Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadın ve Siyaset...

Yanıt
Old 19-04-2002, 15:40   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadın ve Siyaset...

SİYASETE KATILIMDA KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ İÇİN
SİYASİ PARTİLER VE SEÇİM YASALARINDA DEĞİŞİKLİK PAKETİ

KA-DER, Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, KASAUM, KADAV, KİHP, Uçan Süpürge, Yerel Gündem 21 Kent Konseyi Antalya Kadınlar Meclisi, ANAKÜLTÜR Yardımlaşma Derneği, Marmara Vakfı İnsan Hakları Komisyonu, Türkiye Soroptimist Klüpleri Federasyonu


2820 SAYILI SİYASİ PARTİLER KANUNUNUN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI TEKLİFİ

Madde 1.- “Genel Esaslar” başlıklı Birinci Kısmının,”Siyasi Partilerin Teşkilatları” başlıklı 7. Maddesinin 1. Fıkrasına,1. cümleyi takiben aşağıdaki ibare eklenmiştir.

“SİYASİ PARTİLERİN HER DERECEDEKİ TEŞKİLATI İLE GRUPLARI, HER BİR CİNSİYETİN EN AZ % 30 TEMSİLİ VE KATILIMI ESASLARINA UYGUN OLARAK OLUŞTURULUR. SİYASİ PARTİLERİN HER DERECEDEKİ TEŞKİLATININ KONGRELERİNE KATILACAK SEÇİLMİŞ ÜYELER, HER BİR CİNSİYETİN EN AZ %30 TEMSİL VE KATILIMI ESASINA BAĞLI KALINARAK, BU YASANIN O TEŞKİLATLA İLGİLİ MADDELERİNDE GÖSTERİLEN ŞEKİL VE SAYIDA BELİRLENİR.”

Madde 2.- “ Genel Esaslar” başlıklı Birinci Kısmının “Siyasi Partilerin Teşkilatları” başlıklı 7. Maddesinin 1. Fıkrasının son cümlesi çıkarılarak,aşağıdaki metin eklenmiştir.

“ SİYASİ PARTİLER, KADINLARIN SİYASAL YAŞAMA EŞİT KATILIMI VE TEMSİLİ AMACINA HİZMET ETMEK ÜZERE, KADIN KOLLARINI KURARLAR. KADIN KOLLARININ GÖREV VE YETKİLERİ, KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİNİ VE KADINLARIN KARAR ALMA SÜREÇLERİNE KATILIMINI ĞÜÇLENDİRECEK ŞEKİLDE, SİYASİ PARTİLERİN TÜZÜK VE YÖNETMELİKLERİYLE BELİRLENİR. Siyasi partilerin tüzüklerinde ayrıca gençlik örgütlenmesi ve benzeri yan kuruluşlarla,yabancı ülkelerde yurtdışı temsilciliği kurulması öngörülebilir.”

Madde 3.- “Siyasi Partilerin Seçimlere Katılması ve Adayların Tespiti” adlı Yedinci Bölümünün, “Parti Adaylarının Tespiti” başlıklı 37. Maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir.

“ Madde 37- Milletvekili genel veya ara seçimlerinde,siyasi partilerin bir seçim çevresindeki adaylarının listesi ve bunların listedeki sırası, adaylığını koymuş olanlar arasından, KADIN VE ERKEKLERİN AYRI LİSTELERLE KATILACAĞI bir ön seçimle ve HERBİR CİNSİYETİN EN AZ %30 TEMSİL VE KATILIMINI GÖZETEREK tespit edilir. Ön seçimde, o seçim çevresinde, o siyasi parti üye kayıt defterine göre düzenlenen parti seçmen listesinde yer alan bütün üyeler,ilçe seçim kurullarının yönetiminde serbest,eşit,gizli oy açık tasnif esaslarına göre oy kullanırlar.

KADIN VE ERKEK ADAY ADAYLARIN LİSTELERİ AYRI- AYRI, ÖN SEÇİMDE ALDIKLARI OY BÜYÜKLÜĞÜNE GÖRE DÜZENLENİR. EN ÇOK OY ALAN ADAY ADAYI BİRİNCİ (1.) SIRAYA,DİĞER CİNSİYETTEN ENÇOK OY ALAN ADAY ADAYI İKİNCİ (2.) SIRAYA YERLEŞTİRİLDİKTEN SONRA, İKİ LİSTE BİRBİRİNİ İZLEYEN ÜÇ ADAYIN AYNI CİNSİYETTEN OLMAMASI ESASINA GÖRE KARIŞTIRILARAK,O SEÇİM ÇEVRESİNDEN ÇIKACAK MİLLETVEKİLİ SAYISI KADAR ADAY TESBİT EDİLİR.
Ön seçimlerin yapılacağı gün Yüksek Seçim Kurulu tarafından,genel seçimlerden en az üç ay önceki bir tarih olarak belirlenip,ilan edilir. Bütün yurtta ön seçimler seçime katılacak partiler için aynı gün yapılır.

Genel seçimler için kabul edilen seçim çevresi,aday tespiti için de esas alınır.
Siyasi Partiler toplam olarak, illerden seçilecek Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri sayısının yüzde 5’ini aşmamak üzere,ilini,seçim çevresini,aday listesindeki sırasını, ön seçim tarihinden en az on gün önce Yüksek Seçim Kuruluna bildirmek koşuluyla, merkez adayı gösterebilirler. Bu adayların hangi ilden, bölgeden ve sıradan aday gösterileceği, ön seçimden en az on gün önce belirlenir. MERKEZ ADAYLARI TOPLAMINDA HERBİR CİNSİYETİN EN AZ %30 TEMSİL VE KATILIMI ESASINA BAĞLI KALINIR . MERKEZ ADAYLARI HER SEÇİM ÇEVRESİNİN ADAY LİSTESİNDEKİ İLK İKİ ADAYIN AYRI CİNSİYETLERDEN OLMASI ve BİRBİRİNİ İZLEYEN ÜÇ ADAYIN AYNI CİNSİYETTEN OLMAMASI ESASINA GÖRE YERLEŞTİRİLİR.

Siyasi partilerin bir seçim çevresinde teşkilatı bulunmaz veya gösterilmesi gereken sayıda aday adayı VEYA KADIN ADAY ADAYI olmazsa, o seçim çevresine ait aday listesi, MERKEZ ADAYLARI İÇİN BELİRTİLEN ESASLARA GÖRE ,o seçim çevresinde çıkacak milletvekili sayısı kadar, parti tüzüğündeki esaslara göre merkez karar ve yönetim kurulunca belirlenir.

Yüksek Seçim Kurulu ön seçim ve merkez adaylığı ile ilgili süreleri seçim yenilenme kararının zorunlu kıldığı ölçüde kısaltabilir.

Madde 4.- “Siyasi Partilerin Seçimlere Katılması ve Adayların Tespiti” adlı Yedinci Bölümünün “Son İşlemler” başlıklı 48. Maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir.

“ Madde 48- Yüksek Seçim Kurulu,İl Seçim Kurullarından gelen önseçimle tespit edilmiş parti adayları listelerinin tasdikli birer örneğini derhal ilgili partilerin genel başkanlıklarına teslim eder. Parti genel başkanlıkları,37. Maddenin beşinci ve altıncı fıkraları ve parti mevzuatı gereğince merkez adayı olarak seçilen parti adayları da dahil edilerek,seçim çevrelerine göre düzenlenecek parti adayı cetvellerini, kanun hükümlerine göre Yüksek Seçim Kuruluna süresi içinde bildirirler. PARTİ ADAY CETVELLERİ, HERBİR CİNSİYETİN EN AZ %30 TEMSİL VE KATILIMI, İLK İKİ SIRADAKİ ADAYLARIN FARKLI CİNSİYETTEN OLMASI VE BİRBİRİNİ İZLEYEN ÜÇ ADAYIN AYNI CİNSİYETTEN OLMAMASI ESASINA BAĞLI KALINARAK DÜZENLENİR.”

Madde 5.- “ÖN SEÇİM TUTANAĞI VE TUTANAĞIN İPTALİ” başlıklı 51.Maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bir seçim çevresinde önseçimin,ön seçim işlemleri sebebiyle iptaline karar verildiği takdirde, önseçim yenilenemez ve bu seçim çevresi için bütün adaylar parti tüzüğünün belli ettiği ve Madde 48 de belirtilen esaslara göre,merkez karar ve yönetim kurulunca belirlenir.”

