Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadınların Cinsel Hak ve Özgürlükleri

Yanıt
Old 28-06-2006, 15:02   #91
Admin

 
Varsayılan

Sayın Çakıcı,

Bence nerede durmanız gerektiğini bilmeniz lazım.. Görüldüğü kadarıyla siz kimsenin fikrini değiştiremiyorsunuz, kimse de sizin fikrinizi değiştiremiyor (ki zaten bir forum sohbetinin amacı da bu olmasa gerek). Tüm fikirlerinizi tekrar ve tekrar ve tekrar bu konu içinde paylaştınız. Konuya eklenen 90 yanıtın üçte biri sizden geldi (sildikleriniz hariç). Eminim tüm okuyucular ne düşündüğünüzü, niye düşündüğünüzü öğrendi. İsterseniz bu konuyu bırakın artık. Biz de belki biraz da "taze" düşünceler duyabiliriz (her görüşten). Konuya eklenen her yanıta yanıt vermek zorunda değilsiniz. Forum tartışması bu demek değil. Forum konusu kendi mecrasından çıkıyor, "Nilgün Çakıcı ile Kadınların Cinsel Hak ve Özgürlükleri hakkında Röportaja" dönüşüyor.
Old 28-06-2006, 15:18   #92
NİLGÜN SEYMEN

 
Varsayılan

Zaten bıraktım sn ADMİN..

Hatırlatmanız gereksizdir..
Nerede durmam gerekirdi sizce..!Adımın önünde AV..ünvanı olmadığı için belki katılım hakkım da yoktu..Belki şiir yazmam da yanlıştır..!
Halkın toplumun yok sayıldığı bir adalet konuşulurken benim haddim değildir.
<<Kadın hakları ve cinsellik konusunda yazmak..!>>
--------------------------------------------------------
Lütfen bu konudaki tüm yorumlarımı siliniz..

saygılar
nilgün
Old 28-06-2006, 16:44   #93
NİLGÜN SEYMEN

 
Varsayılan

Nerede durmam gerekiyordu..!
Ben bekaret konusunu asla ağzıma almadım..Tek savunduğum,Türk örf ve adetlerimizin gerektirdiği -AİLE KAVRAMI VE NİKAH formalitelerinin yerine getirilmeden cinsellik yaşanmasının toplumumuzda doğal karşılanamayacağı idi.
Ayrıca doğacak çocukların nüfus kayıtları ve de nesli,n korunması mevzuatlarında da bu tartışılmazdır..
Ben bir anne olarak bunu savundum ve sert bir ses tonu ile susturuldum..
Bu durumda vardığım sonuç-nikaha -gerek bulunmadığıdır,cinsellik konusunda..!
Baba adaylarının,mahkemede DNA.testleri istemi ile mahkeme talepleri de
mevcut dava sebeplerindendir..Bu da evlilik içi cinsel özgürlüğe örnek teşkil ediyor sanırım.
Benim hijyen derken bahsettiğim konu da budur..Düşüncelerin bu denli yakıcı bir uslupta susturulduğu başka hiçbir platform da olamazdı.
Bu konuda da ayrıca teşekkürler sn Admin..
Old 28-06-2006, 17:15   #94
Jurist Enes

 
Varsayılan

Anadolu'da -köylerde kasabalarda -değil her yörede bu böyledir.
Tekrar çifte standart konusunu yazmak gereğini de duyuyorum;
***********************************************
Bir erkek eğlenir ve elinin kiridir denir..
Hatta bunları münasip mekanlarda anlatarak egolarını da tatmin eder.
Ama iş evliliğe gelince olabileceği kadar titiz ve hassas davranır ve eşi,çocuklarının anası olacak insanı araştırır..araştırır.

evet Nilgün hanım düşünceleriniz çok doğru vefakat bir şeylerin değişebilmesi için öncelikle ERKEKLERİN bilinçlendirilmesi gerekmekte benim kanaatimce.Bu konu öyle basit bir konu değil çözümü uzun zaman alır. Kendi kültürümüzü yozlaştırmadan kültürümüzün kangren olan yanlarını kesip atmalıyız
Old 16-08-2006, 20:08   #95
Av.Ayşe

 
Varsayılan Bin 600 köyde kadın sünneti son buldu

Senegal'in bin 600 köyünde artık kız çocukları sünnet edilmeyecek. UNICEF, Senegal'in bin 600 köyünde kız çocuklarının artık sünnet edilmeyeceklerine yönelik karar alındığını bildirdi.

UNICEF, TOSTAN Organizasyonu ile birlikte Senegal'deki kız çocuklarına ve kadınlarına temel eğitim kursları vermek için bir takım çalışmalar yürüteceklerini açıkladı.

UNICEF'in verdiği bilgiye göre, kurslarda kadın sünnetinin tehlikeleri üzerine bilgiler verilecek. 2002'den beri verilen kurslara 13 binden fazla kadın ve erkeğin katıldığı vurgulandı.

28 ülkede uygulanıyor

Geçmişi İslam ve Hıristiyanlık'tan öncesine dayanan kadın sünneti, başta Senegal olmak üzere, birçok Afrika ülkesinde hala uygulanıyor. Senegal'de 1988'de yapılan araştırmada, sünnetin Müslümanlar dışında öteki kesimler tarafından da uygulandığı ortaya çıkmıştı.

28 ülkede uygulanan kadın sünneti, dünya genelinde 150 milyon kadını kapsarken, günde 6 bin genç kadın bu vahşet dolu uygulamaya maruz kalıyor.


http://www.gundemimiz.com/haber.asp?haberid=16762
Old 25-08-2006, 10:33   #96
sedad

 
Varsayılan

Herkese merhaba,
Sayın Veysel'in sorulara verdiği cevapları okuduğumda kanım dondu.Kendisinin cürreti karşısında şaşkınlığım devam ediyor.Bu,erkekliğin ötesinde kişisel bir bencillik de bence.Empatiden nasibini almamış bir insansınız Sayın Veysel.Umarım kendinize benzeyen çocuklar yetiştirmezsiniz.
Benim samimiyetle anlamadığım insanların neden hayatlarının odağına bekaret-namus ikilisini oturttukları ve daha elzem mevzular hakkında kafalarını yorma gereği duymadıkları.Burada kastettiğim insanlar malum konu nedeniyle çevrelerindeki erkekler ve kadınlar tarafından hayatları çekilmez hale getirilen kadınlar değil.Aksine kendileri de cinsellikleri büyükleri tarafından baltalanmış,vaktiyle özgürlükleri kısıtlanmış ve şimdi acısını yeni nesillerden çıkaran insanlar.Birazcık akkıllı,kendine yeten insanlar olsalar başkalarının hayatına bu derece müdahele etmezlerdi.bunlar kentte doğup büyümüş,üniversite eğitimi almış,gelişmesi beklenen insanlar üstelik.
Kırsal kesimdekiler ise namus belasının,daha rahat sömürülebilmeleri için önlerine atılmış bir yem,oyalansınlar diye önem atfedilmiş bir kavram olduğunu daha uzun süre kavrayamayacaklar zannımca.
Old 25-08-2006, 12:05   #97
Veysel

 
Varsayılan Kadınların Cinsel Hak ve Özgürlükleri

Sayın Seda ;
Konu hakkında kişisel görüşlerinizi lütfen eleştiri sınırları içinde yazarsanız sevinirim. Kaldı ki son mesajımda konu hakkında artık yazmayacağımı belirtmiştim. Son olarak sayın seda, müsaade edin herkes kendi çocuğunu inandığı değerler ışığında istediği şekilde yetiştirsin.

