Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Hukuk dili

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 4,50 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-11-2011, 23:13   #1
kazimdeniz

 
Varsayılan Hukuk dili

Acaba anayasaya göre devletin resmi dili Türkçe olmasına rağmen alışılageldiği şekilde mahkemelerimizde avukatlar olarak sunduğumuz dilekçelerde Osmanlıca cümleler kullanmak ve gene duruşmalarda Osmanlıca ağırlıklı savunmalar yapmak ne derece doğru ?Yoksa hakimler avukatların bu tutumuna göz mü yumuyor?Bizler daha doğrusu bir kısım meslektaşlarımız anayasal suç mu işliyoruz.?
Old 12-11-2011, 12:49   #2
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Duruşma tutanağı yerine "celse zaptı",

İcranın geri bırakılması yerine "tehir-i icra",

Avukatlık ücreti ya da vekalet ücreti yerine "ücret-i vekalet"

Hacizli yerine "mahcuz",

diyen ve yazan meslektaşlara hele 20'li 30'lu yaşlarda olanlara çok bozuluyorum.

Hukuk yaşayan canlı bir bilimdir; dili de öyle olmalıdır.
Old 12-11-2011, 13:07   #3
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kazimdeniz
Yoksa hakimler avukatların bu tutumuna göz mü yumuyor?

Hakim avukatın amiri değildir; avukata müdahale edemez...

Alıntı:
Bizler daha doğrusu bir kısım meslektaşlarımız anayasal suç mu işliyoruz.?

Hiç böyle birşey olur mu? Daha neler...
Old 12-11-2011, 13:10   #4
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Türkçe'den ne anladığınıza bağlı...Bizzat Anayasa'nın kendisi ve Kanunlar Arapça,farsça,ingilizce vs.kökenli kelimeler kullanıyor.(binlerce örnek verilebilir) Demek ki bu kelimeler Anayasa ve Kanunlarca Türkçe kapsamında sayılıyor...
Old 12-11-2011, 13:12   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.SERTANn
Türkçe'den ne anladığınıza bağlı...Bizzat Anayasa'nın kendisi ve Kanunlar Arapça,farsça,ingilizce vs.kökenli kelimeler kullanıyor.(binlerce örnek verilebilir) Demekki bu kelimeler Anayasa ve Kanunlarca Türkçe kapsamında sayılıyor...

Bu konu (dil ve sözcük seçimi) kimse tarafından (hakim dahil) denetlenebilir ve insanları (avukatlar dahil) standardize etmeye uygun bir konu değildir.

Saygılar.
Old 12-11-2011, 13:44   #6
eser_29

 
Varsayılan

Dil bir milletin bekası için gerekli en önemli şartlardandır.

Alıntı:
1950'li yıllarda TDK balkanlığı yapmış yine bir üstâd olan Prof.Dr.Tahsin Banguoğlu'nun Türk sosyolojisinin "üç Ziya"sından biri olan Ord.Prof.Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu'nun konuyla ilgili bir sitemini anlatmıştı..Fındıkoğlu'na göre Türkçe'mizi "sala koyup sele kaptırmışız"..Gerçekten de böyleydi ve hala böyle..Tarih-sel (tarihî),fizik-sel (fizikî),kimya-sal (kimyevî).."î" dururken dilimize ait olmayan bu "sel/sal"a ne olaki..

Alıntı:
Biz dili her yönüyle işleyen edebiyat sayesinde Dede Korkut’u, Ahmet Yesevi’yi, Yunus’u, Mevlana’yı, Pir Sultan Abdal’ı, Karacaoğlan’ı, Baki’yi, Süleyman Çelebi’yi, Mehmet Akif’i, Koca Sinan’ı, Dede Efendi’yi, Itrı’yi… ve tarihin ötesindeki nice şahsiyetleri; aynı zamanda yine edebiyat sayesinde geçmişten günümüze aktarılan kahramanlık şiirlerini, destanları, gazelleri, tarihi hikayeleri ve bunlar gibi pek çok şeyi öğreniyoruz.

