Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

duruşmayı kaçırması nedeniyle avukatın yargılanması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-05-2012, 15:14   #1
av.akinn

 
Varsayılan duruşmayı kaçırması nedeniyle avukatın yargılanması

öncelikle selamlar. Başıma gelen bir olayla ilgili yardımlarınızı bekliyorum.
sulh hukuk mahkemesinde ki bir dava ikinci kez takip edilememesi sebebiyle açılmamış sayıldı. ilk takipsizlikte daha önce ki avukatlar ikincisinde dosya bana teslim edilip tarafımca takipsiz bırakılıp sonucunda dava açılmamış sayıldı.
ancak dosyadaki vekaletnamelerde hiçbir şekilde adım geçmiyor ve dosya içinde de adıma düzenlenmiş hiç bir yetki belgesi de söz konusu değil. Bakanlık vekaletteki adı geçen avukatlarla ve dosya içinde hiç bir şekilde adım geçmemesine rağmen benim hakkımda da soruşturma izni vermiş. böyle bir durumda sırf dosya bana teslim edildi diye yargılanabilir miyim? ayrıca duruşmayı kaçırma sebebim bulunduğum yerde mahkemelerin bir kısmı başka binalara taşınmıştı. sulh hukuk mahkemesi de yeni binaya taşınıyordu. bir kısım sulh hukuk mahkemesi yeni binaya taşınmışken benim davamın görüldüğü mahkeme henüz taşınmamıştı ancak o da taşınacaktı kısa zamanda. bende o mahkemede taşınmıştır diye yeni binaya gittim ancak eski binada olduğunu öğrenince koşa koşa diğer binaya gittim ancak karşı taraf avukatı davayı kaybedeceğini bildiği için beklemeden duruşmayı hemen aldırıp bu sonucun olmasına neden oldu!!! duruşmam saat 10:20'de idi zaptta hakim saat 10:27 son çağrı yapıldı gelen olmadı şeklinde ibareye yer vermiş. ayrıca yeni binada yön gösteren levhalarda da taşınmamış mahkemenin orada olduğuna dair göstermesi de benim yanılgıya düşmemdeki en büyük etkendi. çünkü yeni avukattım ve daha eski binadaki mahkemelerin kaçıncı katta olduğunu tam öğrenememişken bir çoğunun yeni binaya taşınmış olması ve hatta daha taşınmamışken taşınmış gibi gösterilmesi de yanılgımın en büyük nedeni olmuştu.
hakkımda açılan soruşturma da sizce ne gibi sonuç çıkabilir. burada benimle ilgili herhangi bir cezai yaptırım çıkabilir mi?

şimdiden cevap veren meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.
Old 18-05-2012, 23:29   #2
tangela

 
Varsayılan

Öncelikle gecmis olsun meslektaşım.malesef diken üstünde mesleğimizi ifa etmeye çalışıyoruz...

