Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aile İçi Şiddet 4320 Sayılı Yasa Ve Yargı Kararları

Yanıt
Old 06-06-2009, 22:43   #1
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan Aile İçi Şiddet 4320 Sayılı Yasa Ve Yargı Kararları

T.C.
ANKARA
8. AİLE MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR

ESAS NO: 2009/66 D.İş
KARAR NO: 2009/
HAKİM: ERAY KARINCA 26084
KATİP : SEZER CÖMERT 47242
DAVACI :N.Y. -
DAVALI: B.Y.-
TALEP TARİHİ: 01/06/2009
KARAR TARİHİ: 02/06/2009
Mahkememize tevzii edilen dava dilekçesi mahkememiz Değişik İş defterinin yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tedbir isteyen kadın özetle, eşinin kendisine sözlü ve fiili olarak şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, çocuklarının yanında dahi dövmekten çekinmediğini, maaşına ve otomobiline el koyduğunu, eşinin çocukluğunda anne ve babasından dayak yediği için psikolojik sorunları olduğunu düşündüğünü, ortak konutun Ankara'da olmasına karşın eşinin Niğde’de çalıştığını, bu nedenlerle yalnızca hafta sonları evine gelebildiği halde, bu durumda dahi para kazanma arzusuyla Gerede'de babasının dükkanına çalışmaya gittiğini, kendisinin de çocuklarıyla beraber 3 ay Gerede'de kayınvalidesinde kalmasını istediğini ileri sürerek, eşinin evden uzaklaştırılmasına, psikolojik tedavi görmesine, kirayı karşılamasına, çocuklara nafaka vermesine, tatilde Gerede'de üç ay süreyle kalması için zorlamamasına, hafta sonunu çocuklarıyla geçirmesini, babasının dükkanında çalışmamasına ve evde bulunduğu sürece kişisel temizliğine dikkat etmesine, dişlerini fırçalamasına karar verilmesini istemiştir.
İstek 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa uyarınca korunma istemine ilişkin olup yasa uyarınca koruma kararı verilmesi için istekte bulunmak yeterli olduğundan, B.Y.'nin, eşine şiddet uygulamaması için aşağıdaki tedbirler uygulanarak uyarılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:
A) Kusurlu eş B.Y'nin takdiren 6 ay süreyle olmak üzere
1-Eşi ve aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin oturmakta oldukları eve ve çalışıyorsa istekte bulunanın işyerine, çalıştığı okula yaklaşmamasına,
2-Eşi ile aynı çatı altında yaşadığı diğer aile bireylerine, çocuklarına karşı şiddete ve korkuya yönelik davranışlarda bulunmamasına,
3-Eşi ile aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerini, çocuklarını iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesine,
4-Aleyhine karar verilen B.Y.'nin evin ve ailenin giderlerini ve ortak konutun kira, su, aydınlatma, doğalgaz ya da ısınmaya ilişkin faturaları karşılıyor ise bu yükümlülüğünün devam etmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 150'şer TL nafaka takdiri ile eşi N.Y.'ye ödemesine,
5- B.Y.'nin psikolojik sorunları olduğu ileri sürüldüğünden, Ailenin Korunmasına Dair Kanunun uygulanması hakkındaki Yönetmeliğin 13.md uyarınca Niğde İl Sağlık Müdürlüğüne başvurarak, Ruh Sağlığı Şubesince resmi veya özel sağlık kurumuna sevk edilip, muayene ve tedavisinin sağlanmasına,
6- Yaz tatilinde ailenin Gerede'de babaanne ve büyükbabayla kalma süresinin 15 günü aşmamasına,
7- Kusurlu eş B.Y.'nin ev içerisinde sigara içmemesine, diş, beden temizlik ve sağlığına özen göstermesine,
8- Kusurlu eş B.Y.'nin, çocuklarına ve eşine karşı ilgili ve sevecen davranmasına, onlara yeterli zaman ayırmasına,
9- Kararın ilgili kolluk gücü (mahalli karakol) aracılığıyla infazına,
C) Kusurlu eş B.Y.'ye hükmolunan tedbirlere aykırı davranmaması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırılacağı hususunun ilgili kolluk birimi ( mahalli karakol ) aracılığıyla tebliğine,
D) Kararın infazının izlenmesi için 2 adet karar örneğinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Yasa gereği harç alınmasına yer olmadığına,
Yasada itiraz için bir düzenleme olmadığından Anayasanın 40.maddesindeki zorunluluk gözetilerek HUMK'nun 1085/2 md. kıyasen uygulanarak kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde tarafların mahkememize verecekleri dilekçeleriyle karara itiraz edebileceklerine ilişkin olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.02/06/2009

Katip 47242

Hakim 26084
Old 08-06-2009, 12:26   #2
üye18332

 
Varsayılan www.sabah.com.tr

Ankara'da bir kadın, ''kendisine sözlü ve fiili şiddet uygulayan, kişisel temizliğine dikkat etmeyen, yazları kendisini ve çocuklarını Bolu'daki ailesinin yanına 3 ay süreyle zorla gönderen'' kocasına karşı tedbir uygulanması için Ailenin Korunmasına Dair Kanun kapsamında dava açtı.

