Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Trafik kazasinda dava acma suresi

Yanıt
Old 16-03-2019, 20:06   #1
Av.terazi

 
Varsayılan Trafik kazasinda dava acma suresi

Selamlar. Zaman ayirip cevap verecek meslektaslarima simdiden tesekkur ederim.
Kisi 3 yil once trafik kazasinda vefat ediyor. Kaza tutanaginda olen asli kusurlu, A sahsi kusursuz B sahsi kusurlu olarak tespit ediliyor.
Ceza dosyasinda olen kisi ve B sahsi asli kusurlu, A sahsi tali kusurlu bulunuyor. Tazminat davasini su asamada ceza dosyasindaki tutanaga gore acmak mumkun mu zamanasimi itirazi ile karsilasir miyiz. A ve B sahsinin trafik sigortasi var.
Yol gosterirseniz cok sevinirim.
Old 16-03-2019, 20:36   #2
moltisanti

 
Varsayılan

Merhabalar,

C. Zamanaşımı
I. Kural
MADDE 72-
Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği
tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle
zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü
cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.


Old 16-03-2019, 20:55   #3
Av.terazi

 
Varsayılan

Cok tesekkurler sayin meslektasim. Ama bu 2 yillik sure beni etkiler mi. Sonucta A sahsi kaza tutanaginda sorumsuz ceza dosyasinda sorumlu cikti.
Old 16-03-2019, 20:59   #4
moltisanti

 
Varsayılan

Meslektaşım,

Aşağıda paylaştığım içtihatın kafanızdaki soru işaretlerini sileceği inancındayım.


T.C. YARGITAY

17.Hukuk Dairesi Esas: 2016/2270

Karar: 2016/2665 Karar Tarihi: 03.03.2016


ÖZET: Trafik kazasında davacılar desteğinin vefatı cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK öngörülen ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: Davacılar vekili, zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan aracın tek taraflı kazasında müvekkillerinin desteğinin öldüğünü açıklayıp ıslah ile artırılan toplam 150.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, ceza zamanaşımı süresinin söz konusu olamayacağını, 2 yıllık zamanaşımı süresinde davanın açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara göre; davacıların murisinin tek taraflı kazada kendi kusuru ile vefat ettiğini, uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı, olay tarihinden dava tarihine kadar 109/I. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davanın açılmamış olduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava trafik kazası nedeni ile Borçlar Kanunu’nun 45. maddesi (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).

Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.

Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya …) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 ve HGK’nın 29.05.2015 gün 2015/17-437 E.-2015/1471 K. sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).

Ayrıca ceza zamanaşımının uygulanması yönünden hukuk hakiminin tazminat davasını görürken, ceza hukuku kurallarıyla ve özellikle ceza mahkemesinin fail hakkında vermiş olduğu beraat veya mahkumiyet kararıyla bağlı olup olmadığı BK 53. maddesinde düzenlenmiştir. Sözkonusu maddede hukuk hakiminin ceza hukuku kurallarıyla bağlı olmadığı hükme bağlandığı gibi ceza mahkemesi kararlarıyla da bağlı olmadığı düzenlenmiştir. Bununla birlikte suçun işlendiğine veya işlenmediğine ilişkin ceza mahkemesinin kesin kararı varsa, hukuk hakimi bu kararla bağlıdır. Görüldüğü gibi ceza mahkemesince haksız eylemin suç niteliği saptanmamış ise hukuk hakimine bunu kendiliğinden ve özgürce araştırma ve sonucuna göre karar verme yetkisi tanınmıştır.

Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 22.06.2009 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacılar desteği ölmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Söz konusu trafik kazasında davacılar desteğinin vefatı cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK öngörülen ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, 03.03.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Trafik Kazasinda Uzlaşmadan Vazgeçme Av.meric Meslektaşların Soruları 1 24-01-2015 22:53
Trafik Kazasinda Şikayetten Vazgeçme, Ibra Ve Yaş Sorunu av_liya Meslektaşların Soruları 0 03-03-2014 12:04
ucuncu kisiye dava suresi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 24-01-2014 11:30
yaralamalı trafik kazasında sigorta şirketine başvurmadan dava açma avukat_y Meslektaşların Soruları 2 10-09-2009 03:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04604101 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.