Saygılarımla.
Old 25-08-2006, 14:55   #98
sedad

 
Varsayılan

Herkese iyi günler,
Sayın Veysel,
Hakaret etmek gibi bir amacım yoktu,fazla hassas davrandınız,yine de kusura bakmayın.Eleştirim zaten değer olarak atfettiğiniz tutuculuğa yönelik olduğu için çocuklarınızı olası yetiştirme tarzınıza yönelik dileğimi geri almam mümkün değil.
Bu arada isim zikreden sizsiniz,zira ben kullanıcı adınıza hitaben yazdım mesajımı,lakin siz kullanıcı adımın (Sedad--seda) ötesine geçmişsiniz.Mühim değil
sedad.
Old 12-09-2006, 16:27   #99
Adilyaşam

 
Varsayılan

Sayın veysele tamamıyla katılıyorum.
Old 12-09-2006, 17:00   #101
Adilyaşam

 
Varsayılan

Yazımda da belirttim tam anlamıyla katılıyorum. Ben bireysel özgürlüklere inanıyorum. Ama her özgürlüğün de bana göre bir sınırı vardır. Sınırsız özgürlük özgürlük değildir. Bir fenomen veya olgunun varolması antitezi ile olanaklıdır. antitezi olmayan felsefi olarak yoktur. bireylerin kendi siyasi,felsefi.etik değerleri vardır. bu düşüncelerinden dolayı insanların suçlanması güncel gelişmiş hukuk sistemleri tarafından olması gerektiği gibi onaylanmamıştır. ben de katılıyorum. ama kadınların ve erkeklerin de bu bağlamda sınırsız cinselliklerini ben kendi bireysel dünya görüşüm ve felsefi etik bakımından kabul etmiyorum. bir toplumu ayakta tutan en önemli kurumların başında ahlak gelmektedir. bazı ahlak kuralları vardır ki o toplumun temellerinden sayılır. eğer toplum bu temel kuralları değiştirecek değişimi hızlı yaparsa toplum yerine yeni dizgeyi koymakta zorlanır ve ne yazık ki toplumda çürüme yozlaşma başlar. bu da çok tehlikeli bir durumdur. bizim toplumumuzun yüzyıllarca oluşmuş bir sistemi ve ahlak anlayışı vardır. bunu bir anda değiştirirseniz toplum için hiç olumlu sonuçlar vermez.cinsellik de bunlardan biridir. bizim ülkemizde bekaret hala önemlidir ve bunu bir iki hatta 10 yıllarca değiştiremezsiniz. uzun bir zaman süreci gerektirir. ayrıca şunu da belirtmek istiyorum neden bekarete önem verenler tu kaka oluyor da önem vermeyenler modern oluyor. bunun ölçüsü nedir. bir erkek evlendiğinde çok sevdiği eşinin daha önce biriyle birlikte olmasını istememesi neden kötü oluyor. o da o kişinin özgürce seçtiği bir seçimdir. herkes istediği düşünceyi benimseyebilir. yeter ki başkasına zarar vermesin ve açıkça suç işlemeyi tahrik etmesin. ben sizin gibi düşünmüyorum ama siz de istediğinizi düşünebilirsiniz. aslında yazacaklarım çok ama fazla zamanınızı almak istemem. ama şunu belirtmek istiyorum ben kesinlikle herkesin özel hayatına saygılıyım kimseyi ahlaksızlıkla suçlamam tamamen bu konuda kendi düşüncelerimi yazdım. Saygılarımla..
Old 12-09-2006, 17:21   #102
mehmettas022

 
Varsayılan

evet arkadaslar toplumun diğer bir yarasına değinmişsiniz teşekür ederim size....

öncelikle herkes saf ve temiz olanı ister bu bir gerçek ama insanın kendisi saf ve temiz değilse bunu israrla isteyemez bence
kız bakire mi değil mi bence kız ne olduğu kadar erkekte bunda önemlidir ama toplum erkeğe bu konuda da torpil geçmiş 'helel be olum ne çapkın ha yav sen bi tanesin' bu bayan olunca hepimizce malum 'kırık ayakya birde ben ayaklasam' gii çirkin düşünceler malesef
ayrıma karsıyım bu konuda da karşıyım
bakın size bir olay anlatacağım konu avusturalya da geçiyor aynen söyle: adam evleniyor 23 yaşındaki bir kız ile ama ilk gecede kızın bakire olduğuu öğreniyor bunun sonucunda kızın anesini mahkemeye veriyor nedeni ise tamai ike bu ,anne kızın gelişimi sırasında ilgilenmemesi
buda bir gerçek ama bence buda iyi değil
veya bir başka olay anlatayım amerika da bazı partiler düzenlenir eşli sekilde sonra ilişki iin eş değşi yapılır eminim sizd ebenim gibi düşünüyorsunuz tamamıyla iğrenç
bunların hepsi sosyal çöküntünün nedenidir türkiyede bunu yaşıyor su aşamada ama daha erkelerin rolu sosyal hayata daha fazla olduğu için erkek baskın geliyor ama hızla buda değşiyor belirtmeliyim,
en güzeli hiç birimiz bunları yapmamız hem bay hemde bayan
ne kızların hayalleri ile oynayalım nede illede bekaret diye tuturalım seviyorsan seviliyorsan sorun yok herkes zamanında sever ve güvenir ama erkekler bu güveni boşa çıkarıyorsa bunun suçu bayanda değildir bence ama buu konuda dediğim gibi bayanlarımızda artık boş durmuyor ayrıca belirtmeliyim onlarda artık çaplık yapmaya azda ollsa başladılar
umarım bu kötü davrışlardan hem bay hemde bayan olarak vaz geçeriz sonuç ne olursa olsun o bayanlar bu memlektin anaları olacak saygıda bir eksiklik olmaması gerekir( bayanlar sizde kanmayın artık su erkeklere ya )
Old 12-09-2006, 23:29   #103
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Yasada suç olmayanı uygulayıcıları suç addederse, onlu yıllar bile topluma yetmeyebilir.

Bekaret kavramının yokluğunu savunanlar da, sınırsız cinsellik ve dejenerasyondan sözetmiyor. Erkek ve kadının cinsel yaşamı, sadece erkeği ve sadece kadını ilgilendirir deniyor, bir diğer ifade ile bireysel özgürlük alanında kalır deniyor.

Yok olan kavram, yoktur, tartışması, talep (?) edilebilirliği, namus, töre veya başkaca herhangi bir nam altında ölümcül yaptırımları, yargısız infazları, bekçileri, 17 yaşında yargıçları yoktur. Herkes kendi bedeninden kendisi sorumludur.

