Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadınların Cinsel Hak ve Özgürlükleri

Yanıt
Old 04-06-2006, 19:16   #31
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
1. Kadına " bakire" misin diye sormaya gerek yok, öyle olması gerekir.
Bir hukuk sitesinin "Kadın Hakları" forum alanında böyle bir ifadede bulunmanın alana saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Bunu Site/forum yöneticisi sıfatımla yazmıyorum (bu alanın zaten kendi yöneticisi var), sadece bir forum üyesi ve alan okuyucusu kimliğimle kişisel görüşüm olarak yazıyorum.
Old 04-06-2006, 23:18   #32
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yapmayın beyler..yaşadığımız çağda hele hele böyle çağdaş bir sitede..,
memleket meselesi kulvarına sokarak konuşulan konuya bakın..
Ben her yeni yayınlanan bir yazıyı okuduğumda kendi adıma ve hemcinslerim adına acı duymaktayım..
Bu 2 kişilik bir konudur..ilişki kapsamına girer..

Sayın Nilgün Çakıcı,

Belirli olayları! okuduğumda ben'de acı duymaktayım. Ama sadece kendi adıma, hemcinslerim adına değil. Ben sadece kendimden ve kendi düşüncelerimden sorumluyum çünkü. Siz'de sadece kendi adınıza acı duyun lütfen, çünkü hemcinslerinizin o konuda neler düşündüğünü bilmiyorsunuz ve bilemezsinizde. Belkide bazıları sizin yazdıklarınızı okurken acı çekiyorlardır.

Belirli olaylardan kastım, bakire değil diye kadının gerdek gecesi babasının evine gönderilmesi örneğin. Veya aynı kadının ve başkalarının gerdek gecesi eve gönderildi diye babası veya kardeşleri tarafından öldürülmeleri.

Forum alanının başlığı 'Kadınların Cinsel Hak ve Özgürlükleri'. Üzerinde tartışılan BEKARET konusu bu hak ve özgürlüklerin odak noktalarından birisi.

Eğer bir ülkede kadınlar ve kızlar bakir değil diye namus adına öldürülüyorsa, konuyu Bu 2 kişilik bir konudur..ilişki kapsamına girer..şeklinde bir ifade ile kapatamazsınız. Konu siz istesenizde istemesenizde toplumsal bir konudur. Ve sadece Türk Toplumunun konusuda değildir. Konu Türk Vatandaşlarının toplu olarak bulunduğu çoğu Avrupa ülkesini de alakadar ediyor ve bu ülkelerin parlamentolarında tartışma konusu olabiliyor,yasa değişikliklerine yol açıyor.

Saygılarımla
Old 05-06-2006, 20:10   #33
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

İnsan haklarından ( kadının insan haklarından da)bahsederken ölçüt alınacak değer nedir?Olması gerekeni gösteren kılavuz nedir?

Ölçüt;kişisel inançlar,yöre uygulamaları,gelenekler,oturduğumuz mahalle ,kapı komsumuzun başından geçen bir olay vs.vs.gibi sayısız çoğaltılabilir örnekler olur ise neredeyse kişi sayısı kadar farklı ve herkese göre değişebilen tanımlamalar sözkonusu olacaktır..Ortak ve insan haklarına uygun bir ölçüt oluşturmak ise pek mümkün görünmemektedir.

Oysa insan hakları sınır tanımayan ve insanlığın büyük ve en önemli kazanımıdır.İnsanın insan olması itibarıyla herkes için vardır ve bu haklar herkesten talep edilebilir .Hak bildirgeleri ile somutlaşmış ,usulüne uygun olarak kabul edilen bu hak tanımlamaları iç hukuk normu halini almıştır ve doğrudan uygulanma olanağı olan en önemli dayanaklardır.

Bu yaklaşımla konuyu değerlendirirken Türkiye uygulaması;
ihlallerin neden olduğunu anlamak, alınacak önlemlerin neler olduğunu tespit etmek bakımından önemlidir.

Yoksa, yapılması gereken insan haklarına aykırı olan yaygın uygulamayı standart olarak takdim etmek değildir .


Son olarak :
Bu alana yazan üylerin hangi cinsiyetten ve kaç kişi olduklarıyla değil de ,yazılanların içeriklerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum

Kadın veya erkek ,kadının insan haklarına saygı duyan ve katkı sağlayan bütün katılımcılara saygılarımı sunuyorum.
Old 05-06-2006, 21:13   #34
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sevgili Habibe Kayar,

Belki de doğru olan, "kadınların cinsel haklarını" durduk yerde tartışmamak artık.

Forumu uzun süre okumamıştım. Bir yıl aradan sonra okuyorum da, 2005 yılında, en azından ceza yasası anlamında sona erdiğini sandığımız konunun, dahası yasal düzenlemenin medeni yasa üzerindeki etkilerinin (evlilikte esaslı bir unsur mudur) nasıl olacağı gibi soruların (medeni yasada karşılığı olmayan , "yok" bir sorunun), bu forumda tartışılırken bile ileri gitmemizi sağlamadığını üzülerek görüyor insan. İleri gitmemekten kastım, köklü zihniyetlerin, köklü zihniyetler olarak kaldığını, yasanın halihazırda değişime dönüşmediği, ya da aracılık etmediğini görmek.

25 no.lu yazıda da dile getirmiştim. Kökleşmiş zihniyetler değişmedikçe, yasaları değiştirmek bir anlam ifade etmiyor, demiştim.Ama şimdi bir ekleme yapmak istiyorum. Toplumun halihazırda -özellikle bu konuda- önünde olan yasa, belli ki sancılı ve bol mağdurlu olarak, ama ille de gün geldiğinde, toplumu dönüştürecek.

Belki yasal olarak da kadının lehine olanı artık tartışmayıp, yasaya aykırılık taşıyan durumları, mağdurların konularını ve sorunlarını ,yaşandıkça gündeme taşıyıp,onları tartışarak, mevcut değişikliğin sindirilmesine böylelikle katkı sağlanabilir.

Ilımlı bayan katılımcıların bile "genç kız-erkek", "norm-bekaret-toplum" gibi kelimeleri hala doğallıkla yan yana getirdiklerini görünce, bunun daha doğru olacağını düşünüyorum.

Artık ayırım yok.Kız-Kadın-Erkek diye bir kavram yok.Yaşı her ne olursa olsun KADIN ve ERKEK var. Öyleyse, bekaret nedir? Yasada karşılığı, tanımı yok?

Erkeklerin cinsel hakları diye bir forum yok.

