Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

A. Ş. Ortağının Vergi Borcundan Dolayı Yurt Dışı Çıkış Yasağının İptali/ Görev

Yanıt
Old 17-03-2007, 15:00   #1
dilekgulsen

 
Varsayılan A. Ş. Ortağının Vergi Borcundan Dolayı Yurt Dışı Çıkış Yasağının İptali/ Görev

Merhaba arkadaşlar... Vergi borcundan dolayı A.Ş ortağı olan 2 müvekkilimize yurt dışına çıkma yasağı konuldu. Fakat Vergi Usul Kanunu md. 10 ve Amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun mükerrer madde 35' e göre A.Ş' lerin vergisel yükümlülüklerinden dolayı kanuni temsilcilerin ( yani yönetim kurulu ) sorumlu olacağı hükme bağlanmış. Kanuni temsilcilerin sorumluluğu ikincil derecede olduğu yani önce şirket tüzel kişiliğinin takip edilmesi gerektiği, eğer A.Ş' nin malvarlığından tahsil edilemezse yönetim kurulu üyelerine başvurulabileceği biliniyor. Bu durumda yönetim kurulu üyeliği sıfatı olmayan iki müvekkilimize yurt dışına çıkma yasağı konması yanlış bir uygulama ve biz bunun iptali için dava açacağız. Bu davayı Vergi mahkemelerinde açmamız gerektiğini sanıyorum. Eğer bu konularda daha çok bilgisi olan arkadaşlar paylaşırlarsa sevinirim. Örnek karar bulmamda da yardımcı olabilirseniz daha çok sevinirim.. iyi çalışmalar şimdiden teşekkürler...
Old 17-03-2007, 16:10   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar

T.C.
DANIŞTAY
10. DAİRE
E. 1999/461
K. 1999/7167
T. 23.12.1999
• İPTAL DAVASI ( Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Dolayı Yönetim Kurulu Üyesi Davacı Adına Yurtdışına Çıkma Yasağı Konulmasına İlişkin İşlem )
• YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI ( Yönetim Kurulu Üyesi Olduğu Şirketin Vergi Borcundan Dolayı Davacı Hakkında Takibata Başlanılmadan Yasak Konmasının Yanlış Olması )
• ŞİRKET YÖNETİM KURULU ÜYESİNE YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI ( Şirketin Vergi Borcundan Dolayı Davacı Hakkında Takibata Başlanılmadan Yasak Konmasının Yanlış Olması )
• ANONİM ŞİRKETİN VERGİ BORCU NEDENİYLE YÖNETİM KURULU ÜYESİNE YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI KONMASI ( Davacı Hakkında Takibata Başlanılmadan Yasak Konmasının Yanlış Olması )
• VERGİ BORCU ( Şirketin Vergi Borcu Nedeniyle Yönetim Kurulu Üyesi Hakkında Yurt Dışına Çıkış Yasağı Konabilmesi İçin Davacı Hakkında Takibata Başlanılmasının Gerekmesi )
5682/m.22
ÖZET : Davacının vergi borçlusu olarak nitelendirilebilmesi için vergi borcu nedeniyle hakkında bir takibata geçilmiş olması gerekmektedir.

Yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan dolayı davacı hakkında takibata başlanılmadan yurtdışına çıkısına izin verilmemesinde hukuka uyarlık yoktur.

