Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Trafik kaydı ve Sahtecilik

Yanıt
Old 12-06-2006, 18:30   #1
Hak Hukuk

 
Varsayılan Trafik kaydı ve Sahtecilik

Bir suç şebekesi, F’ye ait 34..plakalı minibüsün Trafik Tescil Belgesinin sahtesini düzenliyor; şebeke, F ve tanımadığı G’nin kimlik bilgilerinin işlendiği belgelere kendi fotoğraflarını yapıştırıyor ve bankaya giderek araç kredisi talebinde bulunuyor. Banka, “araç satışı yapın, gelin”diyor.
Sahte satıcı F ve sahte alıcı G notere giderek, gerçek F’ye ait 34..plakalı minibüsün “Kati Araç Satış ve Devir Senedi” ni düzenletiyor. 2918 sayılı KTK 20/d hükmüne uygun düzenlenmiş görünen bu senedi Trafik Tescil Şubesine götürüyor ve minibüsün önceki dosyası faksla isteniyor; dosya gelince 38..plakaya kaydedilerek, düzenlenen yeni trafik tescil belgesi (sahte ) G’ye veriliyor. G ile F bankaya giderek asıl borçlu ve kefil sıfatıyla “araç kredi sözleşmesi”ni imzalıyorlar; bankanın verdiği rehin yazısını da trafiğe götürüp 38..plaka dosyasına ve trafik tescil belgesine işlettirdikten sonra aldıkları cevabı bankaya veriyorlar ve 20.000.YTL krediyi alıp çıkıyorlar.
Aradan bir ay geçip ilk taksit ödenmeyince banka ihtarname çekiyor ve araştırmalara giriyor; dolandırıcılığı fark ediyor. Olayı öğrenen gerçek malik F, internetten baktığında, kendisine ait bildiği 34..plakanın üçüncü şahsa ait bir otomobile verildiğini görüyor. F, G’ye koşup “ver plakamı” der. G, “vereyim, ama nasıl? Benim olayla ilgim yok; notere,trafiğe, bankaya gitmedim. Bankadaki ve trafik tescil şubesindeki kimlik fotokopilerinde görünen fotoğrafın benimle ilgisi olmadığı çok açık. Sana ait minibüsün plakası bir suç mahsulü olarak kucağıma bırakılmış. Suç mahsulü olan bir plakanın,adıma görünüyor diye, sana noterde geri satışını mı yapayım; bu da suç olmaz mı? Nasıl istiyorsan,istediğin imzayı, dilekçeyi, ifadeyi vermeye hazırım;yol bul yürüyelim”diye cevap verir.
F, bankaya koşar: “Fotoğraflardan göreceğiniz gibi, aracımı satmadım; kredi almadım; rehin vermedim. Rehninizi kaldırın ki, aracımı G noterde geri iade edebilsin; şehiriçi hat yolcu taşımacılığında yıllardır kullandığım minibüsümü trafiğe çıkaramıyorum; aracım plakasız kalmış vaziyettedir; mağdurum” der. Banka, “Ben de dolandırıldım; rehin hakkıma dokundurtmam” diye mukabelede bulunur.
F, hukuk mahkemesinde, bankayı davalı göstererek, “34..plakalı minibüsünün trafik kaydının 38..plakaya getirilişine dair işlemin ve bu işlemin dayanağı olan noter senedinin sahteliğinin ve geçersizliğinin tespiti ile aracının trafik durumunun önceki hale iadesine; araç kaydındaki rehin işleminin iptaline” talebiyle dava açar ve aracının trafikte kullanılabilmesi için i.tedbir ister. İl duruşmada gerçek G, fer’i müdahale talebinde bulunur ve F’nin davasında tamamen haklı olduğunu, kendisinin 38..plakayla bir alakasının olmadığını ve F’nin aracını trafikte kullanabilmesi için gereken her şeyin yapılmasının hak hukuk icabı olduğunu dilekçesinde belirtir.
Hukuk mahkemesi, “açılan davanın mülkiyet davası olmayıp menfi tespit davası olduğu, araç mülkiyetiyle ilgili bir dava olmadığı, tedbir konusunda karar verme yetkisinin mahkememize ait olmadığı” gerekçesini belirterek i.tedbir talebinin reddine karar verir.
SORULAR:
1) Açılan dava doğru mudur? Böyle bir olayda G’nin davalı gösterilmesi şart mıdır yoksa fer’i müdahil olarak davada yer alması yeterlidir denebilir mi?
2) Banka, “Rehin hakkımız korunsun, davacı F minibüsünü çalıştırabilsin;bu şartla i.tedbire bir diyeceğimiz yoktur” beyanında bulunduğuna göre, Mahkemenin i.tedbir konusundaki tutumu hukuka uygun mudur? Olay konusu aracın trafiğe çıkarılması bu haliyle mümkün müdür? Aracın acilen trafiğe çıkarılabilmesi için en seri hukuki yol ne olabilir?
3) G ve F Trafik Tescil Şubesine başvurup, “ 38..plakayı oluşturan bir suç şebekesidir; noter devir senedi sahtedir; plakayı gerçek malik F adına tesisini istiyoruz” derlerse, trafik idaresi, herhangi bir yargı kararı aramadan bu talebi yerine getirebilir mi ?
4) G’nin fer’i müdahale talebi yerinde midir? Fer’i müdahale harcı maktu mu, nispi midir?
5) Suç şebekesi henüz yakalanmamış olup, işlemleri düzenleyen,yürüten, parayı ödeyen noter,trafik ve banka ajanları, “karşımıza gelen, imza atan, para alan şu anda karşımızda duran gerçek F ve G değildi” dediklerine göre, suç kovuşturmasını yürüten Savcılık, aracın acilen trafikte kullanıla bilmesine imkan sağlayabilir mi? Nasıl?
Old 13-06-2006, 21:56   #2
Hak Hukuk

