Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hukuki El Atma Davası Hk.

Yanıt
Old 06-10-2020, 22:00   #1
a.grl

 
Varsayılan Hukuki El Atma Davası Hk.

Merhaba değerli meslektaşlarım, belediyeler tarafından uygulama imar planlarında belirtilen park,yol,yeşil alan gibi kamu yararına tahsis edilen özel mülkiyete ait alanların imar planlarının yürürlük tarihinden itibaren uzun yıllar herhangi bir işlem yapılmadan bırakılmasına ilişkin bir sorum olacaktı. Söz konusu bu durumlar sizlerinde bildiği üzere hukuki el atma olarak nitelendirilmektedir. Benim de müvekkilimin taşınmazı 1979-1990 tarihleri arasında yeşil alan ve 1990 tarihinden bu yana imar planında park alanı olarak görünmektedir. Anayasa Mahkemesinin hukuki el atma davalarına ilişkin vermiş olduğu iptal kararı üzerine davalı idare tarafından taşınmaza yapılan hukuki el atma nedeniyle idare mahkemesinde dava ikame etme yoluna gitmeyi düşünüyorum. Ancak müvekkillerim taşınmaz bedelinin tespitinden ziyade arsanın üzerindeki söz konusu kısıtlamanın kaldırılmasını ve taşınmazın park alanından çıkarılmasını talep ediyorlar. Benim araştırmalarım neticesinde hukuki el atma durumunda yalnızca “taşınmaz bedel tespiti davası” açılabildiğini gördüm. Bunun dışında açılabilecek herhangi bir dava var mıdır(uzun yıllar kullanılmaması nedeniyle uğramış olduğu zarara ilişkin tazminat davası) ya da açılacak davada terditli olarak “öncelikli olarak kısıtlamanın kaldırılarak hukuki el atmanın sona erdirilmesi bunun mümkün olmaması halinde ise bedel tespitinin hesaplanmasına” ilişkin bir dava açılabilmesi mümkün müdür bu konuda bilgilerinizi paylaşabilirseniz çok sevinirim. İyi çalışmalar dilerim.
Old 07-10-2020, 16:02   #2
avrecepefe

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Elbette Tazminat (Tam Yargı) davası açabilirsiniz. ancak alıntı yaptığım Uyuşmazlık Mahkemesinin 08.07.2019 tarih, 2019/213 Esas ve 2019/416 Karar sayılı kararını lütfen okuyunuz.

"....Ayrıca, 11/06/2013 günlü, 28674 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6487 sayılı Kanunun 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin onuncu fıkrasında değişiklik yapan 21. maddesinde, "... Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. ..." hükmüne yer verilmek suretiyle "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat davalarının görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu öngörülmüş bulunmaktadır. Ancak, 07/09/2016 günlü, 29824 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmış, 6745 sayılı Kanunun 33. maddesiyle 2942 sayılı Kanuna eklenen Ek madde 1'in birinci fıkrasında, "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir." hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla, söz konusu davaların görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olmaya devam etmektedir.

Olayda, imar planının uygulaması sonucu kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği ve davanın konusunun davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b maddesinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
...Olayda, davacıların hissedar olduğu taşınmazın imar planıyla Açık Pazar Yeri kapsamında kaldığı, kamulaştırılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planında “kamu alanı” olarak yer alan davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan; 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 33. maddesiyle 2942 sayılı Kanun’a eklenen ek 1. Maddesinde; “ Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.

Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir.

Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılacak dava ve takiplerde, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara bu madde hükümleri, kesinleşen ancak henüz ödemesi yapılmayan kararlar hakkında ise geçici 6 ncı maddenin üçüncü, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri uygulanır.

Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca ayrılması gereken yüzde iki oranındaki ödenekler, yüzde dört olarak ayrılır. İlave olarak ayrılan yüzde iki oranındaki ödenekler, münhasıran bu ek madde ile geçici 11 inci ve geçici 12 nci maddeler kapsamında yapılacak ödemelerde kullanılır. Yapılacak ödemelerin toplam tutarının ilave olarak ayrılan ödeneğin toplamını aşması hâlinde, ödemeler, en fazla on yılda ve geçici 6 ncı maddenin sekizinci fıkrası hükmüne göre yapılır.” Şeklinde hüküm mevcut iken, Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 gün ve E : 2016/181, K: 2018/111 sayılı kararıyla; maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi dışında kalan bölümünün, Anayasa’nın 2., 35. ve 46. maddelerine aykırı olduğundan bahisle iptal edildiği anlaşılmıştır.

