Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Hukuk eğitiminde diğer sosyal bilimlerin rolü ne olmalı?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-02-2007, 21:31   #1
ALELADE BİR HUKUKÇU

 
Varsayılan Hukuk eğitiminde diğer sosyal bilimlerin rolü ne olmalı?

Değerli meslektaşlarımın bu konudaki fikirlerini bilmek isterim. Acaba Hukuk eğitimi ve öğretiminde Felsefe, Psikoloji ve Sosyoloji gibi sosyal bilimlerin yeri olmalı mıdır? Eğer olmalı ise hangi gerekçe ile olmalıdır. Yine olmamalı ise hangi gerekçe ile olmamalıdır.
Old 11-02-2007, 01:06   #2
mutlakadalet

 
Varsayılan

Bir hukuk eğitiminde felsefe, psikoloji ve sosyolojinin de yer alması faydalıdır ve gereklidir; çünkü:

Felsefe açısından: Hukuk eğitimi bittikten sonra, hangi alanda görev alırsanız alın, felsefe yapmak zorundasınızdır. Diyelim ki; milletvekili olarak yasama meclisine girdiniz. Bir yasa taslağı hazırlarken, felsefe yapmalısınız ki; en doğru metne ulaşasınız. Yahut hâkim olduğunuzu varsayalım, elinizdeki soyut hukuk kurallarını somut olaya uygulayabilmeniz için yine felsefe yapmak zorundasınızdır. Aynı şekilde avukat olduğunuzu düşündüğümüzde, belki de, felsefeye, hiçbir meslek erbabının duymadığı kadar ihtiyaç duyacaksınızdır; çünkü avukat önündeki uyuşmazlıkla ilgili olarak felsefe yapmasının yanında, mahkemeyi de felsefe yapmaya yöneltmekle uğraşacaktır. Kısacası, meşgaleniz her ne olursa olsun, felsefe yapmak zorundasınızdır. Felsefe, bu denli önem arz ederken, bir hukuk eğitiminde felsefeye yer verilmemesi, büyük bir eksikliktir.

Tüm bilimlerin çıkış kaynağı felsefe olduğuna göre; felsefeden bağımsız olarak hukuk eğitimi verilmesinde, birçok şeyin algılanamaması sonucu hâsıl olacaktır.

Psikoloji açısından: Kanaatimce bir hukuk eğitiminde, psikolojiye de yer verilmelidir. Öncelikle yasanın çıkış aşaması ile ilgili olarak yorumlar yapar isek; bir yasayı çıkartacak olan kişiler, toplumdan bağımsız olarak o yasayı çıkartamazlar. Yasalar karşısında insanların tutumu, o yasanın etkin olmasına doğrudan tesir edecektir. Bu bakımdan, yasayı çıkartmaya yetkili merci, bir yasayı çıkartırken, toplum psikolojisini de dikkate almalı, insanların, o yasaya bakışlarını da hesaba katmalıdır. Yine yasanın uygulanması sürecinde de psikoloji ile hukuk sıkı bir ilişki içerisindedir. Sanık ve tanığın psikolojik durumları, sorgulanması ve yargılanmasında, hukuk ve psikoloji sıkı bir ilişki içerisindedir. Yine verilen cezaların infaz edilmesinde de psikoloji ile hukuk ilişki içerisine girmektedir.

Sosyoloji açısından: Kanımca, sosyolojinin hukuk eğitiminde yer alması, felsefenin, hukuk eğitiminde yer alması kadar faydalı ve gereklidir. Özellikle de ülkemizdeki şartları göz önüne aldığımızda, sosyoloji, hukuk fakültelerimizin vazgeçilmezi olmalıdır. Vazgeçilmezi olmalıdır diyorum; çünkü hukuk, sürekli olarak toplumla etkileşim halindedir. Bazen hukuk, toplumun elinde şekillenirken; bazen toplumu, hukuk şekillendirir. Hukuk ve toplum böyle sıkı bir ilişki içerisinde iken; hukuku sosyolojiden bağımsız olarak anlamaya, anlatmaya, uygulamaya çalışmak mümkün değildir.

