Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mahkeme ilamındaki gerekçe kesin hüküm teşkil eder mi?

Yanıt
Old 12-02-2008, 16:21   #1
Gamze Dülger

 
Varsayılan Mahkeme ilamındaki gerekçe kesin hüküm teşkil eder mi?

Sayın meslektaşlarım,

2000 yılında kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre çözümlenen "Tapu İptali ve Tescili " davasında ;Müteahhidin k.k.i.s. ile kendisine isabet eden bağımsız bölümü harici sözleşme ile öncelikle davacıya sattığı ve daireyi teslim ettiği, ardından müteahhit,mal sahibi ve bu satışı bilen kötüniyetli davalının anlaşarak tapunun davalı adına tescil edildiğini, fakat ilk satışın gerçek olduğu davalı şahsın kötüniyetli olduğu önceki satışı bildiği bu nedenle tapunun iptali ile davacı adına tescili gerektiği ... " şeklindeki kararla tapu iptali davası mal sahibi ve davalı şahıs aleyhine kesinleşmiştir.

Bu karardan sonra tapusu iptal edilen şahıs mal sahibine dava açmış ve tapuda resmi senetle mal sahibine bedel ödediği halde tapusunun yukarıdaki mahkeme kararı doğrultusunda iptal edildiğini,dairenin dava tarihindeki değeri kadar bedeli mal sahibinden tazminat olarak talep etmiştir.

İlk mahkeme kararının gerekçesinde,davalı üçüncü şahsın mal sahibi ve müteahhitle kötüniyetli olarak böyle bir satışı gerçekleştirdiği şeklinde ibare mevcuttur.Yine üçüncü şahıs aynı davada bu satıştan dolayı mal sahibine para vermediğini,müteahhide para ödediğini,bu parayla müteahhidin inşaatta eksik kalan işleri bitirdiğini ve ancak tapuda mal sahibinin kendisine bağımsız bölüm devrettiğini beyan etmiştir.

Ayrıntılı olarak anlatılan konuda yeni davada enteresan bir soru sorulmuştur.

"Gerekçe taraflar için bağlayıcı mıdır?Örneğin dava reddedilse idi dahi gerekçe taraflar için bağlayıcı olacak mıydı?

Ben Mahkeme kararındaki gerekçenin temyiz edilmemesi halinde ne gibi sonuçlar doğacağı yönünde bir olayla karşılaşmadım.Hukuki incelemelerde gerekçenin hükümle bir bütün olduğu ve aynı sonuçlar doğurduğu şeklinde açıklamalar mevcut.

İlamlardaki gerekçe,ilamın sonucundan ayrı olarak aynı taraflar arasında ne gibi sonuçlar doğurur?Bu duruma dair örnek uygulama mevcut mudur?

Saygılarımla
Old 12-02-2008, 21:03   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1975/7766
K. 1975/9485
T. 11.12.1975
• ZAMANAŞIMI
• KESİN HÜKÜM
• YARGILAMANIN İADESİ
• GEREKÇE
818/m.133
1086/m.187,237,409,445
ÖZET : Kesin hüküm, hüküm fıkrasında yer alan kısımdır.

DAVA VE KARAR : Mustafa ve Hasan ile İsmet ve Kamil arasındaki tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar tarafından istenilmekle dosyadaki bünün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı, Asliye Hukuk Mahkemesinde tenkis davası açmış, değer yönünden görevsizlik kararı verilmiş, görevsizlik kararı henüz kesinleşmeden Sulh Hukuk Mahkemesine başvurmuş, davalı derdestlik itirazında bulunmuş, Sulh Mahkemesince itiraz yerinde görülerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu karar temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiş, daha sonra davacı vekili Asliye Hukuk Mahkemesinde yeniden temyize konu işbu davayı açmış, davalı zamanaşımını ileri sürmüş, mahkemece dava, zamanaşımı sebebiyle reddedilmiştir.

