Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hukuki el atma ve kamulaştırmasız el atma davası

Yanıt
Old 26-07-2020, 21:49   #1
imsel

 
Varsayılan hukuki el atma ve kamulaştırmasız el atma davası

taşınmazda belediye 1993 yılında 18 uygulaması yapıyor.2007 yılında taşınmaz içinden planda yol geçiriliyor.2013 yılında müvekkillerin haberi oluyor.fiilen el atılmamış lakin belediyeye şifahi başvuruda bulunan müvekkil ya belediye lehine terkin yapın ya da dava açın cevabını alıyor.henüz fiilen birşey yapmamış.2 hissedar var.yol taşınmazı ikiye bölüyor.350 m2 lik alan işgal edilmiş.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarih ve E: 2010/5–662, K: 2010/652 sayılı kararı ile hukuki el atma kavramı düşünülerek kamulaştırmasız el atma davası açılabilir mi? bu halde uzlaşma teklifi yapılacak mı?saygılar.
Old 27-07-2020, 07:54   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Yargıtay kamulaştırmasız el atmalarda fiili el atma şartını ararken ilk defa ,sözünü ettiğiniz HGK.nun 15.12.2010 T. ve 2010/5-662 E. 2010/ 651K.sayılı kararı ile hukuki el atmalarında kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğunu kabul etmiştir.Sonradan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ile hukuki el atmalarda idari yargının görevli olduğu kararlaştırılmış ve bu husus Yargıtay’ca da benimsenmiştir. Son olarak 20.08.2016 tarihinde Kamulaştırma K.na eklenen EK Madde-1’ile davaların idari yargı’da görüleceği belirtilerek uzlaşma şartı getirilmiştir.

Uygulama bu şekilde devam ederken Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 T. 2016/181 E.2018/111 sayılı kararı ile Ek Madde-1’in “uzlaşma şartı ve idari yargının görevli olduğuna” dair kısmı iptal edilmesi üzerine Yargıtay 5.HD. eski içtihatına dönerek aşağıdaki kararda olduğu gibi hukuki el atmalarda davaya bakmanın adli yargının görevine girdiğini ifade etmiştir. Buna karşın Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi eski uygulamalarına devam ederek hukuki el koyma davalarının idari yargıda görüleceği görüşünü muhafaza etmektedir.

Ek Madde-1'deki koşullar oluşmuş ise hukuki el atmadan dolayı bedel davası açılabilir. Dava adli yargıda da ,idari yargıda da açıldığında ,Anayasa Mahkemesince uzlaşma şartı ile ilgili yasa hükmü iptal edildiğinden bu şart aranmayacaktır. Fakat davanın hangi yargı yerine açılacağı Yargıtay ile Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi arasında ihtilaflıdır.Takdir ve değerlendirme kuşkusuz size aittir. Bana kalırsa , Uyuşmazlık Mahkemesin görüşü esas alınarak dava idari yargıda açılmalı diye düşünüyorum.

5. Hukuk Dairesi 2018/9455 E. , 2019/19532 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın husumetten reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesinin 14. Hukuk Dairesince davanın çözüm yerinin idari yargı olması gerektiğinden görevsizlik kararı verilerek ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle HMK'nun 353/1-a/3 maddesi uyarınca mahkemesine iadesine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın husumetten reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince hukuki elatmaya ilişkin davaların çözüm yerinin 6745 sayılı yasanın 33. maddesi gereğince idari yargı olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi için ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle HMK’nun 353/1-a/3. Maddesi gereğince mahkemesine kesin olarak iadesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Öncelikle, ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından ...Batı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2017 tarihli ve 2017/13 E.-2017/547 K. sayılı kararının kaldırılması ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine dair kesin olarak verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı incelenmelidir.
Aşağıda açıklanan nedenlerle HMK’nun 353/1.a/3 maddesi uyarınca idari yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kesin olarak iadesi HMK 369. maddesinde belirtilen ‘Kanunun açık hükmüne aykırılık’ teşkil etmektedir. Şöyle ki;
1-Dosyadaki bilgi ve belgelere, bilirkişi kurulu raporundaki fotoğraflara göre taşınmazın zeminine parke taşı döşenmek suretiyle fiilen elatılmış olduğu izlenimi doğmuş olup, mahallinde keşif yapılarak taşınmaz üzerinde dava dışı idarelerce yapılan yapılar haricinde kalan bölümlerin zemininde çalışma yapılıp yapılmadığı ve fiilen elatılıp atılmadığı kesin olarak tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi,
Taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığının tespiti durumunda ise;
2-Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “pazar yeri ve otopark” alanında kaldığı anlaşılmıştır.
Dava dışı idareler tarafından taşınmazın elatılan bölümleri haricinde kalan zemine yönelik olarak 6745 sayılı yasanın 33. maddesi ile eklenen Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin birinci fıkrasının ''Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya
Her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.'' hükmü uyarınca ve Anayasa Mahkemesinin 25.09.2013 gün ve 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı kararı gereğince hukuki elatmaya ilişkin olarak davaların çözüm yerinin idari yargı yerleri olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak kesin olarak iadesine karar verilmiş ise de;
Anayasa Mahkemesinin 05/04/2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan 20/12/2018 gün 2016/181 Esas, 2018/111 sayılı kararı ile ''Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin'' Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir. '' kısmı iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır.
Bu itibarla taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmamış ise de kanunda belirtilen süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmak Adli Yargının görevidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, adli yargı görevli olduğundan işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden, ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 03/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Uyuşmazlık Mahkemesinin
08.07.2019 T. 2019/213 E.2019/416 K. sayılı kararından