Davaya bakan Ankara 8. Aile Mahkemesi, kocayı eşine şiddet uygulamaması için 6 ay evden uzaklaştırırken, kadın ve çocukların Bolu'da geçirebilecekleri süreyi 15 gün ile sınırlandırdı.
Edinilen bilgiye göre, N.Y. adlı kadın, kocası B.Y'nin davranışları üzerine, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun uyarınca, korunma tedbirleri alınması için Ankara 8. Aile Mahkemesine başvurdu.

Kadın, dava dilekçesinde, kocasının kendisine sözlü ve fiili olarak şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, çocuklarının yanında dahi bunları yapmaktan çekinmediğini belirterek, çocukluğunda anne ve babasından dayak yiyen kocasının psikolojik sorunları bulunduğunu düşündüğünü ifade etti.

Maaşına ve otomobiline el koyan kocasının, bir başka ilde çalıştığı için yalnızca hafta sonları eve gelme imkanı bulunduğunu, buna rağmen para kazanma arzusuyla Bolu'daki babasının dükkanına çalışmaya gittiğini öne süren kadın, dilekçesinde, kocasının, kendisini yaz tatillerinde çocuklarıyla beraber 3 ay boyunca Bolu'daki kayın validesi ve kayın babasının evinde kalması için zorladığını ileri sürdü.

Kadın, kocasının kişisel temizliğine dikkat etmediğini, dişlerini de fırçalamadığına dilekçesinde yer vererek, kocasına karşı tedbir alınması talebinde bulundu.

Başvuruyu değerlendiren Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Eray Karınca, dilekçe üzerindeki incelemesi sonucunda, bir dizi tedbir alınmasına hükmetti.

Buna göre, koca, 6 ay süreyle eşi N.Y. ve diğer aile bireylerinin oturdukları eve ve iş yerlerine yaklaşamayacak, eşi ve çocuklarına karşı şiddet ve korkutma amaçlı davranışlarda bulunamayacak ve iletişim vasıtalarıyla rahatsız edemeyecek.

DİŞ VE BEDEN TEMİZLİĞİNE DİKKAT EDECEK

Hakim Karınca'nın, dava kapsamında alınmasına karar verdiği diğer tedbirler ise şöyle:

-Evin ve ailenin giderleri ile faturalarını karşılıyor ise kocanın bu yükümlülüğü devam edecek. Ayrıca her bir çocuk için aylık 150'şer TL nafakayı eşi N.Y'ye ödeyecek.

-B.Y, görev yaptığı ilin sağlık müdürlüğüne başvurarak, ruh sağlığı konusunda muayene ve tedavi olacak.
-Aile, yaz tatillerinde Bolu'da B.Y'nin anne ve babasının evinde en fazla 15 gün kalacak.

-B.Y, ev içinde sigara içmeyecek, diş ve beden temizliği ile sağlığına özen gösterecek. Ayrıca eşine ve çocuklarına ilgili olacak, sevecen davranacak ve zaman ayıracak.

KARARLARA AYKIRI DAVRANAN KOCA TUTUKLANACAK

Mahkemenin bu kararı mahalli karakol aracılığıyla infaz edilecek. B.Y, bu tedbirlere aykırı hareket etmesi durumunda tutuklanacak.

Tarafların, 10 gün içinde karara karşı aynı mahkemeye itiraz hakları bulunuyor.

Bu arada, kararı veren Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Eray Karınca'nın, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda çalışmaları olduğu, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünce yayımlanan ''Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete İlişkin Hukuksal Durum ve Uygulama Örnekleri'' adlı bir kitabının bulunduğu öğrenildi.
Old 08-06-2009, 15:16   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Eşinizi ailesinin yanına gönderiyor musunuz?


Ankara'da bir kadın, ''kendisine sözlü ve fiili şiddet uygulayan, kişisel temizliğine dikkat etmeyen, yazları kendisini ve çocuklarını Bolu'daki ailesinin yanına 3 ay süreyle zorla gönderen'' kocasına karşı tedbir uygulanması için Ailenin Korunmasına Dair Kanun kapsamında dava açtı.

Davaya bakan Ankara 8. Aile Mahkemesi, kocayı eşine şiddet uygulamaması için 6 ay evden uzaklaştırırken, kadın ve çocukların Bolu'da geçirebilecekleri süreyi 15 gün ile sınırlandırdı.

Edinilen bilgiye göre, N.Y. adlı kadın, kocası B.Y'nin davranışları üzerine, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun uyarınca, korunma tedbirleri alınması için Ankara 8. Aile Mahkemesine başvurdu.

Kadın, dava dilekçesinde, kocasının kendisine sözlü ve fiili olarak şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, çocuklarının yanında dahi bunları yapmaktan çekinmediğini belirterek, çocukluğunda anne ve babasından dayak yiyen kocasının psikolojik sorunları bulunduğunu düşündüğünü ifade etti.

Maaşına ve otomobiline el koyan kocasının, bir başka ilde çalıştığı için yalnızca hafta sonları eve gelme imkanı bulunduğunu, buna rağmen para kazanma arzusuyla Bolu'daki babasının dükkanına çalışmaya gittiğini öne süren kadın, dilekçesinde, kocasının, kendisini yaz tatillerinde çocuklarıyla beraber 3 ay boyunca Bolu'daki kayın validesi ve kayın babasının evinde kalması için zorladığını ileri sürdü.

Kadın, kocasının kişisel temizliğine dikkat etmediğini, dişlerini de fırçalamadığına dilekçesinde yer vererek, kocasına karşı tedbir alınması talebinde bulundu.