Dil meselemiz, dünya üzerindeki varlığımızı, millet olan vasfımızı devam ettirebilmemiz ve diğer milletler yanındaki medeniyet yarışında bizde varız diyebilmemiz açısından hayati derecede önem arz eden bir unsur durumundadır.

...

Bugün konuştuğumuz dilin geçmişe nazaran söz dağarcığı da o kadar fakirleşti ki, adeta dumura uğradı. Küçüldü ve büzüldü. Bunun neticesinde düşüncelerimiz, gönüllerimiz, hayallerimiz, beyinlerimiz, fikir dünyamız ve kapasitemiz de küçüldü. Toplum olarak adeta zirveden dibe vurduk. Böyle giderse bir kabile dili kadar kelime kadrosuyla konuşacak, konuşamadığımız şekilde yazacak, yazdığımız şekilde düşünecek, düşünemediğimiz şekilde yabancılaşacağız. Bu durum farkında olmasak da kendi kendimizi reddetmeye kadar gidecek. İşte bu, millet olmayı reddetmektir.

Ünlü düşünür Wittgenstein: “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” demiş. Dünyasının sınırı dar olanlar kimi Türkçeleşmiş kelimelere takılıp kalacak ise yapacak çok fazla bir şey yok demektir.

Köken ile irtibatı kestirip atmak hele hele bir HUKUKÇU sıfatı olan insan için üzücü olsa gerektir. Bu vesile ile Nihad Sami BANARLI üstadın "Türkçe'nin Sırları" eserini tüm Hukukçulara tavsiye ederim.
Old 12-11-2011, 13:50   #7
kezzy

 
Varsayılan

Sayın Güntay'a katılmakla birlikte;

Kuşkusuz birçoğumuzun arzu ettiği bir dilin olabildiğince öz olmasıdır ancak yeryüzünde hangi dil yüzde yüz özdür?
Kaldı ki hukuk dili de rastgele bir dil değildir
Old 12-11-2011, 14:05   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kezzy
Sayın Güntay'a katılmakla birlikte;

Kuşkusuz birçoğumuzun arzu ettiği bir dilin olabildiğince öz olmasıdır ancak yeryüzünde hangi dil yüzde yüz özdür?
Kaldı ki hukuk dili de rastgele bir dil değildir

Sayın kezzy,
Dilin, yerinde olmayan yaklaşımlarla budanması, düşüncenin, kültürel, tarihi ve bilimsel birikim ve zenginliğin de budanması demektir.
Dilin tamamıyla öztürkçe kelimelerden oluşması ve bu dille konuşulmasını arzulayanlar olabilir. Bunlar öznel istek ve görüşlerdir. Bunu ben normal görebilirim. Ancak bu arzu toplum ve kültürümüzden de önde ve önemli değildir. Ayrıca, gerçekleşmesi ihtimali de yoktur.
Türkçe, köken olarak Türkçe kelimelerle, toplumun tarih ve kültürel akış içinde en az öz dilinden gelen kelimeler kadar (belki ondan da fazla) Türkçeleştirdiği, kültürüne dahil ettiği, bağrına bastığı kelimelerden oluşur. Bunu böyle kabulde her bakımdan fayda vardır...
Saygılar.
Old 12-11-2011, 14:07   #9
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Hukukun da kendine has, ister Osmanlı'ca kaynaklı, ister Farsça veya bir başka kaynaklı bir dili olması, bu dilin günümüze kadar gelen bir birikimden de kaynaklanıyor olması, diğer bilim dalları ile (örneğin tıp) kıyasklandığında, hukuk dilinde herhangi bir ölçüsüzlük de olmadığını, ayrıca, iddiada, savunmada, dilekçelerde, isteyen herkesin kendisini ve izah etmek istediği şeyi istediği biçimde rahatça izah edebilmesi için, kullanılan dilde herhangi bir sorun veya suç aramanın yersiz olduğunu, bu tür dil kullanımlarının doğru ya da yanlış olması gibi bir durumun son derece göreceli bir husus olduğunu, "hakimlerin avukatların bu tutumuna göz yumması" nın sözkonusu olduğuna dair bir yaklaşımın abesiyattan ibaret bulunduğunu, neticede kullanılan dil bakımından anayasal bir suç işlenmesinin, günümüz koşulları, gelinen nokta ve kullanılan onca farklı-yerel dil nazara alınarak, sözkonusu olamayacağını düşünüyorum.
Old 12-11-2011, 14:19   #10
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Kişisel seçimlerimizi bu konuda bir yana bırakmalıyız. En doğrusu kanun dilinin kullanılmasıdır. Böylelikle anlam birliği sağlanmış olur. Kanunda avukatlık ücreti diye belirlenen kavramı ''savunmanlık bedeli'' ya da ''ücreti-i vekalet'' diye değiştirmek yanlış olur.