Öncelikle anladığım kadarı ile dosyada vekaletiniz yok.dosyayı teslim aldığınıza dair herhangi bir belge var mı müvekkilin elinde?
Davayı takip etmek icin herhangi bir ücret aldınız mı ?
Adınıza çıkarılan herhangi bir vekaletname var mı?
Old 18-05-2012, 23:48   #3
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.akinn
öncelikle selamlar. Başıma gelen bir olayla ilgili yardımlarınızı bekliyorum.
sulh hukuk mahkemesinde ki bir dava ikinci kez takip edilememesi sebebiyle açılmamış sayıldı. ilk takipsizlikte daha önce ki avukatlar ikincisinde dosya bana teslim edilip tarafımca takipsiz bırakılıp sonucunda dava açılmamış sayıldı.
ancak dosyadaki vekaletnamelerde hiçbir şekilde adım geçmiyor ve dosya içinde de adıma düzenlenmiş hiç bir yetki belgesi de söz konusu değil. Bakanlık vekaletteki adı geçen avukatlarla ve dosya içinde hiç bir şekilde adım geçmemesine rağmen benim hakkımda da soruşturma izni vermiş. böyle bir durumda sırf dosya bana teslim edildi diye yargılanabilir miyim? ayrıca duruşmayı kaçırma sebebim bulunduğum yerde mahkemelerin bir kısmı başka binalara taşınmıştı. sulh hukuk mahkemesi de yeni binaya taşınıyordu. bir kısım sulh hukuk mahkemesi yeni binaya taşınmışken benim davamın görüldüğü mahkeme henüz taşınmamıştı ancak o da taşınacaktı kısa zamanda. bende o mahkemede taşınmıştır diye yeni binaya gittim ancak eski binada olduğunu öğrenince koşa koşa diğer binaya gittim ancak karşı taraf avukatı davayı kaybedeceğini bildiği için beklemeden duruşmayı hemen aldırıp bu sonucun olmasına neden oldu!!! duruşmam saat 10:20'de idi zaptta hakim saat 10:27 son çağrı yapıldı gelen olmadı şeklinde ibareye yer vermiş. ayrıca yeni binada yön gösteren levhalarda da taşınmamış mahkemenin orada olduğuna dair göstermesi de benim yanılgıya düşmemdeki en büyük etkendi. çünkü yeni avukattım ve daha eski binadaki mahkemelerin kaçıncı katta olduğunu tam öğrenememişken bir çoğunun yeni binaya taşınmış olması ve hatta daha taşınmamışken taşınmış gibi gösterilmesi de yanılgımın en büyük nedeni olmuştu.
hakkımda açılan soruşturma da sizce ne gibi sonuç çıkabilir. burada benimle ilgili herhangi bir cezai yaptırım çıkabilir mi?

şimdiden cevap veren meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.

Sn. av.akınn, öncelikle çok geçmiş olsun, talihsiz bir olay olmuş.

Bu durumda bence dosyada vekaletnameniz/yetki belgeniz olmasa da dosyanın size teslim edilmiş olduğu hususu maddi bir vakıa olduğundan tanıkla ispat edilebilir. Bu durumda dosyaya sizden önce bakan avukat arkadaşlarınız, sorumluluğu tek başına üstlenmemek için sizin adınızı verecektir. Üzülerek söylemeliyim ki idari soruşturma sonucu disiplin cezası alabilirsiniz. Mahkemenin yerinin değişmiş olması,avukatlığa yeni başlamış olmanız vs. belki verilecek disiplin cezasının daha hafifinin uygulanmasına neden olabilir.

Fakat burada önemli bir husus da dava değerinin miktarı. Dava zamanaşımına uğraması muhtemel bir alacak mıdır? Zamanaşımı söz konusu değilse, siz sadece davanın yeniden açılacak olması sebebiyle yatırılacak olan yargılama giderleri ve duruşmasını kaçırmış olduğunuz davada karşı taraf lehine hükmedilecek vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerini ödemek durumunda kalabilirsiniz. Zira çalışmakta olduğunuz Kurum/Kuruluş size uğratmış olduğunuz zarar miktarınca rücu edecektir.

Bahsetmiş olduğum çerçevede eğer ciddi bir zarar oluşmadıysa disiplin cezası almaktan kurtulabilirsiniz diye umut ediyorum.

Saygılarımla
Old 19-05-2012, 00:26   #4
avukat1980

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım;öncelikle dava dosyasının tarafınıza teslimine dair ispat yükü davacı asillerdedir.Bunuda ancak yazılı belge veya vekalet sözleşmesi ile ispat edebilirler.Kaldı ki dosyanın teslimi davayı takip edeceğiniz anlamına da gelmez.Zira davayı takip edebilmeniz için arada bir vekalet ilişkisinin de kurulması icabeder ki bunun içinde vekaletnamenin çıkartılması veya tarafınıza teslimi yeterli olmayıp ayrıca vekalet sözleşmesinin imzası ve ücret hususunun şüpheye tereddüt bırakmayacak şekilde yazılı olarak belirlenmesi gereklidir.Aksi durumda varsayalım ki vatandaş size bir dosya örneği getirdi ve inceleyin sonra kabul ederseniz vekalet çıkartırım dedi ve büronuzdan ayrıldı.Sonra gitti hemen vekaleti çıkarttı.Şimdi bu vatandaş gidipte ben avukata dosyayı bıraktım vekaleti de çıkarttım davama girmedi deyip dava açıp şikayette bulunacaksa o zaman vay halimize...bu sebeple burada ispat yükü karşıda.Gelelim duruşmaya geç gelmenize;önceki avukatlar davadan çekilmedikleri veya size davaya girmeniz hususunda yazılı muvafakat vermedikleri sürece sizin davaya girmeniz asıl disiplin cezasını gerektirir.Anladığım kadarı ile böyle bir çekilme veya azil yok.Bu durumda size muvafakatte verilmediyse dosyaya girmemeniz dir aslolan.Savunmanızı bu ve buna benzer örneklerle destekleyebilirseniz umarım faydası olur..
Old 19-05-2012, 03:31   #5
av.akinn