Öyleyse kadınların cinsel hakları diye de bir forum "artık" olmamalı.

Saygı ve selamlarımla.
Old 05-06-2006, 21:57   #35
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sevgili Sehper

Olan , mağduriyetlerden,mağdurlardan,ihlallerden ,ölümlerden yola çıkıp olması gerekeni anlatma da bir yol elbette.

Hemen deniyorum.Okuyacak katılımcıların uykusuzluğu pahasına....

CHP Adana Milletvekili Prof. Dr. Gaye Erbatur, Töre ve Namus Cinayetleri İle Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin sebeplerinin araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun hazırlamış olduğu raporun görüşüldüğü TBMM Genel Kurulunda aşağıdaki konuşmayı yapmıştır: Konuşmadan bir bölümü aktarıyorum.

Not:Bu trajik öyküyü,olayı yaşayan hekimden doğrudan dinleyen biriyim.Uykusuz kalan ....


Bir kent. Kentin kıyı mahallelerinde bir ev. Evde bir anne. 17 yaşında 1 erkek çocuk ve ondan küçük 3 çocuk daha yaşıyor. Çocuklardan birisi orta 1'dedir ve kızdır. Ağabey kahvede arkadaşlarıyla konuşurken diyorlar ki: "Sen ne biçim ağabeysin, zaten sizin babanız öldü ve siz bu ailenin namusunu koruyamıyorsunuz. Kız kardeşiniz okuldan dönüşte erkek arkadaşlarıyla eve geliyor."

Eve geldiğinde yaptığı ilk iş şu: Daha önceki yıllarda babayı kaybettikleri için, o kişinin değerlerinde, kız kardeşinin okuldan erkek arkadaşlarıyla yürüyerek dönmesine engel olamayan anne ailenin namusuna halel getiren kişi olarak düşünüldüğü için, 17 yaşındaki bir erkek evlat, kendisini doğuran anneyi dövmeye başlıyor.

Komşular araya girmeye çalışıyor; fakat, engel olamıyorlar, çareyi karakola başvurmakta buluyorlar ve polis müdahale ediyor; gelip, çocuğun elinden anneyi kurtarıyor. Ortalık ayağa kalkıyor. O arada -buraya dikkatinizi çekmek istiyorum- güvenlik görevlisi diyor ki: "O zaman bu
çocuğu bir kadın doğumcuya götürelim, kadın doğumcu bunu muayene etsin. Eğer bu bakireyse böyle bir sorun yoktur. Biz, bu çocuğun da gönlüne su serperiz, aile sorunu da ortadan kalkar." Böyle düşünüyor emniyet görevlisi.

Emniyet görevlisi, anneyi, kızı, erkek çocuğu, mahalleden de birkaç kişiyi alıp, bir hastaneye gidiyorlar ve o hastanede bir kadın doğum uzmanı çocuğu muayene ediyor, bir rapor düzenliyor. Düzenlediği rapor ailenin eline geçtiği zaman, ağabey "zaten ben bunu biliyordum, seni öldüreceğim" diyor; çünkü, raporda şöyle bir şey deniliyor: "Kızlık zarında taze yırtık var." Kız başlıyor kendini yerlere atmaya "asla, ben hiç kimseyle hiçbir cinsel ilişkide bulunmadım, böyle bir şey söz konusu bile değil" diyor. Ağabey, sürekli çocuğun üzerine saldırmaya çalışıyor. O zaman emniyet görevlisinin aklına bunları savcılığa götürmek geliyor.

Savcılık bir yazı yazıyor, adlî tıp tarafından muayenesini istiyor. Gelen çocuğun muayenesini yapan kıdemsiz hekim, anlatan
uzmandan danışmanlık istiyor. Uzman, yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: Önce gelen hastanın güven duyacağı bir ortam hazırlarız.
Bu tür muayene koşullarıyla ilgili uymamız gereken birçok protokol vardır. Bu protokollere göre önce hastayla konuşulur, sonra genel bir fizik muayene yapılır, varsa bazı bulguları ya da bulgu ya da delil olabilecek bazı örnekler protokollere göre alınır. En son genel olarak dış genital organların muayenesinin yapıldığını söylüyor. Muayenenin sonunda bir de psikiyatri konsültasyonu isteriz, bu travmadan çocuk nasıl etkilendi diye. Ama, oradaki kadın doğum uzmanı bunu yapmamıştır. Emniyet görevlisinin aklına ilk önce kızın kızlık zarını muayene ettirmek geliyor. Kadın doğum uzmanının aklına ilk önce, bir tek, kızın kızlık zarına bakmak geliyor ve "taze kanama" diyor.

Adlî tıbba geliyor, kıdemsiz doktor muayene ediyor, kızın himeninde eski yada taze travmanın oluşturacağı herhangi bir değişiklik görmüyor. Onun için de bu uzmana danışıyor. Bakıldığında bir değişiklik olmadığı, aksine, girişi dar, enli bir kızlık zarı olduğu görülüyor.
O zaman, uzmanımız, o kadın doğum uzmanı arkadaşla konuşuyor. Uzman, sosyal endikasyon olarak kız yararlansın diye böyle yazdım hocam diyor. Tıbbî etik olmayan bu davranışını, o kişinin hakkını korumak amaçlı yaptığını söylüyor.

Ertesi gün uzman işe geldiğinde, genç arkadaşları "hocam otopsi var, dünkü kızı ağabeyi kesti" diyor. "Nasıl kesti" diyor. "Oradaki kadın uzmanı bildi, yırtık vardı, öbür taraftaki adlî tıp uzmanları yalan söylediler, kim bilir ne yaptılar, ben namusumu temizlerim" diyerek, ağabey, bahçede çiçeklerin bulunduğu bir betonun üzerine kızın kafasını koyuyor ve bir bıçakla boğazını kesiyor ve bütün mahalleli görüyor.


http://www.turkhukuksitesi.com/showt...1879#post21879
Old 05-06-2006, 22:44   #36
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Belki de doğru olan, "kadınların cinsel haklarını" durduk yerde tartışmamak artık.
......
Erkeklerin cinsel hakları diye bir forum yok.

Öyleyse kadınların cinsel hakları diye de bir forum "artık" olmamalı.

Durum dünyanın her tarafında aynı, nereye giderseniz gidin veya nereye bakarsanız bakın,hep aynı şeyi gözlemlersiniz; Hakları ellerinden alınanlar veya diğerlerinin elde ettikleri haklardan yoksun bırakılanlar belirli bir bilinç seviyesine vardıkları andan itibaren haklarımızı isteriz diye feryat etmeye başlarlar.