 
Varsayılan Noter senedi ve KTK m 20/d

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesi,trafik kayıtlarına tapu sicil özelliği vermekte,öbür taraftan da bir araç ne kadar kolay bir şekilde malikinin elinden alınabilmekte.Trafik kayıtları ve bu kayıtlar üzerindeki tek hükümran olan noterin yukarıdaki olayda tazmin sorumluluğu vardır denebilir mi?Nasıl,ne kadardır?
Old 14-06-2006, 15:03   #3
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Öncelikle davanızı yanlış yargı yolunda açtığınızı düşünüyorum.Aşağıdaki Yargıtay kararları size ışık olabilir.Saygılarımla


T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/623

K. 2001/5734

T. 31.5.2001

• KARAYOLLARI TRAFİK KANUNUNA GÖRE ARACIN MÜLKİYETİNİ İKTİSAP ( Noterde Satış ve Tescil Şartı )

• TRAFİK SİCİLİNE KAYITLI OTOMOBİLİN SATIŞININ GEÇERLİLİĞİ ( Noterde Satış ve Tescil Şartı )

• NOTERDE SATIŞ VE TESCİL ŞARTI ( Trafik Siciline Kayıtlı Aracın Mülkiyetinin İktisap Edilebilmesi İçin )

• İSTİHKAK DAVASI ( Otomobili Dolandırıcılıkla Ele Geçirip Farklı Plakayla Kaydeden Kişilere Karşı Açılan )

• OTOMOBİLİ DOLANDIRICILIKLA ELE GEÇİRİP FARKLI PLAKAYLA TESCİL ( İstihkak Davası )