İptal edilen bölüm içerisinde kalan “Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.” cümlesi kapsamında, bakılan görev uyuşmazlığında yargı yolunun değişip değişmeyeceği hususu irdelendiğinde; davacıların taşınmazları üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanmasının, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğindeki imar planından kaynaklanması; davacıların bu işlem sebebiyle doğduğunu iddia ettikleri zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceğinin tartışmasız olmasının yanında; Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararının gerekçesinde; bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda görülmesinin gerektiği, diğer bir anlatımla taşınmazın malikleri tarafından idari yargıda dava açılabileceğinin hukuka aykırı olduğu yönünde herhangi bir irdelemeye yer verilmediği gözetildiğinde; Mahkememizin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 9.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25.12.2018 gün ve E:2018/571 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir." Saygılarımı sunarım.
Old 07-10-2020, 17:09   #3
a.grl

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avrecepefe
Sayın Meslektaşım,
Elbette Tazminat (Tam Yargı) davası açabilirsiniz. ancak alıntı yaptığım Uyuşmazlık Mahkemesinin 08.07.2019 tarih, 2019/213 Esas ve 2019/416 Karar sayılı kararını lütfen okuyunuz.

"....Ayrıca, 11/06/2013 günlü, 28674 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6487 sayılı Kanunun 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin onuncu fıkrasında değişiklik yapan 21. maddesinde, "... Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. ..." hükmüne yer verilmek suretiyle "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat davalarının görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu öngörülmüş bulunmaktadır. Ancak, 07/09/2016 günlü, 29824 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmış, 6745 sayılı Kanunun 33. maddesiyle 2942 sayılı Kanuna eklenen Ek madde 1'in birinci fıkrasında, "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir." hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla, söz konusu davaların görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olmaya devam etmektedir.

Olayda, imar planının uygulaması sonucu kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği ve davanın konusunun davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b maddesinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
...Olayda, davacıların hissedar olduğu taşınmazın imar planıyla Açık Pazar Yeri kapsamında kaldığı, kamulaştırılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planında “kamu alanı” olarak yer alan davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan; 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 33. maddesiyle 2942 sayılı Kanun’a eklenen ek 1. Maddesinde; “ Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.

Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir.

Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılacak dava ve takiplerde, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara bu madde hükümleri, kesinleşen ancak henüz ödemesi yapılmayan kararlar hakkında ise geçici 6 ncı maddenin üçüncü, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri uygulanır.

Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca ayrılması gereken yüzde iki oranındaki ödenekler, yüzde dört olarak ayrılır. İlave olarak ayrılan yüzde iki oranındaki ödenekler, münhasıran bu ek madde ile geçici 11 inci ve geçici 12 nci maddeler kapsamında yapılacak ödemelerde kullanılır. Yapılacak ödemelerin toplam tutarının ilave olarak ayrılan ödeneğin toplamını aşması hâlinde, ödemeler, en fazla on yılda ve geçici 6 ncı maddenin sekizinci fıkrası hükmüne göre yapılır.” Şeklinde hüküm mevcut iken, Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 gün ve E : 2016/181, K: 2018/111 sayılı kararıyla; maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi dışında kalan bölümünün, Anayasa’nın 2., 35. ve 46. maddelerine aykırı olduğundan bahisle iptal edildiği anlaşılmıştır.