Kadın hareketinde de durum aynı. Türkiyede son senelerde gündemde olan 'Kadın Hakları' konusu bundan otuz sene önce Avrupada ve bu arada Almanyada gündemdeydi. Kadınlar haklarını aramak için örgütlenirken 'Mein Bauch Gehört Mir'(Karnım bana aittir) diyerek sokaklara dökülüyorlardı.

Bazılarımız o zamanlar bu türden olayları yozlaşmış batının, batı kapitalizminin bir dışa vuruşu olarak algılıyorduk. Bizde konu üzerinde tartışıldığı zaman biz bize benzeriz, bizim kültürümüzde böyle bir şeyler olamaz, çünkü biz kadınlarımızı çok sever onlara çok değer veririz diye olayı geçiştiriyorduk.

Aynı hareketlenmeyi otuz sene sonra Türkiyede görüyoruz. Adına küreselleşmemi dersiniz AB nin dayatması mı dersiniz bilmem, ama böyle bir hareket var. Belki de sadece kadınların ezilmişliğinden gelen bir başkaldırı.

Sayın Sehper,
Sizin "kadınların cinsel haklarını" durduk yerde tartışmamak artık ve kadınların cinsel hakları diye de bir forum "artık" olmamalı dediğiniz gelişim daha yeni başlıyor bence. Böyle bir şeyin olmaması gerektiği konusunda sizinle hemfikirim. Ama böyle birşeyin olmaması için baskının'da olmaması gerekir.

Belirli koşullarda paralel gelişimlerin olduğunun en iyi örneği de, seksenli yılların Almanyasında'da 'Neden erkekler örgütlenmiyor, onlar da örgütlensin' türünden önerilerin yapılmış olması.

Tarih tekerrür etmiyor. Sadece belirli koşullar belirli oluşumlara yol açıyor. Aradaki tek fark bugünün Türkiyesinin bazı konularda yetmişlerin ve seksenlerin Avrupası ile karşılaştırılamıyacağı gerçeği. O zamanların Avrupası neredeyse homojen bir yapıya sahipti. Günümüzün Türkiyesi bir tezatlar ülkesi; Bir tarafta görece bir özgürlüğe sahip modern Türk kadını, diğer tarafta ortaçağ şartlarından daha zor şartlar altında yaşayan veya yaşamak zorunda bırakılan her haktan yoksun kadınlar.

Saygılarımla
Old 05-06-2006, 23:16   #37
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Gemici,

Böyle bir forum "artık" olmamalı derken, tamam artık bu konu çözüldü, böyle bir sorun yok, halloldu vb. bir düşünce, ne yazık ki aklımdan bir an olsun geçmedi.

Ne denli kronik olduğunu bildiğimiz, Habibe hanımın anlattığı olayda da geçtiği üzere, hipokrat yemini etmiş hekimlerimizce dahi "sosyal endikasyon" olarak nitelendirilebilen, sağlanmak istenen "fayda" kavramını kurcaladığınızda dahi ne ölçüde kangren, bu anlamda ister hukuk,ister tıp camiasında, ister ülkenin en güzide ve en modernize görünen şehirlerinde, ister kırsalında, hala karşımızda "ölümcül" sonuçlara gebe , bol sancılı, bol mağdurlu bir toplumsal soruna karşı, bir hukukçu karşı duruşu. Yoksa elbette terazinin kefesi, dünden farksız olarak bugün de kadın aleyhine dengesiz.

Önemli bir hukuk sitesinde, yasanın da yenilenmesine rağmen, arpa boyu yol alınmadığını görmenin getirdiği bir refleksti, artık olmamalıdan kastım.

Yıllarca yasaların kadın aleyhine dengesizliğinden dem vurduk, veryansın ettik ve bugün görüyoruz ki, yasanın değişmesi bu kalıpta hiç bir haksızlığı ortadan kaldırmaya yetmiyor.

Tepkim onadır. Ve bir hukuk sitesi içinde,hiç olmazsa, yasanın yasal olarak varlığını dikteye çalışarak, kadın aleyhine olan toplumsal yargıyı redde çalışmak. Bir hukukçu refleksi. Anlatabildiğimi umuyorum.

Mağdurları tartışalım istiyorum. Uğranılan haksızlıkları, kadının neyin ne olduğunu ayırmakta zorlanacağı bir yaşta, hatta cinsellik kavramının c sini dahi çözememiş, daha bedenini keşfedememiş olduğu bir yaşta, bedenindeki bir oluşum için , kimi okumuşu yararına çalıştığını sanarken, kimisi ise düpedüz kendine kendinden önce biçilmiş ve adına gelenek denilerek -bugün için yasasız- yasalaşmış zihniyetin temsilcisi rolünü üstlenen, üstlenmek zorunda bırakılan, bırakıldığını sanan ve en kutsal hak olan yaşama hakkının bile üzerine yerleştirebilenleri, idam cezasının kaldırıldığı bir ülkede diplomaya ve yargılamaya ihtiyaç duymayan 17 yaşındaki yargıçları ve neden oldukları sonuçları tartışmak.

Belki işe yarayabilir. En azından burada.

Saygılarımla
Old 05-06-2006, 23:45   #38
Gemici

 
Varsayılan

Sayın Sehper,
beni utandırdınız. Yazdıklarınız sadece yaptığım alıntılarla sınırlı değil elbet. Yazdıklarınıza genelde ben'de katılıyorum. Buna rağmen alıntı olarak işaretlediğim cümleleri görünce cevap vermekten kendimi alamadım.

Selamlar ve Saygılar
Old 06-06-2006, 13:54   #39
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Çakıcı,

Belki sandığınızdan çok daha fazla ortak yönümüz vardır.

Benim ifade etmek istediğim, THS de, yani sizin de yazmakta olduğunuz hukuk sitesinde, uzun süredir tartışılan bu konuyla ilgili olarak,yenilenen hukuki kavramlar aracılığı ile artık, en azından bu grupta okuyan, yazan ve aynı sorunları dile getiren bir kadın olarak, "genç kız" kelimesini ,en azından kendi dilinizden silebilmeniz. Bu dahi önemli bir adımdır. İşaret etmek istediğim sadece bu.

Sn.Gemici, ben de sizin yazdıklarınıza katılıyorum. Maksadımı aşarak sizi utandırdıysam özür dilerim.

