Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

asgari ücret-mal beyanı

Yanıt
Old 20-09-2007, 10:48   #1
me_as

 
Varsayılan asgari ücret-mal beyanı

Asgari ücretle çalışan bir şahsı mal beyanında bulunmamaktan dolayı şikayet edeceğim.Ancak asgari ücret alan şahıslara ceza çıkmıyor diye biliyorum. Bu konuda miktarın asgari ücret altında kalıp kalmadığını asıl alacak üzerindenmi yoksa takip çıkışı üzerindenmi inceliyoruz?
Old 20-09-2007, 12:01   #2
Av. Ela

 
Varsayılan

mesele, borçlunun asgari ücretle çalışıp çalışmaması değil takipte asıl alacağın asgari ücretin altında kalması sanırım. şayet asıl alacak asgari ücretin altında ise mal beyanında bulunmamaktan dolayı ceza çıkmıyor. Ancak Yargıtay' ın aksi yönde bir karar yayınladığını duydum. Ulaşabilirsem sizinle paylaşacağım. İyi çalışmalar.
Old 20-09-2007, 12:02   #3
me_as

 
Varsayılan

çok teşekkür ederim.umarım kararı bulabiliriz.
Old 20-09-2007, 12:20   #4
avbekirkan

 
Varsayılan

İLGİLİ YARGITAY KARARLARINI (BULABİLDİĞİMİ)EKLİYORUM UMARIM FAYDALI OLUR

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/12368
Karar: 2004/2990
Karar Tarihi: 24.02.2004

ÖZET : Mahkemece İİK'nun 337/1-son cümle maddesine göre ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş isede, takibe konu borç miktarının işlemiş faizi ile birlikte 561.356.164 TL. olması ve bu miktarın suç tarihindeki asgari ücretin üzerinde bulunması nedeniyle mahkemenin kabulü yerinde değildir. Bu itibarla, sanığın usulüne uygun ödeme emri tebliğinden sonra İİK'nun 74. maddesi uyarınca mal beyanında bulunmama suçunu işlediğinin kabulü gerekeceği düşünülmeksizin yazılı şekilde ceza tertibine yer olmadığına karar verilmesi bozmayı gerektirir.

(2004 S. K. m. 337)

Dava: Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Alaattin hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Karar: Mahkemece İİK'nun 337/1-son cümle maddesine göre ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş isede, takibe konu borç miktarının işlemiş faizi ile birlikte 561.356.164 TL. olması ve bu miktarın suç tarihindeki asgari ücretin üzerinde bulunması nedeniyle mahkemenin kabulü yerinde değildir. Bu itibarla, sanığın usulüne uygun ödeme emri tebliğinden sonra İİK'nun 74. maddesi uyarınca mal beyanında bulunmama suçunu işlediğinin kabulü gerekeceği düşünülmeksizin yazılı şekilde ceza tertibine yer olmadığına karar verilmesi isabetsiz bulunduğundan, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün istem gibi BOZULMASINA 24.2.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/1927
Karar: 2004/5070
Karar Tarihi: 31.03.2004

ÖZET: . Borç miktarının brüt asgari ücretin altında olması halinde alacaklının borçlunun haczi kabil mallarını bildiğinin kabulü gerekeceğinden sanığa ceza verilemeyeceği gibi sanık yargılama gideri ile vekalet ücretinden de sorumlu tutulamaz. Ancak yetkili kurul tarafından açıklanan brüt rakamın üstünde olması durumunda yasa maddesinin uygulanması söz konusu olamayacağından mahkemenin bu bağlamdaki kabulü yerinde değildir.

(2004 S. K. m. 337)

Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Ercan Bozkurt hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Takibe konu alacak miktarı 309.748.929 TL. olup bu miktar yetkili kurul tarafından takip tarihi itibariyle geçerli olan ve açıklanan 306.000.000 TL. asgari ücretin üzerindedir. Asgari ücret değişen ekonomik göstergeler dikkate alınarak yetkili kurullarca belirlenmektedir. Hayatın sürdürülebilmesi için her kişinin brüt asgari ücret miktarı kadar gelirinin olduğunun kabulü gerekir. Aksini kabul hayatın olağan akışına aykırı düşer. Borç miktarının brüt asgari ücretin altında olması halinde alacaklının İİK.nun 337/1-son cümle maddesi gereğince borçlunun haczi kabil mallarını bildiğinin kabulü gerekeceğinden sanığa ceza verilemeyeceği gibi sanık yargılama gideri ile vekalet ücretinden de sorumlu tutulamaz. Ancak yetkili kurul tarafından açıklanan brüt rakamın üstünde olması durumunda İİK.nun 337/1-son cümle maddesinin uygulanması söz konusu olamayacağından mahkemenin bu bağlamdaki kabulü yerinde değildir.

