Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kesinleşmiş Boşanma protokolü iptali !

Yanıt
Old 07-09-2016, 15:01   #1
detay82

 
Varsayılan Kesinleşmiş Boşanma protokolü iptali !

Taraflar, anlaştıkları hususları bildirerek, ortak imzaladıkları dava dilekçesiyle boşanma davası açmışlar, boşanma protokolü sunmuşlar, duruşmada aynı beyanları (Karşılıklı tazminat, katılma payı, mal vs talebi olmadığına dair) geçmişlerdir.

Mahkeme de, anlaşma doğrultusunda boşanma kararı vermiş ve protokolü tasdik etmiştir, karar kesinleşmiştir.

Ancak daha sonra, kandırıldığını iddia eden eş, eski eşinin hacizlerden kurtulmak için kağıt üzerinde boşanacaklarını beyan ettiğinden, kendisine ne getirdiyse imzaladığını, ancak boşanmadan sonra eşinin ortak hayatı bitirdiğini, mal rejimi haklarından kurtulmak için bu yola başvurduğunu, bu nedenle iradesinin sakatlandığını beyan etmekte ve aldatılma nedeniyle manevi tazminat ile birlikte mal rejiminden kaynaklanan alacaklarını talep etmektedir.

Bazı kitaplarda boşanma protokolünün iptali davası açılabileceğine dair bilgiler görmekteyim. Ancak bu yönde hiç bir içtihada rastlayamadım. Boşanma protokolünün iptaline karar verilmesi halinde, davacının boşanma dava dilekçesindeki ve duruşmadaki beyanlarının da hile nedeniyle dikkate alınmaması gerektiği mahkemeden talep edilebilir mi?

Bu şekilde, mahkemece tasdik edilen boşanma protokolüne karşı hile nedeniyle iptal ve mal rejiminin tasfiyesi için ayrı bir dava açılması ya da dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunmak mümkün müdür veyahut başka izlenecek bir yol var mıdır?

Yardımcı olacak ve özellikle içtihat paylaşacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkürler.
Old 07-09-2016, 15:56   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/25148
Karar: 2016/2461

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/1. maddesi uyarınca temyiz süreleri ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye başlar. Davacı-davalı ve vekili 16.11.2015 tarihli dilekçe ile hükmü temyiz etmeyeceklerini bildirmiş iseler de mahkemenin gerekçeli kararı davacı-davalı tarafa 20.11.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, doğmamış haktan feragat mümkün bulunmadığından davacı-davalı tarafın 16.11.2015 tarihli dilekçesine itibar edilmemiştir.

2-Dava ve karşılık dava yönünden tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş, hüküm davacı-davalı tarafından temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacı-davalının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davalarının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir.

Açıklanan sebeple usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün her iki dava yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple her iki dava yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 15.02.2016

saygılarımla,
Old 07-09-2016, 16:03   #3
detay82

 
Varsayılan

Özür dilerim, söylemeyi unutmuşum, mevcut olayda, karar kesinleşmiştir.

Ayrıca boşanma protokolünün iptali davası hakkında içtihat aramaktayım. Bendeki kitaplarda, programlarda bir tane dahi örnek bulamadım.

Sadece bir Yargıtay üyesinin kitabında, Y.2 HD. 20.06.2005 T, 7276-9531 sayılı bir içtihattan "Dava boşanma protokolünün iptaline ilişkindir..." şeklinde kısa alıntı yapılmış ancak bu kararı da hiç bir yerde bulamadım.

Saygılarımla
Old 07-09-2016, 16:29   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Sayın detay82;

Hak düşürücü süre geçmeden boşanma protokolünün ve boşanma davasındaki beyanların hile sebebiyle iptalini isteyebileceğiniz kanaatindeyim. Böyle bir davayı kazanırsanız boşanma davası için yargılamanın yenilenmesini isteyebilirsiniz. Benzer bir olayla ilgili yargıtay kararı :
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/9403
K. 2003/143
T. 20.1.2003
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Davadan Feragat - Feragat Edenin Hata Hile Veya İkrah Nedeniyle Feragatin Feshini İsteyebileceği/İkinci Davada İşin Esasının İncelenmesi Gereği )
• DAVADAN FERAGAT ( Feragatin Hata Hile İkrah İle Yapıldığı İddiasının İkinci Davada Öne Sürülebileceği - Tapu İptali ve Tescil )
• HATA HİLE İKRAH ( Davadan Feragat Edenin Bu Nedenlerle Feragatin Feshini İsteyebileceği - İkinci Davada İşin Esasının İncelenmesi Gereği )
• FERAGATIN FESHİNİ TALEP ( Hata Hile Veya İkrah Nedeniyle/İkinci Davada İşin Esasının İncelenmesi Gereği - Tapu İptali ve Tescil )
1086/m.91,93
ÖZET : Feragat davayı esastan sona erdirdiğinden şarta bağlı olamaz. Feragat eden hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin feshini isteyebilir. Feragatin hata, hile, ikrah ile yapıldığı iddiasının ikinci davada öne sürülmesini engelleyen bir yasa hükmü de bulunmamaktadır. İkinci davada bu yönde istek de bulunduğundan işin esasının incelenmesi gerekir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.9.2001 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 4.4.2002 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, arsa maliki olan davalı Uluer ile yüklenici T... İnşaat Anonim Şirketi arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, yükleniciye bırakılan 4 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını belirterek tapusunun iptali ile adına tescili isteminde bulunmuştur.