Gerçekten dava, zamanaşımını kesen sebeplerdendir. Dava devam ettiği sürece tarafların yargılama ile ilgili her işlemi ve hakimin tüm emir ve kararları ile zamanaşımı kesilir. Yeniden işlemeye başlar. İşleyecek zamanaşımı da asıl süre kadardır. ( BK. 133, 135 ) şayet açılan dava düzeltilmesi mümkün bir şekil eksikliği ile sakat ise ( temsilcide hata gibi ) veya zamansız ( muaccel alacaklarda olduğu üzere ) yahut görevsiz ya da yetkisiz mahkemede açılmış ise bu nitelikteki bir dava zamanaşımını kesmez. Ancak, davanın devamı sırasında zamanaşımı süresi dolmuşsa davacı ek süreden yararlanır. ( BK. 137 ) İlmi ve kazai içtihatlar bu konuda sözbirliği içindedir. ( Prof. Von Tuhr, İsviçre Borçlar Kanunu şerhi, Cevat Edege Tercümesi, 1952, sh. 756-766, Prof. S. Sulhi Tekinay, Borçlar Hukuku, 1974, sh.804-805, Prof. Kenan Tunçomağ, Borçlar Hukuku, 1972, Cilt.1, sh.756-758, Prof. A. Esat Arsebük, Borçlar Hukuku, 1943, Cilt.2, sh.955 ).

Gerekçe hüküm fıkrasına ne kadar bağlı olursa olsun kesin hüküm niteliği almaz. Kesin hüküm, hüküm fıkrasında yer alandır.
( Prof. B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1975, sh.801, Prof. İ. Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku, 1975, sh.703, Prof. M.Reşit Belgesay, Hukuk Muhakemeleri Usulü şerhi, 1938, 237. madde şerhi. M. Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, sh.20-27, Dr. Hayri Domaniç, Hukukda Kaziyyei Muhakeme, 1964, sh.32-33, Prof. S. şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulü, 1960, sh368-369 ) Bir karar kesinleşince, kararın gerekçesi ve hatta hüküm fıkrası kanuna aykırı bile olsa yargılamanın iadesi yolu ile hüküm ortadan kalkmadıkça tüm sonuçları ile tarafları bağlar.

Olayda Sulh Hukuk Mahkemesince ( davanın açılmamış sayılmasına ) dair verilen karar kesin hüküm haline gelmiştir. Az önce açıklanan ilkeler karşısında, mahkemenin kararı tartışılarak ve özellikle bu karar yok sayılarak zamanaşımı konusu ele alınamaz.

Olayda, asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada görevsizlik kararı verilmiş, davacı Borçlar Kanununun 137. maddesinde öngörülen 60 günlük ek sürede usulüne uygun yeni davasını açmamıştır. Her ne kadar daha önce görevli Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulmuş ise de, mahkeme işbu davanın açılmamış sayılmasına karar vermiş, hüküm kesinleşmiş, böylece davacı, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 60 gün içinde görevli mahkemeye başvurmamış duruma düşmüştür. Davacıyı mahkeme yanıltmış olsa bile kararın usuli sonuçlarına kendisi katlanmak zorundadır. Kaldı ki, temyize konu dava, sanıldığı gibi Sulh Mahkemesinde açılan bir dava olmayıp, değer yükseltilerek tekrar Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davadır. Bu yön de dikkat çekicidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelere ve Borçlar Kanununun 133, 137 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237. maddeleri karşısında temyize konu davanın zamanaşımı sebebiyle reddedilmesi usul ve kanuna uygun bulunduğundan temyiz itirazlarının reddiye hükmün ( ONANMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.
Old 10-03-2021, 13:58   #3
Av. M. Açar

 
Varsayılan iyi günler gamze hanım, ilgili davada mahkeme ne yönde karar verdi?

İyi günler gamze hanım, ceza mahkemesi kararının hukuk mahkemesi üzerindeki etkisi hakkında yüksek lisans çalışması yapmaktayım.. Bu konuda ileri sürülen kesin hüküm bahsini izah ederken gerekçenin bağlayıcılığı hususunda bir değerlendirme yapmam gerekiyor...Bu bakımdan bahsettiğiniz dava benim için son derece önemli, rica etsem ilgi kararı paylaşabilir misiniz?
Old 10-03-2021, 14:15   #4
solicitor54

 
Varsayılan

Gerekçe kesin hüküm teşkil etmez. Ancak hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçenin kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilmektedir.

