeden oluşur. Komisyonların oluşumuna cinsiyet, yaş, engellilik vb. bu yasanın 4/c maddesinde belirlenen kriterlerin yansımasına özen gösterilir.

Bu komisyonların kuruluşu ve çalışmaları, Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü tarafından yürütülür. Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü’nün merkezinde ve tüm taşra teşkilatlarında ayrıca bir “Şiddet Takip ve Uzman Eylem Komisyonu” kurulur.

Komisyonlarda yeralacak kadın ve çocuk sivil toplum örgütleri, bu alanda çocuk hakları, kadına ve çocuğa yönelik şiddet, kadının insan hakları, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması gibi bu yasanın amaçlarıyla uyumlu çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerinin kendi aralarından yapacakları seçimle belirlenir.

Komisyonların görevi, yasanın daha etkin uygulanması ve uygulamada ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi için gerekli tedbirleri almaktır. Bu çerçevede ilgili tüm kurumlardan bilgi isteme ve tavsiyelerde bulunmakla görevli ve yetkilidir.

(2) Komisyonların toplantı günleri ve gündemleri ve çalışma kuralları ile ilgili esaslar ilgili yönetmelikle belirlenir. Bu yönetmelikte, toplantıların periyodları, periyod dışı toplantıların tarih ve gündeminin komisyon üyelerine en az 7 gün önceden bildirileceği, komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile toplanacağı ve katılan üyelerin salt çoğunluğu ile karar alacağı, komisyonun gerekli gördüğü hâllerde uzmanlardan yararlanabileceği, hukuki ve/veya cezaî soruşturma veya kovuşturma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın her türlü araştırma ve incelemeyi re'sen yapabileceği, gerekli gördüğü kişileri dinleyebileceği ve benzeri komisyon çalışmaları ile ilgili kurallar düzenlenir.

(3) Komisyonda görev alan kurum temsilcilerine 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla fiilen görev yaptıkları her gün için (4000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Bu ödemelerde damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bir ayda fiilen görev yapılan gün sayısının onbir günü aşması halinde, aşan günler için huzur hakkı ödenmez.

Hükümet dışı örgütler ve sivil toplum
MADDE 26- Bakanlık, ilgili hükümet dışı örgütlerin ve sivil toplumun kadına ve çocuklara yönelik şiddetle ve ev içi şiddetle mücadele alanında her düzeyde yaptıkları çalışmaları göz önüne alır, teşvik eder, destekler ve bu örgütlerle etkili işbirliği gerçekleştirir.

Bakanlık, Şiddetin tüm biçimleriyle mücadeleye ve şiddetin her biçiminin önlenmesine yönelik bütünleştirilmiş politika, önlem ve programların, bu alandaki hükümet dışı örgütleri ve sivil toplumu da dâhil ederek yeterli düzeyde hayata geçmesi için uygun mali kaynakları ve insan kaynaklarını tahsis eder.

GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden alınmıştır.


Görevlilerin ve Uzmanların eğitimi
MADDE 27- Aile mahkemesi hâkimleri, Cumhuriyet savcıları, kolluk görevlileri, sosyal çalışma görevlileri ile Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğünde görevli personelin ve diğer ilgililerin görevlerine başlamadan önce veya görevleri süresince, uluslar arası sözleşmeler ışığında, şiddet, toplumsal cinsiyet ve kadının insan hakları, kadın-erkek eşitliği, mağdurların hakları ve ihtiyaçlarının yanı sıra ikincil mağduriyetin nasıl önleneceği hakkında gerekli eğitimi almaları zorunludur.
Bu eğitimler ve içerikleri hakkında, ilgili kurumlarca Şiddet Önleme, İzleme ve Eşgüdüm Merkezi Müdürlüğü’ne düzenli olarak bilgi verilecek ve yapılacak eğitimlerde bu müdürlüğün hazırlayacağı çerçeve metinler temel alınacaktır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Ceza Hükümleri

Mahkeme
MADDE 28- (1) Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye ceza mahkemelerinde görülür.
(2) Bu Kanun uyarınca verilecek tutuklama kararları da birinci fıkrada belirtilen mahkemeler tarafından verilir.
(3) Bu davalar, acele işlerden sayılır ve adli tatilde de bakılır.

Şikayet
MADDE 29- Bu yasa kapsamındaki suçlarla ilgili olarak ceza kovuşturmasının başlatılmasında ve yürütülmesinde mağdurun talebi, ifadesi ya da şikayet koşulu aranmaz. Şikayeti ve girişimi üzerine başlatılan kovuşturma, soruşturma ya da dava, şikayet geri alınsa bile devam eder.

Zamanaşımı
MADDE 30-
Bu yasa kapsamında başta çocukların cinsel istismarı ve zorla evlendirilmeleri olmak üzere çocuklara karşı işlenen suçlarda yasal işlemlerin başlatılması için zaman aşımı süresi işletilmeyecektir. TCK’nın ilgili maddeleri bu yasa ile değiştirilmiştir.

GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden Türkiye’ye uyarlanmıştır.

Uzlaşma ve arabuluculuk
MADDE 31- Bu yasa kapsamındaki suçlarda soruşturma ve yargılama öncesinde ve yargılama aşamasında uzlaşma ve arabuluculuk girişimlerinde bulunulamaz, uzlaşma ve arabuluculuk ile ilgili uluslar arası ya da ulusal sözleşme ve yasa hükümleri uygulanmaz.

GEREKÇE
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden aynen alınmıştır.

Suçların kabul edilemez gerekçeleri;
Madde 32 –
1. Bu Kanun kapsamında yer alan şiddet eylemleri ile ilgili olarak alınacak tedbirler ve başlatılacak cezai işlemlerde kültür, örf ve adet, gelenek veya “namus” gerekçeleri kabul edilemez. Bunlara, mağdurun, kültürel, dinî, toplumsal ya da geleneksel olarak kabul gören uygun davranış normlarını ve âdetlerini ihlal ettiği iddiaları da dâhildir. Bu gerekçelerin hiç biri cezasızlık/cezai sorumluluğun “tahrik indirimi” vb. gerekçelerle azaltılmasına neden olamaz.

Cezaların belirlenmesinde ve infaz edilmesinde hiçbir şekilde iyi hal, pişmanlık gibi cezai indirimleri uygulanamaz. Cezalar kısa süreli seçenek yaptırımlara ve/veya adli para cezasına çevrilemez.

Bu Kanun kapsamındaki hukuki ve cezai süreçlerde, mağdurun cinsel geçmişi ve tercih, tutum ve davranışlarıyla ilgili var olan kanıtlara yalnızca doğrudan davayla ilgili ve kesinlikle gerekliyse izin verilir. Bu tür kanıtlar, ancak doğrudan davayla ilgili ve kesinlikle gerekli ise toplanır.

GEREKÇE
1. Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma başlıklı karar (A/RES/59/165), 2004’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üçüncü Komitesi’nin 59. Oturumunda (A/59/496; Gündem No: 98) Kadınların Konumlarının Güçlendirilmesi mevzuatının altında tartışıldı ve kabul edildi. Kararda sekizi İslam Konferansı Örgütü üyesi olmak üzere, tam 72 devletin imzası bulunmaktadır. Kararı masaya yatıran ana sponsorlar Türkiye ve Britanya’dır. Kararın Türkçe dahil olmak üzere 19 dilde tercümesi: http://www.wunrn.com/reference/crimes_honor.htm

Kabul edildiği 2004’te bu karar, Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye’nin kendi tarihinde
kadın konusunda yaptığı bir ilkti. Böylesine hassas bir konuda Müslüman ülkelerden de destek bulması nedeniyle Dışişlerinin çok önemli bir başarısı olarak gösterildi.

2. B.M 19 Nolu Genel Tavsiye Kararı mad.23 ii (Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi tavsiyeleri)

Risklerin değerlendirilmesi ve ağırlaştırıcı nedenler
Madde 33 –
Bu Kanun kapsamında, kolluk birimlerinde yapılan işlemler, cumhuriyet savcılığı, aile mahkemesince alınacak tedbirler ve bu yasa kapsamında asliye ceza mahkemelerinde görülen davalarda aşağıdaki riskli (ve ceza hukuku açısından, cezayı ağırlaştırıcı) durumları ilk ve en acil göstergeler olarak önemle ele alınır:

a. Şiddet eylemi ya da tehdidi, eski veya şimdiki eş ya da partnere karşı ailenin bir ferdi, mağdurla evlilik dışı ilişki yaşayan veya kendi otoritesini kötüye kullanan bir kişi tarafından işlenmişse;
b. bir suç oluşturan eylem ya da eylemler mükerreren işlenmişse;
c. suç, çeşitli şartlar nedeniyle savunmasız durumdaki bir kişiye karşı işlenmişse;
d. suç, bir çocuğa karşı veya bir çocuğun önünde işlenmişse;
e. suç, iki ya da daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmişse;
f. suç işlenmeden önce ya da suç sırasında aşırı düzeyde şiddet uygulanmışsa;
g. suç, silah vb. araçlar kullanılarak veya bunlarla tehdit ederek işlenmişse;
h. suç mağdur için ağır fiziksel veya psikolojik hasarla sonuçlanmışsa;
i. fail, aynı nitelikteki suçlar nedeniyle daha öncesinde mahkum edilmişse;

bu ve benzeri riskli durumlar, ölüm riski, ciddi zarar görme riski ve şiddetin tekrarlanması riskleriyle birlikte ele alınarak değerlendirilir.

Yargılama kuralları
Madde 34 – Aile mahkemesinin uzun vadeli tedbir kararları için duruşma açtığı ya da asliye ceza mahkemesinde bu yasa uyarınca gerekli davaların açıldığı durumlarda;

a. mağdur ve failler arasındaki iletişimin mahkemede ve kolluk kuvvetlerinin mevkiinde, mümkün olduğu ölçüde önlenmesi sağlanır,

b. mağdurun, kendisinin veya ailesinin tehlikede olabileceği durumlarda, mağdurun esasen mevcut ve uygun iletişim teknolojilerinden yararlanarak mahkeme salonuna gitmeden ya da en azından fail olduğu iddia edilen kişinin mahkeme salonunda bulunmadığı bir ortamda ifade vermesi sağlanır.

c) Mümkün ve uygunsa, mağdurla yapılacak bütün mülakakatların aynı kişiler tarafından gerçekleştirilmesi,
d. Mağdurla yapılacak mülakatların cezai işlemlerin amacı için gerekli olan kadar ve mümkün olduğunca sınırlı tutulması;
e. Mağdurun yasal temsilcisinin eşlik etmesi,
f-Mağdurla yapılan tüm mülakatların sesli-görüntülü olarak kaydedilmesi ve bu kayıtların gerektiğinde mahkeme işlemlerinde delil olarak kabul edilmesi sağlanır.


Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranma
MADDE 35- (1) Bu Kanun uyarınca verilen koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişi, fiili başka bir suç oluştursa bile, işlediği bu suç ve suçların cezasının yanı sıra, sadece verilen koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranmaktan ötürü, altı aydan oniki aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını ilgili ceza hâkiminden talep eder. Ceza mahkemesi hâkimi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir. Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranış nedeniyle verilen ceza, hiçbir biçimde ertelenemez, paraya çevrilemez, hükmün açıklanması geriye bırakılamaz.

Görevi İhmal
MADDE 36- Bu kanun uyarınca yapılan başvuruların gereken aciliyetle, dikkat ve özenle yerine getirilmemesinden sorumlu olan kamu görevliler hakkında hukuki ve cezai kovuşturma yolları açıktır.

Gizliliğin ihlali
MADDE 37-
(1) Bu Kanun çerçevesinde verilen gizlilik kararlarını ihlal eden herkes 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla,
(2) Bu kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri, bu yasada “mağdur” olarak tanımlanan kişilerin maddi ve manevi zarara uğraması ya da bu tehlike ile karşı karşıya kalması sonucunu doğuracak biçimde açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini kolaylaştıran kamu görevlileri, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Görevi kötüye kullanma” başlıklı 257, “Göreve ilişkin sırrın açıklanması” başlıklı 258 inci maddesi ve diğer ilgili hükümlere göre cezalandırılır.

Harç ve masraflardan muafiyet
MADDE 38- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular, bildirimler, düzenlenecek belgeler, resmi mercilerce ve noterlerce yapılacak işlemler ile bu yasaya göre ödenen yardımlar ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden vergi, resim, harç ve posta giderleri vb. hiçbir masraf alınamaz.

