Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Emekli ikramiyesi red kararına açılacak davada Görevli Mahkeme

Yanıt
Old 30-07-2010, 13:58   #1
oceans17

 
Acil Emekli ikramiyesi red kararına açılacak davada Görevli Mahkeme

Merhaba,

Yanıtlar için şimdiden teşekkür ederim.

Müvekkil on beş yıl memur olarak çalıştıktan sonra istifa ediyor ve BAĞ-KUR'dan emekli oluyor. Malumunuz olduğu üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile emekli ikramiyesine hak kazandığını düşünerek kuruma başvuruyor.

Kamu Görevlileri Emeklilik Daire İşlem Başkanlığı cevabi yazısında talebi reddediyor. Şimdi bu red kararına karşı dava açmayı düşünüyoruz ama görevli mahkeme konusunda terddütlerim var.

Sizce bu durumda; idare mahkemesi mi yoksa iş mahkemesi mi görevlidir? İşin içinden çıkamadım. Yanıtlar için tekrar teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim. Saygılarımla
Old 30-07-2010, 15:39   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Aşağıya alıntıladığım metinler çerçevesinde ben görevli yargı yerinin iş mahkemeleri olduğunu düşünüyorum.



Alıntı:
5510 SK . Uyuşmazlıkların çözüm yeri

MADDE 101- Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür

5521 SK : 1/B :" İş mahkemeleri, İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve dâvalara da bakarlar.".

Alıntı:
"AYM.: 2003/75 E, : 2006/14 K, 21.12.2006 T.li kararından" : ...mahkemelerin görevleri belirlenirken adlî ve idarî olarak nitelenen yargı ayrılığının da göz önünde bulundurulması gerekir. Bununla birlikte, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. Ülkemizde, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile, işçi ve işveren arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarına bakmak üzere iş mahkemeleri kurulmuştur. Sosyal güvenlik kurumlarının prim ve diğer alacaklarının hesaplanması,sigortalı olma hakkının kazanılması ya da kaybedilmesi, ihbar, kıdem ve kötü niyet tazminatlarından doğan uyuşmazlıklar sonucunda hükmolunan miktarların ve bunlara uygulanacak faiz oranlarının hesaplanması gibi konuların kendi içinde bütünlük ve ihtisas gerektirmeleri yanında, iş hukuku ile de yakından ilişkili olduğu açıktır. İhtisaslaşmayı esas alan bu düzenlemelerin kamu yararı amacıyla getirildikleri anlaşılmakla, yargı ayrılığı ilkesine aykırı olmadıkları sonucuna varılmıştır"
Old 30-07-2010, 16:20   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Not: Bu konuyla ilgili 01.06.2010 yürürlük tarihli 5997 Sayılı yasanın 14. md ile 5434 sayılı yasada yapılan değişiklik ve düzenlemeyi incelediniz mi? Düzenlemede iptal edilen yasa hükmüne paralel bir hüküm bulunmaktadır.SGK AYMnin iptal kararı üzerine kişilerin emekli ikramiyesinin ödenmesi istemli başvurularını işbu kanunun bahsi geçen düzenlemesini gerekçe göstermek suretiyle reddetmektedir.
Old 30-07-2010, 18:09   #4
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan onur turgut

Sizce bu durumda; idare mahkemesi mi yoksa iş mahkemesi mi görevlidir? İşin içinden çıkamadım.

İşin içinden çıkmak hakikaten zor. Ben görevli yargının, idari yargı olduğunu düşünüyorum.

Bu meselede ayrıntılara inildikçe, çözümsüzlük artmaktadır, bu sebeple genel esaslarla neden iş mahkemesi olamayacağını belirtmek isterim.

5521 sayılı yasa, 1475 Sayılı yasa ve 4857 sayılı yasanın ilk maddelerinde zikredildiği üzere, iş yargısının görev alanını belirlemekte temel ölçütlerden biri, davanın hizmet akdin/iş sözleşmesinden kaynaklanan bir sorundan doğmuş olması gerekmektedir.

Sayın Akpunar'ın alıntıladığı Anayasa Mahkemesi Kararı aslında bu ilke üzerinden hareket etmektedir.

Bununla birlikte söz konusu yasalara ek olarak 506/5510 sayılı yasalarla görevli mercii yerinin iş mahkemesi olduğu tayin edilmiştir. Ancak bu yasalarda da temel ilke taraflardan birin işçi oluşu ve uyuşmazlığın ilgili yasalardan kaynaklanmış olmasıdır.

2829 sayılı yasanın 12. maddesi ile iptal edilen AYM kararı neticesinde "ikramiye" ödemesine hak kazanan "memurlar" hizmet akdine göre değil idari sözleşmeye veya atama tasarrufuna göre hizmet ifa etmektedirler, bununla birlikte işçi değildirler.

Sayın Akpunar'ın zikrettiği 5510/102. maddesi ile uyuşmazlık konusu olan bir vaziyet yoktur. Eş bir söylem ile 5510 sayılı yasaya göre ihal edilen bir hak yoktur.

Bu görüşlerim herkesin bildiği gibi tartışmalıdır. Kesin değildir, bu konu hakkında Ankara 5. ve 8. İdare Mahkemeleri karar verdiğini duymuştum. İmkan dahilinde ise bu mahkemelerdeki dava akibetlerini araştırınız. Maalesef esas numaralarını bulamayacağım.

Hatırlatmak gerekir ki, Anayasa Mahkemesi Kararına sebep olan başvuru bildiğim kadarı ile Danıştay 13. dairesi tarafından yapılmıştı, iptal kararı neticesinde aynı mahkeme tarafından verilen bir görevsizlik kararı olduğunu hatırlamıyorum.

"Görev kamu düzeni ile alakalıdır, kıyas ve yorum ile genişletilemez ve değiştirilemez"

Ancak, yinede,

uyuşmazlık mahkemelerin kararlarında, Kamu İktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanların davalarında, yargı yerinin dahi idari yargı olarak belirlendiğini hatırlatmak isterim.

Kolay Gelsin...
Old 01-08-2010, 20:53   #5
oscar

 
Varsayılan

iyi akşamlar,
değerli meslektaşım av.selim Balku'nun düşüncesine katılıyorum. Konu hakkında görevli mahkeme İdare Mahkemesidir.
Çünkü, dava konusu iş aktinden doğan anlaşmazlık değil,idarenin-sgk.nın- emekli ikramiyesi talebinin reddine dair verdiği kararın iptal talebidir.

