Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

(HGK, 2014/11-66 ESAS 2014/331 K. ilamını arıyorum?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-04-2016, 13:37   #1
sailor1981

 
Varsayılan (HGK, 2014/11-66 ESAS 2014/331 K. ilamını arıyorum?

(HGK, 29.04.2009 gün ve 2009/13-76E., 2009/120 K. sayılı kararı).

(HGK, 2014/11-66 ESAS 2014/331 K.)
Old 08-04-2016, 16:01   #2
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2009/13-76
Karar: 2009/120
Karar Tarihi: 29.04.2009


ALACAK DAVASI - VEKALET İLİŞKİSİNİN KÖTÜYE KULLANILMASINA DAYALI ALACAK İSTEMİ - KARI KOCA ARASINDAKİ VEKALET İLİŞKİSİ - DAVADAN FERAGAT - FERAGATİN GEÇERSİZLİĞİ İDDİASI - DİRENME KARARININ BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda; davacı vekili feragatin iptali davası açtıklarını bildirdiğine ve birleştirilmesini istediğine göre, anılan dosyanın celbi ile sonuçlanmamışsa eldeki dosya ile birleştirilmesi; sonuçlanmışsa da sonucuna göre işlem yapılmasına karar verilmesi gerekir. Aksi düşünceyle direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

(1086 S. K. m. 79, 83, 91, 95, 213, 377, 409) (3402 S. K. m. 29) (2004 S. K. m. 18)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 27.9.2004 gün ve 2002/423 - 2004/546 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 17.3.2008 gün ve 2007/13989 - 2008/3749 sayılı ilamı;

<Davacı, kendisine ait arsa üzerine ev yapması için eşi olan davalıyı vekil tayin ettiğini, ancak davalının vekâletnameye dayanarak taşınmazı dava dışı üçüncü şahsa sattığını ileri sürerek 60.000.- YTL.’nin tahsilini istemiştir.

Davalı davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davacının davayı takip etmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, eldeki davayı açtıktan sonra 8.3.2004 havale tarihli 1.3.2004 tarihinde Zürih Başkonsolosluğunca onaylanan dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Davacı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karardan önce davadan feragat ettiğini bildirmiş olmasına göre davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi zorunludur. Öte yandan davanın feragat nedeniyle reddi ile, açılmamış sayılmasına dair verilen kararın sonuçlarının birbirinden farklı olduğu da izahtan varestedir. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.> gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, vekâlet ilişkisinin kötüye kullanılmasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

Davacı ile davalının karıkoca olup, yargılama sürerken boşandıkları; aralarında vekâlet ilişkisinin varlığı ve davalı tarafından bu ilişkiye dayanılarak davacıya ait taşınmazın üçüncü kişiye satıldığı, uyuşmazlık konusu değildir.

Davacı eldeki alacak davasını, davalı kocasının, kendisine ait taşınmazı üzerine inşaat yapılması için verdiği vekâletnameyi kullanarak ve tapuda değerinin çok altında göstererek üçüncü kişiye sattığı, bedelini de ödemediği, böylece vekâlet ilişkisini kötüye kullandığı iddiasıyla açmış; yargılama sırasında Konsolosluk aracılığıyla gönderdiği dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir.

Mahkeme; feragat dilekçesinin dosyaya 8.3.2004 tarihinde ibrazından sonraya rastlayan 9.3.2004 tarihli celsede davacı vekili mazeret bildirip davalı taraf da hazır olmadığından yargılamayı ertelemiş, davadan feragat konusunda bir karar vermemiştir.

Yargılamanın bırakıldığı 27.5.2004 tarihinde, taraflar mazeret bildirmeksizin hazır olmadıklarından dosyanın süresi içinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına ve 27.9.2004 tarihli kararla da davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.

Hükmü davalı vekili temyiz etmiş; davacının davadan feragat dilekçesinin bir örneğini dilekçesi ekinde sunmuş; mahkemece temyiz dilekçesi ve bu davadan feragat dilekçesi örneği tebligat üstüne düşülen meşruhatla davacı vekiline 5.9.2007 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Özel Dairece, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gereğine işaretle karar bozulmuştur.

Bozma sonrası davacı vekili gerek yazılı gerek duruşmadaki beyanlarında, Kartal 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/310 esas sayılı dosyasında feragatin iptali davası açtıklarını beyanla ya iki davanın birleştirilmesini ya da bu davanın sonucunun beklenmesini, bozmaya uyulmamasını istemiştir.

