Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Duruşmada söz alındığında ayağa kalkma zorunluluğu : Eski köye yeni adet (hukuk) mu geliyor ne?

Yanıt
Old 02-11-2010, 22:58   #1
Av.Muhammet Aydın

 
Varsayılan Duruşmada söz alındığında ayağa kalkma zorunluluğu : Eski köye yeni adet (hukuk) mu geliyor ne?

2 Hafta önce bir avukat meslektaşımız bürosunun çıkışında tahhüdü ihlalden hapis cezası çıkarttığı borçlunun hapis cezasını borcu ödemediği için kaldırmadığından dolayı arkasında ensesine ahşap tabure ile vurulmak ve devamında tehdit ve hakaretlerle darbedilmek sureti ile yaralanmıştır. Şahıs 7 gün firar etmiş teslim olunca tutuklanmış 5 gün sonra kendisini tutuklayan mahkeme tarafından tahliye edilmiştir. Bunun üzerine ilçede mukim 60 avukat savcılığa itiraz dilekçesi vermiş konu ile baro ilgilenmiş savcılığın bu şekilde sulh ceza mahkemesine itiraz etmesi sağlanmış ancak bu itiraz sonuç getirmemiş devamında asliye ceza mahkemesine yapılan itirazda olumsuz sonuçlanmıştır. Tüm bu süreç içerisinde ilçe avukatlarının olay karşısıda ki tutumu bence örnek denecek kadar doğru tutarlı ve istikrarlı olmuştur. ilçemizde 3 yıl önce bir avukat meslektaşımız yanında kız kardeşiyle beraber öldürülmüş daha öcesinde bir avukat meslektaşımız kurşunla yaralanmız aralarda son 10 yıl içerisinde haciz mahallerinde ve polis karakollarında darb edilme olayları olmuşken bir tavır alamayan ilçe meslektaşlarımın geçte olsa bir duruş sergilemesi bu açıdan olumlu olmuştur. Tüm avukat arkadaşlar;çözüme giden yolda katkı vermeye çalışmış bir yol haritası çizilerek mesleğe karşı bu umursamaz tutum haklı zeminlerde ve haklı bir biçimde anlatılmaya çalışılmıştır. Aslında konu burda bir hukuk mücadelesi içerisinde olan Av.Ömer Kavili üstadımızın verilen ve verilmesi düşünülen tepkilere ilham olmadı dersek hakkını vermemiş olacağım. Avukatların toplu duruşmalarına mazereti fikrine ek olarak duruşmalarda cmk ve hmk ve 1136 sk. değerlendirmesinde tanık yemini ve ceza hükmü dışıda ayağa kalkma zorunluluğu olmadığından bahisle tüm avukatların mesleki bir duruş sergilemesi kararlaştırılmış ve bu gün (02.11.2010) tarih itibari ile durumalarda bu husus hukuki olarak açıklanmak sureti ile DURUŞMALARDA AYAĞA KALKMA TEAMÜLÜ KALDIRILMIŞTIR. Bu hususta bu günden sonra meslektaşlarımızla hakimler arasında gereksiz anlaşmazlıklar çıkabilir ki bu gün çıkmıştır. ancak mesleğimiz için bir kırıma noktası mihenk taşı sayılan bu son fiil ve umursamazlığın duruşumuzu yeniden gözden geçirmemize vesile lduğu ve ne kadar problemli olursa olsun bundan sonra Bafra ilçemizde kendi hakkını savunan avukatın müvekkilin hakkını daha rahat savunacağı muhakkaktır. Duruşmalarda ayağa kalkmak ve/veya sanıkla yan yana oturmanın temini şeklinde arttırılabilecek duruşumuz hakkında gereken zamanlarda zis diğer bilgi sahibi olmak isteyecebilecek kişiler için buraya bir iki cümle yazmayı düşünmekteyim hepinize sevgier selamlar...
Old 03-11-2010, 09:08   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Muhammet Aydın
2 Hafta önce bir avukat meslektaşımız bürosunun çıkışında tahhüdü ihlalden hapis cezası çıkarttığı borçlunun hapis cezasını borcu ödemediği için kaldırmadığından dolayı arkasında ensesine ahşap tabure ile vurulmak ve devamında tehdit ve hakaretlerle darbedilmek sureti ile yaralanmıştır. Şahıs 7 gün firar etmiş teslim olunca tutuklanmış 5 gün sonra kendisini tutuklayan mahkeme tarafından tahliye edilmiştir. Bunun üzerine ilçede mukim 60 avukat savcılığa itiraz dilekçesi vermiş konu ile baro ilgilenmiş savcılığın bu şekilde sulh ceza mahkemesine itiraz etmesi sağlanmış ancak bu itiraz sonuç getirmemiş devamında asliye ceza mahkemesine yapılan itirazda olumsuz sonuçlanmıştır. Tüm bu süreç içerisinde ilçe avukatlarının olay karşısıda ki tutumu bence örnek denecek kadar doğru tutarlı ve istikrarlı olmuştur. ilçemizde 3 yıl önce bir avukat meslektaşımız yanında kız kardeşiyle beraber öldürülmüş daha öcesinde bir avukat meslektaşımız kurşunla yaralanmız aralarda son 10 yıl içerisinde haciz mahallerinde ve polis karakollarında darb edilme olayları olmuşken bir tavır alamayan ilçe meslektaşlarımın geçte olsa bir duruş sergilemesi bu açıdan olumlu olmuştur. Tüm avukat arkadaşlar;çözüme giden yolda katkı vermeye çalışmış bir yol haritası çizilerek mesleğe karşı bu umursamaz tutum haklı zeminlerde ve haklı bir biçimde anlatılmaya çalışılmıştır. Aslında konu burda bir hukuk mücadelesi içerisinde olan Av.Ömer Kavili üstadımızın verilen ve verilmesi düşünülen tepkilere ilham olmadı dersek hakkını vermemiş olacağım. Avukatların toplu duruşmalarına mazereti fikrine ek olarak duruşmalarda cmk ve hmk ve 1136 sk. değerlendirmesinde tanık yemini ve ceza hükmü dışıda ayağa kalkma zorunluluğu olmadığından bahisle tüm avukatların mesleki bir duruş sergilemesi kararlaştırılmış ve bu gün (02.11.2010) tarih itibari ile durumalarda bu husus hukuki olarak açıklanmak sureti ile DURUŞMALARDA AYAĞA KALKMA TEAMÜLÜ KALDIRILMIŞTIR. Bu hususta bu günden sonra meslektaşlarımızla hakimler arasında gereksiz anlaşmazlıklar çıkabilir ki bu gün çıkmıştır. ancak mesleğimiz için bir kırıma noktası mihenk taşı sayılan bu son fiil ve umursamazlığın duruşumuzu yeniden gözden geçirmemize vesile lduğu ve ne kadar problemli olursa olsun bundan sonra Bafra ilçemizde kendi hakkını savunan avukatın müvekkilin hakkını daha rahat savunacağı muhakkaktır. Duruşmalarda ayağa kalkmak ve/veya sanıkla yan yana oturmanın temini şeklinde arttırılabilecek duruşumuz hakkında gereken zamanlarda zis diğer bilgi sahibi olmak isteyecebilecek kişiler için buraya bir iki cümle yazmayı düşünmekteyim hepinize sevgier selamlar...