Madde 6.- “Devletçe Yardım” başlıklı Ek Madde 1.’e aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Partilere devletçe yapılacak para yardımının %20’si, kadınlara yönelik araştırma,geliştirme,eğitim ve politika oluşturma çalışmalarında kullanılır ve bu amaçla parti kadın kollarına tahsis edilir.”

Madde 7.- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 8.- Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.








298 SAYILI SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ HAKKINDA KANUNUN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI TEKLİFİ

Madde 1.- 298 Sayılı yasanın “Seçim Esasları” başlıklı 2.Maddesinin 1. fıkrası aşağıdaki şekilde değişmiştir.
“Seçimler serbest,eşit,tek dereceli genel oy esaslarına göre ve HERBİR CİNSİYETİN EN AZ %30 TEMSİL VE KATILIMININ GERÇEKLEŞMESİ SAĞLANACAK ŞEKİLDE YAPILIR.”

Madde 2.- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


2839 SAYILI MİLLETVEKİLİ SEÇİMİ KANUNUNUN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI TEKLİFİ

Madde 1.- 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun “ Siyasi partilerin aday listelerini vermeleri” başlıklı 20. Maddesinin 2.fıkrası aşağıdaki gibi değişmiştir.

“ Yüksek Seçim Kurulu, bunları derhal il seçim kurullarına bildirir. Yüksek seçim Kurulu,bütün siyasi partilerin aday listelerini Resmi Gazete ve radyo ile,il seçim kurulları da kendi çevrelerine ait olanları alışılmış araçlarla geçici listeler halinde ilan ederler.İL SEÇİM KURULLARI KENDİ SEÇİM ÇEVRELERİNE AİT ADAY LİSTELERİNDE YAPTIKLARI İNCELEME SONUNDA ,SİYASİ PARTİLER KANUNUN ADAY LİSTELERİNİN BELİRLENME ESASLARINI GÖSTEREN 37. VE 48. MADDELERİNE BAĞLI KALINARAK DÜZENLENMESİNDE NOKSANLIK VEYA AYKIRILIK BULUNDUĞUNU GÖRÜRLERSE, DURUMU GEÇİCİ İLAN TARİHİNDEN İTİBAREN İKİ GÜN İÇİNDE, İLGİLİ SİYASİ PARTİLERİN İL BAŞKANLARINA VE YÜKSEK SEÇİM KURULUNA BİLDİRİRLER. İlgili partiler, bu bildirimden en geç on gün sonraki gün saat 17.00’ye kadar, düzeltilmiş aday listelerini Yüksek Seçim Kuruluna verirler.”

Madde 2.- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 3.- Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Old 09-03-2006, 18:23   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadın ve Siyaset...

Kadın ve siyaset...

8 Mart Kadınlar Günü vesilesiyle yapılan renkli ve
heyecanlı konuşmalarda kadınların içinde bulundukları
duruma ilişkin pek çok noktaya dikkat çekildi.
Kadınların maruz kaldıkları ayrımcılık, şiddet, kötü
muamele, düşük ücretle istihdam, eğitimsizlik, erken
yaşta evlendirilme, ücretsiz işçilik, toplumsal
alanlarda düşük temsil ve benzeri çeşitli sorunlar
gözler önüne serildi.

Kadınların mevcut durumunu en çarpıcı şekilde yansıtan
siyaset alanındaki konumlarıdır. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde % 4.4, yerel yönetimlerin temsil
organlarında ise % 5 gibi son derece düşük oranda
temsil edilmeleri kadın sorununun çarpıcı tablosu
olarak sunulmaktadır.

Gerçekten de toplumun yarısını oluşturan kadın
nüfusunun ulusal ve yerel temsil kurumlarında yüzde
beşlerde temsil edilmesinin çok ciddi bir haksızlık ve
eşitsizlik örneği olduğunu açık. Kadın ve erkeklerin
eşit oranda temsili mümkün olmasa bile en azından
kadınların temsilinin dörtte veya üçte birler
seviyesine gelmesi gerektiği savunulmaktadır.

Bilindiği gibi siyaset baştan beri tüm toplumlarda
erkeklere ilişkin bir faaliyet alanı olarak kabul
edilmiştir. Mesela Eski Yunan'da doğrudan demokrasinin
uygulandığı şehir devletlerinde kolektif sorunlara
ilişkin karar almak için bir araya gelenler yabancı
olmayan hür erkeklerdi. Roma'da da senatoda erkekler
temsil ediliyordu. 19.yüzyılda temsil sistemi gelişip
iktidarın temsilciler eliyle kullanılması söz konusu
olduğunda erkeklerin temsilcileri belirlemeleri yoluna
gidildi. Kadınların temsilciler yoluyla karar
mekanizmasına katılmaları çok sora gündeme geldi.

Kadınların da önce temsilcileri belirleme, daha sonra
da temsilci olabilme hakkına sahip oldukları düşüncesi
20.yüzyılda benimsenmiştir. Bugün gelinen noktada
hemen hemen bütün dünyada kadınların da erkekler gibi
seçme yani temsilci belirleme ve seçilme yani temsilci
olabilme hakkına sahip oldukları kabul edilmiştir.
Geleneksel Ortadoğu yönetimlerinde de kadınların
siyasal hakları kabul edilmekte ve oylarıyla seçim
sürecine katılmaktadırlar.

Hukuksal bakımdan kadınların seçme ve seçilme
haklarına sahip oldukları hususunda fazla bir problem
yoksa da mevcut tablonun kadınlarla erkekler arasında
ciddi bir eşitsizliğin bulunduğu ortada.

Peki problem ne?

Bu soruya verilecek cevaplar konusunda farklı
analizler ve yaklaşımlar gündeme geliyor. Kimisi
mevcut eşitsizliğin erkek egemen kültür ve onun
tarafından belirlenen ilişkilerden kaynaklandığını
düşünmektedir. Erkek egemen kültür kadınlara toplumsal
hayatta ev işleri ile anneliğe ilişkin faaliyetleri
verdiğinden kadınlar siyasetten uzak tutulmaktadır.
Erkek egemen kültürün sonucu olan durumun
değişebilmesi için bir takım özel tedbirlerin ve
"pozitif ayrım"ların uygulanması zorunludur. Sadece
hukuksal bakımdan eşit haklar getirilmesi yeterli
değil erkek egemen kültürün etkisinin de kaldırılması
gerekmektedir.

Bunun için yapılması gereken şey kadınlara belli
kotalar ve avantajlar sağlanmasıdır. Mesela ulusal ve
yerel temsil kurumlarında yüzde 30-40 kadın temsilci
bulunmasının zorunlu hale getirilmesi, kadınlara bazı
ayrıcalıkların sağlanması gibi...

Bir noktanın özellikle gözden kaçırılmaması gerekiyor.
Dünyanın hiçbir yerinde siyasette kadınlarla erkekler
eşit oranda temsil edilmemektedirler. Bu sadece
kültürel faktörlerle izah edilebilecek bir durum
değil. Sorunun erkek egemen kültürü aşan bir boyuta
sahip olduğunu ve siyasetin doğası ile kadınlık
gerçeği arasında bir ilişkinin kurulması gerektiği
söylenebilir.

Cevaplanması gereken ortada çok soru var: Kadınlıkla
siyasetin ne kadar uzlaşabileceği, daha doğrusu
siyasette kadınların etkinliklerini artırmaları, daha
yüksek bir temsil elde etmeleri, karar mekanizmasında
söz sahibi olmaları halinde siyaset nasıl bir yapı
kazanacaktır? Siyasetin daha insani, adil, barışçı ve
ahlaki bir yapı kazanması söz konusu mu? Yoksa
siyasetin rasyonel doğası kadınları dönüştürerek
kadınlık hassasiyetini ortadan kaldıracak mı?
Kadınların siyasette aktif rol oynadıkları dönemler
tarihe nasıl geçmiştir? Mesela İngiltere'de Theacher,
İsrail'de G. Meir, Pakistan'da Butto, Türkiye'de
Çiller dönemleri kadın siyaseti açısından olumlu birer
örnek midir? Aslında pozitif ayrımcılıktan önce kadın
siyasetini tartışmak gerekir.

Yeni Şafak 09.03.2006

Davut DURSUN
ddursun@yenisafak.com.tr
Old 12-03-2006, 02:00   #3
Emin GÜNEŞ

 
Varsayılan Pozitif ayrıcalıklar tanınacağına negatif ayrıcalıklara son verilsin.

