Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Dava Dosyanız İle İlgileniyor musunuz?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-01-2007, 16:51   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Dava Dosyanız İle İlgileniyor musunuz?

Bu başlık belki doğrudan avukatlarla ilgili görülebilir. Ancak hakim ve savcılar ve davanın tarafları ile de ilgili olduğunu düşünüyorum.

Yargılama sürecinde zaman kaybının nedenleri üzerinde dururuz ancak nedense kendimize iğneyi batırmamaya özen gösteririz. Bu başlık iğneyi kendimize batırma amaçlı olmasa da dikenli bir bitki ile bir arada yaşamanın zorluğuna vurgu yapabilir.

Müvekkiliniz ile anlaştınız, dosya sizin. Dava dilekçenizi nasıl yazarsınız? Dava dilekçenizi okuyan hakim, o anda hazır olan tüm delilleri de dilekçeniz ile birlikte inceleyebilecek durumda olur mu? Yoksa: "nasıl olsa replik var, düplik var, var oğlu var..." mı dersiniz? Yahut kendinizi hakimin yerine koyarak mı dilekçe yazarsınız?

Ne yaparsınız?

Bu konuyu tartışıp, hatalarımızı görmek ve belki de deneyimli meslektaşlarımızın deneyimlerini genç meslektaşlarımızın incelemesine sunmak mümkün olabilir...

Ya da mümkün olabilir mi?

Saygılarımla.
Old 15-01-2007, 21:22   #2
A.Turan

 
Varsayılan

Çok güzel bir başlık ve içerik. Evet bu sorulara cevap arayalaım hep birlikte..
Old 15-01-2007, 23:25   #3
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan İlgilenmek her zaman iyi olmayabiliyor.

Alıntı:
Yazan Av. Mehmet S. Dikici
Bu başlık belki doğrudan avukatlarla ilgili görülebilir. Ancak hakim ve savcılar ve davanın tarafları ile de ilgili olduğunu düşünüyorum.

Yargılama sürecinde zaman kaybının nedenleri üzerinde dururuz ancak nedense kendimize iğneyi batırmamaya özen gösteririz. Bu başlık iğneyi kendimize batırma amaçlı olmasa da dikenli bir bitki ile bir arada yaşamanın zorluğuna vurgu yapabilir.

Müvekkiliniz ile anlaştınız, dosya sizin. Dava dilekçenizi nasıl yazarsınız? Dava dilekçenizi okuyan hakim, o anda hazır olan tüm delilleri de dilekçeniz ile birlikte inceleyebilecek durumda olur mu? Yoksa: "nasıl olsa replik var, düplik var, var oğlu var..." mı dersiniz? Yahut kendinizi hakimin yerine koyarak mı dilekçe yazarsınız?

Ne yaparsınız?

Bu konuyu tartışıp, hatalarımızı görmek ve belki de deneyimli meslektaşlarımızın deneyimlerini genç meslektaşlarımızın incelemesine sunmak mümkün olabilir...

Ya da mümkün olabilir mi?

Saygılarımla.

Sayın DİKİCİ,
Bizlerin avukat olarak dava dosyasıyla ilgilenmemiz her zaman iyi olmayabiliyor. Örneğin bir ceza dosyasında dosyanın tamamını incelemek ve örnek almak istedim. Dosyayı incelemek veya örnek almak yerine BENİM HAKKIMDA SORUŞTURMA VE CEZA DAVASI AÇILDI.
Şimdi sorunuzu bir kez daha düşünelim: Acaba avukat dava dosyasıyla ilgilenmeli mi, yoksa, nasıl olsa siz yargıçlar en iyi ve en doğruyu siz bilirsiniz, biz avukatlar sizden iyi bilecek değiliz ya, takdir sayın mehkemenin diyerek ilgilenmemeli mi ?
Çünkü işin sonu bile gelmeden, avukat iken sanık olmak ta var. Sizce ?

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, yeni sanık
Old 16-01-2007, 01:03   #4
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan Sui emsal , misal olur mu?

Sayın DİKİCİ,
Üstad, bir yaraya merhem sürüyorsunuz. Teşekkürler..

Sayın KAVİLİ,
Üstad, yerden göğe kadar haklısınız da. Kötü emsal misali ..

Genel eğilim "Var oğlu var " olunca.

Vekil açısından; motivasyon kayboluyor, heves azalıyor, tempo ve verim düşüyor,kaygı da, gider de artıyor.

Müvekkil bakımından; hak kaybı devam ediyor, hakka kavuşma gecikiyor, gider fazlalaşıyor...

Mahkeme bakımından; süreç uzuyor,yük artıyor, isabet azalıyor..

Şimdilik..

Saygı ile..
Old 16-01-2007, 02:06   #5
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan Bazı değişiklikleri Yapmak ve Sürekli Olarak Üzerinde Durmak İyi Gelebilir...

Her ne kadar henüz hukuk uygulayıcısı olamasam da; nacizane düşüncelerimi belirtmek isterim.