Avukatlara yapılan saldırıların çok ciddi sonuçlara gebe olduğu kuşkusuz ortadadır. Bu yöndeki her türlü girişim desteklenmelidir, Devlet tarafından da acilen önlemler alınmalıdır.

Yazınızın giriş bölümünde belirttiğiniz bu sıkıntıdan hemen sonra, ortak duruş adına duruşmalarda hüküm dışında ayağa kalkmamak eyleminizi anlayamadım açıkçası.

Çünkü benim bildiğim kadarıyla Sayın Av. Kavili, duruşmalarda "hüküm fıkrası okunurken hariç" ayağa kalkmamayı bir tepki olarak değil, bir hak olarak algılıyordu! Bu tezini de yasaya dayandırmaktaydı ki hukuk kuralları temelinde haksız değildi!

Şimdi bunu bir ortak tepki olarak sergilemeniz, kanaatimce haklı olan bu duruşun zarar görmesine de neden olabilir. Bu hususu, bir kez daha gözden geçirmenizi naçizane öneriyorum.

Duruşmalarda ayağa kalkmayan avukatlara tepki gösteren Hakim ve Savcılarla empati kurmak, neden tepki gösterdiklerini düşünmek de zorunludur.

Marangoz hatası olarak tabir edilen ama aslında marangozlukla ilgisiz olan kürsü meselesinin aşamalı olarak çözülmesi için biz avukatların da olumlu katkı sunması gerekir.

Mesala ilk öneriyi ben getireyim:

- İcra Hakimliği ve Sulh Hakimliği gibi nispeten kolay davalarda, yani Duruşmasız/Dosya üzerinden de yargılamanın yapılabileceği mahkemelerde, duruşmalar kaldırılmalıdır.