Sağlık giderleri
MADDE- 39 Bu Kanun uyarınca hakkında tedbir kararı verilen şiddet mağdurlarından sosyal güvencesi olmayanların sağlık giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanır.

Adli Yardım
MADDE- 40 Bu Kanun uyarınca tüm mağdurlara hukuksal destek sağlanması için gerekli düzenlemeler yapılır. Bunun için baro CMK ve Adli Yardım servisleri yeniden yapılandırılır. Mağdurlara hukuki destek mağdurun başvurduğu kurumda verilir.

Olanaklar ölçüsünde adliyelerde barolar tarafından bu konuda destek verecek birimler açılır.

Mağdurun maddi olanaklarının yetersizliği durumunda ilgili hukuk ve ceza davaları yargılama aşamasında da yargılama giderleri ve harçlardan muafiyet tanınır.

ALTINCI BÖLÜM
Son Hükümler

Yönetmelik
MADDE 41 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre öncelikle maddi yardımlar, teknik takip, savcılık ve bakanlık izleme bürolarına ilişkin yönetmelikler olmak üzere çıkarılması gereken tüm yönetmelikler, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde, Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıklarının koordinasyonu ile ilgili bakanlıkların görev/yetki alanlarına göre, Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık bakanlıkları ile düzenlenir.

GEREKÇE
Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet, birden çok bakanlığın görev ve yetki alanına girmektedir. İşbu kanun kapsamında değişik bakanlıkları ilgilendiren birden çok yönetmelik çıkartılması gerekebilecektir. Tüm bu yönetmeliklerin, tüm bakanlıklarla ortak çıkartılmasının değişik zorluklar yaratabileceği düşünülerek, “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıklarının koordinasyonu” ile ve bu bakanlıkların sadece uygun görecekleri ilgili bakanlık ile yönetmelik hazırlamalarını kolaylaştırmak amacıyla önerilmiştir.


Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 42- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un yerine, aynı Kanun numarası ile işbu kanun kabul edilmiştir.

GEREKÇE
Yasanın adı konusunda belirtilen gerekçedir.
Yürürlük
MADDE 43- (1) Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 44- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Old 15-10-2011, 11:23   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Kadın Örgütlerinin Bakanlığa sunduğu taslak sonrasında Bakanlık tarafından Başbakanlığa gönderilen taslak metin karşılastırmalı olarak aşağıdadır.

GÖRÜŞE SUNULAN TASLAK METİN
KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN
KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan; kadınların, çocukların, eşlerin, nişanlıların, yakın ilişki içinde yaşayanların, nişanlılık veya evlilik birliği ya da beraberliği herhangi bir sebeple sona ermiş olan bireylerin veya diğer aile bireylerinin korunmasına ilişkin hükümleri kapsar.

Tanımlar
MADDE 3- (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,
b) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,
c) Koruyucu tedbir: Aile mahkemesi hâkimi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, bu Kanunun uygulanmasının söz konusu olduğu kişiler hakkında olayın kapsam ve özelliği dikkate alınarak, istem üzerine veya re’sen hükmedeceği tedbirleri,
ç) Mahkeme: Aile mahkemesini,
d) Şiddet: Bireyin, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,
e) Şikâyet ve ihbar: Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan bireyin aile mahkemesine müracaat etmesini veya kendisinin ya da başka bir kişinin olayı Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine yazılı, sözlü veya başka bir suretle bildirmesini,
ifade eder.

Temel ilkeler
MADDE 4- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Hizmetin sunulmasında insan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi,
b) Hakkında koruma tedbir kararı alınan kişilere, hizmet sunulmasının insan onuruna yaraşır şekilde yerine getirilmesi,
c) Hizmetin sunulması ve yürütülmesi sırasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılmaması,
ç) Koruyucu tedbir kararı verilmesi ve uygulanması sırasında hakkında koruma tedbiri verilen kişilerin durumları dikkate alınarak özel ihtimam gösterilmesi,
d) Bu Kanun kapsamında öngörülen tedbirlerin alınması ve uygulanması sırasında; kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları, gönüllü gerçek ve tüzel kişiler ile özel sektörün işbirliği içinde çalışması ve bu konuda toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,
e) Bu Kanun kapsamında verilen hizmetin ülke çapında eşit ve dengeli sunulması,
ilkeleri gözetilir.


İKİNCİ BÖLÜM
Koruyucu Tedbirler

Koruyucu tedbirler
MADDE 5- (1) Aile mahkemesi hâkimi, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, istem üzerine veya re'sen bu maddede belirtilen tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere hükmedebilir.
(2) Bu tedbirler;
a) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişinin;
1. Korunan bireye karşı şiddete yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
2. Müşterek konuttan uzaklaştırılması ile konutun 2 nci maddede belirtilen bireylere tahsisi,
3. Korunan bireylere yaklaşmaması,
4. Korunan bireyin konut, okul ya da işyerine yaklaşmaması,
5. Korunan bireyin eşyalarına zarar vermemesi,
6. Korunan bireyi iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
7. Silah veya benzeri araçlarını kolluk kuvvetlerine teslim etmesi, bu kişinin kamu görevlisi olması durumunda çalışma saatleri dışında silah veya benzeri araçlarını kurumuna teslim etmesi,
8. Alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak korunan bireylere ya da bu bireylerin yaşamakta olduğu konuta, okula veya işyerine yaklaşmaması ve belirtilen maddeleri bu yerlerde kullanmaması,
9. Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurmasının ve tedavisinin sağlanması,






b) Korunan bireyin;
1. Barınma yeri olmaması hâlinde, kendisine ve çocuklarına uygun barınma yeri sağlanması,
2. Geçici maddî yardım yapılmasının sağlanması,
3. Lehine tedbir nafakası bağlanması,
4. Kamu kurum ve kuruluşunda çalışması halinde, iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi,
5. Fizikî koruma altına alınması,
gibi tedbirlerdir.

(3) İkinci fıkranın (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca barınma yeri sağlanmasına karar verilmesi halinde, bu kişilerin ve birlikte yaşadıkları kişilerin kimlikleri ve adresleri gizli tutulur. Bu halde kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir.

(7) Hâkim, bu maddede öngörülen koruyucu tedbirler yanında 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında da karar vermeye yetkilidir.

(9) Tedbir kararları duruşma yapılmaksızın verilir. Ancak, hâkim zaruret gördüğü hâllerde duruşma yapabilir.

(10) Verilen koruyucu tedbir kararı mahkemece ivedikle Cumhuriyet başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet başsavcılığı derhal kolluk kuvvetleri marifeti ile kararın ilgililere tebliğini sağlar ve uygulanmasını takip eder.
(11) Bu madde hükümlerine göre uygulanacak tedbirlerin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.


Acil koruyucu tedbir kararı verilmesi
MADDE 6- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesinde düzenlenen tedbirler, Cumhuriyet başsavcılığının istemi veya korunan bireyin başvuruda bulunması üzerine, derhal duruşma yapılmaksızın ve şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaksızın verilir.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde veya resmi çalışma saatleri dışında, Cumhuriyet savcısı tarafından da acil koruyucu tedbir kararı verilir. Cumhuriyet savcısı, kararını sözlü olarak kolluğa bildirir ve sözlü emri en kısa sürede yazılı olarak da gönderir. Cumhuriyet savcısı, evrakı kararın alındığı tarihi takip eden ilk iş günü içinde hâkimin onayına sunar.
(3) Acil koruyucu tedbir kararı verilinceye kadar kolluk görevlileri, şiddete maruz kalan birey hakkında gerekli güvenlik tedbirlerini alır.
(4) Acil koruyucu tedbir kararı kolluk birimlerince ilgiliye derhal tebliğ edilir ve yerine getirilir.
(5) Acil korunma tedbiri kararı en fazla otuz günlük süre ile sınırlı olmak üzere verilir. Hâkim bu süre içinde denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünde görevli denetim görevlilerinden kişiler hakkında sosyal araştırma raporu hazırlanmasını isteyebilir. Bu sürenin sonunda, hâkim toplanan delillere göre yeniden koruma tedbirine karar verir.


Fiziki koruma ve güvenlik tedbirleri
MADDE 7- (1) Korunan birey hakkında fiziki koruma tedbirine hükmedilmesi halinde, kolluk tarafından gerekli güvenlik tedbirleri alınır.
(2) Fiziki koruma tedbirlerinden hangisinin uygulanacağına, yapılan değerlendirme üzerine ve durumun özellikleri dikkate alınarak ilgili kolluk tarafından karar verilir.
(3) Şiddet uygulayan bireyin bu madde uyarınca alınan tedbirlere uymaması halinde ilgili kişiler kolluk görevlilerince o yerden uzaklaştırılabilir. Uzaklaştırma tedbirine uymayan kişiler yakalanarak bu durum Cumhuriyet Savcısına bildirilir ve hakkında gerekli yasal işlem yapılır.
(4) Bu madde hükmüne göre uygulanacak tedbirlerin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

Tedbirin değiştirilmesi veya sona ermesi
MADDE 10- (1) Cumhuriyet savcısı veya ilgililer her zaman verilen tedbir kararının kaldırılmasını veya değiştirilmesini kararı veren hâkimden isteyebilir.
(2) Hâkim, talep üzerine veya resen tedbirleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir ya da kişiyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) Tedbirin uygulanması, kararda öngörülen sürenin dolması veya altı aylık sürenin bitmesiyle kendiliğinden sona erer.

MADDE 5 (…)
(8) Bu madde uyarınca verilen koruyucu tedbirlerin süresi en fazla altı aydır.

Koruyucu tedbir kararında bulunacak hususlar
MADDE 9- (1) Koruyucu tedbir kararında;
a) Hakkında tedbir kararı verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerine,
b) Tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresine,
c) Geçici maddi yardım veya tedbir nafakası öngörülmüş ise, bunun süresi ve miktarına,
ç) Karara karşı kararı veren aile mahkemesine bu kararın kaldırılması veya değiştirilmesi için başvuruda bulunabileceği,
d) Hakkında tedbir kararı verilen kişinin kararın gereklerini yerine getirmemesi halinde gözaltına alınabileceği veya tutuklanabileceğine,
ilişkin hususlara yer verilir.


Bildirim yükümlülüğü
MADDE 12- (1) Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları herhangi bir şekilde öğrendikleri şiddet eylemlerini Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa bildirmekle yükümlüdür.


Gizlilik kuralı
MADDE 13- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesi uyarınca barınma yeri sağlanmasına karar verilen ve kimlikleri ile adresleri gizli tutulan kişilerle ilgili olarak alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Bu kapsamda görev alan bütün birimler gizliliğin sağlanmasına yönelik gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.

Gizliliğin ihlali (BEŞİNCİ BÖLÜM Ceza Hükümleri)
MADDE 23- (1) Bu Kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini kolaylaştıranlar 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesi hükmüne göre cezalandırılır.


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Teşkilat

Cumhuriyet savcılığı şiddetten koruma bürosu
MADDE 14- (1) Bu Kanunda öngörülen görevleri yerine getirmek üzere, Cumhuriyet başsavcılıklarında şiddetten koruma bürosu kurulur. Cumhuriyet başsavcısınca yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı, bu büroda görevlendirilir.

Şiddetten koruma bürosunun görevleri
MADDE 15- (1) Büronun görevleri bu Kanun kapsamında;
b) Aile mahkemesinden koruma tedbirleri alınması için talepte bulunmak,
a) Tedbir alınması gereken durumlarda, gecikmeksizin bu tedbirleri almak veya alınmasını sağlamak,
d) Koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının tebliğini yapmak, yerine getirilmesini sağlamaktır.
ç) Şiddet gören kişilerden yardıma, barınmaya veya benzeri diğer hizmetlere ihtiyacı olanlara ihtiyaç duydukları destek hizmetlerini sağlamak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışmak,
c) Bu Kanunda düzenlenen suçlara ilişkin soruşturma iş ve işlemlerini yürütmek,
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkrada gösterilen görevler, bu büroda görevli olmayan Cumhuriyet savcıları tarafından da yerine getirilebilir.


Kolluğun görevleri
MADDE 16- (1) Bu Kanunda öngörülen kolluk görevleri öncelikle ilgili kolluk birimlerinde belirlenen, bu alanda eğitim almış yeterli personel tarafından yerine getirilir.
(2) Amaçlanan hizmetlerin yerine getirilebilmesi için eğitim almış yeterli sayıda kolluk görevlisi ilgili birimlerde görevlendirilir.
(3) Bu Kanun uyarınca kolluk tarafından alınacak korunma ve güvenlik tedbirleri, bu maddedeki işlemleri yürüten ilgili kolluk birimlerinin koordinasyonunda yerine getirilir.


Denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğü
MADDE 17 - (1) Denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünün bu Kanun kapsamındaki görevleri şunlardır:


a) Bu Kanun kapsamında korunan bireylere; hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek.
b) Bu Kanun kapsamında verilen kararla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesi için tarafları desteklemek, yardımcı olmak, gerektiğinde önerilerde bulunmak.
c) Alınan kararların uygulanması, uygulamanın sonuçları ve taraflar üzerindeki etkilerini izlemek.
ç) Korunan bireylerin karşılaştıkları psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde danışmanlık yapmak ve bu kişilere yardımcı olmak.
d) İstek halinde şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiye psiko-sosyal danışmanlık yapmak.
e) Karar öncesinde hâkimin isteği üzerine; tarafların geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal ve ekonomik durumu, ruhsal ve psikolojik durumu, şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişinin karşı tarafa ve topluma karşı taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak.
f) Bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek.

Koruyucu tedbir kararlarının incelenmesi
MADDE 11- (1) Kararı veren hâkim, istem üzerine veya resen koruyucu tedbir kararlarının uygulanmasını denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğüne incelettirebilir. İnceleme sonunda hazırlanan raporda, uygulanan tedbirlerin ve sürelerin değiştirilmesine veya tedbirin sona erdirilmesine ilişkin önerilere de yer verilebilir.

g) Korunan bireylere 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile 03/7/2005 tarihli ve 5402 tarihli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli işlemleri yürütmek.

(2) Birinci fıkrada sayılan görevlerin yerine getirilmesi sırasında kamu kurum ve kuruluşları, aile ve çocuk mahkemelerinde görevli benzer görevlerde bulunan personel denetimli serbestlik görevlilerine yardımcı olurlar.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler

Teknik yöntemlerle takip(İKİNCİ BÖLÜM/Koruyucu Tedbirler)
MADDE 8- (1) Bu Kanun uyarınca verilen koruma tedbir kararlarının takibi, teknik araç ve yöntemler kullanılmak suretiyle de izlenebilir.


Kurumlararası koordinasyon
MADDE 19- (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyon; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yerine getirilir.

(2) Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler bu Kanunda öngörülen hizmetlere katkıda bulunmaya teşvik edilir.



Görevlilerin eğitimi
MADDE 18- (1) Aile mahkemesi hâkimleri, Cumhuriyet savcıları, kolluk görevlileri, sosyal çalışma görevlileri ile denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünde görevli denetim görevlilerinin ve diğer ilgililerin görevlerine başlamadan önce veya görevleri süresince gerekli eğitimi almaları sağlanır.


Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranma (BEŞİNCİ BÖLÜM Ceza Hükümleri)
MADDE 21- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesi uyarınca verilen koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişi fiili başka bir suç oluştursa bile, dört aydan sekiz aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını ilgili ceza hâkiminden talep edebilir. Ceza mahkemesi hâkimi Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir.
Mahkeme(BEŞİNCİ BÖLÜM Ceza Hükümleri)

MADDE 22- (1) Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye ceza mahkemelerinde görülür.
(2) Bu Kanun uyarınca verilecek tutuklama kararları da birinci fıkrada belirtilen mahkemeler tarafından verilir.
(3) Bu davalar, acele işlerden sayılır ve adli tatilde de bakılır.



MADDE 5 (…….)
Madde 5 (4)
a) Bütçe kanunlarıyla belirlenen miktarda günlük ödeme yapılır. Bu ödemelerden vergi veya benzeri herhangi kesinti yapılmaz.

b) Bu ödemeler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinde yer alan ödenekten karşılanır.
ç) Yapılan bu ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiden tahsil edilir.


d) Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle alınan geçici maddi yardımlar, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

MADDE 5 (…)
(4) İkinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca geçici maddî yardıma, geçimini sağlayacak gelirinin olmaması, bu Kanun hükümlerine göre lehine nafakaya hükmedilememesi ya da hükmedildiği halde tahsil edilememesi hallerinde karar verilir.
Madde 5/4 c) Bu Kanun uyarınca bağlanan nafakanın tahsiline başlanması ile geçici maddi yardım kesilir.

(5) İkinci fıkranın (b) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan birey aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise, hâkim tarafından bu konuda korunan bireyin yaşam düzeyini göz önünde bulundurularak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedilir. Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın, ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir.


Harç ve masraflardan muafiyet (BEŞİNCİ BÖLÜM Ceza Hükümleri)
MADDE 24- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden harç ve posta giderleri gibi masraflar alınmaz.



Sağlık giderleri (BEŞİNCİ BÖLÜM Ceza Hükümleri)

MADDE 25 (1) Bu Kanun uyarınca hakkında tedbir kararı verilen şiddet mağdurlarından sosyal güvencesi olmayanların sağlık giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanır.



Yönetmelik (ALTINCI BÖLÜM Son Hükümler)
MADDE 26 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılması gereken yönetmelikler, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde Adalet, İçişleri ve Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıkları tarafından müştereken düzenlenir.


Uygulamanın takibi
MADDE 20- (1) Bu Kanun hükümlerinin uygulanması Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının koordinasyonunda, Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından takip edilerek uygulamada ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması sağlanır.
(2) Komisyonda görev alan kurum temsilcilerine 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla fiilen görev yaptıkları her gün için (4000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Bu ödemelerde damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bir yılda fiilen görev yapılan gün sayısının dördü aşması halinde, aşan günler için huzur hakkı ödenmez.



Yürürlükten kaldırılan hükümler (ALTINCI BÖLÜM Son Hükümler)
MADDE 27- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.



Yürürlük
MADDE 28- (1) Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 29- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür

BAŞBAKANLIĞA SEVK EDİLEN TASLAK METİN

“KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN
KORUNMASINA DAİR KANUN” TASARI TASLAĞI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan; kadınların, çocukların, eşlerin, nişanlıların, yakın ilişki içinde yaşayanların, nişanlılık veya evlilik birliği ya da beraberliği herhangi bir sebeple sona ermiş olan bireylerin veya diğer aile bireylerinin korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri kapsar.




Tanımlar
Madde 2- (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,
b) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,
c) Koruyucu Tedbir: Aile mahkemesi hâkimi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, olayın kapsam ve özelliğini dikkate alarak, bu Kanun hükümlerine göre talep üzerine veya resen hükmedeceği tedbirleri,
ç) Şiddet: Bireyin, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,
ifade eder.




İKİNCİ BÖLÜM
Koruyucu Tedbirler

Koruyucu tedbirler
Madde 3- (1) Hâkim, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, talep üzerine veya resen bu maddede belirtilen tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere hükmedebilir.
(2) Bu tedbirler;
a) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan bireyin;
1) Korunan bireye karşı şiddete yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
2) Müşterek konuttan uzaklaştırılması ile konutun 1 inci maddede belirtilen bireylere tahsisi,
3) Korunan bireylere yaklaşmaması,
4) Korunan bireyin konut, okul, işyeri ya da bulunduğu yere yaklaşmaması,
5) Korunan bireyin eşyalarına zarar vermemesi,
6) Korunan bireyi iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
7) Silah veya benzeri araçlarını kolluk kuvvetlerine teslim etmesi, bu kişinin görevi nedeniyle zorunlu olarak silah bulundurması gereken kamu görevlisi olması durumunda silah veya benzeri araçlarını kurumuna teslim etmesi,
8) Alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak korunan bireylere ya da bu bireylerin yaşamakta olduğu konuta, okula işyerine veya bulunduğu yere yaklaşmaması ve belirtilen maddeleri bu yerlerde kullanmaması, bağımlılığının olması halinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması,
9) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması,
10) Meslek edindirme kurslarına katılmasının sağlanması,
11) Kamu hizmetlerinde çalışmaya tabi tutulması.
b) Korunan bireyin;
1) Barınma yeri olmaması hâlinde, kendisine ve çocuklarına uygun barınma yeri sağlanması,
2) Geçici maddî yardım yapılması,
3) Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca nafaka alacaklısı olabilecek kişilerden olması ve daha önce nafakaya hükmedilmemesi kaydıyla lehine nafaka bağlanması,
4) İkametgâhı, iş yeri veya iş alanının değiştirilmesi,
5) Hayati tehlikesinin bulunması halinde fizikî koruma altına alınması,
6) Hayati tehlikesinin bulunması halinde kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi,
7) Travma sonrası destek ve danışmanlık hizmeti almasının sağlanması,
gibi tedbirlerdir.

(3) İkinci fıkranın (a) bendi gereğince hakkında tedbir kararı verilen kişinin, ayrıca öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim programlarına katılmasına karar verilir.

(4) İkinci fıkranın (b) bendinin (1), (4), (5) veya (6) numaralı alt bentlerinde yer alan tedbirlere karar verilmesi halinde, talep üzerine veya resen, korunan birey ve birlikte yaşayanların kimlik bilgileri ve adresleri tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur ve yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir.



(5) Hâkim, bu maddede belirtilen koruyucu tedbirler yanında, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında da karar vermeye yetkilidir.
(6) Talep halinde kişisel eşya ve belgelerin, kolluk marifetiyle ilgililere teslimi sağlanır.



Koruyucu tedbir kararları ve usul
MADDE 4- (1) Tedbir kararları hâkim tarafından, Cumhuriyet başsavcılığının talebi veya başvuru üzerine, delil veya belge aranmaksızın, duruşma yapılmadan derhal verilir. Ancak, zaruret görülmesi halinde duruşma yapılabilir.


(2) Verilen koruyucu tedbir kararı mahkemece ivedikle Cumhuriyet başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet başsavcılığı derhal kolluk marifetiyle kararın ilgililere tebliğini sağlar ve uygulanmasını takip eder.


(3) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde veya resmi çalışma saatleri dışında, Cumhuriyet savcısı tarafından da koruyucu tedbir kararı verilir. Cumhuriyet savcısı, kararını sözlü olarak kolluğa bildirir ve sözlü emri en kısa sürede yazılı olarak da gönderir. Cumhuriyet savcısı, evrakı kararın alındığı tarihi takip eden ilk iş günü içinde hâkimin onayına sunar.


(4) Koruyucu tedbir kararı verilinceye kadar şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan bireyin talebi üzerine veya resen kolluk tarafından durumun özellikleri dikkate alınarak, gerekli güvenlik tedbirleri ivedilikle alınır ve zorunlu görülmesi halinde fiziki koruma sağlanır.
(5) Barınma tedbiri kararı verilmesi halinde kararın bir örneği, aile mahkemesinin yargı çevresinde bulunan Bakanlık il müdürlüğüne gönderilir.


Koruyucu tedbirin süresi, değiştirilmesi ve kaldırılması
MADDE 5- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca verilen koruyucu tedbirlerin süresi veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine, hâkim tarafından resen veya Cumhuriyet savcısı ya da ilgililerin talebiyle kararın uygulandığı tarihten başlamak üzere en geç altı aylık aralıklarla karar verilir.
(2) Hakim, şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan birey ile korunan birey arasında, evlenmenin butlanı veya boşanma davası varsa koruyucu tedbirin, bu davalarda verilen hükmün kesinleşmesine kadar devam etmesine karar verir.


Koruyucu tedbir kararında bulunacak hususlar
MADDE 6- (1) Koruyucu tedbir kararında;
a) 3 üncü maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen durumlar hariç olmak üzere hakkında tedbir kararı verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerine,
b) Tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresine,
c) Kararın kaldırılması veya değiştirilmesi için kararı veren aile mahkemesine başvuruda bulunabileceğine,
ç) Hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişinin, karara aykırı davranması halinde hapis cezasıyla cezalandırılacağı ihtarına,
yer verilir.



Kanun yolu
Madde 7- (1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen koruyucu tedbir kararlarına veya talebin reddine ilişkin kararlara karşı hukuki yararı bulunan ilgililer, kararın öğrenilmesinden itibaren iki hafta içinde itiraz yoluna başvurabilirler. İtiraz, kararı veren mahkemeye yapılır.
(2) İtiraz, verilen koruyucu tedbir kararlarının uygulanmasını durdurmaz.

Bildirim yükümlülüğü
Madde 8- (1) Herkes, herhangi bir şekilde öğrendikleri şiddet eylemlerini Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa bildirmekle yükümlüdür.