 
Varsayılan

öncelikle cevaplarınız için teşekkür ederim.. maalesef ki dosyada sanırım tutunacak bir dalımız yok yani zamanaşımı süresi geçmiş, bir defa yenilenmiş vs. dava maddi tazminat davasıydı. trafik kazası sonrası müvekkilin aracının değerinin düştüğü için dava açılmıştı. maalesef iki yıllık zamanaşımı süresi tam dolarken dava açılmıştı. zamanaşımı süresi geçince tekrardan davayı açamıyoruz. şimdi şöyle bir durum söz konusu: müvekkilin aracına çarpan kişi önce durakta bekleyen 3 kişiye çarpıyor sonra müvekkilin arabasına. çarpan şoför ölüyor çarptığı kişiler ise yaralanıyor. yaralılar hiçbir şikayette bulunmuyor. ölen şoförün duraktakileri yaralaması ceza kanununda taksirle yaralamaya giriyor ve bu da kanunda yer aldığı için bende uzamış ceza zamanaşımını ileri sürmek istedim ancak müvekkil bir kaç sene daha bekleyemem dedi ve azletti. biz kendisine tüm masrafları tarafımızdan karşılanacağını söylememize rağmen kendisi ya yaptığım masrafları ve aracımın değer farkını faiziyle verin yada sizi şikayet edeceğim dedi bizde kabul etmedik ve şikayet etti bizi. sizce ben uzamış ceza zamanaşımını ileri sürebilirmiyim? çünkü savcıya yapacağım savunmada dosyanın ölü olmadığı masrafları karşılamak istediğimizi ve ben diğer binada saatinde olduğuma dair bir kaç meslektaşımı şahit olarak göstereceğim. uzamış ceza zamanaşımı yüzünden olayın seyrini değiştirebilirmiyim? ayrıca tam kesin olmamakla birlikte müvekkil asliye cezada hırsızlık yapmak amacıyla gece bir konuta girmesi ile ilgili bir davada yargılanıyormuş. müvekkilin kötü niyetli olması acaba işime yarayabilirmi?
Old 19-05-2012, 03:36   #6
av.akinn

 
Varsayılan

Sn. tangela adıma dair ne vekaletname var nede yetki belgesi düzenlendi hiçbiri yok. bir avukatın yanında ücretli olarak çalışıyordum. duruşmaya gireceğim diye yetki belgesi düzenlendi ama duruşmayı kaçırdığım içim mahkemeye yetki belgesini sunamadım. ancak daha önceden müvekkil ile sözleşme yapılmış ama para ödemesi yapmamıştı şu ana kadar. dava bitiminde yapacaktı.
Old 19-05-2012, 11:02   #7
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.akinn
ayrıca tam kesin olmamakla birlikte müvekkil asliye cezada hırsızlık yapmak amacıyla gece bir konuta girmesi ile ilgili bir davada yargılanıyormuş. müvekkilin kötü niyetli olması acaba işime yarayabilirmi?