İptal edilen bölüm içerisinde kalan “Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.” cümlesi kapsamında, bakılan görev uyuşmazlığında yargı yolunun değişip değişmeyeceği hususu irdelendiğinde; davacıların taşınmazları üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanmasının, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğindeki imar planından kaynaklanması; davacıların bu işlem sebebiyle doğduğunu iddia ettikleri zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceğinin tartışmasız olmasının yanında; Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararının gerekçesinde; bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda görülmesinin gerektiği, diğer bir anlatımla taşınmazın malikleri tarafından idari yargıda dava açılabileceğinin hukuka aykırı olduğu yönünde herhangi bir irdelemeye yer verilmediği gözetildiğinde; Mahkememizin bu konuda istikrar bulmuş kararları doğrultusunda, yargı yolunun değişmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 9.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25.12.2018 gün ve E:2018/571 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir." Saygılarımı sunarım.

Recep Bey, paylaşımlarınız ve değerli bilgilendirmeniz için öncelikle çok teşekkür ederim. Ancak benim sormak istediğim tam yargı davası dışında taşınmaz malikine tanınan başkaca bir hukuki yol var mı ? Çünkü müvekkilim arsa bedelinden ziyade imar planından taşınmazına ilişkin yapılan park alanı kısıtlamasının kaldırılmasını talep ediyor. Yapmış olduğum araştırma neticesinde böyle bir durumun ancak belediyeye yazılı müracaat edilerek istenmesi ve belediyenin söz konusu talebi kabul etmesi halinde imar planından çıkarılabileceğine ilişkin bir neticeye ulaştım.
Anayasa Mahkemesi her ne kadar 05 Nisan 2019 tarihli kararı ile hukuki el atmaya dayalı tazminat davalarında idareye başvuru ve uzlaşma yapılması şartını iptal etmişse de ben kısıtlamanın kaldırılması için bir talepte bulundum. Ancak belediye tarafından verilen cevapta revizyon imar planı çerçevesinde değerlendirmeye alınacağına ilişkin net olmayan bir cevap verildi. Bu durumda müvekkilinde talebini dikkate alarak nasıl bir yol izleyeceğime karar veremiyorum. Vereceğiniz cevaplar için şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılarımla.
Old 08-10-2020, 09:52   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Kamulaştırma K.m. EK MADDE 1. Hükmü ile Yargı uygulamalarına göre, 5 yıllık süre içinde kamulaştırma yapılmaması veya kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planında değişiklik yapılmaması halinin idareye yüklenecek sonucu açıkça gösterilmiştir. Buna göre idarenin bu yükümlülüğe uymaması halinde tapu maliki hukuki el atmadan dolayı bedel davası açabilecektir. Buna ek olarak dava tarihinden geriye doğru işleyen süreç için ecrimisil de talep edilebileceği düşünülebilir ise de,bu talebin ancak imar planları ile kamu hizmetine ayrılan yerin kira geliri getirmesinin imkanı bulunması halinde kabul edilebileceği görüşündeyim.

Kısıtlamanın kaldırılması davası açılabilir mi? diye soruluyor. İdare Mahkemesi, idarenin yerine geçerek işlem ve eylem yapamaz. Dolayısı ile "kısıtlamanın kaldırılması" şeklinde bir karar veremez. Yalnız idari bir işlemi iptal etmekle yetinir. Gereğini yine idare yapar. Diğer yandan belirttiğiniz gibi kısıtlılığın kaldırılması imar planlarında değişiklik ile gerçekleşir. "Talebin revizyon imar planı çerçevesinde değerlendirmeye alınacağına ilişkin " cevap kesin nitelikli bir cevap olmadığından İYUK.m.10/2'ye göre bu cavabın talebin reddi olarak değerlendirilip iptal davası açılabileceği kanısındayım. İdare yasada yazılı 5 yıllık süreyi çoktan geçmekle bir hakkın yerine getirilmesi işlemini yapmakta zaten gecikmiştir. Birde talebin incelenmesini öteleyerek daha fazla gecikmeye sebebiyet verme hakkının bulunmadığı söylenebilir. Nitekim Kamulaştırma K. EK 1 m.sindeki 5 yıllık süreyi uzatan geçici 11 maddesi Anayasa mahkemesi28.03.2018 T. 2016/196 E. 2018/34 K.sayılı kararı ile “ bu durumun malike aşırı bir külfet yüklediği ve kamu yararı ile mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozduğu “ gerekçesi ile iptal etmiştir. Davada bu gerekçeden yararlanılabilir.

