Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

imar uygulaması ve jeolojik alan

Yanıt
Old 21-11-2011, 16:02   #1
Av.Sezer Yiğit

 
Varsayılan imar uygulaması ve jeolojik alan

Sayın meslektaşlarım,
Şahsıma ilginç gelen bir konuyla ilgili değerli fikirlerinize başvurmak istedim;

Müvekkilimize ait taşınmaz imar uygulaması ile imara açılıyor. Fakat yıllar sonra yapılan yeni bir plan ile birlikte “jeolojik alan” da kalması sebep gösterilerek imara kapatılıyor.

Böylelikle müvekkilimizin son derece değerli, D.O.P kesintileri yapılmış, inşaat yapma olanağı olan arsası tamamen değersiz hale geliyor.

Bu durumda getirilen imar yasağının, kamu yararı sebebiyle kamulaştırmaya yetkili bir mercii tarafından bedeli ödenmeden taşınmazın kullanımını engellediği gerçeğinden yola çıkarak burada kamulaştırmasız el atmadan bahsedebilir miyiz?
Old 21-11-2011, 16:32   #2
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

İmar planına itiraz ve iptalini istemek daha doğru olur diye düşünüyorum,kolay gelsin...
Old 21-11-2011, 16:39   #3
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Sezer Yiğit
Sayın meslektaşlarım,
Şahsıma ilginç gelen bir konuyla ilgili değerli fikirlerinize başvurmak istedim;

Müvekkilimize ait taşınmaz imar uygulaması ile imara açılıyor. Fakat yıllar sonra yapılan yeni bir plan ile birlikte “jeolojik alan” da kalması sebep gösterilerek imara kapatılıyor.

Böylelikle müvekkilimizin son derece değerli, D.O.P kesintileri yapılmış, inşaat yapma olanağı olan arsası tamamen değersiz hale geliyor.

Bu durumda getirilen imar yasağının, kamu yararı sebebiyle kamulaştırmaya yetkili bir mercii tarafından bedeli ödenmeden taşınmazın kullanımını engellediği gerçeğinden yola çıkarak burada kamulaştırmasız el atmadan bahsedebilir miyiz?

Değerli meslektaşım,
"Jeolojik alan" dan neyi kasdediyorsunuz. Bu arada ve durumda sizin arsanızın yanındaki belindekiler, ne gibi girişimlerde bulunmuşlardır. Onların ileriye matuf ümitleri var mı? Danıştayın, bu konudaki bilemediğim görüşü önem arzetmektedir. Kolay gelsin...
Old 21-11-2011, 22:13   #4
Av.Sezer Yiğit

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım konunun idare mahkemesiyle çözülmesi hususundaki fikirlerinize katılıyorum. Ben bu hususu kamulaştırma hukukuyla ilgili son gelişmelere binaen (fiili el ama şartıın aranmaması) hususuna dayanarak sordum.

Sayın meslektaşım jeolojik alan'da kasıt, jeoloik yapı sebebiyle bölgenin imara kapanması manasındadır. Hiç imara açılmamış olsa yapılacak bir şey yok ama önce imara açılıp sonra kapanması beni bu soruyu sormaya yöneltti.. Konuyla ilgili bir karar varsa paylaşmanız beni sevindirir.
Old 22-11-2011, 12:08   #5
avktderya

 
Varsayılan

"Danıştay, İzmir 1. İdare Mahkemesinin Kamulaştırma ile ilgili kararını bozdu.
Dava, İzmir İli, Konak İlçesi, Güzelyalı Mahallesinde bulunan 422 pafta, 3118 ada, 279 sayılı parselde hissesi bulunan davacının, imar planında ağaçlandırılacak alanda kalan taşınmazının kamulaştırılarak bedelinin tarafına ödenmesi yolundaki başvurusunun, imar programında bulunmadığından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılabilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek reddedilmesine ilişkin 07.02.2008 gün ve 498 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, idareler tarafından kamulaştırma yapılabilmesi için, kamulaştırılacak alanın beş yıllık imar programında olması ve ödeneğinin bütçeye konulması gerektiği, davacını taşınmazının bulunduğu alanın kamulaştırılmasının beş yıllık imar programına alınmadığı ve ödeneğinin de bütçeye konulmadığı gözetildiğinde; idarenin bu konuda yargı kararı ile işlem tesis etmeye zorlanamayacağı, bu itibarla dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.


Anayasa’nın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.


Keza Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde de: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir." hükmü yer almıştır.


Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 gün ve E:1999/33, K:1999/51 sayılı kararıyla; 3194 sayılı İmar Kanununun 13. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları iptal edilmiş, iptal kararının gerekçesinde: "Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük ölçüde kısıtlayan veya tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez. Demokratik hukuk devletinin amacı kişilerin hak ve özgürlüklerden en geniş biçimde yararlanmalarını sağlamak olduğundan yasal düzenlemelerde insanı öne çıkaran bir yaklaşımın esas alınması gerekir. Bu nedenle getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilmelidir.


Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez.


Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir.


3194 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında imar planlarında, resmi yapı, okul, cami, yol, meydan gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin, imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği öngörülmüştür. Yasa'nın 10. maddesinde de belediyelerin, imar plânlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı uygulamak üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları belirtilmiş, ancak Yasa’da bu plânların tümünün hangi süre içinde programa alınarak uygulanacağına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir. 13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki bu belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır.