2918/m.20


ÖZET : Karayolları Trafik Kanununa göre, trafiğe kaydı gereken bir araç üzerinde malik olunabilmesi için aracın noterden resmi satış ile satın alması ve tescil edilmesi gerekir. Somut olayda bu iki olgu da bulunmadığından, davacının aracın mülkiyetini kazanması sözkonusu olamaz.
DAVA : Davacı Ahmet Dinçler vekili Avukat Zeki Gelgör tarafından, davalılar Şahin Bal ve diğerleri aleyhine 5.5.1994 gününde verilen dilekçe ile istihkak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.3.1998 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi müdahil davalı Ayhan Özüstün vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR : Davacı satış sözleşmesi ile satın aldığı ve trafikte müdahil Biltek Ltd. Şti. adına kayıtlı bulunan 34 RCD 86 plakalı otomobilin satışı konusunda Küçükçekmece oto pazarında Şahin Bal ve Hasan Hüseyin Evren ile anlaşmış, anılan davalılar otomobili dolandırıcılıkla ele geçirdikten sonra davalı Hasan Hüseyin Evren adına ve 51 KE 097 plaka ile tescil ettirmişler ve kısa süre sonra da 64 DU 879 plaka ile davalı Mehmet Bulut adına tescil edilen araç dava tarihinden bir gün sonra 6.5.1994 tarihinde ise müdahil Ayhan Özüstün'e noterde satılmıştır. Davacı trafikte başkası adına olan aracın kaydının iptali ile aracın teslimini istemektedir. Dava konusu aracın trafikte de davacı adına kaydının yapılmadığı ve davacının elinden çıktığı tarihte Biltek Ltd. Şti. adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Karayolları Trafik Kanununa göre, trafiğe kaydı gereken bir araç üzerinde malik olabilmesi için aracın noterden resmi satış ile satın alması ve KYK.nun 20. maddesine göre adına tescil ettirmesi gerekir. Somut olayda bu iki olgu da bulunmadığından, davacının aracın mülkiyetini kazanması sözkonusu olamaz. Yerel mahkemece davacının dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekirken kabul kararı verilmiştir. Ayrıca talep olmamasına rağmen davalı Mehmet Bulut yanında müdahil olan Ayhan Özüstün hakkında da hüküm kurulmuştur. Usule göre müdahilin temyize yetkisi yok ise de mahkeme aleyhte hüküm kurmuş olduğundan temyiz itirazı kabul edilmiş ve usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31.5.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/4-608

K. 2002/643

T. 25.9.2002

• TRAFİK KAYDININ İPTALİ VE TESCİLİ ( Davanın Trafik Kaydının İptali ile Davacı Adına Tescil İstemine İlişkin Olması )

• SİCİLE İTİMAT PRENSİBİ ( Bu İlke Tapu Sicili Anlamında Geçerli Olup Buna Aynı Zamanda Güven İlkesi de Denilmesi )

• EMİN SIFATIYLA ZİLYET ( Bir Taşınırın Emin Sıfatıyla Zilyedinden O Şey Üzerinde İyiniyetle Mülkiyet veya Sınırlı Ayni Hak Edinen Kimsenin Ediniminin Korunması )

• MENKUL MAL ( Bir Yerden Diğer Yere Nakledilebilen Eşya ile Gayrimenkul Mülkiyetine Dahil Olmayan ve Temellüke Salih Bulunan Tabii Kuvvetler Olarak Medeni Kanunda Tanımlanması )

• TRAFİK SİCİLİ ( Bu Kayıtlara Güvenerek İyiniyetle Hareket Eden Kişinin Bu Güveninin Korunacağını Mevcut Yasal Düzenleme Karşısında Söylemek Olanağının Bulunmaması )

• GÜVEN İLKESİ ( Tapu Sicili Anlamında Geçerli Olup Bunun Trafik Sicillerine Güvenerek İyiniyetle Hareket Edenin Kazanımının Korunacağına İlişkin Yasal Düzenlemenin Bulunmaması )

• RIZA DIŞINDA MALIN ELDEN ÇIKMASI ( Yedinden Sirkat Olunan veya Kendisi Tarafından Kaybedilen veya Rızası Olmaksızın Elinden Alınılmasında İstihkak Davası İkame Edilebilmesi )

