Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Kota sebebiyle hukuk katliamı

Yanıt
Old 25-12-2008, 23:02   #1
advocatein

 
Karar Kota sebebiyle hukuk katliamı

Merhaba değerli meslektaşlarım. Şu kısa meslek hayatımda ilk kez karşılaştığım ve bana mesleği bırakmayı düşündüren bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bugün müştekisinin bir yakınım olduğu, ve benim takip ettiğim bir ceza davasının ilk duruşması vardı. Müvekkilim (yakınım), üniversite mezunu gayet iyi bir işi olan, ekonomik düzeyi ortanın üzerinde, giyimine ve konuşmasına dikkat eden, alkolü sigarası olmayan tam bir beyefendidir. Bir akşam liseden tanıdığı ancak çok samimi olmadığı bir şahısla şahıs arabanın içinde olduğu halde karşılaşıyor, yanlarında ortak bir arkadaşının olduğunu da görüyor, ısrar üzerine araca biniyor. Müvekkil ne olduğunu dahi anlamadan arabaya tam gaz basılıyor, ve müvekkil yaklaşık yarım saat boyu bu şahıs tarafından yüzüne vurulmak suretiyle dövülüyor, sonra da evinin yakınlarında bir kenara atılıyor. Müvekkilin hekim olan eşi, eşini o halde görünce derhal hastaneye götürüyor, rapor alınıyor, sonuçta kırık burun, yüz-göz şiş, kanamalı, basit tıbbi müdahale ile giderilemez raporu veriliyor. Müvekkil karakola gidip şikayette bulunuyor ve olayı aynen bahsettiğim şekilde anlatıyor. Ve yargılama sonuçlanıncaya kadar müvekkilim bir daha dinlenmiyor.

Sanığın ise ancak savcılıkta ifadesi alınıyor. Ve orada, kendisinin alkollü olduğunu, müvekkilimin kendisine selam verip geçmesine çok bozulduğunu, laf tartışmasının kavgaya dönüştüğünü sonuçta yumruk yumruğa kavga ettiklerini anlatıyor.

Bugün bu dosyanın ilk duruşması vardı. Sanık geldi. Saçma sapan, maganda, ve anladığım kadarıyla kabadayı olmaya çalışan biri. Savunmasında kafadan yazmaya başladı. Müvekkilim kendisine küfretmiş (çok iğrenç küfürler söyledi, yakınım asla böyle kelimeler kullanmaz), güya uyarmasına rağmen küfretmeye devam etmiş, bunun üzerine yumruk yumruğa kapışmışlar kendisinin de dudağı patlamış vs. Savcılıkta bunların hiçbirisinden bahsetmemiş.. Ben de hakime olayın ertesinde çekilmiş müştekinin fotoğraflarını gösterdim. "Kendini savunabilecek durumda olan bir insanın bu hale gelemeyeceğini, sanığın ifadesinde tamamen kafadan attığını, daha önceden savcılıkta böyle birşeyden bahsetmediğini, haksız tahrikten faydalanmak için yalan söylediğini" söyledim. Buna rağmen mütalaada savcı haksız tahrikten bahsetti. Çünkü sanığın savcılıkta verdiği ifadeden haberleri yoktu; okumadılar.

Ve hakim dosyayı ilk celsede karara çıkardı!! Müvekkilimi çağırmadı, bana soruşturmanın genişletilmesi konusunda fikrimi sormadı, 1 yıl ceza verdi, sonra kırıklı darp olduğu için 1/2'ye kadar ağırlaştırma ihtimali varken bunu çok buldu ve 1/12 oranında ağırlaştırdı, haksız tahrikten cezayı yarıya indirdi ve erteledi (denetimli serbestlik : 1 yıl) Daha sonra savcı bey sanığa "ucuz kurtardın bi daha dikkatli ol!" dedi sağolsun.