Hala tabu ya, kelimelere böyle dökülünce varlığını savunanları ne denli rahatsız edici olabileceğini de bir yandan anlayabiliyor insan veya müstehzi veya öfkeli nazarlarla okunabileceğini de.

Halbuki en öz haliyle, kadın üzerinde adı geçen kavram üzerinden yola çıkarak söz ve egemenlik sahibi olmuş erkeğin hükümranlığına son veren, kadını insan, erkeği insan potasında eriten bir durum yokluğu, o kadar. Yani bu kadar insanca bakış açısı. Kadın üzerinde söz söylemeyi, onun bedenini değerlendirmeyi, onu yargılamayı sona erdir vargısından başka bir açmazı da yok yokluğunun. Sorun nerede?

Şuna tümüyle katılıyorum, tez varsa antitez vardır.

Bekaret olgusunun bir kısım veya çok kısım haliyle, hafızalarda yerini kısmen veya aynen halen koruyor olması da bir tezdir, ne ki artık antitezi yasa korumaktadır.


Saygılarımla...
Old 15-09-2006, 17:46   #104
mehmettas022

 
Varsayılan merheba

arkadaslar benim merak ettiğim önemli olan insanın insan olması ve birbirlerini sevmesi mi yoksa bekaret mi..........
siz bir insanı sevdiği için mi yoksa başka bir şey için mi evleniyorsunuz anlayabilmiş değilim....
oturup düşünelim bir defa kız kendi bekaretini kendisi bozmuyor herhalde biri çıkıp bayana çok hoş hayalleri önüne seriyor ve sonra bir şekilde ayrılıyorlar anlatmak istediğim bekaretini yitirmiş bayanlara suç işlemiş damgasını vurmaya çalışan arkadaslara sesleniyorum erkeğin hiç mi suçu yok o zaman önce erkekleri düzeltin o zaman bayanlar kendiliğinden düzelir kendiliğinden sorun bizdn başlıyor bizdede çözüme kavuşuyor
bu güne kadar hep erkek neden olsa o yapar dendi bu konuma geldik
Old 23-10-2006, 21:58   #105
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Fransa’da “bekaret sertifikası” tartışması



Fransa’da jinekologlardan giderek artan bir biçimde Müslüman kadınları için “bekaret sertifikası” vermeleri istendiği belirtiliyor. Fransa Jinekologlar Odası Başkanı Prof. Lansac, “Doktordan ‘malın kalitesi’ni tespit etmesi isteniyor” diyerek bu tür taleplerin kabul edilemez olduğunu vurguladı.



Avrupa’da Müslüman kadınlarının “peçe” kullanması tartışmaları sürerken Fransa’da jinekologların giderek artan bir biçimde “bekaret sertifikası” talepleri ile karşılandığı belirtildi.



Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Figaro, “İslamcı baskılar jinekologlar arasında alarm yaratıyor” başlıklı haberinde Fransa’da jinekologlardan giderek artan bir biçimde Müslüman kadınları için “bekaret sertifikaları”nı vermeleri istendiğini belirtirken doktorlara yönelik saldırılara dikkat çekti.


Le Figaro, Paris’teki bir hastanenin doğum bölümünde yatan bir Müslüman kadınını muayene etmeye hazırlanan doktorun hastanın eşi tarafından saldırıldığına dikkat çekerken bu tür saldırıların daha önce de meydana geldiğini kaydetti.


Hastane ortamında artan bir İslamcı kökten dinciliğin hissedildiğini öne süren gazeteye konuşan Fransa Jinekologlar Odası Başkanı Prof. Jacques Lansac da, bu tür saldırıların kabul edilemez olduğunu belirterek, “Tüm dinlere saygı gösterilmeli ama hastanelerde laiklik ilkesi uygulanmalı” diye konuştu.


Lansac, doktorlara yönelik “bekaret sertifikası” taleplerindeki artışa değinirken de “Doktordan ‘malın kalitesi’ni tespit etmesi isteniyor. Oysa kadın bir mal değil” diyerek bu tür taleplerin kabul edilemez olduğunu vurguladı. -ANKA-


22.10.2006 14:04:00

http://www.stargazete.com/starextra/...?haberID=40154
Old 24-10-2006, 12:52   #106
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Bu tartismayi Sn. Sehper'in mesaji sayesinde farkettim, sagolsun.
Cinsel hak deninilnce tartismalerin bekaret üzerine yogunlasmasi cok normal ( Sn.Kayar her zamanki gibi konunun degisik yönlerine dikkat cekmek istemis, ama topluluk bekaret tartismasina daha cok ihtiyac duymus göründügü kadariyla)

Sirin Tekeli'nin cevrisiyle yayimlanan bir kitap(cik) var : Baslangicinden günümüze kadin haklari. Yazari Paris ve Madrid barosuna bali avukat - Ney Bendason. Bendason'un kitabinin ilk bölümü kadinlarla ilgili mithoslara ayrilmis, bunlardan biri de : kadinin bekareti mithosu. Bir sayfalik bir bölüm ama "yeni baslayanlar icin" tatminkar sayilir Bakirelere yüzyillar boyunca uygulanan siddeti gördügünüzde düsünmeden edemiyorsunuz : bu nasil kutsallik? Kutsal sözcügünün kendisi de iyi bir cözümlemeye muhtac ya, neyse.

Pinar Ilkkaracan'in derledigi Müslüman Toplumlarda Kadin ve Cinsellik adli kitabin "Bekaret ve Ataerki" baslikli bölümünün yazari Fatma Mernissi cok hakli olarak söyle diyor : " ..(B)ekaret, erkekler arasinda bir meseledir, kadinlar bu meselede sadece sessiz birer araci rolünü üstlenir.Namus gibi bekaret de sadece erkeklere özgü bir saplantinin tezahürüdür -esitsizligin,kitligin damgasini vurdugu, bazi insanlarin onur kirici bir bicimde baskalarinin tahakkümü altinda olmasi yüzünden bütün bir toplumun, tek insan gücü olan özgüvenden mahrum kaldigi toplumsal yapilarda görülür.Namus ve bekaret kavramlari, erkegin itibarini kadinin iki bacagi arasina yerlestirmektedir."

Birinin "saf ve temiz" olmasinin bakir olmasi ile eslestirilmesi bir tuhaf. Hele hele siz bakir degilseniz karsidakinden de bekleyemezsiniz tezi iyice tuhafima gidiyor, dogrusu. Siz ister bakir olun ister olmayin bunun karsidaki ile ne ilgisi var? Bekaretin "talep edilebilirligi" bu sekilde mi aklaniyor? Bu tami tamina muhafazakar bir görü$ün "ilerici" imis gibi pecelenmesidir, kanimca. Tipki, cinselligini yasamak istiyorsan bunu toplumun tanidigi, hosgördügü biçimde, yani evlilik icinde yasamalisin, yoksa zarar görürsün, ben seni düsünüyorum diye böyle söylüyorum vallahi, topluma uymazsan aci cekersin, demek gibi. Önemli olan aci cekmemek icin inanmadigin bir seye teslim olmak degil, inandigini yasadigin icin sana aci cektirmeyecek bir toplum yaratmaya calismak. Bunun icin cabalamak. Yoksa, kadinlarin artik acidan yana cekinecekleri pek birsey kalmadi. Cinsimiz nice acilari görmüs gecirmistir ve kusaktan kusaga aktarmistir ve hatta bizzat kendinden sonraki kusaga cektirmistir.

