Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz.

üst makama başvuru hakkının kulanılması

Yanıt
Old 13-08-2008, 05:08   #1
av_burakc

 
Varsayılan üst makama başvuru hakkının kulanılması

yasada idari itiraz yolu öngörülmemiş bir disiplin cezasına karşı İYUK.11. maddenin öngördüğü üst makama başvuru hakkının kullanılması,işlemeye başlamış olan dava süresini durdurur mu?danıştay içtihadından da yararlanmak istesem ne yapabilirim??
Old 19-08-2008, 08:53   #2
akil

 
Mesaj

DANIŞTAY 10.DAİRESİNİN 1984/971E. 1984/2122K. 18.12.1984 tarihli kararı "657 SAYILI DEVLET MEMURLARI YASASINDA İTİRAZ YOLU ÖNGÖRÜLMEYEN, YENİDEN GÖRÜŞÜLMESİ OLANAKSIZ KESİN KARAR NİTELİĞİNDEKİ DİSİPLİN CEZASINA KARŞI ÜST MAKAMA VEYA AYNI MAKAMA YAPILAN BAŞVURUNUN DAVA AÇMA SÜRESİNİ DURDURAMAYACAĞI HK."

Dava, öğretmen olan davacının, lise müdürlüğü sırasında meydana gelen
olaylar nedeniyle kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin
iptali istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, davacının kınama cezası
ile cezalandırılmasına ilişkin İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu kararı-
nın tebliği üzerine 15.1.1982 tarihinde valilik kanalı ile Milli Eği tim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu Başkanlığına cezanın kaldırılması
istemiyle yaptığı başvurusunun, 20.4.1982 günü tebliğ edilen işlem ile
reddedildiği, bu ret kararı üzerine 17.5.1982 gününde davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
2575 sayılı Danıştay Kanununun Geçici 4.maddesinde, bu kanunun yürür-
lüğe girmesinden önce başlayan müracaat ve dava süreleri hakkında 521
sayılı Danıştay Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtil-
miştir. Dava konusu kararın, davacıya tebliğ tarihi belli olmadığından
davacının, 30.11.1981 günlü İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu kararını
en geç itiraz tarihi olan 15.1.1982 tarihinde öğrendiğinin kabulü zo-
runludur. 2575 sayılı Kanunun 20 Ocak 1982 tarihinde yürürlüğe girmesi
nedeniyle, dava konusu olayda yürürlükten kaldırılan 521 sayılı Danış-
tay Kanununun süreye ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 521 sayılı Danıştay Kanununun 67.
maddesinde, Danıştay'da idari dava açma süresi her çeşit işlemlerde
yazılı bildirim tarihinden itibaren, kanunlarında ayrı süre gösteril-
meyen hallerde 90 gün olduğu belirtilmiş, aynı kanunun 70.maddesinde
de ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari bir işlemin
kaldırılması, değiştirilmasi veya yeni bir işlem yapılması üst makam-
dan ve üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açmak
için belli olan süre içinde istenebileceği, bu müracaatın işlemeye
başlamış olan idari dava süresini durduracağı hükme bağlanmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulu-
nan 135.maddesinde, disiplin cezası vermeye yetkili amirin doğrudan
doğruya veya onayı ile verilen disiplin cezalarına ve Devlet Memurlu-
ğundan çıkarma cezasına karşı Danıştay'a başvurulabileceği belirtil-
miştir.
Bu kural incelendiğinde disiplin amirinin doğrudan doğruya veya onayı
ile verilen disiplin cezalarının kesin ve yeniden görüşülmesi mümkün
olmayan kararlar olduğu, bu kararlara karşı başvurulabilecek bir üst
idari merciin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda olayda davacının kararın tebliği üzerine, Valilik kanalıyla
Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kuruluna kararın kaldırılması
yolundaki başvurusu bir üst makama ya da aynı makama başvuru niteli-
ğinde kabul edilemiyeceğinden, bu başvurunun 16.1.1982 tarihinden iti-
baren işlemeye başlamış olan 90 günlükk dava açma süresini durdurmaya-
cağı tartışmasızdır.
Olayda, 16.1.1982 tarihinde işlemeye başladığı kabul edilen dava açma
süresine göre, davanın, mülga 521 sayılı Kanunun 67.maddesi uyarınca
en geç 16.4.1982 tarihinde açılması gerekirken, 17.5.1982 gününde a-
çıldığından süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmamak-
tadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süre yönünden reddine karar verildi.
Old 23-08-2008, 16:32   #3
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu kural incelendiğinde disiplin amirinin doğrudan doğruya veya onayı
ile verilen disiplin cezalarının kesin ve yeniden görüşülmesi mümkün
olmayan kararlar olduğu, bu kararlara karşı başvurulabilecek bir üst
idari merciin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda olayda davacının kararın tebliği üzerine, Valilik kanalıyla
Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kuruluna kararın kaldırılması
yolundaki başvurusu bir üst makama ya da aynı makama başvuru niteli-
ğinde kabul edilemiyeceğinden, bu başvurunun 16.1.1982 tarihinden iti-
baren işlemeye başlamış olan 90 günlükk dava açma süresini durdurmaya-
cağı tartışmasızdır.