Her dava kendi içinde değerlendirilir, müvekkiliniz böyle bir nedenle yargılanıyor olsa ve hatta bu suçtan ceza alsa bile bunun sizin davanız açısından savunmayı etkileyecek bir yönü bulunmamaktadır.
Old 19-05-2012, 11:07   #8
Av.YBayrak

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlarım, başta mı yoksa sonda mı söyleyeyim, başta söylemeye karar verdim. Bizler eğer kendi mesleki yetki ve sorumluluklarımızın kaynaklarını, nerede doğup nerede son bulduğunu çok iyi ve eksiksiz olarak bilmez isek, davasını üstleneceğimiz, hukuki olarak yol göstereceğimiz insanlardan önce kendimizi riske atmış olmuyor muyuz…
Hukukçu gerekçeli düşünür, gerekçeli yazar ve gerekçeli konuşur. Söz konusu hukuk yargılaması ise ve avukatlık hizmeti ise; ilk dayanağınız 1136 sayılı avukatlık kanunudur. 2.si ise, HMK dur. Avukatlık kanununda avukatın ne zaman ve hangi koşulların oluştuğu anda sorumluluk üstlenmiş olacağı düzenlenmiştir. Yine HMK da avukatın davayı takip yetkisinin ne zaman başladığı, takip etmekte olduğu davada sorumluluğunun ne zaman son bulacağı yazılıdır. Bunların hepsinde vekalet ve gerekli masrafların ödenmiş olmasından söz eder. Şayet bir büroya bağlı olarak veya bir başka meslektaştan gelen dosyayı takip edecekseniz, yetki belgesi/yani yine vekalet gerekir. Şayet dava sahibi avukatını azletmemiş ise, ya da avukat vekaletten istifa ettiği takdirde bu istifasını asil’e tebliğ ettirmemiş ise vekalet sorumluluğu devam eder. Şayet tebliğ ettirmiş olsa dahi eski düzenleme Av.K.m.41 On beş gün, yeni düzenleme HMK m.82/1 iki hafta daha, veya bu süreden önce yeni vekil dosyaya bildirimde bulunur, veya duruşmaya gelerek dosyayı kendisi takip edeceğini bildirir ise bu bildirim aşamasına kadar istifa eden vekilin sorumluluğu devam eder. HMK m.71-83 arası maddeleri, özellikle m.77 yi iyi okuyun ve dikkate alın, dahası, vekaletnamesiz davaya giren ve sonra vekaletname ibraz etmeyerek davayı devam ettirmeyen, davayı haksız yere sürüncemeye sokan avukat için disiplin cezası olduğunu da gözden kaçırmayın lütfen! Eğer bu koşullar oluşmamış ise dosya kendisine verilen vekilin sorumluluğu hangi kanun hükmüne dayandırılacaktır? Dayandırılamaz, yoktur. Ancak, bir büroda çalışan avukata verildiği iddia ediliyor ise, bu durumda dosya kendisine verilen vekilin dava sahibine karşı ve mahkeme nezdinde yine sorumluluğu yoktur, çünkü kendisine vekalet verilmiş olan ve davayı üstlenmiş olan asıl avukatın sorumluluğu devam etmektedir. Bu durumda iç ilişki sorumluluğu söz konusu olur ki, bunun da koşulu kendisine o dava için yetki belgesi verilmiş ve dosyanın verildiğine dair teslim alan/teslim eden şeklinde tutanak düzenlemiş olmalarına bağlıdır. Yani tanıkla olmaz. Bu durumda da şikayetçi olabilecek olan dava sahibi değil, dosyayı devreden avukat olabilir.
Adalet Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesine gelince, burada idare hukuku alanına giriyoruz. Şöyle ki : Avukatlık hizmeti bir kamu görevidir. Kamu görevinde ve hizmetinde bulunanlara karşı hizmet nedeniyle kusurlarından dolayı bir soruşturmanın yapılabilmesini izin koşuluna bağlayan yasa koyucu, bununla, kamu hizmetindekilerin olur olmaz şikayetlerle tedirgin edilmesini ve kamu hizmetinin aksamasını önlemek istemiştir. Adalet Bakanlığının verdiği soruşturma izni idari bir karardır. Bu karara karşı idare mahkemesinde itiraz ile iptalini istemeniz gerekir. Soruşturma izninin iptali için açacağınız davada burada açıklamada bulunduğum vekalet ve sorumluluğun doğuşuna, sınırlarına ilişkin hususları dile getirerek gereksiz yere soruşturma izni verilerek meslek mensuplarının haksız yere yıpratılmasına ve kamu zararına neden olunduğunu ve iptalinde kamu yararı olduğunu vurgulamak gerek. İptal davasına ilişkin başvuru belgenizin bir suretini de soruşturmayı yapan makama veriniz.
Bir diğer husus da, büro olarak geçmişi de kapsayacak şekilde mesleki sorumluluk sigortası yaptırmanızı önerebilirim. bu durumda dava sahibi alacağını sigortadan karşılayabileceği ve söz konusu husus tazminata ilişkin olduğu durumlarda soruşturma izni verilmesinde hukuki yarar olmayacağı da ileri sürülebilecektir.
En iyi savunma hazırlıklı ve doğru hedefe saldırıdır. Sonuç olarak, usulüne uygun mücadele ederseniz lehinize sonuçlanacaktır, sıkıntı etmeyiniz.
Başarılı, sağlıklı ve mutlu bir meslek yaşamı dilerim.
Old 19-05-2012, 11:30   #9
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.akinn
Trafik kazası sonrası müvekkilin aracının değerinin düştüğü için dava açılmıştı. maalesef iki yıllık zamanaşımı süresi tam dolarken dava açılmıştı. zamanaşımı süresi geçince tekrardan davayı açamıyoruz. şimdi şöyle bir durum söz konusu: müvekkilin aracına çarpan kişi önce durakta bekleyen 3 kişiye çarpıyor sonra müvekkilin arabasına. çarpan şoför ölüyor çarptığı kişiler ise yaralanıyor. yaralılar hiçbir şikayette bulunmuyor. ölen şoförün duraktakileri yaralaması ceza kanununda taksirle yaralamaya giriyor ve bu da kanunda yer aldığı için bende uzamış ceza zamanaşımını ileri sürmek istedim ancak müvekkil bir kaç sene daha bekleyemem dedi ve azletti. biz kendisine tüm masrafları tarafımızdan karşılanacağını söylememize rağmen kendisi ya yaptığım masrafları ve aracımın değer farkını faiziyle verin yada sizi şikayet edeceğim dedi bizde kabul etmedik ve şikayet etti bizi. sizce ben uzamış ceza zamanaşımını ileri sürebilirmiyim? çünkü savcıya yapacağım savunmada dosyanın ölü olmadığı masrafları karşılamak istediğimizi ve ben diğer binada saatinde olduğuma dair bir kaç meslektaşımı şahit olarak göstereceğim. uzamış ceza zamanaşımı yüzünden olayın seyrini değiştirebilirmiyim?