İran’da Siyasette ve kamusal alanda kadının oranını araştıran var mı?
İran TV.lerinden izlediğim kadarı ile nerdeyse her alanda Türkiye’deki oranın birkaç misli kadın var.
İran kadının hükümetten meclisten istedikleri hakları bizimkiler aklına dahi getiremiyorlar.
Örneğin İran kadını kamuda çalışıyorsa tüm doğu toplumlarında ve Türkiye’de olduğu gibi ev işlerini de yaptığı için İki saat ev işleri için ücretli izin veya karşılığında ücret talep ediyor. Sonuçta evinde yaptığı işler de örneğin çocuklarının bakımı gibi hizmetler Ülke ekonomisine bir katkıdır. Sonuçta aynı işi yapan örneğin karı koca öğretmen olan eşlerden kadının kocasından daha fazla mesai yaptığını kimse inkar edemez. İstisnalar kaideyi bozmaz. İşten birlikte döndüklerinde erkek Tv karşısına kurulup dinlenirken kadın ev işlerine başlar. Yani ikinci işi başlamıştır.

Türk kadının temsil oranının düşüklüğü nüfusa oranının düşüklüğü ile de bağlantılı. Tüm dünyada nüfus oranı kadın erkek birbirine yakın gibidir. Yani yaklaşık %50 oranında kadın kabulü yaygındır. Oysa Türkiye’de Bu % 50 nin %75’i Yasaklı, provokatör (öcü ve kötü örnek) olduğundan kadından bile sayılmaz. Kalanların da temsil oranıyla yetinmek lazım.
Old 12-03-2006, 21:57   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Güneş,
Yazınızın ıkıncı bölümünü biraz daha açıklarsanız,görüşünüzü daha iyi anlama olanağı bulacağım.

Teşekkürler,saygılar
Old 13-03-2006, 13:09   #5
Desarac

 
Varsayılan

Sn.Emin Güneş,o kadar açık anlatmış ki..
biraz daha açıklasa hepimiz ceyranda kalıp üşütebiliriz.. o yüzden Türkiye gerçeklerini bağrımıza kara bir taş gibi basalım..fazla söze hacet yok..

sırf kadının değil erkeklerin,gençliğin de apolitize edildiği 80 sonrası kuşağın yeni yetme bir mensubu olarak söylemeliyim ki "bize öğretilen bu"... malesef..

Duygu Asena "kadının adı yok" adlı eserini yazdığında ben henüz küçük bir çocuktum..içeriği şu an hissettiklerimden daha bir farklıydı kuşkusuz,ancak bir kitab yazarsam adı kesinlikle "kadının kimliği yok!" olacak..

kadına seçme ve seçilme hakkı tanıyan bir ülke olmamıza rağmen ,kadınlara istedikleri gibi yaşama hakkını bile veremiyoruz,kaldı ki seçmişiz seçilmişiz ,ne farkeder..

demokrasimiz militan,siyasetimiz şahsi menfaatler üzerine kurulu.. toplumun kendi başına ortaya koyduğu iradeye burun kıvırıp "hıh Hitler de seçimle iktidara gelmişti" diyebilecek kadar sindirmişiz demokrasiyi..daha kadınlar siyasete girse ne olur girmese,ne farkeder? nasıl olsa biliyorz demokrasinin "bir azınlık rejimi" olduğunu.. elitler yönetir ,biz seyrederiz bu yüz yıllardır böyledir..öyle ki hukuk bile bu elitlerin elinde sadece kanunlardan,kanunlar da sadece ve sadece "kendilerinden" ibarettir(ki bu geri kalmış bir XIV.Louise söylemidir!)..şimdi bu düzen değişse ne olur değişmese ,ne farkeder..
Old 21-03-2006, 08:35   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

ETYEN MAHÇUPYAN
20.03.2006 PAZARTESİ
Kadınlar kadınlara karşı
Kadınlar gününün kutlandığı hafta içinde medyada öznesi kadın olan birçok haber yer aldı. Filipinler’de kadınlar, ülkenin kadın başkanını hedef alan gösteriler yapmış, liderlerden birinin gözaltına alınmasının ardından tepkilerini daha da artırmışlardı. Tsunami nedeniyle hatırladığımız Endonezya’nın Aceh kentinde de aynı günlerde kadınlar İslami şeriatın sadece kadınlara uygulanması nedeniyle yürüyüş yaptılar ve eşitlik taleplerini seslendirdiler. Aynı ülkenin başkenti Cakarta ise pornografiden korunmak üzere çıkarılan bir yasanın gerçek amacının kadınların özgürlüğünü kısıtlamak olduğunu öne süren protestolara sahne oldu. Dünyada bu olaylar yaşanırken Türkiye’de de kadın bir AKP milletvekilinin gene kadın olan Gaziantep Zeugma Müzesi müdür vekili ile takışması ve onu sürmesi gündemdeydi. Nihayet kadınlara pozitif ayrımcılık getiren Anayasa’nın 10. maddesinin kadından sorumlu kadın devlet bakanı tarafından reddedilmesinin, elliden fazla kadın örgütü tarafından kınanmış
olduğunu; kadın bakanın da bunu hakaret sayıp söz konusu kadın derneklerini mahkemeye verdiğini okuduk... Açık olan şu ki dünyanın her yerinde kadınların erkekler tarafından ‘evrenselci’ ideolojiler sayesinde baskı altında tutulmasının dönemi bitmek üzere. Kadınlar bu durumu kabullenmedikleri gibi, değişmesi için de erkeklerin gerçeği sindirmesini beklemeye niyetli gözükmüyorlar. Yüzyılların geleneği içinde toplumsallaşmış ve tabulaşmış olan erkek alışkanlıklarının bir anda değişmesini herhalde bekleyemeyiz. Ancak şu anda küresel dünyanın her yanından yükselen ve birbiriyle irtibatlı bir siyasi platform niteliği kazanan kadın hareketlerinin, erkeklerin kanıksanmış dünyasını sarsacağı kesin. Erkek/kadın farklılığı üzerinden içselleşmiş olan hegemonik cinsiyetçilik, her türlü ideolojinin üzerinde ve derininde işlevlere sahip oldu. Bugün bu hegemonya sorgulanırken, eğer erkekler var olan ideolojilerin erkekleri kayıran yorumlarına sarılırlarsa, sonuçta söz konusu ideolojilerin
tümüyle yıpranmasına ve sulanmasına neden olacaklar. Çünkü günümüzün dünyasında insanı aşma iddiasındaki hiçbir ideolojinin, kadınları ikincil kılan bir araçsallaştırmayı meşrulaştırması mümkün değil. İlave etmek gerekir ki kadınların ikincil değil, ‘farklı’ olduğunu söylemek de kadınları iknada yeterli olmuyor. Çünkü onlar farklılığın maliyetini zaten yüzyıllardır ödemekteler... Öte yandan mesele bir kadın/erkek ayrışması ile sınırlı değil. Yukarıdaki örneklerin gösterdiği gibi kadınlarla başka kadınlar arasında da bugün bir gerilim mevcut. Bu noktada mesele bir zihniyet farklılaşması: Bazı kadın hareketleri mağdur olan özgürlük ve eşitlik taleplerini siyasallaştırmak üzere pozitif hak talepleriyle siyaset yapmaktalar. Amaçları kadını saygın bir fert, birey ve insan olarak yaşadıkları toplumun özerk üyeleri yapmak. Buna karşılık özellikle var olan siyasi yapılar içerisinde kendilerine yer ve kariyer bulmuş olan kadınların beklentisi, güç hiyerarşisi içinde pozisyon almaktan
ibaret. Örneğin mecliste, bakanlar arasında kadın sayısının artması başlı başına bir başarı ölçütü olarak değerlendiriliyor. Ne var ki ilk gruba giren kadınlar açısından bu sayıların bizatihi bir önemi yok... Önemli olan mecliste kaç tane kadın olduğu değil, onların nasıl davrandığı, yani zihniyetleri. Eğer kadınlar erkeklerin zımni hegemonyasını destekleyecekler, var olan yapıyı pekiştirecekler, erkeklerin işini onlar gibi yapma becerileriyle yetinecekler ise; bu kadınların kadın özgürlüğüne yarardan çok zarar getirdiği de söylenebilir. Kadınlar siyaseti farklı tanımlayıp, farklı yapmalılar... Bu siyasetin dayandığı zihniyeti de evin içine kadar taşımalılar... Eğer gerçekten de bir şeyler değişecekse...