Bekaret meselesi, tam olarak bir iktidar mücadelesinin kadin bedeni üzerinden sürdürülmesidir.

Saygilar.
Old 29-10-2006, 19:16   #107
berfin alev ateş

 
Varsayılan

bu konuda biraz yorum yapmakta geciksem bile bir bayan olarak düşüncelerimi söyleme zorunluluğunu hissettim kendimde öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bu konuda av. habibe yılmaz kayarın 04.09.2003 tarihli yazısını okuduğumda tüylerimin ürperdiği ve bugün gelinen düzen toplumsal olmasa bile hukuk açısından kayda değer olduğunu düşünüyorum en azından bugün lise öğrencileri elele tutuştuğu için bekaret kontrolüne gönderilmiyor. artık elele tutuşmaya engel olamayacağını anladıklarından mıdır yoksa beyinlerin biraz gelişmesinden midir bilinmez ama bence kayda değer bir gelişme bu. bu ülkede bekaret kontrolünün kişinin rızası dışında yaptılması ve evlilik gibi çok önemli bir kurumun temelinde anlamsız bi zarın rol oynamasını anlayamıyorum ben. bence bu erkeklerin türk toplumunda kadınların yerinin erkelerin istek ve arzularına göre şekillendiğinin açık bir göstergesidir.burdan erkek milletine selenmek istiyorum siz ne kadar karşınızdakinin ilki olmasını istiyorsanız bu doğal bir istek olarak her kadında vardır bizde bunu istiyoruz ama bize gelince evt size gelince neden hayır nerede herkesin haykırarak istediği kadın erkek eşitiği tıp sizin bakire olup olmadığınızı belirlemekten yoksun mu yoksa
Old 10-11-2006, 02:50   #108
Avkt1986

 
Varsayılan

Erkekler cinsel anlamda bayanları kesinlikle anlamıyorlar veya anlamak işlerine gelmiyor.Artık bayanlara cinsel obje olarak bakılmamalı.Sonuçta onlarında duyguları ve düşünceleri var.Erkekler hazları uğruna bayanları kesinlikle inciltmemeli.Sayın Habibe Yılmaz Kayar böylesine önemli bir konuya değindiğiniz için teşekkür ederim.Bu arada bunları bir erkek olarak yazıyorum.
Old 10-12-2006, 07:23   #109
Cest la vie

 
Varsayılan

Merhaba,

Bu konuya cok cesitli bakis acilari okuduk, genelinin tabulara dayaniyor olmasi gercekten oldukca uzucu.

Sadece iki kisi arasinda yasanan bir olayin, kadin icin 'namus' olayina donusmesinin sebebi "bekaret(kizlik) zari" mi yani, diye sormadan edemiyor insan.

Bu konuda yazilmis bir cok mesajda, bir cok talihsiz ifadeler okuduk, aslinda ne yazik ki toplumun genelini yansittiklari dogru, yine de "toplumu olusturanlarin aslinda bizler oldugunu ve degisimin once bizde baslamasi gerektigini" hatirlamak zorudayiz ve ona gore de dusuncelerimize yon vermeliyiz. Belki boylece gencecik nice kizlarimiz, diger tum haklardan en baskini olan "yasama haklarini" ellerinde tutup, diger haklarini da boylece yavas yavas savunmaya gecebilirler.

Alıntı:
Yazan Veysel

1. Kadına " bakire" misin diye sormaya gerek yok, öyle olması gerekir.
2. Bekaret kontrolü için doktora gidilmesine karşıyım, o işi erkek partneri yapmalı.

Hukuk fakultesinin son sinifinda zorunlu olarak okutulan bir ders vardir: adli tip. Ders her ne kadar zorunlu olsa da, dersin icerigi cogu kisi tarafindan kaldirilamadigindan, en azindan bizim hocamiz derse girip girmemeyi ogrencinin keyfine birakmisti. Cogu dersi 4-5 kisi dinledigimizi bilirim. Oysa ne buyuk hata! Aksine, bence herkesin ogrenmesi gereken bilgiler kapsayan bir derstir adli tip.

Bu derslerden birinde konu cinsel suclara geldiginde, kizlik zari (hymen)nin yapisi her yonuyle anlatilmisti. Bu derste cok sasirdigim bilgiler ogrenmistim. Sizin de olaya bakisinizi degistirmesi umuduyla paylasmak istiyorum:

Herseyden once hymenin yapisi=>
Nasil her insanin dis ozellikleri birbirinden farklilik gosteriyorsa, hymenin yapisi da her bayanda farklilik gostermektedir. Bu farklilik; sekil, boyut, bulundugu derinlik ve esneklik kategorilerinde ortaya cikmaktadir.
Alıntı:
Yazan Habibe Yilmaz Kayar
Onun için de bu uzmana danışıyor. Bakıldığında bir değişiklik olmadığı, aksine, girişi dar, enli bir kızlık zarı olduğu görülüyor.

Sayin Kayar'in aktarmis oldugu inanilmaz uzucu olaydan alintiladigim bu bolum, hymenin sekli yapisinda bir saptamada bulunmaktadir. Ustunden 2-3 yil gecmis oldugundan diger sekiller hakkinda ayrintili bilgi veremeyecegim ancak isterseniz internetten arastirma yapip ogrenebilirsiniz.

Derinlik ve esneklik konulari bu konuyu aciklamamin asil nedeni. Hymen, bazi kisilerde cok derinde bulundugundan bir cinsel birliktelik yasansa bile 'yirtilmayabiliyor'. Bu nedenle tecavuz olaylarinin ortaya cikarilmasinda ble, hymen tek etken olarak baz alinmiyor. Hymeni dogum esnasinda yirtilan binlerce kisinin oldugu bilimsel acidan kanitlanmis bir gercek.

Ikinci bir olay ise 'esneklik' konusu. Yine bazilarinda bu zar cok esnek oldugu icin, cinsel birliktelik sirasinda yirtilmayabiliyor. Cok esnek olmasi durumunda yukarida derin olmasi durumunda acikladiklarim aynen gecerlidir.

Bir de tam tersi durumlari var tabii. Hymenin disariya cok yakin bir yerde bulunmasi, ya da esneklik oraninin az olmasi durumu ve 'cinsel birliktelik yasanmamis bile olsa' kolayca yirtilmasi. Bir jimnastik hareketiyle, dusmeyle ya da benzer ters bir hareketle. Zamaninda Almanya'da musluman ailelerin 'kizlik zarlarinin yirtilacagi gerekcesiyle kiz cocuklarinin bisiklete binmesine izin vermedikleri'ni hayretle okumus, bunu anormal bulan Alman ailelerin dusuncelerine ortak olmustum. Nasil bir esitsizliktir!!! Bir incecik bir zar kiz-erkek arasinda cinsel hak ve ozgurlukler basta olmak uzere ne buyuk esitsizlikler yaratabiliyor!