- Meslekte aktif olarak 10 yılını dolduran avukatların ilk derece mahkemelerinde, 20 yılını dolduranların Temyiz mahkemelerinde görev üstlenebilmelerinin temin edilmesi sağlanmalıdır.

- Bu şekilde yapılacak düzenlemeyle eş zamanlı olarak mahkeme kürsüsünde Avukatın da Hakim ve Savcı ile aynı hizada ve gerekmedikçe ayağa kalkmadan yargılamaya katılması sağlanmalıdır.

Böyle bir durumda; zannediyorum ki Hakim ve Savcılar, meslekte deneyimli avukatlarla yargılamayı birlikte yürütmekten kat'iyen rahatsız olmayacaklardır.

Duruşmada Hakim ve Savcı ile aynı pozisyonda bulunan Avukat'ın imajı olumlu yönde gelişecek, vatandaş nezdinde saygı görülecektir. Meslekte deneyime ulaşmış ve yaşı itibariyle de davranışları olgunlaşmış avukatların, Hakim, Savcı ve vatandaşlarla diyaloğu daha sağlıklı bir zeminde olacaktır.

Mesleğe yeni başlayan avukatların ilk 10 yılda İcra Müdürlüklerinde takip işlemleri, diğer resmi kurum ve kuruluşlardaki temsil işleri gibi işleri yürütmesi, tüm icra işlemlerinin doğrudan Baro kanalıyla sadece meslekte ilk 10 yılı doldurmamış genç avukatlara "eşit ücret- eşit iş" feslefesiyle dağıtımının sağlanması (*), ücreti peşin yatırılmadıkça icra takiplerinin işleme sokulmaması ve bu işlerden hakkına düşen tutarın aylık olarak genç avukatların hesaplarına yatırılması suretiyle hem iş garantisi sağlanacak hem de kendilerini geliştirmek için fırsat yaratılmış olacaktır. (**)

Bu bir öneridir. Eksisi artısı tartışılabilir. Ama dediğim gibi, bizlerin de tepki koymadan önce çözüme katkı sunacak öneri getirmemiz daha doğru olur, düşüncesindeyim.

(*) Çünkü Türkiye'de icra takip işlerinin neredeyse %90'ı genç avukat meslektaşlarımız tarafından yapıldığı halde, bu işlerin kazançları genellikle iş yeri sahibi avukat meslektaşlarımıza gitmekte, işi bizatihi tüm aşamalarında gerçekleştiren genç meslektaşlarımız hak ettikleri geliri hiç bir şekilde sağlayamamakta, aldıkları maaş açlık seviyesi sınırında kalmakta ve bu şekilde avukatlık imajı, dolaylı biçimde ciddi zarar görmektedir. Bu öneri, bir çok sorunu çözebilecek bir öneridir. Meslekte kıdemli avukatlar bu fedakarlığı yapmak zorundadır.

(**) Bakınız: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=55300
Old 08-11-2012, 14:31   #3
subutayozgur

 
Varsayılan

Kadıköy 3.iş Mahkemesinin 2012/73 E. sayılı dosyasında vermiş olduğu 08.11.2012 tarihli ara kararından alıntıdır.

Davacı vekili: HMK uyarınca belirlenen yemin ve hüküm dışında konuşma ve ara kararı oluşturmak için ayağa kalkmam konusunda mübaşir tarafından uyarılmak istemiyorum, mahkemece ayağa kalkmam isteniyor ise verilecek karara uyacağımı belirtmek istiyorum dedi.
GD
Her ne kadar HMK da yemin ve son hüküm dışında ayağa kalkılacağına ilişkin açık hüküm mevcut değil ise de, yargılamaya ilişkin tüm davranışların temel kanun niteliğindeki yasada belirtilmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi usul yasasının uygulandığı cumhuriyet tarihi boyunca yargılama sırasında yemin ve hüküm dışında taraflar söz aldığında ve ara kararı oluşturulan gereği düşünüldü bölümlerinde tarafların ayağa kalkması geleneksel hale gelmiş olup, HMK yürürlüğe girinceye kadar itirazsız uygulandığından HUMK da bu konuda hüküm bulunmamasına rağmen yargılama sırasında herhangi bir muhalefet ile karşılaşılmadığı halde yeni yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren ihtilaf haline getirildiğinden mahkememizce eski usulün uygulanmasının devamına, taraf vekillerinin söz aldıklarında ve ara kararı için gereği düşünüldü dedikten sonra ayağa kalkmaları gerektiği bildirildi açık duruşmaya devam olundu.
Old 16-11-2012, 14:03   #4
Av.Can