20.03.2006 /Zaman
Old 07-04-2006, 10:47   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Mutlu Feministler F! ile Meclise Girmeye Hazır! **

Feministler F! ile Meclise Girmeye Hazır! **

14-15 milletvekiliyle Meclise girmesi beklenen Feminist Parti F! Konfreransı
feminizmi, cinsel politikayı tartıştı, patriyarkanın ezdiği erkekleri de. F!
kadınlar için şiddetsiz, ekonomik, sosyal ve fiziki güvenlikli, ayrımsız bir
dünyayı hedefliyor. *
------------------------------
*BİA Haber Merkezi
06/04/2006
Latife FEGAN
*
------------------------------
*BİA (Stockholm) - *Feminist Parti F! İlk seçim konferansını yaptı ve 17
Eylülde yapılacak parlamento seçimlerine girecek adaylarını ve seçim
manifestosunu belirledi.

F! Isveç politikasında bir yıldır varlığını sürdürüyor. Kuruluşundan kısa
bir süre sonra da seçime katılma kararı aldı.

Feminist Parti F! ilk seçim konferansını yaptı ve 17 Eylülde yapılacak
parlamento seçimlerine girecek adaylarını ve seçim manifestosunu belirledi.

İsveç'in çeşitli yerlerinden gelen 205 delege, çok yaratıcı, çok yoğun,
duygu dolu, tartışmalı bir hafta sonu yaşadı

Açılış konuşmasını yapan partinin üç sözcüsünden biri, *"Şimdi artık iş
ciddi. Önümüzde sorumluluk dolu bir dönem var. Tüm yaşamımızı etkileyecek
köklü dönüşümlerin politikalarını üreteceğiz"* dedi.

*Neden Feminist İnisiyatif? *

Parti yönetimin konferansa sunduğu taslak seçim manifestosu şöyle başlıyor:

"İsveç kadın erkek eşitliğinin en çok sağlandığı ülke sayılıyor dünya
istatistiklerinde. Bir çok feminist İsveç'i örnek ülke sayıyor. Ona rağmen,
2006 yılı seçimlerinde bir feminist inisiyatife neden gerek görüyoruz?"

** *Çünkü kadınlar erkeklere oranla ayda 4300 kron daha az ücret alıyor.

** *Çünkü her dört kadından biri, yaşamının bir döneminde yakını bir
erkekten şiddet görüyor. Sokaklar kadınlar için özgür alanlar değil.

** *Çünkü kanuna rağmen doğum sonrası iznini yüzde 81 oranda hala kadınlar
kullanıyor.

** *Çünkü yalnız ve genç anneler için yaşam koşulları durmadan güçleşiyor.

** *Çünkü ülkenin göçmen kadınları çok zor koşullarda yaşıyor.

** *Çünkü eşcinsellere karşı şiddet çoğalıyor.

** *Çünkü kentlerin kuruluşu ve mesken kiraları erkek ücretlerine göre
düzenleniyor.

*İki "feminizm" tartışıyor *

F!'nin kuruluşundan çok kısa bir süre sonra seçime katılma kararı almasının
sıkıntıları var. İsveç oldukça pragmatik bir ülkedir.

Seçim kararı da bunun sonucu ama pratik sorunlarla karşılaşınca, onun
altında yatan teorik sorunla boğuşmak zorunda kalınıyor.

Feministler gene de, sağ duyuyla, bir uzlaşma bulmayı amaçlayarak
tartışıyorlar. Sorun tüm boyutlarıyla ve derinliğine tartışılamadıysa da
partideki iki dalga feminizmin sessiz tartışması sürüyor.

*Tartışma, "özel olan politiktir"*den yola çıkan ve erkek egemenliğini
eleştirerek cinsiyetçi iktidar kavramını geliştiren 1970'li yılların
feminizmiyle daha sonraki yılların feminizmi arasında. Bu sonuncusunun
eleştirileri var ilk dalgaya. Avrupa merkezli beyaz feminist olmakla
eleştiriyorlar.

*Tartışma Mavi'yi ikinci sıraya getirdi *

BU ikinciler aynı zamanda intersektionalizm teorisi ile erkek egemen toplum
analizi yanında cinsellik, sınıf, ırk, etnik-ulusal aidiyet ve bedensel
özürlülüğün de ayrımcılık ilişkisi yarattığını ve kadınlararası bir
hiyerarşinin de var olduğunu öne sürüyorlar.

Tartışmanın sonucu, milletvekili adayları listesinde üçüncü sırada
sunulan *Devrim
Mavi'*nin, seçimler sonucu ikinci sıraya yükselmesi olarak kendini gösterdi!

*Cinsel politika tartışması *

Bir diğer tartışmalı konu ise, F!'nin cinsel politikası. Parti yönetiminin
sunduğu seçim manifestosunda şöyle bir madde var:

"F! Kadın bedeninin sömürüsüne karşı çalışır. (İsveç'te seks satın almak
kanunla yasak edildi birkaç yıl önce) Bu kanunun kapsamını genişletmek
amacıyla örneğin fotoğraf, film, SMS, MMS, gazete ve İnternet aracılığıyla
pornografik yayına karşıdır".

*Pornografi sorunu çok karmaşık bir sorun *

Yeni nesil feministler pornografiye daha bir liberal yaklaşıyorlar ve tüm
fotoğraf yasağına karşı çıkıyorlar.

Konferansta şiddet sergileyen fotoğraflar dışında estetik değeri olan
yayınların yasaklanmasını istemediler, bir delege *"feminizmi aseksüel, kuru
bir şey yapmayalım," *dedi.

Fakat, 59 oya karşı 91 oyla "seks satın almayı yasaklayan kanunun kapsamının
genişletilmesini" isteyen öneri kabul edildi.

*Patriyarkanın ezdiği erkekler *

Gerginlikle tartışılan bir diğer konu da, F!'nin, patriyarkadan kurtulmak
isteyen erkeklere de bir alternatif olması gerektiğini ve bunun manifestoya
yazılmasını isteyen öneri oldu.

Öneri sahibi, *"patriyarkalizmin ezdiği ve erkek egemen düzeni değiştirmek
isteyen erkekler de var, F! onlar için de bir alternatif olmalıdır," *dedi.

Sonra, "Evet, erkek egemen toplumun ezdiği erkekler de var ama kadın
ezilmesi ile kıyaslandığında bu çok marjinal bir şeydir. Ayrıca kaç erkek bu
düzeni değiştirmek istiyor?" itirazı karşısında öneri geri çekildi.

Parti üyelerinin *yüzde 10'u erkek *şu anda. *"Erkekler üye olabilirler ama
biraz geri dursunlar,"* deniliyor, şimdilik.

Erkek egemen düzenin, erkekleri nasıl ezdiği henüz formüle edilebilmiş değil
yani. Geçerken söyleyeyim: Konferansın sekreterliğini erkekler yaptılar!

*Kampanya politikası *

İki gün süren tartışmalardan sonra, seçim kampanyasında kullanılacak
politika belirlendi.

** *F! meclise girerse kadınların ücretlerinin yükseltilmesi için çalışacak.
Bunun için tüm işyerlerinde kontrol istiyor.

** *Erkek şiddeti önlenmelidir, diyor. Erkek şiddetinden arınmış bir toplum
en temel insan hakkını garantiye almış toplumdur, diyor.

** *Devlet ve belediyeler sorumluluklarını üstlenmeli, şiddete uğrayan
kadınlar korunmalıdır talebini getiriyor.

** *.Doğum sonrası izninin kanunla anne ve baba arasında yarı yarıya
paylaşılmasını talep ediyor.

** *Her türlü ayrımcılıktan arınmış bir dünya temel talebimizdir, erkek
egemen sistemin, cinsel eğilim, sınıf, ırk, etnik aidiyet ve fiziksel
özürlülük nedeniyle baskı yapan mekanizmalarla nasıl iç içe çalıştığını
göstermek F!'nin en temel politikasıdır, diyor.

** *Ve nihayet, kentlerin kuruluşunda, sosyal hizmetlerin her alanında
feminist perspektifin gösterge olmasını istiyor.

** *Kadınlar için, ekonomik, sosyal ve fiziki emniyet garantisi istiyor.

*14-15 feminist Meclise *

Evet... İsveç seçim kanununa göre, barajı aşmak için yüzde 4'lük oy
gerekiyor.