Danıştay kararı açık ama bir o kadar da ilginç.
Kişi sehven kurumun yapılanması bakımından organik olarak kendisine disiplin cezası veren kurumun bir üst makamına başvuru yapmış olabilir. Bu durumda her ne kadar karar için üst makama başvurma yolu kapalı olsa da kişi organik anlamda üst makama başvurmuştur. "Üst makama başvurmamış sayılması" bence pek de doğru değildir. Sehven yapılan başvuru teşkilat yapılanması bakımından doğru üst makama yapılmış ve reddedilmiş ise dava açma süresini durdurması gerekir diye düşünüyorum. Ancak Danıştay kararı açık...
Old 26-08-2008, 10:33   #4
akil

 
Varsayılan

Danıştay 10.Dairesinin sunduğum kararının soruya net bir cevap niteliğinde olmadığının farkına vardığımdan av_burakc'nin sorusuna açık cevap olan aşagıdaki kararı sunma gereği duydum .

Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No Karar Tarihi ONİKİNCİ DAİRE 2006 473 2003 873 17/02/2006 KARAR METNİKADEME İLERLEMESİNİN DURDURULMASI CEZASINA KARŞI TEBLİĞ TARİHİNDEN İTİBAREN 60 GÜN İÇİNDE DOĞRUDAN DAVA AÇILMASI GEREKTİĞİ, BU CEZAYA KARŞI YAPILAN İTİRAZIN DAVA AÇMA SÜRESİNİ DURDURAMAYACAĞI HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): Başbakanlık-ANKARA
Karşı Taraf : ?
Vekili : Av. ?
İsteğin Özeti : Ankara 7.İdare Mahkemesince verilen 16.7.2002 günlü, E:2001/247, K:2002/921 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Yusuf Altıntaş
Düşüncesi : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : E.Nur Necef
Düşüncesi : Ankara 7 nci İdare Mahkemesinin 16.7.2002 gün ve E:2001/247, K:2002/821 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Uyuşmazlık; davacının Eti Holding A.Ş.nin bağlı ortaklığı Eti Krom A.Ş.Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi iken işlediği ileri sürülen disiplin suçu nedeniyle iki yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemle ilgilidir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci maddesinde; idare mahkemelerinde dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde altmış gün olduğu ve bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı, 11 inci maddesinde ise; ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı öngörülmüştür.
Öte yandan; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 135 inci maddesinde, Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabileceği, aylıktan kesme,kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet Memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği öngörülmüştür.
Olayda da; davacıya dava konusu disiplin cezasının 31.7.2000 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bu işleme karşı 8.8.2000 tarihinde itiraz ettiği itirazına cevap verilmemesi üzerine de 4.12.2001 tarihinde kayda giren dilekçe ile işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda 2577 sayılı Yasanın 11 inci maddesini olaya uygulanıp uygulanamayacağının saptanmasında ise, 2577 sayılı Yasanın 11 inci maddesiyle getirilen, idari işlemin kaldırılması, geri alınması veya değiştirilmesi amacına yönelik olduğundan, disiplin cezalarıyla ilgili özel yasal düzenlemede aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya devlet memurluğundan çıkarılma cezalarına karşı kurul kararları kesin olup yapılan itiraz üzerine cezanın kaldırılması yolunda bir düzenlemeye de yer verilmemiştir, diğer bir anlatımla uyarma ve kınama cezası dışındaki disiplin cezalarının cezayı veren disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu kararıyla geri alınmasına değiştirilmesine yasal olanak bulunmadığından 31.7.2000 tarihinde tebliğ olunan disiplin cezasına karşı yapılan itirazın işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağından açılan davada süre aşımı bulunmaktadır.