Uyuşmazlık Mahkemesi “…davacıların taşınmazları üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanmasının, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğindeki imar planından kaynaklanması; davacıların bu işlem sebebiyle doğduğunu iddia ettikleri zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceğinin tartışmasız olmasının yanında; Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararının gerekçesinde; bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda görülmesinin gerektiği, diğer bir anlatımla taşınmazın malikleri tarafından idari yargıda dava açılabileceğinin hukuka aykırı olduğu yönünde herhangi bir irdelemeye yer verilmediği gözetildiğinde; Mahkememizin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle idari yargının görevli olduğuna karar vermiştir.
Old 27-07-2020, 14:37   #3
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Yargıtay kamulaştırmasız el atmalarda fiili el atma şartını ararken ilk defa ,sözünü ettiğiniz HGK.nun 15.12.2010 T. ve 2010/5-662 E. 2010/ 651K.sayılı kararı ile hukuki el atmalarında kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğunu kabul etmiştir.Sonradan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ile hukuki el atmalarda idari yargının görevli olduğu kararlaştırılmış ve bu husus Yargıtay’ca da benimsenmiştir. Son olarak 20.08.2016 tarihinde Kamulaştırma K.na eklenen EK Madde-1’ile davaların idari yargı’da görüleceği belirtilerek uzlaşma şartı getirilmiştir.

Uygulama bu şekilde devam ederken Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 T. 2016/181 E.2018/111 sayılı kararı ile Ek Madde-1’in “uzlaşma şartı ve idari yargının görevli olduğuna” dair kısmı iptal edilmesi üzerine Yargıtay 5.HD. eski içtihatına dönerek aşağıdaki kararda olduğu gibi hukuki el atmalarda davaya bakmanın adli yargının görevine girdiğini ifade etmiştir. Buna karşın Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi eski uygulamalarına devam ederek hukuki el koyma davalarının idari yargıda görüleceği görüşünü muhafaza etmektedir.

Ek Madde-1'deki koşullar oluşmuş ise hukuki el atmadan dolayı bedel davası açılabilir. Dava adli yargıda da ,idari yargıda da açıldığında ,Anayasa Mahkemesince uzlaşma şartı ile ilgili yasa hükmü iptal edildiğinden bu şart aranmayacaktır. Fakat davanın hangi yargı yerine açılacağı Yargıtay ile Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi arasında ihtilaflıdır.Takdir ve değerlendirme kuşkusuz size aittir. Bana kalırsa , Uyuşmazlık Mahkemesin görüşü esas alınarak dava idari yargıda açılmalı diye düşünüyorum.