F! barajı aşarsa, yapılan hesaplar ve göstergeler doğru çıkarsa Meclise
14-15 feminist giriyor! Listeye giren ilk 15 kadın arasında, gazeteciler,
öğrenciler, işsizler, memurlar, mimarlar, hemşireler var.

Maya tutarsa, gelecek Eylül İsveç parlamentosu bir şenlik yaşayacak!
Parti kurmak, sorunlu bir konu feminizm için. Bu işe en şüpheyle bakanlar
bile, "Hiçbir şey yapamasalar bile dört yıl süreyle kazanı kaynatırlar,
gündemi etkilerler. İyi kullanılabilirse feminizm için bir kazanç olur,"
diyorlar.

Bence F!'nin Meclisteki başarısının garantisi, parlamento dışında güçlü bir
feminist harekettir. Ama bu görüşün henüz fazla taraftarı yok. İlginç bir
deney F!. Bakalım. Göreceğiz! (LF/BA)
Old 03-07-2006, 11:27   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Erdoğan Samimiyse Yasaları Değiştirsin"
"Kadınların siyasete girmesini erkekler engelliyor" açıklamasına kadınlar tepki verdi: Tuksal: "AKP başörtü sorunu çözülmezse kadınları siyasette istemez"; Ekşioğlu: "Tüzük değil yasal değişiklik gerek"; Dokuzcan: "AKP'nin yasal değişiklik gücü var."



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
30/06/2006 Ayşe DURUKAN
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - "Başbakan Erdoğan'ın, kadınların siyasete katılmasına engel olarak erkek egemen anlayışı görmesi, böyle bir tespitte bulunması çok önemli. İlk kez böyle bir tespitte bulunuyor. Oysa Erdoğan ve AKP, kota konusunu, 'Kadının onurunun kırılması' olarak görüyordu."

Başkent Kadın Platformu'ndan ilahiyatçı Dr. Hidayet Tuksal, Başbakan R.Tayyip Erdoğan'ın Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'e yaptığı "Kadınların siyasete girmesini erkekler engelliyor. Çünkü hálá erkek egemen bir siyasetimiz var" açıklaması üzerine bunları söylüyor.

Tuksal: kadınları egemenlerin insafına bırakmak yanlış

Tuksal, Adalet ve Kalkınma Partisi'nde (AKP) kadınların siyasete katılma taleplerinin kesin olduğunu görüşünde. Bu sorunun giderilmesi için de kadınları egemenlerin insafına bırakmanın yanlışlığını vurguluyor.

"Çözüm için doğru adımlar atılması lazım. Kota, Tayyip beyin karşı çıktığı bir şey. Ama yönetim içi kota uyguluyorlar. Çelişkili bir durum. Bir de AKP'de kadınların siyasete girmesi yönünde isteksizlik, korku var."

Tuksal, korkuyu Merve Kavakçı olayına bağlıyor. Refah Partisi'nin (RP) kapatılmasında Kavakçı'nın etkili olduğunu hatırlatan Tuksal, AKP'deki ikileme dikkat çekiyor.

"AKP'de çoğunluk başörtülü kadınlardan yana. Onlar siyaset yapmak istiyorlar. Başörtüsünün neden olacağı gerginliğe karşı, başörtüsüz kadınları siyasete katıyorlar. Bunu açıkça söylemeseler de, reddetmiyorlar da. Üstü örtülü bir şekilde başörtülüler yönetimden uzak tutuluyorlar."

AKP'nin türban bahanesi var. Ya diğer partilerin?

Başörtüsü sorunu çözülmedikçe AKP'nin kadınların siyasete katılması için fazla bir şey yapmayacağını söyleyen Tuksal, tek suçlunun AKP olmadığını söylüyor.

"Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) farklı mı? Orada da erkek egemen anlayışın baskın olduğunu düşünüyorum. AKP'nin bir bahanesi var. 'Türban nedeniyle gerçek tabanımı siyasetin içine çekemiyorum' diyebilir. CHP ne diyecek?"

Tuksal, siyasetin başörtüsüz kadınlar için daha kolay olduğunu görüşünde.

"Türban sorunu olmasa da tüm bunlar yaşanacaktı. Siyaset, tüm itibarsızlaştırma çabalarına karşın hala itibarlı bir alan. Bunu erkekler ne kadınlarla ne de başka erkeklerle paylaşmak istemezler. Kadınları daha kolay lokma gördükleri için yok etmeyi tercih ediyorlar. Erkekler arasında ise çeşitli uzlaşma yolları buluyorlar" diyor.

"İş yapanlar başörtülü, temsil edenlerin başı açık"

AKP'de güçlü kadınların, erkeklerle yarışacak kadınların olduğunu söyleyen Tuksal, erkeklerin bu nedenle kadınların siyasete girmemesinden de çok memnun olduğunu düşünüyor. "Zaten temsil düzeyinde olmasa da, çalışma düzeyinde kadınlar AKP'de varlar. Temsil makamında olanlar başı açıklar. İş yapanlar başörtülüler."

Tuksal, Başbakanın açıklamalarında samimi olup olmadığı konusunda kararsız. "Samimiyet olsa Siyasi Partiler Kanunu'nda ve Seçim Yasası'nda değişiklik yaparlar, kotaya karşı çıkmazlar. Ya bu çözümsüzlükten memnunlar, timsah gözyaşı döküyorlar, ya da gerçekten öyle düşünüyorlar. Bir kafa karışıklığı var. Çünkü üretme noktasında tutukluk var."

Ekşioğlu: "Yasaları değiştirsinler"

Kadın Adayları Değerlendirme ve Eğitme Derneği (KA.DER) Genel Başkanı Seyhan Ekşioğlu "Bütün erkekler kadınların siyasette olmasını istemez. Siyaset güç ve erkin kullanımıdır. Kadınlar siyasette ilerlerse, o gücü, zenginliği ve sosyal itibarı erkeklerin elinden alırlar" diye konuşuyor.

Ekşioğlu, bunun erkekler için normal, hukuk açısındansa normal olmadığını söylüyor. "Tüm uluslararası sözleşmeler kadınlardan yana. Kadınların karar mekanizmalarında, siyasette yer alma hakkını başta CEDAW koruyor"

KA.DER'in ve kadın hareketinin görüşünün Seçim Kanunu'nda ve Siyasi Partiler Yasası'nda değişiklik olduğunu söyleyen Ekşioğlu şöyle konuşuyor:

"Partilerin tüzüklerinde değişiklik yapmasını istemiyoruz. Bu genel başkanın iki dudağının arasında olan bir değişiklik olur. Onun için kanun değişikliğinde ısrar ediyoruz. Erdoğan samimiyse, o zaman kanun değişikliği için irade ortaya koymalı."

Dokuzcan: "AKP yasal değişiklik gücüne sahip"

CHP'deki kadın muhaliflerden ve "Etek Hareketi" nden (Eşit Temsil, Eşit Katılım Hareketi). Hilal Dokuzcan da Tuksal gibi düşünüyor. Erdoğan'ın dilinin sürçmüş olabileceğini söylüyor.

"Samimiyse Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanun'unda yasal değişiklikler yapılsın. Kadın örgütlerinin kotayla ilgili talepleri var. Erdoğan'ın 'kota'yla ilgili sözlerini, açıklamalarını unutmadık. Ayrıca samimi olup olmaması da önemli değil. Erdoğan'ın söylediği doğru ama, yasal düzenlemeler yapılmıyor. Önemli olan eylem ve sonuç almak. AKP iktidarı her türlü güce sahip."

Yurdalan: "Kadınlar siyasete girerse erkeklerin evdeki egemenliği aşınır"

Feminist aktivist Nilgün Yurdalan'sa Erdoğan'ı açıklamalarında samimi bulmuyor. "AKP'nin ve Erdoğan'ın uygulamaları, zaten kadınların aktif siyasete katılımını mümkün kılmıyor" diye konuşan Yurdalan şöyle diyor.