Bu durumda, önce iptal davası açılıp, sonuç alınamaz ise hukuki el atma davası açılabileceği gibi , iptal ve tam yargı davalarının birlikte açılabileceği gözetilerek iptal olmadığı takdirde hukuki el atma talepli davanın açılabileceğini düşünüyorum.
Old 08-10-2020, 10:56   #5
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

(...Bu durumda, önce iptal davası açılıp, sonuç alınamaz ise hukuki el atma davası açılabileceği gibi , iptal ve tam yargı davalarının birlikte açılabileceği gözetilerek iptal olmadığı takdirde hukuki el atma talepli davanın açılabileceğini düşünüyorum...).
Değerli üstadım,
İptal dâvası, idari yargıda, hukuki el atma ( bedel) dâvası ise, adli yargıda görülmüyor mu? Birlikte açılabilirler mi?
Saygılarımla.
Old 08-10-2020, 11:32   #6
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Cumhur Okyay
İptal dâvası, idari yargıda, hukuki el atma ( bedel) dâvası ise, adli yargıda görülmüyor mu? Birlikte açılabilirler mi?
Kamulaştırma K.na eklenen EK Madde-1’ile uzlaşma şartı getirilerek hukuki el atmadan doğan bedel davalarının idari yargıda görüleceği hükme bağlanmış ve uygulama bu şekilde devam etmekte idi. Anayasa Mahkemesince Ek Madde-1’in “uzlaşma şartı ve idari yargının görevli olduğuna” dair kısmı iptal edilmesi üzerine Yargıtay 5.HD. hukuki el atmalarda davaya bakmanın adli yargının görevine girdiğini verdiği karar ile ifade etmiştir. Buna karşın Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi eski uygulamalarına devam ederek hukuki el atmadan doğan bedel davalarının idari yargıda görüleceği görüşünü muhafaza etmektedir. (avrecepefe Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarından birisini yukarıda yayınlamıştır)
Bu konuda daha geniş açıklamam;
https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=112971 'de yer almaktadır. Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına göre hareket etmenin daha uygun olacağını düşündüğümden ve soru sahibi de idari yargıya başvurmak istediğini ifade ettiğinden , görev tartışmasına girmeden soruyu cevaplandırdım.
Old 08-10-2020, 12:31   #7
a.grl

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Kamulaştırma K.na eklenen EK Madde-1’ile uzlaşma şartı getirilerek hukuki el atmadan doğan bedel davalarının idari yargıda görüleceği hükme bağlanmış ve uygulama bu şekilde devam etmekte idi. Anayasa Mahkemesince Ek Madde-1’in “uzlaşma şartı ve idari yargının görevli olduğuna” dair kısmı iptal edilmesi üzerine Yargıtay 5.HD. hukuki el atmalarda davaya bakmanın adli yargının görevine girdiğini verdiği karar ile ifade etmiştir. Buna karşın Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi eski uygulamalarına devam ederek hukuki el atmadan doğan bedel davalarının idari yargıda görüleceği görüşünü muhafaza etmektedir. (avrecepefe Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarından birisini yukarıda yayınlamıştır)
Bu konuda daha geniş açıklamam;
https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=112971 'de yer almaktadır. Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına göre hareket etmenin daha uygun olacağını düşündüğümden ve soru sahibi de idari yargıya başvurmak istediğini ifade ettiğinden , görev tartışmasına girmeden soruyu cevaplandırdım.