Ayrıca CMUK.nun 423. maddesi uyarınca icra ceza suçlarına ilişkin davalar adli tatil içerisinde görülemez. Mahkemece bu hususun da gözardı edilerek yargılama yapılması ve yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da isabetsiz bulunmaktadır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün istem gibi BOZULMASINA 31.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/2294
Karar: 2004/5980
Karar Tarihi: 14.04.2004

ÖZET: Takibe konu alacak miktarı 319.341.015.-TL olup bu miktar yetkili kurul tarafından takip tarihi itibariyle geçerli olan ve açıklanan 306.000.000.- TL asgari ücretin üzerindedir. Asgari ücret değişen ekonomik göstergeler dikkate alınarak yetkili kurullarca belirlenmektedir. Hayatın sürdürülebilmesi için her kişinin brüt asgari ücret miktarı kadar gelirinin olduğunun kabulü gerekir. Aksini kabul hayatın olağan akışına aykırı düşer. Borç miktarının brüt asgari ücretin altında olması halinde alacaklının İİK'nun 337/1-son cümle maddesi gereğince borçlunun haczi kabil mallarını bildiğinin kabulü gerekeceğinden sanığa ceza verilemeyeceği gibi sanık yargılama gideri ile vekalet ücretinden de sorumlu tutulamaz.

(2004 S. K. m. 337)

Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık E.G. hakkında açılan davada sanık hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığı'nın bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daire'ye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Takibe konu alacak miktarı 319.341.015.-TL olup bu miktar yetkili kurul tarafından takip tarihi itibariyle geçerli olan ve açıklanan 306.000.000.- TL asgari ücretin üzerindedir. Asgari ücret değişen ekonomik göstergeler dikkate alınarak yetkili kurullarca belirlenmektedir. Hayatın sürdürülebilmesi için her kişinin brüt asgari ücret miktarı kadar gelirinin olduğunun kabulü gerekir. Aksini kabul hayatın olağan akışına aykırı düşer. Borç miktarının brüt asgari ücretin altında olması halinde alacaklının İİK'nun 337/1-son cümle maddesi gereğince borçlunun haczi kabil mallarını bildiğinin kabulü gerekeceğinden sanığa ceza verilemeyeceği gibi sanık yargılama gideri ile vekalet ücretinden de sorumlu tutulamaz. Ancak yetkili kurul tarafından açıklanan brüt rakamın üstünde olması durumunda İİK' nun 337/1-son cümle maddesinin uygulanması söz konusu olamayacağından mahkemenin bu bağlarındaki kabulü yerinde değildir.
Ayrıca CMUK'nun 423. maddesi uyarınca İcra ceza suçlarına ilişkin davalar adli tatil içerisinde görülemez. Mahkemece bu hususun da göz ardı edilerek yargılama yapılması ve yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da isabetsiz bulunmaktadır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün istem gibi BOZULMASINA 14.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 20-09-2007, 13:29   #5
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan Yasal değişikliği gözden kaçırmayalım

Borcun asgari ücretin altında olması halinde, mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmaması eski yasal düzenlemeye ait olup, İİK m.337 hükmünün yeni (31 Mayıs 2005) halinde " Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde " hükmüne yer verilmemiştir.

Mevcut yasal düzenleme ile, takip 1 Yeni Kuruş için açılsa ve borçlu mal beyanında bulunmazsa suç oluşmuştur; ceza verilmelidir.

Bu konuda Yargıtay 16. HD'nin kararı aşağıdaki gibidir.