Mahkeme; <9.3.2004 tarihli celsede davacı vekilinin mazeretli olduğu, davalı yanın gelmediği, 27.5.2004 tarihli celsede de her iki tarafın mazeretsiz hazır olmadığı, feragat olarak nitelenen dilekçenin son celse davanın takipsiz bırakılmış olması nedeniyle işleme konulamayacağından işlemden kaldırma ve buna bağlı olarak davanın açılamamış sayılması kararlarının yerinde olduğu> gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 8.3.2004 tarihli hakim havalesi ile dosyaya giren ve Konsolosluk huzurunda 1.3.2004 tarihinde düzenlenmiş bulunan davacının imzasını havi belge içeriği ve bu belgede yer alan davanın feragat nedeniyle sonuçlandırılması istemine karşın, davacı vekilinin mazeret bildirdiği 9.3.2004 ve davanın taraflarca takipsiz bırakıldığı 27.5.2004 tarihli celselerde mahkemece feragat konusunda bir karar verilmeden sonuçta davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı; tarafların mazeret bildirerek hazır bulunmadıkları celsede, celse arasında davacı asilce verilen feragat dilekçesi ele alınarak davadan feragat konusunda bir karar verilip verilemeyeceği; ayrıca, davacının feragatin iptali davası açmış olmasının eldeki davaya etkisinin olup olmayacağı, noktalarında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtelim ki, adil yargılanma hakkının bir gereği olarak hâkim, taraflara duruşmalarda hazır bulunmak, iddia ve savunmalarını bildirmek için olanak tanımalı; tarafları usulüne uygun bir biçimde duruşmaya davet etmelidir. Davet edilen taraflar, kendilerine tanınan bu olanağa rağmen, müeyyidesine katlanmak kaydıyla duruşmaya gelmek zorunda değildir.

Hukuk davalarında duruşmaya gelmemenin müeyyidesi ise, bir taraf gelmişse gelmeyen tarafın yokluğunda yargılamaya devam olunması (HUMK. m. 213, 377) veya dava dosyasının işlemden kaldırılmasıdır (HUMK. m. 409).

Bu cümleden olarak; taraflardan yalnız birinin duruşmaya gelip, davayı takip edeceğini bildirmesi halinde gelmeyen tarafın yokluğunda davaya devam edilecek; duruşmada hazır bulunan taraf mazeretsiz gelmeyen tarafça açılan davayı takip etmeyeceğini bildirirse veya iki taraf da mazeretsiz duruşmaya gelmezse, dava dosyası işlemden kaldırılacaktır (HUMK. m. 409).

Bu şekilde işlemden kaldırılan dosya üç ay daha derdest olmaya devam eder. İlk bir ay içinde dava harç yatırılmaksızın, sonraki iki ay içinde harç yatırılarak tarafların birinin başvurusu ile yenilenebilir (HUMK. m. 409). Yenilemenin gerçekleşmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409. maddesi emredici bir hüküm olup; kanunlarda açıkça yazmadıkça (3402 sayılı Kadastro Kanunu m.29 ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu m. 18) aksine uygulama yapılması yasal olarak olanaklı değildir.

Diğer taraftan, davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat, davanın taraflarından birinin (davacının) netice-i talebinden vazgeçmesidir (HUMK. 91). Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi (HUMK. 79), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir. Ancak bazı istisnai hallerde feragat davayı sona erdirmez (Örn: Hizmet tespiti davaları).

Bilindiği gibi, feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde feragate konu teşkil eden hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz (Prof. Dr. İ. E. Postacıoğlu Medeni Usul Hukuku Dersleri İstanbul 1975 Altıncı Bası, sh. 479).

Bir Usul Hukuku kavramı olarak davadan feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması, yasa gereğidir (HUMK. m. 91 vd.). Davadan feragatin, kesin hükmün sonuçlarını doğurucu nitelikte olması nedeniyle bütün bu özellikleri içermesi zorunludur.

Dava yoluyla bir hak talebinde bulunulabilmesi için, o hakkın maddi hukuk bakımından mevcut olması gerekir; hiç var olmayan veya başlangıçta var olmakla birlikte feragat nedeniyle bizzat hak sahibi tarafından ortadan kaldırılan (böylece, borçlu yönünden söndürülen) bir hak için, usul hukukunun kurum ve kuralları kullanılarak talepte bulunulması mümkün değildir.