5. Hukuk Dairesi 2018/9455 E. , 2019/19532 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın husumetten reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesinin 14. Hukuk Dairesince davanın çözüm yerinin idari yargı olması gerektiğinden görevsizlik kararı verilerek ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle HMK'nun 353/1-a/3 maddesi uyarınca mahkemesine iadesine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın husumetten reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince hukuki elatmaya ilişkin davaların çözüm yerinin 6745 sayılı yasanın 33. maddesi gereğince idari yargı olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi için ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle HMK’nun 353/1-a/3. Maddesi gereğince mahkemesine kesin olarak iadesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Öncelikle, ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından ...Batı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2017 tarihli ve 2017/13 E.-2017/547 K. sayılı kararının kaldırılması ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine dair kesin olarak verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı incelenmelidir.
Aşağıda açıklanan nedenlerle HMK’nun 353/1.a/3 maddesi uyarınca idari yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kesin olarak iadesi HMK 369. maddesinde belirtilen ‘Kanunun açık hükmüne aykırılık’ teşkil etmektedir. Şöyle ki;
1-Dosyadaki bilgi ve belgelere, bilirkişi kurulu raporundaki fotoğraflara göre taşınmazın zeminine parke taşı döşenmek suretiyle fiilen elatılmış olduğu izlenimi doğmuş olup, mahallinde keşif yapılarak taşınmaz üzerinde dava dışı idarelerce yapılan yapılar haricinde kalan bölümlerin zemininde çalışma yapılıp yapılmadığı ve fiilen elatılıp atılmadığı kesin olarak tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi,
Taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığının tespiti durumunda ise;
2-Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “pazar yeri ve otopark” alanında kaldığı anlaşılmıştır.
Dava dışı idareler tarafından taşınmazın elatılan bölümleri haricinde kalan zemine yönelik olarak 6745 sayılı yasanın 33. maddesi ile eklenen Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin birinci fıkrasının ''Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya
Her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.'' hükmü uyarınca ve Anayasa Mahkemesinin 25.09.2013 gün ve 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı kararı gereğince hukuki elatmaya ilişkin olarak davaların çözüm yerinin idari yargı yerleri olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak kesin olarak iadesine karar verilmiş ise de;
Anayasa Mahkemesinin 05/04/2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan 20/12/2018 gün 2016/181 Esas, 2018/111 sayılı kararı ile ''Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin'' Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir. '' kısmı iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır.
Bu itibarla taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmamış ise de kanunda belirtilen süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmak Adli Yargının görevidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, adli yargı görevli olduğundan işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden, ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 03/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Uyuşmazlık Mahkemesinin
08.07.2019 T. 2019/213 E.2019/416 K. sayılı kararından

Uyuşmazlık Mahkemesi “…davacıların taşınmazları üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanmasının, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğindeki imar planından kaynaklanması; davacıların bu işlem sebebiyle doğduğunu iddia ettikleri zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceğinin tartışmasız olmasının yanında; Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararının gerekçesinde; bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda görülmesinin gerektiği, diğer bir anlatımla taşınmazın malikleri tarafından idari yargıda dava açılabileceğinin hukuka aykırı olduğu yönünde herhangi bir irdelemeye yer verilmediği gözetildiğinde; Mahkememizin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle idari yargının görevli olduğuna karar vermiştir.
sayın yücel bey üstadım ayrıntılı cevabınıza müteşekkirim.ben de idari yargıda açılmalı sonucuna ulaşmıştım.saygılar.
Old 13-09-2020, 17:48   #4
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Tam yargı davası açmadan önce İYUK m.13 kapsamında idareye yazılı başvuru yapılması gerekir mi? Uzlaşma başvurusu bunun yerine geçer mi?
Old 14-09-2020, 22:57   #5
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Dr.Yahya DERYAL
Tam yargı davası açmadan önce İYUK m.13 kapsamında idareye yazılı başvuru yapılması gerekir mi? Uzlaşma başvurusu bunun yerine geçer mi?
idareye biz işlem yapılması aksi takdirde dava açacağımızı belirten dilekçe verdik.bakalım sonuca göre hareket edeceğiz üstad.
Old 26-11-2020, 15:08   #6
sağlam25

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imsel
idareye biz işlem yapılması aksi takdirde dava açacağımızı belirten dilekçe verdik.bakalım sonuca göre hareket edeceğiz üstad.