Söz konusu dava aracın uğradığı zararla ilgili değil de mesela ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olsaydı uzamış ceza zamanaşımından faydalanabilecektiniz. Yargıtay birlikte açılmış olsa dahi aracın uğradığı zarar nedeniyle açılan davanın farklı, diğer zararlar nedeniyle açılan davanın farklı zamanaşımına tabi olduğunu düşünüyor. Ben karardaki 2. "Karşı Oy" a katılıyorum.

Esas :2000/10296
Karar:2001/1183
Tarih:18.02.2001

Davacı Hüseyin vekili tarafından, davalılar İsmail ve Ahmet aleyhine 5.11.1999 gününde verilen dilekçeyle trafik kazası nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 27.3.2000 günlü kararın YARGITAYca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ.

Davacı, davalı Ahmet´e ait İsmail´in kullandığı otomobil aracına çarpması sonucu araçta oluşan hasar bedeliyle yaralanması nedeniyle yaptığı tedavi gideri ve Borçlar Kanununun 47 nci maddesi uyarınca manevi tazminat İSTEMİNDE BULUNMUŞTUR. Davalılar süresi içinde zamanaşımı defini ileri sürmüşler, olay tarihinden itibaren iki yıllık süre geçtiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddini savunmuşlar ve YEREL MAHKEMECE savunma doğrultusunda dava zamanaşımı NEDENİYLE REDDEDİLMİŞTİR.