AYM.nin 2005/40 e.,2009/17 KARAR SAYILI 5.2.2009 TARİHLİ kararıyla ilgili madde iptal edilmiş ve RG.de yayınlanmıştır.verilen süre içinde yasal boşluk doldurulmamıştır.
Bu nedenle ,davalı dairenin merkezi ANKARA olduğu için ankara İdare Mahkemesine dava açılması gerekmektedir.
Saygılarımla.
Av.Alev Tuna
Old 01-08-2010, 21:02   #6
av.fevziaksoy

 
Varsayılan

merhaba;
sayın meslektaşlarım alev hanım ve selim beyin düşüncelerine katılıyorum, aynı düşünceyle ben idare mahkemsinde aynı konuda dava açtım, bekliyorum, ilk inceleme neticesini ve gelişmeleri paylaşırsak iyi olur. Saygılarımla
Old 08-08-2010, 13:29   #7
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan oscar
Çünkü, dava konusu iş aktinden doğan anlaşmazlık değil,idarenin-sgk.nın- emekli ikramiyesi talebinin reddine dair verdiği kararın iptal talebidir.


İş Mahkemesinin görev alanı için mutlaka bir "hizmet akti"nin mevzubahis olması gerekmez.O zaman bir Bağkurlu ile SGK arasındaki ihtilafın çözümünde İş Mahkemelerinin ve Yüksek Dairelerin verdiği tüm kararların görev yönünden hatalı olduğu sonucuna varmak gerekir.

5521, md. 1/B ile 5510, md. 101 açıktır.

Konuda bahsidilen ihtilaf 5510 SK'ndan (emeklilik) doğan bir alacağın ödenmemesi ile ilgilidir.Diğer yandan, SGK'nun her türlü işlemini "idari" olarak yorumlamak ta, yukarıda bahsigeçen "özel" yasa maddelerini işlersiz hale getirmek anlamına da gelecektir.

Yine de konunun Uyuşmazlık Mahkemesine götürülmesinin uygun olacağı kanaatindeyim.
Old 07-09-2010, 10:47   #8
didem8521

 
Varsayılan

Aynı konuda ben de Ankara İdare Mahkemesi'ne 2 dava açtım. Neticeleri sizlerle paylaşacağım.
Old 07-09-2010, 11:07   #9
avufukgur

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlarım, konuyla ilgili olarak ortada tam bir belirsizlik söz konusu. Ortada kesin neticenin bulunmaması da belirsizliği artırmakta. Dava açtığını belirten değerli meslektaşlarımın aldıkları neticeleri paylaşırlarsa seviniriz. Ayrıca internette dolaşan ve son kez emekli sandığından değil de diğer kurumlardan emekli olanlara emekli ikramiyesi ödenmemesi nedeniyle açılan davalırın kabul edildiğine ilişkin "İnternet Esanesi" dolaşmakta. Hatta Danıştay 11. Daire 3.6.2009 tarih 2007/11075E-2009/5494K sayılı ve aynı daire 10.7.2009 tarih 2007/8909E 2009/7386K sayılı numaralar verilmiş. Hemen söyleyeyim yaptığım araştırmada (gerek kullandığım mevzuat programı gerekse Danıştayın resmi sitesi) yazılı içtihatlara ulaşamadım. Bu nedenle elimdeki davayı açmakta tereddüt etmekteyim. Lütfen netice alan arkadaşlar paylaşırlarsa kendilerine minnettar kalacağımızı bilsinler.
Old 07-09-2010, 11:34   #10
avufukgur

 
Varsayılan

sayın didem8521, açmış olduğunuz dava hakkında bilgi vermeniz mümkün mü? Ne aşamadasınız, ayrıca dava dilekçenizde anayasa mahkemesinde iptal talebi mevcut mu? cevaplarınız için teşekkür ederim. Sormak istediğim diğer soru, idareye karşı açılan davalarda genelde kurum davayı avukatla takip etmiyor. Sizin davanızda karşı taraf davayı avukatla mı takip ediyor(davanın reddi halinde karşı vekalet ücreti açısından). Teşekkürler.
Old 08-09-2010, 11:10   #11
ncoban

 
Varsayılan

görevli mahkeme idare mahkemesidir ve okuduğumhaberlere göre de mahkeme işçinin bu talebini kabul ederek emekli ikramiyesi almaya hak kazandığı yolunda kararlar veriyormuş.
Old 08-09-2010, 12:35   #12
Hukuka Saygı

 
Varsayılan

Görevli ve yetkili mahkeme Ankara İdare Mahkemesidir. Bildiğim kadarıyla ana muhalefet partisi, Anayasa Mahkemesine, Emekli Sandığı Kanununa eklenen maddenin iptali için dava açtı ama yine de idare mahkemesinde açılan iptal davalarında da düzenlemenin anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine itiraz başvurusu yapılmasını talep etmede fayda var.
Old 29-09-2010, 18:23   #13
canaz

 
Varsayılan Evlenme İkramiyesi-İdari Dava-Görevsizlik Kararı

Benzer bir konu olduğunu düşündüğüm için paylaşmak istedim. Müteveffa babamdan dolayı Emekli Sandıığı'ndan yetim maaşı almakta iken 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra evlendim. Bu kez SGK'dan evlenme ikramiyesi talep ettim. Bir yıllık yetim maaşı tutarında ödeme yapıldı. 5510 sayılı yasaya göre iki yıllık maaş tutarında ödeme yapılması talebim Emeklilik İşlemleri dairesi tarafından reddedildi. Bunun üzerine bu kararın iptali ve eksik ödemeyle ilgili idare mahkemesinde dava açtım. Anayasa'ya aykırılı iddiam da vardı. Cevap, cevaba cevap gibi aşamalar da geçildikten ve dava açildıktan itibaren tam 1,5 sene sonra görevsizlik kararı verildi. Gerekçe olarak da 5510 sayılı yasadan kaynaklanan eksik ödeme ödemenin adli yargıyı ilgilendirdiği bildirildi. Bazı imkansızlıklar nedeniyle kararın ayrıntısını paylaşamadım ama dava açmış olan meslektaşların görüşlerini ve gelişmelerini okumak isterim.
Karşı vekalet ücretine hükmedildiğinden ve adli yargıda dava açılması halinde de benzer hakim yorumu ve karşı vekalet ücreti gibi kounulara takıldığımdan şimdilik Bölge İdare Mahkeme'sine başvurmayı ve adli dava açıp açmamayı düşünüyorum. Bu konuda da görüş paylaşan olursa sevinirim. İyi çalışmalar.
Old 30-09-2010, 13:16   #14
oceans17

 
Varsayılan

Değerli yorumlarınızı da dikkate alarak davayı Ankara İdare Mahkemesinde açtık. Ancak ilk inceleme sonucu ve kurumun cevabı henüz elimize ulaşmadı.

Konu ile ilgili bir kararı faydalı olması ümidiyle paylaşıyorum. Saygılarımla. İyi çalışmalar.

T.C.
DANIŞTAY
11. DAİRE
E. 2007/8908
K. 2009/7386
T. 10.7.2009

ÖZET : Farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle emekliye ayrılan davacı tarafından, Emekli Sandığı’na tabi olarak geçen hizmet süresi için emekli ikramiyesi ödenmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nce verilen karar ile farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurum olan Emekli Sandığı’nca emekli aylığı bağlananlardan, son defa Emekli Sandığı’na tabi bir görevden emekliye ayrılmamış olanlara emekli ikramiyesi ödenmesine engel olan “Son defa T.C. Emekli Sandığı’na tabi görevlerden emekliye ayrılan ve...” ibaresi iptal edildiğinden, birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanan davacıya, T.C. Emekli Sandığı’na tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden emekli ikramiyesi ödenmesi gerekir.

