Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yol bakımından kaynaklı trafik kazasında yargı yeri

Yanıt
Old 14-01-2019, 16:16   #1
Av.mehmet.av

 
Acil Yol bakımından kaynaklı trafik kazasında yargı yeri

Merhaba;
Acil bilgi paylaşımınıza ihtiyaç duymaktayım.

1- İstanbul'da tiraci araç seyir halinde iken yolun çökmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geliyor.

Dava açmayı düşünüyoruz.
Sorularım:
1- Davalı olarak Büyükşehir Belediyesi'ni göstereceğiz diye düşünüyorum.(Doğru mudur?

2- Dava idari dava mı yoksa adli dava olarak açılmalı.(Trafik kazasından kaynaklı zararlarda adli yargıya başvurulması gerektiği yönünde karar gördüğümü hatırlıyorum.)

3- Adli yargıya başvurulması gerektiği varsayımında dava açma süresi idari davadaki süreler gibi midir yoksa adli yargıda dava açma süresi farklı mıdır?

4- Kazanın olduğu yolun bakımı bir firmaya verilmiş muhtemelen. BU durumda bu firmayı da davalı olarak gösterebilir miyiz?

Teşekkürler
Old 15-01-2019, 15:32   #2
Nidyak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.mehmet.av
Merhaba;
Acil bilgi paylaşımınıza ihtiyaç duymaktayım.

1- İstanbul'da tiraci araç seyir halinde iken yolun çökmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geliyor.

Dava açmayı düşünüyoruz.
Sorularım:
1- Davalı olarak Büyükşehir Belediyesi'ni göstereceğiz diye düşünüyorum.(Doğru mudur?

2- Dava idari dava mı yoksa adli dava olarak açılmalı.(Trafik kazasından kaynaklı zararlarda adli yargıya başvurulması gerektiği yönünde karar gördüğümü hatırlıyorum.)

3- Adli yargıya başvurulması gerektiği varsayımında dava açma süresi idari davadaki süreler gibi midir yoksa adli yargıda dava açma süresi farklı mıdır?

4- Kazanın olduğu yolun bakımı bir firmaya verilmiş muhtemelen. BU durumda bu firmayı da davalı olarak gösterebilir miyiz?

Teşekkürler
T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO : 2016 / 710

KARAR NO : 2017 / 62

KARAR TR : 20.02.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılan tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.











K A R A R





Davacı : U.Mobilya ve Mobilya Aksesuarları Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.

Vekili : Av. E.Ö.

Davalı : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. G.Ö.I.



O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin okul mobilyaları imalat ve ticaretini yapan bir şirket olduğunu, 17.12.2008 günü saat 23.30 sıralarında müvekkil şirketin işçisi E.Ç.’nın yönetimindeki 34 EA 0701 plakalı araçla Esatpaşa Mah. E-5 yanyol Bostancı adresine giderken kaza yaptığını, kaza sonucunda iki kişinin vefat ettiğini, bir kişinin ise yaralandığını, müvekkil şirket, şoför ve sigorta firması husumet gösterilerek açılan dava sonucu Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 24.12.2013 tarih ve 2013/462 karar no’lu ilamı ile tazminata hükmedildiğini, müvekkil şirketin ödeme yaparak mahkeme ilamını yerine getirdiğini, kaza sonucu hükmedilen tazminatın hepsini müvekkilinin ödediğini, kusuru olan kişilerin tazminatını da müvekkil şirketin ödediğini, yoldaki bakımsızlığın kazanın sebeplerinden biri olduğunu, müvekkil şirketin tazminat alacaklılarına ödediği tazminattan kusur oranında hesaplanan 114.600,00 TL’sinin davalı Belediyeden alınarak müvekkil şirkete dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 03.11.2015 gün ve E:2015/326, K:2015/417 sayılı kararı ile “Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/481 esas sayılı dosyasının tetkikinde; davacılar Bayram Demir, Akgül Demir ve arkadaşlarının davalılar E.Ç. U.Mobilya ve Mobilya Aksesuarları San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti ve Güneş Sigorta A.Ş aleyhine 17.12.2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasına dayalı olarak maddi ve manev tazminat talebiyle dava açıldığı, mahkemece maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulduğu, kararın kesinleştiği görülmüştür.