 
Varsayılan

Bazı hakimlerce kendilerini avukattan üstün görme eğilimi bulunduğu ve bu nedenle avukatlara hor davranıldığı şikayetleri bu sitede çokça dillendirildi. Hakimlerin kendisiyle aynı deneyimdeki avukatlarla yargılama yapmaktan rahatsız olamayacağı da nereden çıktı? Kim meslekte deneyimsiz avukatları böylesine aşağılayıcı bir tavırla görme hakkı veriyor. Tecrübesiz hakimleri ne yapacağız peki? Tecrübe güzel şeydir ve çok önemlidir ama anlamsız bir kibire dönüştüğünde hiç hoş olmuyor. Benden çok tecrübeli bir çok avukata karşı çok dava kazandım ve yazdıkları dilekçelerde konudan hiç haberleri olmadığı ve son derece bilgisiz olduklarını da çok gördüm. Her tecrübeli avukat "iyi" avukat değildir. Kimsenin sırf kendinden küçük diye başka insanları hakir görme hakkı yoktur. Saygılarımla
Old 16-11-2012, 14:59   #5
Av.Muhammet Aydın

 
Varsayılan

Ben 12 yıllık avukatım ancak mesleğimin ilk yıllarından itibaren,mesleğime en az bir hakim,savcı,kaymakam veyahutta öğretmenin mesleğine olan saygısı kadar saygı duydum.Duyulması için gereken ne isede yaptım. Yeni mesleğe başlamış olmanın mehmet beyin düşüncesinn aksine mesleğe saygı katmak için daha aktif olarak uğraşımı engellemedi, meslekteki saygınlığın yıllarla değil gün be gün o anki davranış ve saygınlıkla birebir ilgisi olduğunu,1 yıl 10 yıl 50 yıl ayrımı yapmaksızın tüm meslektaşlarımın sadece bu mesleği yapıyor olmalarından dolayı en az diğer meslekler gibi saygı kredisini hak ettiğini düşünüyorum.Ayağa kalkıp oturmak konusunda bir imtiyaz koparma gayem yoktur. Aksine bir hakkın kullanımıdır. Nefes alıp vermek kadar doğal bir hakkın kullanımı. Yani hakimleşebildiğimiz kadar hak kazanırız,savcılaşabildiğimiz kadar saygı duyulur bize demek avukatken hakkımız yok ve saygı duyulmaz bize demektir.İnşallah yanlış anlamışımdır.Kadıkköy 3. İş mahkemesi hakiminin ara kararı ise açıkça şu demektir. Yeni HMK problem çıkartıyor ben eski HMUk'u uygularım eee. eski HMUKta ne var ? onda bir şey yok ben eski HMUKun olmayan hükmünü şunda olan hükme yeğlerim demektir.Yeni ve normatif hukuku eski ve eksik hukuka tercih ederim...Şu anda var olanı değil, eskiden var olanı dahi değil, eskiden olmayanı uygularım demektir.Meslektaşım yine burada yayınlanan Adalet bakanlığının benim hakkımda verdiği ayağa kalkmama fiilinin her hangi bir suç kalıbına girmediğine ilşikin değerlendirimesini mahkemeniz hakimine sunarsanız ve sonra biraz eli taşın altına koyarak-UNUTMAYIN AVUKATI DURUŞMADAN DIŞARI ÇIKARTMAK KALKTI YENİ HMK İLE-kalkmama fiilindeki ısrarın sonuçlarını göreceksizi.Sonuç mu hiç bir aleyhe sonucu yok.. Lehe sonuç mu emin olun ki çok...
Old 16-11-2012, 17:24   #6
subutayozgur

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Avukatlara yapılan saldırıların çok ciddi sonuçlara gebe olduğu kuşkusuz ortadadır. Bu yöndeki her türlü girişim desteklenmelidir, Devlet tarafından da acilen önlemler alınmalıdır.

Yazınızın giriş bölümünde belirttiğiniz bu sıkıntıdan hemen sonra, ortak duruş adına duruşmalarda hüküm dışında ayağa kalkmamak eyleminizi anlayamadım açıkçası.

Çünkü benim bildiğim kadarıyla Sayın Av. Kavili, duruşmalarda "hüküm fıkrası okunurken hariç" ayağa kalkmamayı bir tepki olarak değil, bir hak olarak algılıyordu! Bu tezini de yasaya dayandırmaktaydı ki hukuk kuralları temelinde haksız değildi!