Simdi.. Hala yukarida alintilamis oldugum fikirlerinizi savunuyor musunuz Sayin Veysel?

Bu gibi dusuncelerden oturu kimbilir masum(masum derken, bulundugu cevrenin haksiz ithamlardan uzak olma anlamini kullaniyorum, yoksa kadinlarin cinsel ozgurlugunden yanayim) kac kiz dugun gecesi babasinin evine geri gonderildi ve/veya olduruldu dusunebiliyor musunuz? Kac kisi haksiz yere 'toplum yargilamasindan' gecirilip 'suclu' bulundu..

Ozellikle bu konuda aksi goruste olan ane-babalar, ya da anne-baba olacaklar. Cocugunuz dugun gecesi sizin evinize bu sekilde gonderilse, hala onu yargilar, onun 'iffetsiz'(!!!) oldugunu dusunur muydunuz? Nasil yetistirdiginiz, ne tur fikirleri ona empoze ettiginiz onemli degil. Farzedin ki cinsel iliskiye girmedi evlenmeden once ancak biyolojik yapisi geregi bakire oldugunu gosterecek kanitlar(!) ortaya cikmadi ve 'erkek partneri' hukmunu verip, infazini yapti. Zavalli kiziniz en azindan 'sizi' inandirabilecek mi?

Inanmak once 'bizde' baslar, ayni 'degisim' gibi.. Toplum boyle dusunuyor diye bazi seyleri oldugu gibi kabul etmemeliyiz, belki bugun topluma aykiri oluruz ama gun gelir toplum 'biz' oluruz..

Saygilarimla
Old 10-12-2006, 16:19   #110
A.Turan

 
Varsayılan

Toplumun genel kabul görmüş değerleriyle zıtlık insanı marjinal kılar.
Old 10-12-2006, 19:50   #111
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Konu bunca "genel" ve çok katılımcıyla tartışılmaya başlandığına göre, hiç olmazsa artık, "genel kabul görmek" ten söz edemeyiz.

Marjinalite kavramımız, bu konuda gün be gün farklılaşmakta.

Saygılarımla...
Old 10-12-2006, 22:20   #112
Av.Can

 
Varsayılan

Ben bir erkek olarak bu toplumda özellikle kız çocuklarına yapılan zulümden fena halde yılmış durumdayım.Özellikle üniversite yıllarında bir çok kız arkadaşım oldu ve hemen hepsi ailesinin erkeklerle ilişkilerine müdahalesinden dolayı ufak ya da büyük psikolojik sorunlar yaşıyorlardı ve sorunlarımızın çoğu bu oldu.Ben hiçbirini kullanmadım bi kötülük de yapmadım.Neden bu çocukların cinsellikleriyle bu kadar meşgul bu aileler anlamış değilim.

Her defasında erkek olduğum için şükrediyorum.Çünkü bu toplumda ülkenin başkentinde büyümüş bir erkek olarak cinselliğimi istediğim gibi yaşadım.Kız arkadaşım yokken cinsel ihtiyacımı (ki bu ihtiyaçtır tartışmasız) parayla bu işi yapanlardan karşıladım.Özetle istediğim gibi yaşadım ve yaşıyorum.Erkek olarak birçoğumuzda evlenmeden cinsel ilişkiye girmemeyi erkekliğimizden bir sapma olarak görüyoruz.

Ahlak kavramının da bizim toplumumuzda özellikle dini gericilikle beraber şekillendiğini düşünüyorum.Bu kız çocukları eğitimi ne olursa olsun gerçekten çok bunalıyorlar yeter demek istiyorum.İnsanların sırf insan olduğu için şerefi haysiyeti vardır.Kiminle ne yaptığı yalnız ve yalnız onu ilgilendirir.Özellikle ailelerin çocuklarının bu denli haysiyetlerine ilişkin konularda müdahil olma çabalarını son derece tehlikeli buluyorum.

Toplumun genel yapısı anlayışı vs. lafları geveleniyor.Önce bırakalım insanlar kendi akıllarıyla ilkelerini oturtsunlar.Toplumca belirlenmiş hazır kalıplara girmesinler.Bunu neden sırf marjinal olmak için bir çaba olarak görüyoruz.Bir kişi kızının ya da oğlunun evlenmeden cinsel ilişkiye girmesini istemiyor olabilir.Ama buna hakkı yoktur.Bir çocuğu dünyaya getirmek demek bu tip en temel insani hakkı olan konulara bulaşılması hakkını vermez.Ebeveynlerin buna hakkı yoktur.Kadında en az erkek kadar özgürleştiğinde gerçek ahlak meydana çıkacak ve ortak kullandığımız bir sürü zavallı kadın o zaman kurtulabilecektir.
Old 10-12-2006, 22:26   #113
A.Turan

 
Varsayılan

Maalesef size katılamıyorum Şehper hanım. Bu görüşleri savunanlar halen de marjinaldir.
Old 10-12-2006, 23:16   #114
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Turan

Alıntı:
Toplumun genel kabul görmüş değerleriyle zıtlık insanı marjinal kılar.

diyorsunuz.

Genel kabul görmüş değer nedir?

Hukukçuların genel kabul görmüş " değer"ler karşısında nasıl bir tutumu olmalıdır?

Hukukçular "marjinal" olmaktan korkmalı mıdır?

Devam edelim.

Saygılar
Old 10-12-2006, 23:50   #115
Gemici

 
Varsayılan

Marjinal latincedeki margo, marginis(kenar, uç)kökünden gelen bir kavram. Türkçe’deki „Marjinal„ ve Almanca’daki „ Mariginal„ kelimeleri aynı kökten geldikleri halde anlamları/kullanıldıkları alanlar birbirinden biraz değişik.

Türk dil Kurumu marjinali şöyle tarif ediyor: mecaz, Toplumda görüş ve yaşayış biçimiyle uçlarda bulunan, çizgi dışı, aykırı (kimse),

Almanca’daki anlamı: uçta/kenarda bulunan. Türkçe’de çizgi dışı olmak, aykırı olmak ön plana çıkarken, Almanca’da tali olmak, fazla değeri olmamak, çoğunluk tarafından benimsenmemek vurgulanıyor. Bu mesajın konusu dil değil, ama buna rağmen Türk Dil Kurumu kökü Latince olan kelimeleri neden Fransızca diye sunar bir türlü anlıyamadım.

Almanca’da bir de sosyoloji biliminde kullanılan Margianlisierung (marjinalleştirmek) diye bir kavram var. Aynı kavrama Türkçe'deki bazı sosyolojik çalışmalarda da rastlamak mümkün. Anlamı: Belirli sosyal grupların toplum dışına itilmesi ve bu yüzden de iktisadi ve toplumsal hayatın dışına düşürülmeleri, dışlanmaları. Toplumun diğer sosyal gruplara sunduğu nimetlerden faydalanamamaları. Bu anlamdan yola çıkarak yapılacak bir araştırma kadının toplumumuzda ne ölçüde „marjinalleştirildiği“ konusunda önemli bulgular ortaya çıkarır bence. Burada önemli olan kâğıt üzerindeki haklar değil, gerçek durum elbette.