Sayın meslektaşım vermiş olduğunuz bilgiler için çok teşekkür ederim. Sizinde belirttiğiniz gibi Uyuşmazlık Mahkemesi kararına istinaden idari yargıda dava açmayı düşünüyorum. Ancak konu ile ilgili karşılaştığım diğer bir sorun; müvekkilin taşınmazı 2018 yılında satış yolu ile almış olması konusu. Zira Danıştay 6.Dairenin 2015/680 Esas 2015/4767 Karar Sayılı kararı ve yine Danıştay 6.Dairenin 2015/361 Esas 2015/3486 Karar Sayılı kararları ile taşınmazı sonradan satış yolu ile alan malik açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin bulunmadığına ilişkin kararlar verilmiştir. Bu kararlar halen güncelliğini korumakta mıdır yoksa yeni kararlar ile söz konusu bu husus değiştirilmiş midir? Ben yeni kararlara baktım ancak bu durum ile ilgili güncel bir karara rastlayamadım. Bilgilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Saygılarımla
Old 08-10-2020, 14:44   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan a.grl
Konu ile ilgili karşılaştığım diğer bir sorun; müvekkilin taşınmazı 2018 yılında satış yolu ile almış olması konusu. Zira Danıştay 6.Dairenin 2015/680 Esas 2015/4767 Karar Sayılı kararı ve yine Danıştay 6.Dairenin 2015/361 Esas 2015/3486 Karar Sayılı kararları ile taşınmazı sonradan satış yolu ile alan malik açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin bulunmadığına ilişkin kararlar verilmiştir. Bu kararlar halen güncelliğini korumakta mıdır yoksa yeni kararlar ile söz konusu bu husus değiştirilmiş midir? Ben yeni kararlara baktım ancak bu durum ile ilgili güncel bir karara rastlayamadım. Bilgilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.

Bu konuda benim bir bilgim yoktu. Değinmeniz üzerine araştırdım. Danıştay 6.Dairesinin sözünü ettiğiniz kararlardaki görüşünü değiştirdiğine ya da sürdürdüğüne dair daha yeni bir kararına rastlamadım.2017 tarihine kadar devam eden aynı nitelikli BİM kararları da vardır. Anayasa Mahkemesi aşağıdaki bireysel başvuru kararında ve benzeri kararlarında , "taşınmazın satın alınma tarihinden itibaren 5 yılın geçmesi halinde kısıtlamanın kaldırılmamasının, sonradan satın alan içinde mülkiyet hakkının ihlali " oluşturacağını kabul etmiştir. Bireysel başvuru kararlarının tarafı dışında herkese uygulanacağı söz konusu değil ise de, ben şahsen idari yargı organlarından bu doğrultuda kararlar beklemekteyim.

Somut olayda, Anayasa Mahkemesi kararı lehe olmakla birlikte, satın alma tarihi itibariyle henüz 5 yıllık süre geçmediğinden bedele yönelik davada sıkıntı doğacaktır.

T.C.
Anayasa Mahkemesi
Bireysel Başvuru Kararları
Birinci Bölüm


Esas No.: 2016/11586
Karar tarihi: 20.04.2020


TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET BATIBAŞVURUSU
BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR
Başkan : Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
Raportör : Eşref Uğur ŞENOL
Başvurucu : Mehmet BATI
Vekili : Av. Süleyman AKINCI