Gizlilik kuralı
Madde 9- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca kimlik bilgileriyle adresleri gizli tutulan kişilerle ilgili olarak alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Bu kapsamda görev alan bütün birimler, gizliliğin sağlanmasına yönelik gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Teşkilat

Cumhuriyet savcılığı şiddetten koruma büroları
Madde 10- (1) Bu Kanunda öngörülen görevleri yerine getirmek üzere, Cumhuriyet başsavcılıkları bünyesinde şiddetten koruma büroları kurulur. Cumhuriyet başsavcısı tarafından bu bürolarda yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı görevlendirilir.

Şiddetten koruma bürolarının görevleri
Madde 11- (1) Şiddetten koruma bürolarının görevleri şunlardır;
a) Aile mahkemesinden koruyucu tedbir kararı alınması için talepte bulunmak,
b) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde koruyucu tedbirleri almak,
c) Koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının tebliğ edilmesini ve yerine getirilmesini sağlamak,
ç) Şiddet gören bireylerden yardıma, barınmaya veya benzeri diğer hizmetlere ihtiyacı olanlara ihtiyaç duydukları destek hizmetlerini sağlamak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışmak,
d) Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranılması halinde bu suça ilişkin soruşturma iş ve işlemlerini yürütmek,
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkrada belirtilen görevler, bu büroda görevli olmayan Cumhuriyet savcıları tarafından da yerine getirilebilir.


Kolluk şiddetten koruma birimleri
Madde 12- (1)Bu Kanun kapsamında alınan koruyucu tedbir kararları, nafaka ve geçici maddi yardıma ilişkin olanlar hariç olmak üzere, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından kurulan şiddetten koruma birimlerince yerine getirilir. Birimlerde, bu alanda eğitim almış yeterli personel bulundurulur.



Denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü
MADDE 13 - (1) 03/07/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu kapsamında düzenlenen denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüklerinin bu Kanun kapsamındaki görevleri şunlardır;
a) Korunan bireylere, hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek,
b) Verilen koruyucu tedbir kararıyla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesi için tarafları desteklemek, yardımcı olmak, gerektiğinde önerilerde bulunmak,
c) Alınan kararların uygulanmasının sonuçları ve taraflar üzerindeki etkilerini izlemek,
ç) Korunan bireylerin karşılaştıkları psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde danışmanlık yapmak ve bu kişilere yardımcı olmak,
d) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişiye psiko-sosyal danışmanlık yapmak,
e) Hâkimin isteği üzerine; tarafların geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal ve ekonomik durumu, ruhsal ve psikolojik durumu, şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan bireyin karşı tarafa ve topluma karşı taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak,


f) Hâkim tarafından istenilmesi halinde, uygulanan tedbirlerin süre ve şeklinin değiştirilmesine veya tedbirin sona erdirilmesine ilişkin önerileri de içerecek şekilde, alınan kararların uygulanmasının sonuçları ve taraflar üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak,

g) Korunan bireylere 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli rehberliği yapmak, işlemleri yürütmek.


(2) Birinci fıkrada sayılan görevlerin yerine getirilmesi sırasında kamu kurum ve kuruluşları personeli denetimli serbestlik görevlilerine yardımcı olurlar.


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler

Elektronik izleme yöntemiyle takip
Madde 14- (1) Hâkim, koruyucu tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin takibin, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek kolluk tarafından elektronik izleme yöntemiyle yapılmasına karar verebilir.


Kurumlararası koordinasyon
Madde 15- (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyon, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.

(2)Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak kendi görev alanına giren konularda işbirliği ve yardımda bulunmak ve alınan tedbir kararlarını ivedilikle yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika toplamsal cinsiyet eşitliği, kadınların çalışma yaşamına katılımı, özellikle kadın ve çocukla ilgili olmak üzere şiddetle mücadele mekanizmaları ve benzeri kadın politikaları konusunda Bakanlık tarafından hazırlanan ya da hazırlattırılan bilgilendirme materyallerini yayımlamak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17.00 - 22.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00 -22.00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar aylık doksan dakikalık süreye dâhil edilmez. Bu süreler Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir.
(4) Kamu kurum ve kuruluşları, barolar ve diğer kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler bu Kanunda öngörülen hizmetlere katkıda bulunmaya teşvik edilir.


BEŞİNCİ BÖLÜM
Ceza Hükümleri

Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranma
Madde 16- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca verilen koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranan şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişi, fiili başka bir suç oluştursa bile, dört aydan sekiz aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını ilgili ceza hâkiminden talep eder. Ceza hâkimi, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir.

(3) Bu davalar, acele işlerden sayılır ve adli tatilde de bakılır.

Uygulanmayacak hükümler
Madde 17- (1) Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranan kişinin bu fiili nedeniyle yapılan soruşturma ve kovuşturmada, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hükmolunan cezanın ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine ilişkin hükümler uygulanmaz.

Yayın Hizmet İlkelerinin İhlali
Madde 18- (1) Kişilere yönelik şiddet olaylarına yer veren haberlerde şiddete uğrayanın ve yakınlarının kişilik haklarını ihlal eden, okuyucu, dinleyici veya izleyicilere duygusal açıdan zarar veren ifade ve görüntüleri kullanan basın ve yayın kuruluşları, 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinde yer alan yayın hizmet ilkeleri göz önünde bulundurularak, aynı Kanunun 32 nci maddesi veya 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanununun 20 ve 21 inci maddelerine göre cezalandırılır.


ALTINCI BÖLÜM
Mali ve Son Hükümler

Geçici maddi yardım
MADDE 19- (1) Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca korunan bireye geçici maddi yardım yapılmasına karar verilmesi halinde, Bütçe kanunlarıyla belirlenen miktarda günlük ödeme yapılır. Bu ödemelerden vergi veya benzeri herhangi kesinti yapılmaz.

(2) Bu ödemeler, Bakanlık bütçesine, geçici maddi yardımlar için konulan ödenekten karşılanır. Yapılan ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişiden tahsil edilir.


(3) Korunan bireyin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun tespiti halinde yapılan yardımlar, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.



Nafakanın Tahsili
MADDE 20 - (1) Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca, nafakaya karar verilmesi halinde kararın bir örneği, resen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir.


(2) Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın nafaka, ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir.



Harç ve masraflardan muafiyet
Madde 21- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden harç ve posta giderleri gibi masraflar alınmaz.


Sağlık giderleri

MADDE 22- (1) Bu Kanun uyarınca hakkında tedbir kararı verilen şiddet mağdurlarından sosyal güvencesi olmayanların sağlık giderleri ile şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali bulunan kişilerin rehabilitasyon ve tedavi hizmetlerinden yararlanmasına karar verilmesi halinde sağlık giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanır.

Yönetmelik
Madde 23 - (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde Bakanlık ile Adalet, Sağlık, Milli Eğitim ve İçişleri bakanlıkları tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.


Atıflar
Madde 24- Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanuna yapılan atıflar, Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanuna yapılmış sayılır.


Yürürlükten kaldırılan hükümler
Madde 25- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanununun yürürlüğe girmesinden önce 4320 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen kararların uygulanmasına devam olunur.
Yürürlük
Madde 26- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
Madde 27- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Old 18-10-2011, 22:36   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,

Kadın örgütlerinin önerilerini ve Bakanlığın son taslağını biçimde detaylı olarak tartışmayı ,kıyaslamayı sonuçlardan bir metin oluşturmayı öneriyorum.
Old 25-10-2011, 07:30   #12
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Dokunmak...

Dokunmak…
Kadına dokunmak…
Ülkemizde kadına dokunmak…
Dokunmak hakkının kaynağı…
Bu kaynak karşısında yasanın etkili olacağı umudu!
Old 29-12-2011, 23:38   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

'Devlet HER KADINI şiddetten korusun!

222 kadın örgütünün biraraya geldiği Şiddete Son Platformu, yazılı bir açıklama yaparak devleti sadece nikahlı değil, tüm kadınların şiddetten korunması için göreve çağırdı.
Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı'nın kapsamını düzenleyen maddeden "yakın ilişki içinde yaşayanlar" ifadesinin çıkartılmasınının ardından Kadın ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in "medeni durum gibi muhtemel ayrımcılık tehlikeleri giderilmeli" sözlerini unutarak, "yakın ilişki kavramının uygulamada sorun yaratacağını" söylemesini, kadın örgütleri tepki gösterdi.



22 kadın örgütünün bir araya geldiği Şiddete Son Platformu; Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı'nın kapsamını düzenleyen maddeden "yakın ilişki içinde yaşayanlar" ifadesinin çıkarıtılmasına ortak açıklama ile tepki gösterdi.

Bu arada Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da taslaktaki değişikliklere ve Bakan Şahin'in açıklamalarına karşı bugün akşam saatlerinde İstanbul Taksim tramvay durağında ve Ankara YKM önünde toplanarak protesto etti

Şiddete Son Platformu, taslaktaki değişiklikleri, aynı gün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'yla yaptıkları toplantıda değil, basından öğrendiklerinin altını çizerek "Bu durum, Bakanlık ile kadın örgütleri arasındaki ilişkinin şeffaf bir biçimde yürütülmediğinin somut bir göstergesidir" dedi.

PLATFORMUN AÇIKLAMASI
222 kadın örgütünü çatısı altında toplayan platform yaptığı açıklamada devletin sadece resmi nikahlı kadınları değil her kadını şiddetten koruması gerektiğine dikkati çekti.

Açıklamanın tam metni şöyle:

"Kadına karşı şiddet yasa taslağındaki 'yakın ilişki içinde yaşayanlar' kavramı Başbakanlık tarafından taslaktan çıkarılmıştır.

Oysa imam nikahlı ilişkilerden resmi nikah imkanı olmayan zorla erken evlendirilmiş kız çocuklara; aynı çatı altında nikahsız yaşayanlardan, birlikte oturmadıkları halde bir ilişki içinde olanlara kadar, Turkiye’de yaşayan milyonlarca kadın şiddet yaşamaktadır. Başbakanlığın “yakın ilişki içinde yaşayanlar” ifadesini yasa taslağından çıkarması, yukarıda sözü edilen kadınları iki, üç kat mağdur etme sonucunu doğuracaktır. Türkiye kadınları şiddetten korumadığı için AIHM tarafından mahkum edilen dünyadaki ilk devlet olmuştur. Buna rağmen Turkiye’de kadınların öldürülme oranı tüm dünyanın dehşetle izlediği bir hal almıştır.

Biz 1996 yılından beri mÜcadelesini verdigimiz bu yasa taslağının önerilerimizle biraz daha geliştirilmesini beklerken, Başbakanlık’tan eldeki taslağı bile daraltan bir mudahalenin gelmiş olması vahimdir.

Biz ev içi dahil her türlü siddeti yaşayan kadınları yıllardır destekleyen kadın örgütleri olarak, yılların deneyimine dayanarak, yasa taslağının bu haliyle şiddeti onlemede son derece yetersiz olacağını Bakanlığa defalarca yazılı ve sözlü olarak bildirdik. Bu konuda bir çok kez yüz yüze toplantı yaptık.

Taslakta, kadın örgütlerinin icinde olduğu etkin bir izleme ve denetleme mekanizmasının olmaması büyük bir eksikliktir. Bunun yerine tasarı, kadınların ve varsa çocuklarının Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı denetimli serbestlik bürolarında, suçlular ve hatta tekrar tekrar suç işleyenler ya da özel tehlikeli suç işleyenlerle aynı yerde bulunmaları sonucunu doguracak bir mekanizma kurmayı öngörmektedir. Bu da kadınları ve çocuklarını saldırganlarla karşıkarşıya getirecek ve yepyeni mağduriyetlere neden olacaktır. Aynı şekilde, Istanbul Sözleşmesi’nde kadına karşı şiddet vakalarında yargının hiçbir aşamasında “uzlaşma ve arabuluculuk” girişiminde bulunulmaması gerektiği açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, taslakta aile içi şiddet vakalarına özgü özel dinamikler göz ardı edilerek ısrarla bu yasağa yer verilmemektedir.

Tüm dünyada kadına karşı şiddet konusunda çalışan kadın örgütlerinin 1970’lerden beri edindiği deneyimlere göre, kadına karşı şiddet vakalarında kadına destek, ancak bunu yaşayan kadının her adımda arzusu ve birlikte alınacak kararlarla sürdürülecek olursa etkili olmaktadır. Bunun tersi, kadının ve çocuklarının yaşamını ciddi oranda tehlikeye atmaktadır. Psikiyatrist, psikolog, avukat gibi özel calişan bazı mesleklere ve kadın danışma merkezleri gibi tüm kadın örgütlerine bildirim yükümlülüğünün getirilmesi son derece tehlikelidir. Bu konu, kadınları tüm yasal hakları ve prosedürler konusunda bilgilendirilme niteliğiyle sınırlı olmalıdır.