Öncelikle çok önemli bir konuya dikkat çekildiği için, gerek konuyu açan sayın Dikici'ye gerekse yorum yazmış ya da yazacak olan bütün hukukçulara çok teşekkür ederim. Çünkü gerçekten de böyle bir konunun burada tartışılması ve eksikliklerin belirlenmesi hem sizlerin, hem de biz öğrencilerin(gelecekte) yapacağı bazı hataları bir nebze de azaltabileceği, hatta zamanla ortadan kaldırabileceği kanaatindeyim.

Gerçekten de belirtildiği gibi bu aksaklıklar gerek vekil ve müvekkil açısından mağduriyeti artırmakta, gerekse mahkeme açısından iş yükünü artırmakta (doğal olarak da yine vekil ve müvekkili etkilemekte)dır. Genel eğilimin "Var oğlu var!!!" olması bu hatanın devam ettirileceği anlamına gelmemesi gerektiği düşüncesindeyim.

Bana göre; usul kurallarına (HUMK, CMK, VUK...) daha fazla özen göstererek, belirtilen usul kurallarına dikkat edilmesi durumunda bu sorun azalabilir. Örneğin dilekçede bulunması gereken hususlar tam ve eksiksiz yerine getirilmediği takdirde, bazen dava usulden reddelibelimekte (bu konuda yanlışlıklarım olabilir, nihayetinde henüz öğrenciyim ve bu konularda henüz bilgi sahibi olmaktayım); bazen de dilekçe de yer almayan bir eksikliğin giderilmesi için süre verilmekte, bu da gereksiz zaman kaybına ve masrafa neden olabilmektedir. Bu nedenle gerek dilekçe hazırlanırken gerek diğer konularda, usul kurallarına özellikle dikkat edilmesi (örneğin replik, düplik aşmasına varmadan dava dilekçesinde gerekli ve zorunlu hususların tam olarak belirtilmesi) sorunu azaltma bakımından etkili olabilir.

Saygılar...
Old 16-01-2007, 10:08   #6
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Aslına bakarsanız meslekte yeni olmama rağmen olayı tamamını içeren dilakçeler yazmayı doğru buldum hep.Ta ki bir duruşmamda hakimden duyduğum söze kadar.Evet benim yazdığım dilekçelerde olay tüm teferruatlarıyla anlatılır.Yine bir dilekçe yazdım,dava açacağım hakime havale ettireyim dedim.Hakim avukat hanım neden bu kadar uzun dilekçe yazıyorsunuz ki zaten dava aşamasında bunların hepsini söyleyebilirsiniz dedi.
Şimdi bu hakim yorulma kızım uzun uzun yazma mı dedi,yoksa bu kadar uzun dilekçeyi yazıp beni yorma mı?Uzun zaman sonra girdiğim bir duruşmada bunun tam cevabını aldım.Ceza dosyası ve mahkeme son savunmamı istedi,kendimce iyi bir savunma yaptım ama bir baktım ki hakim ajandasını açtı ve kararı okumaya başladı.!!!Şimdi ben niye uzun dilekçeler yazayım ya da uzun savunmalar yapayım?
Saygılarımla...
Old 16-01-2007, 11:40   #7
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Duygu Keleş,

Size Katılmıyorum,

Yani "avukat ne yaparsa yapsın hakim bildiğini okur" düşüncesine katılmıyorum.

Çünkü, Özellikle hukuk davaları için söylüyorum; herşey Avukatın hazırlamış olduğu dava dilekçesi etrafında döner.Yani dava dilekçesi bir çok hakiminde dediği gibi dava dosyasının "ANAYASA" sıdır.Bir hakimin doğru ve yerinde ve kısa sürede adaletli bir karar almasını iyi hazırlanmış dava dilekçeleri sağlar.

Dava yargıtaya gittiğinde tetkik hakimlerin için en önemli şeyin, dava dilekçesi olduğunu kendi ağızlarından duydum.

Ancak, şunu da belirtmek lazım, uzun dilekçe ayrıntılı yazılmış dilekçe, iyi dilekçe demek değildir.

İyi bir dava dilekçesi; iyi bir olay izahını içerir.Doğrudan soruna odaklanarak hazırlanılmış bir dilekçe yerine yani tek cümlede anlatabileceğin yerde 10 cümle kurmuşsan bu kötü bir dilekçedir.

Sonra ikinci husus hukuki izahtır,Yani hakim olsanız, nasıl karar verebileceğinizi ("bu sayede yargıtay iyi not alabileceğinizi düşünerek, empati kurun"); bu konuda emsal içtihatler koyarak dava dilekçesi hazırlamak gerekir gerekir.

Ve olay için sadece bir noktaya bağlı kalmamak gerekir.
Terditli dava dilekçeleri hukuki sebeplerin yarıştığı dava dilekçeleri hazırlamak gerekir.

Yani sadece olayı anlatıp olayın hukuki nitelendirilmesi hakime bırakmamak gerekir.