743/m.686,902,931

2918/m.19,20

1086/m.288,290

4721/m.988


ÖZET : Davacı noterde yapılan satış sözleşmesi ile satın aldığı ve trafik kaydını üzerine almadığı aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğuna yargı kararıyla belirlendiği halde davalıya sözleşme ile yapılan satışın ve trafikte adına yapılan tescilin usulsüz olduğunu iddia ederek trafik kaydının iptalini ve adına tescilini istemiştir. MK.931.maddesinde anılan sicile itimat prensibi trafik yasa ve yönetmeliğinde yer almadığından trafik sicilindeki kayıtlara güvenerek iyiniyetle hareket eden kişinin bu güveninin korunacağını söylemek olanaksızdır.
MK. 902/1. maddesine göre, yeniden şikayet olunan veya kendisi tarafından kaybedilen veya rızası olmaksızın diğer herhangi bir suretle elinden alınan bir menkulün zilyedi beş sene müddet zarfında istihkak davası ikame edebilir Davaya konu olan olayda davacı aracı emin sıfatıyla zilyet olmayan kişiden MK. 902/2.maddesinde belirtilen yerlerden satın almadığından bu maddede belirtilen bedelin ödenmesi şartıyla iadenin gerçekleşmesi zorunluluğu yoktur.
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kaydının iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çan Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.1.2001 gün ve 2000/407-2001/16 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1.11.2001 gün ve 2001/6034-10624 sayılı ilamı ile; ( ...Dava trafik kaydının davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece trafik kaydının ve satışın iptaline karar verilmiştir. Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı 13.1.1999 tarihinde noterde yapılan satış sözleşmesi ile satın aldığı ve trafik kaydını üzerine almadığı aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun yargı kararı ile belirlendiği halde davalıya 31.8.1999. tarihli sözleşme ile satıldığını ve trafikte adına tescil edildiğini ve yapılan bu ikinci satışın usulsüz olduğunu iddia ederek trafik kaydının iptalini ve adına tescilini istemiştir. Davalı cevabında aracı ruhsat sahibinden vekili aracılığıyla usulüne uygun olarak noterde yapılan sözleşme ile satın aldığını ve trafik kaydına güvenerek satın aldığından iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, her iki tarafın da araç üzerinde hakkı bulunduğundan önce tarihli olana öncelik verilmesi gerektiği gerekçesiyle aracın davalı olan trafik kaydının ve satışının iptaline karar verilmiştir. MK.nun 902/2. cümlesinde taşınır malın açık artırmadan veya pazardan veya ona benzer eşya satan bir satıcıdan alınmış olması halinde iyiniyetle hareket eden ilk ve sonraki satın alanlar hakkında açılacak istihkak davası ancak bir satış bedelinin geri verilmesi koşulu ile açılabilir denilmektedir. Davaya konu aracı davalı galeriden ve trafik kaydında malik olarak görünen şahıstan usulüne uygun olarak satın almıştır. Şu durumda davalı iyiniyetlidir. Davacı ancak Medeni Kanunun 902. maddesinin yukarıda anılan hükmü gereğince bedelini ödemek suretiyle aracın kendisine verilmesini isteyebilecektir.
Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, trafik kaydının iptali, davacı adına tescili isteğine ilişkindir. Davacı Kalender Baydı dava dilekçesinde davaya konu aracı 13.1.1999 tarihinde noterden kati satış senedi ile kayıt maliki Mustafa K...'dan satın aldığını; ancak, noterce bu satışın trafik siciline bildirilmediğini, satmak için bıraktığı galerici Cengiz Kayhan'ın aracı haricen Turan Ş...'a sattığını, dava konusu aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespiti için adı geçen kişi aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı 2000/480 Esas, 563 Karar sayılı davanın kabul edildiğini, bu arada kayıt maliki Mustafa K...'nın vekili Şevki Ören vasıtasıyla aracın davalı Bayram Ali B...'a 31.8.1999 tarihinde noterden sattığını ve satış işleminin trafiğe işlendiğini; ikinci kez yapılan bu satışın iptaliyle aracın trafikte, adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Bayram Ali B..., galeride bulunan davaya konu otomobili kayıt malikinin vekili Şevki Ö... aracılığıyla noterden 31.8.1999 tarihinde kati satış sözleşmesiyle satın aldığını, satın alma tarihinden itibaren elinde bulundurduğunu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20. maddesi, uyarınca satış işleminin geçerli olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, her iki tarafın da 2918 Sayılı Kanunda öngörülen usule uygun biçimde aracı satın aldıkları, araç üzerinde haklarının söz konusu olduğu, hakların çatışması durumunda önceki tarihli hakka değer verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Menkuller ( taşınırlar ) Medeni Kanunun 686. maddesinde; Bir yerden diğer yere nakledilebilen eşya ile gayrimenkul mülkiyetine dahil olmayan ve temellüke salih bulunan tabii kuvvetler olarak tanımlanmıştır. Bu bakımdan bir yerden diğer bir yere bağımsız olarak taşınabilen her türlü maddi eşya ( örneğin otomobil, çanta, koltuk, sandalye, buğday, arpa vs. ) satımı taşınır satımı niteliğinde olduğu gibi, taşınmaz mülkiyetine dahil olmayan ve temellüke ( mülk edinmeye ) elverişli bulunan elektrik, su, havagazı, doğalgaz, elektrik gibi tabii kuvvetlerin satımı da taşınır satımı niteliğindedir.
Bu bakımdan taşınır ( menkul ) satımını taşınmaz ( gayrimenkul ) olmayan her şeyin satımıdır şeklinde tanımlamak daha isabetli olur. Taşınır satımının geçerliği, kural olarak biçim koşuluna bağlanmış değildir. Ne var ki, kimi özel yasalarla taşınır satımı için geçerlik koşulu öngörülmüştür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 21.-5.1997 tarih, 4267 sayı ile değişik 20/d maddesine göre, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri; aracın motorlu taşıtlar vergisi borcu bulunmadığına dair belgenin ibrazı halinde araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterlerce yapılır.
