Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Delil Başlangıcı Sayılan Belgenin Tek Başına İspata Yeterli Olması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-02-2018, 13:50   #1
Avukat Tekin

 
Varsayılan Delil Başlangıcı Sayılan Belgenin Tek Başına İspata Yeterli Olması

Sayın meslektaşlarım merhaba,
Miktarı itibarı ile senetle ispatı gereken bir davada sunduğumuz belgelerin delil başlangıcı sayılacağını umuyorum.
Olay özetle davacıya olan borcun ödenmediği iddiası ile açılan bir alacak davası. Müvekkil borcu elden ödemiş fakat belgeye bağlamamış. Ancak bana göre taraflar arasındaki mail ve sms yazışmalarından bu borcun ödendiği anlaşılmaktadır. Üstelik davacı taraf da cevap dilekçesiyle bu yazışmaların taraflar arasında yapıldığını kabul etti. Bu durumda tek husus bu yazışmaların içeriğinden hakimin çıkaracağı sonuç. Ancak hakim pek tecrübesiz ve bana HMK m. 202 ye göre "Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir." hükmünce tanık delili soracak gibi geliyor. Bunu önlemek ve delil başlangıcı sayılan belge tek başına uyuşmazlığı çözebilecek ise başkaca delil aramaya gerek olmadığına hakimi ikna etmek için dayanak doktrin görüşü ve mümkünse Yargıtay kararı arıyorum. yardımcı olursanız çok sevinirim.
Saygılarımla...
Old 20-02-2018, 15:04   #2
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat Tekin
Sayın meslektaşlarım merhaba,
Miktarı itibarı ile senetle ispatı gereken bir davada sunduğumuz belgelerin delil başlangıcı sayılacağını umuyorum.
Olay özetle davacıya olan borcun ödenmediği iddiası ile açılan bir alacak davası. Müvekkil borcu elden ödemiş fakat belgeye bağlamamış. Ancak bana göre taraflar arasındaki mail ve sms yazışmalarından bu borcun ödendiği anlaşılmaktadır. Üstelik davacı taraf da cevap dilekçesiyle bu yazışmaların taraflar arasında yapıldığını kabul etti. Bu durumda tek husus bu yazışmaların içeriğinden hakimin çıkaracağı sonuç. Ancak hakim pek tecrübesiz ve bana HMK m. 202 ye göre "Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir." hükmünce tanık delili soracak gibi geliyor. Bunu önlemek ve delil başlangıcı sayılan belge tek başına uyuşmazlığı çözebilecek ise başkaca delil aramaya gerek olmadığına hakimi ikna etmek için dayanak doktrin görüşü ve mümkünse Yargıtay kararı arıyorum. yardımcı olursanız çok sevinirim.
Saygılarımla...
sms ve mail kayıtlarını sunmadınız mı?bunlar belge sayılabilir.
Old 20-02-2018, 15:11   #3
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Somut olayda, karşı taraftan sadır olmuş, sms,mesaj veya mektup gibi bir mukaddime-i beyyine (delil başlangıcı) vardır. Kolay gelsin.
Old 20-02-2018, 15:17   #4
Avukat Tekin

 
Varsayılan

Yanıtlar için teşekkür ederim. Sanırım ben konuyu tam izah edemedim. Evet delil başlangıcı zaten mevcut ancak bildiğiniz gibi HMK m. 202/1 "Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir." hükmünü içerir. Yani delil başlangıcının varlığının sadece tanık dinletmeye dair bir ön açma olduğu gibi bir kanı yaratıyor bu madde.
Ben bunun her durumda geçerli olmadığı, bazı durumlarda delil başlangıcı sayılan belgenin tanık vs gibi başkaca bir delile hacet olmadan tek başına davayı sonuçlandırabilecek güçte olduğuna, bu durumlarda ek bir delil aranmasına gerek olmadığı yönünde doktrin görüşü ve Yargıtay kararı arıyorum.
Old 20-02-2018, 15:53   #5
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Üstelik davacı taraf da cevap dilekçesiyle bu yazışmaların taraflar arasında yapıldığını kabul etti. Bu durumda tek husus bu yazışmaların içeriğinden hakimin çıkaracağı sonuç.
Bu karşı tarafın ikrarı niteliğinde olduğundan ileri sürdüğünüz borcun ödendiğine ilişkin vakıanın ikrarı ile kesin delil ile ispatlanmış sayılması gerektiği beyanında bulunmalısınız. İkrar gibi kesin bir delil ile ispatlanmış bir vakıanın ispatı sorunu bitmiş olduğundan ayrıca yazılı delil başlangıcı ve tanık gibi yan delillere gitmeye gerek yoktur.
Hakimin çıkaracağı sonuçtan ziyade sizin verilen beyanın tam manasıyla ikrar olup olmadığına dair kanaatiniz ve hareket tarzınız belirleyici olacaktır. İkrarın tam olarak ödeme vakıasını ispatladığını düşünüyorsanız bunu beyan ederek, tanık bildirmeme riskini göze alır ve bu şekilde verilecek kararı beklersiniz. Garanti olsun diyorsanız, varsa tanık bildirerek konuyu iki taraftan sağlama alırsınız.
Old 20-02-2018, 15:56   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Somut olayınızda yararlanabileceğiniz iki adet karar.