2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 109/1 inci maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin iki yıl içinde zamanaşımına UĞRAYACAĞI DÜZENLENMİŞTİR. Davacının araç hasarına ilişkin istemi zamanaşımı yönünden bu fıkra kapsamında kaldığından araç hasarına neden olma fiili için ceza kanunu daha uzun bir zamanaşımı öngörmediğinden ve olay tarihi 24.8.1997 olup dava 5.11.1999 tarihinde açıldığından ZAMANAŞIMI GERÇEKLEŞMİŞTİR. Ne var ki, yaralanma nedeniyle ilgili manevi tazminat ve tedavi giderine ilişkin talepler, 2918 sayılı Yasa´nın 109/2 nci fıkrasında ve BK.nun 60/2 nci fıkrasında uzamış zamanaşımına tabi olup fiil cezayı gerektirdiğinden ve ceza kanunu bu fiil için beş yıllık zamanaşımı süresi öngörmüş olduğundan, ayrıca dava tarihinde ceza zamanaşımı süresi dolmadığından bu kalem isteklerle ilgili işin esasının incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken anılan kalemlerle ilgili olarak da davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.

Sonuç: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 18.2.2001 tarihinde OYÇOKLUĞUYLA KARAR VERİLDİ.

KARŞI OY AÇIKLAMASI

Davacı, meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığını ve aracının da hasar gördüğünü belirterek, araç hasar bedelini, tedavi giderini ve manevi tazminatın ödetilmesine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.

Mahkemece, davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle İSTEM REDDEDİLMİŞTİR.

Davacının temyizi üzerine daire, araç hasarına ilişkin istemin zamanaşımına uğradığı, diğer istemlerle ilgili zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle KARAR BOZULMUŞTUR.

Daire kararında, araç hasarına ilişkin olan istemin zamanaşımına uğradığı düşüncesine katılamadığımdan bu kalem istem içinde bozulması gerektiği düşüncesindeyim. Şöyle ki;

Eylem, haksız fiil olup, trafik kazası sonucunda 24.8.1997 gününde MEYDANA GELMİŞTİR. Bu haksız eylem sonunda davacının, henüz tedavisi devam etmekle birlikte 7 gün iş ve gücünden kalacak derecede yaralandığı ve aracının da önemli ölçüde hasara UĞRADIĞI ANLAŞILMAKTADIR. İşte davacı, bundan dolayı tazminat İSTEMİNDE BULUNMUŞTUR.

Karayolları Trafik Yasasının 109 uncu maddesinde, trafik kazası sonucu meydana gelen zararlardan kaynaklanan tazminat istemlerinin iki yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, eylemin cezayı gerektirmesi durumunda da ceza zamanaşımının UYGULANACAĞI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.

Davalının eylemi TCK.nun 459/2 maddesine uygun olan bir SUÇ NİTELİĞİNDEDİR. Böyle bir suçun cezası gözetildiğinde, aynı yasanın 102/4 maddesindeki düzenleme itibarıyla beş yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü maddede YER ALMIŞTIR. Şu durumda davacı, bu zararını beş yıl içinde isteme HAKKINA SAHİPTİR. Bu süre, daire kararında da kabul edilmekte, ancak, yaralanmadan kaynaklanan isteklerin dışında kalan araç hasarını içermediği, dolayısıyla araç hasarına ilişkin olan istemin zamanaşımına uğradığı İFADE EDİLMİŞTİR. İşte kararın bu bölümüne katılamamaktayız.

Bir defa, davalının davacıya karşı işlediği haksız EYLEM TEKTİR. O da, davacı aracına çarparak davacının yaralanmasına ve araç hasarına NEDEN OLMASIDIR. Davalının bu eylemindeki zamanaşımını, yaralanma için ayrı, araç hasarı için ayrı DÜŞÜNMEK OLANAKSIZDIR. Çünkü, ceza hukuku bakımından da, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm veya yaralanma olaylarından dolayı, haksız eylemi işleyene karşı, olayın özelliğine göre sanık, TCK.nun 455 ve 459 maddelerine göre cezalandırılmakta ve ayrıca aynı Yasanın 565 inci MADDESİ UYGULANMAMAKTADIR. Diğer bir anlatımla, sanığın tehlikeli vasıta kullanmasından ve böylece araç hasarına neden olmasından dolayı, ayrıca TCK.nun 565 inci MADDESİ UYGULANMAMAKTADIR. Bu madde, olayın özelliğine göre 455 veya 459 maddesinde eritilmekte ve böylece SONUCA GİDİLMEKTEDİR. Bu konuda ceza genel kurulu kararı DA BULUNMAKTADIR. (Ceza Genel Kurulunun 2.3.1981 gün ve 333/72 sayılı kararı)