Gençliğimde kanun yerine ''yasa'' sözcüğünü kullanırdım. Ama bütün kanunların adında kanun sözcüğü yazarken, yasa diye direnmek mantıklı olmadığından ben de sonradan kanun demek zorunda kaldım.

Hukuk diline kanun koyucu kanun koyarken yön vermelidir, diye düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 12-11-2011, 14:27   #11
kezzy

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sayın kezzy,
Dilin, yerinde olmayan yaklaşımlarla budanması, düşüncenin, kültürel, tarihi ve bilimsel birikim ve zenginliğin de budanması demektir.
Dilin tamamıyla öztürkçe kelimelerden oluşması ve bu dille konuşulmasını arzulayanlar olabilir. Bunlar öznel istek ve görüşlerdir. Bunu ben normal görebilirim. Ancak bu arzu toplum ve kültürümüzden de önde ve önemli değildir. Ayrıca, gerçekleşmesi ihtimali de yoktur.
Türkçe, köken olarak Türkçe kelimelerle, toplumun tarih ve kültürel akış içinde en az öz dilinden gelen kelimeler kadar (belki ondan da fazla) Türkçeleştirdiği, kültürüne dahil ettiği, bağrına bastığı kelimelerden oluşur. Bunu böyle kabulde her bakımdan fayda vardır...
Saygılar.

Sayın Güntay, dilin olabildiğince öz olmasından kastım tabi ki dilin yerinde olmayan yaklaşımlarla budanması değildir.Zira diller oldukları biçimde doğal gelişim sürecinde gelişimlerini devam ettirirlerse iletişim ve dilin değeri artar. Yani sizin deyiminizle toplumun tarih ve kültürel akış içinde en az öz dilinden gelen kelimeler kadar,Türkçeleştirdiği, kültürüne dahil ettiği, bağrına bastığı kelimelere ben de karşı değilim, olamamda
Ancak hukuk devletinde yasaları okuyup anlamak tekeli, aydınlara tanınmış bir ayrıcalık değildir, olmamalıdırda Benim özleşmesini arzu ettiğimi belirttiğim noktalar budur.
Old 12-11-2011, 14:30   #12
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Kişisel seçimlerimizi bu konuda bir yana bırakmalıyız. En doğrusu kanun dilinin kullanılmasıdır. Böylelikle anlam birliği sağlanmış olur.

Gençliğimde kanun yerine ''yasa'' sözcüğünü kullanırdım. Ama bütün kanunların adında kanun sözcüğü yazarken, yasa diye direnmek mantıklı olmadığından ben de sonradan kanun demek zorunda kaldım.

Hukuk diline kanun koyucu kanun koyarken yön vermelidir, diye düşünüyorum.

Saygılarımla

Ben halâ kanunu ve yasayı kullanıyorum. Zihnimden dilime düşüşü nasıl oluyorsa o an...

Bir insanın kendi konuşma ve yazma diline öncül olarak müdahale etmesini, onu bir amaca (öztürkçecilik-dilde arıcılık) göre değiştirmesini ya da birinin başkasının dil tercihlerine müdahalesini çok yanlış ve rahatsız edici buluyorum. Bu işin sonu, önü, ucu, bucağı ve hiçbir faydası yoktur...