İstemin Özeti : Farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle emekliye ayrılan davacı tarafından, Emekli Sandığı’na tabi olarak geçen hizmet süresi için emekli ikramiyesi ödenmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı son defa Sandığa tabi bir görevden emekliye ayrılmadığı anlaşılan davacıya ikramiye ödenmemesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İdare Mahkemesi kararını onayan Danıştay Onbirinci Dairesinin kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen sebepler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasının ( c ) bendi hükmüne uygun bulunduğundan düzeltme isteğinin kabulü ile Danıştay Onbirinci Dairesinin kararı kaldırılarak işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un “Aylığı Bağlayacak Kurum” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında, “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.” hükmü yer almış; “Emekli İkramiyesi” başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında ise “Son defa T.C. Emekli Sandığı’na tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara T.C. Emekli Sandığı’na tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının, Emekli Sandığı’na tabi olarak görev yaptıktan sonra bir süre de Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi olarak çalıştığı, bu Kuruma tabi olarak çalışmakta iken emekliye ayrılmak istemesi üzerine, kendisine, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurum olan Emekli Sandığı’nca tüm hizmetleri birleştirilmek suretiyle emekli aylığı bağlandığı ancak 2829 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 12. maddesinde öngörüldüğü üzere “Son defa T.C. Emekli Sandığı’na tabi görevlerden emekliye ayrılan”lar kapsamında olmaması nedeniyle emekli ikramiyesi ödenmediği, emekli ikramiyesi ödenmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada ise İdare Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.



Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararını onayan Dairemiz kararına yönelik karar düzeltme istemi henüz karara bağlanmadan, Anayasa Mahkemesi’nce verilen 05.02.2009 günlü ve E. 2005/40, K. 2009/17 sayılı kararla, 2829 sayılı Kanun’un 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ve emekli ikramiyesi ödenmemesi yolundaki dava konusu işlem ile davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına dayanak oluşturan “Son defa T.C. Emekli Sandığı’na tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ...” ibaresinin iptaline karar verilmiş, böylece dava konusu edilen işlemin yasal dayanağı kalmamıştır.

Anılan Anayasa Mahkemesi kararı ile, iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nce bir kanunun tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Bir başka anlatımla, Anayasa Mahkemesi’nin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak, yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmaz.

Diğer yandan, Anayasa’nın 153. maddesine göre yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararının, bu karardan önce açılmış bulunan ve henüz sonuçlanmamış olan tüm davalara uygulanması gerekmektedir.
Buna göre, Anayasa Mahkemesi’nce verilen karar ile farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurum olan Emekli Sandığı’nca emekli aylığı bağlananlardan, son defa Emekli Sandığı’na tabi bir görevden emekliye ayrılmamış olanlara emekli ikramiyesi ödenmesine engel olan “Son defa T.C. Emekli Sandığı’na tabi görevlerden emekliye ayrılan ve...” ibaresi iptal edildiğinden, 2829 sayılı Kanun’un 12. maddesinin 1. fıkrasının iptal kararından sonraki şekline göre, “kendilerine bu Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığı’na tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi” ödenmesi gerekmektedir.

Bu durumda, birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanan davacıya, T.C. Emekli Sandığı’na tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden emekli ikramiyesi ödenmesi gerekmekte olup yasal dayanağı kalmayan aksi yöndeki dava konusu işlemin de iptali gerektiğinden, yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca oluşan hukuki duruma göre yeniden bir karar verilmek üzere davanın reddi yolundaki Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının yukarıda yer alan hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 10.07.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 07-10-2010, 14:56   #15
oceans17

 
Varsayılan

Sayın Meslekteşlerım,

Açmış olduğumuz bir davanın ön inceleme sonucunu gönderiyorum. Saygılarımla.

T.C.
ANKARA
12. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2010/....

İLK İNCELEME TUTANAĞI

İLK İNCELEME TARİHİ : 07/10/2010
HARÇ PULU : Ödenmiş
POSTA GİDERİ : Ödenmiş
BARO PULU : Var
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEĞİ : Yok
DURUŞMA İSTEĞİ : Yok
DELİL TESPİTİ İSTEĞİ : Yok
HEYET BİLGİSİ : Heyetli

a) GÖREV : İdare
Old 14-10-2010, 09:48   #16
Av. Akaydın

 
Varsayılan

Herkese iyi çalışmalar... ben geçen sene nisan ayında bahsi geçen davayı idare mahkemesinde açtım, 24.09.2010 tarihinde idare mahkemesi bekletme kararı verdi. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin konu hakkında karar verilinceye kadar bakılan davanın bekletilmesine ve esas hakkındaki kararın ertelenmesine, Anayasa Mahkemesi'nin konu hakkındaki kararı beş ay içerisinde gelmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre çözümlenmesine karar verdi. Dava açanların bilgisi olsun, muhtemelen aynı karar ile karşılaşacaklar.
Old 14-10-2010, 10:03   #17
avukat gülşah

 
Varsayılan

Görevli ve yetkili mahkeme Ankara idare mahkemesidir.Ben davaları açtım muhalefet partisi bu konuyu yeniden anayasa mahkemesine taşıdı diye biliyorum.Açtığım davalar açısından anayasa mahkemesi kararına kadar bekletilir diye düşünüyorum.
Old 14-10-2010, 14:27   #18
av.cemile

 
Varsayılan

Biz de aynı konuda Ankara İdare Mahkemesine dava açtık. Bekliyoruz.
Old 20-10-2010, 22:38   #19
sevda mert

 
Varsayılan merhaba

bu konu ile ilgili olduğunu düşünmüdüğümden burada yazmayı uygun gördüm.emekli ikramiyesinin reddi ile ilgili davalarda görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu yazmış pek çok meslektaşım.peki eşinden ayrılıp dul kalmış bir bayanın babadan aldığı yetim maaşının halaboşandığı eşi ile birlikte yaşamaya devam ettiğinden bahisle kesilmesi halinde işlemin iptali için açılması düşünülen davada göreli mahkeme yine idare mahkemesi mi olacak?yine bu sitede başka bir soruda bu tarz davaların iş mahkemesinde görüldüğü yazılmış.sonuçta burda da davalı taraf idare değil mi?cevaplarınızı bekliyorum.saygılar.
Old 22-10-2010, 13:56   #20
Av. Nevzat Yağız

 
Varsayılan

görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu söyleyen sayın meslekdaşımın konuya ilişkin koyduğu emsal yargıtay kararına dikkat edilirse, prim, tazminat vb. konulara ilişkin olarak iş mahkemesi görevlidir diyor, yani emeklilik talebinin reddi konusundan söz edilmiyor, uygulamadanda emin olduğumuz üzere görevli mhk. idare mahkemesidir.
Old 03-11-2010, 13:41   #21
ELKATMIŞ

 
Varsayılan DaniŞtay Karari

BU KONUDAKİ DANIŞTAYIN SİTESİNDE DE YAYINLANAN KARARI SUNUYORUM.ARZ EDERİM.



Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
ONBİRİNCİ DAİRE
2009
2175
2006
1243
03/03/2009

KARAR METNİ
1- FARKLI SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARINA TABİ HİZMET SÜRELERİ BİRLEŞTİRİLMEK SURETİYLE, SON YEDİ YILLIK FİİLİ HİZMET SÜRESİ İÇİNDE FİİLİ HİZMET SÜRESİ FAZLA OLAN KURUM OLAN EMEKLİ SANDIĞINCA EMEKLİ AYLIĞI BAĞLANANLARDAN, SON DEFA EMEKLİ SANDIĞINA TABİ BİR GÖREVDEN EMEKLİYE AYRILMAMIŞ OLANLARA 2829 SAYILI KANUN'UN 12. MADDESİNİN 1. FIKRASINA GÖRE EMEKLİ İKRAMİYESİ ÖDENMESİNE ENGEL OLAN "SON DEFA T.C. EMEKLİ SANDIĞINA TABİ GÖREVLERDEN EMEKLİYE AYRILAN VE ..." İBARESİ ANAYASA MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR İLE İPTAL EDİLDİĞİNDEN, ANILAN FIKRANIN İPTAL KARARINDAN SONRAKİ ŞEKLİNE GÖRE EMEKLİ İKRAMİYESİ ÖDENMESİ GEREKTİĞİ,
2- ANAYASA MAHKEMESİNİN, İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ TARİHİ İLERİYE DÖNÜK OLARAK ERTELEMİŞ BULUNMASI YASAMA ORGANINA AYNI KONUDA, İPTAL KARARININ GEREKÇESİNE UYGUN OLARAK, YENİ BİR DÜZENLEME İÇİN OLANAK TANIMAK VE ORTADA HUKUKİ BİR BOŞLUK YARATMAMAK AMACINA YÖNELİK OLUP, YARGI MERCİLERİNİN BAKMAKTA OLDUKLARI UYUŞMAZLIKLARDA ANAYASAYA AYKIRI BULUNARAK İPTAL EDİLMİŞ KURALLARI UYGULAMASININ VE UYUŞMAZLIKLARI BU KURALLARA GÖRE ÇÖZÜMLEMESİNİN, HUKUK DEVLETİ İLKESİ İLE BAĞDAŞMAYACAĞI HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ?
Vekilleri : Av. ...
Karşı Taraf (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
(T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü)
Vekili : Av. ...
İsteğin Özeti : Farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle emekliye ayrılan ve Emekli Sandığınca emekli aylığı bağlanan davacı tarafından, Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmet süresi için emekli ikramiyesi ödenmemesine ilişkin işlemin iptali ve hesaplanacak emekli ikramiyesinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, Ankara 11. İdare Mahkemesinin 15.11.2005 günlü, E:2005/814, K:2005/1757 sayılı kararıyla, 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun, son defa Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılanlara emekli ikramiyesi ödeneceği yolundaki 12. maddesi hükmü karşısında, son defa Sandığa tabi bir görevden emekliye ayrılmayan davacıya ikramiye ödenmemesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir. Davacı vekili tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : Burakhan Melikoğlu
Düşüncesi : Anayasa Mahkemesince verilen 5.2.2009 günlü ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı kararla, 2829 sayılı Kanunun 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ve emekli ikramiyesi ödenmemesi yolundaki dava konusu işlem ile davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına dayanak oluşturan "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ..." ibaresinin iptaline karar verildiğinden davacıya emekli ikramiyesi ödenmesi ve yasal dayanağı kalmayan aksi yöndeki dava konusu işlemin de iptali gerekmekte olup, Anayasanın 153. maddesine göre yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca oluşan hukuki duruma göre yeniden bir karar verilmek üzere davanın reddi yolundaki Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Handan Yağuş
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun "Aylığı Bağlayacak Kurum" başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında, "Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir." hükmü yer almış; "Emekli İkramiyesi" başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında ise "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir." hükmüne yer verilmiştir.








Dosyanın incelenmesinden, davacının, Emekli Sandığına tabi olarak görev yaptıktan sonra bir süre de Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi olarak çalıştığı, bu Kuruma tabi olarak çalışmakta iken emekliye ayrılmak istemesi üzerine, kendisine, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurum olan Emekli Sandığınca tüm hizmetleri birleştirilmek suretiyle emekli aylığı bağlandığı ancak 2829 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 12. maddesinde öngörüldüğü üzere "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan"lar kapsamında olmaması nedeniyle emekli ikramiyesi ödenmediği, emekli ikramiyesi ödenmemesine ilşkin işlemin iptali istemiyle açılan davada ise İdare Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulması istemi henüz karara bağlanmadan, Anayasa Mahkemesince verilen 5.2.2009 günlü ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı kararla, 2829 sayılı Kanunun 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ve emekli ikramiyesi ödenmemesi yolundaki dava konusu işlem ile davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına dayanak oluşturan "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ..." ibaresinin iptaline karar verilmiş, böylece dava konusu edilen işlemin yasal dayanağı kalmamıştır.
Anılan Anayasa Mahkemesi kararı ile, iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de, Anayasa Mahkemesince bir kanunun tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Bir başka anlatımla, Anayasa Mahkemesinin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak, yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmaz.
Diğer yandan, Anayasanın 153. maddesine göre yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararının, bu karardan önce açılmış bulunan ve henüz sonuçlanmamış olan tüm davalara uygulanması gerekmektedir.
Buna göre, Anayasa Mahkemesince verilen karar ile, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurum olan Emekli Sandığınca emekli aylığı bağlananlardan, son defa Emekli Sandığına tabi bir görevden emekliye ayrılmamış olanlara emekli ikramiyesi ödenmesine engel olan "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ..." ibaresi iptal edildiğinden, 2829 sayılı Kanunun 12. maddesinin 1. fıkrasının iptal kararından sonraki şekline göre, "kendilerine bu Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi" ödenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanan davacıya, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden emekli ikramiyesi ödenmesi gerekmekte olup yasal dayanağı kalmayan aksi yöndeki dava konusu işlemin de iptali gerektiğinden, yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca oluşan hukuki duruma göre yeniden bir karar verilmek üzere davanın reddi yolundaki Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Ankara 11. İdare Mahkemesinin 15.11.2005 günlü, E:2005/814, K:2005/1757 sayılı kararının yukarıda yer alan hususlar gözönünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 3.3.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:121)
BŞ/ÖEK


Old 03-11-2010, 18:08   #22
aysun nalbant

 
Varsayılan

Ben de idari dava olarak açtım, gelişmeleri buradan paylaşacağım, herkese kolaylıklar
Old 16-12-2010, 16:47   #23
didem8521

 
Varsayılan

Ankara idare mehkemesi'ne açtığım iki dava da ilk inceleme safhası geçti,esasa geçildi. davalı idarenin cevapları teblip edildi. Davalar normal seyrinde devam ediyor.Ayrıca bir gelişme olduğunda tekrar paylaşacağım.
Old 18-12-2010, 20:14   #24
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan didem8521
Ankara idare mehkemesi'ne açtığım iki dava da ilk inceleme safhası geçti,esasa geçildi. davalı idarenin cevapları teblip edildi. Davalar normal seyrinde devam ediyor.Ayrıca bir gelişme olduğunda tekrar paylaşacağım.

