Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yasal soygun...

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-12-2006, 14:21   #1
özgür

 
Varsayılan yasal soygun...

Müvekkilim borç olarak almış oldugu paranın bir kısmını ödüyor.Ancak hiç bir makbuz vs almıyor.Alacaklı alacağını tahsil için icra müdürlüğünde borç sebebi nakden diye gösterilen 7 örnek ödeme emri düzenliyor.Bu arada alacaklı tehdit ile müvekkilimin bir avukata vekalet vermeye zorluyor.

Vekalet ile icra takibinin yapıldığı gün daire de ödeme emri müvekkilimin vekili tarafından tebliğ alınıyor.İtiraz süresinden vazgeçiliyor.Bütün haklardan feragat ediliyor.Zaten vekaletname tamamen bir kişinin kayıtsız şartsız temlim almaya müsait bir şekilde hazırlanmış.Müvekkilim arabasıyla servis işi yapıyor.Takibin yapıldığı gün arabasına haciz konuyor ve arabanın trafikten meni tehdidiyle soygun başlamış oluyor.Akıl akıldan üstün ne yapabilirim acaba en etkili yol nedir?
Saygılarımla
Old 14-12-2006, 14:26   #2
özgür

 
Varsayılan

Ek olarak müvekkilim sürekli olarak tehdit edilmiş.Ailesine zarar gelmemesi için hiç bir şikayette bulunmamış.
Saygılarımla
Old 15-12-2006, 02:20   #3
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan geçersiz vazgeçme

Sayın Özgür,alacakların tehdit ile vekil tayini için borçluyu zorlaması,vekilin müvekkili aleyhine hareket etmesi (görevi kötüye kullanmak) suç teşkil etmektedir.Vekilin sürelerden feragatle icra takibindeki borcu kabul etmesi müvekkili aleyhine olduğundan öncelikle vekilin sorumluluğunu gerektirecektir.Ayrıca kanaatimce yargıtay da benimle aynı görüşte olmaktadırKanunla vaz edilen sürelerden bu somut olayın özelliğine göre icra takibinde itirazdan feragat yasal 7 günlük süre dolmadan yapılan feragat geçersizdir ve biliniz ki tebligatı vekile yapan icra memuru da bu eylemin içersindedir.Alacaklı ile icracı iyi anlaşmışlar anlaşılan .İcra memuru ,alacaklıya ve borçlu vekili hakkında cumhuriyet savcılığına şikayette bulunun.İcra hukuk mahkemesine müracatla ödeme emrine itiraz süresinden feragatin geçerli olmadığını öne sürerek icra müdürlüğünün muamelesini (haciz işlemini )şikayet edin.Birde müvekkilinize cesur olmayı tembihleyin.
Saygılarımla
Old 15-12-2006, 04:26   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:

Vekalet ile icra takibinin yapıldığı gün daire de ödeme emri müvekkilimin vekili tarafından tebliğ alınıyor.İtiraz süresinden vazgeçiliyor.Bütün haklardan feragat ediliyor.
İnsan "ne" için bu kadar düşebilir. Hangi Avukat bu kadar çılgın bu kadar pervasız davranabilir. Bu kadar mı ayağa düştü artık bu meslek. Öncelikle dosyaya sunulan vekaletnameden baroda sicil numarasına göre gerçekten Avukat olup olmadığını araştırmanızı tavsiye ederim.
Old 15-12-2006, 04:35   #5
ibreti

 
Varsayılan

Sn.Özgür Ekin;
Öncelikle müvekkilinizin verdiği bilgilerin doğru olup olmadığını, size karşı dürüst olup olmadığını çok iyi denetlemenizi öneririm. Benzer durumlarla karşılaştım, işi de üstlendim. Lakin sonuçta müvekkilimin alacaklısına ve bana karşı dürüst davranmadığın öğrendiğimde vaktin geçmiş olduğu durumlar oldu.
Belirttiğim durum dışındakileri zaten Sn.Kaan1 cevaplamış.