Yine hukuk kurallarının etkinliği sorunu, büyük önem taşır. Bir hukuk kuralının etkinliğini tartışırken, sosyolojiyi merkeze koyarız ki; o kuralın etkin olup olmadığını, etkin değilse, neden etkin olmadığını anlayabilelim. Örneğin, insanlar, neden, sorunlarının çözümünde, yargılama makamına başvurmazlar? Sosyolojik araştırmalar neticesinde; harç giderlerinin yüksek olması, yargılama makamlarına güvensizlik, geç gelen adalet, alternatif çözüm yolları (töre'nin kurmuş olduğu mahkemede çözüm, yasadışı örgüt aracılığı ile çözüm, vs…) vs… sonuçlara ulaşılabilmektedir. Sosyoloji ile hukuk, bu denli sıkı bir ilişki içerisinde iken; hukuk eğitiminin de sosyolojiden bağımsız olarak verilmemesi gerektiği kanaatindeyim.

Yüzeysel olarak, bu bilimler ile hukuk arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalıştım. Hukukun, söz konusu bilimler ile olan ilişkileri dolayısıyla, bu bilimler de hukuk eğitiminde yer almalıdır.

Saygılarımla
Old 11-02-2007, 13:40   #3
RANA YILDIZ

 
Varsayılan

sayın alelade bir hukukçu,hukuk bir ağaç gibidir,dalları kökleri vardır.gövdesi vardır.gölgesi vardır..ondan sonra meyveleri vardır.belli bir süreci,coğrafyası,iklimi vardır.hukuk da aynı öyledir.beslendiği kaynakları kültürü tarihi ruhu vardır halihazırda ben pek aristo platon neler söylemiştir pek bilmiyorum ama sosyal bilimler başlığı altında hepsi birbiriyle sıkı sıkıya ilintilidir.o nedenle her hukukçu insan psikolojisi toplum psikolojisi ülkeler coğrafyası dünya tarihi ülke tarihi vs.hakkında takipçi olmalıdır dmi?çünkü hepsinin insana bakan yönü vardır.o bakımdan hukuktan bunların hiçbirini ayıramayız.hukukun da doğumu var tarihi var gelişimi var hepsi toplumun ihtiyaçlarıyla içiçe gelişmiş.hukuk bu yönüyle çok kapsamlıdır ve bu yüzden çok zengin bir bilimdir (normatif).o nedenle de çok saygındır.gördüğünüz gibi anlatımı bile hemen bitmiyor.bence bu konu çok geniş daraltılarak sorulsa daha iyi olurdu diyorum.daha özelleştirlirse neden sorduğunuzu da daha iyi anlarız.saygılar.
Old 13-02-2007, 17:43   #4
Hekimbaşı

 
Varsayılan Felsefesiz bilim olur mu?

Sn.ALELADE BİR HUKUKÇU;

Mantık ve Felsefe:

Herhangi bir bilimin mantık ve felsefe olmaksızın var olabileceğini düşünüyorsanız, bunu şaşkınlıkla karşılarım. Bu, bilimin tanımına aykırı olduğundan, bilimin inkarı anlamına gelir; çünkü mantık insanoğlunun zihinsel yeteneğini, felsefe ise bu yetenekle varılmış olan noktayı temsil eder. Bütün bilimler de bunlardan yararlanarak ilerler.

Psikoloji ve Sosyoloji' ye gelince:

Birincisi bireyin neyi, neden düşündüğü ve buna karşılık nasıl davrandığı; ikincisi ise toplumun nasıl, neden etkilendiği ve nasıl çözümler geliştirdiği ile ilgili bilimlerdir. Bunlardan bağımsız olarak insanoğlunun sadece kendi icadı olan tek uygulamalı bilimden, hukuk biliminden söz edilebilir mi? Sizlere verilen dersler amaca yönelik düzenlenmemiş, şöyle ya da böyle olabilir; ama kesinlikle gereklidir.