İstemin Özeti : ... Tekstil San. ve Tic. A.Ş.'nin vergi borçlarından dolayı yönetim kurulu üyesi davacı adına yurtdışına çıkma yasağı konulmasına ilişkin 19.9.1997 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda İstanbul 1.İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen 19.11.1998 tarih ve E: 1997/1450, K: 1998/986 sayılı kararın temyizen incelenip Bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

D.Tetkik Hakimi : Elmas Mucukgil

Düşüncesi : Davacı hakkında takibata geçilmeden, yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan dolayı yurtdışına çıkış yasağı konulmasından hukuka uyarlık bulunmadığından davacının temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Tülin Özdemir

Düşüncesi : Yasal temsilcilerin şirketlerin ödenmeyen vergi borçlan nedeniyle şahsen sorumlu tutulabilmeleri, V.U. Kanununun 10. maddesine göre, şirket tüzel kişiliğinden vergi alacağının tahsiline olanak kalmaması ve temsilcilerin ödevlerini kasıt ve ihmal sonucu yerine getirmemiş olduklarının tespiti, bu hususların belirlenmesinden sonra, vergi borcundan dolayı yönetim kurulu üyesi hakkında takibata başlanılması ve ödeme emri düzenlenmesi gerekmektedir.

Davacı hakkında takibata geçilmeden, vergi borcu olduğu gerekçesiyle Pasaport Kanununun 22. maddesi uyarınca yurt dışına çıkış yasağı konulmasına ilişkin işlem hukuka aykırı bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın reddi yolunda verilen karar yerinde bulunmadığından bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince 2577 sayılı Yasanın 17.maddesi uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, ... Tekstil San. ve Ti c.A.Ş.'nin vergi borçlarından dolayı yönetim kurulu üyesi davacı adına yurtdışına çıkma yasağı konulmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare mahkemesince; Pasaport Yasasının 22.madde hükmüne göre davacının şirketi temsile yetkili kişi olarak yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihe kadar şirketin vergi borcundan dolayı sorumlu tutulmasında ve vergi borcu nedeniyle yurt dışına çıkma yasağı konulmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı ayrıca, anılan Yasanın 22.maddesinde yurtdışına çıkış yasağı konulabilmesi için vergi borcunun ilgili kişiden ayrıca takibinin yapılması gibi bir koşula yer verilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, anılan idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı iddiasıyla temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.

5682 sayılı Pasaport Kanununun 22.maddesinde "Yurtdışına çıkmaları: mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere, vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez. Ancak, yabancı memleketlere gitmeleri mahkemelerce yasaklananlar dışında kalanlara, zaruri hallerde İçişleri Bakanının teklifi ve Başbakanın onayı ile pasaport veya pasaport yerine geçen seyahat vesikası verilebilir." kuralına yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, şirket hakkında 1994/1995 yılı için Katma Değer Vergisi yönünden yapılan inceleme sonucu 1994-1995 yıllarına ilişkin defter ve belgelerin ibraz edilmemesi üzerine resen tarhiyat konusu yapıldığı ve Katma Değer Vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için verginin fatura ve benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi gerektiği ve kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerektiğinden iade edilen ve mahsup konusu yapılan katma değer vergisinin reddedilmesi gerektiği, amortismana tabi iktisadi kıymet işlemlerine ilişkin olarak indirim konusu yapılan Katma Değer Vergisi ve diğer işlemlere ilişkin indirim konusu yapılan Katma Değer Vergilerinin reddi gerektiği belirtilmek suretiyle 378.098.616.298.- lira fark matrah saptandığı, şirket hakkında ihtiyati tahakkuk ve ihtiyatı haciz uygulandığı daha sonra şirketin adresinde yapılan yoklamada, adresinde bulunmadığı ve faaliyet göstermediğinin saptanması üzerine yönetim kurulu üyesi olan davacı adına yurt dışına çıkış yasağı uygulandığı anlaşılmıştır.

Davacının vergi borçlusu olarak nitelendirilebilmesi için vergi borcu nedeniyle hakkında bir takibata geçilmiş olması gerekmektedir.

Yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan dolayı davacı hakkında takibata başlanılmadan yurtdışına çıkışına izin verilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Bu durumda, yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan sorumlu olduğu ve hakkında takibatta bulunulmasının yasal zorunluluk olmadığı belirtilerek davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasanın 49.maddesi ne uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 1.İdare Mahkemesinin 19.11.1998 tarih ve E:1997/1450, K:1998/986 sayılı kararının bozulmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye iadesine 23.12.1999 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar İstanbul 1.İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen 19.11.1998 tarih ve E:1997/1450, K:1998/986 sayılı kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan anılan idare mahkemesi kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.
Old 17-03-2007, 22:46   #3
dilekgulsen

 
Varsayılan

sayın suat ergin öncelikle gönderdiğiniz danıştay kararı için çok teşekkür ederim. oldukça faydalı oldu. fakat aslında benim sormak istediğim şu: benim bahsettiğim olayda yurtdışına çıkış yasağı konulan müvekkillerimiz ortağı oldukları A.Ş' nin yönetim kurulunda görev yapmıyorlar. sadece şirketin ortağı statüsündeler. yasal düzenlemeler karşısında ( VUK. 10 VE AATUHK. mükerrer md.35 )kamu alacaklarından dolayı sorumlulukları yok diye biliyorum. çünkü kamu alacaklarından dolayı şirket tüzel kişiliği yanında ikincil derecede temsile yetkili organ olan yönetim kurulu üyeleri sorumlu olurlar. bu konuda bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim. bunun yanında A. Ş' lerde ortaklar kurulu' nun konumu ve bu kurulun toplantılarına katılanların sorumluluğu varmıdır? zira türkiye ticaret sicili gazetesinde şirketin merkez değişikliği ile ilgili ortaklar kurulu kararı yayınlanmış ve ortaklar kurulu üyeleri arasında müvekkillerimizde gözüküyor. ben işin içinden çıkamadım yardımcı olursanız çok sevinirim. şimdiden teşekkürler iyi çalışmalar..
Old 18-03-2007, 22:51   #4
Av.Ayhan KARAMAN

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım sizinde belirtiğiniz gibi sermaye şirketlerinin vergi borcundan dolayı şirket, mal verlığı ile ilk derecede, şirketin mal varlığı vergi alacağını karşılamadığı takdirde buna ilişkin aciz halini tespiti ile ikinci derecede sorumlu olan yönetim kurulu veya şirketi temsile yetkili ortaklar adına önce tarh, tahakkuk ve ödeme emrinin tebliği gerekmektedir. Bu derecedeki kişilerden de vergi alacağı tahsil edilmediği takdirde yine bu aciz halinin tespit edilerek şirket ortakları adına tarh, tahhakkuk ve ödeme emri tabliğ edilmeli ve ancak bu işlemden sonra kişi özgürlüğünü kısıtlacak işlemler yapabilir, mal varlığına haciz uygulayabilir.Bu konuda dayanak kanun maddesi sizinde belirtiği gibi VUK. 10 VE AATUHK. mükerrer md.35'tir.Ancak hemem belirteyim vergi daireleri bu işlemlerin HİÇ BİRİNİ YAPMADAN DİREKT YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAĞI KOYABİLİYOR, HACİZ UYGULUYABİLİYOR.Çünkü kanun hükümleri onlar için adeta bir hiç. Sizin olayınızda da müvekkiliniz açısından tarh,tahhakkuk ve tebliğ şartını her zaman olduğu gibi yerine getirilmediği kanaatindeyim.

Bu doğrultuda size müvekkiliniz adına tarh, tahakkuk ve tebliğ şartının yerine getirilip getirilmediğinden emin olmanızı, bu konuda çıkış yasağını koyan vergi dairesinden gerekli araştırmaları yaparak yürütmeyi durdurma talepli, vergi dairesi söz konusu işleminin iptalini vergi mahkemesinden talep etmenizi tavsiye ederim.
Bu arada vergi dairesinde bu keyfi işlemleri yapan memurlar hakkında görevi savsaklama hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmanızı, daha sonrada vergi mahkemesi açılan dava sonunda maddi ve manevi tazminat talepli dava açmanızın ayrıca tavsiye ederim. Bu işlemler sonucunda vergi dairesinde keyfi davranan memurların daha dikkatli ve özenli hareket etmesini sağlıyacağı kanaatindeyim.