Feragat davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir (HUMK.95) Feragatten dönülmesi ve HUMK. nun 83. maddesine göre, ıslah yolu ile feragatin hükümsüz kılınması olanaksız ise de, davacı feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir. (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt V sh.3646 vd.)

Somut olaya gelince; davacı asilin davadan feragat beyanını içeren 1.3.2004 tarihli dilekçesi, 8.3.2004 tarihinde dosyaya havale edilmişse de takip eden 9.3.2004 tarihli celsede davacı vekili tarafından mazeret bildirilmesi, davalı tarafın da hazır olmaması nedeniyle bu feragat beyanı konusunda bir karar verilmemiştir. Mahkemece kabul edilen mazeret bildirimi nedeniyle yargılamanın ertelenmesi davanın takipsiz bırakıldığı anlamına gelmemektedir.

Davacı asilin kimlik onaylı feragat beyanı aynen <Duruşma günü 9.3.2004 görülecek adı gecen davadan feragat ediyorum. Beni temsilen Av. İbrahim Şahin beni temsil edemeyeceğini davanın feragat nedeni ile sonuçlandırılmasına karar verilmesini saygı ile arz ederim.> şeklindedir. Davacının bu açık irade bildirimi karşısında davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yargılamanın başka bir güne bırakılması, ardından taraflarca takip edilmediğinden bahisle dosyanın süresi içinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılması ve sonuçta davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Diğer taraftan, dava sonuçlanmadan davacı feragat beyanında kendisini temsil edemeyeceğini de bildirdiği vekile yeniden vekaletname vermiş; adı geçen vekil feragatin iptali davası açtıklarını, mahkemesi ve esas numarası ile birlikte, bildirerek, eldeki davayla birleştirilmesini, olmadığı takdirde de sonucunun beklenmesini istemiştir.

Bu gibi durumlarda, aslolan feragatin geçersizliği iddiasının hadise olarak aynı mahkemede görülüp, sonuçlandırılmasıdır. Feragatin iptali davasının başka bir mahkemede açıldığı durumda ise, asıl davayla birleştirilerek görülmesi gerekmektedir.

Somut olayda da; davacı vekili feragatin iptali davası açtıklarını bildirdiğine ve birleştirilmesini istediğine göre, yukarıdaki ilkeler göz önüne alınarak anılan dosyanın celbi ile sonuçlanmamışsa eldeki dosya ile birleştirilmesi; sonuçlanmışsa da sonucuna göre işlem yapılmasına karar verilmesi gerekir. Açıklanan tüm hususlar göz ardı edilerek, aksi düşünceyle direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire Bozma Kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 08-04-2016, 16:02   #3
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2014/11-66
Karar: 2014/331
Karar Tarihi: 19.03.2014


ECRİMİSİL DAVASI - DAVACI ASİLİN FERAGAT BEYANI VE BU FERAGATİN GEÇERSİZ OLDUĞUNA İLİŞKİN İDDİASININ YEREL MAHKEMECE HADİSE ŞEKLİNDE İNCELENMESİ - DİRENME KARARININ BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Dava, tapu kaydına dayalı ecrimisil bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı asilin feragat beyanı ve bu feragatin geçersiz olduğuna ilişkin iddiasının yerel mahkemece hadise şeklinde incelenmesi için direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir. Direnme kararı açıklanan bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.

(6762 S. K. m. 520) (6100 S. K. m. 307, 309, 310, 311)

Dava: Taraflar arasındaki “ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mengen Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 04.03.2010 gün ve 2008/69 E., 2010/25K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 05.03.2012 gün ve 2010/12697 E., 2012/3191 K. sayılı ilamı ile;