Saygı ve selamlarımla.
Old 06-06-2006, 15:33   #40
Ayfan Pısıl

 
Varsayılan

Yontmataş döneminde bekaretin önem arzedebilen bir mesele olduğunu sanmıyorum...
Her kişi her çağda düşünce ve değerlerine saygı gösterilmeyi hakader..
İffet = bekaret yaklaşımı da doğru değildir
Old 07-06-2006, 11:41   #41
gülşah

 
Varsayılan

sy.Sehper bu konunun burada tartışılmasına ,örneklerle aydınlatılmasına neden bu kadar karşısınız anlayamadım.eğer yazılacaklar varsa yazılsın bırakınız.sizin karşı çıktığınız noktaları da cevaplamak,fikir sunmak en doğal hakkınızdır burada.kendi adıma severek ve ilgiyle takip ettiğim bir konu başlığı.Habibe Hanım çok teşekkürler konuyu açtığınız için.
Old 07-06-2006, 13:38   #42
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Konunun tartışılmasına, örneklerle aydınlatılmasına karşı mıyım?

Anlatmak istediğimi, hukukçu adaylarına da anlatamıyorsam, yazmamam en iyisi sanırım.
Old 07-06-2006, 15:18   #43
Veysel

 
Varsayılan

Kusura bakmayın, gecikmeli de olsa cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
Sayın Merhaba ; Yurdum erkeklerinin büyük yüzdesinin yanında kadınların da büyük yüzdesi benim gibi düşünüyor. Buna inanın. Kaldı ki o cevizi de erkek tek başına kırmıyor.

Sayın Admin; Ben olaya toplumsal bakış açısı ile bakmaya çalıştım. Saygısızlık yapmak haddim değil. Ancak, yukarıda alıntı yaptığınız ve bana ait o cümleyi kırsala gitmeye gerek yok, yaşadığım Ankara' nın göbeğinde yani Kızılayda, anket olarak, yüz kişiye sorsanız 95' i benim gibi düşündüğünü ifade eder. Siz de buna inanın. Demek ki toplumun % 95' i bu sayfaya saygısızlık yapıyor. Yani yalnız değilim.
Saygılarımla.
Old 07-06-2006, 18:19   #44
Admin

 
Varsayılan

Sayın Veysel,
Alıntı:
Yazan Veysel
bir gerçek var ki, yukarıda alıntı yaptığınız ve bana ait o cümleyi kırsala gitmeye gerek yok, yaşadığım Ankara' nın göbeğinde yani Kızılayda, anket olarak, yüz kişiye sorsanız 95' i benim gibi düşündüğünü ifade eder. Sizde buna inanın. Demek ki toplumun % 95' i bu sayfaya saygısızlık yapıyor. Yani yalnız değilim.
Tesbitinize katılıyorum ve aksini hiç iddia etmedim. Ben de bu düşüncenin ezici çoğunlukla toplum içinde yaygın olduğunu kabul ediyorum, sadece bu düşüncenin bu alanda "nazire yaparcasına" ifade edilmesini alana saygısızlık olarak görüyorum.

Bu toplumun %90'ı da sigara içiyor ama bu gidip sigaraya karşı savaşanlar derneği lokalinde sigara yakmayı mazur kılmaz.

Bu alanda yazışan arkadaşlar bu işi bir ideal uğruna yapıyor. Bu ideale katılmıyorsanız, alanda yazışmama özgürlüğünüzü kullanabilirsiniz. Ancak onların alanında, onların saygı duyduğu bir özgürlüğü bu kadar hafife alamazsınız. Bu alan kadın haklarının gelişmesi amacıyla mevcut olduğuna göre, alan yazışmalarının da bu yönde şekillenmesi alan katılımcılarına duyulması gereken saygının gereğidir.

Saygılarımla,
Old 07-06-2006, 19:09   #45
Admin

 
Varsayılan

Sayın Nilgün Çakıcı,

Alıntı:
Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için affediniz ama gerçek dünyaya bakmamaktasınız..!

Kendi yarattığınız bir rüya aleminde-cinsellikten yana yazmaktasınız..
Burada gerçek dünyayı görmemekten değil, olsa olsa değiştirmeye çalışmaktan söz edilebilir. Kimse toplumun genelinde bu görüş hakim değildir demiyor. Burada tartışılan bu görüşün doğru olup olmadığı, o kadar.

1950 yılında Amerika Birleşik Devletlerine gitseydiniz, orada da hakim olan görüş beyaz ırkın, zencilerden üstün olduğuydu. Eğer Amerikalılar da "ne yapalım kardeşim toplum böyle düşünüyor, siz gerçek dünyaya bakmıyorsunuz, kendi yarattığınız bir rüya aleminde ırkların eşitliğinden yana yazmaktasınız" deyip, kenara çekilselerdi bugün de bu görüş halen hakim olurdu.

Ancak onlar hukuksal düzenlemelerle ve eğitimle bu yaygın görüşü kırdılar ve bugün aynı ülkede ırkçılık en büyük anayasal suçlardan biri ve toplumun büyük çoğunluğu da 1950'nin tam zıddı yönde düşünüyor. Bu noktaya hakim görüşlere boyun eğilerek varılmadı. Tıpkı THS Kadın Hakları alanının da hakim görüşlere boyun eğmek için açılmadığı gibi.
Old 07-06-2006, 20:28   #47
Merhaba

 
Varsayılan

Bu günkü gazetelerde yine bu forum alanına taşınmış bir haber var.
18 yaşında evlendirilen genç kız, bakire olmadığı gerekçesiyle gerisin geri baba evine gönderiliyor ve yine bu gerekçeyle abisi tarafından kurşunlanıyor. Üstelik eniştesi tarafından tecavüze uğramış bir genç kız.

Tabii ki herkes istediği gibi düşünebilir. Fakat bu çağ dışı zihniyeti taşıyanlara, ne benim burada yazacağım karşıt görüşler bir şey ifade edecektir, ne de hemen her gün okuduğumuz yukarıdaki benzer vahşet haberleri, bu beyin tortularını bir nebze olsun değiştirmeye yetecektir.

Elbette erkeklerin çoğunluğu “bekaret” konusunu “erkekliklerinin kutsal gururu” olarak düşünüyor. Ama her nasılsa bu “kutsal gurur”, evlilik öncesi olabildiğince fazla ilişkiyle şişinip, evlilik sürecinde de dışarıda ilişkiler yaşamaktan kaçınmıyor, bunu kendisi için “doğal bir hak” olarak görüyor.