Şiddete Son Platformu’nu oluşturan kadın örgütleri olarak 27 Aralık 2011 günü Bakanlıkta yaptığımız toplantıda, tasarıdan Başbakanlık tarafından “yakın ilişki içinde yaşayanlar” ifadesinin çıkartıldığı bilgisi bize aktarılmadı. Biz bunu maalesef toplantı sonrasında basından öğrendik. Bu durum, Bakanlık ile kadın örgütleri arasındaki ilişkinin şeffaf bir biçimde yürütülmediğinin somut bir göstergesidir. Ayni şekilde, kadın örgütleri olarak kadına yönelik şiddet konusunda medyaya sansür niteligi taşıyan hiçbir düzenlemenin bu yasada yer almamasi gerektigini defalarca dile getirmis oldugumuz halde, Başbakanlığa verilen taslağın bu şekilde değiştirildiğini yine 27 Aralık günkü toplantıdan sonra basından öğrendik.

Bizler Başbakanlığı, Bakanlar Kurulu’nu ve kadından sorumlu olması gereken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı, kadınları şiddetten korumak üzere kadın örgütlerinin on yıllara dayanan deneyimlerini ciddiye almaya ve işlevsel, etkin ve amacına uygun bir yasa çıkarmaya, kısacası GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ! Kadın örgütleri olarak hazırladığımız taslaktaki her bir önerimizin yaşamsal önemde olduğunu bir kez daha hatırlatıyor ve taslağımızın mevcut haliyle, bir an önce yasalaşmasını ısrarla talep ediyoruz."

BAKAN ŞAHİN : YAKIN İLİŞKİ SOYUT KAVRAM

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise gazetecilere "yakın ilişki kavramının uygulamada birçok hakime göre soyut bir kavram olduğunu, uygulamada sorun yaratabileceğini" söyledi.

Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin gerçekleştirdiği "

Kimi ve Neyi Koruyor? Hâkim, Savcı, Avukat Anlatıları" adlı çalışmanın bulgularının paylaşıldığı toplantıda kadını değil aileyi koruyan uygulamalar eleştirilmiş ve yeni kanunun farklı yorumlanmayacak şekilde yazılması gerektiği vurgusu yapılmıştı.

Bakan Şahin de bu toplantıda, bir gün önceki söylediklerinin aksine, "medeni durum, karşılıklı ilişki içinde olup olmama, cinsiyet kimliği, sağlık durumu gibi muhtemel ayrımcılık tehlikeleri giderilmeli" demişti.

Şahin toplantıdaki konuşmasında ise şu ifadelere yer verdi:

"Hukukçular ve sivil toplumla görüştüğümüz zaman yakın ilişki kavramının uygulamada birçok hakime göre soyut bir kavram olduğunu, çok fazla uygulama sonuçları çıkabileceğini görürüz. Amaç kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunmasıdır. Kadını koruyan bir başlık var. Bütün konsepte baktığınız zaman kadını şiddetten korumayı önleyecek, koruyamadığız zaman alınacak tedbirleri, destekleme mekanizmalarını içeriyor. Kadın, yasal alt yapıda çok ciddi manada korunuyor.

"Bakın başlığa bakın; 'Kadın ve aile bireylerini şiddetten korumak.' İş bitmiştir. Başlığa bakın başlığın alt yapısına bakın. Şu şunu dedi, bu bunu dedi, bizim mışlarla, mişlerle işimiz olmaz. Biz burada kadının yaşam hakkını korumaya, bunun için de en doğruyu bulmaya çalışı

http://www.kazete.com.tr/devlet-her-...usun_19752.htm
Old 06-01-2012, 18:57   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,aşağıda Bakanlık tarafından hazırlanan son taslak çalışma var.

Bu taslak üzerinden 12 Ocak 2012 de Ankara'da toplantı yapılacak.

Taslağın son hali konusunda görüş ,uygulama sorunları ve eleştirilerimizi toparlayıp toplantıda sunabiliriz.

Saygılar


KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN

KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI



BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar



Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan;
kadınların, çocukların, eşlerin, nişanlıların, nişanlılık veya evlilik birliği herhangi bir sebeple
sona ermiş olan bireylerin veya diğer aile bireylerinin, tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan
kişilerin korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları
kapsar.



Tanımlar

MADDE 2- (1) Bu Kanunda yer alan;

a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,

b) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,

c) Şiddet: Bireyin, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı
çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve
baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana
gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,

ifade eder.



İKİNCİ BÖLÜM

Koruyucu Tedbirler



Mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilecek koruyucu tedbirler

MADDE 3- (1) Bu Kanun kapsamında korunan bireylere karşı şiddet uygulama
ihtimali bulunan bireylerle ilgili olarak aşağıdaki koruma tedbirlerinden bir ya da birkaçına
birlikte karar verilebilir.

a) Korunan bireye karşı şiddete yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek konuttan uzaklaştırılması ile konutun korunan bireylere tahsisi,

c) Korunan bireylere yaklaşmaması,

ç) Korunan bireyin konut, okul, işyeri ya da bulunduğu yere yaklaşmaması,

d) Korunan bireyin eşyalarına zarar vermemesi,

e) Korunan bireyi iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,

f) Silah veya benzeri araçlarını kolluk kuvvetlerine teslim etmesi, bu kişinin görevi
nedeniyle zorunlu olarak silah bulundurması gereken kamu görevlisi olması durumunda silah
veya benzeri araçlarını kurumuna teslim etmesi,

g) Alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak, korunan
bireylere ya da bu bireylerin yaşamakta olduğu konuta, okula işyerine veya bulunduğu yere
yaklaşmaması ve belirtilen maddeleri bu yerlerde kullanmaması,

ğ) Bireyin talebi ya da rızası üzerine öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti
önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim
programlarına katılması,

(h) Bireyin talebi veya rızası üzerine, meslek edindirme kurslarına katılmasının
sağlanması,

2) Bu Kanun kapsamında korunan bireylerle ilgili olarak aşağıdaki koruma
tedbirlerinden bir ya da birkaçına birlikte karar verilebilir.



a) Talepte bulunması veya rızası üzerine barınma yeri olmaması hâlinde, kendisine ve
çocuklarına uygun barınma yeri sağlanması,

b) Geçici maddî yardım yapılması,

c) Yerleşim yeri, iş yeri veya iş alanının değiştirilmesi,

ç) Hayati tehlikesinin bulunması halinde, bireyin talepte bulunması üzerine veya resen
geçici koruma altına alınması,

d) Psikolojik, sosyal destek ve danışmanlık hizmeti verilmesi,

(3) İkinci fıkranın (a), (c) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirlere karar verilmesi halinde,
talep üzerine veya resen, korunan birey ve birlikte yaşayan diğer aile bireylerinin kimlik
bilgileri ve adresleri tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur ve yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir
adres tespit edilir.

(4) Talep halinde kişisel eşya ve belgelerin, kolluk marifetiyle ilgililere teslimi
sağlanır.

(5) Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan tedbirlere, bireylerin talebi
halinde ya da resen, kolluk veya Bakanlık il veya ilçe müdürlüğü görevlilerinin önerileri
üzerine, mülki amir tarafından karar verilir.

(6) Gecikmesinde sakınca bulunan ve mülki amire ulaşılamayan hallerde, birinci ve
ikinci fıkralarda yer alan tedbirlere, ilgili kolluk amirlerince de karar verilebilir. Bu karar en
geç 24 saat içinde mülki amirin onayına sunulur. Mülki amir 24 saat içinde kararını verir.
Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır.

(7) Koruyucu tedbir kararlarına veya talebin reddine ilişkin kararlara karşı, hukuki
yararı bulunan ilgililer, kararın öğrenilmesinden itibaren iki hafta içinde itiraz yoluna
başvurabilirler. İtiraz, kararı veren merciin bulunduğu yer hâkimine yapılır. İtiraz, verilen
koruyucu tedbir kararlarının uygulanmasını durdurmaz. İlgili hakim itirazı en geç üç iş günü
içinde kesin olarak karara bağlar.



Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbirler

MADDE 4- (1) Bu Kanun kapsamında korunan bireylere karşı şiddet uygulanma
ihtimalinin bulunduğu hallerde,

a) Şiddet uygulama ihtimali bulunan bireyin; bir sağlık kuruluşuna muayene veya
tedavi için başvurmasına; alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde bağımlılığının
olması halinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanmasına,

b) Şiddet uygulama ihtimali bulunan bireyin; talebi ya da rızası olmasa dahi, öfke
kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve
davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim programlarına katılmasına,

c) Şiddete uğrama tehlikesi bulunan bireyin, hayati tehlikesinin bulunması halinde,
kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesine,

Mülki amirin veya ilgililerin talebi üzerine hâkim tarafından karar verilebilir.

(2) Cumhuriyet savcılığının talebi veya ilgililerin başvurusu üzerine de hâkim
tarafından, bu maddedeki tedbirlere karar verilebilir.

(3) Karar, delil veya belge aranmaksızın ve duruşma yapılmaksızın derhal verilir.
Ancak, zaruret görülmesi halinde duruşma yapılabilir.

(4) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde veya resmi çalışma saatleri dışında,
Cumhuriyet savcısı tarafından da karar verilebilir. Cumhuriyet savcısı, evrakı en geç iki iş
günü içinde hâkimin onayına sunar. Hakim iki iş günü içinde kararını verir. Onaylanmayan
kararlar hükümsüz kalır.

(5) Cumhuriyet savcısı veya hakim, 3 üncü maddedeki tedbirlerin uygulanması
gereken hallerde durumu mülki amire bildirir.

(6) Bu kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz
edilebilir. İtiraz, kararı veren hakim tarafından öncelikle ve ivedilikle incelenir. Hakim, itirazı



yerinde görürse kararını düzeltir, yerinde görmezse en fazla üç gün içinde itirazı incelemeye
yetkili olan mercie gönderir.

(7) İtirazı incelemeye yetkili merci, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin
bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daire, son numaralı daire ise birinci daire,
o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesi, aile
mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en
yakın asliye hukuk mahkemesidir.

(8) İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.

(9) Hâkim, bu Kanunda belirtilen koruyucu tedbirler yanında, 3/7/2005 tarihli ve 5395
sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 22/11/2001
tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve
kişisel ilişki kurulması hususlarında da karar vermeye yetkilidir.



Koruyucu tedbir kararlarının uygulanması

MADDE 5- (1) 3 üncü madde uyarınca verilen koruyucu tedbir kararları, kararı veren
merci tarafından ivedilikle kolluğa ve Bakanlık il veya ilçe müdürlüklerine bildirilir.

(2) 4 üncü madde uyarınca verilen koruyucu tedbir kararları, kararı veren merci
tarafından ivedilikle Cumhuriyet başsavcılığına tevdi olunur. Koruyucu tedbir kararı,
Cumhuriyet başsavcılığı tarafından, en seri şekilde kolluğa ve Bakanlık il veya ilçe
müdürlüklerine bildirilir.

(3) Kararların ilgililere tebliğ edilmemesi uygulanmasına engel teşkil etmez.

(4) Koruyucu tedbir kararlarından güvenlikle ilgili olanlar kolluk birimleri, diğer
tedbirler ise Bakanlık il ve ilçe müdürlükleri ile mülki amirin uygun göreceği idari birimler
tarafından yerine getirilir. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin diğer hususlar yönetmelikle
düzenlenir.



Koruyucu tedbirin değiştirilmesi ve kaldırılması

MADDE 6- (1) 3 üncü ve 4 üncü maddeler uyarınca verilen koruyucu tedbirlerin
süresi veya türünün değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam
etmesine, ilgililerin talebi üzerine veya resen, kararın uygulandığı tarihten başlamak üzere en
geç altı aylık aralıklarla yetkili merciler tarafından karar verilir. 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi hükmü bundan müstesnadır.

(2) Ancak, şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan birey ile korunan
birey arasında, evlenmenin butlanı veya boşanma davası varsa koruyucu tedbirin, bu
davalarda verilen hükmün kesinleşmesine kadar devam etmesi zorunludur.



Koruyucu tedbir kararlarında bulunması gereken hususlar

MADDE 7- (1) Koruyucu tedbir kararlarında, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü
hariç olmak üzere, ilgililerin kimlik ve adres bilgileri, tedbirin türü ve süresi, karara karşı
başvuru yolları, aykırı davranışların zorlama hapsiyle cezalandırılacağına ilişkin ihtar yer alır.