Davacı şirket vekili bu ilam gereğince yaptığı ödemeler için hizmet kusuruna dayalı olarak (kazanın yolda çukur oluşması sonucu hızla giden arabanın çukura girmemek için manevra yapması sonucu meydana geldiği, idarenin yapmak zorunda olduğu yol bakım hizmetini yapmadığını iddia ederek ) rücuan tazminat talebiyle dava açılmıştır.

Davacı hakkında, 17/12/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle açılar tazminat davasında davacının tazminat ödemeye mahkum olduğu ve tazminatı ödediği kazanın meydana geldiği yolda çukur bulunması ve kazanın bu çukura girmemek için manevra yapması sonucu meydana geldiğinden bahisle, davalının yol için gerekli bakım yapmadığından kusurlu olduğundan bahisle rücuen talepte bulunduğu, iddia ve deliller kapsamına göre, davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu bulunduğu yolda gerekli bakımların yapılmadığı, güvenlik önlemleri alınmadığı iddia edilerek hizmet kusurum dayanılmış olmakla, davanın bu haliyle İdari Yargı'nın görev alanına girmesi nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine, dilekçenin dava şartı yokluğu nedeniyle görev yönünden usulden reddine, davacıya İdari Yargı'da dava açmakta muhtariyetine karar vermek gerekmiştir.

Davacı hakkında, 17/12/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davasında davacının tazminat ödemeye mahkum olduğu ve tazminatı ödediği kazanın meydana geldiği yolda çukur bulunması ve kazanın bu çukura girmemek için manevra yapması sonucu meydana geldiğinden bahisle, davalının yol için gerekli bakım yapmadığından kusurlu olduğundan bahisle rücuan talepte bulunduğu, iddia ve deliller kapsamına göre, davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu bulunduğu yolda gerekli bakımların yapılmadığı, güvenlik önlemleri alınmadığı iddia edilerek hizmet kusuruna dayanılmış olmakla, davanın bu haliyle idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle mahkememizin görevsizliğine” şeklinde karar vermiş, tarafların temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 29.03.2016 tarih ve E:2016/1600, K:2016/4057 sayılı ilamı ile onanan kararın 16.06.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ:15.06.2016 gün ve E:2016/1147 sayılı kararı ile “…2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 5. maddesinin 1 fıkrasında da; İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

Uyuşmazlıkla ilgili bir başka düzenleme olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" hükmüne yer verilmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19.maddesinde: Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik karan üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru karan ile birlikte dava dosyalan Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davası sonucu tazminat alacaklılarına ödediği 114.000,00-TL'nin, idarenin olayda hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla rücuan tazmini istemiyle İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/326 esasına kayden dava açıldığı, Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde verilen 03.11.2015 tarihli karar ile davanın idari yargının görevine girdiğinden bahisle görev yönünden reddine karar verildiği, anılan karann Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 29.03.2016 tarih ve H:2016/l 600, K:2016/4057 sayılı karanyla onanması üzerine tazminat alacaklılarına ödenen 114.000,00-TL'nin rücuan tazmini istemiyle Mahkememizin E:2016/l147 sayılı dosyasında dava açıldığı anlaşılmaktadır.





Yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinde yer alan açık hüküm gereği karayolunda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklı sorumluluk davaları adli yargının görev alanına girmekte olup, yasa metni tüm sorumluluk davalarını kapsayıcı lafza sahip olduğundan, davacı tarafından ödenen tazminatın, olayda hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla davalı idareden rücuan tazmini istemiyle açılan iş bu davanın da idare mahkemelerin görev alanına girmediği sonucuna varılmıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen ölümlü kaza nedeniyle davacı tarafından evvelce ödenen tazminatın kusuru oranında davalı Belediyeden rücuan tahsili istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.





Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.11.2015 gün ve E:2015/326, K:2015/417 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.



S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 6. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.11.2015 gün ve E:2015/326, K:2015/417 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.02.2017 gününde ÜYE Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.





Başkan

Nuri

NECİPOĞLU







Üye

Ali

ÇOLAK











Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK











Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ











Üye

Yüksel

DOĞAN



















































KARŞI OY



03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.20.02.2017



ÜYE

Süleyman Hilmi AYDIN
Old 15-01-2019, 15:35   #3
Nidyak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.mehmet.av
Merhaba;
Acil bilgi paylaşımınıza ihtiyaç duymaktayım.