Müşteki çok yakınım, sanık ise tekinsiz biri olduğu için çıkana kadar duruşma salonunda bekledim. Ve daha sonra hakime "bu karardan sonra mesleği bırakmayı düşünüyorum hakim bey, ben kendi mesleğime inanmadıktan sonra başka insanları nasıl inandırabilirim?" dedim. "neden avukat hanım, az mı buldunuz?" dedi. Ben de, bu cezanın caydırıcı olmaktan uzak, karşı tarafın daha çok palazlanmasına neden olacak bir karar olduğunu, yakınlarım adına endişelendiğimi, adamın burda atıp tuttuğunu ve kendisinin buna inanıp hem alt sınırdan ceza verdiğini hem de cezayı yarıya indirdiğini söyledim. Bunun üzerine hakim şu tarihi cümleyi söyledi: "Avukat hanım sonuçta kimse kimseyi yok yere dövmez!" Bu cümleyi, kırmızı ışıkta geçtiği için birbirini öldüren insanların var olduğu bir ülkenin hakimi söyledi. Ama dövmüş işte, üstelik müştekiyi görmedi bile, Allah bilir benim yakınımı da sanık gibi saçma sapan bir tip olarak tahayyül etti. Ya da düşünmedi, bilemiyorum.
Sonuçta bildiğim bir şey var: Bu karar, bugünün 25 Aralık olmasından dolayı verildi. Ben kendimi tek sanıyordum meğer birçok meslektaşım bu durumdan muzdaripmiş. Hakimler, yıllık karar kotalarını doldurmak için aralık ayında günde 200 dosya bakıp böyle abes kararlara imza atıyorlar, sonuçta temyiz edilmesi, kararın bozulması kendilerini ilgilendirmiyor, önemli olan karar kotalarını doldurmaları. Hukuk, bazı hakimlerin puanlarını yükseltmek için kullandıkları bir oyuncak haline geliyor. İşte ben buna isyan ediyorum. Böyle bir sebeple dosya okumadan karar verecek kişinin hakimlik yapmasından rahatsızım. Ve bu rahatsızlığımı sizlerle paylaşmak, fikirlerinizi almak, ve gerekiyorsa bu kararı veren hakimi ilgili mercilere şikayet etmek istiyorum. Birileri bunu yapmalı, ve inanın şu günden sonra ne mesleğim, ne istikbalim, hiçbir şey önemli değil. Ben sadece temiz adalet istiyorum..
Old 26-12-2008, 10:59   #2
Admin

 
Varsayılan

Sayın advocatein,

Yanında staj yaptığım üstadım anlatırdı ancak şu anda kaynağını ve hikaye mi gerçek mi olduğunu anımsayamadım: Tecrübeli bir avukat bir duruşmadan çıkmış, Adliye Koridorunda genç bir meslektaşını çok üzgün ve ağlamaklı görünce, "meslektaşım hayırdır ne oldu" diye sormuş. Genç avukat, "üstat çok inandığım bir davayı kaybettim" demiş. Tecrübeli avukatın cevabı da "Üzülme meslektaşım, yakında hiç inanmadığın bir davayı da kazanırsın" olmuş.

Diğer mesleklerden farklı olarak adalet dağıtımı işinde bu "profesyonel bakış" bir teselli değil biliyorum, çünkü adaletsizliğe katlanamadığı için bu mesleklere yönelen kişiler için bu iş profesyonel bir kariyer olmanın ötesinde manevi bir anlama sahip. Ancak bu işi bir meslek olarak sürdürme niyetindeyseniz de, elinizden gelen herşeyi en sonuna kadar yaptıktan sonra, "o sayfayı kapatmayı" ve bir sonraki sayfa üzerinde çalışırken öncekinden duygusal olarak etkilenmemeyi prensip edinmek gerekiyor.

Meslek yaşamınız boyunca inanmadığınız hiçbir davayı kazanmamanızı, inandığınız hiçbir davayı da kaybetmemenizi dilerim.
Old 26-12-2008, 15:10   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu karar, bugünün 25 Aralık olmasından dolayı verildi. Ben kendimi tek sanıyordum meğer birçok meslektaşım bu durumdan muzdaripmiş.

Mesleğin ilk yıllarından itibaren, aralık ayından korkmuşumdur. Hele kritik davaların aralık ayı duruşmaları uykumu kaçırmıştır. 4-5 yıl süren davaların sonlarına doğru dahi aralık ayında karar verme telaşını anlayamamışımdır.

Alıntı:
mesleği bırakmayı düşündüren

Ben de o kadar çok bırakmayı düşündüm ki...O kadar yıl geçti ama tecrübe kazanamadığım ender şeylerden birisi, haklı davaların kaybedilmesidir. Alışamadım, ama mesleği de bırakamadım. Yılgınlık yok, mücadeleye devam lütfen...
Old 26-12-2008, 16:45   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin



Ben de o kadar çok bırakmayı düşündüm ki...O kadar yıl geçti ama tecrübe kazanamadığım ender şeylerden birisi, haklı davaların kaybedilmesidir. Alışamadım, ama mesleği de bırakamadım. Yılgınlık yok, mücadeleye devam lütfen...