"Diger taraftan, hüküm fıkrasına sıkı sıkıya baglı olan gerekçe de kesin hüküm teskil eder. Hangi gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya baglı oldugu, her olayın özelligine göre belirlenir. Kesin hüküm kural olarak hüküm fıkrasına münhasırdır ve gerekçeye sirayet etmez. Ancak gerekçe, hükme ulasmak için mahkemece yapılan hukuki ve mantıki tahlil ve istidlallerden (deliller) ibaret kalmayıp, hüküm fıkrası ile ayrılması imkansız bir baglılık içinde bulunuyor ise, istisnaen bu kısmın da kesin hükme dahil oldugunu kabul etmek gerekir."
(Yargıtay H.G.K. 2013/300 E. 2013/1629 K. 04.12.2013)
Old 10-03-2021, 14:53   #5
Av. M. Açar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan solicitor54
Gerekçe kesin hüküm teşkil etmez. Ancak hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçenin kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilmektedir.

"Diger taraftan, hüküm fıkrasına sıkı sıkıya baglı olan gerekçe de kesin hüküm teskil eder. Hangi gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya baglı oldugu, her olayın özelligine göre belirlenir. Kesin hüküm kural olarak hüküm fıkrasına münhasırdır ve gerekçeye sirayet etmez. Ancak gerekçe, hükme ulasmak için mahkemece yapılan hukuki ve mantıki tahlil ve istidlallerden (deliller) ibaret kalmayıp, hüküm fıkrası ile ayrılması imkansız bir baglılık içinde bulunuyor ise, istisnaen bu kısmın da kesin hükme dahil oldugunu kabul etmek gerekir."
(Yargıtay H.G.K. 2013/300 E. 2013/1629 K. 04.12.2013)
Öncellikle yanıt verdiğiniz için çok ama çok teşekkür ederim... Verdiğiniz cevapta gerekçenin hükme ulaşmak için mahkemece yapılan hukuki ve mantıki tahlil ve istidlallerden ibaret kalmaması, hüküm fıkrası ile zorunlu bir bağlantı içerisinde olması üzerinde durulmuş...Gamze hanımın paylaştığı olayda ikinci mahkeme tazminata karar kılsa -zira üçüncü kişinin herhangi bir para ödemediği ve kötü niyetli olduğu hükme ulaşmak için ilk mahkemece yapılan hukuki ve mantıki bir tahlil ile istidlale dayanıyor- ilk mahkeme kararının meşruiyeti zedenlemiş olmaz mı? Uygulamanın içinde olduğunuz için örneklerle izah edeceğinize inanıyorum..Çok teşekür ederim tekrardan
Old 10-03-2021, 15:15   #6
solicitor54

 
Varsayılan

Uygulama yönünden pratik bilgim yok ancak alıntıladığım kararda maddi anlamda kesin hüküm şekli anlamda kesin hüküm değerlendirmesi yapılmış bu açıdan bakılabilir olaya.

Kararda;
"Kesin hüküm, ilk önce (hükmü veren mahkeme de dahil diger bütün) mahkemeleri baglar. Yani mahkemeler, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmis olan bir kesin hüküm ile baglıdırlar; aynı davayı bir daha (yeniden) inceleyemezler (kesin hüküm itirazı) ve aynı konuya iliskin yeni bir davada, önceki davada verilmis olan kesin hüküm ile baglıdırlar (Baki Kuru, a.ge., C. V, s. 5051- 5053)." denilmiş. Dolayısıyla kesin hüküm var ise zaten aksi yönde karar kurulmamalı. Kurulabiliyor ise zaten kesin hüküm bulunmamaktadır. Bu aşamada kesin hüküm kesin delil niteliği taşır.

Hakimin kesin delilleri takdir yetkisi yoktur;
"Bu baglamda kesin delil ise, yanları ve hakimi baglayan, bu tip delillerle kanıtlanan olayın hukuksal dogru olarak kabul edilmesi gereken delillerdir. Hakimin kesin delilleri takdir yetkisi yoktur. Bu biçimde ispatlanan hususu dogru kabul etmek zorundadır."
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcra Mahkemesi Kararı Kesin Hüküm Teşkil Eder mi? sendurhukuk Meslektaşların Soruları 5 14-07-2009 15:11
sıra cetveline itirazda faturalar delil teşkil eder mi? avmuhammet25 Meslektaşların Soruları 3 21-01-2008 12:29
İcrada alacaklı ile tahliye davasında davacının farklı olması problem teşkil eder mi? SINIRSIZ Meslektaşların Soruları 1 10-07-2007 20:42
meskende bulundurma ruhsatlı silahın işyerinde sürekli bulundurulması suç teşkil eder akarsu Meslektaşların Soruları 1 20-06-2007 23:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05858588 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.