Ondandır ki, bu ülkede aile içi şiddetin her türlüsü had safhadadır. Bu şiddetin kapsamında, kadınlara ve çocuklara fiziksel şiddetten cinsel şiddete ve hatta enseste, töre denilen sorgulanmamış ilkelliğe dayanarak cinayete ve intahara zorlamalara kadar her türlü insanlık dışı vahşet uygulanıyor.

Çoğunluğun böyle düşünüyor olmasını, bu düşünceyi savunmaya bir malzeme olarak kullanmak ve bu düşüncenin doğruluğunu böyle bir kriterle desteklemek, yine bizim çoğunluğumuza özgü “türk işi kıvrak zekayla” bağlantılı olsa gerek.

Kadın erkek eşitsizliğinin ve kadınların hala daha insan haklarının bir çoğundan mahrum bırakılmış olmasının temelinde de, yine bu ilkellikte düşünen “erkeklerin” çoğunlukta olması gerçeği yatıyor.

Onlar ki bencildirler…
Onlar ki kendilerine güvensizdirler.
Onlar ki “insanın öncelikle kendisine karşı saygılı olması” kavramıyla hiç tanışmamışlardır.
Onlar ki iki yüzlüdürler.
Onlar ki korkaktırlar.
Ve onlar ki “erkek” tirler.
Ve onlar gücü kendi ellerinde isterler, insanların eşitliğini bu nedenle reddederler.
Onlar kadını ve hatta kendi çocuklarını boyundurukları altında tutmak isterler.

Ondandır ki, yüz binlerce kadın, hiçbir ekonomik güvenceleri olmadığı halde, bu şiddetten kurtulabilmek için, ya kadın sığınma evlerine baş vurmakta , ya da her türlü mağduriyeti göze alarak boşanmak zorunda kalmaktadır.

Ondandır ki, her yıl yüzlercesi “ erkeğin o kutsal namusu!!!” adına cinayetlere kurban gitmekte, ya da intahar etmeye zorlanmaktadır.

Kendilerine “ erkek olmaktan ötürü doğal hak” olarak gördüklerini, kadınlar için “kadın olduklarından ötürü” yasaklayan ayırımcı düşünce sahipleri, aynı zamanda ülke olarak içinde bulunduğumuz “geri kalmışlığın” da en önemli sebebidirler. Taşıdıkları kartvizitse, her ne olursa olsun, ancak benzer düşünce sahipleri için bir algı yanılgısı ve bir maskedir.

Merhaba.
Old 08-06-2006, 00:12   #48
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yurdum erkeklerinin büyük yüzdesinin yanında kadınların da büyük yüzdesi benim gibi düşünüyor.

Alıntı:
Hoşunuza gider veya gitmez, ifadelerimi sayfaya saygısızlık olduğunu düşünür veya düşünmezsiniz ama bir gerçek var ki, yukarıda alıntı yaptığınız ve bana ait o cümleyi kırsala gitmeye gerek yok, yaşadığım Ankara' nın göbeğinde yani Kızılayda, anket olarak, yüz kişiye sorsanız 95' i benim gibi düşündüğünü ifade eder. Sizde buna inanın.


Alıntıda belirtilenlerin Türkiyenin gerçeklerinden oluşundan site üyelerinden hiç kimsenin bir kuşkusu olduğunu zannetmiyorum. Konu hakkında yazanların çoğunun da bu gerçeği bildiğini düşünüyorum. Eğer bu acı gerçeğe rağman yazıyorlarsa, benimle aynı fikirde olmıyanlara fikrimin doğru olduğunu kabul ettiririm düşüncesinden değil herhalde; Çok çok konu hakkında şimdiye kadar kafa yormamış birkaç kişinin kafasında N E D E N ? diye bir soru işaretinin belirmesini sağlamak ve insanları konu üzerinde düşünmeye davet etmek düşüncesindendir. İnsanlar tarafından gerçekleştirilen tüm gelişim ve değişimlerin temelinde düşünce ve bu düşünceyi harekete geçiren 'Neden ve Niçin' soruları ve bu sorulara verilen cevaplar yatar.

Yüz kişiden 95inin bir olaya doğru demesi o olayın doğru olması ve o kişilerin doğru düşündüğü anlamına gelmez. Bu türden olayları anketlerle veya çoğunluğun fikri ile değerlendirmek her zaman doğru sonuca da götürmez(Anket sonucu gerçekten yüzde doksanbeş mi olur bilemiyeceğim). Çoğunluğun düşüncesine bakılmış olsaydı, çağımızın çoğu diktatörü en büyük haklılardan sayılırdı. Olayları değerlendirirken çağdaş uygarlık, demokrasi ve azınlıkların haklarına verilen önem noktasından hareket etmek gerekir. Çağdaş uygarlığın bu gün geldiği nokta kadınları toplumsal alanda erkeklerle eşit görüyor ve onlara erkeklerin sahip olduğu hakları tanıyor. Biz kadınlarımıza diğer konularda eşitlik tanıyoruz, onları çok seviyoruz, onlara hürmetimiz var, ama cinsel konuda hadlerini bilsinler eşitlik olmaz düşüncesi kadını ve kadın haklarını ciddiye almamaktan öteye birşey değildir.

Bu bizim kültürümüzde yoktur, başka ülkeler dejenere olmuştur, onun için onlar bize ters düşen şeyleri yapıyorlar gerekçelerini kabul etmek imkansiz. Avrupanın tarihine bakarsanız bizde şimdi olan birçok olayın oralarda'da bir zamanlar var olduğunu görürsünüz. Batı bizim şimdi bulunduğumuz noktayı gerilerde bırakmış. Bizim kültürümüzde yoktur, öyleyse kadınları erkeklerle eşit olarak görmem demek, batının ortaçağ düşüncesini günümüz Türkiyesinde savunmaktan başka birşey değildir.

Almanlar kadınlara layık gördükleri 3 K yi bırakalı seneler olmuş; KKK(Kinder, Küche, Kirche) yani çocuk, mutfak ve kilise çağdaş Alman kadını için tarihte kalmış kavramlar.

Bizim'de toplum olarak Kadın kısmının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin, düşüncesinden ayrılıp, kadını iyi ve kötü yanları ile artısı ve eksiği ile bir insan olarak görmemizin zamanı geldi derim.