Şimdi bunu bir ortak tepki olarak sergilemeniz, kanaatimce haklı olan bu duruşun zarar görmesine de neden olabilir. Bu hususu, bir kez daha gözden geçirmenizi naçizane öneriyorum.

Duruşmalarda ayağa kalkmayan avukatlara tepki gösteren Hakim ve Savcılarla empati kurmak, neden tepki gösterdiklerini düşünmek de zorunludur.

Marangoz hatası olarak tabir edilen ama aslında marangozlukla ilgisiz olan kürsü meselesinin aşamalı olarak çözülmesi için biz avukatların da olumlu katkı sunması gerekir.

Mesala ilk öneriyi ben getireyim:

- İcra Hakimliği ve Sulh Hakimliği gibi nispeten kolay davalarda, yani Duruşmasız/Dosya üzerinden de yargılamanın yapılabileceği mahkemelerde, duruşmalar kaldırılmalıdır.

- Meslekte aktif olarak 10 yılını dolduran avukatların ilk derece mahkemelerinde, 20 yılını dolduranların Temyiz mahkemelerinde görev üstlenebilmelerinin temin edilmesi sağlanmalıdır.

- Bu şekilde yapılacak düzenlemeyle eş zamanlı olarak mahkeme kürsüsünde Avukatın da Hakim ve Savcı ile aynı hizada ve gerekmedikçe ayağa kalkmadan yargılamaya katılması sağlanmalıdır.

Böyle bir durumda; zannediyorum ki Hakim ve Savcılar, meslekte deneyimli avukatlarla yargılamayı birlikte yürütmekten kat'iyen rahatsız olmayacaklardır.

Duruşmada Hakim ve Savcı ile aynı pozisyonda bulunan Avukat'ın imajı olumlu yönde gelişecek, vatandaş nezdinde saygı görülecektir. Meslekte deneyime ulaşmış ve yaşı itibariyle de davranışları olgunlaşmış avukatların, Hakim, Savcı ve vatandaşlarla diyaloğu daha sağlıklı bir zeminde olacaktır.

Mesleğe yeni başlayan avukatların ilk 10 yılda İcra Müdürlüklerinde takip işlemleri, diğer resmi kurum ve kuruluşlardaki temsil işleri gibi işleri yürütmesi, tüm icra işlemlerinin doğrudan Baro kanalıyla sadece meslekte ilk 10 yılı doldurmamış genç avukatlara "eşit ücret- eşit iş" feslefesiyle dağıtımının sağlanması (*), ücreti peşin yatırılmadıkça icra takiplerinin işleme sokulmaması ve bu işlerden hakkına düşen tutarın aylık olarak genç avukatların hesaplarına yatırılması suretiyle hem iş garantisi sağlanacak hem de kendilerini geliştirmek için fırsat yaratılmış olacaktır. (**)

Bu bir öneridir. Eksisi artısı tartışılabilir. Ama dediğim gibi, bizlerin de tepki koymadan önce çözüme katkı sunacak öneri getirmemiz daha doğru olur, düşüncesindeyim.

(*) Çünkü Türkiye'de icra takip işlerinin neredeyse %90'ı genç avukat meslektaşlarımız tarafından yapıldığı halde, bu işlerin kazançları genellikle iş yeri sahibi avukat meslektaşlarımıza gitmekte, işi bizatihi tüm aşamalarında gerçekleştiren genç meslektaşlarımız hak ettikleri geliri hiç bir şekilde sağlayamamakta, aldıkları maaş açlık seviyesi sınırında kalmakta ve bu şekilde avukatlık imajı, dolaylı biçimde ciddi zarar görmektedir. Bu öneri, bir çok sorunu çözebilecek bir öneridir. Meslekte kıdemli avukatlar bu fedakarlığı yapmak zorundadır.

