Bilim ve Sanat Hürriyeti ve Yasaklar

Alıntı: TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI (*) IX. Bilim ve sanat hürriyeti MADDE 27- Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Yayma hakkı, Anayasanın 1 inci, 2 nci ve 3 üncü maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Bu madde hükmü yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir.

Türkiye alem bir ülke vesselam; Son zamanlarda okuduklarımız ve yaşadıklarımız 'Kim Kime Dum Duma' türünden; Herşeyi bilmeyenimiz hemen hemen yok gibi, hepimiz herşeyi biliriz ve hepimiz herşey konusunda fikir yürütür ve hareket ederiz. Bu durumu bir yerde fikir hürriyeti olarak değerlendirmek ve 'mademki fikir hürriyeti' anayasal bir hak, bırak o zaman isteyen istediği şekilde fikrini ortaya koysun akla yakın bir bir düşünce, öyle ya neden herkes fikrini ortaya koyamasın, fikirlerin çatışmasından çözüm çıkar. Kim kime dum duma iyidir bu bakımdan, arada bir durup diğerlerinin söylediklerine ve yaptıklarına kulak verip üzerinde kafa yormak koşulu ile.

Ama bizim 'kim kime dum duma'mız' sıradan kim kime dum duma'lardan değildir; Bazı kimselerin 'dum duma'sı' daha iyi dum dumadır, diğerlerininkini bastırır ve diğerlerinin 'dum duma' demelerini yasaklar, diğerlerine dum duma hakkı vermez. Yasakların temelinde başka kimselerin dum dumasına kendi dum dumamız ile karşılık veremeyişimiz yatar. Mademki fikre fikir olarak karşı gelemiyoruz, yasaklarız olur biter.

Kim kime dum duma ile 'Hey On Beşli' türküsü arasında büyük bir benzerlik var; Aslında acıklı bir hikayesi olan bu Türkü çalındığında ortalık kim kim dum duma olur, çünkü herkes ya yerinde oynar, ya kalkıp göbek atar.

Hey on beşli on beşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler geliyor
Kızların gözü yaşlı

Aslan yarim kız senin adın hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi on yediye

Giderim ilinizden
Kurtulam dilinizden
Yeşil bas ördek olsam
Su içmem gölünüzden

Aslan yarim kız senin adin hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi on yediye

Gidiyom gide miyom
Sevdim terk edemiyom
Sevdigim pek gönüllü
Gönlünü edemiyom

Aslan yarim kız senin adin hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi on yediye

Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre kalp cerrahı Prof. Dr. Bingör Sönmez '1914-1915 Sarıkamış Meydan Muharebesi' konulu bir konferans vermiş ve 'Hey Onbeşlı Onbeşli' türküsünü dinletmiş ve 'türkünün köçek havası şeklinde çalınmasının yanlış olduğunu belirtmiş ve demiş ki, türkü bir şehidin ağıdıdır, 'Türkünün bir köçek havası şeklinde çalınmasına izin vermeyiniz'.

Kabul etmek gerekir, hem bu türkünün, hem de daha yüzlerce acıklı türkünün çalınması sırasında çoğumuz kalkıp göbek atarız, müzik bizi çoşturur, türkünün acıklı sözleri ve anlattığı hüzün dolu hikaye arka plana itilir. Yasaklıyalım mı bu türkülerin çalınmasını? Yoksa coşturucu müziğe acıklı sözler ve hikayeler yerine coşturucu sözler mi koyalım?

Başka bir örnek gösteriyor ki sadece cerrahlarımız değil, Anayasanın kendilerine bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme ödevini yüklediği üniversitelerimizin yönetimi bile, değil herkese, üniversitenin araştırma hakkına ve görevine sahip öğretim üyelerine ve öğrencilerine bile yasak getirebiliyor ve bunlardan Anayasaya göre sahip oldukları hakları geri alıyor. Ne demiş Anayasa: Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Bu hükme bir ek yapmak gerekir: Üniversite yönetiminin müsaade ettiği ölçüde.

Saygılarımla