Bu satış, noterlerce tescil belgesine tarih konularak ve tasdik edilmek suretiyle işlenir. Ayrıca, tescil edilmiş araçların satış ve devir işlemleri noterler tarafından siciline işlenmek üzere işlemin tamamlanmasını müteakip en geç onbeş işgünü içinde ilgili tescil kuruluşu ile vergi dairesi müdürlüğüne bildirilir. Uygulamada da Yargıtay ( 13.Hukuk Dairesi 22.1.1987 tarih 6269E, 219K; 15.Hukuk Dairesi 17.3.1985 tarih 2242E, 1067K; 4.11.1986 tarih 3651E, 3635 K; 4.11.1986 tarih 3575E, 3629K ) tescilli taşıt araçlarının satışlarının noterlikçe ( resmi şekilde ) yapılmadıkça geçerli olmayacağını apaçık kabul etmiştir. Medeni Kanunun 901. maddesi ( Yeni Kanun 988. maddesi ) Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir. Somut olayda 13.1.1999 tarihli kati satış senedinde davaya konu araç mülkiyetinin ve zilyedliği'nin davacıya devredildiği açıklanmıştır. Yukarıda anlatıldığı gibi davacıya ait araç galeride bulunduğu sırada dava dışı galeri sahibi Cengiz K... tarafından 3.şahıs Turan Ş...'a haricen satılmış ve davacı aracın mülkiyet hakkının kendisine ait olduğunu kanıtlamak üzere Turan Ş...'ı hasım göstererek dava açmış ve yapılan yargılama sonunda aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğu kesinleşen mahkeme ilamıyla sabit olmuştur. Bu mahkeme kararı, aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğuna dair güçlü bir delildir. Böylece aracın, mülkiyetinin ve zilyedliğinin davacıda bulunduğu kesinleşen mahkeme kararı ve HUMK.nun 288. maddesinde yazılı kati satış senedi gibi yazılı delillerle belirlenmiş olup davalı tarafından anılan yasanın 290. maddesi uyarınca, aynı mahiyette yazılı bir delil getirilmediğinden zilyetliğin dava dışı ilk malik Mustafa K...'da kaldığı ileri sürülemez. Olayın özelliği itibariyle bu husus Mustafa K...'nın emin sıfatıyla zilyed olup olmadığı sorununa açıklık getirmektedir. Her ne kadar davalı, davaya konu aracı noterde düzenlenen senetle satın ve teslim almış ise de, bu satışı yapanın ( vekalet veren Mustafa K...'nın ) artık emin sıfatıyla zilyed olmadığı saptanmıştır. Bu durumda davalının aracı emin sıfatıyla zilyedden aldığı kabul edilemez. Dava dışı kayıt maliki Mustafa Kaya dava konusu aracı yukarıda anlatıldığı gibi kati satış senediyle davacı Kalender B...'ya satmış ve zilyedliğini devretmiştir. Satış işlemi noter tarafından trafik siciline bildirilmediği için aracın sicil kaydı Mustafa K.. adına kalmış, Mustafa haksız şekilde aracı davalı Bayram Ali'ye noterden satmıştır. Doğru bir sonuca varılabilmesi için 2918 Sayılı Yasanın 19 ve Yönetmeliğin 28. maddesinde anılan Trafik Sicilinin fonksiyonunun ne olduğunun da incelenmesi gerekir.
Şöyle ki; Hukuki sebebi bulunmayan yada geçerli olmayan bir kayda ( Yolsuz tescil ) dayanarak hak iktisap eden iyiniyetli kişinin bu iktisabının korunduğu hallerde sicile güvenden söz edilir. Buna sicile güven ilkesi denir. Bu ilke, tapu sicili anlamında geçerlidir. Medeni Kanunun 931. maddesine göre Tapu sicilindeki kayda hüsnüniyetle, istinat ederek mülkiyet veya diğer bir ayni hakkı iktisap eden kimsenin bu iktisabı muteber olur. Acaba aynı ilke, trafik sicili bakımından da kabul edilmiş midir?
Trafik Yasa ve Yönetmeliğinde Medeni Kanunda yazıldığı şekilde Sicile İtimat şeklinde bir madde yer almamıştır. Buna göre, trafik kaydında yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden iyiniyetli kişinin hak iktisap etmesi hususunda bir düzenleme getirilmemiştir. Bu itibarla trafik sicilindeki kayıtlara güvenerek iyiniyetle hareket eden kişinin bu güveninin korunacağını, mevcut yasal düzenleme karşısında söylemek olanağı bulunmamaktadır.
Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, 3. şahıs böyle bir malı iyiniyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 902/1. maddesi bu hususta gayet açıktır:
Yedinden sirkat olunan veya kendisi tarafından kaybedilen veya rızası olmaksızın diğer herhangi bir suretle elinden alınan bir menkulün zilyedi beş sene müddet zarfında istihkak davası ikame edebilir.
Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda, emaneten bırakılan mallarla, sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar hususunda bir ayırım yapmıştır. Bu ayırım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca, bir malı iyiniyetle iktisap eden 3. şahsın menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyiniyetli 3. şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır; Böyle hallerde, iyiniyetli 3. şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, yargıç, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. ( Medeni Kanunun 902/2. maddesi ) Davaya konu olayda, davalı aracı, aleni bir müzayededen veya pazardan veya ona mümasil eşya satan bir tacirden satın almamıştır. Galeriye getirilen aracı, galeride çalışan vekil Hüseyin G... aracılığıyla, emin sıfatıyla zilyed olmayan ilk kayıt maliki Mustafa K...'dan satın almıştır. Bu nedenle galerici satım akdinin tarafı değildir. Davalının aracı yukarda izah edildiği gibi aleni bir müzayededen veya pazardan veya ona mümasil eşya satan bir tacirden satın alması söz konusu olmadığına göre davacının davalıya araç bedelini ödemesi gerekmemektedir.
Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve gerekli ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 25.9.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 14-06-2006, 15:04   #4
Gamze Dülger