6.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/9617
Karar: 2016/4542
Karar Tarihi: 09.06.2016

Dava ve Karar: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, kira alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, müvekkilinin kiray veren olarak, ... kapı güneşten koruma sistemleri fuarını 7-10 kasım 2013 tarihleri arasında düzenlediğini; taraflar arasında fuar katılım sözleşmesinin 31/03/2013 tarih ve 12.319,20 Euro bedelli olarak imzalandığını müvekkili tarafından davalı adına düzenlenen 11/11/2013 tarih ve ... seri nolu KDV dahil 33.504,53 TL meblağlı katılım bedeli açıklamalı faturanın davalıya gönderildiğini, faturanın teslim alınmayarak iade edildiğini; müvekkilinin düzenlediği fuar da yer kiraladığını, sözleşmede katılım bedelini 5 adet çek ile ödeneceği kararlaştırıldığı halde hiçbir ödeme yapılmadığı bu sebeplerle KDV dahil toplam 33.504,53 TL tutarındaki kiralama bedeli alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davaya konu sözleşmeyi imzalamadıklarını, taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece sözleşmeyi davalı yetkilisi imzalamadığı, davacının sözleşme ilişkisini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu' nun 4. maddesinde "Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olan bir kişiye yapılan öneri hemen kabul edilmezse; öneren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur. Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.", hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmenin hüküm anı başlıklı 14. maddesinin 1.fıkrasında Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur. 2.fıkrasında Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer. " düzenlemesi bulunmaktadır. Yasanın 14/2 fıkrasında sözleşmenin oluşması için unsurlar açıklanmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 199. maddesinde "Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir." düzenlemesi bulunmaktadır.

Dava dilekçesinin ekinde sunulan e-posta yazışmalarının incelenmesinden davalıya ait e-posta adresine 10.01.2013 tarihinde 96 m2 yer rezervasyon yapıldığının bildirildiği, karar verildiğinde ekteki sözleşmenin imzalanıp faks ile gönderilmesi istenmiştir. Davalıya ait e-posta adresinden 21.09.2013 tarihinde davacıya gönderilen e-postada fiyatta indirim istendiği, davacı taraftan cevaben 23.09.2013 tarihli e-postada indirim yapılamayacağı ancak çekle ödeme yapılabileceği, davalı tarafından gönderilen 27.09.2013 tarihli e-postada ise fuara katılmaktan vazgeçildiği beyan edilmiştir. Sözleşmenin faks ile gönderildiğine dair alt kısmında kayıt olduğu ve faksın 31.01.2013 tarihinde gönderildiği yazmaktadır. Ancak bu faksın davalıya ait fakstan gönderilip gönderilmediği dosyadaki bilgilerden anlaşılamamaktadır.

Tüm dosya kapsamından uyuşmazlığa konu Fuar Katılım Sözleşmesi hakkında taraflar arasında önce telefon görüşmelerinin yapıldığı, ardından Fuar Katılım Sözleşmesinin e-mail elektronik posta vasıtasıyla internet üzerinden davalının elektronik posta adresine gönderildiği, bunun üzerine gönderilen iletinin eki sözleşmenin imzalanarak faks yolu ile davacıya ulaştırıldığı anlaşılmaktadır.