Bir Avukat dava dilekçesi yazıp bırakamaz: her türlü bilgi belgeyi dava dilekçesiyle birlikte sunmalı ki, dava kısa zamanda bitebilsin. Ayrıca tanıkları gerektiği zaman hemen hazır edebilmeli avukat.
Şimdi hakimin yerine kendimizi Koyalım ve düşünelim:

Okuduğumuz zaman olayı ve sorunu hemen anladığımız dava dilekçesi var, belgeler sunulmuş, sorunun çözümü sağlayacak içitihatlar var, müzekkerelerin parası hemen yatırılıyor, hatta avukat elden takip gettiriliyor,
Tanıklar diğer duruşmaya bırakılmamış, hakime ne kalıyor:

"Davanın kabulü ile"

Saygılarımla
Old 16-01-2007, 11:58   #8
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Sayın korayad,
Bana katılıp katılmamanız konusunda sadece saygı duyarım.Ben sadece yaşadığım bir olayı dile getirdim.(Üstelik hakim dilekçeyi bile okumamışken söylediği bir sözü)
Sizin anlatmış olduğunuz hususlara tamamiyle katılmakla beraber yaşamış olduğum bu olay aklımda soru işaretleri uyandırdı sadece.Ben bir olayı anlattım ve tek kişiden yani kendimden bahsettim.Ne geneli nede başka kişileri buna dahil etmedim.
Saygılarımla...
Old 16-01-2007, 12:50   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Dikici'ye açtığı konu başlığı,

Sayın Korayad'a bir hukuk dava dilekçesinin nasıl hazırlanıp,davanın nasıl takip edilmesi gerekliliğini güzelce özetlediği,

Sayın Keleş'e ceza dosyalarındaki savunma avukatlığı konusundaki kangrene dikkat çektiği için,

ayrı ayrı teşekkür ederim.

*

Mesleğe başladığımda babam uyardı: Kızım , uzun yazma, okumazlar, ben de okumazdım. İş yoğunluğuna denk gelirsin, özünü ararız, uzun dilekçede bulamazsak sıkılırız, işin sadece uzun dilekçen yüzünden bile uzun sürebilir.


Korayad'ın hukuk dilekçesi tasviri bu nedenle önemli. Olayın mümkün olduğunca kısa aktarımı, konuyla ilgili içtihatlar, her ne kadar hukuki nitelemenin takdiri hakime ait olsa da, davacı sıfatıyla özellikle hukuk davalarında geminin kaptanı olduğumuzu bilerek (uygulamada cezalarla taban tabana zıt), hukuki nitelemelerimize işaret etmek ve terdit olanağı var ise, uygun sırayla sıralamak. Ve elbet bilahare yaşam ve ülke gerçeklerini hesaba katarak, ara kararları titizlikle izlemek, gerektiğinde bilfiil takip etmek.

*

Bu başlık, ceza davalarında avukatın rolü nedir olarak açılmış ve dava dosyanızı iyi takip ediyor musunuz şeklinde yöneltilmiş olsaydı soru, şimdi bir dokun bin ah işit türü mesajlar boy verip gidecekti.

Yine de, ceza dosyalarınızı takip etmenin de, zaman zaman iyi sonuçlar verdiğine tanık olup, umudumuzu uzun aralıklı soluklarla da olsa koruma imkanına kavuşuyoruz. Bu duruma kendi adıma mesleğe ilk başladığımda, ikinci olarak da yakın zamanda tesadüf ettim.

Saygılarımla...
Old 16-01-2007, 14:20   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Öncelikle hocamız Prof. Dr. Hayri Domaniç’in biz gençlere tavsiye ettiği ve her hukukçunun bilmek zorunda olduğunu belirttiği çok önemli notları, genç meslektaşlarımız için buraya aktarmak istiyorum. Değişen kanunlarda bazı maddelerin numarası değişmiş olabilir bunlara dikkat edilmelidir. Kitabın basım tarihi 1988.

Alıntı:

“ 1) Evvela davaya dönüşmüş olsun olmasın, her anlaşmazlıkta zorunlu olarak bulunan ve tarafların haklılık derecesini tayin eden temerrüt halleri ve defilerle ilgili kuralları bilmek gerekir. Bunların en önemlileri BK.81-108, 133,134,143,169,177,207,497; TK.571,599,663,737,743 hükümleridir.

2) Sözleşmelerin doğup doğmadığının tespiti bakımından BK.1-10 kuralları da birinci derece önemli konulardır.

3) Yazılı veya Resmi şekil şartlarını ve bu şartlara uyulmamasının vahim neticelerini düzenleyen BK.11-16 kuralları da öğrenilmesi zorunlu hükümlerdir.

4) Hakların kullanılabilmesi için tayin edilen ve genellikle hakimin ve tarafların iradesi ile değiştirilemeyen zamanaşımı ve hak düşüren sürelerle ilgili hükümler de her hukukçunun bilmesi gereken kurallardır. Eski MK.87, 119, 501, 513, 579, 638, 639, 897, 902; BK. 60,62,66,125,126,134, 138 ve 309; TK.25,173,309,335 ve 661, temyiz süreleri ile ilgili HUMK.432, 433 ve 438; İcra Hukuku ile ilgili İİK.62,72,146,149b,172 ve 363 bunlardandır.