Kolay gelsin..
Old 15-12-2006, 09:27   #6
Kavaz

 
Varsayılan

Sayın ibreti;
Nasıl bir olay bu böyle?Alacaklının yaptıklarını anladım,sözde vekilinde anladım ama icra müdürüyle ne ilgisi var?Nasıl anlaşmış üçü birden.Hem icra müdürü niye anlaşsın ki?Onunla ilgisi yok.Şimdi neden herkesi şikayet etmek gerekmekte anlamadım.Hem şikayet edilse ne olacak?Nasıl ispatlanabilir?Hem sonra bir avukatın boyle bır seyi yapabılecegını aklım almaz.Sanırım avukatında olanlardan haberi yok.Ayrıca avukat zorla vekaletname almadı diye düşünüyorum.
Old 15-12-2006, 10:24   #7
özgür

 
Varsayılan

Arkadaslar müvekkilimi tanıyorumm, beni yanlış yönlendirecek kadar kötü biri değil, avukatı ve icra memurunu da tanıyorum, avukat bu işler ile hayatını kazanıyor,tek örnek bu değil yani, aynı zamanda icra müdürü de sürüldü .... herkes bu olayın içinde..
Aynı zamanda olaylar gerçek bundan kimsenin bir şüpsesi olmasın..isteyen arkadaslara detaylı bilgilerde verebilirim ancak suan ihtiyacım olan hukuki yorum ve çözüm şimdilik teşekkür ederim yazan herkese..
Old 15-12-2006, 10:36   #8
özgür

 
Varsayılan

Sayın ilkinç
yazdıklarınızı tekrar okuyunuz lütfen..
Old 15-12-2006, 12:09   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Özgür Ekin,

Avukata verilen vekaletnamenin tarihi, içeriği ve takip tarihi nedir?
Old 15-12-2006, 14:09   #10
avukat1980

 
Varsayılan vekalet

Vekil vekil edenin menfaatlerine uygun davranmak zorundadır.aksi muameleler batıldır...
Old 15-12-2006, 14:11   #11
Kavaz

 
Varsayılan

Sayın Ekin;
Ne yazdığımı biliyorum.Herhangi bir kişiyi suçlamıyorum.Avuaktın durumu beni bu şekilde düşünmeye yönlendirdi.Ona inanamadım.Ancak sanırım su an dahi iyi oldu.Saygılar...
Old 15-12-2006, 14:30   #12
ibreti

 
Varsayılan

Aklıma şu soru takıldı;
Alacaklı A,
1-Borçluyu uzun süredir tehdit ediyor,...
2-Borçlu bir kısım borcu ödemiş; fakat alacaklı makbuz vermiyor,...
3-Borçlu, alacaklı A'nın tehdidi ile notere gidiyor ve bir avukata vekaletname çıkartıyor,...
4-Alacaklının avukatı borçlu aleyhine icra takibi yapıyor,...
5-Gerçekte alacaklı lehine ve fakat görünüşte borçlu lehine hareket eden diğer avukat icra müdürlüğüne gelerek ödeme emrini tebellüğ ediyor ve sürelerden feragat ederek takibi kesinleştiriyor,...
6-İcra müdürü de bu işe çanak tutuyor...
Tüm bunlar ne için? Borçlunun adına kayıtlı bir aracın haczi için!!!
Yani sırf alacaklı hakkkı olmayan bir alacağı usulsüz olarak alsın diye,
İki tane avukat, bir tane icra memuru ve hatta tehdit altında bulunan birisinin irade dışı vekaletnamesini düzenlemekle Noter yağma suçu işliyor!!!
Olacak iş mi bu?
Bütün bu karmakarışık ilişkiler yumağını ördüğü iddia edilen kişiler akıl yoksunu mu?
Noterde vekaletnameyi tehdit ederek çıkartabilen kişi, aynı noterde o aracın alacaklıya satışını düzenleyemez miydi? Bu kadar kolay bir işlem var iken ne diye onca hengameyi oluştursun ki?

Henüz aklımı kaybetmedim.
Şu işin doğrusunu anlatsınlar da el birliği ile çözüm üretelim!

Saygılarımla...
Old 15-12-2006, 19:28   #13
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Benim Teorim

Alacaklı A faizle para satan bir mafyözdür. Borçlu B şu veya bu nedenle ödeme gücünün üstünde bir para ve faiz yükü altına girmiştir. Borçlu (B) Alacaklı (A) ya bedeli yazılmamış bir senet verir. Ancak şifahen aylık ödeme miktarı belirlenmiştir. (B)Bu taksitleri aksatınca (A) tehdit etmeye başlar.(Silaha gerek yok)

Alacaklı (A) bu işin profesyonelidir. Onu hukuken yönlendiren bir avukatı da bulunmaktadır. Daha önce yaptıkları gibi,muhtemelen kendi arkadaşı olan bir avukata vekaletname çıkarmak istenir. Noterde tehdit etmeye gerek yoktur. Borçlu (B) elinde açık senedi olan alacaklı (A) nın her istediğini yapacak durumdadır. Noterin olaydan haberi dahi yoktur.