Ezcümle: Yasa da Türkçe'dir, kanun da Türkçe'dir.

Saygılarımla.

Not: Bu arada yasa kelimesi de esasen Moğolca kökenlidir.
Old 12-11-2011, 14:35   #13
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kezzy
Sayın Güntay, dilin olabildiğince öz olmasından kastım tabi ki dilin yerinde olmayan yaklaşımlarla budanması değildir.Zira diller oldukları biçimde doğal gelişim sürecinde gelişimlerini devam ettirirlerse iletişim ve dilin değeri artar. Yani sizin deyiminizle toplumun tarih ve kültürel akış içinde en az öz dilinden gelen kelimeler kadar,Türkçeleştirdiği, kültürüne dahil ettiği, bağrına bastığı kelimelere ben de karşı değilim, olamamda
Ancak hukuk devletinde yasaları okuyup anlamak tekeli, aydınlara tanınmış bir ayrıcalık değildir, olmamalıdırda Benim özleşmesini arzu ettiğimi belirttiğim noktalar budur.

Sizinle aynı görüşteyiz. Muhalefeten yanıt vermemiştim. Yazınız konuya yazma isteğimi artırdı, ondan sizin mesajınızı alıntılayarak yazmaya devam ettim.
Saygılar.
Old 12-11-2011, 15:29   #14
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Bir hakikat: Dün akşam, " Can Veren Pervâneler " de Sn. Üstad, Avukat Hayâti İnanç, birkaç beyit okuduktan sonra," müsaade ederseniz, şimdi de türkçeden türkçeye çevirmek istiyorum " dedi, güldü ve çevirdi.
Bu durum, beni sevindirdiği ( çünkü, meseleyi dile getirdi ) kadar, mahzun da etti.
Nerelerde kaldınız !, Ey Fuzûli, Ey Tevfik Fikret, Ey Mehmet Âkif Ersoy, ya da "Son Sadr-ı âzamlar" isimli büyük eser ve hattâ, öncelerin, o, kemiyet ve keyfiyet bakımından muazzam hukuk kitapları (eserleri) ?

Şurası da unutulmamalıdır ki, o arapça, farsça, fransızca, osmanlıca ve hattâ türkçe kökenli veya asıllı kelimeler, bu toplumun dilinde yüzyıllarca hayat bulmuşlar ve türkçeleşmişlerdir.
Büro(bureau),fransızcadır. " Hâkim bey, vekâletnameyi büroda unuttum" (....!!!!)
Ayrıca, bkz; Nihat Sami Banarlı.
Old 12-11-2011, 16:29   #15
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

(öz)Türkçe olmayan (misal) bu kelimelerden vazgeçebilmek mümkün mü...

Avukat
Hakim
İddia
Makam
Mahkeme
Katip
Mübaşir
Kalem
Esas
Daktilo
Klavye
Old 12-11-2011, 16:50   #16
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan 06Cumhur
Nerelerde kaldınız !, ey Fuzûli, ey Tevfik Fikret, ey Mehmet Âkif Ersoy?
Edebiyat dili hukukçuların iç dünyasını zenginleştirir; hukukçuların gündelik yaşamını güzelleştirir. Ama edebiyat dilinin hukuka katkısı aynı ölçüde olmaz kanısındayım:

Kanunda yazan ''avukatlık ücreti'' yerine ''hukuki imdatın mor çiçekleri'' denirse iletişim zorluğu yaşanır.