5) Her hak ve borcun mutlaka meşru bir sebebinin bulunması zorunluluğunu düzenleyen BK.17-20 hükümleriyle dava ve kesin hükmün hukuki sebebini düzenleyen HUMK.179 ile 237 kuralları da öğrenilmesi gerekli kurallardır.

6) Yazılı delilin zorunlu olduğu halleri düzenleyen HUMK.287-297 kuralları da çok önemlidir.

7) Faizle ilgili TK.8-10, 1465; BK.72, 307, 308 ve 3095 sayılı kanunun hükümlerile faizle karşılanamayan zararın tazminini düzenleyen BK.105 öğrenilmesi zorunlu kurallardır.

8) Bir senedin kıymetli evrak vasfını tespit eden ve bu niteliğe zorunlu bazı neticeler bağlayan TK.557-561 kuralları da önemlidir. (Kaynak. Anonim Şirketler hukuku ve uygulaması, TTK Şerhi-II Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ, Ön SÖZ VE ÖNERİLER, s.X)”
Old 16-01-2007, 16:20   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Dava dilekçesinde mutlaka bulunması şart olan hususlar:

Alıntı:
MADDE 179 - (Değişik: 3156 - 26.02.1985) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

1. Tarafların ve varsa kanunî temsilci veya vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,

2. Açık bir şekilde dava konusu,

3. Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ve delillerinin nelerden ibaret olduğu,

4. Hukukî sebeplerin özeti,

5. Açık bir şekilde iddia ve savunma,

6. Karşı tarafın hangi sürede cevap verebileceği,

7. Davacının veya varsa kanunî temsilci yahut vekilinin imzası.

MADDE 180 - (Değişik: 2494 - 16.07.1981) Dava dilekçesinde sözü edilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerin dilekçeye eklenerek mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar içinde bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yapılması ve gerekli posta giderinin pul olarak verilmesi zorunludur.

Birinci fıkra hükmünün yerine getirilmemesi veya eksik getirilmesi halinde, hâkim ilk oturumda istenen hususların on günlük kesin süre içinde yerine getirilmesini veya eksikliğin tamamlanmasını davacı tarafa bildirir.

Old 16-01-2007, 16:25   #12
halit pamuk

 
Varsayılan

6. maddeyi dilekçesine yazan var mıdır acaba?
Old 16-01-2007, 16:30   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Bildiğimiz gibi karşı tarafın cevap süresini kısaltmak mümkün değildir ancak uzatmak mümkündür. Maddede yer alması esasen gereksiz. Bu anlamda haklısınız. Kanuni cevap süresi her koşulda geçerlidir ancak bu süreyi uzatabiliriz. Kanuni cevap süresini uzatacak kadar "Gentil" bir meslektaşımıza rastlamadım ama kısa tutmak isteyenine şahit oldum.
Old 16-01-2007, 16:50   #14
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

(Hukuk Davaları çin)

Dava dilekçesini yazmadan önce ihtilafın nerede düğümlendiğini belirlemek, ihtilafın giderilmesine yardımcı olacak delilleri tespit etmek gerekiyor. Dava dilekçemizi yazarken ihtilafın düğümlendiği noktayı belirleyememiş isek, dava seyri içinde ciddi sıkıntıların doğacağını peşinen kabul etmeliyiz. İhtilafın düğümlendiği noktayı belirlemeden "ihtilafın çözümüne" yarayacak delilleri de doğru tespit edemeyiz ve mahkeme huzuruna getiremeyiz... düşüncesindeyim. Uygulamada bir çok dava dilekeçsinde "dava konusu" bölümüne "Alacak davası" "tazminat davası" ve benzeri ifadeler yazılıyor. Sizce dava konusundan kasıt bu kısa başlıklar mıdır? Ya da bu kısa ifadeler dilekçeyi okumaya hazırlanan hakim için eziyet değil midir? Hakim dava dilekçesindeki dava konusu ihtilafın özetini "dava konusu" başlığı altında görüp, ona göre dilekçeyi okusa daha faydalı olmaz mı?

Bu konudaki düşünce ve tecrübelerinizi paylaşabilir misiniz?
Old 16-01-2007, 18:53   #15
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

Alıntı:
dava dosyanızla ilgileniyor musunuz?
ben 2 yıldır avukatlık yapıyorum.
ve geçen yıla göre performansım düşük diyebilirim.
dosyalar arttıkça ve "yeni" olma stresi azaldıkça duruşmaya yakın günlere bırakmaya başladım çalışmayı.
ama daha önce açmadığım bir dava ise masamın sol tarafından kalkmaz dosyası
Old 16-01-2007, 20:22   #16
A.Turan

 
Varsayılan Güzel konu devam..

Saygıdeğer meslektaşımız Mehmet Bey’e konuyu açtığı anda “Çok güzel bir başlık ve içerik. Evet bu sorulara cevap arayalım hep birlikte..” şeklinde ilk yanıtı vermiştim.

Birbirinden güzel anlatımlar, cevaplar, eleştiriler ve özeleştiriler gelmeye başladı. Bendeniz, topyekûn bir düşünce serdetmeden önce genel görüşleri öğrenip kısa katılımlar yapmak ardından görüşümü olgunlaştırmak istiyorum.