Sayın Turan,
Saptamanız doğru.
Alıntı:
Toplumun genel kabul görmüş değerleriyle zıtlık insanı marjinal kılar.

İnsanlar sosyal yaratıklardır, varlıklarını ancak toplum içinde ve toplumla birlikte geliştirirler. Bunu yaparken de toplumda var olan değerlere saygı göstermek zorundadırlar. Bunu yapmazlarsa toplum dışına itilirler, marjinalleştirilirler. Toplumsal baskı çoğunluk gibi düşünmeyenleri ya yola getirir, ya da toplumu terk etmeye zorlar.Toplumda var olan değerlere saygı duymayanların o toplumda var olma şansları sınırlıdır.

Ama insanlar sadece sosyal varlıklar değildirler, diğer bazı özellikleri de vardır. İnsanların diğer özelliklerinden bazıları dışarıdan gelen fikirlere ve yeniliklere açık olmaları, düşünüyor olmaları ve bir vicdana ve kişiliğe sahip olmalarıdır. Bu özellikler onları, dışlanma pahasına da olsa belirli durumlarda toplumda var olan değer yargıları ile çelişkiye götürür. Toplumları eski kalıplardan kurtarıp yeniye ve daha adil ve insancıl bir geleceğe götüren de, ilk zamanlarda marjinal olan bu türden fikirlerin sahipleridir. Bu türden ilerleme olmadığı sürece, belirli toplumların kendileri, diğer toplumlar karşısında marjinalleşirler.

Saygılarımla
Old 11-12-2006, 11:30   #116
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Ahu ; "Şimdi halâ yukarıda anlatmış olduğum fikirlerinizi savunuyormusunuz ?" diye sormuşsunuz.

O ifadeler; yazmaktan sonradan son derece üzüntü duyduğum, açıkçası benim için talihsiz ifadelerdi. Herşeyden önce üslubum yanlıştı. Tekrar belirmekte yarar görüyorum ÜZGÜNÜM. Olaya toplumsal bakış açısı ile yaklaşmak istedim ancak içeriğini ne yazık ki cümlelerime yansıtamadım. Sonuç itibariyle o keskin ifadeler ortaya çıktı. Dolayısıyla tepki de ... Zaten nasibimi de aldım.

Ahu hanım ; Gelenekçi toplumlarda birey yaşantısını ve davranışlarını topluma göre, çağdaş toplumlarda ise birey (birey olmuş) yaşam tarzını kendi özgür iradesine göre belirler. Bu genel bir yaklaşımdır. Toplumumuz, gelenekçi toplumdan çağdaş topluma geçişin sancılarını yaşamaktadır. Bu sürecin karınca hızı ile ilerlemesinin başka sebepleride olmakla birlikte, önemli sebeplerden bir kaçı din, kültür ve mevcut siyasi yapıdır. Bu, kişisel düşüncemdir. Tabii ki, namus kavramı (iffet/iffetsiz, - ki, bu kelimeleri bu güne kadar hiç kullanmadım.) "kızlık zarı" ile sınırlı değildir. Ancak bu toplum, günümüzde bunu ölçü almaktadır. Doğru veya yanlış ... İdeal olan ve yaşanan... İşte burda da kişisel düşüncelerimizde farklılıklar ortaya çıkması normaldir.

Mesajınızdaki son iki parağrafta ifade ettiğiniz düşüncelerinize içtenlikle katılıyorum. Ancak, güvenlik duygusu, iletişim, paylaşma, yardımlaşma , ekonomik ve kültürel vs. vs. nedenlerden dolayı ve varlığımızı sürdürebilmemiz için sırtımızı dayadığımız (ben, bireyin tek başına varlığını sürdürebileceğine inanmıyorum.) bu toplumun değer yargılarını bir çırpıda kenara atamayız. Hele işin içinde "din" olgusu varken... Yani olaya salt "ahlak" anlayışı çerçevesinde değil, olaya dini açıdan da bakmakta yarar görüyorum. Zaten "ahlak" anlayışı da "din" kavramıyla ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla aynı zamanda din toplumu olduğumuzu da unutmamalıyız. Bu ifadelerimden töre - namus - bekaret'ten kaynaklı cinayetleri haklı gerekçelere dayandırmak istediğim veya savuduğum izlenimi lütfen çıkarılmasın. Adı ne olursa olsun cinayetin hepsine karşıyım.

Namus anlayışı kişinin ; kişiliği, kültürü, hayat felsefesi, din ve ahlak anlayışına göre değişir. Bunu da kabul ediyorum. Ancak, "özgürlük" adı altında bir takım etik değerlerimizin bir bir dejenere olmasını da buna göz yumulmasını da açıkçası doğru bulmuyorum. Biz ne zaman ki bu değerlerimizi ( -ki bunlar , sınama, deneme ve yanılma neticesi varlıklarını veya devamlılıklarını sürdürürler.) kaybettik, işte o zaman birbirimizi anlayamadık, üzdük, aşağıladık ve hatta yaşama şansı dahi tanımadık.

Sonuç itibariyle ; "bekaret" namus için bir ölçü değildir. Ancak bunun da sınırsız kullanılmasına karşıyım. Nasıl ki her kadının gönlünde saf-temiz-bakir-sadık-güvenilir bir erkek partner yatıyorsa, unutulmamalıdır ki her erkeğinde gönlünde de aynı özellikleri taşıyan bayan/kadın parner yatmaktadır.
Bence her iki tarafında istediği "saf ve temiz" olan.

Saygılarımla.
Old 11-12-2006, 15:49   #117
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.Gemici'nin yazısının son paragrafında belirttiği "Toplumları eski kalıplardan kurtarıp yeniye ve daha adil ve insancıl bir geleceğe götüren de, ilk zamanlarda marjinal olan bu türden fikirlerin sahipleridir." fikrine katılıyorum.
Old 11-12-2006, 18:38   #118
av.abd

 
Varsayılan ...

Sn Veysel,
goruslerinize katılıyorum. ama insanların size gosterdigi tepkiden etkilenmiş olmanızı yadırgıyorum. en baslarda dediğiniz gibi kendi dusuncelerinizi rahatlıkla belirtebilmelidir. degerli uyelerin tahammul edebilmeleri, saygı sınırını aşmamaları gerekmekte. ben açıkçası size haksızlık yapıldığını duşundugum halde siz tepkilerden sanki bir adım geri atmak ihtiyacı hissetmişsiniz. burada kimse erkek yapar kardesim demiyor. kadınların ve çocukların istismar edilmesinden herkes rahatsızlık duyuyor. gereksiz polemiklere suruklemeye ihtiyac yok. bekaret konusunda bakire olmayan birini eş olarak kabul eden bir erkekle etmeyen bir erkeği toplumdaki kalıplara uyuldu yada uyulmadı diye yuhalamak kimsenin haddine değil. ister hukuk sisteminde ister yaradılış inancında, oteki dunyadaki mahkemede zaten yargı mercii belli. insanları yargılamayın. ama özgürlük adına insanın insan olmasından kaynaklanan sıfatlarını yitirmelerini savunmayın. ( genel ) ahlak kuralları özgürlük adına sınırsızlık gibi toplumları çökertebilecek bir hastalığa kurban edilmeyecek kadar değerlidir. saygılarımla.
Old 01-03-2007, 00:28   #119
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

Kadınların cinsel hak ve özgürlükleri;
ayıralım: kadınların cinsel hakkı ve kadınların cinsel özgürlükleri.Garip duruyor değil mi?