Saygılarımla
Old 08-06-2006, 09:28   #49
Veysel

 
Varsayılan

Sayın ; Merhaba ;
"bekaret " konusu ile Ank. Mamak' ta yaşanan olayı lütfen birbirine karıştırmayın. O olayın haklılığını kim savunur veya savuna bilir ki? Siz ideal olandan, ben gerçek yaşamdan bahsediyorum. Lütfen birbirimizi kırmadan anlamaya çalışalım.
Sayın Admin; size inanamıyorum, gerçekten inanamıyorum. Bu sayfada yazmak için katılmadığım görüşlerinize alkış tutmamı bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Bu nasıl bir özgürlük ki düşüncelerimizi ifade etmeye tahammülünüz yok.

Saygılarımla.
Old 08-06-2006, 10:00   #50
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Admin ; size inanamıyorum, gerçekten inanamıyorum. Bu sayfada yazmak için katılmadığım görüşlerinize alkış tutmamı bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Bu nasıl bir özğürlük ki, düşüncelerimizi ifade etmeye tahammülünüz yok.
Olayı biraz çarpıtmadınız mı?

1- Olayın bu noktaya geleceğini bildiğim için mesajımı site yönetici kimliğiyle değil, site üyesi kimliğimle yazdığımı ÖZELLİKLE belirtmiştim. Düşüncelerinizi ifadenize tahammülüm var sadece ben de "bir üye" olarak sizin düşüncelerinizle ilgili kendi düşüncelerimi söyledim, görünüşe göre buna tahamülü olmayan sizsiniz.

2- Düşüncelerinizin geneline değil, belirli bir ifadesine karşı çıktığımı tekrar hatırlatayım. Ben hala "Kadına " bakire" misin diye sormaya gerek yok, öyle olması gerekir." ifadesinin bu alanda kullanılmasını son derece yersiz ve kadınlara hakaret olarak görüyorum. Zira bu ifade "öyle olmayan" kadınlar için bir iffetsizlik imasında bulunuyor. İfade özgürlüğüne sığınarak hiç kimsenin böyle bir yakıştırmada bulunamayacağını düşünüyorum. Ben kadın olsaydım, bunu ciddi bir hakaret olarak algılardım.

3- Tekrar hatırlatıyorum: Gidip istediğiniz yerde toplumun geneliyle birlikte sigaranızı tüttürebilirsiniz, ancak bunu sigarayla savaşanlar derneği lokalinde yapmaya çalışmanız bence o derneğin üyelerine saygısızlıktır.

Anlamak istediğinizi değil, benim anlatmak istediğimi anlamaya çalışırsanız, daha kolay anlaşabiliriz.
Old 08-06-2006, 10:45   #51
Veysel

 
Varsayılan

Not : Cevap hakkım doğduğu için yazıyorum.
Sayın Gemici , % 95 ' i sorunu analiz edemiyorda, % 5' imi ediyor. Kaldı ki, doğru bir ama, herkesin doğrusu da farklı.

Sayın Admin ; Tekrar söylüyorum,(neden-sonuç itibariyle cinayetle sonuçlanmış ve adına töre denen şeyi kesinlikle red ediyorum. o, olayın ayrı bir boyutu.) Herşeyi sonuna kadar yaşayan bir kızı toplumumuzda kimsenin eş olarak kabul edeceğini düşünemiyorum. Bunu, cinsel özgürlükle de bağdaştıramıyorum.

Saygılarımla.
Old 08-06-2006, 13:02   #52
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Veysel,

Sizin "her şeyi yaşayan bir kızı eş olarak düşünememeniz" sizin düşünceniz. Ayrıca bir parantez açmak istiyorum. Burada konular kişiselleştirildiği takdirde, kişisel kavgalara dönüşmesi kaçınılmaz. Kavramları, kişiselleştirmeden , yorum ve düşünceniz olarak aktarmanızda kanımca fayda var. Ama buna da karşı çıkmanız muhtemel. Takdir sizin.

Sn. Çakıcı

Sizi hiç tanımadığım,daha önemlisi size yönelik kırıcı olabilecek herhangi bir suçlamada bulunmadığım halde -özellikle geri dönüp yazdıklarımı tekrar okudum-, ısrarla beni "sırça köşkte", kendinizi ise farklı bir "galakside" olarak takdim etmektesiniz. Nerdeyse sırça köşke ben de inanacağım.Ne ki, göremiyorum.

Sn.Çakıcı,

Hepimizin içinde yaşama karşı birikmiş kırgınlıklar, kızgınlıklar, öfkeler vardır. Bunlar yanlış yönlendirildiği takdirde, ne kişiyi ve ne de karşısındakini yukarı çeker. Yersiz ve hiç tanımadığınız bir insana yönelik öfkenizi sonlandırmanızı rica ediyorum.

Kadını konuşurken, kadınların birbirine düşmesi ayrı bir trajedi konusu.

Şimdiye dek söylediklerimi, 2 özet cümleyle yeniden tekrarlamak istiyorum.

Kadınlar, yasal anlamda dahi olsa, şimdilik sadece bunla sınırlı da olsa, mevcut kazanımlarını hiç kolay kazanmadılar. En azından, biz kadınlar, hukuk sitesinde yazan kadınlar, hiç olmazsa bu kazanımlarımıza sahip çıkalım dedim. Neydi o kazanımlar? Bekaret kavramının yasadan çıkışı ile birlikte "genç kız-kadın" ayrımının "en azından hukuk dilinde" tarihe gömülüşü.

Biz, bunu, -bu küçük ama anlamlı adımı- kutlayamıyor, aksine eski kavramlarda ve o kavramların neden olması gerektiği yönünde, daha da acı kısmı,özellikle bu sitede bile, ısrar ediyor ve hatta dilden kılıçları kuşanıyorsak...

Selam ile.
Old 08-06-2006, 14:58   #53
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Sehper ; O cümleyi ben yazdım ama, düşüncenin toplumun büyük bir kesimine ait olduğunu düşünüyorum.
Son olarak ; (bir türlü son olmadı ) Türk aile yapısını yok etmeye , dejenere etmeye yönelik fikir yayma (konunun adı ne olursa olsun) bence sadece Kültür emperyalizmine hizmet eder. Bunu ifade ederken genel anlamda kullandım. Kimseyi itham etme gibi bir düşüncem yok.(Tekrar özellikle söylüyorum töre adına, namus adına yapılan cinayetleri kesinlikle onaylamıyorum ve şiddetle red ediyorum.) Buna bilerek veya bilmeyerek katkıda bulunanlar hakkında da yorum yapmayacağım.
Old 08-06-2006, 15:51   #54
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Formül:

Konuyu 2 ana madde halinde ele alırsak -KAVRAM KARGAŞASI-yaşanmayacaktır..