Meslektaşım idareden bir cevap geldi mi, sonrasında direkt dava açtınız mı?
Old 26-11-2020, 18:59   #7
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sağlam25
Meslektaşım idareden bir cevap geldi mi, sonrasında direkt dava açtınız mı?
evet idareden cevap geldi.dosyaları kendileri hazırlamak şartıyla belediye encümenine imar değişikliği için başvurun ya da yine dosyayı kendiniz hazırlayarak yola terkin edin şeklinde.şehir plancısına sorduk imar değişikliği çok yüksek olasılıkla olmaz diyor.dava açacağız müvekkillerin masraf ayarlamasını bekliyorum.süre işliyor.
Old 27-11-2020, 09:30   #8
sağlam25

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imsel
evet idareden cevap geldi.dosyaları kendileri hazırlamak şartıyla belediye encümenine imar değişikliği için başvurun ya da yine dosyayı kendiniz hazırlayarak yola terkin edin şeklinde.şehir plancısına sorduk imar değişikliği çok yüksek olasılıkla olmaz diyor.dava açacağız müvekkillerin masraf ayarlamasını bekliyorum.süre işliyor.
Çok teşekkür ederim,kolay gelsin
Old 13-12-2020, 17:43   #9
imsel

 
Varsayılan

müvekkil davalı idareye 11.09.2020 de kamulaştırmanın yapılması için başvuruda bulunuyor.belediye verdiği cevabı müvekkillere bildirmiyor.müvekkilin birisi 25.ekim 2020 de(kendi söylediğine göre)belediyede elden alıyor(belgeye tarih atmamış).alırken imzalamış lakin tarih atılmamış.belediyenin hazırladığı cevap daha önceki bir tarihe ait.cevapta altta bir tarih yok lakin belediye yazısının sağ üst köşesinde barkodun üstünde 21.09.2020 diye bir tarih var.diğer müvekkile hiç bildirim yapılmıyor.
şimdi hukuki el atmada tazminat için idari yargıda dava açacağız.
hukuki el atmada dava için bu başvuru şart mıydı?
müvekkilin tarih atmaması ve belgenin üzerinde 21.09.2020 tarihinin olması dava sırasında başvuru şartı varsa zamanaşımına neden olur mu?
diğer müvekkile hiç bildirim yapılmaması sadece onun adına bir dava mı açabileceğiz bu halde?
bu halde idare diğer müvekkilin tebliğ aldığı bildirimin üstüne 60 günden önce tarih atıp ya da barkodun üstündeki 21.09.2020 tarihini ileri sürerek 60 günü geçirdiniz savunması yapabilir mi?
kafam çok karıştı.saygılar.
Old 12-04-2021, 18:26   #10
eser_29

 
Varsayılan

Merhaba Yücel bey; bu konuda herhangi bir değişiklik var mı?

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Yargıtay kamulaştırmasız el atmalarda fiili el atma şartını ararken ilk defa ,sözünü ettiğiniz HGK.nun 15.12.2010 T. ve 2010/5-662 E. 2010/ 651K.sayılı kararı ile hukuki el atmalarında kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğunu kabul etmiştir.Sonradan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ile hukuki el atmalarda idari yargının görevli olduğu kararlaştırılmış ve bu husus Yargıtay’ca da benimsenmiştir. Son olarak 20.08.2016 tarihinde Kamulaştırma K.na eklenen EK Madde-1’ile davaların idari yargı’da görüleceği belirtilerek uzlaşma şartı getirilmiştir.

Uygulama bu şekilde devam ederken Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 T. 2016/181 E.2018/111 sayılı kararı ile Ek Madde-1’in “uzlaşma şartı ve idari yargının görevli olduğuna” dair kısmı iptal edilmesi üzerine Yargıtay 5.HD. eski içtihatına dönerek aşağıdaki kararda olduğu gibi hukuki el atmalarda davaya bakmanın adli yargının görevine girdiğini ifade etmiştir. Buna karşın Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi eski uygulamalarına devam ederek hukuki el koyma davalarının idari yargıda görüleceği görüşünü muhafaza etmektedir.

Ek Madde-1'deki koşullar oluşmuş ise hukuki el atmadan dolayı bedel davası açılabilir. Dava adli yargıda da ,idari yargıda da açıldığında ,Anayasa Mahkemesince uzlaşma şartı ile ilgili yasa hükmü iptal edildiğinden bu şart aranmayacaktır. Fakat davanın hangi yargı yerine açılacağı Yargıtay ile Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi arasında ihtilaflıdır.Takdir ve değerlendirme kuşkusuz size aittir. Bana kalırsa , Uyuşmazlık Mahkemesin görüşü esas alınarak dava idari yargıda açılmalı diye düşünüyorum.