Saygıdeğer ve çok değerli meslektaşım Ömer kavili Beyefendinin olayı genel olmayan münferit ve istisnai gibi geldi bana. Aksinin kabulü halinde Kızılay’da miting yapmak veya gök kubbeyi yere indirmek gerekir.

Sevgili Kemal kardeşimiz, büyük umut vaad ediyor ve gelecekte ne iş yaparsa başarılı olacağını düşünüyorum hukuk alanında.

Değerli Duygu Keleş’in anlattığı olayı şöyle anladım. Bütün deliller toplanmış, dosya karar durumuna gelmiş ve fakat artık Duygu, zamanında yapması veya anlatması gerekenleri son ana bırakmış gibi geldi bana.

Kıymetli meslektaşım Korayad, mükemmel bir fotoğraf çekmiş. Kendisini tebrik ediyorum. Açıklamasının her noktasına iştirak ediyorum.

Saygıdeğer Şehper Ferda Demirel, her zamanki gibi engin tecrübesiyle karanlıkta yolumuza ışık tutmuş yazısı ile.

Sayın Dikici, sizi ilgi ve hayranlıkla izlediğimi ayrıca belirtmek istiyorum.

Bendenizin naçiz görüşü ise; öncelikle dilekçe yazmak bir sanattır. Bir dilekçeyi okuduğumuzda, o hukukçunun bilgi seviyesini, olaya inanmışlığını, işini ne ölçüde benimsediğini anlamak hiç zor değildir. Bu cümleden olarak, çok sık duyarak bende hayret uyandıran hususu belirtmek istiyorum. “Dilekçelerimiz okunmuyor.” Dava dilekçesi okunmadan karar verilemez. Dilekçeniz okunur ama sizin anlatma yeteneğiniz ne kadar yüksek olursa olsun karşınızdakinin anlama yeteneği ile sınırlanır. Öncelikle açık, öz ve az cümle ile çok şey ifade etmek gerekir. Mümkünse dilekçemizi maddeler halinde yazalım. Yakın zamanda iki yıl olmuş mesleğe başlayalı bir avukat meslektaşıma ne kadar güzel dilekçe yazıyorsunuz dedim. Şaşırarak bana baktı ve çok mu kötü yazıyorum dedi. Çok öz ve kısa anlaşılır yazıyordu.

Daha sonra devam etmek üzere burada bitirmek istiyorum. Saygılarımla.
Old 16-01-2007, 20:32   #17
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.korayad'ın dilekçe hazırlama konusundaki görüşlerine ben de katılıyorum.

Bu konuda okuduğum en faydalı kitap Ernest Hirş'in Pratik Hukukta Metod adlı kitabıdır. Hirş, önümüze gelen bir olayı incelerken yapılacak şeyleri özellikle yeni başlayanlara çok yarayışlı biçimde anlatmış. Diyor ki, olayı sapta, sorunu tahlil et ve sorunun özünü bul. Sorular çıkar ve incelemeye sorulardan hareket ederek başla ve ne sıfatla hareket edeceğini kestirmeden işe girişme ! Aslında bunlar, Sn.Dikici'nin son mesajında yaptığı tespiti de ( ihtilafın düğümlendiği noktayı bul) bir yerde karşılıyor.

Uzun dilekçe iyi dilekçe demek değildir. Ancak, bu, kısa dilekçenin iyi dilekçe olduğu anlamına da gelmez. Dilekçe, talebi/talepleri en doğru biçimde anlatan metindir. Dilekçe içinde talebi açıklamaya yardımcı dökümanların hepsi ek olarak yer almalı ve sistemli biçimde sunulmalıdır. Repilkti, düplikti beklerken iddiayı veya savunmayı genişletme yasağıyla karşılaşmayacak dilekçe yazmak gereklidir.

Dilekçede üslup açık olmalı ve ne denildiği tam olarak anlaşılmalı. Hukuki kavramlar har vurup harman savurarak kullanılmamalı, kavram talepte ve olayda karşılığını bulmalı. Okunma kolaylığı olacak bir punto ve font seçilmeli. Ben dilekçelerimde her bir paragrafa bir numara ve alttaki paragrafın ( gerekçeli açıklamanın) özünü ifade eden küçük başlıklar koyarak okuma kolaylığı sağlamaya çalışıyorum. Bir de dava dosyaları çok kabarık olduğu için soldan üç cm. boşluk bırakıyoruz. Bu şekilde satırın başını görebilmek için üstüne yığılan evrakı zorla kaldırmaya çalışmak zorunda kalınmıyor.

Dilekçenin en önemli bölümü sonucu bence. Sonuç bölümünü kendi içinde ayrıca numaralandırmak ve tüm talepleri kısaca ve açıkça bu numaralar altında yazmak çok faydalı.

Dava dosyasının takibi ise başlı başına bir mesele. Her dosya ile ilgili küçük notlar, masa takviminde, iş listesinde bitmeyen hatırlatmalar...
Old 17-01-2007, 01:20   #18
mutlakadalet

 
Varsayılan

Sanırım hukuk fakültesinden yeni mezun olanların en büyük sıkıntısı "eee biz fakültede böyle görmemiştik ki;" ibaresini, defalarca söylemek zorunda kalmaları.

