Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Belirsiz Alacak ve Tespit Davası, Faiz başlangıç tarihi ile ilgili Yargıtay Kararı

Yanıt
Old 05-07-2012, 11:55   #1
av_mkaraman

 
Varsayılan Belirsiz Alacak ve Tespit Davası, Faiz başlangıç tarihi ile ilgili Yargıtay Kararı

HMK 107 uyarınca açılan davada, yargılama sırasında arttırılan talep miktarına dava tarihinden itibaren faiz isteneceği kuşkusuzdur. Ancak eski alışkanlık uyarınca halen bu arttırma ıslah olarak kabul edilmekte ve arttırmanın yapıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmektedir. Bu söylediklerimiz hakimleri bağlamıyor maalesef, illaki Yargıtay Kararı aranıyor. Bu konuda net ve açıklayıcı karar varsa ve paylaşılırsa çok sevinirim.
Old 06-06-2013, 10:22   #2
uye21178

 
Varsayılan

Sayın Av-mkaraman,

Tam da bahsettiğiniz hususta bir araştırma yaparken yazınıza rastladım. Acaba bir karar bulabildiniz mi? Bu konudaki bilgilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Kolay gelsin.
Old 30-09-2014, 14:02   #3
erergin

 
Varsayılan

ben de araştırıyorum ama bir türlü bulamadım. sadece şöyle bir karar var:

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/47206

K. 2011/39092

T. 24.10.2011

DAVA : Davacı vekili, davacı isçinin 6772 sayılı Yasadan kaynaklanan ödenmeyen ilave tediye alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 657 sayılı Yasa uyarınca 4-B kadrosu verilerek memur statüsüne geçtiği tarihe kadar iş sözleşmesi ile çalıştığını, davacıya işçi statüsünde çalıştığı dönem için 6772 sayılı Yasadan doğan ilave tediye alacaklarının ödenmediğini, davalı işverenin 6772 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde sayılan kamu kurumları arasında yer aldığını, 6772 Sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan işçilere ilave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2. maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1. maddesinde ve 3. maddesinde ilave tediye ödemelerinin düzenlendiğini, ilave tediye alacaklarının ödenmediğini belirterek, ilave tediye alacağının davalı Üniversiteden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, giderleri döner sermaye gelirlerinden karşılanmak üzere üniversitenin ihtiyaç duyulan birimlerine geçici işçi statüsünde çalıştırılmak üzere geçici işçi alımına gidildiğini, davacının da bu kapsamda Maliye Bakanlığından alman vize üzerine geçici işçi statüsünde görev yaptığını, davalı üniversitede kadrolu daimi işçi olmadığı için geçici statüde çalışan işçilerin daimi işçilerin yararlandığı ücret, tediye v.s. haklardan yararlandırılmamış olması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, işçi statüsünde çalışan hiçbir personele ilave tediye adı altında bir ödeme yapılmadığını, davacının işçi statüsünde çalıştığı dönemde ilave tediye talebinin olmadığını, sözleşmeli personel statüsüne geçtikten sonra bu alacak isteğini ileri sürmesinde kötü niyetli olduğunu, işçilik alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece yapılan yargılama sonunda alman hesap raporu doğrultusunda, davalı işveren Hacettepe Üniversitesinin Anayasa'nın 130. maddesi uyarınca 2809 Sayılı Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu'nun 9.maddesi gereğince kurulduğu, ayrıca 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu'nda merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında bulunduğu, hal böyle olunca davalı işverenin 6772 sayılı Yasa kapsamında kaldığı, davacının bu işverenlikte çalıştığı, 6772 sayılı Yasa'nın 1. ve 3.maddeleri gereğince ilave tediye alacağına hak kazandığı gerekçesi ile zamanaşımı defi dikkate alınarak alman ek hesap rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, ancak belirsiz alacak davası olması nedeni ile bilirkişi raporuna göre ıslahtan dolayı davacı aleyhine vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Karar davalı vekili tarafından özellikle kısmen ret nedeni ile lehlerine vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile temyiz edilmiştir.