Gizlilik kuralı

MADDE 8- (1) 3 üncü madde uyarınca kimlik bilgileriyle adresleri gizli tutulan
kişilerle ilgili olarak alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Bu kapsamda görev alan
bütün birimler, gizliliğin sağlanmasına yönelik gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.



ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Teşkilat



Cumhuriyet savcılığı şiddetten koruma büroları



MADDE 9- (1) Bu Kanunda öngörülen görevleri yerine getirmek üzere, Cumhuriyet
başsavcılıkları bünyesinde şiddetten koruma büroları kurulur. Cumhuriyet başsavcısı
tarafından bu bürolarda yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı görevlendirilir.

(2) Şiddetten koruma bürolarının görevleri şunlardır:

a) Hâkimden koruyucu tedbir kararı alınması için talepte bulunmak.

b) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde koruyucu tedbirleri almak.

c) Koruyucu tedbir kararlarının tebliğ edilmesini ve yerine getirilmesini sağlamak.

ç) Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranılması halinde zorlama hapsi kararı
verilmesine ve uygulanmasına ilişkin iş ve işlemleri yürütmek.

(3) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ikinci fıkrada belirtilen görevler, bu
büroda görevli olmayan Cumhuriyet savcıları tarafından da yerine getirilebilir.



Kolluk görevi

MADDE 10- (1) Kolluk görevleri, kolluğun merkez ve taşra teşkilatında bu Kanunda
belirtilen hizmetlerle ilgili olarak eğitim almış ve ilgili kolluk birimlerince belirlenmiş olan
yeteri kadar personel tarafından yerine getirilir.



Destek hizmetleri

MADDE 11- (1) Şiddet uygulayan, şiddet uygulama ihtimali bulunan, şiddete uğrayan
ve şiddete uğrama tehlikesi bulunan kişilere, talep üzerine veya resen, Bakanlık il ve ilçe
müdürlükleri tarafından aşağıda sayılan destek hizmetleri verilebilir.

a) Korunan bireylere, hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri
konularda rehberlik etmek.

b) Verilen koruyucu tedbir kararıyla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesi için
tarafları desteklemek, yardımcı olmak, gerektiğinde önerilerde bulunmak.

c) Alınan kararların uygulanmasının sonuçları ve taraflar üzerindeki etkilerini izlemek.

ç) Korunan bireylerin karşılaştıkları psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde
danışmanlık yapmak ve bu kişilere yardımcı olmak.

d) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişiye psiko-sosyal
danışmanlık yapmak.

e) Hâkimin isteği üzerine; tarafların geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal ve
ekonomik durumu, ruhsal ve psikolojik durumu, şiddet uygulayan veya şiddet uygulama
ihtimali bulunan bireyin karşı tarafa ve topluma karşı taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal
araştırma raporu hazırlayıp sunmak.

f) Hâkim tarafından istenilmesi halinde, koruyucu tedbirlerin uygulanmasının
sonuçları ve taraflar üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak.

g) Korunan bireylere 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve
Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile 03/07/2005 tarih ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve
Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek
sağlanması konusunda gerekli rehberliği yapmak.

(2) Birinci fıkrada sayılan görevlerin yerine getirilmesi sırasında kamu kurum ve
kuruluşları personeli Bakanlık il ve ilçe müdürlükleri görevlilerine yardımcı olurlar.



DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler



Teknik yöntemlerle takip

MADDE 12- (1) Bu Kanun uyarınca verilen koruyucu tedbir kararlarının takibi,
teknik araç ve yöntemler kullanılmak suretiyle de yapılabilir.



(2) Birinci fıkrada belirtilen teknik araç ve yöntemlerle takibe ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle düzenlenir.



Geçici maddi yardım

MADDE 13- (1) Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca korunan bireye geçici maddi
yardım yapılmasına karar verilmesi halinde, onaltı yaşından büyükler için her yıl belirlenen
aylık net asgari ücret tutarının otuzda biri oranında günlük ödeme yapılır. Bu ödemelerden
vergi veya benzeri hiçbir kesinti yapılamaz.

(2) Bu ödemeler, Bakanlık bütçesine, geçici maddi yardımlar için konulan ödenekten
karşılanır. Bu Kanun kapsamında yapılan ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre şiddet uygulayan veya şiddet
uygulama ihtimali bulunan kişiden tahsil edilir.

(3) Korunan bireyin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun tespiti halinde yapılan
yardımlar, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.



Nafakanın tahsili

MADDE 14- (1) 3 üncü madde uyarınca, nafakaya karar verilmesi halinde kararın bir
örneği, resen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin
Sosyal Güvenlik Kurumu ile bağlantısı olması durumunda, korunan kişinin başvurusu
aranmaksızın nafaka, ilgilinin aylık, maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil
edilir.



Harç ve masraflardan muafiyet

MADDE 15- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve
infazı için yapılan işlemlerden harç, posta gideri ve benzeri hiçbir masraf alınmaz.



Sağlık giderleri

MADDE 16- (1) Bu Kanun uyarınca hakkında tedbir kararı verilen şiddet
mağdurlarından, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa göre gerekli prim ödeme gün sayısının bulunmaması veya prim borcunun
bulunması nedeniyle fiilen genel sağlık sigortasından yararlanamayanların; bu hallerinin
devamı süresince, resmi sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılacak muayene ve tedavilerinden
(diş tedavisi dahil), laboratuar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemlerinin
uygulanmasından, teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği,
aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbi araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbi cihaz temininden,
tamirinden veya yenilenmesinden kaynaklanan giderler; herhangi bir katılım payı
alınmaksızın, genel sağlık sigortalıları için belirlenmiş olan usul ve esaslar ile tutarlar
uygulanmak suretiyle Bakanlık bütçesinin ilgili tertiplerinden karşılanır.

(2) Bu Kanun uyarınca tedbir kararına konu olacak şekilde şiddet uygulayan ya da
uygulama ihtimali bulunan ve aynı zamanda rehabilitasyonunun veya tedavi edilmesinin
gerekli olduğuna karar verilenlerden; genel sağlık sigortalısı olmadığı gibi genel sağlık
sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına girmeyen veya genel sağlık sigortası
prim borcu sebebiyle fiilen genel sağlık sigortasından yararlanamayan ya da diğer mevzuat
hükümleri gereğince tedavi yardımından yararlanma hakkı bulunmayanların, bu hallerin
devam ettiği süre içerisinde görecekleri rehabilitasyon hizmetlerine yönelik giderler ile
rehabilitasyon hizmetleri kapsamında verilmesi gereken diğer sağlık hizmetlerinin giderleri,
yukarıdaki fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde, Bakanlık bütçesinin ilgili
tertiplerinden karşılanır.



Kurumlararası koordinasyon



MADDE 17- (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası
koordinasyon, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.

(2) Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanunun
uygulanmasıyla ilgili olarak kendi görev alanına giren konularda işbirliği ve yardımda
bulunmak ve alınan tedbir kararlarını ivedilikle yerine getirmekle yükümlüdür.

(3) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan
özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika toplumsal cinsiyet eşitliği,
kadınların çalışma yaşamına katılımı, özellikle kadın ve çocukla ilgili olmak üzere şiddetle
mücadele mekanizmaları ve benzeri politikalar konusunda Bakanlık tarafından hazırlanan ya
da hazırlattırılan bilgilendirme materyallerini yayınlamak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz
dakikası 17.00-22.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00-22.00 saatleri arasında yapılır ve
yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir.
Bu saatler dışında yapılan yayınlar aylık doksan dakikalık süreye dâhil edilmez. Bu süreler
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir.



BEŞİNCİ BÖLÜM

Ceza Hükümleri



Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranma halinde yaptırım

MADDE 18- (1) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişilerden,
3 üncü veya 4 üncü maddeler uyarınca verilen koruyucu tedbir kararlarına uymayanlar,
şikâyet aranmaksızın yakalanarak durum derhal Cumhuriyet savcısına bildirilir.

(2) Cumhuriyet savcısı derhal soruşturma yaparak koruma tedbiri kararına uymayan
kişi hakkında sulh ceza mahkemesinde kamu davası açar. Sulh ceza mahkemesi, fiil başka bir
suç oluştursa bile, beş günden üç aya kadar zorlama hapsine karar verir. Bu karara karşı genel
hükümlere göre itiraz edilebilir.

(3)Verilen zorlama hapsi, kişi tarafından koruyucu tedbir kararına uygun davranacağı
hususunda taahhütte bulununca sona erdirilebilir.

(4) Tedbir kararına aykırılığın tekrarı halinde zorlama hapsinin toplam süresi sekiz ayı
geçemez.



ALTINCI BÖLÜM

Son Hükümler



Yönetmelik

MADDE 19- (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Kanunun yayımı
tarihinden itibaren bir yıl içinde Adalet, Sağlık, Millî Eğitim ve İçişleri Bakanlıkları ve ilgili
diğer kurumların görüşleri alınarak Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir.



Yürürlükten kaldırılan hükümler ve atıflar

MADDE 20- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun
yürürlükten kaldırılmıştır.

(2) Mevzuatta 4320 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.



GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanununun yürürlüğe girmesinden önce 4320 sayılı
Kanun hükümlerine göre verilen kararların uygulanmasına devam olunur.



GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanun hükümleri uyarınca verilecek olan destek
hizmetleri, Bakanlığın il ve ilçe müdürlüklerinin kurulması ve faaliyete geçmesine kadar en



fazla iki yıl süreyle Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Denetimli
Serbestlik ve Yardım Merkezleri Şube Müdürlükleri tarafından yerine getirilir.



Yürürlük

MADDE 21- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.



Yürütme

MADDE 22- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Old 02-03-2012, 13:24   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,

Hükümet tarafından komisyona sevkedilen Kadına Yönelik Şiddetin önlenmesine ilişkin tasarıya kadın örgütlerinin örgütlerinden itirazlar ve konu ile ilgili olarak 3 Mart 2012 Cumartesi günü eş zamanlı olarak yapılacak basın açıklaması çağrısı aşağıdadır.

Alıntı:
ŞİDDETE SON PLATFORMU
1 Mart 2012
31 OCAK 2012 TARİHLİ BAKANLIK TASLAĞINDA KABUL EDİLEN TALEPLERİMİZ VE METNİN EKSİKLİKLERİNE DAİR MADDE BAZLI İNCELEME
Kadın örgütlerinin yasaya ilişkin başlıca talepleri:• Kadına yönelik şiddetin insan haklarına aykırılık teşkil ettiğinin açıkça ifade edilmesi,
• Ayrımcılık yasağı, fiili eşitsizlikler gibi şiddetin arkasındaki dinamiklere dair düzenlemelere yer verilmesi,
• Temel ilkeler bölümünde uluslararası sözleşmelere ve özellikle İstanbul Sözleşmesi`ne atıf yapılaması,
• Cinsel yönelim ve cinsel kimliği ifadelerinin yasaya eklenmesi,
• Mağdur yakınlarının ve şiddete tanıklık edenlerin de koruma kapsamına alınması,
• Kadın örgütlerinin şiddet ile ilgili her türlü davada müdahilliklerinin kabul edilmesi,
• Sığınaklar ve cinsel şiddet kriz merkezlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmesi,
• Tedbir kararlarının gerektiğinde süresiz verilebilmesi,
• Çocukların velayet hakkının koruma süresince, kadının talebi ile şiddet mağduru tarafından kullanılacağı, çocukların şiddet uygulayan ile kişisel ilişkisinin bu süre boyunca kaldırılacağı veya denetime tabi tutulacağı düzenlemesine yer verilmesi,
• Şiddet uygulayanların yanı sıra, şiddeti azmettirenlere ve yardım edenlere karşı da tedbir alınması ve bu kişilerin de tedbir kararına aykırılıktan ötürü cezalandırılması,
• Hâkim ve savcılar dahil olmak üzere bu vakalarda görev alacak herkese yönelik kadının insan hakları, toplumsal cinsiyet, kadın erkek eşitliği konularını içeren eğitimler verilmesi,
• Şiddet ile ilgili yasal başvuru süreçlerinde taraflar arasında arabuluculuk ve uzlaşma girişiminde bulunulamayacağının düzenlenmesi,
• Şiddet mağdurlarının zararlarının tazmin edilmesi,
• Yasanın uygulamasını etkili şekilde izleyecek ve denetleyecek Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin kurulması.