Davalı malik davaya cevap vermemiş, davalı yüklenici vekili ise, daha önce davacı tarafından aynı bağımsız bölüm için tescil davası açıldığını davacının feragati nedeniyle reddedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacının eldeki davadan önce açtığı tescil davasından feragat ettiği, feragat nedeniyle davanın reddedildiği, feragatin hile sebebiyle geçersiz olduğu iddiasının eldeki davada kanıtlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyize getirmiştir.

HUMK'nun 91. maddesine göre feragat iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir. Aynı yasanın 93. maddesine göre de feragat beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat, dava konusu edilen haktan vazgeçmedir. Kural olarak her davadan vazgeçme mümkündür. Vazgeçme nedeniyle davanın reddedilmesi halinde aynı hakka ilişkin yeniden dava açılamaz. Açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddedilmesi gerekir. Dava konusu haktan vazgeçildikten sonra dava derdest iken yeniden aynı konuda dava açılması da mümkün değildir. Davacının davasından feragat etmesinin sonucu bu nedenle önemli olduğundan, davacının beyanından, gerçek amacının açılan davadan feragat etmek olduğunun açıkça anlaşılması gerekir. Davadan feragat ile dava konusu uyuşmazlık esastan sona erdiğinden şarta bağlı feragat geçerli değildir. Yani şarta bağlı feragat ile dava sona ermez. Bu nedenle feragatin kayıtsız şartsız bir irade beyanını ortaya koyması gerekir. Feragat eden kişi; hata hile veya ikrah nedeniyle feragatin feshi için dava açabileceği gibi ayrı bir dava açmayıp feragatin geçersizliğini ileri sürerek, feragat ettiği davayı yeniden açabilir ve bu davada ön sorun olarak feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olup olmadığı incelenir. ( Prof. Dr. Baki Kuru - Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt: IV, Sayfa 3549 vd. )Somut olayda, davacı ve feragate yetkili vekili satış vaadi sözleşmesine dayanarak açtığı birinci tescil davasında dosyaya verdikleri 18.8.2000 günlü dilekçelerinde davalılar hakkındaki tescile icbar davasından feragat ettiklerini, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istediklerini bildirmişler, aynı gün tapuda davacıya 3 numaralı bağımsız bölümün ferağı verilmiş ise de sözleşmede belirtilen dava konusu 4 numaralı bağımsız bölüm için ferağda bulunulmamıştır. Feragat dilekçesinin okunduğu 17.10.2000 günlü oturumda davacı vekili biz dava konusu her iki parselin tapuda ferağını verecekleri için Tapu Müdürlüğü'nde davamızdan feragat etmiştik. Ancak tapuda 4 numaralı bağımsız bölüm için işlem yapılmadığından yeni dava açma hakkımızı saklı tutuyoruz şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece feragat nedeniyle önceki davanın reddine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilmediğinden kesinleşmemiştir. Davacı ve vekilinin imzasını taşıyan feragat dilekçesi ile bunu açıklığa kavuşturan vekilin duruşmadaki beyanları karşısında feragatin, davalılar ile anlaşma ihtimali nedeniyle olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ikinci davada iddia ettiği gibi tapu işleminin yapılacağı beyanı ve sözü üzerine bu vazgeçmenin vaki olması mümkündür. Feragatin hata, hile, ikrah ile yapıldığı iddiasının ikinci davada ileri sürülmesini engelleyen bir yasa hükmü de yoktur. Açılan ikinci tescil davası içinde feragatin geçersizliği isteği de bulunmaktadır. Bu nedenle olayda kesin hükmün varlığı söz konusu olmadığından işin esası incelenip taraf delilleri toplanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı nedenlerle davanın reddi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 20.1.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 12-10-2017, 12:55   #5
sugem