Ayrıca davacı, davalının eylemi sonucu, birden fazla kalemleri içeren ZARARLARA UĞRAMIŞTIR. Bu zararlar davalının tek eylemiyle MEYDANA GELMİŞTİR. Her kalem talep için ayrı zamanaşımlarının öngörülmüş olması hukuki kargaşalığa NEDEN OLACAKTIR.

Yine, bu konuda zamanaşımını düzenleyen 2918 sayılı Trafik Yasasının 109 uncu maddesinin sözünde ve özünde böyle bir AYRIM ÖNGÖRÜLMEMİŞTİR. [b]Yasa maddesinde maddi zararlardan söz etmiş ve bunun iki yıllık ve ceza zamanaşımına tabi bulunduğu düzenleme ALTINA ALINMIŞTIR.

Daire kararında varılan sonuç, yaralanmayan salt aracı hasar gören için düşünülebilir. Çünkü bu halde, haksız eylemin suç niteliği değişmekte, salt tehlikeli vasıta kullanma SUÇUNU OLUŞTURMAKTADIR.

Açıklanan tüm bu nedenler itibarıyla, davacı isteminin, araç hasarı içinde zaman aşımına uğramadığı, bu bölüm istemin de bozma kararı kapsamına alınması gerektiği düşüncesindeyim. Bu nedenle çoğunluğun vardığı sonuca katılamıyorum. 18.2.2001

KARŞI OY YAZISI

Dava, trafik kazası sonucu davacının tedavi giderleriyle manevi tazminat istekleri ve araçta meydana gelen hasarın giderimi İÇİN AÇILMIŞTIR. BK.nun 60/2 maddesine göre, ceza kanunlarınca daha uzun zamanaşımına tabi olan işlerde ceza zamanaşımının uygulanacağı KURALI VARDIR. Somut olayda yaralamaya sebep olmaktan dolayı zamanaşımı süresi daha uzun olduğundan doğan sonuçların tamamında bu sürenin esas ALINMASI GEREKİR. Yaralamanın zamanaşımından araç hasarına sebep olmanın zamanaşımı süresi daha kısadır diye bütünlük arzeden olayı sonuçlarına göre farklı değerlendirmek MÜMKÜN DEĞİLDİR. Bu nedenle isteklerin tamamı hakkında zamanaşımının gerçekleşmediğinin kabul edilmesi ve istekler hakkında ayrım yapılmaksızın zamanaşımının gerçekleşmediği gerekçesiyle bozma kararı verilmesi gerekirken, ayrım yapılarak bir bölüm için zamanaşımının gerçekleştiğini kabul etmenin uygun olmadığını düşündüğümden, bozma kararının yöntemine ve sonuçla ilgili bölümüne katılamıyorum. 18.2.2001
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
duruşmaya mazeretsiz olarak katılmayan avukatın ağır cezada TCK 257den yargılanması av.hamzaoglu Meslektaşların Soruları 19 01-12-2012 05:47
Avukatın Kamu Görevlisi Olması Halinde Yargılanması Hangi Yasaya Tabidir? av.13 Meslektaşların Soruları 1 10-10-2010 22:10
Avukat yargılanması Av. Muzaffer ERDOĞAN Meslektaşların Soruları 3 16-01-2009 00:39
Memurların Yargılanması volkan Hukuk Soruları Arşivi 3 10-01-2007 17:57
Cumhurbaşkanının Yargılanması Coyotexxx Hukuk Soruları Arşivi 3 16-07-2004 12:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04825807 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.