(**) Bakınız: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=55300

Sayın Dikici!
Mesajınızda dikkat çekici önerilerin yer aldığını düşünüyorum.
Önce bir parantez açayım.Irvin D.Yalom un divan isimli bir kitabını okumuştum. Burada mesleğin sorunlara profesyonelce yaklaşılmasının önemi ve yöntemleri çok güzel işlenmişti.Psikiyatristin seanslar için ücret alması,seans süresini (devam etmek istemesine rağmen) geçirmemesi onu çözmekle görevli olduğu sorunu kişiselleştirmekten alıkoyuyordu. Yine bu kitapta her psikiyatır kendisinden tecrübeli meslektaşlarından ücret karşılığı destek almak ve karşılaştığı problemleri onlarla tartışmak zorunda idi.Profesyonellikten ayrıldığında ise bir anda kendisini bekleyen tehlikelerle başbaşa kalmıştı.Bu kitabı bütün meslektaşlarıma tavsiye ediyorum.
-Yukardaki mesajnızda "Duruşmalarda ayağa kalkmayan avukatlara tepki gösteren Hakim ve Savcılarla empati kurmak, neden tepki gösterdiklerini düşünmek de zorunludur." demişsiniz. Ben empati yapmadan direk sordum. Onlar bunu makamlarına saygı göstergesi olarak kabul ediyorlar. Bu tartışmaya verdiğim cevap bizim sorunu çözmek için mahkemeye gelişimiz, hazırladığımız dosyamız, hitap şeklimiz, kılık kıyafetimiz bunların hepsi mesleğimize ve size saygımızın göstergesidir.Ancak bizi fiziken baskı altına aldığınızda biz bağımsız avukat olmaktan uzaklaşıp sizin astınızmışız gibi hissediyoruz.Siz nasıl makamınızın saygınlığı için gayret gösteriyorsanız bizim temsil ettiğimiz makamında bir saygınlığı vardır ve bu saygınlığı korumak için yemin ettik şeklinde oluyor.
- Hukuk davalarında duruşma yapılmaması bugün Almanyada uygulanan sistemmiş. Bu sisteme göre avukatlar ve hakimin odasında sohbet edercesine sorunu tartışıyormuş. Hakim elindeki kayıt cihazına kararları sesli olarak kaydediyormuş bu kayıtlar daha sonra zabıt haline geliyormuş.
-Hakim ve savcıların genç meslektaşlarımızdan rahatsız olma hakkı kanaatimce yoktur. Baronun ruhsat verdiği her avukat artık mesleğinde ehil ve yetişmiş kabul edilmeli ve en üst düzeyde önemsenmelidir. Eğer yeni meslektaşlar yeterli donanımda değil iseler derhal üniversiteler ve staj süreci mercek altına alınmalıdır zira asıl sorun buralarda yaşanıyor demektir.
- Hukuk mahkemelerinde asgari ücretin yatırıldığına ilişkin dekont ibraz edilmedikçe dava açılamaması şeklinde bir öneri tarafımca İstanbul Barosuna yıllar önce iletilmiştir. İnanıyorum ki birgün bu sistem gelecektir.
-Mahkemeler avukatın ayağa kalkmasına gerekçe olarak bu uygulamanın geleneksel hale gelmesini göstermektedir. Kanunda ayağa kalkılacak haller yazılıyken böyle bir gelenek hangi sebeple oluşmuştur. Bakırköy mahkemelerindeki bir yargıç avukat bey böyle bir uygulama bu güne kadar neden vardı bugün ne oldu da kaldırılmak isteniyor şeklinde bir soru sormuştu. Cevabını düşünürken aklıma şu geldi. Bizim insanımız Kuranda yazan farz namazın üzerine daima ilave namazlar eklemiştir. Daha çok ibadet daha çok sevap düşüncesiyle.Biz avukatlar saygı göstergesini zamanında biraz abartmış olup kanunda yazan hallerin ötesine geçmiş olabilirmiyiz?
Saygılarımla
Old 16-11-2012, 18:05   #7
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Avukatlara yapılan saldırıların çok ciddi sonuçlara gebe olduğu kuşkusuz ortadadır. Bu yöndeki her türlü girişim desteklenmelidir, Devlet tarafından da acilen önlemler alınmalıdır.

Yazınızın giriş bölümünde belirttiğiniz bu sıkıntıdan hemen sonra, ortak duruş adına duruşmalarda hüküm dışında ayağa kalkmamak eyleminizi anlayamadım açıkçası.

Çünkü benim bildiğim kadarıyla Sayın Av. Kavili, duruşmalarda "hüküm fıkrası okunurken hariç" ayağa kalkmamayı bir tepki olarak değil, bir hak olarak algılıyordu! Bu tezini de yasaya dayandırmaktaydı ki hukuk kuralları temelinde haksız değildi!

Şimdi bunu bir ortak tepki olarak sergilemeniz, kanaatimce haklı olan bu duruşun zarar görmesine de neden olabilir. Bu hususu, bir kez daha gözden geçirmenizi naçizane öneriyorum.

Duruşmalarda ayağa kalkmayan avukatlara tepki gösteren Hakim ve Savcılarla empati kurmak, neden tepki gösterdiklerini düşünmek de zorunludur.

Marangoz hatası olarak tabir edilen ama aslında marangozlukla ilgisiz olan kürsü meselesinin aşamalı olarak çözülmesi için biz avukatların da olumlu katkı sunması gerekir.