 
Varsayılan

Merhaba Sevgili Meslektaşlarım,
Müvekkil ile davalı anlaşmalı olarak boşanıyor ve karar kesinleşiyor. Protokolde davalı adına kayıtlı bir taşınmazın müvekkile devri, çocuklar lehine nafaka tesisi ve “DAVALININ ANNESİ ADINA KAYITLI OLAN” bir taşınmazda müvekkil ve çocukların istediği kadar yaşamaları kararlaştırılıyor. Karardan 6 ay sonra davalının annesinin ölmesi üzerine, davalı dışındaki diğer mirasçı “eski görümce” müvekkile tahliye ve ecrimisil talebinde bulunan bir ihtarname gönderiyor. Muristen, davalı ve görümceye intikal gerçekleştiğinde dava açılacağını da ihtar ediyor.
Bu hususta önerilerinize başvurmam gerekiyor değerli meslektaşlarım. Anlaşılan davalı annesi üzerine kayıtlı taşınmazda bir nevi oturma hakkı tesis etmiş ve mahkemece protokol onaylanarak, karar kesinleşmiş durumda. Diğer mirasçının müvekkile yönelteceği ecrimisil ve tahliye talebine karşılık, davalı eski eş aleyhine TCK md 206 Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan işlem yapmayı düşünüyorum.
Mirasçı “önceki görümce”nin ecrimisil talebi durumunda en kötü olasılıkla rayiç kira bedelinin yarısını mı ödemek durumunda kalırız? Karşı tarafın başvurusu halinde Kesinleşmiş boşanma protokolünün kısmen iptali durumu söz konusu olabilir mi? Ya da yargılamanın yenilenmesi mi söz konusu olur? (Bu durumda kesinleşmiş kısımlar ve devri yapılan taşınmaz için de yeniden yargılama yapılır mı? ) Protokol karşılıklı kazanıma dayandığından , ecrimisil talebinin davalı “önceki eş” e yönlendirilme imkanı/yolu var mıdır? Teşekkürler
Old 12-10-2017, 13:22   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Diğer mirasçının müvekkile yönelteceği ecrimisil ve tahliye talebine karşılık, davalı eski eş aleyhine TCK md 206 Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan işlem yapmayı düşünüyorum.
Cezai anlamda suç teşkil etmeyeceğini düşünüyorum.
Kadının oturma hakkı tapuya tescil edilemediği için taşınmaz malikinin mirasçılarına karşı ileri sürülemez.

Kesinleşmiş protokolün kısmen iptali sözkonusu olmaz. Sadece kayınvalideye ilişkin kısım uygulanamaz hale gelmiştir. (Kayınvalide istese kadın ve çocukları protokole rağmen taşınmazında oturtmayabilirdi çünkü davanın tarafı değil ve kendisine ait bir taşınmaz hakkında davada taraf olmadığı halde verilen mülkiyet hakkını kısıtlayıcı hüküm kayınvalideyi bağlamaz. Tahliye olsaydı boşanılan kocaya ödenmek zorunda kalınan kira bedelleri kadar alacak davası açılabilirdi vs....)

Saygılarımla
Old 12-10-2017, 13:32   #7
sugem

 
Varsayılan

Mirasçı "önceki görümce"nin açacağı Ecrimisil davasında, davayı davalı eşe ihbar etmek mi gerekir? müvekkilin,dava süresince işleyecek, kira bedelleri, yargılama masrafları ve vekalet ücretinden kurtulması nasıl sağlanabilir?
Old 12-10-2017, 14:28   #8
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

İştirak halinde mülkiyette paylar belli olmadığı için halanın tek başına kendi payı için açacağı davanın reddi gerekir.

Eğer ecrimisilin tümünü dava etmişse, eski eşten davaya zaten onay alınmalıdır. (İhbar dediğiniz durum )

Müdahalenin menini ise tek başına açabilir.

Boşanılan eşin, boşanma protokolü tümden değerlendirildiğinde davalının ödemek zorunda kalacağı kira bedellerinden sorumlu olup olmadığı/ veya davanın açılmasına onay verdiğinde de "kötüniyetli" olarak değerlendirilip ecrimisil payı istemeye hakkı olup olmadığı tartışılabilir. VS..vs...Diye düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 16-10-2017, 13:39   #9
Av.Bilal Barutcu

 
Varsayılan

Merhaba
Bilindiği üzere anlaşmalı boşanma protokolü taraflarca hazırlanır ve mahkeme huzurunda taraflara tekrar kabul edip etmediği sorularak kabulü durumunda boşanma ilamının bir parçası olur.Hakim huzurunda onaylanmamış olan bir anlaşmalı boşanma protokolü geçersiz olacak ve bu protokole ilişkin işlem yapılamayacaktır. Ve açılmış bir davada bu protokole mahkemede karşı çıkılması durumunda dava çekişmeli davaya dönecektir. Dolayısıyla hakim huzurunda hiç bir itiraz olmadan onaylanmış ,kesinleşmiş bir mahkeme kararına karşı hacizlerden mal kaçırmak amacında olan kocasının kendisini kandırdığı temel iddiasıyla açılacak davayı kazanmanın çok zor olduğunu,ispatlanabilecek bir ölüm tehdidi v.s gibi iradeyi ağır bir biçimde sakatlayacak durum varsa ancak böyle bir davanın mahkemece değerlendirileceğini düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boşanma protokolü Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 24-06-2016 22:32
Yurt dışında imzalanmış anlaşmalı boşanma protokolü Türkiye'de geçerli olur mu? Tapunun iptali davasında ispat sorunu. juristbtl Meslektaşların Soruları 1 16-11-2010 00:04
boşanma protokolü Av.Özlem PEKSÜSLÜ Meslektaşların Soruları 16 05-05-2009 16:06
Anlaşmalı boşanma protokolü Av. Ş. Sevi Meslektaşların Soruları 3 05-09-2007 14:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06005597 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.