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1993/2723

K. 1993/4113

T. 19.10.1993

• TRAFİK KAYDI İPTALİ ( Adliye Mahkemesince Karar Verilemeyeceği )

• İDARİ İŞLEMİN İPTALİ ( Adliye Mahkemesince Karar Verilemeyeceği )

• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Aciz Belgesi Bulunması Gerekliliği )

• İCRA TAKİBİNİN SONUÇSUZ KALDIĞININ ACİZ BELGESİYLE SAPTANMASI ( Tasarrufun İptali İçin )

• ACİZ BELGESİ ( Tasarrufun İptali Davası Açılabilmesi İçin Şart Olması )

2004/m.97/a, 105,143


ÖZET : Davacı alacaklı, hacizden önce yapılan satışın iptali için bir dava açmamıştır. Satış, hacizden önce geçerli olarak yapılmış bulunduğundan, davacı alacaklının bu satışın iptalini talep ve dava etmesi gerekir. Bunun için ise borçlu hakkında yapılan icra takibinin haczi kabil mal bulunmadığından dolayı sonuçsuz kaldığının, aciz belgesiyle saptanması gerekir.
Mahkeme, idari işlem niteliğindeki trafik kaydının iptaline karar veremez.
DAVA: Hükmün temyizen tetkiki davalı üçüncü kişi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Dava; üçüncü kişi adına trafikte kayıtlı araç üzerindeki bu kişinin istihkak iddiasının reddi isteği ile açılmış olup, mercice davanın kabulüne karar verilmiş ve karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Haciz 21.2.1990 tarihinde konulmuştur. Dava konusu araç 6.11.1989 tarihinde, yani hacizden önce noter senediyle borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye satılmış ve trafikte bu kişi adına tescil edilmiştir. Davacı alacaklı, bu satışın iptali için bir dava açmamıştır. Satış, hacizden önce geçerli olarak yapılmış bulunduğundan, davacı alacaklının bu satışın iptalini talep ve dava etmesi gerekir. Bunun için ise borçlu hakkında yapılan icra takibinin haczi kabil mal bulunmadığından dolayı sonuçsuz kaldığının, aciz belgesiyle saptanması gerekir. Mercice bu yönler dikkate alınmadan davacı alacaklının davasının kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, ayrıca talep olmadığı halde ve idari işlem niteliğinde olan trafik kaydının iptaline karar verilmesi dahi, kabul şekli bakımından doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı üçüncü kişiye geri çevrilmesine, 19.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 14-06-2006, 22:41   #5
Hak Hukuk