Belirtilen nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle aksi yöndeki mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, davacının ETİ Krom A.Ş.Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmakta iken işlediği ileri sürülen fiili nedeniyle, 657 sayılı Yasa'nın 125/D-f ve Teşekkül Personel Yönetmeliğinin 88/ö maddeleri uyarınca 2 yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Başbakanlık Disiplin Kurulunun 26.6.2000 günl ve 3 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 7.İdare Mahkemesinin 16.7.2002 günlü , E: 2001/247, K: 2002/921 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden; davacının 7.8.1998 günlü iki adet belge düzenleyerek; bu belgelerle yöneticisi olduğu Genel Müdürlüğe dekapaj işi yapan firmaların yapmış olduğu gerçek iş miktarını, yapılan işten daha fazla iş yapmış gibi gösterdiğinden bahisle iki yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırıldığının anlaşıldığı, davacıya isnat olunan gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek eylemini 23 Nisan 1999 tarihinden önce 7.8.1998 tarihinde işlediği, disiplin cezasına esas alınan fiilin nitelik ve süre açısından 4455 sayılı Af Kanunun kapsamında kaldığı ve Af Kanunundan dolayı davacıya herhangi bir disiplin cezası verilmesinin sözkonusu olamayacağı gerekçesi ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare, İdare Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde; idare mahkemelerinde dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde altmış gün olduğu ve bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı, 11. maddesinde ise; ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması,geri alınması,değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı düzenlenmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 135. maddesinde, Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabileceği, aylıktan kesme,kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet Memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemin davacıya 31.7.2000 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bu cezaya karşı 2.8.2000 günü itiraz ettiği ve itiraza idarece cevap verilmemesi üzerine Dairemizin 2003/1203 esas sayılı dosyasından anlaşıldığı üzere 4.12.2000 tarihinde disiplin cezasının iptali için dava açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Yasanın 11.maddesiyle getirilen başvuru hakkı, idari işlemin kaldırılması geri alınması veya değiştirilmesi amacına yönelik olduğundan, disiplin cezalarıyla ilgili özel düzenlemede aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya Devlet memurluğundan çıkarma cezaları için itiraz yolunun düzenlenmemesi, itiraz olunsa bile cezanın kaldırılması, geri alınması ,değiştirilmesi söz konusu olamayacağından sayılan disiplin cezalarına karşı doğrudan dava açılması gerekmektedir. Olayda davacıya, 31.7.2000 tarihinde tebliğ olunan disiplin cezasına karşı yapılan itirazın işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı, dolayısıyla dava konusu işlemin tebliğ edildiği 31.7.2000 tarihini izleyen günden itibaren altmış günlük süre geçirildikten sonra 4.12.2000 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu açıktır.
Bu durumda, dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz talebinin kabulü ile Ankara 7. İdare Mahkemesince verilen 16.7.2002 günlü, E:2001/247, K:2002/921 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 17.2.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
(DAN-DER; SAYI: 113)
BŞ/ÖEK
Old 31-08-2008, 22:39   #5
üye25667

 
Varsayılan

Kınama, uyarma ve aylıktan kesme cezalarına karşı direk dava açma süresi olan 60 gün içinde acılır. Kanun burada amir bir hüküm koymuştur ve dava açma süresini kesin olarak bildirmiştir. İYUK 11 e göre burada dava açma süresinin duracağını söylemek doğru olmaz. Ayrıca sehven başvuru gibi bir mazereti "kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" ilkesi bertaraf eder. Memur olan birinin bunu bsilmediğini iddia etmesi hakkaten geçerli bir mazeret olamaz.
Old 31-08-2008, 23:39   #6
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Kınama, uyarma ve aylıktan kesme cezalarına karşı direk dava açma süresi olan 60 gün içinde acılır. Kanun burada amir bir hüküm koymuştur ve dava açma süresini kesin olarak bildirmiştir. İYUK 11 e göre burada dava açma süresinin duracağını söylemek doğru olmaz.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre;
Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir.