İmar plânlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır.


İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 23.9.1981 günlü Sporrong ve Lonnroth kararında, kamulaştırma izni ile inşaat yasağının uzun bir süre için öngörülmüş olmasının, toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi bozduğu sonucuna varmıştır.


Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir." nitelemelerine yer verilmiştir.


Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen kararında da atıf yapılan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin 23.09.1982 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth – İsveç kararında ise Mahkeme; başvurucuların taşınmazlarının uzun bir süre inşaat yasağı kapsamında tutulmasını ve bu sürede kamulaştırma yapılmamasını mülkiyet hakkına müdahale olarak kabul etmiş, bu durumun müdahaleyi ağırlaştırdığı kanaatine vararak, kararın devamında, başvurucuların mülkiyet haklarını kullanmalarının Sporrong Miras Şirketi olayında toplam 25 yıl, Bayan Lönnroth olayında on iki yıl engellendiğini, bu bağlamda uzatılmış yasakların mülk sahipleri üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir Devlette olması gereken durumla bağdaştırılabilir görmediğini kaydetmiş, bu yasakların yarattığı durumun mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozduğunu, başvurucuların hukuki durumlarının gerekli dengenin bulunmamasına yol açtığını vurgulamış, sonuçları inşaat yasakları ile ağırlaştırılmış olan kamulaştırma izinlerinde (izin verilmemesi) her iki başvurucu yönünden Birinci Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.


3194 sayılı İmar Kanunuyla, yerleşim yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla, adı geçen Kanunun 7. ve 8. maddesiyle belirli nüfus kriterini aşan belediyelere imar planlarını hazırlama ve yürürlüğe koyma yükümlülüğü getirilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde de: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmüne yer verilmek suretiyle belediyelere, imar planlarını uygulamak üzere belirtilen süre içerisinde imar programını hazırlama; ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarına ise imar programlarında kendi görev alanlarındaki kamu hizmeti için ayrılan özel mülkiyete konu taşınmazları kamulaştırma zorunluluğu yüklenmiştir.


İmar planlarında kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerlerde kalan taşınmazlar üzerinde maliklerin tasarruf hakları kısıtlamakta, bu yerler kamulaştırma işlemine konu teşkil edeceğinden satış değerleri düşmekte, rayiç değerinden satılamamakta, ancak kamulaştırma bedeli alınmak suretiyle yarar sağlanabilmektedir. Kamulaştırma yapılmadığı takdirde, kişilerin temel haklarından biri olan mülkiyet hakkı süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanmakta ve bu durum mülkiyet hakkının özünün zedelemesine neden olmaktadır.


Yukarıda yer verilen İmar Kanununun 10. maddesi hükmüyle, belediyelere imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç ay içinde imar programını hazırlama, yatırımcı kuruluşlara imar planlarında kamu hizmetine ayrılan arsaları imar programı süresi içerisinde kamulaştırma, yine yetkili idari makamlara kamulaştırmaya ilişkin ödeneği yatırımcı kuruluşun bütçesine koyma mükellefiyeti yüklenmek suretiyle kanun koyucu tarafından kamu yararı adına fedakarlığa katlanmak durumunda kalan taşınmaz maliklerinin mülkiyet haklarının ihlal edilmesi sonucunu doğuracak şekilde uzun süre taşınmazlarının imar programlarına alınmadan bekletilmesi uygun görülmemiş ve idareye herhangi bir takdir yetkisi tanınmaksızın bağlayıcı sürelerle gerekli işlemleri yapma görevi yüklenmiştir.


Uyuşmazlık konusu olayda ise davacıya ait taşınmazın 13.1.2004 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında ve 16.3.2004 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında ağaçlandırılacak alanda kaldığı halde, planın yürürlüğe girmesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen davalı idarece taşınmazın imar programına alınmadığı ve bunun sonucu olarak kamulaştırılmadığı anlaşılmakta olup, imar programına alınmaması nedeniyle, davacının mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlandığı açıktır.


Bu durumda, mülkiyet hakkının özünü zedeleyen uygulamaların İmar Kanununun 10. maddesine açıkça aykırı olduğu hususu gözönüne alındığında, davacının 14.01.2008 tarihinde başvurusu üzerine İmar Kanununun 10. maddesi hükmü uygulanmak suretiyle söz konusu taşınmazın imar programına alınması gerekirken, davalı idarece imar programında bulunmadığından kamulaştırma işlemi yapılabilmesinin mümkün olmadığından bahisle başvurunun reddi yolunda tesis edilen 07.02.2008 gün ve 498 sayılı işlemde ve davanın reddine dair İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 1. İdare Mahkemesinin 03.11.2008 günlü, E:2008/240, K:2008/1659 sayılı kararının BOZULMASINA, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 14.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi."
iyi çalışmalar ,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
imar uygulaması tescil ve iptal arasında geçen süre tayyare Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 4 13-07-2022 17:06
imar uygulaması bedel artırımı zamanaşımı av.mansur Meslektaşların Soruları 3 25-06-2011 15:28
imar uygulaması Avukat55 Meslektaşların Soruları 1 23-06-2011 16:17
imar kanunu 18 uygulaması Av.Gülsüm Meslektaşların Soruları 0 09-06-2010 16:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05887604 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.