Başvuruyu değerlendiren Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Eray Karınca, dilekçe üzerindeki incelemesi sonucunda, bir dizi tedbir alınmasına hükmetti.

Buna göre, koca, 6 ay süreyle eşi N.Y. ve diğer aile bireylerinin oturdukları eve ve iş yerlerine yaklaşamayacak, eşi ve çocuklarına karşı şiddet ve korkutma amaçlı davranışlarda bulunamayacak ve iletişim vasıtalarıyla rahatsız edemeyecek.

-DİŞ VE BEDEN TEMİZLİĞİNE DİKKAT EDECEK-

Hakim Karınca'nın, dava kapsamında alınmasına karar verdiği diğer tedbirler ise şöyle:

-Evin ve ailenin giderleri ile faturalarını karşılıyor ise kocanın bu yükümlülüğü devam edecek. Ayrıca her bir çocuk için aylık 150'şer TL nafakayı eşi N.Y'ye ödeyecek.

-B.Y, görev yaptığı ilin sağlık müdürlüğüne başvurarak, ruh sağlığı konusunda muayene ve tedavi olacak.

-Aile, yaz tatillerinde Bolu'da B.Y'nin anne ve babasının evinde en fazla 15 gün kalacak.

-B.Y, ev içinde sigara içmeyecek, diş ve beden temizliği ile sağlığına özen gösterecek. Ayrıca eşine ve çocuklarına ilgili olacak, sevecen davranacak ve zaman ayıracak.

-KARARLARA AYKIRI DAVRANAN KOCA TUTUKLANACAK-

Mahkemenin bu kararı mahalli karakol aracılığıyla infaz edilecek. B.Y, bu tedbirlere aykırı hareket etmesi durumunda tutuklanacak.

Tarafların, 10 gün içinde karara karşı aynı mahkemeye itiraz hakları bulunuyor.

Bu arada, kararı veren Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Eray Karınca'nın, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda çalışmaları olduğu, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünce yayımlanan ''Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete İlişkin Hukuksal Durum ve Uygulama Örnekleri'' adlı bir kitabının bulunduğu öğrenildi.

http://haber.gazetevatan.com/Erkekle...42407/1/Gundem
Old 09-06-2009, 11:23   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesi için beş öneri
Devlete düşen, yasadaki eksikliklerin ivedi olarak giderilmesini sağlayarak, kadın ve çocuklara yönelik aile içi şiddetin ve töre cinayetlerinin önlenmesi konusundaki kararlılığını artırarak sürdürmesidir

ERAY KARINCA


Son günlerde kadınlara yönelik art arda yaşanan vahşet boyutundaki saldırılar, aile içi şiddet ve töre cinayetlerinin, toplumumuzun yaşamsal sorunlarından biri olduğu gerçeğini, yüzümüze vuruyor. Ülkemizde şiddetin önlenmesi için son on yılda hukuksal alanda epey yol alındı. Ancak hâlâ yapılacak şeyler var ve gösterilecek çabalar, suya atılan taş örneği yaratacağı titreşimlerle, Türk insanının yaşamından şiddetin kovulmasına katkı sağlayacak.

TBMM’nin 28.06.2005 tarihli ve 853 sayılı kararıyla oluşturulan Araştırma Komisyonu Kararı’ndaki öneriler doğrultusunda, ailede ve toplumun her kesiminde şiddete sıfır tolerans hedefiyle çıkartılan 2006/17 sayılı, 4.7.2006 günlü Başbakanlık Genelgesi, birçok kuruma yükümlülükler getirmesine karşın, asıl sorumluluğu Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na yükledi. Bakanlığa Selma Aliye Kavaf’ın atanmasının bu politikada enerji tazelemesi ve yeni atılımlara yol açmasını dileyerek, 4320 Sayılı Aile İçi Şiddetin Önlenmesi’ne Dair Yasa’da görülen boşlukları ana hatlarıyla belirteceğim:

1. Yasada, boşanmış ya da yakın yaşam arkadaşlığı sürdüren kadının, eş şiddetine uğraması halinde yasadaki koruyucu tedbirlerden yararlanacağının açıkça yazılmayışı önemli bir eksiklik.

Her ne kadar eş ve aile olma durumu boşanmayla sona eriyorsa da eski kocaların, eşlerinin namus bekçiliğini sürdürme eğilimiyle kadına şiddet uyguladıkları çokça görülüyor. Öte yandan, resmi evlilik olmaksızın belli bir süre karı koca gibi birlikte yaşadıktan sonra, ayrılmak isteyen kadına, erkeğin şiddet uyguladığı örneklere de sıkça rastlanıyor.

BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAV) 1. maddesi: “Medeni durumlarına bakılmaksızın tüm kadınlara yönelik ayrımcılığın kaldırılması” konusunda devletleri yükümlü kıldı. 19 Ocak 1986 tarihinden beri iç hukukun parçası olan sözleşme uyarınca, boşanmış ya da resmi evlilik olmaksızın birarada yaşayan kadınların da 4320 sayılı yasa kapsamına alınması zorunludur.

2. Mahkeme tarafından takdir edilen nafakanın, kusurlu eşten alınmasındaki güçlük nedeniyle, şiddet mağduru kadın, eşi evden uzaklaştırıldığında aç ve çaresiz kalabiliyor. Bu nedenle devlet tarafından sağlanacak bir fondan -gerekirse üst sınır belirtilerek-, nafakanın doğrudan mağdura ödenip ardından kusurlu kişiden alınması Anayasa’nın sosyal devlet ilkesi ve “Ailenin Korunması” başlıklı 41. maddesi kapsamında yerinde olacaktır. Bu olanak, 2330 Sayılı Nakdi Tazminat Ve Nafaka Ödenmesi Hakkındaki Yasa mağdurlarına sağlanıyor.