5. Hukuk Dairesi 2018/9455 E. , 2019/19532 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın husumetten reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesinin 14. Hukuk Dairesince davanın çözüm yerinin idari yargı olması gerektiğinden görevsizlik kararı verilerek ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle HMK'nun 353/1-a/3 maddesi uyarınca mahkemesine iadesine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın husumetten reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince hukuki elatmaya ilişkin davaların çözüm yerinin 6745 sayılı yasanın 33. maddesi gereğince idari yargı olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi için ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle HMK’nun 353/1-a/3. Maddesi gereğince mahkemesine kesin olarak iadesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Öncelikle, ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından ...Batı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2017 tarihli ve 2017/13 E.-2017/547 K. sayılı kararının kaldırılması ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine dair kesin olarak verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı incelenmelidir.
Aşağıda açıklanan nedenlerle HMK’nun 353/1.a/3 maddesi uyarınca idari yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kesin olarak iadesi HMK 369. maddesinde belirtilen ‘Kanunun açık hükmüne aykırılık’ teşkil etmektedir. Şöyle ki;
1-Dosyadaki bilgi ve belgelere, bilirkişi kurulu raporundaki fotoğraflara göre taşınmazın zeminine parke taşı döşenmek suretiyle fiilen elatılmış olduğu izlenimi doğmuş olup, mahallinde keşif yapılarak taşınmaz üzerinde dava dışı idarelerce yapılan yapılar haricinde kalan bölümlerin zemininde çalışma yapılıp yapılmadığı ve fiilen elatılıp atılmadığı kesin olarak tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi,
Taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığının tespiti durumunda ise;
2-Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “pazar yeri ve otopark” alanında kaldığı anlaşılmıştır.
Dava dışı idareler tarafından taşınmazın elatılan bölümleri haricinde kalan zemine yönelik olarak 6745 sayılı yasanın 33. maddesi ile eklenen Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin birinci fıkrasının ''Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya
Her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.'' hükmü uyarınca ve Anayasa Mahkemesinin 25.09.2013 gün ve 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı kararı gereğince hukuki elatmaya ilişkin olarak davaların çözüm yerinin idari yargı yerleri olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak kesin olarak iadesine karar verilmiş ise de;
Anayasa Mahkemesinin 05/04/2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan 20/12/2018 gün 2016/181 Esas, 2018/111 sayılı kararı ile ''Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin'' Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir. '' kısmı iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır.
Bu itibarla taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmamış ise de kanunda belirtilen süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmak Adli Yargının görevidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, adli yargı görevli olduğundan işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden, ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 03/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Uyuşmazlık Mahkemesinin
08.07.2019 T. 2019/213 E.2019/416 K. sayılı kararından

Uyuşmazlık Mahkemesi “…davacıların taşınmazları üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanmasının, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğindeki imar planından kaynaklanması; davacıların bu işlem sebebiyle doğduğunu iddia ettikleri zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceğinin tartışmasız olmasının yanında; Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararının gerekçesinde; bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda görülmesinin gerektiği, diğer bir anlatımla taşınmazın malikleri tarafından idari yargıda dava açılabileceğinin hukuka aykırı olduğu yönünde herhangi bir irdelemeye yer verilmediği gözetildiğinde; Mahkememizin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle idari yargının görevli olduğuna karar vermiştir.
Old 13-04-2021, 14:07   #11
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan eser_29
Merhaba Yücel bey; bu konuda herhangi bir değişiklik var mı?