E) Gerekçe:

ilave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartlan, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan işçilere İlave Tediye Yapılması hakkındaki kanun ile düzenlenmiştir. Kanun 1. maddesinde devlet ve ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkça belirtilmiştir.

Buna göre;

A. işveren kapsamı yönünden devlete ve ona bağlı olmak üzere,

1. Genel, Katma ve Özel bütçeli daireler,
2. Sermayesi değişen kurumlar,
3. Sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlar ve bunlara bağlı kuruluşlar,
4. Belediyeler ve belediyelere bağlı kuruluşlar,
5. 3460 ve 3659 sayılı kanun kapsamına giren, sermayesinin tamamı devlete ait olan veya bu sermeye ile kurulan iktisadi devlet kuruluşları,
6. Yukarda belirtilenlerden olmayan diğer kurum, banka ve ortaklıklar olarak yasada açıkça belirtilmiştir.

3460 sayılı yasa bugün itibari ile yürürlükte olan bir yasa değildir. 3659 sayılı yasa ise, banka ve devlet kurumlarında çalışan memurların aylıkları ile ilgili düzenleme getirmiş ve halen yürürlüktedir. Bu yasanın 1. maddesinde, kapsama giren kurumlar daha ayrıntılı açıklanmıştır.

Bu kapsamda yukarda belirtilen kurumlarca, sermayesinin yarısından fazlasına iştirak suretiyle kurulan kuruluşlar ve bunların aynı nispette iştirakleriyle vücut bulan kurumlar, ticaret ve sanayi odaları ve borsalar veya satın alınıp belediyelere bağlanan müesseseler de kanun kapsamına alınmıştır.

Keza 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu'nun merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ekli cetvellerde sayılmıştır.
Bu cetvellerde Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu idareleri, Özel Bütçeli idareler, Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar ve Sosyal Güvenlik Kurumlarında çalışanların kanun kapsamında olduğunun kabulü gerekir.

Sonuç itibari ile kapsam bakımından, devlet tarafından yasa ve yasanın verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ve bunlara bağlı kuruşlarda iş sözleşmesi ile çalışanlara uygulanacağı görülmektedir.

B. İşçi yönünden kapsama gelince:

iş Kanunu kapsamına girsin girmesin, yukarda belirtilen devlet ve ona bağlı kurumlarda iş Kanunu'nun 1. maddesindeki tanıma göre işçi sayılan herkes bu alacaktan yararlanacaktır. Kanun, 4857 ve 1475 sayılı İş Kanunu'ndan önceki İş Kanunu'na atıfta bulunmuştur. 4857 sayılı iş Kanunu işçi tanımına 2. madde de yer vermiştir. Buna göre "bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi" denir. O halde bir iş sözleşmesine dayanarak, yukarda belirtilen kurumlarda çalışan her işçiye ilave tediye ödemesinin yapılması gerekir.

C. Ödenecek ücret yönünde kapsam:

Maddenin son cümlesinde yukarda belirtilen işyerlerinde çalışan işçilere ücret sistemleri ne olursa olsun her yıl için birer aylık ücret tutarında ilave tediye ücreti ödeneceği belirtilmiştir. Devlet ve ona bağlı maden işletmelerinin yeraltında çalışan işçilere, ayrıca bir aylık ödeme dışında birer aylık daha ödemenin yapılacağı kanunun 2. maddesinde açıklanmıştır.

Kanunun 3. maddesinde, işçilere her yıl için birer aylık (yeraltında çalışan işçilere her yıl için ikişer aylık) ilave tediye dışında, birer aylık ücret istihkaklarını geçmemek üzere Bakanlar Kurulu kararı ile aynı oranda bir ilave tediye ödemesi yapılabileceği belirtilmiştir.