Mesala ilk öneriyi ben getireyim:

- İcra Hakimliği ve Sulh Hakimliği gibi nispeten kolay davalarda, yani Duruşmasız/Dosya üzerinden de yargılamanın yapılabileceği mahkemelerde, duruşmalar kaldırılmalıdır.

- Meslekte aktif olarak 10 yılını dolduran avukatların ilk derece mahkemelerinde, 20 yılını dolduranların Temyiz mahkemelerinde görev üstlenebilmelerinin temin edilmesi sağlanmalıdır.

- Bu şekilde yapılacak düzenlemeyle eş zamanlı olarak mahkeme kürsüsünde Avukatın da Hakim ve Savcı ile aynı hizada ve gerekmedikçe ayağa kalkmadan yargılamaya katılması sağlanmalıdır.

Böyle bir durumda; zannediyorum ki Hakim ve Savcılar, meslekte deneyimli avukatlarla yargılamayı birlikte yürütmekten kat'iyen rahatsız olmayacaklardır.

Duruşmada Hakim ve Savcı ile aynı pozisyonda bulunan Avukat'ın imajı olumlu yönde gelişecek, vatandaş nezdinde saygı görülecektir. Meslekte deneyime ulaşmış ve yaşı itibariyle de davranışları olgunlaşmış avukatların, Hakim, Savcı ve vatandaşlarla diyaloğu daha sağlıklı bir zeminde olacaktır.

Mesleğe yeni başlayan avukatların ilk 10 yılda İcra Müdürlüklerinde takip işlemleri, diğer resmi kurum ve kuruluşlardaki temsil işleri gibi işleri yürütmesi, tüm icra işlemlerinin doğrudan Baro kanalıyla sadece meslekte ilk 10 yılı doldurmamış genç avukatlara "eşit ücret- eşit iş" feslefesiyle dağıtımının sağlanması (*), ücreti peşin yatırılmadıkça icra takiplerinin işleme sokulmaması ve bu işlerden hakkına düşen tutarın aylık olarak genç avukatların hesaplarına yatırılması suretiyle hem iş garantisi sağlanacak hem de kendilerini geliştirmek için fırsat yaratılmış olacaktır. (**)

Bu bir öneridir. Eksisi artısı tartışılabilir. Ama dediğim gibi, bizlerin de tepki koymadan önce çözüme katkı sunacak öneri getirmemiz daha doğru olur, düşüncesindeyim.

(*) Çünkü Türkiye'de icra takip işlerinin neredeyse %90'ı genç avukat meslektaşlarımız tarafından yapıldığı halde, bu işlerin kazançları genellikle iş yeri sahibi avukat meslektaşlarımıza gitmekte, işi bizatihi tüm aşamalarında gerçekleştiren genç meslektaşlarımız hak ettikleri geliri hiç bir şekilde sağlayamamakta, aldıkları maaş açlık seviyesi sınırında kalmakta ve bu şekilde avukatlık imajı, dolaylı biçimde ciddi zarar görmektedir. Bu öneri, bir çok sorunu çözebilecek bir öneridir. Meslekte kıdemli avukatlar bu fedakarlığı yapmak zorundadır.

(**) Bakınız: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=55300

Değerli Üstadım (ve abim) Sayın Dikici sizi "şahsen" sevdiğim malumunuzdur...