Hukuk davaları ile ilgili olarak hiçbir tecrübem yok; ancak birkaç kez ceza davalarına izleyici olarak katıldım. Ceza davalarında, avukatların, müvekkillerini savunmasının ne kadar zor olduğuna da bizatihi şahit oldum. Yaşadığım tecrübe bana gösterdi ki; ceza davalarında savunma yaparken, hakimin zihninde oluşturduğu kararı değiştirebilmek deveye hendek atlatmaktan daha zor. Girmiş olduğum davada avukat, savunmasını yaparken hakim, avukatın yüzüne dahi bakmıyordu. Sanki "hadi ne söylüyorsan söyle de, kararımı vereyim, daha sırada bir sürü dava var" diyecek gibi bir izlenim yarattı bende. Tamam, Amerikan filmlerindekine benzer şekilde bir duruşma olsun demiyorum, böyle bir beklentim de yok zaten; ancak en azından iddia ve savunma makamlarının fikirleri biraz daha çatışsa, daha doğru sonuçlara ulaşılabilir. Savcı iddianamesini yazdıktan sonra iddia makamı olma görevini mahkemede hakime devrediyor gibi bir izlenim oluştu bende. Kamu davası açılmadan önce, savcının aktif rolü, dava açıldıktan sonra da aynı şekilde devam etmemeli midir? Savcının söyledikleri, hakimin gözünde kesin karine teşkil ederken, avukatın söyledikleri adi karine niteliğinde midir yoksa?
Tabi olayın bir de iş yükü boyutu var; iş yoğunluğunu aşmak isteyen ve buna mecbur olan hakimler de çaresiz gibi. Sanırım konunun biraz dışına çıktım.

Buraya mesaj yazmaktaki esas amacım ise bu konuyu açan Sayın Dikici ve bu konuya mesajlarıyla katkı sağlayan/sağlayacak olan tüm üyelere teşekkür etmektir. Bu konu başlığı altında söylediklerinizin altın kıymetinde olduğunun farkındayım. Hepinize ayrı ayrı teşekkürlerimi iletiyorum.

Saygılarımla
Old 17-01-2007, 09:57   #19
halit pamuk

 
Varsayılan Dava Konusu

İdari dava dilekçeleri ile hukuk davası dilekçeleri birbirinden farklı oluyor.

İdari dava dilekçesi iptali istenen işlem dava konusunda açıkça yer veriyoruz ama hukuk dava dilekçelerinde dediğimiz şey şu:
"Sebepsiz zeginleşmeden kaynaklanan alacak davasıdır"

Halbuki, dava konusu kısmında olay özetle ve öz bir cümleyle anlatıltılırsa bence de çok uygun olur.


Ayrıca çetrefilli bir dosya var ve uzun bir anlatımı gerekli kılabilir

Bu durumda,Açıklamalar dedikten sonra, "Davanın Özeti" diye ayrı bir başlık açıp o uzun konu açıklamalarını iki üç parağrafa indirilerek bir konu anlatımı yapmak gerekiyor.(hatta grafik bile denenebilir)
ve böylece hakim okumaya devam ederse zaten ön tanıyı koyarak okumuş olacak.

Ayrıca BİR ÖNERİ SUNMAK İSTIYORUM:


Hirş'in "pratik hukukta metot" adlı eserini her hukukçunun evinde ve elinde mutlaka bulunmalıdır. Diye bir yasa çıkarılmalı, bunu okumamış olunanları meslekten ihraç edilmelidir,diye... (biraz ağır mı oldu ne!,napalım,birşeyi anlatmak için bazen mübalağa etmek lazım)
Old 17-01-2007, 10:32   #20
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu durumda,Açıklamalar dedikten sonra, "Davanın Özeti" diye ayrı bir başlık açıp o uzun konu açıklamalarını iki üç parağrafa indirilerek bir konu anlatımı yapmak gerekiyor.(hatta grafik bile denenebilir)
ve böylece hakim okumaya devam ederse zaten ön tanıyı koyarak okumuş olacak.

Bence buna gerek yok.

Dava dilekçesinde, taraflar ve adreslerin hemen altına "Dava Konusu" diye açtığımız bir bölüm var zaten. Kendi adıma oraya ne istediğimi ve neye dayanarak istediğimi yazıyorum.

Altında açıklamalar kısmında da , bu isteğime neden olan olayların karşılıklı özeti bulunuyor.

Bir ipucu, belki katılır , belki katılmazsınız.

Bir hukuk davasını hazırlarken, o davada dayandığım hukuki neden çerçevesinde karşıma gelebilecek savunmayı da gözeterek hazırlıyorum dilekçemi.