Uyarma ve kınama cezalarına karşı üst makama başvuru yolu açıktır ve yapılan bu başvuru dava açma süresini durdurmaktadır.

Alıntı:
Ayrıca sehven başvuru gibi bir mazereti "kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" ilkesi bertaraf eder. Memur olan birinin bunu bsilmediğini iddia etmesi hakkaten geçerli bir mazeret olamaz.

Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi Ceza Hukuku alanında söz konusu olan ve kişilerin ceza sorumluluğunun doğabilmesi açısından "Ceza kanunlarının bilinmemesinin mazeret olamayacağı" düşüncesine dayanan bir ilkedir. Ceza kanunlarının uygulanma kabiliyeti açısından kişilerin kanunu bilip bilmemelerine değer atfedilmez. Çünkü kişi suç teşkil eden hukuka aykırı haksız bir fiil işlediğinde bunun farkındadır ve ceza kanununda suç olarak düzenlenmiş olup-olmadığını bilmesi önemli değildir. Bu ilkeyi hukukun her alanına yaymak ve insanlardan her kanunu harfiyen bilmelerini beklemek doğru bir yaklaşım değildir.
Old 01-09-2008, 00:12   #7
üye25667

 
Varsayılan

[quote=bahadir_buyukavci]657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre;
Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir.

Bahadır bey Sehven bir yanlışlık yaptım. Hatırlattığınız için teşekkür ederim. Uyarma ve kınamaya karşı yargı yolu kapalıdır. Soran arkadaş idari itirazz yolu öngörülmemiş dedğine göre bu aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması yada uzaklaştırma cezasıdır. Yani sizin dediğiniz gibi dava açma süresini durdurmasından bahsedebilmemiz için idari yargı yolu açık olmalıdır. Bu saydığım üç cezadan biri ise eğer direk dava yolu görünür. İYUK 11 de bahsedilen süreler burda nazara alınmaz.
Sadeve ceza açısından değil ki tüm hukuk alyanlarında bilmemek mazeret sayılmaz. Senedi imzalayıp bunun senet olduğunu bilmiyordum geçersiz diyemezsiniz. Banka kredi sözleşmelerini okumadan imzalayan kim bilmiyordum diyebiliyor. Ya da 60 günülük dava açma süresini kaçıran kimse bilmiyordum diyebilir mi? veya noter satışını aldıktan sonra 30 gün içinde tescil etmediğiniz araç yüzünden trafik cezası tanzim edildiğinde Karayolları trafik kanununu bilmiyordum diyebilir mi? Ruhsat sahibine açılan tazminat davasında davalı ruhsat sahibi Kusursuz sorumlu olduğumu bilsem aracı vermezdim başkasına demesi onu sorumluluktan kurtarır mı sizce? Burda anlamamnız gereken yapması gereken işlemi bilmediğini iddia etmesi onun kaçırdığı dava açma süresini geri getirmez. Mazeret değildir yani kısaca.....
Old 01-09-2008, 07:30   #8
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Senedi imzalayıp bunun senet olduğunu bilmiyordum geçersiz diyemezsiniz. Banka kredi sözleşmelerini okumadan imzalayan kim bilmiyordum diyebiliyor. Ya da 60 günülük dava açma süresini kaçıran kimse bilmiyordum diyebilir mi? veya noter satışını aldıktan sonra 30 gün içinde tescil etmediğiniz araç yüzünden trafik cezası tanzim edildiğinde Karayolları trafik kanununu bilmiyordum diyebilir mi? Ruhsat sahibine açılan tazminat davasında davalı ruhsat sahibi Kusursuz sorumlu olduğumu bilsem aracı vermezdim başkasına demesi onu sorumluluktan kurtarır mı sizce? Burda anlamamnız gereken yapması gereken işlemi bilmediğini iddia etmesi onun kaçırdığı dava açma süresini geri getirmez. Mazeret değildir yani kısaca.....