(... Davacı vekili, Gökçesu ve Çıralı mevkiindeki benzin istasyonlarının mülkiyetinin 1/2 hissesinin müvekkiline, 1/2 hissesinin davalılardan B. B.'a ait olduğunu, her iki istasyonun davalı şirket tarafından kullanıldığı 23/04/2007 tarihinden itibaren 16 aylık ecrimisil bedeli 26.000,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davacı ve müvekkili B. arasında 23.04.2007 tarihli protokol yapıldığını, sözleşme şartlarının davacı tarafından yerine getirilmediğini, gayrimenkulün davacı tarafça 3. kişiye satıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, dava konusu işyerlerinin bulunduğu taşınmazların davacı ve davalı B. adına 1/2 oranında kayıtlı olduğu, dava TTK'nun 520. maddesi kapsamında limited şirket hisse devri sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki protokolün TTK'nun 520. maddesi gereğince noterce tasdik edilme şartına haiz olmadığından dolayı geçersiz olduğu, bu sözleşmeye dayanarak alacak talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, tapu kaydına dayalı ecrimisil bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu iki parça taşınmazın davacı ile davalılardan B. B. D. adına tapuda kayıtlı olduğu hususu taraflar arasında çekişmesizdir. Davacı mülkiyet hakkına dayalı olarak talepte bulunmuş olup, mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin TTK'nun 520. maddesi gereğince geçersiz olduğundan bahisle dava reddedilmiştir. Ancak, davacı ecrimisil talebinde mahkemece geçersiz olduğu belirtilen 23.04.2007 tarihli protokole dayanmamış, mülkiyet hakkına dayanmıştır. Bu durumda, davacın mülkiyet hakkına dayalı talebi hususunda değerlendirme yapmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, ecrimisil bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin şekil şartı noksanlığı nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nda işin esasının görüşülmesinden önce; direnme hükmünün 11.10.2012 tarihinde temyiz edilmesinden sonra, davacı asilin 03.01.2013 tarihli dilekçesiyle davadan ve temyiz isteminden vazgeçtiğini açıklamış olmasına rağmen daha sonra 18.12.2013 tarihli beyanıyla bu vazgeçmenin bilinçli olarak yapılmadığını ileri sürmesi ön sorun olarak incelenmiştir.

Ön sorunun çözümü için öncelikle feragate ilişkin açıklama yapılmalıdır.

Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 307. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan yasa hükmüne göre feragat; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.

Bilindiği gibi, feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde feragate konu teşkil eden hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz.

Hiçbir kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir (HMK. m.310). Ancak bazı istisnai hallerde feragat davayı sona erdirmez (Örn: Hizmet tespiti davaları).

Bir usul hukuku kavramı olarak davadan feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması, yasa gereğidir. 6100 Sayılı HMK'nın 309. maddesi aynen;

“(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.

(2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.

(3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.

(4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır” şeklindedir.

Davadan feragatin, kesin hükmün sonuçlarını doğurucu nitelikte olması nedeniyle bütün bu özellikleri içermesi zorunludur.

Aynı yasanın 311. maddesi hükmü uyarınca feragat ve kabul; kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur ve irade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.

Feragatin davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olması nedeniyle feragatten dönülmesi olanaksız ise de, davacı taraf feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt V, s.3646 vd).

Bu gibi durumlarda yapılması gereken, feragatin geçersizliği iddiasının hadise olarak aynı mahkemede görülüp, sonuçlandırılmasıdır. Feragatin iptali davasının başka bir mahkemede açıldığı durumda ise, asıl davayla birleştirilerek görülmesi gerekmektedir (HGK, 29.04.2009 gün ve 2009/13-76 E., 2009/120 K. sayılı kararı).

Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin direnme hükmünü davacı vekilinin 11.10.2012 tarihinde temyiz etmesi nedeniyle dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir. Bu aşamada davacı asil, 03.01.2013 tarihinde Hukuk Genel Kuruluna gönderilmek üzere yerel mahkemeye verdiği dilekçesiyle davadan ve temyiz isteminden vazgeçtiğini açıklamıştır. Bu dilekçenin alınması esnasında kimlik tespiti yapılmadığı için eksikliğin giderilmesi amacıyla dosyanın geri çevrilmesi üzerine davacı asil bu kez 18.12.2013 tarihli beyanıyla vazgeçmenin bilinçli olarak yapılmadığını ileri sürerek, davasından vazgeçmediğini ifade etmiştir.

Bu itibarla, davacı asilin feragat beyanı ve bu feragatin geçersiz olduğuna ilişkin iddiasının yerel mahkemece hadise şeklinde incelenmesi için direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.

Direnme kararı açıklanan bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yarg. 19.HD si 2014/7496 E 2014/10912 K; sayılı ilamını arıyorum? sailor1981 Meslektaşların Soruları 3 18-02-2016 07:38
Yarg. 1 HD.2014/18282 E -sayılı ilamını arıyorum? sailor1981 Meslektaşların Soruları 1 01-02-2016 10:39
Yargıtay 19. H.D.2014/16857E.2015/3068 K) ilamını arıyorum? sailor1981 Meslektaşların Soruları 1 27-08-2015 12:14
yargıtay hukuk genel kurulunun 17.12.2014 tarih 2014-7-11884 esas ve 2014-1045 sayılı kararı arif sadi Meslektaşların Soruları 6 23-01-2015 11:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04277992 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.