Tahminen 200 yıl sonra bu tartışmaları okuyan bir kadın bunlara gülüp geçecek.Çünkü, şu anda çok önemli bir konu gibi görünse de aslında hiçbir anlamı yok.

Kadın bedenini istediği gibi kullanır, kime ne?(!)

Asıl saçmalık,asıl sorun şu: kadının bedenini istemediği halde zorla başkası tarafından kullanılmaya çalışılması.Adam evlilik içi tecavüz gibi şeylere hatta dışındaki tecavüze onay gösteriyor,bunu normal karşılıyor, ama olması gereken bir şeyi ahlaksızlık olarak nitelendiriyor.Bu ikiyüzlülüktür.
Old 02-03-2007, 12:17   #120
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.korayad,

Bu konunun tarih sıralaması nedeniyle ansızın ön plana çıkmasını sağladığınız için teşekkür ederim.

Sn.Katılımcılar,

Konuya sadece 'cinsel özgürlük' diye bakalım. Şimdilik diyorum, dini de bir yana bırakalım; o konuya sonra değineceğim.

CİNSELLİK

Bir çiçeği koklamadan nasıl koktuğunu bilebilir misiniz? Ben sizin adınıza cevap verebilirim: Hayır. Bu saçma soruyu cinselliğin bir deneyim gerektirdiğini anlatmak için sordum. Eğer karşı cinsten arkadaşınızı koklayıp, elini tutup, konuşurken gözlerine, dudaklarına bakıp heyecanlanmamışsanız; cinselliği tatmamışsınız demektir. Cinsellik ille de cinsel birleşmeyle olmaz. O denenecek şeylerdeki son aşamadır; ama son deneyim değildir. Bir başka arkadaş daha edinir ve onunla da el ele tutuşursanız, duygularınızdaki, heyecanınızdaki farkı görürsünüz. Başka bir deneyim başlamıştır artık. Eğer heyecan daha fazlaysa, ilişki ilerler, daha azsa muhtemelen öncekinden daha önce sona erer. Cinsel birleşme olur, ya da olmaz. Kısacası, karşı cinsten edinilen her arkadaş, kendi başına ve bütün olarak bir deneyimdir. Denenen şey, tarafların yaratılıştan sahip oldukları cinselliği uyandıran eylem ve duygular açısından birbirlerine ne kadar cazip geldikleri kadar, kişilik özellikleri açısından da uyup uymadıklarıdır. Örneğin, karşısındakine ilgisini göstermeyen, veya sahip çıkmayan birisi; cinsel dürtünün kiminde daha az, kimindeyse daha fazla duyulmasına yol açar. Yani, cinsellik aynı zamanda entellektüel bir eylemdir.

Eğer karşı cinsten hiç arkadaşınız olmamışsa, cinsel deneyiminiz sıfır demektir. Ancak bu deneyim, dediğim gibi, sadece cinsel birleşme olarak algılanamaz. Yanyana oturup birbirinin vücut sıcaklığını paylaşmak, arada kokusunu almak da cinsel bir deneyimdir. Bir yazara göre bir kadının elleriyle saçını arkaya atışını uzaktan seyretmek bile cinsel bir deneyimdir. Ama insanoğlu için cinsellik her zaman entellektüel uyumla birlikte olmuştur; en azından eş seçimi açısından.

CİNSEL ÖZGÜRLÜĞÜN CİNSELLİĞİ ALGILAMAYA ETKİSİ

Cinsel deneyim ne kadar çoksa, kişinin doğru eşi bulması da o kadar olasıdır. Eğer cinsel özgürlüğünüz varsa, denersiniz, en uygununu bulma şansınız vardır. Bir taraf için uygun bulunan, diğer taraf için uygun düşmemişse, yapacak birşeyin olmadığını kabullenmeleri de o kadar zor olmaz. O ilişkiyi bir tarafa bırakıp, yenisinin peşine düştüklerini görürsünüz. Çünkü doğa onların peşini bırakmaz.

Cinsel özgürlük ne kadar kısıtlıysa, en uygun eşi bulmak da o kadar şans işi olur. Kurulmuş ilişkileri bitirmek de o kadar zor. Hele tarafların ilişkiyi algılamaları oransızsa, yani bir taraf diğerini çok uygun, diğeriyse onu çok uygunsuz bulmuşsa, büyük sorunlar çıkacaktır. Çünkü, taraflardan birinde değil daha uygunu, yeni bir ilişki kurma olanağı bile bulunmayabilir korkusu vardır.

Bu nedenlerle, işe 'kadının cinsel özgürlüğü' diye değil de, 'toplumun cinsler arası ilişkilere bakışı' olarak yaklaşmakta yarar vardır. Her toplum cinsler arası ilişkilere farklı bakabilir. Örneğin, bir afrika kabilesinde genç kız ve erkeklerin evlenme çağına geldiklerinde bütün ailelerin yanında birer hafta kaldıkları ve bu sırada çiftlerin cinsel yaşamına da katıldıkları bilinir. Bu gelenek yerine getirilmeden gençlerin evlenmesine izin verilmez.

Bu aşamada durup, toplumumuzun cinsler arası ilişkilere nasıl baktığını inceleyelim. Aynı yerde oturamazlar, el ele tutuşamazlar, tek başına konuşurken görülemezler, öpüşüp koklaştıkları görülürse de vay hallerine! Özellikle kızlar için durum daha vahimdir; çünkü oğlanların entellektüel değil ama, fiziksel cinsel açlıklarını giderecek düzeneklerin bulunduğu yerler vardır, ama kızlar için böyle bir düzenek de yoktur. Sonuç tam bir felakettir: cinsel açlık ve cinsel cehalet; hem fiziksel, hem entellektüel açıdan. Bunun insanoğlunun cinsel dürtüleri en yoğun hissettiği ergenlik çağında nasıl etkiler yaptığını anlatmaya gerek var mı? Kendini tatmin, eşcinsel eğilimler, tecavüzler, zorla evlendirilmeler, başkalarının eşlerine göz koymalar, büyüklerin küçüklere tasallutu, ensest ilişkiler, vs, vs. Bütün bu hengameyi daha da karmaşık hale getiren bir de dış etken vardır artık: iletişim inanılmaz bir hızla evlere, okullara, her yere dalmakta ve bu cinsel açlık ve cehalet içindeki insanların önüne bambaşka yaşamlar, görüntüler sunmaktadır. Köy kahvelerindeki en favori kanalın adını bilmeyeniniz var mı?