Hukuk, sadece ve sadece insanların ortaya koyduğu kurallar olduğuna göre, ister istemez insana ilişkin bütün diğer bilim alanlarından etkilenecektir. Bunların başında da psikoloji ve sosyoloji gelir. Bireyi anlamak için psikoloji, toplumu anlamak için de sosyoloji biliminin verilerinden yararlanmak zorundasınız. Aksi takdirde hukuk havada kalan kurallar bütünü olmaktan öte gidemez; çünkü hukukun materyali insan ve toplumdur; ve insanlar hem birey, hem de toplum olarak bu kurallar bütününü kabul edebilir durumda değillerse, kurallar uygulamaya konamaz.

Eğer bunu hukukun diğer bilimlerden bağımsız olması bağlamında, hukukun 'sağır' olmasını hedefler doğrultuda ifade etmekte iseniz; hukuk bilim olmaktan çıkar, bireysel tatmin ve hegemonya alanı haline gelir. Birileri kural koysun, diğerleri ona uysun demek olur ki; asla kabul edilemez.

Günümüz demokrasilerinde görmekteyiz ki; yasama her ne kadar kurallar koymakta ise de, insanlar ve toplum bunları uygulamayı reddedebilmekte, veya en azından kaçınabilmekte; ardından o kurallar 'güdük' hale gelmektedir. Dolayısıyla kuralların toplum ve bireyler tarafından kabul edilir, hatta benimsenir nitelik taşımaları zorunludur. Kural koyma ve uygulatma sırasında bunun neden, niçin, nasılları ile ilgilenmeksizin uygulanabilir kurallara veya kuralların uygulanma koşullarına varmak nasıl mümkün olacaktır?

Bunlarla ilgili bilginiz olmaz, bunlarla ilgilenmez ve gözönüne almaz iseniz, sonucun dikta olacağının farkında mısınız?

Meslekdaşınız zaten değilim. Belki de 'değerli meslekdaşlarım' diyerek, konu üzerinde başkalarının konuşma hakkı olmadığının altını çizmektesiniz. Böyle düşünmek istemediğim ve rahatsızlık yaratacağıma olanak vermediğim için, görüşümü belirtmekten çekinmiyorum. Eğer dikta doğrultusunda görüşler geliştirecekseniz, yandaşınız bile olmayacağımı bilmenizi isterim.

Kalmaz ama, bana kalırsa; keşke eğitiminizde çok daha fazla mantık, felsefe, psikoloji ve sosyoloji olabilse; psikoloji ile daha fazla empati, sosyoloji ile de toplumu daha iyi kavrama yeteneklerinizi geliştirebilseniz; fena mı olur?

Elbette bu derslerin lise düzeyinde veya amaca yönelik olmaktan uzak olmaları kabul edilemez. Ama bununla başa çıkmanın yolu onları reddetmek değil, dersleri verenleri bu yönde zorlamak olmalıdır. Bunun yollarından biri de ilgili kürsülerde yüksek lisans, doktora yaparak eğitimde rol almaktır. İçinde uygulamayı yaşamış tek bir hukukçunun bulunmadığı bir psikoloji kürsüsünden hedefe yönelik dersler verilmesini ummak ne derece gerçekçi olur? (bu maalesef bizlerin başına oldukça sık geliyor, ve 'Yüksek Hukuk Eğitimi' başlığındaki savlarımın gerekçelerinden birini oluşturuyor)

Tekrar ediyorum; hukukçu değilim. Belki de ilgili kürsülerde birkaç yıl uygulama deneyimli hukukçular vardır ve dersleri onlar veriyordur; bilemiyorum. Ama böyleyse ve dersler buna rağmen işe yaramaz nitelikte ise, konuyu daha derin sorgulamak gerekir; ortadan kaldırılmalarını istemek değil. O noktada benim söz ve sorgulama hakkım ortadan kalkar, uygulamanın içinde yeterli deneyim elde etmiş hukukçuların alanına girer.

Eğer soruyu sormaktaki niyetinizi 'işin içinde olmamak' nedeniyle yanlış algılamışsam, meşgul ettiğim için şimdiden özür dilerim.

