Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Ankara Barosu Tiyatro Topluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-02-2004, 16:13   #1
buketoz

 
Mutlu Ankara Barosu Tiyatro Topluluğu

Merhaba
Ankara Barosu Tiyatro topluluğu üyesi bir avukatım. Topluluğumuz 1 yıldan beri faaliyette olup ilk oyunumuz olan Haldun Taner'in "Eşeğin Gölgesi" adlı komedisini geçen yıl 15 Temmuzda sergiledik. Şu an yeni bir oyunun hazırlıkları içersindeyiz. Bu oyunumuz da Mayıs Haziran ayları gibi hazır olacak ve gösterime girecek.

Bu sene için yeni bir oyun hazırlamak istiyoruz. Madem ki belirli bir meslek grubunun tiyatro topluluğuyuz ve hepimiz hukukçuyuz, elimizdeki bu imkanı değerlendirmek istiyoruz. Malumunuz olduğu üzere hepimiz hukuk sistemi içerisinde pek çok komik ve trajik olaylarla, sorunlarla karşılaşıyoruz. Hukukçu olarak sorunlarımızı iletmenin tek yolu Adli Yargı yılı başlangıcındaki konuşmalar olmamalı diye düşünüyorum. Yaşadığımız sorunları sanatsal bir dille çok daha etkili olarak ilgili mercilere ve halka duyurabiliriz. Bu nedenle kendi anılarımızdan oluşan bir oyun hazırlamak istiyoruz.

Eğer siz de benim yaşadığım bir komik/trajik anım var diyorsanız ve bunu oyunlaştırıp oynamamızı istiyorsanız lütfen bana yazın. Hem oyunumuzu oluştururken sizin de bir katkınız olsun hem de yaşadıklarımız zorlukları, sorunları ve komik olayları herkese duyuralım. Şimdiden bize destek veren herkese teşekkürler
Saygılarımla
Old 06-03-2004, 16:37   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Üyeler,

Avukatlık mesleğinin geleceğinden endişeliydim ama şimdi geçmişinden de endişe ettim ..

Kimsenin anısı yok mu ?
Old 06-03-2004, 18:55   #3
buketoz

 
Varsayılan

Sayın Bir Dost,
En azından mesajımı okumuşsunuz bunun için teşekkürler
Bu sitede meslektaşlarım olduğu için pek çok anıları olacağını düşünerek bu duyurumu yapmıştım ama hayal kırıklığına uğradım.
Acaba telif hakkı konusunda bir açıklama mı yapmam gerekiyor diye düşünmedim değil Neyse içimde kalmasın ben yine bu açıklamayı yapayım.
"Sayın meslektaşlarım, buraya yazdığınız anılarınız için size her hangi bir telif hakkı ödeyemeyeceğiz. Amacımız ticari bir iş yapmak değil. Zaten bunu yapamayız. Oyunlarımız ücretsiz. Ama mutlaka bize katkıda bulunan meslektaşlarımızın oyunda veya broşürlerde ismi geçecektir."
Ben tek başıma pek çok anı toparladım ama henüz bir oyunu oluşturacak kadar çok değil. Aklımda olan projelerden biri de yurtdışındaki hukuk büroları, hukuk sistemi, avukatlar, toplumun hukuka ve avukata bakış açısı ile Türkiye'deki mevcut durumu karşılaştırmak. Buradan çok komik ve trajik konular çıkabilir diye düşünüyorum.
Avukatlar olarak tiyatro gibi bir sanat dalıyla uğraşmak çok keyifli. Umarım başka barolarda da böyle komisyonlar kurulur.
Keşke bu sitedeki meslektaşlarım ilk oyunumuzu görmüş olsalardı o zaman belki de bu mesajıma pek çok yanıt alabilirdim diye düşünüyorum. Çünkü oyundan sonra herkesin tepkisi şu şekildeydi "Biz bu kadarını beklemiyorduk". Umarım Nisan'dan itibaren oynayacağımız oyunları daha çok meslektaşlarımızın izlemesini sağlayabilir ve bu konuda desteklerini alabiliriz.
Saygılarımla
Old 07-03-2004, 00:03   #4
becerikli