Gelebilecek makul yanıtlara verilebilecek yanıtları da hazırlıyorum, ama onları küçük ve dikkat çekici olmayan cümleler halinde iliştiriyorum dilekçemin içine, ki sonra davayı genişletti denmesin, yanı sıra dikkat çekici olmamalılar ki, verilecek cevap dilekçesinde hemen o noktalara yüklenilmesin

Saygılarımla...
Old 17-01-2007, 10:37   #22
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Nizaya konu olayda, yani dava tarihçesinde, davacının ve davalının karşılıklı olarak yapmış oldukları (veya yapmamış oldukları).
Old 17-01-2007, 11:26   #23
justice is lost

 
Varsayılan

Arkadaşlar niteliği itibariyle "uzun" olması gereken dilekçelerim ne yazık ki okunmuyor... Bunu geç de olsa anladım. Ama ben ısrarla uzun yazmaya devam edeceğim. Yani meramımı tam olarak, tüm yönleriyle ve hukuk perspektifi içinde anlatmayı sürdüreceğim.

Öte yandan, bazı meslektaşların dilekçelerinde açık bir özensizlik görüyorum. Yazım veya imla hatasından ziyade anlatım bozukluklarına rastlıyor oluşum beni rahatsız ediyor. Halbuki hukuk kültürü "okuma ve yazma" temeli üzerinde yükseliyor. Bu temel güçlü değilse hukuk alanında kişisel gelişim zor, hatta imkansız.

Galiba hemen hiçbirimiz Türkçe'ye hakim değiliz...
Old 17-01-2007, 20:16   #24
Adli Tip

 
Varsayılan sayın elvann'ın yorumu

Alıntı:
Yazan elvann
ben 2 yıldır avukatlık yapıyorum.
ve geçen yıla göre performansım düşük diyebilirim.
dosyalar arttıkça ve "yeni" olma stresi azaldıkça duruşmaya yakın günlere bırakmaya başladım çalışmayı.
ama daha önce açmadığım bir dava ise masamın sol tarafından kalkmaz dosyası

Bence durumu en gerçekçi ortaya koyan yorumlardan birisi Sayın elvann'ın yorumu.
Bir yanda Hakimlik Sınavını bekleyen binlerce hukukçu,bir yanda avukat sayısının artmasından tedirgin olan barolar,iş arayan avukatlar.. diğer yanda dosyalardan boğulan yargıçlar ve avukatlar.
Old 17-01-2007, 20:30   #25
A.Turan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan justice is lost
Arkadaşlar niteliği itibariyle "uzun" olması gereken dilekçelerim ne yazık ki okunmuyor... Bunu geç de olsa anladım. Ama ben ısrarla uzun yazmaya devam edeceğim. Yani meramımı tam olarak, tüm yönleriyle ve hukuk perspektifi içinde anlatmayı sürdüreceğim.

...

Dilekçenin uzun yahut kısa olması değil önemli olan. Önemli olan, iki satırda anlatabileceğini on satırda anlatmamandır. Öte yandan ısrarla ben uzun yazacağım diyorsunuz. Nasılsa bir okuyan çıkar mı sanıyorsunuz?
Old 17-01-2007, 22:15   #26
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Son sınıfta olan bir öğrenci olmam sebebiyle bişeyler öğrenmek adına yazılanları merakla okudum.Genellikle avukatlarımız dilekçelerinin uzun olması sebebiyle okunmadığından yakınmaktadırlar.Bana görede önemli olan uzun yazmak değil en kısa cümlelerle en çok şeyi anlatabilmektir.İyi avukatlık da budur..Bu yaz bir arkadaşımın boşanma davası açması için bir avukata gittik.Bizi saygıyla ayakta karşıladı.İlk bakışta tavrı hoşuma gitti.Ama sonra ben 'evet olay nedir' sözünü beklerken avukat bize olayı anlatan dilekçe tarzında bir yazılı belge getirmemizi söyledi.Arkadaşım avukata hukukçu olmadığını ,olayın hangi yönlerini dilekçeye yazması gerektiğini bilmediğini söyledi.Bu sırada avukat olayı anlatarak vakit kaybetmememizi ve yazılı olarak getirmemizi ısrarla savundu.Ayrıca taleplerimizin neler olduğunu da yazmamızı söyledi.Sonra baktım avukattan bize fayda yok.Sayın Baki Kuru hocanın usul kitabının son sayfasındaki dilekçe örneğini okudum ve ilk dava dilekçemi üçüncü sınıf öğrencisiyken yazmış oldum Ertesi gün avukata gittik ve dilekçeyi verdik.İnceledi inceledi...sonra hani hukukçu değildiniz dedi Arkadaşımda dilekçeyi bemim yazdığımı söyledi.Avukat yine bize hiçbirşey sormadan yarın tekrar gelmemizi söyledi.Ertesi gün tekrar gittik ve bana dilekçeyi hazırladığını ve okumamı söyledi.Dilekçeyi okudum.Benim yazdıklarım ile dilekçe arasındaki tek fark dilekçede avukatın imzası olmasıydı.Sonuçta dava tam iki yıl sürdü ve hala sürüncemede..Demek istediğim bence herşşeyden önemli olan 'insanların yaptıkları işi ne derece önemsedikleri'.Bence hem avukatlar hemde hakimler için her dava yeni azim ve umut kaynağı olmalı.Avukat yeni bir işi başarmanın hakimde bir soruna daha çözüm bulmanın mutluluğunu elde edebilmek için işe başlamalı..Yanlış düşünüyorsam düzeltin.Çünkü ben henüz son sınıf öğrencisiyim.Saygılar....
Old 18-01-2007, 20:00   #27
Av. Dr. V. SEVEN

