Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Muvazaalı haciz, satış kararının tedbiren durdurulması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-04-2010, 12:24   #1
Av.Kaan

 
Varsayılan Muvazaalı haciz, satış kararının tedbiren durdurulması

Herkese iyi günler dilerim.

Borçlu B Şirketi, müvekkil şirkete senet veriyor. Senet icraya konuyor, borçlu şirkete yapılan ilk tebligat iade oluyor (Aslında tabligatı bilerek almadıklarını biz biliyoruz). Farklı adreslere yapılan ikinci, üçüncü tebligat da iade oluyor. En sonunda ticaret sicilindeki adrese 35 tebliğ yapılıyor. Akabinde Şirket üzerine kayıtlı 3 araca yakalamalı haciz koyuyoruz. Bu esnada araçlar üzerinde bizden önce banka ipoteği ve bir başkasının haczi olduğunu öğreniyoruz. Bizim haczimiz bu hacizden sonra geliyor.

Bizden önceki haciz tamamen muvazaalı. Dosyaya bakınca bu husus tereddütsüz anlaşılıyor. Alacaklı Borçlu B Şirket sahibinin çok samimi arkadaşı. Eski tarihli bir senet düzenlenmiş, bizim iade olan ilk tebligattan hemen sonra takibe geçilip hemen tebliğ olmuş, ödeme süresi içinde borçlu mal beyanında bulunup araçlara haciz konsun demiş.

Şimdi bu hacizli dosyada araçların satış kararı alınmış. Kısa da bir süresi var. Muvazaalı haciz olduğundan bahisle dava açıp haczin kalıdırılmasını ve asıl önemlisi satışın tedbiren durdurulmasını istemeyi düşünüyorum.

Sorularım şunlar:
1. Davayı asliye hukukmahkemesinde mi yoksa icra mahkemesinde mi açmalıyım ? Bu davanın tasarrufun iptali davası olması, yani aciz vesikası alınması şart mıdır?
2.Bizim dosyamız X şehrinde, muvazaalı haczin konduğu dosya Y şehrinde, her iki dosyanın tarafları da Y şehrinde... Yetkili mahkeme Y şehri olur kanısındayım. Ne dersiniz?

Yardımlarınızı bekliyorum.
Old 16-04-2010, 12:14   #2
Av.Ender

 
Varsayılan

Muvazaa sebebiyle satışı durdurmanın mümkün değildir.Tasarrufun iptali davası açmanız da mümkün değildir.Tek yapabileceğiniz şey: araçların satışından sonra icra müdürlüğünce düzenlenecek olan sıra cetveline karşı 7 gün içersinde, sıra cetvelinin düzenlendiği icra dosyasının bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde muvazaa iddiasıyla sıra cetveline itiraz davası açmaktır.Avantajınız şu ki; böyle bir davada ispat yükü karşı tarafta olup, alacağını başka delillerle ispatlaması gerekmekte olup düzenlenmiş olan bono alacağın varlığını ispatlamamaktadır.
saygılarımla..
Old 16-04-2010, 17:04   #3
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ender
Muvazaa sebebiyle satışı durdurmanın mümkün değildir.Tasarrufun iptali davası açmanız da mümkün değildir.Tek yapabileceğiniz şey: araçların satışından sonra icra müdürlüğünce düzenlenecek olan sıra cetveline karşı 7 gün içersinde, sıra cetvelinin düzenlendiği icra dosyasının bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde muvazaa iddiasıyla sıra cetveline itiraz davası açmaktır.Avantajınız şu ki; böyle bir davada ispat yükü karşı tarafta olup, alacağını başka delillerle ispatlaması gerekmekte olup düzenlenmiş olan bono alacağın varlığını ispatlamamaktadır.
saygılarımla..

Sn Ender, ilginize teşekkür ederim. Bu meseleleri pek bilmediğimden müsadenizle bir kaç hususu daha sormak istiyorum.

Anladığım kadarıyla; satış günü satış yapılır, şayet alıcı olursa ödediği paranın ödenmesi için bir sıra cetveli düzenlenir. (Örneğin, bu cetvelde muvazaalı haciz dosyası ilk sırada, biz ikinci sıradayız ) Bu cetvel bize tebliğ edilir. İşte bu tebliğden itibaren 7 gün içinde itiraz davası açmalıyım.

O halde, bu zaman zarfında halen para herhangi birine ödenmez. Yani satışı durduramamakla bir hak kaybımız olmaz ve hatta itiraz davamız kabul edilirse ilk sıraya yükseleceğimizden bizim dosyadan satılmış gibi olur ve satış parası bize ödenir öyle mi?
Old 18-04-2010, 01:42   #5
mercury

 
Varsayılan

İşinize yarayacağını umduğum bir kaç kararı gönderiyorum...

Daire:4
Tarih:2007
Esas No:2006/12753
Karar No:2007/13696
Özet: Muvazaalı icra takibinin iptali için iptal davası açılabileceği-

I- Dava, «muvaza nedeniyle icra takibinin iptali» istemine ilişkindir.

Mahkemece, "...davacının, icra takip dosyasında taraf olmadığı, takibe konu alacak borç ilişkisinin davalı Bülent Kurtuluş ile dava dışı bahri Genç arasında olduğu, yapılan takibin yasal prosedüre uygun olarak gerçekleştiği ve kesinleştiği satış aşamasına kadar getirildiği yapılan işlemlerde herhangi bir yasaya aykırılık durumunun olmadığı, kaldı ki davacının da icra takibinde taraf olmaması nedeni ile böyle bir dava açma yetki ve sıfatının da bulunmadığı ayrıca hukuki bir menfaatinin de olmadığı..." belirtilerek "davanın reddine" karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalıdır. Bu yön, mahkemenin de kabulndedir. Kural olarak, hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, muvazaalı işlemin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü tarafların muvazaalı işlemi; üçüncü kişiler yönünden haksız eylem niteliğindedir. Şu durumda, davacının taraf sıfatı bulunmakta olup, işin esasının incelenmesi gerekir. Ancak üçüncü kişinin zarar gördüğünün benimsenebilmesi için, onun muvazaalı muamelede bulunandan bir alacağının olması ve bu alacağının ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir.