 
Varsayılan

Sayın Buketoz,
Yaptığınız çalışma takdire değer.Keşke Ankara'da olsaydım da bu etkinlikte görev alabilseydim.Size katkıda bulunur mu bilmiyorum ama traji-komik, avukatlığa yeni başlayanların başına gelebilecek bir anı aktarayım.Fakülteden mezun olmuş,avukatlık stajını tamamlamış,ruhsatını almış,heyecanlı biraz da tedirgin genç bir avukat varmış.Büro açacak maddi güce sahip olmadığı için bir avukatın yanında sigortalı olarak çalışma yolunu seçmiş.Böylelikle hem para biriktirecek,hem de deneyim kazanacakmış.Yani o öyle düşünmüş.O sırada yanında sigortalı avukatı olan yaşlı bir avukat mesleği bırakıp bürosunu bizim yeni avukatın da arkadaşı olan yanındaki sigortalı avukata devretmiş.Büroyu devralan genç avukat bizim yeni avukata birlikte çalışmayı teklif etmiş.Bizimki de bayılmış tabi.Büroyu genç işi,modern bir stilde yenilemişler.Aslında ikisinde de para yok.Bizimkinin sigortaya kaydı yapılmış.Sekreter tutmamışlar gerekçe olarak da soranlara "ikimiz de genciz.Hem adliye de yakın.Sekretere ihtiyacımız olmaz"diyorlarmış.Tabi bunun esas sebebi paralarının olmamasıymış.Emekliye ayrılan avukattan kalan dosyalar oldukça fazlaymış.Müvekkiller de aynı hızla gelmeye devam ediyormuş.Bu arada bizim genç avukat nişanlanmış.Tabii artık iş-güç sahibi.Herkes çok mutlu.Davalar kazanılıyor,bazı masraflar müvekkillerin ayağının kesilmemesi için cepten yapılıyor,taksit yapılıyor,o zamanlar kredi kartı yok,olsa pos makinesi bile alacaklar.Sıra gelmiş biten davaların paralarının tahsiline.Müvekkillerden alınan cevaplar ise ilginç."biz tüm vekalet ücretini emekli olan Av.....'ya verdik.O bize davaları sizin takip edeceğinizi ve artık size ücret ödemeyeceğimizi söyledi.Yoksa biz adını dahi duymadığımız iki acemiye dava mı veririz."Bizimkiler şok yaşarlar.Tüm hayalleri,umutları yıkılır,borca girmişlerdir.Çırpınırlar didinirler.Olmaz.En sonunda dürüst bir şekilde büroyu devrederler.Bu gençler şimdi ne mi yapıyor?Biri kurum avukatı oldu,biri de hakim.Şimdi mutlular ama her bir araya gelişlerinde o avukatın kulakları çınlıyor.Umarım değerlendirebileceğiniz bir argüman olur.Başarılar.
Old 07-03-2004, 10:22   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın buketoz,

Dramatize edilmesi zor olsa da aşağıdaki anımı size aktarıyorum.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim .

Saygılarımla

Bir Dost

.................................................. .....

Avukatlığa başlayalı henüz bir ay olmuştu. Çok yakın bir arkadaşım trafik kazası yaptı.

Tutukluydu. Cezaevinde ziyaretine gittim. Bana trafik davalarında uzman olan bir avukat önermemi istedi. Ben de trafik davalarının uzmanlığa ihtiyaç göstermeyeceğini söyledim . Bana:
- Yok, yok... Varmış, ben öğrendim, dedi. Bazı avukatlar uzmanmış...

Üstelemedim. Davasını güvenip de bana vermediği için biraz kırıldım ama çok yakın arkadaş olduğumuzdan kırgınlığımı belli etmedim.

Tutukluluğu kısa sürdü. Davası çabuk bitti. Ama asıl sorun şimdi başlıyordu. Arkadaşım bana gelerek davasını gören avukatın para istediğini; ama ona para ödemek istemediğini söyledi. Çok sıradan bir bahanesi vardı:
- Hapisteyken beni bir kere olsun ziyarete gelmedi, dedi...
Niyetini beğenmemiştim. Konuyu değiştirmek için merak ettiğim soruyu sordum :
- Uzman demiştin. Hangi konuda uzmandı?
- Bütün Türkiye’nin mahkemeleri kaza raporlarını Ankara’ya karayollarına gönderiyor. Karayollarından bilirkişi raporu gelene kadar tutukluluk hali sürüyor. Bu avukatın orada tanıdığı var, rapor hemen geliyor. Tutuklu kalma süresi de kısalıyor.