"AKP de kadınların aktif siyasete katılması evlerdeki erkek egemenliklerinde aşınmaya yol açar. Kadınların sokağa çıkmasını istemezler. Hele politika yapmalarını hiç istemezler. Sadece seçim zamanlarında birer propaganda aktivisti, vitrin olarak kadınları kullanıyorlar. "

"Erdoğan'ın sözlerinin inandırıcı olması için, önce kendi partisinde kadınların politika yapmasının yolunu açmalı. Bunun yöntemlerinden biri kota ve pozitif ayrımcılıktır. Kadına yönelik şiddet uygulayan milletvekillerinin partiden uzaklaştırılmasıdır. Hiçbir şey yapmadan, kadınların önlerini kapayarak bu lafları etmesi çok manasız. Yalnız AKP değil, tüm partilerin böyle olduğunu düşünüyorum." (AD/EÜ))


http://www.bianet.org/2006/07/01_k/81473.htm
Old 24-05-2007, 18:56   #9
Av.Görkem TURGUT

 
Varsayılan Seçimler Ve Feministler

KADINLAR SORDU:
MECLİSE GİRMEK İÇİN
ERKEK OLMAK ŞART MI?

Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (Ka-Der), bu yıl yapılacak genel seçimlere katılacak siyasi partilerin aday listelerinin ilk sıralarında kadınlara yer vermesi ve daha çok kadının Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girebilmesi için girişim başlattı.

Türkiye’de tam demokratik bir siyasi yapı kurulabilmesi için daha çok kadının siyaset yapması gerektiğine inanan Ka-Der, bu genel seçimde daha çok kadının seçilmesini sağlamak üzere bir kampanya için düğmeye bastı.

Kadınların Türkiye siyasetinde hak ettikleri yeri alması hedefiyle yola çıkan Ka-Der, seçim sandığına kadar ara vermeden devam edecek olan kampanyasının ayrıntılarını,basın toplantısıyla önce medyaya tanıttı.

Toplantıda, 10 yaşına basan Ka-Der’in bu seçimlere özel bir önem verdiğini, 2007 Genel Seçimlerinin kadınların TBMM’de temsili yönünde bir dönüm noktası oluşturmasını amaçladıklarını anlatan Ka-Der Genel Başkanı Av. Seyhan Ekşioğlu, “Bu kez tanıtım ve iletişim mekanizmalarını profesyonel bir dille kurmaya çalıştığımız kampanyamız, henüz kamuoyuna duyurulmadan büyük ilgi gördü. Hem medyadan hem iş dünyasından, hem de sanat ve kültür çevrelerinden görüştüğümüz kadın-erkek herkesten samimi destekler aldık. Herkese çok müteşekkiriz” dedi.

Kadınları aday olmaya; kadın seçmenleri de partilerin aday listelerindeki kadın sayısını artırmak için harekete geçmeye çağıran Ka-Der Genel Başkanı Av. Seyhan Ekşioğlu“Siyasi partileri kota uygulamasını başlatmaya ve kadın adaylardan para almama gibi önlemler yanı sıra kadın derneklerinin de desteği ile eğitim, sağlık, istihdam başlıklarıyla hazırlanan Kadın Programı’nı benimsemeye ve tutumlarını açıklamaya davet ediyorum” dedi.



Toplantı, Ka-Der üyeleri ve katılımcıların"takma bıyık takarak"sorduğu “Erkek Olmak Şart mı?” sorusuyla sona erdi.

http://www.ka-der.org.tr/
Old 24-05-2007, 19:01   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ka-Der Başkanı Ekşioğlu Aday Oldu İstifa Etti
Ka-Der Genel Başkanı Seyhan Ekşioğlu, dernekteki görevinden AKP'den 23. dönem milletvekili aday adayı olduğu için ayrıldı. Derneğin partilere eşit mesafeli durma ilkesini hatırlatan Ekşioğlu, "düz bir vatandaş" olarak seçimlere hazırlanacağını söyledi.



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
14/05/2007 Ayça ÖRER ayca@bianet.org
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (Ka-Der) Genel Başkanı Seyhan Ekşioğlu, görevinden istifa etti, Adalet ve Kalkınma Partisi'nden (AKP) aday adayı oldu.

bianet'in görüştüğü Ekşioğlu, istifa kararını, düz bir vatandaş olarak seçimlere hazırlanmayı tercih ettiği için aldığını açıkladı. "Seçimlere hazırlanırken, düz bir vatandaş olarak, sadece bunu yapmayı tercih ettim" diyen Ekşioğlu, istifasının ardından bir açıklama yaptığını belirtti.

Ekşioğlu'nun açıklaması şöyle:

"11.05.2007 tarihi itibari ile 23.dönem milletvekilliği genel seçiminde Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili aday adayı başvurusunda bulunduğumdan, 2005 yılından beri yürütmekte bulunduğum Ka-Der Genel Başkanlığı görevimden derneğimizin bütün partilere eşit mesafe ilkesi gereği ayrılıyorum."(AÖ/NZ)

http://www.bianet.org/2007/05/14/95978.htm
Old 24-05-2007, 21:34   #11
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

Şu rozetlerden Osmaniyeye de birkaç tane gönderirmisiniz? Herbir partiden ilden toplam seçilebilecek milletvekili sayısının enaz 5 katı aday adayı olan Osmaniyede kadın aday adaylarının sayısı bir elin pamakları kadar bile değil.Büyük illerde bu tür söylevler ses de sonuç da getirir. Önemli olan Osmaniye gibi geri kalmış ve ilerlemekte olan illerde sonuç almak.
Rozetler konusunda ciddiyim. Baroya gönderin. Ben alırım.
Ama bıyığa hayır!
Saygılar.
Old 24-05-2007, 21:44   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Osmaniye

Rozet konusunu pek anlamadım ama eğer Ka-Der'in bir rozeti varsa bunu ilgili yerden istemek daha doğru olacak.

Saygılar
Old 24-05-2007, 21:50   #13
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

Sayı KAYAR; haberlerde izledim. Ka-der'in olup olmadığından emin değilim ama Taksimde rozet dağıtılıyordu. Oradan bağlantı kurdum.

Meclise kesinlikle daha fazla kadın girmeli. Bayanlar güneş gibidirler. Girdikleri yeri aydınlatırlar.

Saygılar.
Old 24-05-2007, 21:58   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

AVRUPA'DAKİ DURUM

Avrupa parlamentolardaki kadın milletvekili sayısı ise Türkiye'ye oranla hayli yüksek. Kadın vekil sayısının ülkelere göre dağılımı şöyle:

349 sandalyeli İsveç Parlamentosu'nda 165
200 sandalyeli Finlandiya Parlamentosu'nda 84
574 sandalyeli Fransa Parlamentosu'nda 70
150 sandalyeli Hollanda Parlamentosu'nda 55
614 sandalyeli Alman Parlamentosu'nda 194
646 sandalyeli İngiliz Parlamentosu'nda 127 kadın milletvekili bulunuyor.

http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber...haberID=344910
Old 24-05-2007, 22:42   #15
Av.Görkem TURGUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan osmaniye
Sayı KAYAR; haberlerde izledim. Ka-der'in olup olmadığından emin değilim ama Taksimde rozet dağıtılıyordu

Sayın Osmaniye;bahsi geçen rozetler Ka-Der'in kampanyasının en önemli reklam araçlarından biri.Ka-Der'le bağlantıya geçerseniz o rozetlerden mutlaka göndereceklerdir.

http://www.ka-der.org.tr/
Bu linkten iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz.

Saygılarımla.......
Old 26-05-2007, 17:45   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Milletvekili Adayı Feminist Kadınlar

Aday adayı olduklarını açıklayanlar:


Canan Arin CHP Istanbul

Gaye Erbatur CHP Adana

Senal Sarihan CHP

Selma Acuner DP

Vildan Yirmibesoglu DP Istanbul

Seyhan Eksioglu AKP

Berrin Gürçay Delikçi CHP İzmir
Old 01-06-2007, 23:18   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Feminist Kadınlar Adaylık Bekliyor
Canan Arın, Nazik Işık, Selma Acuner, Seyhan Ekşioğlu, Vildan Yirmibeşoğlu, Berrin Delikçi, Sema Kendirci, Vecihe Tunca, Şanal Saruhan AKP, CHP ve DP'den milletvekili olmak için başvurdular. Seçilirlerse Meclis'te bir de "Kadın Hakları" grubu kurulur.

BİA Haber Merkezi
01/06/2007 Zehra AYMAN

BİA (İstanbul) - Yıllardır kadın hareketi içinde yer alan, kadın örgütlerinde çalışan, özellikle Ka.Der'den kadınlar Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Adalet ve Kalkınma Partisi ve Demokrat Parti'ye (DP) milletvekilliği adaylığı için başvurdular ve artık Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) doğru yola çıkıyorlar.