Açılan davalar ile ilgili olarak aynı olumlulukta cevaplar duymuyorum. İptale konu olan yasanın aynısı karardan sonra parlementodan çıkınca, durum biraz değişmiş gibi... Bilgisi olanlar paylaşırsa sevinirim...

Kolay Gelsin...
Old 19-12-2010, 22:10   #25
MUSTAFA TUNCER

 
Varsayılan

Ben Bu Konuda Adlİ Yarginin GÖrevİnde OlduĞu Kanaatİnde DeĞİlİm. Memurlar İŞ Kanununa DeĞİl Dmk.na Tabİdİrler Ve İdare İle İlgİlİ Hukuksal UyuŞmazliklarin ÇÖzÜm Yerİ İdarİ Yargidir. Nİtekİm,memurlarin Ödenmeyen Ttf Ve Nema Alacaklarinda Da GÖrevlİ Yargi Yerİ İdarİ Yargidir..
Old 14-05-2011, 23:37   #27
oceans17

 
Varsayılan

2010/81

Anamuhalefet Partisi (Cumhuriyet Halk Partisi) TBMM Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Trabzon Milletvekili M. Akif HAMZAÇEBİ ile Yalova Milletvekili Muharrem İNCE


16.6.2010 günlü, 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle, 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinin “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” bölümünün iptaline karar verilmesi istemi.




Esas


5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle, 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinin “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE.
Old 16-05-2011, 13:31   #28
Av. Nevzat Yağız

 
Varsayılan

Devlet memuru olarak yani emekli sandığına bağlı olarak çalışmış. Müracaat ettiğiniz ve red yazısı aldığınız yerde sanırım Emekli Sandığı, ben bugüne kadar emekli sandığına karşı alacak davalarının hep İdare mahkemesinde açıldığını gördüm.
Görevli mahkemenin İdare mahkemesi olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca , yanılmıyorsam bugünlerde, idarenin çalışılan süreye ilişkin emekli ikramiyesini ödememe nedeni olan; 5434 sayılı yasanın 89. maddesindeki "son defa bu kanun veya 5510 sayılı kanunun geçici 4. maddesi hükümlerininin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve" cümlesi İPTAL EDİLMİŞTİR.

Bu nedenle dava açamadan önce, bu iptal kararına dayanarak idareye yeniden başvurmakta yarar olabileceğini düşünüyorum.
Old 10-07-2011, 00:11   #29
Av. Melih Ünal

 
Varsayılan

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2010/81

Karar Sayısı: 2011/78

Karar Günü: 12.5.2011

İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Cumhuriyet Halk) Partisi adına Grup Başkanvekilleri M. Akif HAMZAÇEBİ ve Muharrem İNCE (Esas Sayısı: 2010/81)

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 14. İdare Mahkemesi (Esas Sayısı: 2010/98)

DAVA ve İTİRAZIN KONUSU: 16.6.2010 günlü, 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle, 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinin “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve…” bölümünün, Anayasa’nın 2., 10., 138. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- İPTAL DAVASI İLE İTİRAZ BAŞVURUSUNUN GEREKÇELERİ

A- İptal davası dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

“II. GEREKÇE

16.06.2010 Tarihli ve 5997 Sayılı Kanunun 14 üncü Maddesi ile Değiştirilen 5434 Sayılı Kanunun 89 uncu Maddesinin Birinci Fıkrasının İkinci Tümcesinde Yer Alan “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” Sözcüklerinin Anayasaya Aykırılığı

5434 sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanunun 89 uncu maddesinin 5997 sayılı Yasayla değişik birinci fıkrasının birinci tümcesinde, “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak” verileceği belirtilmiştir.

Fıkranın ikinci tümcesinde ise “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve kendilerine mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ise, bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre emekli ikramiyesi” ödenir denilmiştir.

Söz konusu ikinci tümcenin, 2829 sayılı Yasanın 12 nci maddesinin birinci tümcesinde yer alan, “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılanlara ve …” sözcüklerinin Anayasa Mahkemesi tarafından (05.02.2009 günlü, E.2005/40, K.2009/17 sayılı kararla) iptal edilmesi üzerine getirildiği ifade edilmektedir. Anayasa Mahkemesinin kararı 05.06.2010 günlü Resmi Gazetede yayımlanmış ve 1 yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. Kural, 19.06.2010 günlü Resmi Gazetede yayımlanmış, boşluk doğmaması için de 5997 sayılı Yasanın 19 uncu maddesiyle 01.06.2010 günüde yürürlüğe girmesi kabul edilmiştir.

5434 sayılı Yasanın 89 uncu maddesinin değişik birinci fıkrasının ikinci tümcesi, 2829 sayılı Yasanın 12 nci maddesinin birinci tümcesinde yer alan ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılanlara ve …” sözcüklerinin yer aldığı kuralla, aşağıdaki karşılaştırmalı tabloda görüldüğü gibi aynı niteliktedir.

Mülga 2829 sayılı Yasa’nın Anayasa Mahkemesince iptal edilen “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve …” ibaresini de içeren 12 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.”

5434 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin, 5997 sayılı Yasayla değiştirilen birinci fıkrasının ikinci tümcesi şöyledir: “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve kendilerine mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ise, bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.”

İki tümce arasındaki farklılıklar, yer aldıkları yasaların tanımlanmasından kaynaklanmaktadır.

a) İptal edilen düzenleme, 2829 sayılı Yasada yer almakta iken bu kez 5434 sayılı Yasaya yerleştirilmiştir. Bu nedenle de iptal edilen düzenleme “son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılanlar” şeklinde tanımlama yaparken, 5434 sayılı Yasada yer alan yeni düzenleme doğal olarak, “son defa bu kanun” şeklinde tanımlama yapmıştır.

b) Yeni düzenlemede 5434 sayılı Yasayla birlikte, yine doğal olarak, 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışanlar sözcükleri kullanılmıştır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, bu Yasaya gönderme gerekli hale gelmiştir ve 5510 sayılı Yasanın 5434 sayılı Yasaya ilişkin geçiş hükümlerini içeren geçici 4 üncü maddesine gönderme yapılmıştır. Geçici 4 üncü madde hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılanlar ile 5434 sayılı hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde iken emekliye ayrılanlar aynı statüdedir.