Uzmanların önemi

3. Şiddete uğrayan kişinin, ilk önce sosyal çalışmacı ve psikolog gibi, konuyla ilgili uzmanlarla görüşmesinin sağlanması, şiddetin kaynağında önlenmesi açısından önemlidir. Örneğin, mağdurun doğrudan aile mahkemesine başvurması halinde uzmanlar yapacakları bir ön görüşmeyle şiddet mağduru kadın ya da çocuğa, gereksinme duyduğu yönlendirmeyi yapabilir ve mahkemeye geçici görüş bildirebilirler. Yasa, başvuruda kötü niyetli kullanımı önlemek için gerekli önlemleri haklı olarak içermediğinden, uzmanların olayın sıcağı sıcağına düzenleyeceği rapor yargıca, mağdurun genellikle çok yetersiz olan dilekçesinden öte bir fikir verebilecektir. Bu amaçla uzmanların sayıca yeterli oldukları Ankara Adliyesi gibi yerlerde, onlara angarya oluşturmayacak bir nöbet sistemi, Adalet Bakanlığı ile işbirliği içinde yapılacak bir yönetmelikle getirilmelidir. Uzmanlar, mahkeme kararından sonra da o aileye ilişkin sosyal hizmet konusundaki tüm işlemleri gerçekleştirmekten sorumlu tutulmalıdırlar.

Öte yandan sorunun asıl sahibi olan uzmanların çalışma koşullarına ilişkin yönetmelik çıkarılmadı ve birçok adliyede görüşme yapabilecekleri kendilerine ait odaları yoktur. Ayrıca yükseköğretimde böyle bir dal olmamasına karşın, pedagog unvanıyla mahkemelere eğitim fakültelerinin çeşitli branşlarında eğitim görmüş çok sayıda kişi uzman olarak atandı. Yapılacak düzenlemelerle bu kargaşa giderilmeli, uzmanların olanak, yetki ve sorumlulukları artırılmalıdır.

4. 4320 Sayılı Yasa’da, kusurlu kişinin aleyhindeki karara karşı başvurma yeri ve olanakları belirtilmedi. Yargıtay haklı ve doğru olarak temyiz olanağı yok, diyor. Başka bir mahkemeye itiraz olanağı ise verilen kararın aciliyeti nedeniyle ve infazı geciktireceği için doğru değildir. Oysa Anayasa’nın 40. maddesi uyarınca, “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanı sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. Devlet işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilerine başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır”. Bu emredici düzenleme uyarınca mahkemelerce verilen koruma kararında, ilgilinin başvuracağı yer ve başvuru süresi belli edilmelidir.

5. Yasanın 2. maddesinde 5236 Sayılı Yasa ile 2007 yılında yapılan değişiklikte, aile mahkemeleri tarafından verilen koruma kararının uygulanmasının, Cumhuriyet Savcılığı’nca kolluk marifetiyle izleneceği eklendi. Bu ifade, uygulamaya ilişkin olup tebliği içermediğinden, aleyhine karar verilene kararın kim tarafından ve nasıl tebliğ edileceği yine belli değildir. Olağan olan, adli tebligatın posta kanalıyla yapılmasıdır. Ancak bunun uzun zaman alacağı ve yasanın korumak istediği hukuki yarar ve durumun gerektirdiği sürat düşünüldüğünde pratik olmayacağı kuşkusuzdur. Uygulamada bu bildirim de ilgili kolluk birimlerince düzenlenen tutanak aracılığıyla yapılmakla doğru ve yerinde olmakla birlikte hukuki dayanağı yoktur. Oysa bir hukuk devletinde asıl olan yükümlülüklerin yasal dayanaklarının olmasıdır.

Aile tanımları

Sonuç olarak, şiddetin henüz patlak vermeden, kaynağında önlenmesi deyim yerindeyse hastaya ilk tedavinin zamanında ve etkili yapılması için, Yargıtay üyesi Ö. Uğur Gençcan’ın acil servis yasası olarak adlandırdığı, 4320 Sayılı Yasa’nın eksiksiz ve iyi uygulanması toplumumuz açısından yaşamsal önemdedir. Mardin Bilgeköy, Ağrı, vb yerlerdeki töre cinayetleriyle birlikte, “Boşandığı eşi ve çocuklarına ölüm saçtı”, “Metres, kuma cinayeti” veya “Ayrılmak isteyen sevgilisinin yüzüne kezzap attı” şeklinde kamuya yansıyan vahşet haberlerinin çokluğu ise, yasayı kullanmakta daha atak ve kararlı olunması gerektiğini gösteriyor.
Öte yandan aile hukuku günümüzde en çok değişen ve gelişen bir alan olduğundan, yasanın çerçeveyi çizip yorumu uygulamaya bırakması genel olarak doğrudur. Bu sayededir ki yasalarımızda somut ve tek bir aile tanımı olmadığı gerçeğinden yola çıkan birçok mahkeme, resmi evlilik dışındaki birlikteliklerde de kadınların eş şiddetinden kurtulmasına olanak tanıyıcı kararlar verebildi. Öyleyse yasanın ve onun olması gereken hukuk açısından yapılan çağdaş yorumlarının, en geniş kesime ulaştırılarak toplumsal duyarlılığın artırılması, herkes açısından insani ve toplumsal bir görevdir. Devlete düşense, yasadaki eksikliklerin ivedi olarak giderilmesini sağlayarak, kadın ve çocuklara yönelik aile içi şiddetin ve töre cinayetlerinin önlenmesi konusundaki kararlılığını artırarak sürdürmesidir.