Hukuk kavramlar bilimidir. Hukuk dili yerine başka bir dil kullanılamaz.
Alıntı:
öncelerin, o, kemiyet ve keyfiyet bakımından muazzam hukuk kitapları (eserleri) ?
Mesleğe başladığım 1980 yılında ''kitap'' diye kıvranıyordum da bulamıyordum. O yıllarda piyasada satılan ''Kemiyet ve keyfiyet'' bakımından ''muazzam'' hukuk kitabı hatırlamıyorum. Hatırladığım Abdullah Pulat Gözübüyük'ün (ikisi ince olmak üzere) üç ciltlik Türk Ceza Kanunu Açılaması'' ve Talih Uyar'ın sıska icra kitaplarıdır. Adı geçen kişilere çölde çiçek açtırdıkları için minnettarım. O çöldeki çaresizlikte, değerli hocamız Baki Kuru'nun ders kitabını meslekte kullanmak zorunda kalmıştım.
Old 12-11-2011, 17:14   #17
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Edebiyat dili hukukçuların iç dünyasını zenginleştirir; hukukçuların gündelik yaşamını güzelleştirir. Ama edebiyat dilinin hukuka katkısı aynı ölçüde olmaz kanısındayım:

Kanunda yazan ''avukatlık ücreti'' yerine ''hukuki imdatın mor çiçekleri'' denirse iletişim zorluğu yaşanır.

Hukuk kavramlar bilimidir. Hukuk dili yerine başka bir dil kullanılamaz.

Mesleğe başladığım 1980 yılında ''kitap'' diye kıvranıyordum da bulamıyordum. O yıllarda piyasada satılan ''Kemiyet ve keyfiyet'' bakımından ''muazzam'' hukuk kitabı hatırlamıyorum. Hatırladığım Abdullah Pulat Gözübüyük'ün (ikisi ince olmak üzere) üç ciltlik Türk Ceza Kanunu Açılaması'' ve Talih Uyar'ın sıska icra kitaplarıdır. Adı geçen kişilere çölde çiçek açtırdıkları için minnettarım. O çöldeki çaresizlikte, değerli hocamız Baki Kuru'nun ders kitabını meslekte kullanmak zorunda kalmıştım.
Değerli yanıtınızda adı geçen kitaplara şunları da ilâve edebiliriz:
Pr.dr.Faruk Erem, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Özel Hükümler, Ceza Usulü ; Pr.dr. Yaşar Karayalçın, Ticari İşletme, Kıymetli Evrak Hukuku; Pr.dr. Turgut Kalpsüz,Deniz Hukuku,
Pr.dr. Necip Bilge; Hukuk Muhakemeleri Usulü
Pr.dr, Hâluk Tandoğan; Borçlar Hukuku,Türk Mes'uliyet Hukuku, Yüksek Lisans talebeleri için İstisna Akdi,
Prof.dr. Nuşin Ayiter, Miras Hukuku, Prof.dr. Jale Akipek Eşya,Aynî Haklar Tapu Sicili vesaire.
Hukuk dilimi ve kavramları unutmamak için, zaman zaman bu eserleri açıp okuyor ve cümle yapılarını inceliyorum.
Saygılarımla...
Old 12-11-2011, 18:32   #18
kezzy

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sizinle aynı görüşteyiz. Muhalefeten yanıt vermemiştim. Yazınız konuya yazma isteğimi artırdı, ondan sizin mesajınızı alıntılayarak yazmaya devam ettim.
Saygılar.

Ben de aksini düşünmemiştim
Old 14-11-2011, 12:24   #19
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Resmi dil Türkçe, Arapça ve Farsça gibi Doğu dilleri yanı sıra İngilizce ve Fransızca gibi Batı dillerinden de etkilenen/beslenen bir dildir. "Yaşayan Türkçe" dahi Osmanlıca'dan bağımsız olamamıştır.
Old 14-11-2011, 12:29   #20
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Benzer konu şu linkte tartışıldı. Oradaki görüşlerimi aynen tekrar ederim.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5817
Old 14-11-2011, 12:42   #21
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Benzer konu şu linkte tartışıldı. Oradaki görüşlerimi aynen tekrar ederim.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5817

Sayın Ergin, 107 mesaj yazılmış ve dört sayfa tartışılmış orada.
Bari mesaj no.sunu yazsaydınız. Hatta, o mesajınızı buraya yapıştırsanız n'olurdu?
Görüşlerinizden daha rahat tefeyyüz edebilelim efendim.
Old 14-11-2011, 12:55   #22
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sayın Ergin, 107 mesaj yazılmış ve dört sayfa tartışılmış orada.
Bari mesaj no.sunu yazsaydınız. Hatta, o mesajınızı buraya yapıştırsanız n'olurdu?
Görüşlerinizden daha rahat tefeyyüz edebilelim efendim.
Sayfalarca tartışmışız ama sorun çözülmemiş. Görüşlerimi özetleyecek mesajım ise 11 inci mesajdır. Arz ederim.