1- İstanbul'da tiraci araç seyir halinde iken yolun çökmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geliyor.

Dava açmayı düşünüyoruz.
Sorularım:
1- Davalı olarak Büyükşehir Belediyesi'ni göstereceğiz diye düşünüyorum.(Doğru mudur?

2- Dava idari dava mı yoksa adli dava olarak açılmalı.(Trafik kazasından kaynaklı zararlarda adli yargıya başvurulması gerektiği yönünde karar gördüğümü hatırlıyorum.)

3- Adli yargıya başvurulması gerektiği varsayımında dava açma süresi idari davadaki süreler gibi midir yoksa adli yargıda dava açma süresi farklı mıdır?

4- Kazanın olduğu yolun bakımı bir firmaya verilmiş muhtemelen. BU durumda bu firmayı da davalı olarak gösterebilir miyiz?

Teşekkürler
T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO : 2017 / 767

KARAR NO : 2017 / 842

KARAR TR : 25.12.2017

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece rücuen giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.











K A R A R



Davacı : A. Sigorta A.Ş

Vekili : Av. R. B.

Davalı : Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. M. Z.T.



O L A Y : Davacı vekili; davacı şirket tarafından sigortalanan 27 H ….. plaka sayılı aracın, Gaziantep İli, Karacaahmet Mahallesi, 2 Nolu Caddede otogar istikametine doğru seyir halindeyken davalı idarenin bakım ve sorumluluğu altında bulunan yol üzerinde mevcut kaya parçalarına çarpması sonucu meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen 2.759,05-TL tutarındaki maddi zararın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:01.12.2016 gün ve E:2016/100 K:2016/271 sayılı kararı ile “Dava, yol üzerinde bulunduğu iddia edilen kaya parçalarına davacıya ait 27 H 0081 Plaka sayılı aracın çarpması neticesinde araçta meydana gelen maddi hasarın tazminine ilişkin maddi tazminat davası olarak açılmıştır. Davalı taraf, davanın hizmet kusuruna dayalı tam yargı davası olduğu gerekçesiyle davanın idari yargıda görülmesi gerektiği yönünde yargı yolu itirazında bulunmuştur. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2.maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Davacı, aracının yoldaki kaya parçalarına çarpması neticesinde zarar görmesini, kendi yönetimi ve denetimi altındaki yolların bakımından, onaranından ve yapımından sorumlu olan davalı belediyenin, yoldaki kaya parçalarını temizlememiş olması, kazanın meydana gelmiş olduğu yerde yeterince aydınlatmanın mevcut olmaması ve yolda kaya parçaları olduğu halde işaretleme yapılmayarak önlem alınmamış olmasına dayandırmıştır. Kendi yönetimi ve denetimi altında bulunan yolların yapımı, bakımı ve onarımı davalı belediyenin hizmeti içerisinde olup, yolun bozuk olması, yolda kaya parçalarının olması ve bunların yoldan alınmaması bu hizmetin yeterince yerine getirilememesi anlamında hizmet kusuruna girmektedir. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararların giderimi dava yoluyla adli yargıdan değil, idari yargıda açılacak tam yargı davasıyla istenebilir. HMK.138.maddesinde “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükmüne yer verilmekle Mahkememizce HMK.114/l-b maddesinde yer alan “yargı yolunun caiz olması” şartının, dosyamızda mevcut olmadığı, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davanın idari yargının görev alanına girmesi sebebiyle Mahkememizin görevsiz olduğu” gerekçesiyle HMK 114/1-b ve 115/2 maddeleri gereğince davanın yargı yolu bakımından Usulden Reddine karar vermiş, istinaf edilmeyen kararın 11/09/2017 tarihi itibarıyla kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 1. İDARE MAHKEMESİ: 02.10.2017 gün ve E:2017/1732 sayılı kararı ile “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1.maddesinde; Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde de trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar karayolu olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmelerini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; geçici 21. maddesinde ise “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükümleri yer almaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: Anayasa Mahkemesinin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir...” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adlı yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu anlaşılmakta olup; karayolunda meydana gelen kazada idarenin kusurlu olduğundan bahisle açılan işbu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır” gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vererek, her iki dava dosyasını Mahkememize göndermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.12.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının davada görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu ve sigortalıya davacı tarafından ödendiği öne sürülen maddi hasar bedelinin davalı idareden rücuen tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı, 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2, 125 ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01.12.2016 gün ve E:2016/100 K:2016/271 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.