Saygılarımla.
Old 19-03-2007, 00:41   #5
irfan AYDIN

 
Varsayılan Anonim şirket ortakları şirketin borçlarından sorumlu değil

Sn.Av.Dilek Gülşen,
Sn.Av.Suat ERGİN Bey, ortaya koyduğu kararla sorunun yanıtını vermiş. Ben de konuya biraz değinip açıklık getirmek istedim. Şöyleki;
1-Yurt dışı çıkış yasağı konulabilmesi için öncelikle borçlu kişi hakkında ödeme emri,haciz,ihtiyati haciz gibi uygulamalarda bulunulmuş olması ondan sonra da yurt dışı yasağı konulmuş olması gerekir.Böyle olunca da olayda iki tür idari işlem mevcut demektir.
a)Bu işlemlerin her ikisi de tesis edilmiş se ilk işlemlere(ödeme emri,veya haciz yahut ihtiyati haciz )karşı vergi mahkemesinde dava açılırken.
b)ikinci işlem(Yurt dışına çıkış yasağı) için idare mahkemesinde dava açmak gerekir.
2-Bu olayda kişinin borçsuzluğuna hükmedecek mahkeme vergi mahkemesidir.
3-İdare mahkemesi ortada borç bulunmadığı yada işlemde açık seçik hatanın mevcudiyeti halinde doğrudan iptal kararı verebilir.Yoksa vergi mahkemesindeki davayı bekletici mesele yapıp vergi mahkemsinin bu konudaki kararını bekleyebilir diye düşünüyorum.
4-Anonim şirketlerin şirket yöneticisi olmayan ortakları A.Ş nin vergi borçlarından sorumlu değildir.

İşin doğrusu vergi borcu nedeniyle yurt dışına çıkışın yasaklanmasına dair işlemlere karşı açılan davaların da vergi mahkemelerinde görülmesinin daha doğru olacağını düşünmekteyim. Ama bu davalara şimdilerde idare mahkemeleri bakmaktadır.Bu olayda açılacak davda idare mahkemesi hemen yürütmeyi durdurma kararı verebilir. Siz,yürütmenin durdurulmasını isterken savunma süresinin kısaltılmasınıda isteyin. Ayrıca,yurt dışı çıkma yasağı konulan vekil edeninizin şirketin yöneticisi olmadığını Ticaret Sicili müdürlüğünden alacağınız belge ile kanıtlarsanız. Mahkeme savunma almadan dahi yürütme kabul verebilir.

Sevgi ve Saygılarımla.
Old 19-03-2007, 10:14   #6
superavukat

 
Varsayılan

ANAYASA
Madde 23- Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme Hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, (…) vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.
haydi bakalım.
Old 19-03-2007, 11:25   #7
dilekgulsen

 
Varsayılan

Sn. Av. Ayhan Karaman ve Sn. İrfan Aydın öncelikle ayrıntılı açıklamalarınız için çok teşekkür ederim. Benim için oldukça faydalı oldu.İrfan bey benim takıldığım bir yer oldu "Siz,yürütmenin durdurulmasını isterken savunma süresinin kısaltılmasınıda isteyin." yazmışsınız. Bunun kanuni dayanağı nerde yer almaktadır. Bu konuyu biraz daha açarsanız sevinirim. Bunun yanında bu tür davalarda hızlandırmak için mahkemeye sunmamız gereken belgeler nelerdir? Müvekkilin söz konusu şirketin ortağı olmadığı hakkında Ticaret Sicili Müdürlüğü' nden alınacak belge dışında başka neler sunmalıyız mahkemeye yol gösterirseniz memnun olurum. Mesleğe yeni başlayan bir avukat olarak sorduğum sorular garip kaçmıyordur umarımtekrar teşekkürler, iyi çalışmalar...
Old 19-03-2007, 23:24   #8
irfan AYDIN