"
Öncelikle teşekkür ederim. Belirttiğiniz gibi şanslı öğrencilerdensiniz. Bizim zamanımızda (M.Ö.) tam karma eğitim sözkonusu idi. Örneğin Sulhi Dönmezer Hocamız o tiz sesiyle "ben öztürkçe möztürkçe anlamam kanunda ne yazıyorsa sınavda onu isterim. Mesela yerine örneğin yazmayın" derken; Hukuk Başlangıcı dersini veren Tarık Özbilgin isimli Hocamız ise kesinlikle öz Türkçe kullanılmasını isterdi. İrade yerine istenç filan gibi. Biz de ona Tarıksal Özbilginsel derdik

Ben de öğrenciyken öz Türkçe'den yanaydım. Ancak daha sonra mesleğe başlayınca yasa, içtihat, kitap dili ve özellikle hakimlerle olan diyalog nedeniyle farkında olmadan Osmanlıca'ya alıştım. Köken itibariyle Trakya'lıyız. Öğrenciyken köye sık giderdim ve bazen uzun süre kalırdım. İzmir'de doğup büyümeme rağmen, dilimin değiştiğini farkederdim. "te be" demeye filan başlardım. Biraz buna benzetiyorum konuyu. Yani iletişim kurduğunuz kişiler, şeyler siz farkında olmasanız da sizi etkilemektedir. Değişmemek için ayak diretirseniz o başka. Ben direnmeye gerek görmedim.

Ben buradaki yazılarımdan da anlaşılacağı üzere, öz Türkçe, Osmanlıca ayırımı yapmadan aklıma o an geldiği gibi yazmaktayım. Bu konu bu Çalışma Grubu'nda da tartışılacak sanırım.

Siz yeni yasaları günümüz Türkçe'siyle öğrenmektesiniz. Uygulamacılar(Hakim, Savcı, Avukat) da yavaş yavaş kanunun diline döneceklerdir sanırım. Geçen günlerde Ağır Ceza Reisi "Yaz kızım müdahil vekili geldi...Dur! Sil...Katılan vekili geldi...Tövbe tövbe bir de bu çıktı başımıza" diyerek istemeyerek de olsa kanunun diline geçiş yapmaya çalışmıştı.





Alıntı:

Özetle ,ayrı çaba sarfetme zorunluluğum var mı meslek hayatımı düşünerek?





Yargıtay kararlarından nasıl yararlanacaksınız? Ben de 1950 öncesi İBK'ları okurken zorlanıyorum. Galiba siz de öyle olacaksınız. Öğrenciyken aldığım Osmanlıca-Türkçe sözlük hala işime yaramaktadır."
Old 14-11-2011, 13:15   #23
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayfalarca tartışmışız ama sorun çözülmemiş. Görüşlerimi özetleyecek mesajım ise 11 inci mesajdır. Arz ederim.

"
Öncelikle teşekkür ederim. Belirttiğiniz gibi şanslı öğrencilerdensiniz. Bizim zamanımızda (M.Ö.) tam karma eğitim sözkonusu idi. Örneğin Sulhi Dönmezer Hocamız o tiz sesiyle "ben öztürkçe möztürkçe anlamam kanunda ne yazıyorsa sınavda onu isterim. Mesela yerine örneğin yazmayın" derken; Hukuk Başlangıcı dersini veren Tarık Özbilgin isimli Hocamız ise kesinlikle öz Türkçe kullanılmasını isterdi. İrade yerine istenç filan gibi. Biz de ona Tarıksal Özbilginsel derdik