 
Varsayılan Tesbit mi, iptal mı?

İlgi ve emeğiniz için teşekkürler,
Açtığım davaya konu olayda mülkiyet ihtilafı bulunmamaktadır.Trafik kaydı,suç şebekesince sahte tescil belgesi ve F ile G'ye ait kimlik bilgilerini içeren sahte kimlikler ibraz edilmek suretiyle notere düzenlettirilmiş ve bu sahte senedin ibrazıyla sahte G tarafından oluşturulmuştur.Gerçek malik F ve 38.. plakanın adına çkarıldığı gerçek G,Trafik Tescil Şubesine başvurarak, "noter senedi sahtedir;trafik kaydının F'ye geri verilmesi için ne gerekiyorsa yapılsın" demişlerse de,Tescil Şubesi, "Noter senedinin sahte olduğunu resen gözetemeyiz;bir yargı kararı olmadan kaydı kendiliğimizden düzeltemeyiz.Çünkü biz kendiliğimizden değil,noter senedi uyarınca işlem yaptık" demiştir.Bu nedenle trafik kaydının düzeltilmesi,noter senedinin geçersizliğinin tesbiti ile iptaline bağlı olduğundan,idari yargı kararı yerine adli yargı yerinde dava açtık.Burada bana ilginç gelen,trafik kaydının lehine göründüğü G, davacıya hak veriyorum dediği halde,sayın hakimin tedbir talebini reddetmesidir.Davanın taraflarının karşı çıkmadığı,kimsenin hakkını haleldar etmeyen bir tedbir talebi kolaylıkla kabul görmeliydi diye düşünüyorum.
Old 22-06-2006, 21:44   #6
Hak Hukuk

 
Varsayılan Hayat ve Hukuk

Hukuk, hayat içindir.Bu nedenle, hukukun yaşayan bir organizma olduğu söylenir.Daha önce karşılaşılmamış,Yargıtay içtihatlarına konu olmamış,adalet müfettişinin raporlarına,genelgelere konu olmamış bir olay karşısında biz hukukçular,tabiri caiz ise "apışıp kalıyoruz" "Yargıtay ne der","Bakanlık ne der","aman!kimsenin dokunmadığı meseleleri ben mi halledeceğim!" vb yaklaşımlar hayatı zorlaştırıyor.Oysa, "hayat ne der!" diyen hukukçuların egemen olduğu yerde güzellikler yaşanabilir,eğriler düzeltilebilir."Çekişme yoksa tedbir de yok!" anlayışı hayatı tıkıyor.
Old 25-08-2006, 22:54   #7
Hak Hukuk

 
Varsayılan

Sahte kimlik kullanan kişilere (sahte kimlik genellikle gerçek malikin nüfus bilgilerini içerir;ancak kimliğe sahtekarın fotoğrafı yapıştırılmıştır) tapuda taşınmazın satışını yapan tapu memurları yani hazine, taşınmaz iyiniyetli üçüncü kişiye geçmişse, gerçek malike karşı tazminatla sorumlu olur.Acaba yukarıdaki olayda noter ve trafik tescil memurları, sahte satış ve sahte trafik kaydı yüzünden gerçek malikin uğradığı zararlardan sorumlu tutulabilirler mi?
Old 01-11-2007, 16:03   #8
mylassos