 
Varsayılan

Rahmetli Hocamız Prof. Dr. İrfan Baştuğ’un sıklıkla tekrarladığı gibi, eski bir deyimle dava dilekçesi, “efradını cami ağyarını mani” nitelikte olmalıdır. Başka bir ifade ile içermesi gereken her şeyi içeren, dışında bırakması gereken her şeyi de dışında bırakan, kısaca ne eksik ne fazla olmalıdır. Yargılama olarak ifade ettiğimiz şey kuralların (hukukun) somut olaya uygulanmasıdır.Hukukun uygulanması ise, soyut ve objektif kuralların, somut ve subjektif durumlara uyarlanmasıdır. Şunu unutmamak gerekir ki, somut ve subjektif durumlar her zaman birbirinden farklıdır. Bu nedenle her olayda durum farklı olacaktır. Bu aşamada karşılaşılan diğer sorunlara ilişkin olarak Sevgili Kardeşim Doç. Dr. Muhammet ÖZEKES’İN ÜLKEMİZDE HUKUKUN VİCDAN VE AHLAK SORUNU adlı Barolar Birliğinin İnternet Sitesinde de yayınlanan (http://www.barobirlik.org.tr/yayinlar/makaleler/M_Ozekes_Y_Hukuk_VicdanveAhlak.doc) makalesine atıf yapmakla yetiniyorum.
Old 18-01-2007, 22:23   #28
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Sayın Hocam ÖZEKES'in makalesini çok dikkatli bir şekilde, bazen de duygulanarak okudum. Ülkemizdeki hukuk ve adalet gerçeğini güzel bir şekilde yazıya döküp bizi aydınlattığı için kendisine teşekkür ettiğimi bildirmek isterim.

Sayın Vural hocam size de ayrıca bu güzel makaleyi bize ulaştırmanız nedeniyle ayrıca teşekkür ederim. Bizler hocamızın dersinde bunları dinlemekle birlikte, sadece bizim dinlememiz yetmemekte, tüm hukukçuların bu konuda bilinçli bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir.

Hemen her dersinde bahsettiği bu konuda, gerçekten herkesin bilinçli,duyarlı bir şekilde hareket etmesi durumunda bu olumsuzlukların giderilebileceğine ilişkin bu görüşlerine kesinlikle katılmaktayım.

Örnek aldığım şahsını, tüm hukukçu olacak insanların örnek almasını da tavsiye ederim. Belki herkes bunları düşünmekte; fakat, belirtilen gerekçelerin arkasına sığınarak kaçış yolu aramaktadır. Bunu önlediğimiz takdirde gerçekte olması gereken bir hukuk düzeni ortaya çıkacağından şüphem yok.

Saygılar...
Old 19-01-2007, 11:01   #29
justice is lost

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Turan
Dilekçenin uzun yahut kısa olması değil önemli olan. Önemli olan, iki satırda anlatabileceğini on satırda anlatmamandır. Öte yandan ısrarla ben uzun yazacağım diyorsunuz. Nasılsa bir okuyan çıkar mı sanıyorsunuz?

Sayın Turan,
Ne demek istediğimi anlamadınız galiba. Mesajımda niteliği itibariyle uzun olması gereken dilekçelerden bahsettim. İhtilaf konusu olayın gelişim sürecinin uzun ve ayrıntılı, delillerin çokça, hukuki nedenlerin çeşitli olduğu durumlardan bahsediyorum. Yoksa iki satırda anlatılabilecek olayı neden on satırda anlatayım.
Saygılar...
Old 20-01-2007, 12:20   #30
Av. Dr. V. SEVEN

 
Varsayılan

Daha önce ifade ettiğimiz gibi dilekçe, içermesi gereken her şeyi içeren, dışında bırakması gereken her şeyi de dışında bırakan, kısaca ne eksik ne fazla olmalıdır. Bu çerçevede dayanağı sadece (açık) fatura olan genel haciz yolu ile yapılan takibe itiraz dilekçesindeki ifadeleri aşağıda aynen veriyorum.

“Borcumuz yoktur. Müvekkilimin teslim aldığı mallar defolu çıkmış, şu anda depoda bulunmaktadır.”

İtiraz Eden Borçlu
Vekili
Av. X

Sizce bu dilekçe uzun mu yoksa kısa mı yazılmıştır. Yorumlarınızı bekliyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Geçmişe dönseniz yeniden hukuk okur musunuz? Admin Konumuz : Hukukçular 215 09-06-2017 10:15
Geçmişe dönseniz yeniden hukuk uygulayıcısı (avukat, hakim, savcı) olur musunuz? Admin Konumuz : Hukukçular 30 08-02-2013 12:30
Ölüm Cezasını Onaylıyor Musunuz? İdam Cezası Görüş Arşivi Admin Hukuk Sohbetleri 232 04-04-2011 17:19
Bunları biliyor musunuz? Av.Barış Site Lokali 0 10-10-2006 23:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07493997 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.