1/-Cinsel tacize uğrayarak -bekaretini kaybederek toplumda şiddete uğrayan kadınlar..<aile içi şiddet-dayak-töre cinayetleri mağdureleri..>

2/-Kendi tercihleri ile bekaretlerini ilişkileri esnasında teslim eden kadınlar..

Sonuçta fark ne olacak..en azından cinayetler ve töre cinayetleri mağdurları diğer gruptakiler ile ARAP SAÇI OLUŞTURMAYACAKTIR..

Ben yaşadığımız toplumda -KADIN-KIZ-DUL-gibi ayrımların hala daha belirleyici bir tanım olarak kullanıldığını biliyorum..ve ısrarla yazıyorum..

Ve ısrarla şunu da yazıyorum ki..dev binalar ..,konforlu siteler inşaa edebilirsiniz ama insan beynini işlemek ancak ve ancak zaman+emek+
EĞİTİMLE olur..

Caddelere renkli parkeler döşemeye..,otoyolların ara şeritlerine palmiyeler dikmeye ya da parkları çiçeklendirmeye de benzemez..

Diplomalı birçok erkek eşini eve kapatmışken,birçok tesis ve özel alanlar
kadınlar ve erkeklere ayrılan farklı alanlarla 2 ye ayrılmışken..
yurdumda hala meclis karidorlarında türban döğüşleri yapılırken..

EVET TÜRKİYE'DE cinsel hak ve hürriyetler vardır diyebilmek..çelişki yaratıyor..

Anadolu 'da düşüncesi bile alınmadan 13 ünde BERDELE KURBAN EDİLEN ÜZERLERİNE KUMA getirilen 7-8 çocuk doğutturulan kadınları da bu tablonun diğer yanına otutturunca ortaya çok daha sancılı bir tablo çıkmaktadır..

Evet konuşalım..siz yazınız..ben de burada yaşanamayanları yazayım..
sevgiyle kalınız
nilgün
08.06.2006/16.51
BURSA

Saygılar/
NİLGÜN
Old 08-06-2006, 17:01   #55
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Yazınız sn. Çakıcı. Siz ısrarla yazınız.

Siz böyle yazdıkça, sizin deyiminizle arapsaçı olmasın diye, kadınları en yukarıdaki gibi 2 gruba ayırmaya devam ettikçe ve 2.gruptakileri de lanetledikçe, 1. gruptaki mağdurların mağduriyetine katkıda bulunacaksınız , o kadar. Farkında değil misiniz? Beni anlıyor musunuz? Kategorize ettiğiniz 2 grupta 2.sıraya yerleştirdiklerinizi eleştirmenizden ötürü, sadece bu nedenle bile 1. gruptaki trajedinin devamına katkıda bulunmuş olacaksınız.

Yasa koyucu, ama ondan, ama bundan, ama uyum sürecinden, üstelik daha mecliste türbanı tartışırken, yasadan BEKARET kavramını ÇIKARDI. Tehlikenin farkına vararak, ya da vardırılarak.

Sn.Veysel, hiç kimse, dejenerasyonu önermiyor ve desteklemiyor. Hiç kimse kendisini anlatmıyor ya da kendi namına kazanım beklentisi yok. Kaldı ki yasada cinsel ilişkinin yaş sınırı da belirlenmiş. Erken gebelikler oluşmasın, kadın önce kimliğini kazansın, kendi söylemini kazansın, kendini, başkalarını ve önce dünyayı tanısın diye. Birey yaratmaya çalışmış, öncelikle. Kadını ve erkeği insan potasında eritmeye yönelik, ayrımcılığı önleyen nitelikte bir yasa. Bize elbet bol gelecektir. Ama artık geçerlidir.Toplumu dönüştürmeye tek başına yetmeyeceğini biliyoruz. Dönüşmekten kasıt ise elbet dejenerasyon değil (ki bunun tanımı da herkese göre değişir,varsın herkes istediğine inansın) . Ama asıl önemli olan, asıl beklenti , bekaret kavramına dayalı olarak yaşanan ölüm olaylarının sona ermesidir. Beklenti budur.

Saygı ile.
Old 08-06-2006, 18:02   #56
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Evet konuşalım..siz yazınız..ben de burada yaşanamayanları yazayım..
İsterseniz önce yazıp yazmayacağınıza karar veriniz. Bir konuya 10 ayrı mesaj atıp sonra ben artık yazmıyorum diyerek hepsini silip, ondan sonra yeni mesajlar atmaya başladığınız zaman konuda hiçbir bütünlük bırakmıyorsunuz. Yukarıda sizin mesajlarınıza verilmiş cevaplar vardı ve siz kendi mesajlarınızı çekince, o cevaplar da konu içinde tamamen anlamsız kaldı.

Ben kendi adıma söyleyeceklerimi söyledim, ekleyeceğim birşey yok.

İyi sohbetler.
Old 08-06-2006, 20:44   #57
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,

Kadınların cinsel hak ve özgürlükleri denince ilk önce akla bekaret kavramı gelmesine karşılık bu konudaki haklar ve özgürlikler çok daha geniş bir alanı kapsıyor.

Kadınların cinsel hakları denince,kadının kendi bedeni üzerinde tam kontrol sahibi olması anlaşılmalıdır.Cinsel haklarla beraber tartışılması gereken diğer bir hak da doğurganlık hakları.

Bu konuda yapılmış çalışma için:
http://www.kadinininsanhaklari.org/id_291

Saygılar
Old 08-06-2006, 20:47   #58
Gemici

 
Varsayılan

Ne demiş atalarımız: 'Sırça köşkte oturan başkalarına taş atmamalı.' Kritiği kaldıramıyacak kimsenin de başkalarını kritize etmemesi gerekir.

Alıntı:
Sayın Gemici , % 95 ' i sorunu analiz edemiyorda, % 5' imi ediyor. Kaldı ki, doğru bir ama, herkesin doğrusu da farklı.

Burada tartışılan konuda çoğunluğun veya kitlenin olayı analiz etmesi diye bir şey söz konusu değil olamazda. Kitleler ve o kitleleri oluşturan fertler sadece doğru bildikleri ve inandıkları şeyleri savunurlar. İnançlarını ve kanılarını savunmak herhangi bir olayı analiz etmek değildir. Analizin temelinde bir olguyu incelemek o olgunun neden başka türlü değilde halihazırda olduğu gibi olduğunu bulma çabası yatar. Analiz nedenleri ve nasılları, parçaları ve tümleri araştırmadır. Kitlelerin ve o kitleleri oluşturan fertlerin inançları, kanıları ve yargıları veya önyargıları analiz değildir ve olamazda. Eğer kitle veya kitleyi oluşturan fertler oturup biz bu işi neden yapıyoruz derlerse ve davranışlarının sebeplerini araştırmaya başlarlarsa o zaman anliz için ilk adımı atmış olurlar.