(karar adalet.org sitesinden alınmıştır)









TC
YARGITAY
16.Hukuk Dairesi
ESAS NO: 2007/1378
KARAR NO: 2007/2027
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ : MANİSA AĞIR CEZA MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2006
NUMARASI : 2006/511 DEĞİŞİK İŞ, 2006/411 MÜTEFERRİK SAYILI KARARI
DAVACI :
SANIK :

Mal beyanında bulunmamak suçundansanıklar ……. ve …………..’nin 2004 sayılı İİK.nun 337/1. maddesi gereğince ayrı ayrı 10’ar gün disiplin hapsi ile cezalandırılmalarına dair, Manisa İcra Mahkemesinin 20.04.2006 tarihli ve 2006/875-935 sayılı mahkumiyet kararının kaldırılmasına, davanın tüm neticeleri ile birlikte düşürülmesine ilişkin Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2006 tarihli ve 2006/511 değişik iş, 2006/411 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 5.3.2007 gün ve 11589 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 26.03.2007 gün ve K.Y.B:2007/50753 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi.
Tebliğnamede, dosya kapsamına göre, sanıklar hakkında Manisa 2.İcra Müdürlüğünün 2006/515 sayılı dosyası üzerinden icra takibinde bulunulduğu, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edilip, takibin kesinleştiği, ancak borçluların borcunu ödemediği ve İcra İflas Kanunu’nun 74. maddesine göre mal beyanında bulunmadığı ve alacağı karşılayacak miktadra malın da haczedilmediğinin anlaşılması karşısında, 4.02.2006 olan suç tarihine göre mal beyanında bulunmayan borçluların eyleminin 01.0.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 Sayılı Kanun ile değişik İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesine göre suç teşkil edip, anılan maddede öngörülen 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden kararın bozulması gereğine işaret edilmiştir.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, mal beyanında bulunmamak eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 337. maddesinin 1.fıkrasında, “müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikayeti üzerine, icra mahkemesi tarafından on günden bir aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde yahut borcu karşılayacak miktarda malın haczedilmesi halinde borçluya ceza verilmez.” Şiklindeki düzenleme ile yaptırım altına alınmış iken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 337. maddesininin 1.fıkrası, “müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlu, alacaklının şikayeti üzerine, on gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılır. Alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya borcun ödenmesi halinde, bu ceza düşer.” İfiadesi ile müeyyide altına alınmak suretiyle değiştirilmiştir.
Görüleceği üzere önceki düzenlemede bulunan “Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde” ifiadesine, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasa ile değişik İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesinde yer verilmemiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Tanımlar” başlıklı 2.maddesinin 1.fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; “Kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanmayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi ifade eder.” şeklinde yapılmıştır. Disiplin hapsi için yapılan bu tanım, hapsen tazyik yaptırımını da kapsar niteliktedir.
Konu öğretide de ele alınmış ve disiplin hapsinin niteliği şu şekilde açıklanmıştır. “Kişinin yükümlülüğe aykırı davranmamak konusunda mevcuriyeti bulunmamaktadır. Ancak, kişi bazı durumlarda bir yükümlülüğe uygun davranmaya belli ölçüde icbar edilebilmektedir. Başka bir deyişle kişi, bazı durumlarda yükümlülüklerinin gereğine yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebilmekte ve bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilmektedir. Bu hürriyetten yoksun bırakma olğusu, bir disiplin hapsi netiliği taşımaktadır. Ancak, yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde, bu yaptırımın uygulanmasına derhal son verilmektedir. Bu bakımnadn söz konusu disiplin hapsine ilişkin olarak kanunda sadece azami bir süre belirlenmektedir. Kişi kendisine terettüp eden yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla ancak belli bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabicektir. Bu sürenin dolması halinde; kişi, yükümlülüğünün gereğini yerine getirmemiş olsa bile hürriyetinden yoksun bırakılmasına ilişkin yaptırım uygulanmasına son verilerek serbest bırakılacaktır. Bu nedenle söz konusu disiplin hapsine, kanunda tazyik hapsi denilmiştir. (Doç.Dr.İzzet Özgenç, Ceza Hukuk Genel Hükümler, 3.Bası, Sh.623)
Bu çerçevede, 1.06.2005 tarihinden sonra mal beyanında bulunmamak fiilini işleyen borçlu sanıklar hakkında; önceki düzenlemede bulunan “borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde” ifadesine 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı yasa ile değişik İİK.nun 337.maddesinde yer verilmediği gözetildiğinde, kişinin yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebileceğinin, bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabileceğinin kabulü gerekir.
Somut olayımızda, Manisa İcra Mahkemesinin 20.04.2006 gün ve 2006/875 esas ve 2006/935 sayılı on gün disiplin hapsi ile cezalandırılması kararına karşı itirazı inceleyen Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2006 tarih ve 2006/511 değişik iş, 2006/411 müteferrik sayı ile itirazın reddi yerine takibe konu alacak miktarının asgari ücretin altında olduğu, bu bedelin ekonomik koşullar gözetildiğinde olağan yaşamın sürdürülebilmesi için her kişinin üzerinde bulunması mümkün bir bedel olduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararının kaldırılmasına, sanıklar hakkındaki davanın 2004 sayılı İİK’nun 354/1. maddesi uyarınca tüm neticeleri ile birlikte düşürülmesine karar vermesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğmade yerinde görülmekle Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/511 değişk iş, 2006/411 müteferrik sayılı kararının borçlu sanık aleyhine sonuç doğurmayacak şekilde BOZULMASINA, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.5.2007 günü oybirliğiyle karar verildi.

BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Lale GÜRÜN M.Akif Efendi Camal Baş Mehmet Kürtül A.Ayten Güllüoğlu
Old 21-09-2007, 08:56   #6
Av. Ela

 
Varsayılan

yukarıdaki kararlar doğrultusunda bir karar daha: Yarg. 16.HD 01.03.2007T., 2007/438E. 2007/419K.
Old 21-09-2007, 09:40   #7
avmurat

 
Varsayılan

Konuyu açan arkadaşımıza ve bu kararı yayınlayan sayın Eren'e çok teşekkür ederim.Bizim için oldukça önemli bir karar.Mal beyanı davaları ile ilgili bir çok şey değişiyor.Esasen düzenlemenin bu hale getirilmesi çok olumlu oldu.Sayın Ela, sizde kararın metnini yayınlarsanız sevinirim.Çünkü çok işimze yarıyacak.Zira burada hala eski sistem uygulanıyor.
Old 21-09-2007, 09:48   #8
Av. Ela

 
Varsayılan

Sayın Av. Murat;
maalesef karar elimde yazılı halde mevcut, aksi takdirde burada yayınlardım zaten. Karara İçtihat programlarından ulaşabilirsiniz diye düşünüyorum. ulaşamadığınız takdirde faks çekebilirim.
Old 17-10-2007, 10:37   #9
SUCCEED

