İşverenin baskıları(mobbing),işçinin istifası,kıdem tazminatı,tanık yok

Merhaba,

İşverenin kocası olan ve işyerinde(eczane) işveren vekili durumunda bulunan kişi işçiye sürekli olarak ters davranıyor. Azarlayarak iş yaptırıyor. Kes sesini ulan şeklinde konuşuyor. Bunun üzerine işçi (gerçekten)dayanamayarak işi bırakıyor.5-6 ay işsiz olarak geziyor. Ayrıldığı iş yerinde yaklaşık 10 yıllık kıdemi var.

Bu olayın tüm görgü tanıkları hala eczanede çalışmaya devam etmekteler. Tanıklık yapmalarını isteyemeyiz. İstesek de yapmazlar. İşçi ''kes sesini ulan'' sözünden sonra işi bırakacağını söyleyip eczaneden çıkıp gidiyor. Yakın bir kahvehanede arkadaşıyla buluşuyor ve başından geçeni anlatıyor. Bu arkadaşının tanıklığı ne derece etkili olur?

İşçinin işi bıraktıktan sonra 5-6 ay süreyle boşta gezmesi baskılar sonucu işi bıraktığına karine teşkil eder mi?

Anlattığım olayla ilgili olabilecek Yargıtay kararları ekleyebilirseniz sevinirim. İspat konusunda sıkıntı yaşıyorum.

Sayın denizözcan;

1- İşveren vekili durumunda olan şahsın işçiye karşı hakaretamiz ve insanlık onuruna yakışmayacak tarzda davranışlar sergilemesi, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller kapsamındadır ve İş Kanunu 24/II-b'ye göre işçi yönünden haklı fesih nedenidir. Her ne kadar madde metninde "İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa..." şeklinde ahlak ve iyiniyete aykırı davranışı işverenin sergilemesi durumundan bahsedilse ve somut durumda işverenin eşi tarafından söz konusu davranışlar sergilense dahi, işveren işyerinde cereyan eden bu tarz olaylara müdahalede bulunmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğe aykırı hareket etmekle, işverenin açısından sorumluluk doğacağını düşünmekteyim.

2- Tanıklık yapabilecek durumda olup aynı işyerinde halen çalışmakta oldukları için tanıklık yapmayacağını düşündüğünüz şahıslarla ilgili olarak yine de girişimde bulunmanızda yarar olduğu kanaatindeyim. Sonuç alamamanız durumunda işçinin işi bırakır bırakmaz konuyu paylaştığı arkadaşının tanıklığının mahkeme nezdinde işçi lehine kanaat tesis etmesi de mümkün olabilir. Ancak 6 ay gibi bir zaman zarfında işverene ihtarname bile çekilmemesini ihmal olarak değerlendirmeliyiz. Ancak işçinin 5-6 ay işsiz kalmış olması, baskı sonucunda işinden ayrıldığı sonucuna bizi nasıl ulaştırır ki?

3- Sunduğum linki inceleyiniz. Özellikle, Sayın Adli Tip'in eklemiş olduğu karar size fikir verebilir. Yargıtay kararı somut olaya uyarlandığında işçinin 10 yıllık bir çalışma süresine rağmen işyerini keyfi olarak terk etmesinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiği ve bu nedenle işçinin feshinin haklı nedene dayandığına ilişkin bir saptama yapmak mümkün.

Saygılarımla..

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=46532

Alıntı: Yazan Av. Engin EKİCİ Ancak işçinin 5-6 ay işsiz kalmış olması, baskı sonucunda işinden ayrıldığı sonucuna bizi nasıl ulaştırır ki?

Önümüzdeki örnekteki gibi bir pozisyona sahip bir işçi işi 2 nedenle bırakır. Ya daha çok maaş veren bir başka eczane bulmuştur. İşten çıkar çıkmaz diğer yerde işe başlar. Ya da gerçekten patrondan kaynaklanan olumsuz bir sebep vardır,işini bırakmak zorunda kalır ve iş bulana kadar boşta gezer. Ben de diyorum ki benim müvekkil 6 ay kadar boşta gezmiş. Eğer kendinden keyfi olarak bırakmış olsaydı boşta gezmezdi. Mantığım bunu söylüüyor. Gerçek de zaten bu. Acaba bu durum mahkemece dikkate alınır mı? Onun için karine teşkil eder mi diye sordum. Gerçi karine yanlış bir kullanım olmuş. Ama ne demek istediğimi anlattım sanıyorum.

(Bizim işçi çekirdekten yetişme eczacı kalfası. Yukarıda belirttiğim iki seçenek haricinde işinden ayrılmasını gerektirecek başka bir ihtimal olmaz. En azından ben düşündüm düşündüm bulamadım.)

Alıntı: Yazan denizözcan Yukarıda belirttiğim iki seçenek haricinde işinden ayrılmasını gerektirecek başka bir ihtimal olmaz. En azından ben düşündüm düşündüm bulamadım.)

Sunduğum linkte size fikir verebilecek nitelikte bilgilerin olduğunu ilk mesajımda ifade etmiştim. Yargıtay kararına ilişkin herhangi bir yorumda bulunmamışsınız. Zira kararda uzun yıllar bir işyerinde çalışıyor olan bir işçinin keyfi olarak işinden ayrılmasının olağan bir durum olmadığına vurgu yapılmış. Dolayısıyla aktardığınız olayda keyfi bir işten ayrılmanın olamayacağı savından hareket etmek için karardaki gibi bir mantığın izlenmesi daha uygun diye düşünüyorum.

Sunduğunuz varsayım da mantıksız olmamakla beraber, işten ayrılmanın ardından ortaya çıkan gelişmeler işçinin planladığı gibi gitmemiş de olabilir. Pekala, işten ayrılmasının ardından çalışmak üzere anlaştığı yeni işyeriyle işe başlama arefesinde sorun yaşamış olabileceği gibi, kısa süre içerisinde işe giriş bildirgesi dahi verilmeksizin yeni başladığı işine son verilmiş olabilir yahut oradan da kendi isteğiyle ayrılmış olabilir. Bu ihtimalleri de düşündüğümüzde, hareket noktası olarak Yargıtay'ın yaklaşımını almanızın çok daha yerinde olduğu düşüncesindeyim.

Saygılarımla..

Ben verdiğiniz linkteki yargıtay kararının tam da benim aradığım karar olduğunu ve size teşekkürlerimi belirten bir mesaj yazmiştım. Ancak sanırım silinmiş.