 
Varsayılan Başka belgeye gerek yok

Sn.Dilekgülşen;
İsimler gizlenince hitapta zorlanıyorum. Daha öncede yazdım.Ben açıklıktan yanayım.Sn.Admin Hakim ve savcıların düşünce açıklamakta zorlanacaklarını yazdı. Makul karşıladım. Ancak avukat arkadaşlar neden kimliklerini gizlerler ben hala bunun sebebini anlayabilmiş değilim.
Sorularınızın yanıtlarına gelince;
1- İstenilen alacağın kesinleştiği vergilendirme döneminde davacının, şirketin yöneticisi olmadığını kanıtlayan belge yada belgeler(ticaret sicili müdürlüğünden alınacak) .
2-2577 sayılı Yasanın 16.maddesinde öngörülen 30 günlük savunma süresinin, yine aynı Yasanın 27.maddesinin 4.fıkrası hükmü uyarınca kısaltılması ve tebligatın memur eliyle yapılması mümkün.
Sorduğunuz soruların yanıtları yukarda işaret edildiği gibidir.
Saygılarımla.
Old 20-03-2007, 18:27   #9
dilekgulsen

 
Varsayılan

Sayın irfan bey öncelikle tekrar teşekkür ederim sorularıma yanıt verip yardımcı olduğunuz için. Bu arada adım göründüğü gibi Dilek Gülşen. Bu davayı yarın açıyorum delil olarakta sizin müvekkilin söz konusu dönemde şirket yönetcisi olmadığına dair ticaret sicil müdürlüğünden alınacak belge,Türkiye Ticaret sicili gazetesinin yönetim kurulu üyelerinin seçildiği ve isimlerinin ilan edildiği sayısının örneğini veşirket defterlerini göstereceğim sanırım bunlar yeterli olur. Peki bu davanın ortalama ne kadar süreceğini sorsam artık çok mu yüzsüzlük yapmış olurum tekrar teşekkürler, iyi çalışmalar...
Old 20-03-2007, 21:46   #10
irfan AYDIN

 
Neşeli

Sn.Dilekgülsen;
Yargılamanın ne kadarlık bir süre içinde sonuçlanacağına ilişkin sorunuza gelince;bu soru için verilecek cevap, THS nin diğer üyelerini ilgilendirmediği için danışma ücretini gerektirmektedir.
Sevgi ve Saygılarımla.
Old 30-03-2007, 09:59   #11
dilekgulsen

 
Varsayılan

sayın irfan bey ilginiz ve yardımlarınız için çok teşekkür ederim. davamı açtım bakalım hayırlısı neticeden haberdar ederim zizide ayrıca yardım etmek için özel çabanız da memnuniyet verici tekrar tekrar teşekkür ederim.iyi çalışmalar....
Old 28-10-2007, 19:49   #12
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Esas Sayısı : 2007/4
Karar Sayısı : 2007/81
Karar Günü : 18.10.2007
KARAR TUTANAĞI
(HÜKÜM BÖLÜMÜ)

A) 1- 15.7.1950 günlü, 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun, 28.5.1988 günlü, 3463 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrasının "… vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere …" bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Şevket APALAK'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 18.6.1999 günlü, 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun;
a- 15. maddesinin, 12.5.2001 günlü, 4672 sayılı Yasa ile değiştirilen (3) numaralı fıkrasının "5682 sayılı Pasaport Kanununun 22 nci maddesi hükümleri, Fonun talebi üzerine Fona borçlu olanlar ile tüzelkişi borçluların kanuni temsilcileri hakkında da uygulanır" biçimindeki tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
b- 12.12.2003 günlü, 5020 sayılı Yasa'nın 27. maddesiyle eklenen ek 5. maddesinde yer alan "tedbir" sözcüğünün, söz konusu madde kapsamındaki bankalar tarafından uygulanan yurt dışına çıkış yasağı yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
3- 19.10.2005 günlü, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun geçici 13. maddesinin "… tüzel kişilerin kanunî temsilcileri ile borçlu veya borçla diğer ilgililerin yurt dışına çıkmasını yasaklama …" bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B) 5682 sayılı Yasa'nın 22. maddesinin birinci fıkrasının iptal edilen bölümünün doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
18.10.2007 gününde karar verildi.
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Sacit ADALI
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU



Esas Sayısı : 2007/4
Karar Sayısı : 2007/81


Üye
Ahmet AKYALÇIN
Üye
Mehmet ERTEN
Üye
A. Necmi ÖZLER

Old 29-10-2007, 17:50   #13
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

REFERANS 22.10.2007, PAZARTESİ
Yurtdışı çıkış yasağına iptal
Bumin DOĞRUSÖZ

Anayasamızın 23. maddesinin birinci fıkrasında “herkes, seyahat ve yerleşme hürriyetine sahiptir” denildikten sonra, 3. fıkrasında seyahat hürriyetinin vatandaşlık ödevi sebebiyle sınırlanabileceği hükme bağlanmıştır. 38. madde ise, idareye kişilere özgürlüklerinin kısıtlanması sonucunu doğuracak müeyyide uygulamasını yasaklamıştır. 73. madde ise, vergi ödevini “bir vatandaşlık ödevi” şeklinde belirlemiştir.

Öte yandan 5682 sayılı Pasaport Kanununun 22. maddesinde “Yurtdışına çıkmaları mahkemelerce yasaklananlara, (...) vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez” hükmü yer almıştır.

Vergi borçları dolayısıyla yurtdışına çıkış yasağı getirilmesi uygulaması, vergi idaresi tarafından yoğun olarak yapılan bir uygulamadır. Ancak bu uygulama yakın geçmişte, Bankacılık Mevzuatında yapılan değişikliklerle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun, yönetimi fona geçmiş bankalarla ilgili uygulamaları dolayısıyla gündeme gelmiş ve gerek doktrinde gerekse basında epey eleştirilmiştir. Daha sonrasında Gümrük Müsteşarlığı da, bir tebliğ ile bu uygulamayı başlatmıştır.

Bu uygulamalar ve mevzuat, doktrinde ağır eleştiriler almıştır. Bu konudaki benim Yaklaşım Dergisi'ndeki ve önceki gazetem Dünya’daki yazılarımın dışında, Doç. Dr. Gülsen Güneş, Prof. Dr. Billur Yaltı, Dr. Veysi Seviğ’de çeşitli incelemelerinde Anayasaya aykırılığa işaret etmiş, Prof. Dr. Şükrü Kızılot, Erdoğan Sağlam da özellikle idarenin bu yasağı tebliğ dahi etmemesi dolayısıyla uğranılan mağduriyetlere dikkati çekmiştir. (Bunlar sadece ilk anda aklıma gelen isimler. Mutlaka başka yazanlar da vardır. Hatırlayamadıklarımın hoşgörüsüne sığınıyorum.)