Kanunun 4. maddesine göre, ilave tediye alacağının ödeme zamanını, Bakanlar Kurulu belirler. Bakanlar Kurulunun kararı ile ilave tediye alacağı muaccel hale gelir. İlave tediye alacağına esas ücretin de ödeme yapılması kararlaştırılan tarihteki ücretin dikkate alınması gerekir. Ödeme zamanı belli taraflarca kararlaştırılmadığından, Borçlar Kanunu 101. maddesi uyarınca, temerrüt için alacaklının ihtarına gerek vardır, ilave tediye alacağı yasadan kaynaklandığından, talep halinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekir.

Aynı madde de ilave tediye alacağının nasıl hesaplanacağı ve kesinti yapılıp yapılmayacağı belirtilmiştir. Buna göre aylık olarak bu alacağın hesaplanmasında, fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete dahil olan ödemeler dikkate alınmaz. Bu düzenleme nedeni ile ilave tediye alacağının bir ay için 26 gün üzerinden hesaplanması gerekir.

İlave tediye alacağından sigorta primleri kesilmez. Ancak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yasanın 80/c ve 105. maddeleri uyarınca ücretin eki niteliğindeki bu ödeme, 1.10.2008 tarihinden itibaren sigorta prim kesintisine tabidir.

ilave tediye alacağı, ödeme tarihinde işçinin işinden ayrılmış olup olmadığına bakılmaksızın hak edilen yıl içinde o yerde veya aynı idare, teşekkül ve müesseseye ait muhtelif yerlerde geçmiş olan hizmetlerinin toplamı oranında ve son çalıştığı yerde ödenir, işçi tam yıl çalışmamış ise, ilave tediye o yıl için kıstelyevm esasına göre hesaplanıp ödenecektir.

İşçinin ilave tediye alacağına, esas olacak çalışma süresinin hesaplanmasında iş sözleşmesinin devamı müddetine rastlayan yasal ve idari izinler, hastalık izinleri, hafta tatili ile ulusal, bayram ve genel tatil günleri, çalışılmış gibi hesaba katılır.

Yargılama giderlerinin o dava içinde istek olmasa bile, mahkemece kendiliğinden çözümlenmesi gerekir. Yargılama giderleri ayrı bir dava konusu yapılamaz. Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir.(29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir.
(HMK.m.326//l, m. 323/1.ğ).

Yargılama harç ve giderleri, HMK.'un 326/1 maddesi uyarınca kural olarak davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Bu durumda yapan taraf haklı ise yaptığı gider karşı tarafa yükletilmeli, haksız ise yapılan yargılama gideri üzerinde bırakılmalıdır. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, yargılama giderlerinin kabul/ret oranına göre paylaştırılması gerekir(HMK. Mad. 326/2).

Diğer taraftan belirsiz alacak davası kavramı 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. Maddesi ile getirilmiştir. Belirsiz alacak davası öncelikle bir tür eda davasıdır. Eda davasından farkı ise, talep sonucunda istenilen alacağın dava açıldığı anda tam olarak belirlenmemesidir. Belirsiz alacak davasında davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilmelidir. Belirsiz alacak davası açıldığında, alacak yargılama adamasında belirli hale geldiğinde, ıslah dilekçesi ile miktarın arttırılmasına gerek olmadığı gibi böyle bir durumda zamanaşımı itirazı da savunmanın genişletilmesi yasağına takılır. Oysa belirsiz alacak davası belirtilmeden açılan kısmi davada, yargılama sırasında miktarın ıslah ile arttırılması durumunda, davalının ıslah zamanaşımı savunmanın genişletilmesi yasağına takılmaz.