 
Varsayılan Aradığınız Yargıtay Kararı'nı Gönderiyorum

Daire:16
Tarih:2007
Esas No:2007/438
Karar No:2007/419
Kaynak:
İlgili Maddeler:İİK.337
İlgili Kavramlar:MAL BEYANINDA BULUNMAMA
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Süleyman Sadî Kaya hakkında yapılan yargılama sonucunda, takibe konu alacağın günün ekonomik koşulları ve paranın satın, alma gücü karşısında bu miktar borcu karşılayacak para veya malın herkesin ev veya üzeRinde bulunmasının doğal sayılması gerektiğinden bahisle, İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1-son maddesi uyarınca sanık .hakkında ceza tertibine yer olmadığına dair Bakırköy 3. İcra Mahkemesinin 26.6.2006 tarihli ve 2005/1020 esas ve 2006/705 sayılı kararına yönelik İtirazın reddine dair, Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.7.2006 tarihli ve 2006/173 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi Tebliğname ile; sanık hakkında Bakırköy 4.İcra Müdürlüğünün 2005/5379 sayılı dosyası üzerinden icra takibinde bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilip, takibin kesinleştiği, ancak borçlunun borcunu ödemediği ve icra iflas Kanunu'nun. 74.maddesine göre mal beyanında bulunmadığı ve alacağı karşılayacak miktarda malın da hacizedilmediğinin anlaşılması karşısında., 4.10.2005 olan suç tarihine göre mal beyanında bulunmayan borçlunun eyleminin 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun ile değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesine göre suç teşkil edip anılan madde de öngörülen 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, 5358 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükmün öngördüğü şekilde, takibe konu alacağın günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü karşısında, bu miktar borcu karşılayacak para veya malın .herkesin ev veya üzerinde bulunmasının doğal sayıldığı gerekçesiyle ceza tertibine yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK.nun 309..maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 25.12.2006 gün ve 61633 sayıh kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 31.1.2007 gün ve 2007/2094 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dosya kapsamına göre, mal beyanında bulunmamak eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesinin 1.fıkrasında, "müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikayeti üzerine, icra mahkemesi tarafindan on günden bîr aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar, Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde yahut borcu karşılayacak miktarda malın haczedilmesi halinde borçluya ceza verilmez." şeklindeki düzenleme ile yaptırım altına alınmış iken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 saydı Kanun'un 7.maddesiyle değişik 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu'nun 337.maddesinin 1.fıkrası, "müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlu, alacaklının şikayeti üzerine, on gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılır. Alacaklının alacağım karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya borcun ödenmesi halinde, bU ceza düşer," ifadesi ile müeyyide altına alınmak suretiyle değiştirilmiştir. Görüleceği üzere önceki düzenlemede bulunan "Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde" ifadesine, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasa ile değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesinde yer verilmemiştir. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 2.maddesinin 1.fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; "Kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi ifade eder." şeklinde yapılmıştır. Disiplin hapsi için yapılan bu tanım, hapsen tazyik yaptırımını da kapsar niteliktedir. Konu öğretide ele alınmış ve disiplin hapsinin niteliği şu şekilde açıklanmıştır. "Kişinin yükümlülüğe aykırı davranmamak konusunda mecburiyeti bulunmamaktadır. Ancak, kişi bazı durumlarda bir yükümlülüğe uygun davranmaya belli ölçüde icbar edilebilmektedir. Başka bir deyişle kişi, bazı durumlarda yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebilmekte ve bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilmektedir. Bu hürriyetten yoksun bırakma olgusu, bir disiplin hapsi niteliği taşımaktadır. Ancak, yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde, bu yaptırımın uygulanmasına derhal son verilmektedir. Bu bakımdan söz konusu disiplin hapsine ilişkin olarak kanunda sadece azami bir süre belirlenmektedir. Kişi kendisine terettüp eden yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla ancak belli bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilecektir. Bu sürenin dolması halinde; kişi, yükümlülüğünün gereğini yerine getirmemiş olsa bile hürriyetinden yoksun bırakılmasına ilişkin yaptırım uygulanmasına son verilerek serbest bırakılacaktır. Bu nedenle söz konusu disiplin hapsine, kanunda tazyik hapsi denilmiştir. (Doç.Dr.İzzet Özgenç, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.Bası,Sh.623) Bu çerçevede, 1.6.2005 tarihinden sonra mal beyanında bulunmamak fiilini işleyen borçlu sanık hakkında; önceki düzenlemede bulunan "borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde" ifadesine 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı yasa ile değişik İİK.nun 337.maddesinde yer verilmediği gözetildiğinde, kişinin yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebileceğinin, bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabileceğinin kabulü gerekir. Somut olayımızda, Bakırköy 3.İcra Mahkemesinin 26.6.2006 tarih ve 2005/1020 esas ve 2006/705 sayı île verilen, takibe konu alacağın günün ekonomik koşullan ve paranın satın alına gücü karşısında bu miktar borcu karşılayacak para veya malın herkesin ev ve üzerinde bulunmasının doğal sayılması gerektiği gerekçesiyle ceza tayinine yer olmadığına dair karara karşı itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görüldüğünden Bakırköy l.Ağır Ceza Mahkemesinin 5.7.2006 tarih ve 2006/173 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 1.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 28-06-2010, 17:34   #10
dilek_ce

 
Varsayılan

Kararlar harika. Burada da, asgari ücretin altı-üstü polemiği yeni başlamıştı. Ben şimdi verilen tüm kararlara itiraz edeceğim. Teşekkürler..
Old 27-05-2011, 12:27   #11
ali küver

 
Varsayılan yasa değişikliği

YARGI HİZMETLERİNİN HIZLANDIRILMASI AMACIYLA BAZI
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No: 6217 Kabul Tarihi: 31/3/2011
Resmi Gazete Tarihi: 11/4/2011
MADDE 6 – 2004 sayılı Kanunun 354 üncü maddesinin başlığı “Davanın ve cezanın düşmesi ile ceza verilemeyecek hâller” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Nafaka alacaklarına ilişkin takipler hariç, alacak miktarı Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından her yıl belirlenen aylık en yüksek brüt asgari ücret tutarının altında kalan takiplerde bu Kanunda öngörülen disiplin ve tazyik hapsi uygulanmaz.”
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Asgari ücret ve SGDP Av. Muzaffer ERDOĞAN Meslektaşların Soruları 6 27-04-2007 16:33
Asgari Ücret Tarifesi M. 13 carnerion Meslektaşların Soruları 1 20-03-2007 18:30
Asgari Ücret Av.Turhan Demiroğlu Meslektaşların Soruları 2 08-03-2007 18:00
Asgari Ücret Tarifesi şükran Meslektaşların Soruları 4 28-06-2005 16:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05272698 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.