 
Varsayılan gerçeğe aykırı trafik kaydı

merhabalar
ayrı bir soru başlığı açmaktansa eski olmasına rağmen ilgili olması nedeniyle bu başlık altında sormayı tercih ediyorum. sorun ise:
müvekkilin sahte kimliğini düzenleyerek onun kefil, temsilcisi olduğu şirketin sahte belgelerle asıl borçlu olduğu sözleşmelerle bankadan taşıt kredisi çekiliyor. 3 araç alıyorlarlar müvekkilin şirketi üzerine. bu kredi olayını sürdürürken aynı bankanın başka şubesinde suç üstü yakalınıyorlar, araçlardan biri ile beraber ama diğer iki araç kayıp. ardından ceza davası açılıyor sanıklar ceza da alıyorlar suç nedeniyle. problem ise bu araçlar halen müvekkil şirket üzerinde ve araçlar ortalıkta yoklar. yakalanan araç bankaya verildi ancak diğerleri için hem hukuki sorumluluk hem de vergi vb. yükümlülükler müvekkil şirket üzerinde.
soru tabi ki bellli bu araçların kayıtlarından nasıl kurtulunulur ve dava kime karşı ikame edilecektir. sanıklara karşı mı? bankaya karşı mı?
gerçi bu başlık altındaki benden önce soru soran meslektaşım pek de doyurucu yanıtlar alamamış ancak yeni bir beyin fırtınası belki sonuç yaratır....
şimdiden teşekkürler....
Old 14-12-2012, 01:01   #9
Hak Hukuk

 
Varsayılan Netice

Rehin şerhini kaldırmayan bankaya karşı açtığımız menfi tespit ve iptal davası 2008 yılında lehimize sonuçlandı. Yargılama giderlerinin davalı bankadan tahsiline de hükmedildi ancak vekalet ücreti hususunda bir hüküm kararda yoktu. Bu noktayı temyiz ettik ve kararı alıp 38..plakaya götürdük; burası 34..plakaya yazdı: “ne olacak!” diye. İstanbul’da bize, “karar kesinleşsin, öyle gelin işleyelim; ayrıca i.tedbir kararı da kaldırılmamış” dendi.
Müvekkilin aracını trafikte çalıştırabilmesi şeklindeki i.tedbir talebimiz Mahkemece reddedilmiş idiyse de, Savcılık tarafından kabul görmüştü ve araç trafiğe çıkartılabilmişti.
O arada suç şebekesi, müvekkilin dedektifliğinin katkısıyla yakalandı ve kamu davası açıldığından, tedbirin kaldırılması kararını ( davalı bankanın, “rehin hakkımız devam etmesi şartıyla” denen muvafakat yazısı sayesinde) ağır ceza mahkemesinden alabildik; koştuk İstanbul’a.
Tescilde yıllarca çalışmış emekli bir başkomiseri çağırdılar; mahkeme kararları, taleplerimiz, elimizdeki gerçek araç ruhsatını önüne koydular. İki gün sonra gittiğimizde, yargı karar ve yazışmalarına gerekyok, dendi;
aracın gerçek ruhsatı halen geçerli mülkiyet belgesidir; bir aracın iki tane ruhsatı olmaz, 38..plakadaki tescilin ortadan kaldırılması için yazı yazıldı, müvekkilin eline, “geçerlidir” diye ilk ruhsatıverildi, “gidebilirsiniz”dendi bize; işimiz görülmüştü..
açılan davalar, şehirlerarası git geller, trafikte olabilmek adına tedbir taleplerimiz, çırpınmalar (davacı , kendimi adliye önündeyakacağım diyordu, ben de, “bu celse bu celse!” deyip iki yıl geçmişti) ve bütün bunların gereksiz olduğu, bir emekli tescil başkomiserinin basiretli yaklaşımı sayesinde orta yerde anlaşılmıştı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Trafik Muayenesi-Resmi Evrakta Sahtecilik Uluc13 Hukuk Soruları Arşivi 12 20-01-2007 17:39
Bağ-Kur , Yaşlılık aylığının iptali, Oda Kaydı mı, Vergi Kaydı mı ? Av.Aslı Meslektaşların Soruları 1 28-11-2006 18:40
Araç Satımı,Trafik Kaydı, Miras hissesi Av.Nebi Meslektaşların Soruları 10 18-11-2006 15:23
Trafik kaydı ve sahtecilik Hak Hukuk Meslektaşların Soruları 1 10-06-2006 12:30
Almanya -sabıka Kaydı-trafik Suçları AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 3 20-02-2006 21:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07670498 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.