İzmir 2. Bölge'den CHP'ye başvuran Nazik Işık'ın "Cinsiyetçi ayrımcılığın yol açtığı sorunları çözmek için mücadele ediyorum. Bu birikimimi Meclis"e taşımak istiyorum," sözleri adeta kadın adayların durumunu özetliyor.

Devamı ise, feminist hareketin öncülerinden avukat Canan Arın'ın açıklamasıyla tamamlanıyor: "Meclis'te de feminist tavrım sürecek."

Ve yine Arın'ın sözleriyle bu kadınların milletvekili olmaları durumunda TBMM'nin güçlü bir kadın hakları mücadelesine sahne olacağını umut etmek mümkün gibi.

Ka-Der'den adaylar

Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (Ka-Der) bir yandan aday adayı kadınlara danışmanlık vererek yol gösterirken, bir yandan da kendi yönetimlerinde yer alan arkadaşlarını TBMM'ne uğurlama heyecanı yaşıyor.

Başta AKP'den adaylığını koyunca istifa eden başkanları avukat Seyhan Ekşioğlu olmak üzere, avukat Vecihe Tunca CHP'ye, Avrupa Kadın Lobisi'nde de çalışan Dr. Selma Acuner de DP'ye adaylık için başvurdular.

Yine Ka.Der'li ve İzmir'de yayımlanan aylık kadın dergisi Kazete'nin genel yayın yönetmeni Berrin Delikçi de İzmir'den yarışmaya hazırlanıyor.

Ka.Der yetkilileri şu ana kadar 22 kadının aday adayı olmak için danışmanlık talebiyle kendilerine başvurduklarını söylüyorlar.

Saruhan ve Işık

Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı avukat Şanal Saruhan CHP'ye Ankara için başvurdu.

Kadın Dayanışma Vakfı Kurucusu, Ev Eksenli Çalışan Kadınlar grubu üyesi, yıllardır Uçan Süpürge'de çalışan Nazik Işık da CHP İzmir 2. Bölge aday adayları arasında yer alıyor.

Yirmibeşoğlu ve Kendirci

Vildan Yirmibesoğlu yıllardır İstanbul Valiliği İnsan Hakları Masası'nda kadın gruplarıyla da yakın ilişki içinde çalışıyordu ve şimdi DP İstanbul aday adayı.

Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Sema Kendirci de CHP'nin Ankara listesinde yer almayı bekliyor.

Arın: Önce kadına yönelik şiddet

Canan Arın Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi kurucularından, Türk Ceza Kanunu (TCK) Kadın Platformu üyelerinden... Kadın hakları mücadelesinde yer alan kadınlar milletvekilliğini kazanırlarsa partileri farklı da olsa, Arın birlikte mücadele edebileceklerini söylüyor.

Arın seçilirse kadına yönelik şiddetle mücadeleyi öne çıkaracak.

Işık: Meclis'te özel bir iletişim ağı

Nazik Işık da Arın gibi seçilmesi halinde kadına yönelik şiddet, kadın istihdamı ve her türlü ayrımcılık ve eşitsizliğe karşı mücadelesini Meclis'te sürdürecek.

"Meclisteki 'er meydanı'na karşı tüm kadınlarla ve özellikle kadın hareketinden olanlarla 'özel bir iletişim ağı' kuracağımıza inanıyorum. Kadınların ve kadın hareketinin taleplerini Meclis'e taşıyacağım."(ZA/BA)
Old 02-06-2007, 11:45   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

DP'de töre uzmanı bir feminist

Ka-Der'in kurucularından avukat Yirmibeşoğlu: "Feminist adayım."

02/06/2007

YURDAGÜL ŞİMŞEK

ANKARA - Feminizmin ayak sesleri, TBMM'ye, Mehmet Ağar'ın liderliğindeki DP'den yaklaştı. Kadın sorunlarıyla ilgili çalışmalarıyla tanınan İstanbul Valiliği İnsan Hakları İl Danışma Masası Başkanı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, DP'den siyasete atılıyor.

Hemen hemen tüm partiler, 'siyasette yeni ama tanınmış kadın' adayların peşinde. Avukat Vildan Yirmibeşoğlu'ysa DP'yi tercih etti. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nde 'kadın hakları ünitesi' ve 'kadın danışma merkezi'ni kuran, KaDer'in öncü kurucularından olan Yirmibeşoğlu, İstanbul'da İnsan Hakları İl Danışma Masası Başkanlığı yaptı. Yirmibeşoğlu 300 töre ve namus cinayetini analiz ettiği 'Toprağa Düşen Sevdalar' adlı kitabıyla da tanınıyor.

Radikal'in Ankara Bürosu'nu ziyaret eden Yirmibeşoğlu, Anavatan'dan yapılan teklif üzerine, DP'den aday adayı olduğunu söyledi ve şöyle konuştu:

"Seçilirsem en büyük amacım, dezavantajlı grupların sesi olmak ve yasalardaki hakların uygulamaya geçirilmesi için çalışmak. İmam nikâhı, çocukların cinsel istismarı yasak ama, bu suçlardan kaç kişi cezaevinde. Kaç imama ceza verilmiş? Ceza verilmeyerek bunlara göz yumuluyor. Yasaların uygulanması devletin hâkim olmasına bağlıdır."
Yirmibeşoğlu, Meclis'te kadın milletvekillerinin genelde 'feminist' tanımından kaçındığı anımsatılınca da, "Bir kadının feminist olmamasını anlayamıyorum. Bana göre feministlik, hayata dair bütün politikaları kadınca değerlendirebilmektir, cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etmektir" dedi


http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=222963
Old 02-06-2007, 14:16   #19
avasas

 
Varsayılan

kadınların siyasette aktif rol alması olumlu bir durumdan öte bir gereklilik. türkiye gibi erkek egemen siyaset tarzının cari olduğu bir ülkede siyasette önemli bir mevkiye gelmiş her kadın bu yapının kırılması doğrultusunda bir adım olacaktır. ancak kadınlara seçme ve seçilme hakkını medeni kanununu aldığı isviçre'den bile önce veren türkiye cumhuriyeti'nde, şimdiye kadar bir ilerlemeden değil gerilemeden bahsedebiliyoruz ne yazık ki. umarım 2007 genel seçimleri bir ilerleme trendine tekabül edecek.
Old 06-06-2007, 00:16   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Siyasette Hala Çok Az Kadın Var...
Seçim listelerinde 2293 erkek arasında 742 kadın aday çıktı. En fazla adayı GP'de. AKP 62 kadın adayla yüzde 11.27'de kaldı. Kadın hareketinden gelen adaylar liste dışı. KA-DER'den Gülbahar, "Anayasa ya da yasaya kadın kotası getirilmesi şart" diyor.



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
05/06/2007 Ayça ÖRER ayca@bianet.org
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği'nin (KA-DER) tüm çağrılarına, partilerin tüm kota vaatlerine rağmen, bu seçimlerde de kadınlar ilk sıralardan aday gösterilmedi, seçim listelerinde yeterince temsil edilmedi.

Şu ana kadar kesinleşen listelerde toplam 3735 milletvekili adayı bulunuyor. Bu milletvekili adaylarından 2982 erkek, 753'i kadın. Yani kadın adayların oranı yüzde 20. Meclise girebilecek olanların sayısı ise çok daha az.

En yüksek kadın aday oranı Genç Parti'de (119 aday-yüzde 21); en az adaysa Milliyetçi Hareket Partisi'nde (35 aday - yüzde 6).

Kadın hareketinin adayları listelerde yok

Seçimde listelerde kadın hareketinin tanınan isimlerinden Canan Arın, Seyhan Ekşioğlu, Nazik Işık, Selma Acuner yer almıyor.

bianet'in görüştüğü KA-DER Başkanı Hülya Gülbahar, "Kadın hareketi içinden aday olmuş bütün kadınları bu parti başkanları sözleşmişçesine çizdiler. Bu kadınlara bir mesaj gibi" diyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 550 milletvekili adayından 62'si, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 550 adayından 52'si, Genç Parti'nin 550 adayından 119'u, Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin (ÖDP) 405 adayından 132'si, Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) 550 adayından 154'ü, Emek Partisi'nin (EMEP) 139 adayından 42'si, Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) 550 adayından 35'i, henüz tam olarak belli olmayan aday listesinden Demokrat Parti'nin (DP) 381 adayından 55'i, ANAVATAN'ın 303 adayından 88'i kadın.