Bu teknik farklar dışında, her iki kuralın da anlam ve kapsamı aynıdır. 2829 sayılı Yasa’nın 12 nci maddesinin birinci fıkrasına göre emekli ikramiyesi ödenebilmesi için, son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılma ve kendilerine 2829 sayılı Yasa’nın 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanma koşullarını taşımak gerekmektedir. Bu koşulları taşıyanlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerin toplamı üzerinden 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenecektir. Bu koşullarla birlikte 5434 sayılı Yasa’nın 89 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki “...her tam fiili hizmet yılı için, ... hesaplanacak tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir” hükmü gereğince emekli ikramiyesi alabilmek için, T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerde en az bir yıl çalışmış olmak da gerekmektedir.

5997 sayılı Yasayla değiştirilen yeni kuralda da aynı şekilde son defa 5434 sayılı Yasa veya 5510 sayılı Yasanın geçici 4 üncü maddesine tabi görevlerden emekliye ayrılma söz konusudur.

2829 sayılı Yasa’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacaktır.

Sonuç olarak yeni düzenlemede de, bir yıldan fazla 5434 sayılı Yasa kapsamında görev yaptıktan sonra kamu dışında bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak çalışmalarını tamamlayıp 2829 sayılı Yasa’nın 8 inci maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlananlara, son defa 5434 sayılı Yasaya veya 5510 sayılı Yasanın geçici 4 üncü maddesine tabi bir görevden emekliye ayrılma koşulunu taşımadıklarından Emekli Sandığına tabi olarak yaptıkları çalışma süreleri için emekli ikramiyesi yine ödenmeyecektir.

Anayasanın 2 nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.

Anayasanın 10 uncu maddesindeki “kanun önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır.

2829 sayılı Yasa’da benimsenen sistemle, farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek emekli olanlara yaşlılık aylığı bağlandığı halde, itiraz konusu ibareyle son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılmayanlara, 5434 sayılı Yasaya ve 5510 sayılı Yasanın geçici 4 üncü maddesine tabi çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesini öngören kuralın, daha önce iptal edilen kuralda olduğu gibi, Anayasanın 10 uncu maddesindeki eşitlik ilkesine ve adil sonuçlar doğurmadığından 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılığı devam etmektedir.

Ancak, Anayasanın 153 üncü maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama organı yapacağı düzenlemelerle daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını gözönünde bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak, Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir. Başta yasama organı olmak üzere yargı ve yürütme, kararların yalnız sonuçları ile değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Gerekçeleriyle birlikte kararlar, yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini içerirler ve yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu nedenle, yasama organı düzenlemelerde bulunurken, iptal edilen yasaya ilişkin kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de gözönünde bulundurmak zorundadır. İptal edilen yasalarla, sözcükleri ayrı da olsa aynı doğrultu, içerik ya da nitelikte yeni yasa çıkarılması, Anayasanın 153 üncü maddesine aykırılık oluşturur.

Hukuk devletinde, yasama organını da kapsayacak biçimde devletin bütün organları üzerinde hukukun ve Anayasanın mutlak egemenliği vardır. Yasakoyucu her zaman hukukun ve Anayasanın üstün kuralları ile bağlıdır. Anayasal denetimde bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Bu nedenle de Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesine yer verilmiştir. Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralın yeniden yasalaştırılmasına Anayasanın 153 üncü maddesinin son fıkrasındaki bağlayıcılık ilkesi engeldir. Yasama organının iptal edilen kuralın aynını veya benzerini yasalaştırması durumunda Anayasa Mahkemesi kararlarının etkinliği ortadan kaldırılarak yasaların yargısal denetimi anlamını yitirir.

Bir yasa kuralının, Anayasanın 153 üncü maddesine aykırılığından söz edilebilmesi için, iptal edilen önceki kural ile “aynı” ya da “benzer nitelikte” olması gerekir. Bunların saptanabilmesi ise öncelikle, aralarında “özdeşlik”, başka bir deyişle, amaç, anlam ve kapsam yönlerinden “benzerlik” olup olmadığının incelenmesine bağlıdır.

Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ve Anayasanın üstünlüğü ilkesi karşısında, iptal edilen bir kurala yeni bir yasa ile geçerlilik sağlanamaz. Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararının etkisini ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenleme olduğu duraksamaya yer vermeyecek kadar açık olan dava konusu sözcükler, Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen daha önceki kuralla aynı içerikte olduğundan Anayasanın 153 üncü maddesine aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle, 16.06.2010 tarihli ve 5997 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi ile değiştirilen 5434 Sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinde yer alan “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” sözcükleri Anayasanın 153 üncü maddesine aykırı olup, iptali gerekmektedir.

III. SONUÇ VE İSTEM

Yukarıda açıklanan gerekçelerle, 16.06.2010 tarihli ve 5997 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi ile değiştirilen 5434 Sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinde yer alan “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” sözcükleri Anayasanın 153 üncü maddesine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.”

B- İtiraz başvurusu kararının gerekçe bölümü şöyledir:

“Dava dosyasının incelenmesinden; 5434 sayılı Kanun’a tâbi hizmetleri bulunmakta iken 14/11/2000 tarihinde görevine son verilen, SSK’ya tâbi olarak görev yaptıktan sonra 2829 sayılı Kanun’un 8’inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden 01/06/2008 tarihinden itibaren SSK’ca yaşlılık aylığı bağlanan davacı tarafından, 5434 sayılı Kanun kapsamında Emekli Sandığı’na tâbi olarak geçen hizmet sürelerine tekabül eden emekli ikramiyesinin ödenmesi talebiyle idareye yaptığı başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

24/05/1983 gün ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tâbi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 12’nci maddesinin birinci fıkrasında “Son defa T.C. Emekli Sandığına tâbi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T. C. Emekli Sandığına tâbi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir” hükmü bulunmakta iken, anılan hükmün “Son defa T.C. Emekli Sandığına tâbi görevlerden emekliye ayrılan ve ...” şeklindeki ibaresi, 05/06/2009 gün ve 27249 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 05/02/2009 gün ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra (05/06/2010 tarihinde) yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin bahsi geçen iptal kararının gerekçesinde;

“2829 sayılı Yasa’nın 12. maddesinin birinci fıkrasına göre emekli ikramiyesi ödenebilmesi için, son defa T.C. Emekli Sandığına tâbi görevlerden emekliye ayrılma ve kendilerine 2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanma koşullarını taşımak gerekmektedir. Bu koşulları taşıyanlara, T.C. Emekli
Şandığına tâbi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerin toplamı üzerinden 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenecektir. Bu koşullarla birlikte 5434 sayılı Yasa’nın 89. maddesinin birinci fıkrasındaki
‘...her tam fiili hizmet yılı için, ... hesaplanacak tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.’ hükmü gereğince emekli ikramiyesi alabilmek için, T.C. Emekli Sandığına tâbi görevlerde en az bir yıl çalışmış olmak da gerekmektedir.