ERAY KARINCA: Ankara 8. Aile Mahkemesi Yargıcı

1. Geniş bilgi için bkz; Eray Karınca, ‘Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete İlişkin Hukuksal Durum ve Uygulama Örnekleri’, TC Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara, Kasım 2008. s. 42-53.
2. Karınca, Eray; ‘Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi İçin Öneriler’, Ankara Adliyesi Bülteni, Ocak 2008, Sayı 16, s.23.
3. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 16. 1. 2003, E.2002/14276, K. 2003/344 S.K.; Kaçak, Nazif, ‘Yeni Türk Medeni Kanunu’, birinci baskı, Ankara, 2004, s.462-463.
4. Karınca, a.g.m., s.23.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=42
Old 11-06-2009, 17:54   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Her Mahkemeye Bir "Eray Karınca" Lazım

Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Eray Karınca'nın kararları da kendisi de kadına şiddetle mücadelede emsal.

İstanbul - BİA Haber Merkezi11 Haziran 2009, Perşembe Bir aile içi şiddet şikayeti ardından Mahkemeden çıkan ve çok tartışılan karar şöyleydi:

"Koca altı ay evden uzaklaştırılacak, bu sürede evdekileri taciz etmeyecek, korkutmayacak, çocuklarının nafakasını ve evin masraflarını karşılayacak, İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde ruh sağlığı için tedaviye tabi tutulacak, anne ve babasının yanında eşine zorunlu kıldığı üç aylık tatil 15 günle sınırlandırılacak, eve döndüğündeyse evde sigara içemeyecek, kişisel temizliğine dikkat edecek ve dişlerini fırçalayacak. Eğer bu karara uymaz ise tutuklanacak."

Tartışmada karara karşı çıkan taraf tabii ki erkekler. Ancak bu karar imza atan hemcinsleri hakim Eray Karınca daha önce de kadınları pek çok kez sevindirmişti.

Yargı AİHM'e kulak vermezken...

Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Karınca, TCK'nin Ailenin Korunmasına Dair 4320 sayılı yasasını uyguluyor. Örneğin Karınca bu yasadaki değişiklikleri anlattığı bir makalesinde şöyle diyor:

"(...) Türk hukukçusu çağdaş gelişmelerin gerisinde kalmamalı; yasanın sözünde açıkça yer almasını beklemeden yapacağı yorumla evlilik dışı ilişkilerde de koşulları varsa aile içi şiddet mağdurunu korumalıdır. Hukuk devletinde asıl olan güven içinde yaşamaktır."

TESEV'in "Yargıda Algı ve Zihniyet Kalıpları" başlıklı raporundan hatırlayacağımız üzere hakim ve savcılar halk arasında "peygamber postunda oturdukları" kanısının yaygınlığına inanıyor, "arabuluculuk etme" endişeleri onlarda asosyal kimlikler geliştiriyor.

Yine aynı rapor bize, yasa uygulayıcılarının çoğunun AİHM kararlarını takip etmediğini, kararları medyadan öğrendiğini, AİHM'nin Türkiye'ye karşı önyargılı olduğunu düşündüklerini söylüyordu.

Karınca'nın emsal teşkil etmesi umulan kararlarından biri de şöyleydi:

"Mahkemeye göre evliliğin biçimsel koşulları değil, eylemsel olarak aile olup olmamak önemlidir. 4320 Sayılı Yasa'nın uygulanması, resmi evlilikle sınırlandırılmamalıdır."

Birlikte yaşadığı ve resmi nikahı olmayan erkekten şiddet gören kadın lehine karar veren Karınca bu kararını AİHM ve Kadına Karşı Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin Sözleşme'ye (CEDAW) dayandırmıştı.

Hakim Karınca'nın TC Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nce basılan "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete İlişkin Hukuksal Durum ve Uygulama Örnekleri" çalışması da var.

Karınca kimdir?

Karınca, 1960 yılında Siirt'te doğdu. İlköğrenimini İzmir'de; ortaöğrenimini Aydın, Ortaklar Öğretmen Lisesi'nde yaptı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Ayrıca Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi'nde kamu yönetimi uzmanlık programını tamamladı. Sırasıyla Şanlıurfa, İdil, Araç, Zonguldak ve İncirliova'da yargıçlık yaptı.

Karınca'dan çocuk kitapları

Hakim Karınca, edebiyatla da ilgileniyor.

İlk öyküleri, 1993-95 yılları arasında, Zonguldak'ta çıkan Uğraş dergisinde yayımlandı. Aydın'da, Aydınca dergisinin çıkarılmasına emek verdi. Şanlıurfa Yöresinden Örneklerle Kan Davaları adlı çalışmasıyla, 1987 yılında Türk Sosyal Bilimler Derneği'nce düzenlenen yarışmada, 20. Kuruluş Yılı Genç Sosyal Bilimciler Özendirme Ödülü'nü kazandı. Aynı çalışma, 2000 yılında Türkiye Barolar Birliği'nin Faruk Erem'e armağan kitabında yer aldı.