Ben de öğrenciyken öz Türkçe'den yanaydım. Ancak daha sonra mesleğe başlayınca yasa, içtihat, kitap dili ve özellikle hakimlerle olan diyalog nedeniyle farkında olmadan Osmanlıca'ya alıştım. Köken itibariyle Trakya'lıyız. Öğrenciyken köye sık giderdim ve bazen uzun süre kalırdım. İzmir'de doğup büyümeme rağmen, dilimin değiştiğini farkederdim. "te be" demeye filan başlardım. Biraz buna benzetiyorum konuyu. Yani iletişim kurduğunuz kişiler, şeyler siz farkında olmasanız da sizi etkilemektedir. Değişmemek için ayak diretirseniz o başka. Ben direnmeye gerek görmedim.

Ben buradaki yazılarımdan da anlaşılacağı üzere, öz Türkçe, Osmanlıca ayırımı yapmadan aklıma o an geldiği gibi yazmaktayım. Bu konu bu Çalışma Grubu'nda da tartışılacak sanırım.

Siz yeni yasaları günümüz Türkçe'siyle öğrenmektesiniz. Uygulamacılar(Hakim, Savcı, Avukat) da yavaş yavaş kanunun diline döneceklerdir sanırım. Geçen günlerde Ağır Ceza Reisi "Yaz kızım müdahil vekili geldi...Dur! Sil...Katılan vekili geldi...Tövbe tövbe bir de bu çıktı başımıza" diyerek istemeyerek de olsa kanunun diline geçiş yapmaya çalışmıştı.









Yargıtay kararlarından nasıl yararlanacaksınız? Ben de 1950 öncesi İBK'ları okurken zorlanıyorum. Galiba siz de öyle olacaksınız. Öğrenciyken aldığım Osmanlıca-Türkçe sözlük hala işime yaramaktadır."

Teşekkürler Sayın Ergin, zahmet verdim.
Ben de sizin gibi (koyulaştırdığım bölüm) düşünüyor ve özel/mesleki yaşamımda böyle davranıyorum.
Sevgiler ve ben arz-ı hürmet ederim.
Old 08-12-2011, 17:31   #24
Av.Can

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Hakim avukatın amiri değildir; avukata müdahale edemez...



Hiç böyle birşey olur mu? Daha neler...


Aynen katılıyorum. Harf değiştirmeden?
Old 02-01-2012, 20:41   #25
son yolcu

 
Varsayılan

Sn Deniz; Tek taraflı bir bakış açısında bu konu "Bu işin eğitimini aldık, söyleneni anlıyoruz" la sonuçlanabilir ama birazda Hak ve hakkını Hukuk aracılığı ile arayan vatandaş cephesinde değerlendirmek gerekiyor konuyu...Türk hukuku ise mevzu bahis, dilininde Türkçe olması gerekir diye düşünüyorum...Muhattap insansa anlaşılırlık birinci kural olmalı...Sadece hukuki terimlerde değil bu gün tıp terimlerindede anlaşılması imkasız cümleler yer alıyor...Tonsilit=Boğaz iltihabı gibi..mahkemece zapta geçmiş ve vatandaşa tebliğ edilmiş, ne söylediği anlaşılmayan o kağıtlardan, Köşe yazarlığı yaptığım, devrik cümlelerle oynadığım halde ben bile bişey anlayamıyorum....umarım bu sorunuz talep halini alır. Saygılar
Old 04-01-2012, 20:28   #26
kazimdeniz

 
Varsayılan

Arapça bir dildir, Farsça yemeğin sonunda yenen tatlı, Türkçe'yse san'at.
İran atasözü
Old 05-01-2012, 12:07   #27
favilla