I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, taşınmazın imar planında kamu hizmeti alanına ayrılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/6/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucunun maliki olduğu başvuruya konu taşınmaz 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmıştır. Başvurucu, bu taşınmazın kamulaştırılması istemiyle Belediyeye başvurmuş fakat bu yoldan bir sonuç elde edememiştir.
9. Başvurucu, bunun üzerine imar planında kamu hizmeti alanına ayrılan taşınmazın rayiç bedelinin ödenmesi istemiyle Belediye ve İdare aleyhine tam yargı davası açmıştır.
10. Antalya 3. İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararda, başvurucunun uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibarıyla taşınmaz için kısıtlılık durumunun mevcut olduğu vurgulanmıştır. Bu bağlamda mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olması durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına rağmen 16/3/2012tarihli satış işlemi sonucu taşınmazı edinen başvurucu açısından kısıtlılık hâlinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetin gerçekleşmediği belirtilmiştir. Antalya Bölge İdare Mahkemesince temyiz ve karar düzeltme itirazlarının reddi üzerine karar kesinleşmiştir.
11. Başvurucu, nihai kararın tebliği üzerine 14/6/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Hüseyin Ünal, B. No: 2017/24715, 20/9/2018, §§ 17-29.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 20/4/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu; taşınmazın imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğini, bu müdahale sebebiyle taşınmazını dilediği gibi kullanamadığını belirtmiştir. Başvurucu, taşınmazının kamulaştırılmamasının mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Anayasa Mahkemesi aynı konu ile ilgili şikâyetleri daha önce incelemiş ve uygulanacak ilkeleri ortaya koymuştur (Hüseyin Ünal, §§ 34-62).
17. Hüseyin Ünal kararında imar uygulamasına konu edilen taşınmazın başvurucu adına tapuda kayıtlı olması nedeniyle Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülk teşkil ettiği belirtilmiştir (Hüseyin Ünal, § 37). Bu taşınmazın uygulama imar planında kamu hizmeti alanı olarak ayrılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kabul edilmiş, söz konusu müdahalenin niteliği sebebiyle mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin genel kural çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Hüseyin Ünal, §§ 38-41).
18. Anayasa Mahkemesi 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri ile 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen geçici 11. maddeye dayalı olan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığını değerlendirmiş, ayrıca taşınmazın kamu hizmetine tahsis edilmesine yönelik müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğunu açıklamıştır (Hüseyin Ünal, §§ 44-50). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin 28/3/2018 tarihli ve E.2016/196, K.2018/34 sayılı kararı ile anılan madde iptal edilmiştir. Bu çerçevede ölçülülük yönünden yapılan değerlendirmede ise uygulama imar planının onaylanmasından itibaren beş yıldan fazla süre geçmesine rağmen imar planında kamu hizmetine ayrılan taşınmazın kamulaştırılmaması ve herhangi bir tazminat da ödenmemesinin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği kanaatine ulaşılmıştır. Bu sebeple başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamunun yararı arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu ve müdahalenin ölçülü olmadığı kabul edilmiştir (Hüseyin Ünal, §§ 51-62).
19. Somut başvuruda da başvurucuya ait taşınmaz uygulama imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmıştır. Başvurucu bu taşınmazı 16/3/2012 tarihinde satış yoluyla edinmiştir. Başvurucunun taşınmazın maliki olduğu tarihten itibaren Anayasa Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla beş yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen taşınmazın hâlen kamulaştırılmadığı ve kendisine herhangi bir tazminat da ödenmediği dikkate alındığında bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçülü değildir.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
22. Başvurucu, ihlalin giderilmesini istemiş; maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
23. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
24. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§55, 57).
25. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
26. Somut olayda başvurucuya ait taşınmaz imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmıştır. Müdahalenin temeli olan taşınmazın imar planında kamu hizmetine ayrılması idari bir işlem niteliğindedir.Başvurucunun mülkiyet hakkı idari bir işlem nedeniyle ihlal edilmiştir. Ancak idare aleyhine açılan tam yargı davasında da mağduriyet giderilememiştir. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından da kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
27. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, ihlal sonucuna uygun olarak tazminata hükmedilmesinden ibarettir. Tazminat miktarının belirlenmesi hususu ise bu konuda uzmanlaşmış derece mahkemelerinin takdirindedir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesinegönderilmesine karar verilmesi gerekir.
28. Yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yetkili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlal sonucu açısından yeterli bir giderim sağladığı anlaşıldığından başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
29. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 3. İdare Mahkemesine (E.2014/1454, K.2015/1367) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/4/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Old 08-10-2020, 22:06   #9
Av. Gözde Gürel

 
Varsayılan

Merhabalar Sevgili Meslektaşlarım,
Benimde aynı konuda bi sorunum var fakat benim müvekkilim taşınmazı satın almıyor, annesi ile aralarında yapmış oldukları ölünceye kadar bakma akdi kapsamında taşınmazı 2,5 yıl önce üzerine devralıyor. Dolayısıyla müvekkilin taşınmazı üzerine devir aldığı tarih göz önüne alındığında 5 yıllık sürecin dolmadığı açık. Ancak ben acaba anne ile müvekkil arasında yapılan sözleşme tarihi itibari ile 5 yıllık süreyi başlatabilir miyim diye düşünmekteyim. Araştırdım ancak konuya ilişkin net bir şey bulamadım. Bu konuda bilgisi olan meslektaşlarım paylaşım yapabilirse çok sevinirim. Ayrıca Yücel bey çok değerli bilgiler paylaşmışsınız bende çok faydalandım size ayrıca teşekkür ederim.
Old 09-10-2020, 10:08   #10
d012uk