2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesinin birinci fıkrasına göre, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması hâlinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tâbi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacaktır.

1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin dördüncü fıkrasında ‘T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malûllük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir.’ hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıdaki düzenlemelere göre, farklı sosyal güvenlik kurumlarındaki hizmet, sürelerinin birleştirilmesiyle 2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesi gereğince son yedi yıllık hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olması nedeniyle Sosyal Sigortalar Kurumunca aylık bağlanması hâlinde, aynı veya farklı kamu kuruluşlarında, gerek Emekli Sandığına, gerekse Sosyal Sigortalar Kurumuna tâbi olarak geçmiş olsun, anılan kamu kuruluşlarında geçen toplam hizmet süreleri üzerinden son kamu kuruluşu işveren tarafından ilgiliye kıdem tazminatı ödendiği; son yedi yıllık hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan Emekli Sandığınca aylık bağlanması hâlinde ise son defa Emekli Sandığına tâbi bir görevden emekliye ayrılmayan ilgiliye, emekli ikramiyesi ödenmediği, yalnızca kamuda işçi olarak geçen süreye karşılık kıdem tazminatı ödendiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, bir yıldan fazla 5434 sayılı Yasa kapsamında görev yaptıktan sonra kamu dışında bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak çalışmalarını tamamlayıp 2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlananlara da, son defa Emekli Sandığına tâbi bir görevden emekliye ayrılma koşulunu taşımadıklarından Emekli Sandığına tâbi olarak yaptıkları çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemektedir.

Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.

Anayasa’nın 10. maddesindeki ‘kanun önünde eşitlik ilkesi’ hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. 2829 sayılı Yasa’da benimsenen sistemle, farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek emekli olanlara yaşlılık aylığı bağlandığı hâlde, itiraz konusu ibareyle son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak Emekli Sandığına tâbi görevlerden emekliye ayrılmayanlara, 5434 sayılı Yasaya tâbi çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesi, Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi, adil sonuçlar doğurmadığından 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle itiraz konusu ibare Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.”

ifadelerine yer verilmiştir.

Bu gerekçeye göre; farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek emekli olanlara yaşlılık aylığı bağlandığı hâlde, son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak Emekli Sandığına tâbi görevlerden emekliye ayrılmayanlara, 5434 sayılı Yasa’ya tâbi çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesi, Anayasa’nın 10’uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi, adil sonuçlar doğurmadığından 2’nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırıdır.

2829 sayılı Kanun’un 12’nci maddesinin ilgili ibaresinin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesi nedeniyle doğan hukukî boşluğun doldurulması amacıyla çıkarılan ve 01/06/2010 tarihinden itibaren yürürlüğe konulan 5997 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesi ile 5434 sayılı Kanun’un 89’uncu maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir. Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve kendilerine mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tâbi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ise, bu Kanuna tâbi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir. Mülga 2829 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının son cümlesinin bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz” hükmü getirilmiştir.

Görüldüğü üzere; 2829 sayılı Kanun’un 12’nci maddesinin ilgili ibaresinin iptali nedeniyle 5434 sayılı Kanun’un 89’uncu maddesinin birinci fıkrasında yapılan yeni düzenlemede de, birleştirilen hizmet sürelerinden Emekli Sandığı’na tâbi hizmet süreleri için emekli ikramiyesinin ödenebilmesi için “son defa 5434 sayılı Kanun veya (5434 sayılı Kanun’a ilişkin geçiş hükümlerini içeren) 5510 sayılı Kanun’un geçici 4’üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılma” koşulu aranmıştır.

Dolayısıyla; eşitlik ve hukuk devleti ilkelerini zedelediği için Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen 2829 sayılı Kanun’un 12’nci maddesi ile 5434 sayılı Kanun’un 89’uncu maddesinin birinci fıkrasında yapılan yeni düzenlemenin doğurduğu hukukî sonuçlar aynıdır.

Bu durum; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının gerekçesinde belirtilen eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri açısından Anayasa’ya aykırılığı devam ettirdiği gibi, iptal hükmünün hukuksal sonuçlarını ortadan kaldıran yeni bir yasal düzenleme yapılmasının, aynı zamanda Anayasa’nın 138’inci maddesinin son fıkrasında yer verilen “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmüne de aykırı düşmektedir.

Bu durumda; (19/06/2010 gün ve 27616 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5997 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesi ile değişik) 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun hâlen yürürlükte bulunan 89’uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinin “... Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve ...” şeklindeki ibaresinin, Anayasa’nın 2’nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi ile 10’uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine ve 138’inci maddesinin son fıkrası hükmüne aykırı olduğu kanaatine varıldığından, anılan Kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle; Anayasa’nın 152’nci maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak olan (19/06/2010 gün ve 27616 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5997 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesi ile değişik) 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun hâlen yürürlükte bulunan 89’uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinin “... Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve ...” şeklindeki ibaresinin Anayasa’nın 2, 10 ve 138’inci maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle, anılan ibarenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına, Anayasa Mahkemesi’nin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına, beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına, kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, işbu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın çıkarılacak birer onaylı örneğinin Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine, 21/09/2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

II- YASA METİNLERİ

A- Dava ve İtiraz Konusu Yasa Kuralı

16.6.2010 günlü, 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun iptali istenilen bölümü içeren 89. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Madde 89– (Değişik: 21.4.2005 – 5335/3 md.) (Değişik birinci fıkra: 16.6.2010–5997/14 md.) Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir. Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve kendilerine mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ise, bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir. Mülga 2829 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının son cümlesinin bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde Anayasa’nın 153. maddesine, başvuru kararında Anayasa’nın 2., 10. ve 138. maddelerine dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN ve Celal Mümtaz AKINCI’nın katılımlarıyla 7.12.2010 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında; dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, oybirliğiyle karar verilmiştir.

IV- BİRLEŞTİRME KARARI

8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin, 16.6.2010 günlü, 5997 sayılı Yasa’nın 14. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinin “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve…” bölümünün iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan E.2010/98 sayılı itiraz başvurusuna ilişkin davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2010/81 esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2010/81 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 7.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçesi, başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, dava konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- Kuralın Anlam ve Kapsamı

5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesine göre emekli ikramiyesi ödenebilmesi için, son defa 5434 sayılı Kanun veya 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerden (T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden) emekliye ayrılma ve kendilerine 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanma koşullarını taşımak gerekmektedir. Bu koşulları taşıyanlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenecektir. Bu koşullarla birlikte 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin birinci fıkrasındaki “…her tam fiili hizmet yılı için, … hesaplanacak tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.” hükmü gereğince emekli ikramiyesi alabilmek için, T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerde en az bir yıl çalışmış olmak da gerekmektedir.

2829 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasına göre, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacaktır.

Bir yıldan fazla 5434 sayılı Kanun kapsamında görev yaptıktan sonra kamu dışında bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak çalışmalarını tamamlayıp 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlananlara da son defa Emekli Sandığına tabi bir görevden emekliye ayrılma koşulunu taşımadıklarından Emekli Sandığına tabi olarak geçirdikleri çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemektedir.