Saygılarımla,
Old 18-02-2007, 02:35   #5
SNOW

 
Varsayılan

Sn. Cem Hekimbaşı yazınızdan dolayı tebrik ederim.
Old 18-02-2007, 11:40   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Hukukçular

Hukuk eğitiminde felsefe grubu derslerinin verilmesi iyi olur kanısındayım. Verilen dersler az olsa bile, alınan bilgiler, özel ilgilerle okul sonrasında geliştirilebilir. Hukukçu her türlü bilgi ile donanımlı olmalıdır. Bazı bilgiler, meslekte kullanılmasa bile, bireysel gelişim için gereklidir. (Eski deyimiyle: elzemdir.) Hukukçuluk bireysel bir iştir; gelişmişliği gerektirir.

İşinizi yaparken, duruşma salonunda ya da icra müdürlüğünde, keşifte ya da hacizde, felsefe yapmazsınız. Ama işinizi yaparken insanı anlamanız elzemdir.

Saygılarımla
Old 18-02-2007, 14:40   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
İşinizi yaparken, duruşma salonunda ya da icra müdürlüğünde, keşifte ya da hacizde, felsefe yapmazsınız. Ama işinizi yaparken insanı anlamanız elzemdir


Katılıyorum. Elzemdir. Olmazsa olmaz.

Olmazsa hukuk olmaz, kavga gürültü olur.

Saygılarımla...
Old 18-02-2007, 15:21   #8
rana yıldız

 
Varsayılan

Sayın Armağan Konyalı; bu sosyal bilimler bilinçaltınızı,öngörünüzü,bakış açınızı,muhakeme yetinizi,duruşunuzu,insanlarla iletişiminizi etkiler.altyapınızı oluşturur.Birebir görünmez gibidir ama apaçık ortadadır.Özellikle felsefe ve edebiyat ile meşgul insanlara dikkat ettiyseniz daha çok düşünür ve daha güzel hitabet yeteneğine sahip olurlar.Dolayısıyla hem özel hem iş yaşantısında insanlarla iletişimi farklıdır. İnsanları anlamak da bu ilimlerden haberdar olmakla anlaşılır.Oturuşunuzu kalkışınızı bile etkiler.Otokontrolünü sağlayamayan insanlar da var.Sade fakülte bitirmek başarılı olmaya yetmiyor ki..Bu meslek zaten itibarı yüksek bir meslek o sıfat size gayretinizle birlikte yapışıyor.Ama altyapınızı oluşturan mefhumlar,köşe taşları oturmamışsa bir yerde fire verir yani..O itibara layık yaşamak yüksek bir ahlaka,seciyeye,olgun bir duruşa gayrete bağlı.Ben kalemlerde memurlarla kendine yakışmayan lisan ile konuşan hukukçu arkadaşlarımı da görüyorum.İnanamıyorum...Sonra bu tür nitelikler insanlarla ilişkilerde ortaya çıkıyor zaten..Bana avukatlık stajımı yaparken çok değerli bir savcımız demişti ki: 'Eğer hukukçu isen vazifene layık davranacaksın kürsü de isen gülmen gelse bile dilini ısırıp vakur duracaksın'.ve her zaman eklerdi :''pırıl pırıl insanlarsınız..''yani bunu geliştirin bozmayın demek isterdi. zaten bütün sosyal bilimler bir zincirin halkasıdır.siz farketmeseniz de kalemde veya duruşma salonunda sizin edebi,felsefi birikiminiz,şahsi tarihiniz az çok anlaşılır.Netice itibariyle heryerde bu bilim dalları ile yaşarsınız.Bunlar insan kişiliğini geliştiren hususlar.Ne kadar ilgileniyorsak okadar zenginiz ne kadar da uzak isek okadar fakiriz işte.Saygı ile.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
CMK ve Asayişin Sağlanamamasındaki Rolü orhanelif Ceza Hukuku Çalışma Grubu 8 21-03-2007 23:16
Araçtaki diğer zararlar Av. Çetin Meslektaşların Soruları 2 24-09-2006 14:03
İşe İade - Ücret Ve Diğer İşçilik Alacakları Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 6 26-04-2005 17:40
Asansör Yapımı Aidatı Ve Diğer Problemler mguneysu Hukuk Soruları Arşivi 4 27-02-2004 18:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05012202 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.