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım görev hususu ile ilgili olarak aynı anda hem fiili hem hukuki el atma olduğu takdirde davanın adli yargıda görüleceğine ilişkin yargıtay kararı vardı. Kararı bulursam paylaşırım.
Old 09-10-2020, 12:50   #11
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Gözde Gürel
Benimde aynı konuda bi sorunum var fakat benim müvekkilim taşınmazı satın almıyor, annesi ile aralarında yapmış oldukları ölünceye kadar bakma akdi kapsamında taşınmazı 2,5 yıl önce üzerine devralıyor. Dolayısıyla müvekkilin taşınmazı üzerine devir aldığı tarih göz önüne alındığında 5 yıllık sürecin dolmadığı açık. Ancak ben acaba anne ile müvekkil arasında yapılan sözleşme tarihi itibari ile 5 yıllık süreyi başlatabilir miyim diye düşünmekteyim.

Anayasa Mahkemesi kararında 5 yıllık süreyi davacının "taşınmazın maliki olduğu" tarihten itibaren başlatıyor. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile mülkiyetin devri vaat edilebiliyor. Tapulu taşınmazların mülkiyeti ise ancak tapudaki tecil tarihinde veya hükmen verilen tescil kararının kesinleşmesi ile davacıya geçebiliyor. Bu durumda 5 yıllık sürenin başlangıcı olarak sözleşme tarihinin esas alınamayacağını yorum yolu ile söyleyebilirim.
Old 30-11-2020, 14:47   #12
sağlam25

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Anayasa Mahkemesi kararında 5 yıllık süreyi davacının "taşınmazın maliki olduğu" tarihten itibaren başlatıyor. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile mülkiyetin devri vaat edilebiliyor. Tapulu taşınmazların mülkiyeti ise ancak tapudaki tecil tarihinde veya hükmen verilen tescil kararının kesinleşmesi ile davacıya geçebiliyor. Bu durumda 5 yıllık sürenin başlangıcı olarak sözleşme tarihinin esas alınamayacağını yorum yolu ile söyleyebilirim.
Sayın meslektaşım iyi günler ben de size şu konuda danışmak istiyorum.Ben kamulaştırmasız hukuki el atma için bir dava açacağım,bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 T. 2016/181 E.2018/111 sayılı kararı ile Ek Madde-1’in “uzlaşma şartı zorunluluğu artık kalmadı. Peki ben bu davayı açmadan önce ilgili idareye başvurmam da gerekli midir, yoksa direkt dava yoluna mı gitmeliyim?
Bir de eğer başvurmam gerekli ise , müvekkiller 2018 den önce bu davayı açmışlar ve karar verilmeisne yer olmadığı kararı verilmiş. O zaman davadan önce idareye başvurmuşlarsa bu benim başvurma zorunluluğumu kaldırır mı?
Old 30-11-2020, 15:40   #13
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sağlam25
Sayın meslektaşım iyi günler ben de size şu konuda danışmak istiyorum.Ben kamulaştırmasız hukuki el atma için bir dava açacağım,bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 T. 2016/181 E.2018/111 sayılı kararı ile Ek Madde-1’in “uzlaşma şartı zorunluluğu artık kalmadı. Peki ben bu davayı açmadan önce ilgili idareye başvurmam da gerekli midir, yoksa direkt dava yoluna mı gitmeliyim?
Bir de eğer başvurmam gerekli ise , müvekkiller 2018 den önce bu davayı açmışlar ve karar verilmeisne yer olmadığı kararı verilmiş. O zaman davadan önce idareye başvurmuşlarsa bu benim başvurma zorunluluğumu kaldırır mı?
Anayasa Mahkemesi ,Kamulaştırma K.EK 1 maddesindeki hukuki el atmalarda uygulanan "uzlaşma şartını" iptal etmiştir. Anayasa’nın 153. Maddesine göre “Anayasa Mahkemesinin iptal kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar”. Anayasanın bu emredici hükmüne rağmen İdare Mahkemesinin uzlaşma şartı aramasının mümkün olmadığı , uzlaşma başvurusu yapılmadan doğrudan dava açılabileceği görüşündeyim.