İptal hükmü
Nihayet Anayasa Mahkemesi, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin başvurusu dolayısıyla konuyu incelemiş ve
- Pasaport Kanunu’nun, 22. maddesinin birinci fıkrasının “... vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere ...” bölümünün,
- Bankacılık uygulamasında ise 5020 sayılı Yasa’nın 27. maddesiyle eklenen ek 5. maddesinde yer alan “tedbir” sözcüğünün, söz konusu madde kapsamındaki bankalar tarafından uygulanan yurtdışına çıkış yasağı yönünden ve ayrıca
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 13. maddesinin “(...) tüzel kişilerin kanunî temsilcileri ile borçlu veya borçla diğer ilgililerin yurtdışına çıkmasını yasaklama ...” bölümünün
Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptallerine, karar vermiştir (E. 2007/4 K. 2007/81 T. 18.10.2007).
Bu kararın Pasaport Kanunu ile ilgili kısmı 10/11 oyla, Bankacılık mevzuatı ile ilgili kısmı ise oybirliği ile verilmiştir.
Ancak Anayasa Mahkemesi, Pasaport Kanunu'nun sözü geçen hükmünün iptalinin doğuracağı hukuksal boşluğu kamu yararını ihlal edici nitelikte gördüğünden, kanun koyucuya bu konuda olanak sağlamak amacıyla iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmıştır.
Nihayet bu kararla bir dizi Anayasa’ya aykırı düzenleme daha hukukumuzdan temizlenmektedir.
Ancak Anayasa Mahkemesi'nin kararı pek yenidir. Daha gerekçesi yazılacaktır. Bu nedenle henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır.
İptal kararının gerekçesi henüz belli olmamakla birlikte tahminimiz, yasak konulmasında yargı kararına gerek duyulmaması, yurtdışına çıkış ile tahsil olanaksızlığı arasında bir illiyet bağının aranmaması ve doğrudan idare tarafından kişi özgürlüklerini kısıtlayıcı düzenleme yapılması şeklinde olacağıdır.
Yasalarımızda alacağın tahsili için bir tedbir olarak düzenlenen yurtdışı çıkış yasağının kişi hakkında uzunca bir süre uygulanması, idarenin bu arada tüm çabalara rağmen alacağını tahsil edememesi, bir başka deyişle bu tedbirin bir işe yaramadığının anlaşılmasına rağmen sürdürülmesi ve hiç gözden geçirilmemesi halinde, artık bir tedbir değil, bir yaptırım söz konusu olur. Böylesi bir yaptırım ise mahkeme kararı olmadan uygulanamaz. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir Kararında, böylesi bir sınırlamanın ödeme gücü olmadığı açık olan bir kişiye gözden geçirilmeksizin uzun bir süre uygulanmasını İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı bularak Bulgaristan’ı tazminat ödemeye mahkûm etmiştir.

Bundan sonrası
Bundan sonra ne olacaktır. Kısaca ihtimalleri yazalım.
- Kanun yürürlükte olduğundan İdareler, bu altı aylık sürede uygulamaya devam edecektir.
- Açılmış ve açılacak davalarda, yasa hükmünün iptal edilmiş olduğu mahkemelerin ıttılaına girdiğinden yürütmeyi durdurma kararı vermeleri gerekecektir.
- İptal kararının Resmi Gazete'de yayımını izleyen altı ay içinde yeni bir yasal düzenleme yapılacaktır. Mevcut yasakların da bu düzenlemeye göre gözden geçirilmesi veya yenilenmesi gerekecektir.
- Bu sürede yasal düzenleme yapılmadığı takdirde, Emniyet Müdürlüğü çeşitli idarelerden gönderilmiş yasakları uygulamadan re’sen kaldırmak durumunda kalacaktır. Zira Emniyet’de Anayasa Mahkemesi kararı ile bağlı olup, yasal dayanağı olmayan idari işlemleri uygulamaya koyamayacaktır.
Bu arada, haklarında yasak konmuş olup da dava açmamış olanların idare ile ihtilaf yaratmak suretiyle dava açmalarında, bazı gerekçelerle, yarar olduğu inancındayım.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yurt dışı borçlanması,3201 sayılı kanun Av.mdogan Meslektaşların Soruları 1 28-02-2007 08:36
Yurt Dışına Çıkış Yasağı - nitelikli dolandırıcılık suçu av.egemen Meslektaşların Soruları 7 21-02-2007 22:26
Bağ-Kur 'un Yurt Dışı Ödemesi kmola_yargi Meslektaşların Soruları 3 11-12-2006 20:23
yurt dışı sigorta ödeneği. özgür Meslektaşların Soruları 1 17-10-2006 12:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07609510 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.