TODAİE'deyken yaptığı Dernek Hak ve Özgürlüğü adlı akademik çalışma, 1996 yılında yayımlandı. İlk öykü kitabı Çökelez, Çankaya Belediyesi ve Damar Edebiyat dergisinin düzenlediği 1996 İlkbahar Öykü-Şiir Ödülleri Büyük Öykü Ödülü'nü; Hayvanat Bahçesinde Bir Gün, Bu Yayınevi 1997 Çocuk Edebiyatı Öykü Yarışması Üçüncülük Ödülü'nü; Bir Top Sarı Işık, 1997 Halkevleri 66. Yıl Kültür Sanat Yarışması Öykü Üçüncülük Ödülü'nü aldı. Çimlerin Dansı adlı anısıyla, Ankara Barosu 1999 Yılı Meslekle İlgili Anılar dalında birincilik ödülünün sahibi oldu. Erken Açan Papatyalar ve Hayvanat Bahçesinde Bir Gün isimli öykü kitapları Bilgi Yayınevi tarafından yayımlandı. (EZÖ)

http://bianet.org/bianet/toplumsal-c...-karinca-lazim
Old 11-06-2009, 21:59   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Ben Sayın Hakim Eray Karınca'yı başka bir kararından dolayı alkışladığımı anımsıyorum. Galiba, bu bir alışkanlık olacak ve ben kendisini keyifle hep alkışlayacağım.

Bence karıncalar çoğalmalı...O zaman çok şey değişecek.
Old 15-06-2009, 01:51   #9
üye18332

 
Varsayılan

Kadın hákimden dayakçı eşe ilanlı örnek ceza Annesinin evine gittiği gerekçesiyle eşini döven Mustafa Kadıncı’ya ilginç bir ceza verildi. Kadıncı, kendi imkánlarıyla bastırdığı bin adet el ilanını kamu kurumlarında ve sokaklarda dağıttı. El ilanında, ’Eşime vurduğum için eşimden ve tüm Araç halkından özür diliyorum’ yazıyordu.

KASTAMONU’
nun Araç İlçesi, Şiringüney Köyü’nde çiftçilik yapan Mustafa Kadıncı (32), annesinin evine gittiği için tartıştığı eşi İpek Kadıncı’yı (23) kendisine küfrettiği iddiasıyla dövdü. Asliye Ceza Mahkemesi’nce açılan davanın karar duruşmasında, kadın hakim, İpek Kadıncı’ya "eşe karşı basit yaralama" suçundan altı ay, "kişiyi hürriyetten yoksun kılma" suçundan da bir yıl dört ay hapis cezası verdi. Hákim, Kadıncı’nın eşinin şikayetçi olmadığı için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını ve denetimli serbestli tedbiri uygulanmasını kararlaştırdı.

Mahkeme, Mustafa Kadıncı’yı, "İri puntolarla yazılmış, ’Eşime vurduğum için eşimden ve tüm Araç halkından özür diliyorum. Mustafa Kadıncı’ ibaresi bulunan bin adet el ilanını tedarik ederek, ilçedeki tüm kamu kurum ve kuruluşları ile sokaktaki vatandaşlara birer adet olacak şekilde dağıtmakla ve 50 adet fidan dikerek altı ay süreyle bakımlarını yapmakla" cezalandırdı.

Mustafa Kadıncı, kendisine verilen ceza kapsamında Araç’taki bir matbaaya giderek bastırdığı 1000 adet el ilánını ilçedeki kamu kurumları ile Kastamonu Caddesi’nden geçen her vatandaşa, yetkililerin gözetiminde dağıttı.

Örnek ceza beğenildi

El ilanlarını halka dağıtan Mustafa Kadıncı, ayrıca 50 adet fidan dikerek bakımını yapacak. Kadıncı, beş yıl süreyle de denetime tabi tutulacak
Old 17-06-2009, 12:21   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Şiddet gören nikâhsız eşi devlet korumuyor


Yargıtay 7’nci Ceza Dairesi’nin, şiddete uğrayan nikahsız kadının, Ailenin Korunması’na ilişkin yasa kapsamında korunmasını öngören ilk örnek kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti. Başsavcılık kararın “Kanun sadece resmi nikâhlı aileyi kapsar” iddiasıyla bozulmasını istedi.

AİHM’ye gidilebilir

İtirazı Yargıtay Ceza Genel Kurulu önümüzdeki günlerde karara bağlayacak. Bu karar, şiddete uğrayan nikâhsız yaşayan milyonlarca kadın için de içtihat oluşturacak. Kurul, Daire kararını onarsa, nikahsız eş de korumaya alınmış olacak. Bu durumda nikâhsız da olsa birlikte yaşadığı, fiilen “aile” kurduğu kadını döven erkek, bu kanun kapsamında cezalandırılacak. Kurul, yerel mahkemenin “Nikâhları yok, aile sayılmazlar” gerekçesiyle verdiği beraat kararını onarsa; nikâhsız kadın, yasal korumanın dışında kalacak. Kararın içtihat halini alması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “Devletiniz kadını şiddetten korumuyor” uyarısının yerine getirilmesi ve Türkiye’nin yeniden mahkum olmaması açısından da önem taşıyor.