(Olayı böyle hatırlıyorum; demek ki o zamanlar böyle bir uygulama varmış; ya da ben yanlış anlamışım. )

İşte o zaman bu avukatın vekalet ücretine hak kazanmadığını düşündüm. Tutukluluk gibi ağır bir tedbirin para karşılığı kısaltılması, sırada bekleyen onca tutuklu varken birilerinin sırayı bozarak önce tahliye olması benim adalet duygumu rencide etmişti. Ve bu haksızlığın bir avukat tarafından yapılması ve ‘’uzman’’ addedilerek haksız kazanç sağlaması avukatlık meslek kurallarına da aykırıydı.

Arkadaşımın para ödememe isteğini, kendi nedenlerimle hukuken incelemeye başladım . Ve bir iki gün sonra arkadaşımı arayıp, davasını kabul ettiğimi söyledim. Aradığımı bulmuştum...

Avukatı 49 örnek icra takibi ile sözlü olarak anlaştıkları vekalet ücreti alacağı olan 300 bin lirayı istiyordu. Takibe itiraz ettim. Karşı taraf dava açtı.

Arkadaşımın elinde vekalet ücreti ödediğine ilişkin makbuz yoktu; çünkü hiç ödememişti. Ama bir posta havale makbuzu vardı: 10 bin lira... Bu 10 bin lira avukata masraf olarak verilmişti. Masraf, Ankara’daki ‘’tanıdığa’’ verilecek olan rüşvetti.

Araştırarak o yıllarda hiç bilinmeyen bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına ulaşmıştım : ‘’Avukat ile vekili arasında yazılı bir sözleşme yoksa avukatlık ücreti asgari ücret tarifesine göre belirlenir’’ Size garip gelecek ama o yıllarda Avukatlık Kanununda bu konuda hüküm yoktu. Bu HGK kararından deneyimli avukatların bile haberi yoktu. Bu davada Karşı Taraf olan avukat ve vekili olan avukat en az 15 yıllık deneyimliydi. Ama davayı kazanacaklarını sanıyorlardı. Karşı taraf ‘’asil’’ sıfatı ile duruşmaya girdiği gibi, bir de vekalet ücreti almak için kendisi gibi ‘’beğenilen’’ bir avukatı da yedeğinde getiriyordu.

Elimizdeki 10bin liralık posta makbuzu asgari ücretten fazlaydı. ‘’Elimizdeki’’ diyorum çünkü artık ben de davanın tarafıydım : Haksızlık eden meslektaşıma bir ders vermek üzere davayı arkadaşımın vekili olarak ve ‘’meslek adına meslektaş olarak’’ takip ediyordum.

Duruşmadan önce karşı tarafla koridorda karşılaştık. Dava hakkında konuşmaya başladık. Ona HGK kararından söz ettim ve elimdeki kararı gösterdim. Okuyunca benden bu kararı hakime vermememi istedi. Neden vermeyeceğimi de meslektaş dayanışmasından dem vurarak açıkladı. Ben de kendisinin meslektaşları ile haksız rekabet ettiğini, rüşvet vermekle meslektaş dayanışmasına layık olmadığını, tam tersine kendisi ile mücadele edilmesi gereken biri olduğunu söyledim . Bana verdiği cevabı hiç unutmadım ama hiç uygulamadım : ‘’At binenin, kılıç kuşananın’’ dedi. Ben hayatım boyunca ata binmedim, kılıç da kuşanmadım.

Bir de bana çok bayağıca gelen bir soru sordu:
- Sen kendi vekalet ücretini aldın mı bu dava için ?
Sorusuna sadece onu incitmek için en istemediği yanıtı verdim :
- Evet, peşin aldım. Size vereceğini bana verdi.
Halbuki yakın arkadaşım olduğu için bizim aramızda para söz konusu olmazdı. Ne arkadaşım bana vekalet ücreti vermeyi düşünmüştü, ne de ben almayı. Artık yalan söylemeyi bir intikam silahı gibi kullanmayı öğrenmiştim .

Duruşma sırasında önce davacı asil meslektaş (!) söz aldı. Bu dava için ne kadar emek çektiğini, ne kadar benzin parası harcadığını, ödendiğini söylenen 10bin lira vekalet ücretinin bu kadar az olamayacağını, bir meslektaşının (benden söz ederek) bu davayı nasıl olup da kabul ettiğini anlayamadığını, ödenen 10 bin liranın benzin masrafı olduğunu yüksek sesle heyecanla uzun uzun anlattıktan sonra ‘’umarım onun da başına gelir ‘’ diyerek sözlerini bana beddua ederek bitirdi.