Mesleğimiz, Tanrının bize bir lütfudur. Ben Hukuk Fakültesini bitirdiğim için kendimi çok şanslı görüyorum. Bu nedenle, en ufak bir olumsuzlukta mesleği bırakmak gibi olağanüstü br tasarrufa girişmenin (hem mesleğin hayatla içiçe oluşu itibariyle hem de Türkiye'nin koşullarının zorluğu nedeniyle) uygun olmadığı düşüncesindeym.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekir: Hukukçular, ancak ölünce meslekten ayrılmış olurlar. Hukukçunun emeklisi de olmaz, müstafisi de.
Old 27-12-2008, 19:06   #5
advocatein

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım çok teşekkür ederim. Sayenizde biraz rahatladım. Ama halen olayın etkisinden tam kurtulabilmiş değilim.
Sayın Saim, ben mesleği bırakmak derken, "avukatlık"tan bahsetmiştim. (Hatta biraz daha daraltayım: Türkiye'de avukatlık). Hukuk fakültesinde okuduğumdan hiç pişman değilim. Ancak bir hakimin, sırf kotasını doldurabilmek için adalaeti katletme yetkisinin olması ne yazık ki ufacık bir olumsuzluk değil. Ve bu sistem uygulanmaya devam ettiği müddetçe daha birçok meslektaşımız mağdur edilecek, üst mahkemelerde gereksiz bir yığılma olacak, ve dosyalar 5'er yıl incelenmeyi beklemeye devam edecek, sonunda yine olan biz avukatlara olacak. Yoksa ben de hukukçuyum, o hakim de hukukçu. Bu gibi olumsuzlukları yok sayarak mesleğin sadece olumlu kısımlarını görmeye çalışmak, bozuk düzene uymaya çalışmaktan başka bir şey değil. Oysa ben düzenin sakat kısımlarının onarılmasını istiyorum. Mesleğimi icra ederken ancak bu şekilde mutlu olabilirim..
Old 27-12-2008, 19:20   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu gibi olumsuzlukları yok sayarak mesleğin sadece olumlu kısımlarını görmeye çalışmak, bozuk düzene uymaya çalışmaktan başka bir şey değil.

Bunu öneren yok. Sadece THS'de biraz araştırma yaparsanız, bozuk düzene uymayan meslektaşlarınızı göreceksiniz.

Alıntı:
Oysa ben düzenin sakat kısımlarının onarılmasını istiyorum.

Bu nedenle "yılgınlık" yok demiştim. Avukatların çalışacağı, "sakat kısımları" birilerinin gözüne sokacağı, "onarma" yöntemlerini konuşacağı meslek kuruluşlarında ve derneklerde öncelikle yer almalı ve mücadele edilmeli, diye düşünüyorum.
Old 31-12-2008, 16:12   #7
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
Mesleğimiz, Tanrının bize bir lütfudur. Ben Hukuk Fakültesini bitirdiğim için kendimi çok şanslı görüyorum. Bu nedenle, en ufak bir olumsuzlukta mesleği bırakmak gibi olağanüstü br tasarrufa girişmenin (hem mesleğin hayatla içiçe oluşu itibariyle hem de Türkiye'nin koşullarının zorluğu nedeniyle) uygun olmadığı düşüncesindeym.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekir: Hukukçular, ancak ölünce meslekten ayrılmış olurlar. Hukukçunun emeklisi de olmaz, müstafisi de.

Evet!
Old 12-01-2009, 15:25   #8
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
=Admin=Diğer mesleklerden farklı olarak adalet dağıtımı işinde bu "profesyonel bakış" bir teselli değil biliyorum, çünkü adaletsizliğe katlanamadığı için bu mesleklere yönelen kişiler için bu iş profesyonel bir kariyer olmanın ötesinde manevi bir anlama sahip.
Kesinlikle katılıyorum.Dilinize sağlık
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
çek sebebiyle para cezası av.seckinaksoy Meslektaşların Soruları 4 18-11-2008 16:33
Kanalizasyon sebebiyle yıkılan ev-acil cizre Meslektaşların Soruları 1 30-10-2008 12:17
Kota Ve Pozitif Ayrımcılık Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 30-03-2007 13:05
İstanbul Barosunda Kadınlara Yüzde 50 Kota! Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Haberleri 2 20-09-2006 23:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04568100 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.