B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu

Dava dilekçesinde; 2829 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılanlara ve…” ibaresinin Anayasa Mahkemesi’nin 5.2.2009 günlü, E.2005/40, K.2009/17 sayılı kararıyla iptal edildiği, iptal hükmüyle oluşacak hukuki boşluğun giderilmesi amacıyla yapılan 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesindeki 5997 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği hükümle aynı olduğu, bu nedenle kuralın Anayasa’nın 153. maddesine; başvuru kararında da; Anayasa Mahkemesi’nin K.2009/17 sayılı kararıyla eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilen hükümle aynı hukuki sonuçlar doğurduğundan yeni düzenlemenin Anayasa’nın 2., 10. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” denilmektedir. Buna göre, Anayasa Mahkemesi kararları yayımlanmakla bağlayıcılık özelliği kazandığından, yasama organı aynı konuda farklı bir yasada düzenleme yapsa bile bu kararları etkisiz veya sonuçsuz bırakacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve iptal edilen kuralları yeniden yasalaştırmamak zorundadır. Anayasa Mahkemesi kararlarının sonuçları kadar gerekçeleri de bağlayıcıdır. Çünkü kararlar gerekçeleri ile bir bütünlük oluştururlar ve bu doğrultuda yasamanın da içinde yer aldığı devletin ve kişilerin etkinliklerinde yönlendirici ve belirleyici olurlar. Bu nedenle yasama organı iptal edilen yasaların yerine yeni düzenleme yaparken kararların gerekçelerini de gözönünde bulundurmakla yükümlüdür.

Bir yasa kuralının Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasına aykırılığından söz edilebilmesi için, kurallar farklı yasalarda yer almış olsa bile iptal edilen önceki kuralla içeriği yönünden “aynı” ya da “benzeri” olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Burada iki kuralın özdeş olması yetmeyecek, kurallar arasında “teknik, içerik ve kapsam” bakımından da benzerlik aranacaktır.

Teknik içerik ve kapsam bakımından benzerlik, iptal edilen yasa ile yeniden çıkarılan yasanın sözcüğü sözcüğüne aynı olması anlamına gelmez. Çünkü, böyle bir anlayış 153. maddenin son fıkrasındaki kuralı anlamsız ve uygulanmaz kılar. Konu ve kapsam bakımından sözcüklerde farklılıklar olsa bile ikinci yasanın aynı amaç doğrultusunda Anayasa Mahkemesi kararına karşın onu etkisiz kılmak amacıyla çıkarıldığının saptanması aranan koşulun gerçekleşmiş sayılması için yeterlidir.

İptali istenilen kuralın gerekçesinde, düzenlemenin 2829 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden ayrılan ve ...” ibaresinin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmesi sonucunda oluşan hukuki boşluğun doldurulması amacıyla yapıldığı belirtilmiştir.

2829 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasına göre emekli ikramiyesi ödenebilmesi için; son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılmış olmak ve kendilerine 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanmış olmak koşullarını taşımak gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 5.2.2009 günlü, E.2005/40, K.2009/17 sayılı kararıyla; söz konusu kuralla, bir yıldan fazla 5434 sayılı Kanun kapsamında görev yaptıktan sonra kamu dışında bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak çalışmalarını tamamlayıp 2829 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlananlara, son defa Emekli Sandığına tabi bir görevden emekliye ayrılma koşulunu taşımadıklarından Emekli Sandığına tabi olarak yaptıkları çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesi, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin “iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine” karar vermesi ve kararın 5.6.2009 günlü, 27249 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması nedeniyle iptal hükmü 5.6.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği hükümle eldeki davada iptali istenilen hükümler arasında ilk bakışta farklılık varmış gibi görünse de, farklılık 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden kaynaklanan mevzuat değişikliğine dayanmaktadır. 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinde 5434 sayılı Kanun’a ilişkin geçiş hükümleri yer almaktadır. Her iki kural kapsamına giren kimseler son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlardır. İptali istenilen kuralda 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerin de eklenmiş olması kapsamı değiştirmemektedir. Her iki kural gereğince kapsamdaki kişilere 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesi gereğince Emekli Sandığı Kanunu’na tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak ödenmektedir.

Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi’nin K.2009/17 sayılı kararıyla iptal ettiği kural ile eldeki davada iptali istenilen kural kapsam ve içerik yönünden aynı niteliktedir. Bu nedenle iptali istenilen kural Anayasa’nın 153. maddesine aykırı olarak yasalaşmıştır. İptali gerekir.

Kuralın Anayasa’nın 2., 10. ve 138. maddeleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI- SONUÇ

16.6.2010 günlü, 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle, 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinin “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, 12.5.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.









Başkanvekili

Serruh KALELİ


Üye

Fulya KANTARCIOĞLU


Üye

Ahmet AKYALÇIN









Üye

Mehmet ERTEN


Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR


Üye

Zehra Ayla PERKTAŞ









Üye

Recep KÖMÜRCÜ


Üye

Alparslan ALTAN


Üye

Burhan ÜSTÜN









Üye

Engin YILDIRIM


Üye

Nuri NECİPOĞLU


Üye

Hicabi DURSUN









Üye

Celal Mümtaz AKINCI


Üye

Erdal TERCAN
Old 14-07-2011, 11:53   #30
elmas

 
Varsayılan

Melih Bey'in sunduğu Anayasa Mahkemesi'nin son kararı hakkındaki düşünceleriniz nedir?
09.07.2011 tarihinde resmi gazete yayınlandı sanıyorum son karar. Bu tarihten sonra emekli olanlar ve ya tarihten önce emekli olup da dava açmış olanlar emekli ikramiyesi hakkı alabilecekler.
Peki henüz bu hususta hiç dava açmayan vatandaşların durumu ne olacak?
Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümüyor ve halen süren davalara uygulanması kısmından da yararlanamayacaksak; bu güne kadar dava açmayanların emekli ikramiyesi alma hakkı ne olacak?
Yorumlarınızı bekliyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Edinilmiş Mallara Katılma- Emekli İkramiyesi-Kıdem ve İhbar Tazminatı Av.Zafer Erman Meslektaşların Soruları 9 22-11-2015 16:04
Emekli Maaşı-Görevli Mahkeme ozlm Meslektaşların Soruları 6 14-03-2013 15:04
memuriyetten mübbeten mahrum edilen memur Emekli İkramiyesi Alabilirmi? Av.Ömer GÖKÇE Meslektaşların Soruları 3 10-11-2007 00:03
Soybağının Reddine İlişkin Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması - Görevli Mahkeme seyitsonmez Meslektaşların Soruları 3 05-01-2007 10:22
Emekli Olmasına Kısa Süre Kala Vefat Halinde Emekli İkramiyesi Mirasçılara Kalır mı? SHODAN Meslektaşların Soruları 1 28-10-2006 16:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11284900 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.