Karar nasıl verildi

Tufanbeyli’de, sanık M.D. nikahsız yaşadığı ve bir çocuğunun annesi S.Ç.’yi dövdü. S.Ç., mahkemeye başvurdu. Mahkeme, eşine “Dört ay süreyle şiddet ve korkuya dayalı davranışta bulunmaması” yönünde tedbir kararı verdi. M.D., tedbire rağmen S.Ç’yi yine darp etti. Bunun üzerine, hakkında, “koruma kararına aykırı davranmaktan” dava açıldı. Mahkeme, çiftin resmi nikahla evli olmadığı, bu yüzden kanundaki “koruma kararına aykırı davranış” suçunun oluşmayacağı için M.D.’nin beraatine karar verdi. Kararı savcılık temyiz etti. Daire kararı bozdu. Başsavcılık da bu karara itiraz etti.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11883152.asp?gid=233

Oya ARMUTÇU/ANKARA 17 Haziran 2009
Old 18-06-2009, 19:45   #11
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Medya Kadına Yönelik Şiddetin Toplumsal Boyutunu Görmeli
Hakim Eray Karınca'nın kararı tüm medyada yankılandı ama başlıklar sorunluydu; haberin ötesine geçen yoktu. Burada medyadan beklenilen bu haberleri yapmaması değil aksine daha çok yapması ama birkaç hususa da dikkat etmesi.

Mehmet ERDOĞAN memeterdogan@gmail.com Ankara - BİA Haber Merkezi15 Haziran 2009, Pazartesi Geçen hafta içerisinde medyada kadına yönelik şiddetle mücadelede bir dönüm noktası olabilecek bir karar yankılandı. Aslında daha önce de az sayıda da olsa benzer kararlar verilmişti. Ama bu son kararın içinde “temizliğe dikkat etmek” gibi medyatik malzeme olarak kullanılabilecek tedbirler de olduğu için gündemde yerini fazlasıyla aldı.

1998’de yürürlüğe girmesiyle kadına yönelik aile içi şiddetle mücadelede bir mihenk taşı olarak görülen 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un 2007’de güncellenmesi ve 2008’de ilgili Yönetmeliğinin de çıkmasıyla uygulanabilirliği daha da arttı. Kanun’un uygulanmasına dair tartışmalar da sürüyor.

Beni en çok umutlandıran konulardan biri ise tanışma fırsatı bulduğum diğer bazı Ankara Aile Mahkemesi Hâkimlerinde de gözlemlediğim gibi Sayın Eray Karınca’nın da kadına yönelik şiddeti aile içi meselesi olarak değil toplumsal bir sorun olarak ele alması ve şiddetin bertaraf edilmesi için tüm tarafların mücadelesinin gerekli olduğu bilinci. Kadına yönelik şiddetle mücadelede öyle kritik bir noktadayız ki kurumsal ve bütüncül yaklaşımlar şart olmakla birlikte tek tek çabaların da asla küçümsenmeyecek bir katkısı var.

Biraz da uzun bir giriş yaptığım bu yazıda konunun içeriğine değil de medyadaki –genel olarak yazılı medya- yansımasına göz atmaya çalışacağım. Zira olayın ayrıntısına ve konuyla ilgili değerlendirmeye bu bağlantılardan ulaşabilirsiniz.

Medyada yansıması

Yazılı medyaya geçmeden önce üç televizyon kanalında haberin nasıl verildiğini aktaracağım. Konuyla ilgili ilk haberi 7 Haziran Pazar akşam haberlerinde NTV’de gördüm. Haberin içeriği doyurucu ve yeterli de olsa haberi sunan spikerin, kararın öneminden ziyade “garipliğini” yansıtan bir ses tonu hâkimdi. Ertesi günün akşam haberlerinde ise ATV konuyu tam bir şiddetle mücadele haberi olarak verdi ve halk röportajlarında da kararı olumlayanlar yer aldı. Kanal D haber ise nedense şiddet karşılığında çeşitli tedbirler alınması yerine diş fırçalama/temizlik cezası üzerine yoğunlaşmıştı. Konunun ayrıntısını bilmeyen bir yurttaş sadece bu haberi izleseydi muhtemelen “devletin koskoca hâkiminin başka işi kalmamış mı” derdi.

Yazılı medyaya baktığımızda ise çok geniş bir yelpazedeki gazetelerde konuya yer verildi. Cumhuriyet’te “Eşten bakımsız kocaya şikâyet” başlığıyla 3. sayfadan verilen haberin metninde bir şiddet şikâyeti olduğu belirtilse de başlıkta ne yazık bu yer almadı. Milli Gazete olayın içeriğini daha fazla anlatmıştı ama başlığı “İlginç mahkeme kararı”ydı. Hürriyet de metinde olayı ayrıntılı bir biçimde anlatsa da “Kocam Tırnaklarını Kesmezse Tutuklayın Onu Hâkim Bey” gibi absürt bir başlık tercih etti.

Posta da benzer bir yaklaşımla iç sayfada diğerlerine göre daha da ayrıntılandırmasına ve örnek bir karar diye nitelendirmesine rağmen habere ilk sayfada “Mahkeme kararıyla diş fırçalayacak” başlığını kullandı ve altına “Kocam çok pis” alt başlığını koydu.