Yukarıda vermiş olduğunuz örneklerde kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Benim anlatmak istediğim "kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" ilkesinin katı şekilde uygulanması prensibidir. Elbette bu ilke olmalıdır aksi takdirde toplum bir kaosa sürüklenir.
Pozitif hukuk anlamında "kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" yönünde bir düzenleme olmamakla birlikte bu ilkenin varolması zaruridir.
Ancak somut olaya göre bu kuraldan imtina edebilmek hakkaniyete daha yatkındır. Mesela asıl konumuza döndüğümüzde; memur kendisine verilen ve üst makama başvuru yolu kapalı aylıktan kesme cezasına karşı itiraz iradesini ortaya koymuş, organik anlamda teşkilat yapılanmasının bir üst makamına başvurmuştur. Bu noktadan sonra kişinin kanunu bilmediğini ve bunun mazeret kabul edilemeyeceğini, dava açma süresini kaçırdığını söylemek bireylerin hak kaybına neden olacaktır.
Old 20-12-2011, 13:41   #9
Av. Elif Yılmaz

 
Varsayılan

Merhabalar,
657 sayılı Kanunun 135/1. maddesi uyarınca kamu görevlisi; disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edebilmekte…
Karşılaştığım olayda; kamu görevlisine uyarma cezası verilmiş, bu ceza ilgiliye 05.08.2011 tarihinde tebliğ edilmiş ve kişi de 7 günlük itiraz süresi içinde (11.08.2011’de) disiplin kuruluna itiraz etmiş, devamında disiplin kurulunca itirazı reddedilmiştir.
Disiplin kurulunun ‘itirazın reddine’ ilişkin kararının kişiye tebliğ tarihi ise 24.10.2011.
Burada dava açma süresinin, disiplin cezasının ilgiliye tebliğ ile başladığını ve disiplin kuruluna itiraz edilmesi üzerine durduğunu, disiplin kurulunun ‘itirazın reddine’ ilişkin kararının tebliğ ile de dava açma süresinin kaldığı yerden işlemeye devam edeceğini düşünürsek, dava açma süresi 17.12.2011’de sona erdi. Benim şahsi kanaatim bu yönde…
Sormak istediğim husus disiplin cezasının ilgiliye tebliğ ile başlayan dava açma süresi disiplin kuruluna itirazla durur mu, yoksa kesilir mi? Değerli meslektaşlarımın bu konudaki fikir ve yorumlarını merak ediyorum…
Şimdiden herkese teşekkür ederim, saygılarımla…
Old 10-01-2012, 16:55   #10
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Elif Yılmaz
Sormak istediğim husus disiplin cezasının ilgiliye tebliğ ile başlayan dava açma süresi disiplin kuruluna itirazla durur mu, yoksa kesilir mi? Değerli meslektaşlarımın bu konudaki fikir ve yorumlarını merak ediyorum…
Şimdiden herkese teşekkür ederim, saygılarımla…

Tebliğ ile başlayan süre itiraz üzerine durur; itirazın reddi ve bu kararın tebliği ile yeniden başlayan dava açma süresinin hesabında ise ilk tebliğ ile üst kurula itiraz arasında geçen süre de eklenir.

Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İdari İşlem İptalinde Üst Makama Başvuru Sonucunun Beklenmesi Şart mı? Av.fatboz Meslektaşların Soruları 11 28-11-2016 15:16
Evlilik Dışında Velayet Hakkının Birlikte Kullanılması ve Velayet Hakkının İçeriği Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 8 12-02-2010 11:54
Savunma Hakkının Kısıtlanması Av.Mustafa Çiçek Meslektaşların Soruları 3 03-03-2008 17:10
velayet hakkının istenmesi Av. OSMAN GÜR Meslektaşların Soruları 4 10-02-2008 22:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07023811 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.