Duruşma salonunda sıra bekleyen diğer avukatlar bana çok kötü bakıyorlardı. Sanki bir ‘’hain’’dim ... Bunca emek çeken meslektaşlarının hakkını almasına engel olan bir başka avukata bakar gibi baktılar bana.

Haklı olanların dik başlı sessizliği ile bu bakışlara göğüs gerdim. Haklılığımı anlatamazdım . Davayı kazanmam lazımdı ki karşı taraf cezasını bulsun . Haklılığımı anlatırsam davayı kaybederdim. O paranın rüşvet olarak verildiğini o gün o duruşmada söyleyemezdim. Söylersen kanıtlayamazdım. Davamı o paranın vekalet ücreti olarak verildiği üzerine kurmak zorunda kalmıştım.

Yalan söylüyordum. Adaleti kurtarmak adına adalete yalan söylüyordum. Davasını rüşvetle yürüten bir avukatın vekalet ücreti almaya hakkı olmadığı düşüncesiyle kendimi haklı görüyordum. Bu haklılık yalanımı pembeleştiriyordu. Hatta ‘’yalan’’ olmaktan çıkarıyordu. Adaleti sağlayan sözlere yalan denemezdi. Ben nasıl rüşveti kanıtlayamıyorsam karşı taraf da benim iddiamın aksini kanıtlayamıyordu.

Hakim ilk duruşmada sunduğum HGK kararını ilk kez görüyordu. Defalarca okudu. Ve hemen o duruşmada davayı reddetti. Kazanmıştım... Mesleğim ile mesleğimin intikamını almıştım... Meslektaşıma en ağır cezayı vermiştim.

Davayı beklemedikleri biçimde kaybeden iki deneyimli avukat ve duruşma salonundaki konuyu bilmeyen diğer avukatlar beni beğenmediler. Bense görevini başarmış genç bir avukat olarak ‘beğenilmemeyi’’ gururla göğsüme astım.
Old 07-03-2004, 14:32   #6
buketoz

 
Varsayılan

Sayın Becerikli ve Sayın Bir Dost,
Göndermiş olduğunuz anılar için teşekkür ederim. Bunları yönetmenimize verip oyunlaştırılmasını sağlayacağım. Şu an elimizde daha önce oynadığımız Haldun Taner'in Eşeğin Gölgesi adlı komedisi ile şu an hazırlandığımız Anton Cehov'un Sevgili Doktor isimli oyunu var. Bu oyunları Nisan ayı itibariye oynamaya başlayacağız. Planlarımız arasında bu oyunlarımızı başka şehirlere gidip başka barolarda da oynama gibi bir düşüncemiz var. Umarım bu planlarımız gerçekleşir ve Trabzon İzmir gibi barolara gidip oyunu sizlerin de izlemesini sağlayabiliriz.
Bu gerçekleşmese bile Adli tatilde de oyunu sergileyeceğimiz için belki sizlerin de Ankara'ya gelip izleme fırsatınız olur. Zaten oyunun net tarihleri belli olunca bu siteden sizlere de duyuru yapacağım. O zaman gelebileceğiniz tarihleri belirlerseniz sizin için seve seve bilet de ayırabilirim.
Ayrıca Denizli'de yapılacak olan Amatör Tiyatrolar Festivaline katılmak için başvurularımızı yaptık. 22-29 Mayıs tarihleri arasında büyük bir ihtimalle orada Eşeğin Gölgesi isimli komedimizi sergileyeceğiz. Sayın Becerikli size biraz uzak olacak ama Sayın Bir Dost sizin İzmir'den gelip izleme şansı belki olabilir. Katkılarınız için tekrar teşekkürler.
Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ankara Barosu Hukuk ve Felsefe Toplantıları Av. Muzaffer ERDOĞAN Hukuk ve Felsefe 2 03-06-2008 13:56
Ankara Barosu Bilişim ve Hukuk Dergisi Admin Hukuk Haberleri 0 22-12-2006 22:48
Ankara Barosu Adli Yıl Bildirisi PINAR YILMAZ Hukuk Haberleri 0 05-09-2006 19:17
Ankara Barosu CMK Servisini Durdurdu Tractatus Hukuk Haberleri 13 01-08-2006 19:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04475999 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.