S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01.12.2016 gün ve E:2016/100 K:2016/271 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.12.2017 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.





Başkan

Nuri

NECİPOĞLU







Üye

Şükrü

BOZER









Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU









Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE









Üye

Birgül

KURT



































KARŞI OY



03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 25.12.2017





ÜYE

Süleyman Hilmi AYDIN

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2012/541
KARAR NO: 2012/438
KARAR TR : 24.12.2012

(Hukuk Bölümü)

ÖZET: Trafik kazasında, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemi ile açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği. hk.

K A R A R
Davacı : C.T.
Vekili : Av.M.D.
Davalı : Samsun Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü
Vekili : Av.T.T.
O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; davacının, bir başkasının sevk ve idaresinde bulunan 55 RU 094 plakalı araçta yolcu iken, aracın yoldaki çukura girmesi sebebiyle direksiyon hakimiyetinin kaybolduğu ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini belirterek, söz konusu kazaya karayolundaki çukurun sebebiyet verdiğinden bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL maddi, 35.000 TL manevi olmak üzere toplam 36.000 TL tazminatın davalıdan tahsili talebiyle 02.02.2011 tarihinde adli yargı yerinde dava açılmıştır.
ÇARŞAMBA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 26.04.2011 gün ve E:2011/59, K:2011/218 sayı ile özetle; davanın idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı ve 6099 sk ile değişik 2918 sk.nun 110.maddesi kapsamında da olmadığı, davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiş olup, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı bu kez aynı istemle 05.07.2011 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
SAMSUN 1.İDARE MAHKEMESİ: 17.07.2012 gün ve E:2011/1128, K:2012/940 sayı ile özetle; 2918 sayılı yasanın 110.maddesinin başlığının ‘’görevli ve yetkili mahkeme’’ olduğu, özel bir görev kuralı getirdiği ve bu kanundan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini belirterek, 2918 sayılı kanunda 6099 sayılı kanunun 14.maddesi ile yapılan değişiklik ile davaya konu olay nevindeki tazminat taleplerinden kaynaklanan davaların görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş olup, bu karar kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Davacı vekili tarafından; 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığın doğduğu, idari yargı dosyasının mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; davacının, bir başkasının sevk ve idaresinde bulunan araçta yolcu iken, aracın yoldaki çukura girmesi sebebiyle direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi neticesinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasında, kazanın davalı idarenin kusurundan kaynaklı olduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden,
23.08.2009 tarihinde, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu özel otomobilin, Demirli Köyünden Kızılot Köyü istikametine doğru giderken, aracın yoldaki çukura girmesi sebebiyle direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu meydana gelen yaralamalı trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemiyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.
Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” Kararına varmıştır.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Çarşamba 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.04.2011 gün ve E:2011/59, K:2011/218 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2012 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Old 23-01-2019, 12:31   #4
Av.mehmet.av

 
Varsayılan

Teşekkürler üstadım.
Davayı adli yargıda açtığımız varsayımında, dava açmadan önce idareye başvurmuş olmak şart mı acaba?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Trafik ışıklarının çalışmamasından kaynaklı maddi hasarlı trafik kazası Av.Hümeyra GÜL Meslektaşların Soruları 2 28-07-2016 11:27
Trafik iş kazasında, müteveffanın kendi işverenine gitmeden, trafik sigorta şirketinden tazminat istemek Av.Cansu Çifçi Meslektaşların Soruları 0 01-06-2015 14:51
Trafik kazasında ölenin yakınlarının zorunlu trafik sigortasından maddi veya manevi t askeri hakim Meslektaşların Soruları 11 29-05-2013 13:00
ölümlü trafik kazasında zorunlu trafik sigortasına başvuru şekli Av.TYILMAZ Meslektaşların Soruları 11 03-10-2009 17:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05058908 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.