Takip edebildiğim kadarı ile; Yargıtay 5.HD. sinin "hukuki el atmalarda adli yargının görevli olduğu", Uyuşmazlık Mahkemesinin ise "hukuki el atma davalarının idari yargının görevine girdiği" yolundaki kararlarında bir değişiklik olmamıştır. Danıştay'ın bu konudaki son kararlarına rastlamadım.
Old 22-03-2022, 23:12   #12
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Takip edebildiğim kadarı ile; Yargıtay 5.HD. sinin "hukuki el atmalarda adli yargının görevli olduğu", Uyuşmazlık Mahkemesinin ise "hukuki el atma davalarının idari yargının görevine girdiği" yolundaki kararlarında bir değişiklik olmamıştır. Danıştay'ın bu konudaki son kararlarına rastlamadım.
sayın üstadım idare mahkemesinde kukuki el atmaya yönelik. davayı açtık.bilirkişi raporu geldi.biz belediyenin 360 m2 lik alanda imar planında yol olarak görülen yer için ödeme yapması için talep te bulunduk.müvekkillerin babası vaktinde taşınmazın içinden kendisi bir yol yamış ve asfaltta dökülmüş.bizim bu yola ait bir telebimiz yok.imar planında da yol olarak yok zaten.öbür yol açılmadığı için kendisi fiilen kullanmak için açmış şimdi bilirkişi raporda bundan da bahsetmiş.idare mahkemesi fiilen el atma vardiye davayı görevden reddetti.bizim bu yolla ilişkin bir talebimiz yok istendiği halde kapatabiliriz.ama mahkeme taşınmaz bütün düşünülmeli fiilen el atmada var diye adli yargıya açmalısınız diye reddetti.bu yol belediye tarafından açılmamış müvekkillerin babası açmış. gerekçede "taşınmazın içerisinden kuzeybatısından güney doğusuna fiilen
kullanılan asfalt yolun görüldüğü, parseldeki yüzölçümünün yaklaşık 610 m2 ve 46 m2'si de dava
konusu edilen ve zeminde fiilen mevcut olmayan imar yoluna girdiğinin görüldüğü ..." davacı
... fiili olarak el atılmış yol alanı 610m2 de 1202/3433 hissesi, davacı .... 2231/3433 hissesi olduğu " ş eklinde tespitlere yer verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; dava konusu taşınmazın bir kısmının fiilen yol olarak kullanıldığının sabit
olduğu, bir bütün olan taşınmazın tamamı açısından fiili el atmanın varlığı kabul edilerek
değerlendirmenin bu şekilde yapılması gerektiği, dolayısıyla fiili el atmadan doğan zararın tazminine
yönelik açılan bu davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin
görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır."şimdi istinafa gitmeyi düşünüyorum.karar hakkında ne dersiniz?
Old 14-06-2023, 18:23   #13
eser_29

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imsel
sayın üstadım idare mahkemesinde kukuki el atmaya yönelik. davayı açtık.bilirkişi raporu geldi.biz belediyenin 360 m2 lik alanda imar planında yol olarak görülen yer için ödeme yapması için talep te bulunduk.müvekkillerin babası vaktinde taşınmazın içinden kendisi bir yol yamış ve asfaltta dökülmüş.bizim bu yola ait bir telebimiz yok.imar planında da yol olarak yok zaten.öbür yol açılmadığı için kendisi fiilen kullanmak için açmış şimdi bilirkişi raporda bundan da bahsetmiş.idare mahkemesi fiilen el atma vardiye davayı görevden reddetti.bizim bu yolla ilişkin bir talebimiz yok istendiği halde kapatabiliriz.ama mahkeme taşınmaz bütün düşünülmeli fiilen el atmada var diye adli yargıya açmalısınız diye reddetti.bu yol belediye tarafından açılmamış müvekkillerin babası açmış. gerekçede "taşınmazın içerisinden kuzeybatısından güney doğusuna fiilen
kullanılan asfalt yolun görüldüğü, parseldeki yüzölçümünün yaklaşık 610 m2 ve 46 m2'si de dava
konusu edilen ve zeminde fiilen mevcut olmayan imar yoluna girdiğinin görüldüğü ..." davacı
... fiili olarak el atılmış yol alanı 610m2 de 1202/3433 hissesi, davacı .... 2231/3433 hissesi olduğu " ş eklinde tespitlere yer verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; dava konusu taşınmazın bir kısmının fiilen yol olarak kullanıldığının sabit
olduğu, bir bütün olan taşınmazın tamamı açısından fiili el atmanın varlığı kabul edilerek
değerlendirmenin bu şekilde yapılması gerektiği, dolayısıyla fiili el atmadan doğan zararın tazminine
yönelik açılan bu davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin
görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır."şimdi istinafa gitmeyi düşünüyorum.karar hakkında ne dersiniz?

Meslektaşım; sanırım yasa değişikliği sonrası dosyanızda adli yargının görevli olduğu sonucuna varıldı.

Bu aşamadan sonraki durumu soracaktım, ne yaptınız?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukuki Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Son Durum Av.Ugur H.G Meslektaşların Soruları 1 18-07-2019 14:37
imar-karayolları-kamulaştırmasız hukuki el atma lawyer0202 Meslektaşların Soruları 0 17-12-2013 13:17
kamulaştırmasız el atma-fiili el atma-ihtiyati tedbir Pandekt Meslektaşların Soruları 2 14-05-2013 10:08
Kamulaştırmasız El Atma Davasında Müstakbel El atma Olur Mu? avukat.derviş.yıldızoğlu Meslektaşların Soruları 4 19-08-2011 15:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06245899 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.