Yukarda yapılan açıklamalar kapsamında;

1)Davalı Üniversite 6772 sayılı Yasa kapsamında kaldığından, mahkemece ödenmeyen ilave tediye alacağına karar verilmesi isabetlidir. Bu nedenle davalı vekilinin aşağıda belirtilen neden dışında temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2) Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası olarak açılmamıştır. Kısmi olarak açılan dava yargılama sırasında ıslah sureti ile artırılmış ve davalı taraf süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas bilirkişi raporuna zamanaşımı define göre belirlenen ilave tediye alacağının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Gerek dava tarihinde ve gerekse karar tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükte değildir. Dolayısı ile belirsiz alacak davasına ilişkin kuralların uyuşmazlıkta uygulanması olanağı yoktur. O halde davada kısmen red nedeniyle davalı yararina" Avukatlık Ücret Tarifesindeki kurallara göre vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Yazılı şekilde davalı yararına vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 24.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-10-2014, 11:22   #4
sailor1981

 
Varsayılan

Ben hala Yargıtay'ın( İş davaları hariç) bu belirsiz alacak davasıdır, faiz zamanaşımı vs kriterleri açıkça tespit ettiği bir karara rastlamadım.
Hasretle bekliyorum ..((?
Old 08-10-2014, 12:46   #5
erergin

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=15560

"Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Mahkemece de, tensip zaptında davanın türünün belirsiz alacak davası olarak kabul edildiğine yönelik ara karar tesis edilmiş, gerek usul hukuku gerekse de maddi hukuk kurallarının uygulanması bakımından da dava belirsiz alacak davası olarak sonuçlandırılmıştır. Bilirkişi raporunun sunulmasının ardından davacının 6100 sayılı Kanun'un 107/2. maddesine uygun olarak iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın dava dilekçesiyle talep edilen miktarı artırmasına imkan tanınmış, sonradan artırılan miktarın davalının zamanaşımı savunmasından etkilenmediği kabul edilmiş, hüküm altına alınan alacak miktarlarının (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tamamına dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Hal böyle olmasına rağmen, karar gerekçesi içeriğinde bu kez davanın kısmi dava türünde kabul edildiği açıklanarak çelişkiye düşülmüştür. "
Old 12-07-2017, 14:25   #6
ekinheval

 
Dikkat

YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2015/26768
KARAR NO: 2015/30934
TARİH: 03.11.2015

Tahsil talepli belirsiz alacak davasında faiz başlangıcı, davadan önce temerrüt söz konusu değilse dava tarihi olmalıdır. Alacak belirlendikten sonra arttırılan kısım için faiz başlangıcı temerrüt ya da dava tarihidir. Belirtmek gerekir ki, belirsiz alacak davasının alacaklıya sağladığı bütün imkanlar bir tek tahsil amaçlı belirsiz alacak davasında ortaya çıkar.
Old 13-07-2017, 15:23   #7
sailor1981

 
Varsayılan

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2017/472
KARAR NO : 2017/339
TÜRKMİLLETİADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
BAŞKAN : DR.ORHAN SEKMEN(34472)
ÜYE : GÜVENTÜRK KIZILYEL(38384)
ÜYE : FİLİZ ÜNAL(40035)
KATİP : BİRGÜL YORMAZ(130450)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2016
NUMARASI : 2016/644 Esas, 2016/1618 Karar

DAVANIN KONUSU : Banka Kredisi Masraflarının İadesi
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 29/03/2017
KARARIN YAZILDIĞITARİH : 06/04/2017


GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı banka tarafından kullandırılan konut kredisi esnasında davacıdan 2.862,00 TL kredi dosya masrafı ve 2.794,50 TL kredi ödeme planı değişiklik ücreti adı altında haksız masrafın tahsil edildiğini ileri süreret fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.500,00 TL'nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talepetmiştir. Yargılama aşamasında ise 17/06/2016 tarihli dilekçesiyle, dava değerini 5.657,00 TL'ye yükselterek bu bedelin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacıdan tahsil edilen masrafların sözleşmeden kaynaklanması ve haksız olmaması nedeniyle davanın haksızolduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince taraf delilleri toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar süresinde davalı banka tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davasını 3.500,00 TL talepli olarak açtığını ve sonradan dava değerini ıslah etmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince faiz açısından ayrım yapılmaksızın karar verildiğini, davalı bankanın aralarındaki sözleşme gereğince tahsil edilen masrafları davalıdan almasının aralarındaki sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle ve tahsil edilen masrafların davalı bankaca verilen hizmetlerin karşılığı olduğu ve yasal düzenlemelere uygun bulunduğundan davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının toplanan delillere uygun olduğu, davacıdan kullandığı konut kredisi esnasında davalı bankaca alınan ücret ve masraf ile kredi plan değişikliği yapılandırma masrafının haksız şart niteliğinde olduğu ve kullanıldığı yönündeki davalı banka iddiasının kanıtlanamadığından, davanın kabulüne yönelik kararda faizin dava tarihinden itibaren yürütülmesine yönelik Mahkeme kararında dosya kapsamına göre usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1. HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf talebinin esastan reddine,
2. İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK'nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafın talep eden üzerinde bırakılmasına,
4.Alınması gereken 386,42 TL harçtan peşin olarak yatırılan 96,61 TL'nin mahsubu ile kalan 289,81 TL'nin istinaf talep eden davalıdan alınarak Hazine'ye irat kaydına, bu hususun Mahkemesince yerine getirilmesine,
5. Dosyanın mahal mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 29/03/2017 tarihinde, oy birliği ile, kesin olarak karar verildi.
Old 14-07-2017, 07:45   #8
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

9.HD'nin belirsiz alacak davalarını "killi tespit+kısmi eda" ve "külli tespit+tam eda" gibi bir ayrıma tabi tutmasından kaynaklı bir karmaşa var... "Külli tespit+Kısmi eda" davaları olarak tanımladığı davalarda, faiz başlangıç tarihlerini "dava ve talep artırım tarihleri" olarak uygulamaya devam ediyor:

9.HD 2016 / 2671-11071, 02.05.2016: “…davacı vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği alacakların sembolik miktarlar olduğu anlaşılmaktadır. Dava, niteliği itibariyle külli tespit kısmi eda istemli belirsiz alacak davasıdır. Bu nedenle davacının alacaklarına işletilecek faizlerin başlangıç tarihlerinin dava ve ıslah tarihleri olarak ayrı ayrı belirtilmesi gerekirken talep edilen tüm alacaklara dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır…”

Saygılarımla...
Old 28-07-2017, 13:25   #9
ekinheval

 
Dikkat

YARGITAY
9.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/31734
KARAR NO:2014/35646
KARAR TARİHİ: 26.11.2014
Belirtmek gerekir ki belirsiz alacak ve tespit davası;

Eda (tahsil talebi ile) davası niteliğinde belirsiz alacak davası(Fıkra 1),2. Tespit niteliğinde belirsiz alacağı tespit davası(Fıkra 3),3. Kısmi eda ve külli tespit davası(maddenin gerekçesinde) olmak üzere üç türlü açılabilir.

Her üç dava türünde zamanaşımı dava tarihi esas alınarak belirlenir. Kısaca davanın açılması, zaman aşımının alacağın tamamı için kesilmesi sonucunu doğurur. Temerrüt olmadığı sürece, sadece faizin uygulanması farklılık arzedecektir. Kısmi eda külli tespit davasının, belirsiz alacak tahsil davasına göre olumsuz yönü, temerrüt söz konusu değilse tespit talep edilen kısım için faizin dava tarihinden başlamamasıdır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Belirsiz alacak davasıyla ilgili Yargıtay Kararı... starsailor Meslektaşların Soruları 6 15-05-2013 14:23
belirsiz alacak ve tespit davası av. ayçe Meslektaşların Soruları 2 06-06-2012 16:43
Belirsiz alacak ve tespit davası hüsnü gökulu Meslektaşların Soruları 3 29-10-2011 20:16
menfi tespit davası faiz başlangıç tarihi hltydmr Meslektaşların Soruları 3 30-06-2011 12:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05739903 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.