1. AMAÇ, KAPSAM VE TEMEL İLKELER:
• Kanun kapsamındaki tanımlayıcı ve kategorize edici ifadeler metinden çıkarıldı; `kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurları` ifadesi ile kapsam daha geniş şekilde düzenlendi.
• Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ifadeleri eklenmedi.
• Temel ilkeler başlığı altında düzenlenmiş olan bölümde başka bazı taleplerimiz de kabul görmedi, son gün sadece genel bazı düzenlemeler metne dahil edildi.
• Türkiye`nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler 1. madde kapsamına eklendi.
• Vurgulamak amacıyla İstanbul Sözleşmesi özel olarak metne yazılmıştı ancak çıkarıldı.
2. TANIMLAR:
• Tanımlarda `ev içi şiddet`, `toplumsal cinsiyet`, `şiddet mağduru`, `şiddet uygulayan` tanımları yapıldı. Ancak “fiili eşitlik hayata geçirilmelidir” ifadesi taslağa giremedi.
• Şiddet tanımlamasında fiziksel, psikolojik, cinsel, sözlü veya ekonomik şiddet olabileceği, bunların tehdit içerikli tutum ve davranışlar ile özgürlükten alıkonulması şeklinde tezahür edebileceği, toplumsal, özel veya kamusal alanda tezahür edebileceği ifade edildi.
• Yapılan şiddet mağduru tanımı, dolaylı da olsa şiddete maruz kalanları ve etkilenenleri de kapsayacak şekilde genişletildi.
3. MÜLKİ AMİR YETKİ VE GÖREVLERİ:
• Mülki amirlere verilen yetkiler sadece ve sadece kadınların acil ihtiyaçlarına yönelik olarak etkin ve hızlı bir şekilde karar alınması gerekenler konulara dair düzenlendi. Bununla birlikte mülki amir tarafından alınacak bütün kararların hakim tarafından da alınabileceği düzenlendi.
Buna göre mülki amirler,
• Uygun barınma yeri sağlanması,
• Tehlikleri hallerde fiziki yakın koruma sağlanması,
• Geçici maddi yardım sağlanması konularında yetkili olacak.

• Mülki amirlerin, şiddet vakalarında `uygun görecekleri tedbirlere hükmedebileceği` ifadesison anda metne eklenen hatalı bir düzenleme olarak kaldı.
• Mülki amirler tarafından psikolojik destek sağlanmasının mülki amirin yetkileri arasından çıkarılmasını talep ettik, bu talebimiz önce kabul edildi, son anda bu düzenleme tekrar metne eklendi.
4. AİLE MAHKEMELERİ TARAFINDAN ALINAN KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ TEDBİRLER:
• Hakimin muhakemesine giren konular mahkemelerin görev alanı olarak düzenlendi.
• Hakimin şiddet mağduru hakkında vereceği koruyucu tedbirler ile şiddet uygulayana karşı vereceği önleyici tedbirler ayrı madde başlıkları halinde düzenlendi.
• Yasa kapsamında düzenlenen bütün tedbir kararlarının hakim tarafından alınabileceği hususu eklendi. Şiddet vakalarında `hakimin uygun göreceği başkaca tedbirlere hükmedebilmesi` önce çıkartılmıştı, sonra tekrar geri eklenerek taslakta yer aldı.
• Bilindiği gibi Danıştay tarafından Aile Konutu Şerhine ilişkin yürüyen dava nedeniyle yürütmeyi durdurma kararı verilmiş ve bu nedenle aile konutu şerhi konulması için aylarca sürecek davalar açmak zorunda kalmıştık. Buradaki mağduriyeti gidermek açısından, ekonomik şiddeti önlemek için alınacak tedbirlerden biri olarak Aile Konutu Şerhi konulması hususunun da bu yasa kapsamındaki tedbirlerden biri olarak açıkça yazılmasını istedik ve ısrarcı olduk, bu talebimiz taslağa yansıtıldı.
• Kreş tedbirine ilişkin talebimiz taslağa yansıtıldı.
• Hayati tehlikesinin olması halinde kadınların Bakanlık tarafından başka bir ülkeye yerleştirilmesine ilişkin talebimiz 12-13-15 Ocak tarihli toplantılarda prensip olarak kabul edilmesine rağmen taslağın son halinde yer almadı.
• Yürürlükte olan 4320 Sayılı yasa tedbir kararları verilirken şiddetin belgelenmesinin aranmayacağı yönünde düzenlemeye yer vermektedir,bu nedenle mevcut durumdan geriye bir düzenlemeyi kabul edemeyeceğimizi bildirdik ve şiddetin belgelenmesinin aranmayacağı taslakta yer aldı.
• Yine uygulamada en büyük sorunlardan beri tedbir başvurularının yetki nedeniyle Mahkemelerce red edilmesiydi, bu nedenle taslağa “en çabuk ve en kolay ulaşılabilir aile mahkemesine “ başvurulabileceği maddesi eklendi.
• Tedbir karalarının derhal alınacağı yönüdeki düzenleme, uygulamada “derhal” düzenlemesinin suistimale yol açacağı ve günlerce tedbri kararlarının verilemeyeceği, kadına yönelik şiddetin boyutlarının arttığı şu günlerde yargının en seri şekilde hareket etmesinin zorunlu olduğu yönündeki ısrarlarımız sonucu madde “karar dosyanın kaydedildiği gün “ verilir şeklinde düzenlendi.
5. TANIK KORUMA KANUNU`NA YAPILAN ATIF:
Bu atıf ile, hayati tehlikesi bulunan ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması halinde aydınlatılmış rızaya bağlı olarak Tanık Koruma Kanunu uyarınca kimlik ve diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi hakkında tedbir alınır düzenlemesi taslağa girdi.
6. GECİKMESİNDE SAKINCA BULUNAN HALLERDE KOLLUK YETKİLERİ:
Şiddet vakalarında çeşitli risk faktörlerine bağlı olarak öylesine durumlar olabilir ki, karar vermeye yetkili otoritelere başvurmak gecikmeye neden olabildiğinden telafisi mümkün olmayan zararları beraberinde getirir. Bu nedenle, gecikmesinde sakınca bulunan haller bakımından bu yasa kapsamında kolluğun yetkilendirilmesi olumlu bir gelişmedir.
Buna göre,
• uygun barınma yeri sağlanması,
• hayati tehlikenin varlığı halinde fiziki koruma sağlanması,
• müşterek konuttan veya halen bulunduğu yerden derhal uzaklaştırılması ve konutun şiddet mağduru bireye tahsisi,
• şiddet uygulayanın korunan bireye, bulundukları konuta, okula, işyerine yaklaşmaması,
• şiddet tehdidi içeren davranış, söz ve hakaretlerde bulunmaması tedbirlerinin alınması bakımından
Gecikmesinde Sakınca Bulunan Hallerde kolluk, mevcut tedbir kararı olmasa da yetkili olacak ve uyguladığı tedbirleri 48 saat içerisinde yetkili merciin onayına sunacaktır.
• Bu madde özelinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerin tanımlanması bakımından risk faktörlerinin düzenlenmesini talep ettik. Yönetmelik ile düzenleneceğini ifade edip, taslaktan çıkarıldı.
7. TEDBİR KARARININ SÜRESİ:
• Tedbir kararının süresi bakımından `tehlike esası` kabul edildi ve tehlike devam ettiği sürece, süresiz olarak tedbir kararı verilebileceği düzenlendi.
• Taleplerimiz doğrultusunda tedbir kararının verilmesi bakımından zorunlu haller yerine itiraz üzerine duruşma yapılır ifadesi eklenmişti ancak eski düzenleme aynen kaldı. Bu haliyle zorunlu hallerde duruşma yapılabilecek.

8. ZORLAMA HAPSİ:
Erkeğin taahhüt etmesi halinde zorlama hapsinin uygulanmayacağına ilişkin düzenleme, esastan itiraz ettiğimiz bir konuydu. Yasanın caydırıcılık mekanizmasının, şiddet uygulayan erkeğin taahhüdüne bağlı tutulması itirazlarımızın temel noktasını oluşturdu. Böylece, `taahhüt` şartı taslaktan çıkartıldı.
Bu düzenlemeye göre, tedbir kararına uymayan kişilerin `fiili başka bir suç teşkil etse bile`, üç günden on güne kadar zorlama hapsine, tedbir kararına uymamanın tekrarı halinde ise altı ayı geçmemek üzere on beş günden otuz güne kadar zorlama hapsinin uygulanması söz konusu olacak.
Zorlama hapsi, tedbir kararının gereklerine aykırılık oluştuğu anda şiddet uygulayanın zorlama hapsine maruz bırakılmasını öngören bir sistem. Bu nedenle, Sulh Ceza Mahkemeleri`nde açılan ceza davalarında cezai müeyyidilerin halihazırda uygulanmıyor oluşu, erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kurumlar ile işlevsiz bir mekanizma yerine, zorlama hapsi gibi fiili işlerliği olan bir mekanizma getirildi. Üstelik bu, ceza yargılamasında olduğu gibi iddianame hazırlanma sürecini de atlayarak daha hızlı sonuç alınabilecek bir düzenleme.
9. ŞİDDET ÖNLEME VE İZLEME MERKEZLERİ:
Aslında bu merkezler, gerek bizim taslağımızda gerek sonrasında dile getirdiğimiz taleplerimizde bir izleme denetim mekanizması olarak Müdahale Koordinasyon Merkezleri ve Tek Adım Merkezleri olarak formüle edilmişti. Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığımız süreçten de görüleceği üzere Bakanlık taslağındaki merkezlere ilişkin düzenlemelerin tümüyle değiştirilme yönündeki talebimiz kabul görmedi. Merkezlerin çalışma şartlarının komisyonlarda ve yönetmeliklerde genişletilebileceği söylendi.
Ancak yasa kapsamında alınacak tüm tedbir (başvuruları red kararları da dahil) ve zorlama hapsi kararlarının bu merkezlere bildirilmesi yönünde önerdiğimiz düzenleme kabul edildi.
Kadınlar ve erkelere aynı merkezlerde hizmet verilemeyeceğini dile getirdik ve bu nedenle Merkezlerin düzenlendiği 15. madde`nin 4. fıkrasında; şiddet mağduru ile şiddet uygulayana sunulan hizmetlerin zorunlu haller dışında ayrı yerde sunulacağı maddesi eklendi. Bu hüküm her ne kadar uzlaşma ve arabuluculuk yasağını ifade etmese de, minimal bir şekilde taslakta yer aldı.
Sonuçta, en büyük mücadelelerden birini, bakanlık taslağında ilk başta yer alan nüve şeklindeki ‘izleme birimi’nin (geliştirilmek bir yana), maliye bakanlığından gelen bütçe üzerinde yük oluşturacağı itirazı üzerine taslaktan tamamen çıkartılması konusu oluşturdu. Son süreçte taslakla ilgili çalışan akademisyenlerin de desteğiyle taslağa giren tek adım merkezleri de aynı gerekçe ile taslaktan çıkarılmıştı. Nihayetinde iki yıla kadar 14 ilde (önce 10 il idi, son anda 4 il daha eklenmesini sağladık) bu merkezlerin açılması ve ilk elde bu merkezlerde çalışacak tercihen kadın 5577 yeni kadro açılması düzenlendi.
Merkezlerin İlk Etapta Kurulacaği İller:
Adana, Ankara, Balıkesir, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Samsun, Trabzon, Van (Adana, Van, İstanbul ve Ankara’nın da listeye dahil edilmesi 31 Ocak günü sağlandı.) Merkezlerin her ilde kurulmasının önemini ve gerekliliğini belirtmemize rağmen taslağa bu konuda hüküm konulmadı, diğer hususların yönetmelik ile düzenleneceği belirtildi.