Takvim de benzer bir çevreden hareket ederek ilk sayfada “Temiz olmayan kocaya darbe” ve iç sayfada “Mahkeme kararıyla diş fırçalama” başlıklarını koyup olayın ayrıntılarını ise metinde yer verdi. Star da konuyu 3. sayfaya taşıyanlardan ve sadece küçücük bir paragraf olarak. Onların başlığı da “Hâkimden kocaya diş fırçalama cezası” .

Yeni Çağ ise habere kısa bir yer verse de metinde ve içerikte şiddeti odağa alarak çok yerinde bir yaklaşım gösterdi. Vatan Gazetesi de metinde daha fazla ayrıntı verse de “Dişini Fırçala Cezası” başlığı ile konuyu marjinalleştiren gazetelerden. Son olarak en önemli örneğe geldik.

Radikal’de karar manşet olarak yer aldı. Konuyu sulandırmayan ana ve alt başlıklar göze çarpıyor. İç sayfada daha fazla ayrıntıya ve bazı görüşlere yer verilmiş. Hâkimin benzer, örnek bir kararını da hatırlatması da önemli bir artı. Kullanılan karikatür bile konunun bir aile içi mesele olamayacağını gösterir nitelikte.

Derinlemesine bilgi

Toparlayacak olursak bu çok önemli tedbir kararı basınımızda bir hayli yer budu. Anadolu Ajansının dolu ve doğru içeriği sayesinde metinler genelde doyurucuydu fakat başlıkların neredeyse hepsinin sorunlu olduğu görülüyor. Her şeye rağmen konunun gündemde yer alması çok ama çok önemli.

Fakat bir aile içi şiddet konulu davanın tali konularının odağa alınması, kadının istemediği bir yerde 3 ay kalmak zorunda bırakılmasına (bu, bence bir insan hakları ihlalidir) hiç vurgu yapılmaması ya da psikolojik tedavi tedbirine pek değinilmemesi üzücü.

Burada medyadan beklenilen bu haberleri yapmaması değil aksine daha çok yapması ama birkaç hususa da dikkat etmesi. Haberlerin içindeki konuyu sulandırabilecek ve önemsizleştirebilecek ilginç ayrıntılar dikkat çekmek uğruna odağa alınmamalı, şiddet bireysel bir sorun değil toplumsal bir sorun olduğu unutulmamalı, mümkün olduğunca bu konuda çalışan STK’ların da sesine yer verilmeli, kadına yönelik şiddetle ilgili eksiklikler ve gelişmelere değinilmeli, bu tip tedbir kararlarının ilginçliğinden çok önemine vurgu yapılmalı.

Bunlar yapıldığında kadına yönelik şiddetle mücadelede medyanın önemli bir katkısı olabilir. Bu mücadele medyanın da sorumluluğu olduğu unutulmamalı. (ME/EÜ)
http://bianet.org/bianet/bianet/1152...yutunu-gormeli
Old 25-07-2009, 16:38   #12
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Karınca kararınca bir karar
HAKKI DEVRİM
Politika / 10/06/2009hdevrim@hurriyet.com.trsayfayı yazdırarkadaşına gönderarşive ekleAnkara 8. Aile Mahkemesi hâkiminin adı Eray; soyadı Karınca’yı nasıl olsa unutmam. Bu adı başta gazeteciler, hiçbirimiz unutmayacağız.
Karınca, eşinin ve çocuklarının kıymetini bilmeyen bir adamı mahkûm etti:
* Altı ay evden uzak.
* Şiddet ve korkutma yasak.
* Altı ay telefonla rahatsız etme yok.
* Evin giderlerini karşılayacak.
* Çocuk başına ayda 150 TL nafaka.
* Hazret, İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde tedaviye tabi tutulacak.
* Zorlama tatil 15 günü geçmeyecek.
* Eve döndüğünde de yasaklar var: sigara içmek, yıkanmamak, sağlığına özen göstermemek türü suçlar işlemeyecek.
* Eşine ve çocuklara zaman ayıracak ve sevecen davranacak.
* Ve DİŞLERİNİ FIRÇALAYACAK.
Bu denilenleri yapmazsa tutuklanacak. Yakın karakolun gözü bu aile üzerinde olacak.
Hâkim Karınca gücünü, Ailenin Korunmasına Dair 4320 Sayılı Kanun’dan alıyor. Kararı alkışlayan hanımlara göre, bu noktaya gelebilmemizin sebebi yeni Türk Ceza Kanunu’muz.
Son yıllarda beni çok sevindiren bir gelişme oldu, Sevgili Hâkim Eray Karınca’nın bu güzel, bu ardı gelir inşallah diye okunup üflenecek kararı.
ÖMRÜNE BEREKET, Türk Yargısı’nı yüceltme yönünde bu «beklenen» kararı alıp uygulamaya koyan Eray Bey Dostumuz! Allah sayınızı artırsın!


http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=YazarYazisi&ArticleID=939937&Ya zar=&Date=03.12.2008&PAGE=
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
4320 Sayılı Yasaya Dayanan Farklı Tedbirler Doç. Dr. Özge Yücel Aile Hukuku Çalışma Grubu 0 06-06-2009 22:43
Ailenin Korunması Kanunu (4320 )Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 7 22-09-2008 09:19
6136 sayılı yasaya muhalefet AV. ALİ GÖKÇİMEN Meslektaşların Soruları 1 29-07-2008 18:42
Ailenin Korunmasına Dair Kanun(4320) Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 9 18-03-2008 12:36
4320 sayılı kanun sevda mert Meslektaşların Soruları 3 17-03-2008 20:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09482598 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.