Yazınızı ben de tümüyle reddediyorum..
Benim kanaatim odur ki; gösterilen tepki, (maalesef) yazınızla mütenasiptir..
Old 16-11-2012, 18:15   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan subutayozgur
Sayın Dikici!
Mesajınızda dikkat çekici önerilerin yer aldığını düşünüyorum.
Önce bir parantez açayım.Irvin D.Yalom un divan isimli bir kitabını okumuştum. Burada mesleğin sorunlara profesyonelce yaklaşılmasının önemi ve yöntemleri çok güzel işlenmişti.Psikiyatristin seanslar için ücret alması,seans süresini (devam etmek istemesine rağmen) geçirmemesi onu çözmekle görevli olduğu sorunu kişiselleştirmekten alıkoyuyordu. Yine bu kitapta her psikiyatır kendisinden tecrübeli meslektaşlarından ücret karşılığı destek almak ve karşılaştığı problemleri onlarla tartışmak zorunda idi.Profesyonellikten ayrıldığında ise bir anda kendisini bekleyen tehlikelerle başbaşa kalmıştı.Bu kitabı bütün meslektaşlarıma tavsiye ediyorum.
-Yukardaki mesajnızda "Duruşmalarda ayağa kalkmayan avukatlara tepki gösteren Hakim ve Savcılarla empati kurmak, neden tepki gösterdiklerini düşünmek de zorunludur." demişsiniz. Ben empati yapmadan direk sordum. Onlar bunu makamlarına saygı göstergesi olarak kabul ediyorlar. Bu tartışmaya verdiğim cevap bizim sorunu çözmek için mahkemeye gelişimiz, hazırladığımız dosyamız, hitap şeklimiz, kılık kıyafetimiz bunların hepsi mesleğimize ve size saygımızın göstergesidir.Ancak bizi fiziken baskı altına aldığınızda biz bağımsız avukat olmaktan uzaklaşıp sizin astınızmışız gibi hissediyoruz.Siz nasıl makamınızın saygınlığı için gayret gösteriyorsanız bizim temsil ettiğimiz makamında bir saygınlığı vardır ve bu saygınlığı korumak için yemin ettik şeklinde oluyor.
- Hukuk davalarında duruşma yapılmaması bugün Almanyada uygulanan sistemmiş. Bu sisteme göre avukatlar ve hakimin odasında sohbet edercesine sorunu tartışıyormuş. Hakim elindeki kayıt cihazına kararları sesli olarak kaydediyormuş bu kayıtlar daha sonra zabıt haline geliyormuş.
-Hakim ve savcıların genç meslektaşlarımızdan rahatsız olma hakkı kanaatimce yoktur. Baronun ruhsat verdiği her avukat artık mesleğinde ehil ve yetişmiş kabul edilmeli ve en üst düzeyde önemsenmelidir. Eğer yeni meslektaşlar yeterli donanımda değil iseler derhal üniversiteler ve staj süreci mercek altına alınmalıdır zira asıl sorun buralarda yaşanıyor demektir.
- Hukuk mahkemelerinde asgari ücretin yatırıldığına ilişkin dekont ibraz edilmedikçe dava açılamaması şeklinde bir öneri tarafımca İstanbul Barosuna yıllar önce iletilmiştir. İnanıyorum ki birgün bu sistem gelecektir.
-Mahkemeler avukatın ayağa kalkmasına gerekçe olarak bu uygulamanın geleneksel hale gelmesini göstermektedir. Kanunda ayağa kalkılacak haller yazılıyken böyle bir gelenek hangi sebeple oluşmuştur. Bakırköy mahkemelerindeki bir yargıç avukat bey böyle bir uygulama bu güne kadar neden vardı bugün ne oldu da kaldırılmak isteniyor şeklinde bir soru sormuştu. Cevabını düşünürken aklıma şu geldi. Bizim insanımız Kuranda yazan farz namazın üzerine daima ilave namazlar eklemiştir. Daha çok ibadet daha çok sevap düşüncesiyle.Biz avukatlar saygı göstergesini zamanında biraz abartmış olup kanunda yazan hallerin ötesine geçmiş olabilirmiyiz?
Saygılarımla

Çok teşekkürler, eleştirilerinizi saygıyla karşılıyorum.

Ruhsat alan her avukatın, o mesleğin gereklerini yerine getirebilir durumda olduğu (elbette ki) bir "karine"dir.

Günümüzde mesleğimiz, çeşitli nedenlerle zarara uğra(tıl)mış olup, tablo maalesef hepimizin malumudur.

Çözüm önerileri oluşturmak, başkalarınca dile getirilen doğru veya hatalı görüş ve önerilere ise olgun yaklaşmak gerekir.
Old 16-11-2012, 18:16   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Değerli Üstadım (ve abim) Sayın Dikici sizi "şahsen" sevdiğim malumunuzdur...

Yazınızı ben de tümüyle reddediyorum..
Benim kanaatim odur ki; gösterilen tepki, (maalesef) yazınızla mütenasiptir..

Sevgi ve saygılar.

Eleştiriye açık bir insanım, daha doğrusu eleştirilmeyi kendi adıma faydalı buluyorum.

Bu bir sorun, hepimizin önerilerini ortaya koyması şart. Teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yeni malik,yeni kiracı,eski kiracı ve eski kiracının müdahalenin meni davası yeditepelişehir Meslektaşların Soruları 0 08-10-2009 21:21
Memura yeni haklar geliyor... av.sally Hukuk Haberleri 0 03-12-2008 09:24
yeni malik - yeni kontrat - eski kiracının tahliyesi gurhankoc Meslektaşların Soruları 8 30-01-2008 17:08
yeni filmler geliyor yemliha Sinema ve Televizyon 0 17-10-2006 19:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06989002 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.