CİNSELLİĞİN DİNLE İLİŞKİSİ - (Din konusunda çok duyarlı olanlar okumasın lütfen; tartışmak için yazılmamıştır, sadece benim görüşümdür)
=================== Dini bölüm Başı ================================================== ======

Din, çok hassas bir konu; kimsenin dini görüşüne saygısızlık etmek istemem. Ancak; yazdıklarımı; ilk emrin 'oku' olduğunu; ve insanın en ayırdedici niteliğinin 'akıl' diye altı çizilerek belirtildiğini gözeterek okumanızı rica ediyorum. Yazdıklarım benim okuduklarımdan anladıklarımdan ibarettir. Herkes kendi okur ve ne anlarsa onu anlar elbette. Anlamak için okuyun, anlamaya çalışın, çünkü siz kendiniz sorumlu olacaksınız, başkası değil; diyen kutsal kitap, ben değilim.

Kutsal metinlerde cinsel birleşmenin nikahsız yapılmasının günah sayılacağı ve çocuk yapmak dışındaki cinsel birleşmelerin, bu kapsamda kendini tatminin de makbul olmayacağı dışında birşeye rastlamadım. Ancak, bu cümlelerin bundan yüzyıllar öncesine ait olduğunu da unutmamak; kutsal kitapları yorumlama işini, ilke düzeyinde yapmak gerekir. Söylenenlerin tamamına bakarsak; ailenin önemi, sahipsiz çocuklara yol açacak şeylerden kaçınma öne çıkar. Savaş, afet gibi nedenlerle dul kalan ve koca bulamayan kadınların ikinci, üçüncü eş olarak edinilmesinin sevap olduğu, onların ihtiyaçlarını da gözetmenin toplum için yararlı olduğu bile söylenmiştir. Cinselliği ailenin olmazsa olmaz unsuru olarak tarif ettikten sonra kurulan bu cümlenin sadece cinsel olmayan ihtiyaçlardan söz ettiğini düşünemeyiz. Bu durumda; cinsel birleşme dışındaki hiçbir fiziksel veya entellektüel cinsel faaliyete karşı çıkmanın dinsel dayanağını ben bulamıyorum. Cinsel birleşme içinse sakıncalar belli: sahipsiz kadın, çocuk olmasın. Üstelik evlenmenin sadece tarafların tanrı huzurunda rızalarını beyanlarından öte bir formalitesi olmadığına da dikkati çekerim. Yani, erişkin sayılanlar sadece tanrıya bu iradelerini beyan ederek evlenmiş sayılıyorlar. Bunu kimsenin bilmesi, tasdik etmesi bile gerekmiyor. Neden mi, çok basit: Allah herşeyi görür, bilir, duyar. Bu ilke, en temeli zaten; bir imama veya bizim tuttuğumuz defterlere ihtiyaç yok ki; var mı? İradeyi beyan eden taraflar artık çocuk olacaksa ona da sahip çıkacaklarının sözünü vermiş oluyor; ilahi adalet gününde bunun hesabı sorulur deniyor. Buradan da ben şu sonuca varıyorum: taraflar bu beyanda bulunuyorlarsa, yani anlık şehvete kapılarak değil, yaptıklarının sonuçlarına katlanacaklarının bilincinde olarak birleşiyorlarsa, bunu günah saymak olanaksız. Ama bir çocuk olur ve sözlerinde durmazlarsa, günah o zaman ortaya çıkar. Yapımızdaki herşeyde bir hayır olduğu, dünya nimetlerinden faydalanalım diye yaratıldığımız; ama onlardan ölçü dahilinde, aklımızı kullanarak yararlanmamız gerektiği; en azından 20-30 kere tekrarlanmıştır. Buradaki ölçü ailenin geleceği, toplumun huzuru olarak algılanmalıdır. Nitekim, yaptığımız bütün düzenlemelere rağmen, bu iki şeyi sağlamak mümkün olmuyor. Bugün mevcut olan yasalar da, toplumsal kabuller de kitaba uygun değil; belki nedeni budur.

Kısacası; genelevler açmak ve işletmek günahı teşvik, buralarda ihtiyaç gidermek günah, ancak karşı cinsten iki bireyin fiziksel ve entellektüel cinsellik yaşamaları günah değil. Buna cinsel birleşme de dahil elbette; yeter ki erişkin olsunlar, iradeleri geçerli olsun, sonuçlarının bilincinde olsunlar, ve sahipsiz çocuklar bırakıp günaha girmesinler.
=================== Dini bölüm Sonu ================================================== =======

GENELEVLER

Konuyla doğrudan ilgili değil gibi görünse bile, bence cinsellik tanımıyla, dolayısıyla da cinsel özgürlük tanımıyla da çok yakından ilgili genelevler. Dini açıdan günah sayılan bir eylemi bu yolla meşrulaştıran günümüz dünyasının yaptığı temel bir hata var bence. Bu başlıkta tartışanların 'cinsellik' sözcüğünü algılamalarında içine düştükleri yanılgının nedenlerinden biri bu. İnsanoğlu için cinsellik hayvanlardan çok farklıdır. Kendisine verilmiş olan akıl yüzündendir bu fark. O aklı kullanmazsanız, cinselliğin entellektüel boyutunu gözden kaçırırsınız. Cinsel birleşmenin para karşılığı elde edilebilirliği de, cinselliğin sadece fiziksel cinsel birleşmeden ibaret olduğu yanılgısından kurtulmayı güçleştiren bir durum yaratmaktadır. Hele bir de cinsel özgürlüğü kısıtlamışsanız, bu görüş perçinlenir, çünkü başka, daha doğru yolları kapatmış, engellemişsinizdir.

ÖZETLE

İşte bunların sonucu olarak cinselliğin hayvani boyutu öne çıkar. Kadının cinsel meta sayılması, erkeğin malı olarak alınıp satılması, hükmedilecek bir köle olarak algılanması, cinsel birleşmede isteğinin aranmaması gibi çarpıklıklar önüne geçilemez bir durum olarak sürer gider.

Kadın hakları diye haklar yaratmak yerine; toplumu aydınlatarak cinsel ilişkinin algılanmasında değişiklik yapmaya çalışmakla, çok daha doğru, hedefe yönelik, ve köklü bir iş yapmış oluruz bence. Zor ve uzun sürecek bir iş ama, diğer yöntem eksik ve tam bir çözüm getirmiyor. Sonuçla değil, nedenle ilgilenmek gerektiği doğrultusundaki düşüncelerimden birini daha ifade edebildiysem ne mutlu.

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bekar kadınların anne olma hakkı? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 137 22-01-2015 13:23
Kadınların Kalbine Giden Yol ? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 28 22-05-2012 22:59
Tüm Kadınların Dikkatine şenay Site Lokali 4 03-07-2009 10:20
Kadınların kariyeri evliliği yıkıyor mu? Viyola Site Lokali 5 16-09-2006 22:57
Çaresiz kalmış kadınların acısı... Merhaba Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 29-05-2006 13:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08897400 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.