10. GÖREVLİLERİN EĞİTİMİ:
• Kolluğun, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğinde olmayan meslek kuruluşları nezdinde çalışan ve şiddet vakalarında görev alacak personelin, `kadının insan hakları`, `kadın erkek eşitliği`, `toplumsal cinsiyet` konularında eğitim alması düzenlendi.
• Yasanın temel uygulayıcıları olan hakim ve savcıların eğitim almasını talep ettik. Ancak bu talep kabul edilmedi.
11. SAĞLIK TEDBİRİ:
Bakanlık taslağı uyarınca sadece Sosyal güvencesi olmayan kadınların sağlık giderlerinin bu yasa kapsamında karşılanması düzenlenmişti. Oysa, kadınların eşleri nedeniyle sosyal güvencesinin olması durumunda, bu hal çoğu zaman gizliliği ihlal etme tehlikesi taşımaktadır. Bu nedenle kadınların eşleri nedeniyle sosyal güvencesi olması durumunda, kadın lehine ücretsiz sağlık hizmeti sunulmasına dair tedbir kararı verilmesi yönündeki talebimiz kabul edilmedi.
12. MÜDAHİLLİK : 19 Eylül`den bu yana bütün ısrarlarımız, şiddet ile ilgili her türlü davaya kadın örgütlerinin katılmasının yasal olarak tanınması yönünde oldu. Bu talep kabul edilmedi, sadece Bakanlık`ın müdahilliği düzenlendi. Bu haliyle bu düzenleme sorunludur.
13. NAFAKA: Taleplerimiz doğrultusunda nafakanın icra müdürlükleri tarafından re’sen tahsiline ilişkin ayrıntılı bir düzenleme yapıldı.
14. UZLAŞMA VE ARABULUCULUK: Bütün taleplerimize rağmen, İstanbul Sözleşmesi`nin Türkçe metni üzerinden dile getirdiğimiz hususlara rağmen bu konu ayrı bir madde olarak düzenlenmedi.
15. SUÇLARIN KABUL EDİLEMEZ GEREKÇELERİ: Bizim taslağımızda yer alan bu husus Bakanlık taslağında yer almadı. Bizim taslağımızdaki konuyla ilgili düzenleme şu şekildedir:
Suçların kabul edilemez gerekçeleri;
Madde 32 –
1. Bu Kanun kapsamında yer alan şiddet eylemleri ile ilgili olarak alınacak tedbirler ve başlatılacak cezai işlemlerde kültür, örf ve adet, gelenek veya “namus” gerekçeleri kabul edilemez. Bunlara, mağdurun, kültürel, dinî, toplumsal ya da geleneksel olarak kabul gören uygun davranış normlarını ve âdetlerini ihlal ettiği iddiaları da dâhildir. Bu gerekçelerin hiç biri cezasızlık/cezai sorumluluğun “tahrik indirimi” vb. gerekçelerle azaltılmasına neden olamaz.
Cezaların belirlenmesinde ve infaz edilmesinde hiçbir şekilde iyi hal, pişmanlık gibi cezai indirimleri uygulanamaz. Cezalar kısa süreli seçenek yaptırımlara ve/veya adli para cezasına çevrilemez.
Bu Kanun kapsamındaki hukuki ve cezai süreçlerde, mağdurun cinsel geçmişi ve tercih, tutum ve davranışlarıyla ilgili var olan kanıtlara yalnızca doğrudan davayla ilgili ve kesinlikle gerekliyse izin verilir. Bu tür kanıtlar, ancak doğrudan davayla ilgili ve kesinlikle gerekli ise toplanır.
16. YARGILAMA KURALLARI: Bizim taslağımızda yer alan bu husus Bakanlık taslağında yer almadı. Bizim taslağımızdaki konuyla ilgili düzenleme şu şekildedir:

Yargılama kuralları
Madde 34 – Aile mahkemesinin uzun vadeli tedbir kararları için duruşma açtığı ya da asliye ceza mahkemesinde bu yasa uyarınca gerekli davaların açıldığı durumlarda;
a. mağdur ve failler arasındaki iletişimin mahkemede ve kolluk kuvvetlerinin mevkiinde, mümkün olduğu ölçüde önlenmesi sağlanır.
b. mağdurun, kendisinin veya ailesinin tehlikede olabileceği durumlarda, mağdurun esasen mevcut ve uygun iletişim teknolojilerinden yararlanarak mahkeme salonuna gitmeden ya da en azından fail olduğu iddia edilen kişinin mahkeme salonunda bulunmadığı bir ortamda ifade vermesi sağlanır.
c) Mümkün ve uygunsa, mağdurla yapılacak bütün mülakakatların aynı kişiler tarafından gerçekleştirilmesi,
d. Mağdurla yapılacak mülakatların cezai işlemlerin amacı için gerekli olan kadar ve mümkün olduğunca sınırlı tutulması;
e. Mağdurun yasal temsilcisinin eşlik etmesi,
f. Mağdurla yapılan tüm mülakatların sesli-görüntülü olarak kaydedilmesi ve bu kayıtların gerektiğinde mahkeme işlemlerinde delil olarak kabul edilmesi sağlanır.
g. Bu kanun kapsamındaki davaları (gizlilik kararı verilen durumlar hariç), ilgili kamu kuruluşları, ilgili kurumlar ve sivil toplum örgütleri, mağdur yanında müdahil olarak takip edebilir.
17. KANUNUN NUMARASI: Yeni çıkan kanunlara yeni kanun numarası verilmesi zorunluluğu nedeniyle 4320 numarası kalamıyor dendi. Bütün ısrarlarımıza rağmen bu talebimiz kabul görmedi.
18. ŞİDDETTEN KORUMA BÜROLARI: Savcılık ve kolluk bünyesinde kurulacak şiddet önleme büroları taslağın ilk halinde vardı, ancak –itirazlarımıza rağmen- çıkarıldı.
19. KADIN CİNAYETLERİ BİRİMİ: Savcılık ve kolluk bünyesindeki büroların çıkartılması üzerine, 28-29-30 Ocak günlerindeki çalışmada Av. Hülya Gülbahar tarafından alttaki özel birim maddesi önerildi. Ancak bu öneri de kabul edilmedi ve taslağa yansıtılmadı.
KADIN CİNAYETLERİ İLE İLGİLİ BİRİM
Bakanlık bünyesinde Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet ve Jandarma Genel Müdürlükleri, İçişleri ve Adalet Bakanlığı temsilcisi, Adli Tıp temsilcisi ve kadına karşı şiddet alanında çalışan sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan ve kadın cinayetlerinin önlenmesi, yaşamsal tehlike içeren vakaların takibi konularında çalışmak üzere özel bir birim kurulur. Birimin kuruluşu ve çalışma esaslarına ilişkin esaslar yönetmelik ile belirlenir.
X. MERKEZLERE İLİŞKİN olarak 5 Şubat 2012’de Ankara’da Pınar İlkkaracan ve Kadın Dayanışma Vakfı’ndan Ebru Hanbay’ın katılımıyla Bakanlık’ta bir toplantı yapıldı.
Alıntı:
BASINA ve KAMUOYUNA

KADINLAR, SIDDETE KARSI ETKILI BIR YASA ISTIYOR!

Yaklasik bir yildir tum Turkiye’den 237 kadin orgutu olarak, kadina yonelik siddete karsi cikarilacak yasanin hazirlik calismalariyla ilgili oncelikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi olmak uzere cok sayida kurum ve kisi ile gorusmelerimizi surduruyoruz. Ancak gelinen son noktada sanki tum bu muzakereler olmamis gibi, hukumet kadinlara verdigi sozleri unutarak onaylamadigimiz bir yasa metnini meclise sevk etti. Biz kadinlar olarak, hukumetin uluslararasi siyasi arenada ve AB nezdinde prestij malzemesi olarak kullanacagi ancak siddete karsi kalici cozum getirmekten, kadinlarin ihtiyaclarina yanit vermekten uzak bu tasariyi sahiplenmiyoruz.

1 Mart Persembe gunu itibariyla, TBMM Kadin Erkek Firsat Esitligi Komisyonu ve Adalet Komisyonu’nda tartisilan bu tasariyla ilgili olarak Sayin Bakan Fatma Sahin’in, verdigi sozu tutmasini ve;
• Bakanlar Kurulu’nun tasarinin adindan baslayarak tum icerigine yaptigi mudahalenin geri alinmasini,
• Kadin orgutlerinin talepleri dogrultusunda bir siddet yasasi cikartilmasini istiyoruz.

Hukumet tarafindan 8 Mart 2012 tarihinde yasalastirilmasi istendiginden gereksiz bir telasla ele alinan bu yasadaki her bir kelimenin, kadinlarin hayatlarini yakindan ilgilendirdigini ve hata kaldirmayacagini bir kez daha hatirlatmak istiyoruz.

Sadece kadinlarin degil, tum dunyanin ve Turkiye kamuoyunun nefesini tutup beklemekte oldugu siddet yasasi ile ilgili guncel durumu ve taleplerimizi paylasacagimiz pek çok ilde eş zamanli olarak duzenleyecegimiz basin aciklamamamiza hepinizi davet ediyoruz.
SIDDETE SON PLATFORMU

Tarih 3 Mart 2012 Cumartesi
Saat 12:30
Old 08-03-2012, 12:51   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
BASINA VE KAMUOYUNA

Dün itibariyle Meclis’te başlayan şiddet yasası görüşmelerini, yaklaşık bir yıldır taleplerimizi yasaya yansıması için hem alanlarda hem de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile müzakerelerde yorulmadan dile getiren kadın örgütleri olarak hayalkırıklığı ve tedirginlikle izliyoruz. Başbakan ve hükümet sözcülerinin kadına karşı şiddeti durdurmaya yönelik ve yasayla ilgili bugüne kadarki sözleri tutmaması, çıkacak yasayı şiddet mağduru kadınların ihtiyaçlarını karşılamaktan giderek uzaklaştırmaktadır. Hükümet kulaklarını kendi dışındaki tüm seslere tıkamış durumdadır. Genel Kurul görüşmeleri sırasında muhalefet partileri ve milletvekilleri tarafından sunulan, yasadaki eksiklikleri ve hataları ortadan kaldırmaya yönelik, kadın örgütlerinin taleplerini de içeren onlarca önerge hükümet tarafından bir çırpıda reddedilmiştir.

Başta yasanın adında “ailenin korunması” ifadesinin yer alması ve yasada “toplumsal cinsiyet” kavramına yer verilmemesi konularındaki hükümetin açıklamaları biz kadınları ikna etmekten çok uzaktır. Gerek tedbirler arasında yer alan şiddet mağduru kadınların kreş hizmetinden yararlanmasına ilişkin düzenlemenin daraltılarak yetersiz hale getirilmesi, gerek şiddet uygulama ihtimali bulunanlar, azmettiren ve yardım edenler aleyhine de tedbir kararı alınması yönündeki çok sayıda önergenin konunun önemi gözetilmeksizin reddedilmesi, gerekse de şiddet vakalarına ilişkin başvurularda uzlaşma ve arabuluculuk girişimlerinde bulunulamayacağı yönünde düzenleme yapılması taleplerinin dikkate alınmaması kabul edilemez örneklerden bazılarıdır.

Gelinen bu noktada, bugün Genel Kurul’da devam edecek yasa görüşmeleri bizim için kritik önem taşımaktadır. Hükümetin dünkü uzlaşmaz tutumundan vazgeçmesini bekliyor, dün yapılan hatalı ve eksik düzenlemelere ilişkin itirazlarımız ve dikkate alınmayan taleplerimiz baki olmak kaydıyla, yasanın etkin, süratli ve caydırıcı olması yönündeki aşağıdaki taleplerimizin dikkate alınmasını istiyoruz:
• Şiddete uğrayan kadınların tek adımda yardım ve korunma alabileceği 7 gün 24 saat ve tek çatı ilkesiyle çalışacak merkezlerinin teşkilat, görev ve kadrolarının kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda düzenlenmesini;
• Yasada sığınaklar ve cinsel şiddet kriz merkezlerinin yer almasını;
• Kadın örgütlerinin şiddet ve cinayet davalarına müdahilliğinin kabul edilmesini;
• Zorlama hapsi kararı için tedbir kararı verilen, tedbir kararına aykırılığın gerçekleştiği, şiddet mağdurunun bulunduğu yer aile mahkemelerinin tümünün yetkili olmasını;
• Kadınlara yapılacak maddi yardımın Bakanlık tarafından karşılanmasını;
• Kadının sağlık güvencesi şiddet uygulayana bağlı olması durumunda sağlık masraflarının devlet tarafından karşılanmasını talep ediyoruz.

Günde en az 5 kadının yaşama, çalışma, evlenme, boşanma, giyinme ve benzeri hakları için öldürüldüğü dünyanın tek ülkesi olan Türkiye’de, buna dair rahatsızlığı olan başta kadın milletvekilleri olmak üzere tüm vekilleri bu konudaki taleplerimize destek vermeye çağırıyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Türkiye’den 241 kadın örgütünün temsil ettiği milyonlarca kadın olarak yasaya karşı gösterilen erkek egemen dirence karşı susmayacağımızı, yasanın peşini bırakmayacağımız haykırıyoruz!

241 Kadın Örgütü adına
ŞİDDETE SON PLATFORMU






.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Denizde Can ve Mal Koruma Kanunu Av.Can Meslektaşların Soruları 2 18-06-2007 12:06
Tanık Koruma Kanunu’na onay özge_law Hukuk Haberleri 0 02-02-2007 01:22
Avukatlik Kanunu Teklİfİ ? Av.Ünzile Küçüköner Hukuk Sohbetleri 1 13-12-2006 00:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10676908 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.