Taraflar arasındaki iletişim, telefon, elektronik posta ve faks vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Elektronik posta iletişiminin işleyişinde taraflar arasında doğrudan doğruya bir iletişim bulunmadığından elektronik posta ile yapılan irade beyanı hazır olmayanlar arasında yapılmış bir irade beyanıdır. Elektronik posta vasıtasıyla iletişimde yazılı metnin muhatabın elektronik posta adresine gönderilip muhatabın elektronik posta kutusuna kaydedilmekle öneri (irade beyanı) muhatabın hakimiyet alanına girmiş sayılır. Öneriyi kabul beyanı elektronik posta veya onun hızına eş değer bir iletişim yolu ile telefon, faks veya teleks yolu ile de yapılabilir. Öte yandan bu iletişim yolları ile kurulan kira sözleşmesinde kabul ve sözleşmenin kurulduğu anın kullanılan iletişim yollarının özelliğine göre Borçlar Kanun'unun konuyu düzenleyen ilgili maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Bu bağlamda davacı ve davalı şirketlerin e-posta adresleri, faks numaraları ve bu yerlere gönderilen postalar ve diğer yazışmalar üzerinde inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şeklide karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 09.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

15.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/1785
Karar: 2016/4403
Karar Tarihi: 27.10.2016


Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı-birleşen dosya davacısı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-birleşen dosya davalısı vekili Avukat ... ile davalı-birleşen dosya davacısı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup asıl dava sözleşme kapsamı ve fazlası olarak yapılan imalat bedellerinden ödenmeyen kısmın tahsili, birleşen dava ise, eksik bırakılıp dava dışı 3. şahsa yaptırılan imalât bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece ıslahla artırılan miktar da dikkate alınarak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karar, davalı-birleşen dosya davacısı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- Asıl davada davacı vekilinin dava dilekçesinin deliller bölümünde 7. sırada elektronik posta iletileri de delil olarak gösterilmiştir. Bu e-maillerden 04.02.2013 tarihli olanında göndericinin ... Yapı (yüklenici) gönderilenin de ... (iş sahibi) olduğu ve bu elektronik posta iletisinin ikinci paragrafı dördüncü satırında (saten alçı, .. Yapı taahhüdünde olan başka bir ekibe yaptırdığınız ve tarafımızı bilgilendirmediğiniz imalattır ve bu imalatı farklı bir ekibe verdiğiniz için size 1 seneden fazla bir zaman önce fiyatlarımızda eskalasyon yapılması gerektiğini ısrarla belirttik fakat iş bitimine bıraktınız) çalışılan süre ve maliyet kontrolleri sonucunda birim fiyatlarımızdan düşülerek yeni birim fiyatla hakedişimize ekledik, ibarelerinin yazılı olduğu görülmektedir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 199. maddesininde uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli .......... ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu kanuna göre belgedir denilmek suretiyle e-mailler de uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli belge olarak kabul edilmiştir.

Bu durumda söz konusu e-mail ile ilgili tarafların beyanı alınıp yükleniciyi bağlayıp bağlamayacağı tartışılıp değerlendirildikten sonra bağlayıcı olduğunun kabul edilmesi halinde saten alçının yüklenici tarafından yapılmayıp iş sahibince yapıldığı bu e-mail ile kabul edildiğinden hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibinin yaptırdığı bu işlerin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçleri ile bedeli hesaplattırılıp asıl ve birleşen davada sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

Öte yandan asıl davada oluşturulan hüküm fıkrasında dava tarihinden itibaren faiz uygulanacak alacak miktarı yazılmakla birlikte ıslahla artırılan kısımda, kabul edilen ve ıslah harcının yatırıldığı tarihten itibaren faiz uygulanacak alacak miktarının gösterilmemiş olması infazda tereddüt yaratacağından hükümde bu miktarların açık olarak gösterilmemiş olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.

Kararın belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dosya davacısının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 .bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibi yararına BOZULMASINA, 1.350,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı-birleşen dosya davalısından alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan davalı-birleşen dosya davacısına verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 27.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılarımla
Old 20-02-2018, 16:12   #7
Avukat Tekin

 
Varsayılan

Ufuk Hanım'ın eklediği kararlar çok yararlı olacak.
Yardımlarınız için hepinize teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
gizli tanık ifadesi mahkumiyet için tek başına yeterli değildir Av. Hatun Olguner Ceza Hukuku Çalışma Grubu 0 12-07-2016 16:13
ceza yargılamasında tanık tek başına yeterli bir delil midir? limpid Meslektaşların Soruları 9 10-01-2012 17:09
yazılı delil başlangıcı sayılabilir mi? tek başına yeterli midir? av.aybeg Meslektaşların Soruları 8 23-11-2011 09:43
şirketin cari hesabı tek başına alacağı ispatlamaya yeterli mi? avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 1 29-02-2008 19:10
Yabancı belgenin delil olması üye21665 Meslektaşların Soruları 2 19-12-2007 11:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05015612 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.