 
Varsayılan

Son zamanlarda incelediğim bir ceza dosyasında hakimin müşteki terimi yerine '' yakınıcı'' terimini kullanmış olduğunu gördüm. Yani artık sadece kanunlarda değil uygulamada da tabiri caizse Türkçeleştirme faaliyetleri görülüyor; ama ne yalan söyleyeyim kulağım '' yakınıcı'' terimine alışmakta biraz zorluk çekti. Müşteki kelimesine o kadar alışmışım ki sanki o Türkçeymiş de '' yakınıcı'' kelimesi değilmiş gibi geldi
Old 05-01-2012, 14:03   #28
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan favilla
Son zamanlarda incelediğim bir ceza dosyasında hakimin müşteki terimi yerine '' yakınıcı'' terimini kullanmış olduğunu gördüm. Yani artık sadece kanunlarda değil uygulamada da tabiri caizse Türkçeleştirme faaliyetleri görülüyor; ama ne yalan söyleyeyim kulağım '' yakınıcı'' terimine alışmakta biraz zorluk çekti. Müşteki kelimesine o kadar alışmışım ki sanki o Türkçeymiş de '' yakınıcı'' kelimesi değilmiş gibi geldi

Kıymetli meslektaşım, ikisi de Türkçe'dir, müsterih olunuz. Ve ikisi de "kavram" kelimelerdir. Hukukçu, kavramlarda etimolojik ayrım yapmamalı kanımca. 8 no.lu mesajımda ifade ettiğim gibi:

"Türkçe, köken olarak Türkçe kelimelerle, toplumun tarih ve kültürel akış içinde en az öz dilinden gelen kelimeler kadar (belki ondan da fazla) Türkçeleştirdiği, kültürüne dahil ettiği, bağrına bastığı kelimelerden oluşur."

Ben müşteki (şikayetçi) kelimesinden vazgeçmemekle birlikte, yakınıcı kelimesi yerine "tutma" ve "benimsenme" ihtimali daha yüksek olan "yakınan" kelimesini öneririm.

Saygılarımla.
Old 05-01-2012, 15:56   #29
favilla

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Kıymetli meslektaşım, ikisi de Türkçe'dir, müsterih olunuz. Ve ikisi de "kavram" kelimelerdir. Hukukçu, kavramlarda etimolojik ayrım yapmamalı kanımca. 8 no.lu mesajımda ifade ettiğim gibi:

"Türkçe, köken olarak Türkçe kelimelerle, toplumun tarih ve kültürel akış içinde en az öz dilinden gelen kelimeler kadar (belki ondan da fazla) Türkçeleştirdiği, kültürüne dahil ettiği, bağrına bastığı kelimelerden oluşur."

Ben müşteki (şikayetçi) kelimesinden vazgeçmemekle birlikte, yakınıcı kelimesi yerine "tutma" ve "benimsenme" ihtimali daha yüksek olan "yakınan" kelimesini öneririm.

Saygılarımla.
Yanıtınız için teşekkür etmekle birlikte anlayamadığım şey şu o halde niçin yıllardır alıştığımız müşteki kelimesinden vazgeçerek yakınıcı kelimesi kullanıldı?
Old 05-01-2012, 16:22   #30
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan favilla
Yanıtınız için teşekkür etmekle birlikte anlayamadığım şey şu o halde niçin yıllardır alıştığımız müşteki kelimesinden vazgeçerek yakınıcı kelimesi kullanıldı?

Yasalarda bu şekilde bir terminoloji değişikliği yok.
Bahsettiğiniz durum, tamamiyle kimi uygulayıcıların dil tercihinden kaynaklanıyor.
Bunun bir örneği de bazı duruşma tutanaklarında gördüğümüz Yargıç-Yazman kullanımıdır.
Vazgeçiş olarak değerlendirme yapmak doğru değil, bireysel tercihler bunlar.
Saygılar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukuk Dili Dersi Üzerine Doç. Dr. Özge Yücel Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 3 03-05-2012 11:56
Hukuk Dili Kurulu Gemici Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 2 11-08-2009 23:55
Almanca Hukuk dili, Avrupa irtibatli calisma justiz Konumuz : Hukukçular 1 16-09-2007 16:39
Hukuk Dili ve Tercüme Mütercim/Tercuman Ticari Duyurular 0 17-07-2006 17:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10651398 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.