Bununla beraber,elimde Danıştay'ın bu konudaki görüşünü yansıtan bir karar bulunmadığı için size başvurmadan davanızı açın tavsiyesinde bulunamıyorum. Onun için temkinli davranarak davadan önce idareye uzlaşma başvurusunda bulunmanızın bir zararı olmaz. Şimdi açacağınız dava önceki davanın devamı niteliğinde olmadığından ,yeniden başvurmanız gerekecektir.
Old 01-12-2020, 09:16   #14
sağlam25

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Anayasa Mahkemesi ,Kamulaştırma K.EK 1 maddesindeki hukuki el atmalarda uygulanan "uzlaşma şartını" iptal etmiştir. Anayasa’nın 153. Maddesine göre “Anayasa Mahkemesinin iptal kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar”. Anayasanın bu emredici hükmüne rağmen İdare Mahkemesinin uzlaşma şartı aramasının mümkün olmadığı , uzlaşma başvurusu yapılmadan doğrudan dava açılabileceği görüşündeyim.

Bununla beraber,elimde Danıştay'ın bu konudaki görüşünü yansıtan bir karar bulunmadığı için size başvurmadan davanızı açın tavsiyesinde bulunamıyorum. Onun için temkinli davranarak davadan önce idareye uzlaşma başvurusunda bulunmanızın bir zararı olmaz. Şimdi açacağınız dava önceki davanın devamı niteliğinde olmadığından ,yeniden başvurmanız gerekecektir.

Öncelikle çok teşekkür ederim, bu yol süreci uzattığı için doğrudan dava açılması gerektiği görüşündeyim ben de sizin gibi.
Eğer bu yola başvurmazsam imar planı değişikliği ya da kamulaştırma talebi ile ilgili idareye başvurup 60 gün cevap beklemeli miyim? Yani uzlaşma şartı kalkarken bu şart da kalkıp direkt dava yolu mu açıldı?
Old 01-12-2020, 10:25   #15
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sağlam25
Öncelikle çok teşekkür ederim, bu yol süreci uzattığı için doğrudan dava açılması gerektiği görüşündeyim ben de sizin gibi.
Eğer bu yola başvurmazsam imar planı değişikliği ya da kamulaştırma talebi ile ilgili idareye başvurup 60 gün cevap beklemeli miyim? Yani uzlaşma şartı kalkarken bu şart da kalkıp direkt dava yolu mu açıldı?
Benim kanaatime göre ,Kamulaştırma K.da başvuru şartını öngören EK 1 maddesindeki şart kalktığı gibi, Geçici 6 m.si ancak 04.11.1983'den önceki el atmalara uygulanacağından , bu tarihten sonraki hukuki el atmada idareye başvuru şartı aramanın hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

Bununla beraber temkinli davranıp imar planının değişikliği ya da kamulaştırma yapılması için idareye başvurulduğu takdirde, 60 günlük sürenin beklenmesi gerekecektir.
Old 02-12-2020, 08:51   #16
sağlam25

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Benim kanaatime göre ,Kamulaştırma K.da başvuru şartını öngören EK 1 maddesindeki şart kalktığı gibi, Geçici 6 m.si ancak 04.11.1983'den önceki el atmalara uygulanacağından , bu tarihten sonraki hukuki el atmada idareye başvuru şartı aramanın hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

Bununla beraber temkinli davranıp imar planının değişikliği ya da kamulaştırma yapılması için idareye başvurulduğu takdirde, 60 günlük sürenin beklenmesi gerekecektir.

çok teşekkür ederim vaktinizi ayırıp cevapladığınız için,iyi günler diliyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
hukuki el atma ve kamulaştırmasız el atma davası imsel Meslektaşların Soruları 12 14-06-2023 18:23
Hukuki ve Fiili El Atma dejure Meslektaşların Soruları 0 05-03-2020 00:21
Kamulaştırması el atma-hukuki el atma üye51463 Meslektaşların Soruları 0 15-07-2018 21:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07869411 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.