Kadın kotasına tüzüğünde yer veren fakat seçimlere bağımsız adaylarla giren Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) desteklediği kadın aday sayısı ise 62'de 14.

Artabilir ama hala az

2002'ye göre kadın aday sayısında AKP'de altı kat, CHP'de bir buçuk kat artış olsa da, listelerde seçilebilecek yerlerden gösterilen kadınlar hesaba katılınca meclise ancak 50-55 kadın vekilin girmesi bekleniyor.

Mecliste şu anda 24 kadın milletvekili var. Türkiye, dünyada kadın temsilinde sondan 167 ülke arasında 163'üncü sırada. Bu rakamın iki katıyla Türkiye'nin mecliste kadın temsili dünya sıralamasında en fazla üç ya da dört ülke değiştirecek.

Hülya Gülbahar, Türkiye'nin dünya listesinde yeni seçimlerin yapılmasıyla beraber yeniden eski sırasına dönebileceğine dikkat çekiyor.

225 koltuğumuz çalındı

Gülbahar, seçim listelerinin ortaya çıkmasıyla birlikte Türkiye'de kadın kotasının partilerin tüzüğüne girmesinin, kadının siyasette temsilini arttırmaya yeterli olmadığının anlaşıldığını söylüyor.

"Anayasal ya da yasal kota temsilinin şart olduğunu gördük" diyen Gülbahar, mecliste kadınların 275 koltuğuna sahip olması gerekirken en fazla 50 koltuk alabileceğini söyleyip ekliyor: "225 koltuğumuz erkekler tarafından bizden çalınmış durumda."

Kadınlar siyaset yapmak istediğini gösterdi

bianet'in görüştüğü KA-DER'den Selen Lermioğlu Yılmaz partilerin listelerde kadınların yeterince temsil edilmemesi konusunda "aday başvuruları yetersizdi" bahanesine sığınamayacağını söylüyor:

"Eğer varolan aday adayları değerlendirselerdi meclise yüzde 80 oranında kadınının girmesini sağlayabilirlerdi. Oysa bu listelere aldıkları oran yüzde 13.Erkekler koltukları kadınlara bırakmıyor."

Gülbahar ve Yılmaz, yaratılan iyimserlik havasına rağmen, kadınların gereken yeri almadığı görüşünde hemfikir. (AÖ/EÜ)

http://www.bianet.org/index_root.htm
Old 05-08-2007, 18:25   #21
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadın Vekiller Genç, Eğitimli, Meslek Sahibi

Meclise AKP'den 30, CHP'den 10, MHP'den iki kadın seçildi. DTP'li sekiz kadın vekil var. Yaş ortalamaları 45; 44'ü üniversite mezunu. En çok kadın vekil İstanbul'dan. 18'inin çocuğu yok; 27'si kadın hareketlerinde çalışmış. Beşi Meclise yabancı değil.


BİA (İstanbul) - 22 Temmuz seçimlerinin sonuçlanmasının ardından bianet Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) giren kadın milletvekillerinin profilini çıkardı.

Meclisteki kadınlar

Meclis'te toplam 50 kadın vekil bulunuyor. 50 kadın partilere 30'u Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 10'u Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), ve ikisi Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) olmak üzere dağılıyor. Bağımsız olarak Meclis'e giren ve tekrar kendilerini destekleyen Demokratik Toplum Partisi'ne (DTP) katılan sekiz kadın vekil var.

TBMM'ye giren kadın vekillerin yaş ortalaması 45. Tüm Meclisin yaş ortalaması ise 54.

Meclis'teki en genç kadın milletvekili 31 yaşındaki Ayla Akad Ata. Yaşı en büyük olansa 68 yaşındaki Birgen Keleş.

Meslekleri ne?

Meclis'e giren kadınlar arasında dokuz avukat, 10 akademisyen, birer gazeteci, harita teknikeri, doktor, müsteşar, proje değerlendirme uzmanı, kaymakam, arkeolog, kültür müdürü ve psikolojik danışman, üç özel sektör çalışanı, iki serbest meslekle uğraşan, iki mali müşavir, dört mühendis, iki mimar, iki eczacı bulunuyor.

Yukarıda belirtilenler içine girmeyen diğer yedi milletvekiliyse Meclis'e girmeden önce zamanlarını sadece parti çalışmalarına ayırdı.

Öğrenim durumları Kadın vekillerin dokuzu doktora yaptı. Altısı yüksek lisans, 29'u lisans, ikisi yüksekokul mezunu. Ortaokul ve lise mezunu milletvekillerinin toplamıysa dört.

Kadın vekillerin geldikleri iller

İllerin çıkardığı toplam vekil sayısı ve bu sayı içerisinde kadınların oranı şöyle: Adana'da 19 vekilin üçü, Ankara 1. bölgede 15 vekilin üçü, Aydın'da sekiz vekilin biri, Balıkesir'de sekiz vekilin biri, Bursa'da 16 vekilin biri, Denizli'de yedi vekil biri, Diyarbakır'da 10 vekilin ikisi, Erzurum'da yedi vekilin biri, Gaziantep'te 10 vekilin ikisi ve Isparta'da beş vekilin biri kadın.

İstanbul 1. bölgenin çıkardığı 24 vekilin beşi, İstanbul 2. bölgenin 21 vekilinin altısı, İstanbul 3. bölgenin 25 vekilinin altısı, İzmir 1. bölgenin 12 vekilinin üçü, İzmir 2. bölgenin 12 vekilinin biri, Kocaeli'nin dokuz vekilinin biri, Konya'nın 16 vekilinin biri, Mardin'in altı vekilinin ikisi, Samsun'un dokuz vekilinin biri, Tokat'ın yedi vekilinin biri, Trabzon'un sekiz vekilinin biri, Şanlıurfa'nın 11 vekilinin biri, Van'ın yedi vekilinin ikisi, Batman'ın dört vekilinin ikisi ve Iğdır'ın iki vekilinin biri kadın.

Ortalama bir çocuk sahibi kadın vekiller

Meclise girecek olan kadın vekillerin ortalama çocuk sayısı bire yakın. En fazla çocuğu olanın çocuk sayısı üç. 18 milletvekilin çocuğu yok. Altı vekilinse üç çocuğu var.

Hangileri kadın hareketinden?

Meclise giren milletvekillerinin 27 tanesi kadın hareketinden geliyor. Partilerinin kadın kollarında çalışmış, kadın sorunları üzerine akademik çalışma yürütmüş ya da kadın örgütlerinde görev almış vekillerin isimleri şöyle:

Aysel Tuğluk, Emine Ayna, Fatma Kurtulan, Sebahat Tuncel, Nevin Gaye Erbatur, Necla Arat, Canan Arıtman, Meral Akşener, Canan Kalsın, Nimet Çubukçu, Ayşe Akbaş, Birnur Şahinoğlu, Canan Candemir, Safiye Seymenoğlu, Dilek Yüksel, Fatma Şahin, Selma Aliye Kavaf, Öznür Çalık, İlknur İnceöz, Fatoş Gürkan, Ayşe Türkmenoğlu, Halide İncekara, Sibel Gönül, Özlem Müftüoğlu, Çağla Aktemur Özyavuz, Nükhet Hotar ve Alev Dedegil.

Daha önce milletvekili ve bakan olanlar

Daha önce milletvekilliği yapmış olanlar: Nevin Gaye Erbatur, Birgen Keleş, Canan Arıtman, Özlem Çerçioğlu ve Fatma Şahin.

Daha önce bakanlık yapmış olanlar Meral Akşener (İçiçleri Bakanlığı), Nimet Çubukçu (Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı) ve Güldal Akşit (Turizm Bakanı). (GG/EÜ)BİA Haber Merkezi
03/08/2007 Gökçe GÜNDÜÇ - Eylem TUNA

http://www.bianet.org/2007/08/03/100462.htm
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Niye "Adam Gibi Adam" Ya Da "Kadın Gibi Kadın" Bulamıyoruz? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 76 04-09-2011 13:30
kadın erkek eşit mi ?yoksa kadın erkek kanun önünde eşit mi?hangisi? iustinianus Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 24-04-2008 14:28
Kadın:-))) Ayfer Gökçen Site Lokali 1 12-04-2008 14:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07100391 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.