Somut olayda; dava dışı Bahri Genç, sahibi olduğu arsa üzerine bir apartman yaptırmış, 15.9.1997 tarihli noterce düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile bu apartmanın 4 no'lu dairesini, davacıya satmayı vaat etmiş ve taşınmazın bedelini peşinen almıştır. Ancak bu taşınmazın, tapuda davacı adına tescili sağlanmamıştır.

Eldeki bu davada dinlenen davacı tanık beyanlarından; arsa sahibi Bahri Genç'in, bu binanın üzerine projeye aykırı olarak kendisi adına kat çıkmak istediği, apartmanda bulunan diğer bağımsız bölüm sahipleri ile davacının buna izin vermemesi üzerine Bahri Genç'in davacıya ve diğer mal sahiplerine hitaben "...ben buranın bir kısım hissesini bilerek kendi üzerimde bıraktım o zaman bende bu hisselerin üzerine haciz koydururum burayı sattırırım, siz de gününüzü görürsünüz..." şeklinde sözler zarf etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bahri Genç, daha sonra 23.6.1999 tarihinde avukatına verdiği vekaletnamesinde; "... alacaklı Bülent Kurtuluşa aramızda yapılan oto alım satımından doğan veya nakit 15 milyar borcum ve bakiyesi nedeniyle ve bununla sınırlı olmak üzere icra takiplerinde ödeme emrini tebliğe, lehime işleyen sürelerden feragat ederek alacaklı tarafça yapılacak takipte borcu kabul etmeye, mal beyanında bulunmaya, gayri menkullerim üzerine haciz ve satılamaz kaydı konulmasına muvafakat etmeye..." biçiminde yetki vermiş ve aynı gün davalı Bülent tarafından, Bahri Genç aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Takip talebinde miktarı belirtilen borcun sebebinin, "gayrimenkul satış vaadi kaparosu" olduğu yazılmış, ancak herhangi bir sözleşme ibraz edilmemiştir. Takibin başlatıldığı gün ödeme emri borçlu vekiline elden tebliğ olunmuş ve orçlu vekili, "... borcu kabul ettiğini, sürelerden, feragat ettiğini, takibin kesinleştirilmesini istediğini ve borcuna karşılık maliki bulunduğu dava konusu gayrimenkulün tapu bilgileri verilerek kaydına haciz konulmasını istediğini..." beyan etmiştir. Bunun üzerine aynı gün icra takibi kesinleştirilmiş ve borçluya ait taşınmazın kaydının üzerine haciz konulmuştur. Böylece gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu edilen taşınmazın üzerine de haciz konulması sağlanmıştır. İcra takibinin devamı sırasında takip borçlusu Bahri Genç vefat etmiş, yasal mirasçıları olan eşi ve çocukları mirası reddetmişler ve icra dairesince ölen borçluya ait nüfus kayıtları getirtilerek borçlu Bahri Genç'in anne ve babası olan diğer davalılar raleyhine icra takibine devam olunmuştur. Dosya içindeki bilgi ve tarafların açıklamalarından; üzerine haciz konulan taşınmazın sazılmış olduğu ve davacının ölen borçlunun anne ve babası olan davalılar aleyhine tapu iptal ve tescil davası açmış olduğu o dıavanın halen devam ettiği ve açtığı tapu iptal ve tescil davasının sonuçsuz kalmaması için de eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; iptaline karar verilmesi istenen icra takibinde davacıya gayri menkul satmayı vaat eden Bahri Genç'in borçlu olarak gösterilmesi, borçlunun vekaletname ile vekiline verdiği yetkiler, takibin başladığı gün kesinleştirilmesi, borçlunun, üzerine haciz konması için taşınmazın tapu kaydı bilgilerini vermesi, böylece gayri menkul satış vaadine konu taşınmazın üzerine haciz konulmasının ve satışının sağlanması, davalı Bülent ile diğer davalıların murisinin davacının alacağının tahsiline engel olmak için el ve işbirliği içinde bulunduklarını göstermektedir.
Olayların yukarıda anlatılan gelişim biçimi ve icra dosyasındaki gelişmeler gözetildiğinde; davalılar arasındaki icra takibi işlemlerinin muvazaalı olduğu, davacının iddiasını ispat ettiği anlaşılmaktadır. Şu urumda mahkemece, muvazaanın varlığı kabul edilmek suretiyle, "icra takibinin iptali" yönünde hüküm kurmak gerekirken, tüm dosya verileri tartışılmadan yanılgılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 8.11.2007 gününde oybirliği karar verildi.

4. HD. 8.11.2007 T., E: 2006/12753, K: 13696

**************
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İnternet Sitesi yayınının tedbiren Durdurulması Av. Bahadır ÖZTÜRK Meslektaşların Soruları 5 10-04-2012 17:43
İcranın durdurulması kararının icrası için kesimleşmesi gerekir mi? akrd61 Meslektaşların Soruları 1 15-02-2010 09:07
Muvazaalı Satış Hak ve Nisfet Meslektaşların Soruları 1 22-12-2009 16:57
muvazaalı satış ve istihkak avukatRMK Meslektaşların Soruları 3 18-03-2008 18:50
muvazaalı satış ve miras payı Av.Deniz Meslektaşların Soruları 23 15-01-2008 11:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06796002 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.