Kitlelerin nasıl davrandıklarını ve yaptıkları işlerin her zaman doğru olmadığını isterseniz Türkçeye'de çevrilmiş olan Gustav Le Bon' un Kitle Psikolojisi veya Elias Canetti'nin Kitle ve İktidar isimli eserlerinden öğrenebilirsiniz. Yirminci yüzyıl diktatörlerinin peşinden gidip dünyayı kana boğan kitlelerden bir önceki mesajımda bahsetmiştim.

Yazdıklarımı toplumlar ve o toplumların fertleri her zaman kitle psikolojisi ile hareket ediyor anlamında anlamamak gerekir elbette. Ama sırf çoğunluk istiyor veya yapıyor diye yapılan herşeyin doğru olması diye bir kural'da yoktur.

Saygılarımla
Old 08-06-2006, 20:52   #59
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın katılımcılar,

İzninizle ben önce itidal tavsiye edebilirmiyim.

Yüzdeler, genellemeler filan...Gereksiz gibi biraz ...

1-)Türk halkının % 99'u müslüman genellemesi asla ispatlanamamıştır.

2-)82 Anayasası'na evet diyenlerin oranı % 92 (umarım yanlış anımsamıyorumdur) olduğuna göre, bu Anayasa çok iyidir diyebilirmiyiz. Bu oran ispatlanabilir mi?

3-)Orta Afrika'da insan yiyen topluluklar bulunmaktadır. Ordaki çoğunluğa göre bu normaldir. Ama bize göre değildir. Çoğunluk her zaman haklıdır diyebilirmiyiz?

4-) Hitler çoğunluğun oyuyla ve demokrasiyle iktidara geldi.Sonra faşizmi tanıttı insanlara milyonlarca insanı yaktı.Halkın öngörüsü sağlamdır diyebilirmiyiz.

5-) Konuyu dışardan izleyince, bazı katılımcılar kadın düşmanı, bazı katılımcılar erkek düşmanı gibi algılanabilir. Cevap verecekler için söyleyeyim, ben böyle algılamadım. Ama konu kamuoyuna açık olduğu için böyle algılanabilir demek istedim.

6-)Sayın Veysel, yaşınızı bilmiyorum ama 30 un altında olduğunu tahmin ediyorum. Eminim ki, en geç 10 yıl sonra bu söyledikleriniz size komik gelecek.

7-) Sayın Admin, bu forum herkese açık olduğu sürece herkes (hakaret etmeden, küfür etmeden) düşüncelerini söyleyebilmelidir. Zaten aksi halde forum olmaz. Sayın Veysel gibi konu hakkında menfi düşünenler olunca diğer katılımcılar (örneğin sayın Merhaba gibi) daha fazla motive olmaktadırlar.

8-) Bu ve benzeri konulara elimden geldiğince dahil olmamaya çalışmaktayım. Çünkü daha önce benzer konulardaki mesajlarım silindi. Ve sanırım benzer konudaki son mesajımı da diğer katılımcılar görememektedir. İlginç Sınav Sorusu başlıklı forumda 1 ay önce cevap yazmıştım. O zaman okuyan sayısı 116 idi, benden sonra bir katılımcı daha yanıt ekledi ve 117 oldu. Bu mümkün değil tabii ki. Tartışılan konuda da aynı fikirleri söyleyebilirim. Çünkü hayatın temeli orada yatmaktadır bence. Dileyen o mesajı okuyabilir(bulabilirse)

9- Birbirimizin hayata bakış açısını, ideolojisini sevmeyebiliriz. Karşıt fikirler olacaktır. Ama kırmadan dökmeden olmalı bu. Ama sansürleyerek, hakarete varacak derecede ifadeler kullanarak redetmeye çalışmamalıyız karşımızdakini. Eğer tartışan hukukçuysa, delillerini ve dayanaklarını göstermelidir.

10- Bu konu bir yazıyla bitmez. Bu mesaj yayınlanırsa devam edeceğim.

Saygılarımla
Old 09-06-2006, 08:18   #60
Veysel

 
Varsayılan

Herkese Merhaba ;
Sayın KAYAR' ın tespitine katılıyorum. Ben dahil çoğumuz "cinsel hak ve özgürlük" denince olayın cinsellik boyutunu öne çıkardık. Özellikle de "bekaret" konusunu. Belki de elimizde olmadan... Gerçi şimdi de sağolsun "doğurganlık" diye bir şey çıkardı, o nereye varır bilmiyorum...

Sayın Ergin ; 1-2-3-4 ve 7 nci maddelerdeki tespitlerinize katılıyorum Ancak; her olayı, kendi oluşum şartlarında değerlendirmek zorundayız. Örneğin, 12 Eylül anayasasını 1982 lerin şartlarında, Orta afrika olayını Afrika şartlarında, Hitler olayını 1940 lardaki 2. Ekonomik buhran şartlarında değerlendirmek zorundayız. Bahse konu olayı da ("cinsel hak ve özgürlük") bu günkü şartlarda... Belki 50-60 yıl sonra (eğer o zamana kadar İran olmazsak) bu düşünce daha geniş kesimlerde kabul görebilir ancak şu an mevcut yapı bu düşünce tarzını pek kabul etmiyor. Bu konuda anlaşmamış lazım. Yani tüm katılımcılar olarak. Düşünce haklı olabilir ama, uygulama alanı bulacağını sanmıyorum. Bu bir süreçtir , bence bu sürecin yaşanması gerekir. Bazen bizler (ben de dahil) farkında olmadan Kültür emperyalizmine hizmet ederiz.
6. maddeye gelince, yani şahsımla ilgili olana, ah keşke hocam...
Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bekar kadınların anne olma hakkı? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 137 22-01-2015 13:23
Kadınların Kalbine Giden Yol ? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 28 22-05-2012 22:59
Tüm Kadınların Dikkatine şenay Site Lokali 4 03-07-2009 10:20
Kadınların kariyeri evliliği yıkıyor mu? Viyola Site Lokali 5 16-09-2006 22:57
Çaresiz kalmış kadınların acısı... Merhaba Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 29-05-2006 13:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09416509 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.