Alacaklı(A) ve vekili işi aceleye getirmelidir. Çünkü B nin minibüsünden başkaca malvarlığı yoktur. Bu arada elinden çıkarırsa parasını nasıl tahsil edecektir. B 'i yaralamak veya öldürmek onların işine gelmemektedir. Amaç parayı kurtarmaktır. İşte bu arada B nin aracı bir başkasına devretmesini engellemek lazımdır. Avukatlar aracılığıyla sürelerden feragat edilip, minibüse haciz koydurulur. Ohh...Alacak garanti altına alınmıştır.

Aracın noterden devrini almak gereksiz bir işlemdir. Çünkü araç servis olarak çalıştığı müddetçe, faiz geliri tahsil edilebilicektir. İneği sağmak yerine, kesip etini satmak akıllıca değildir.

İcra Müdürüne ise, mutad danışıklı bir icra takibi olduğu söylenmiştir. Müdürün yaptığı meşru değildir ama yasaldır. Alan razı veren razı ise kendisine nedir?

Ama B hacizden sonra ya birileri tarafından uyarılmıştır ya da kendi uyanmıştır. Sonuçta elindeki tüm varlığı gitmek üzeredir. Bütün korkusunu yenerek Sayın av.özgür ekin'e gitmiştir. O ise, sanırım bir takım bilgileri gereksizdir diyerek bizle paylaşmamıştır.

Benim senaryom da bu şekildedir. Oscar almaz ama işe yarabilir...

Saygılarımla
Old 15-12-2006, 20:10   #14
ibreti

 
Varsayılan

Mademki çözüm aranıyor, olaya farklı pencerelerden bakalım

Olayın Sn.Suat Ergin'in anlattığı biçimi ile değerlendirmesini yaparsak;
1)Borçlu B, "senede karşı senetle ispat yükümü" nedeni ile alacaklı A'ya karşı çok fazla bir savunma imkanına sahip değil.
2)Talimatı ve rızası dışında ödeme emrini alıp, borcu kabul eden avukatına hem savcılık vasıtası ile hem de avukatın bağlı bulunduğu Baro vasıtası ile "Sayın avukatım, benim talimatım olmadan böyle bir işi neden yaptın?" diye sorabilir. Ancak, ortada bir senet ve senede dayalı takip var iken, avukatın ceza alması dışında fazla bir çözüm getirmez.

-----------------

Mademki tartışıyoruz;
Olaya B'nin A dışındaki alacaklıları açısından bakıldığında durum farklı görünüyor;
Şöyleki;
-Aslında alacaklı görünen A ve borçlu görünen B arkadaş.
-Benim müvekkilim olan C ve D ise B'den alacaklı.
-A ve B kendi aralarında anlaşıp, benim müvekkillerimin alacağını almasının önüne geçmek istiyorlar. Bunun için de "Bu işi en iyi avukatlar bilir" deyip avukatlara gidiyorlar. Birisi borçlu olmadığı halde bir senet veriyor, öteki de alıyor. Danışıklı olarak bu senedi icra takibine koyup, aynı gün ödeme emrini alıp, itirazlardan ve sürelerden feragat edip, haciz işlemini yapıyorlar. Haczin danışıklı olduğu ap açık ortada. Tarafların acelesi varki, ödeme emrinin tebliğe çıkarılmasını ve tebliğ olmasını bile bekleyememişler,
Doğal olarak benim müvekkilim olan C ve D'nin danışıklı olduğu ap açık ortada olan ve hiç bir borca dayanmayan bu haciz ve takip işlemini dava edip, iptal ettirme hak ve yetkisi var. İİK.m.277 kapsamında tipik bir aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davası
Old 15-12-2006, 20:19   #15
özgür

 
Varsayılan

Olay Suat beyin aktardığının aynıdır.Ne eksik nede fazla.ayrıca takip 09.02.2006 günü açılmıştır.noter hariç herkes yaptıgı işlemin farkındadır.Çözüm bekliyorum lütfen..
Old 15-12-2006, 21:57   #16
Av.mdogan

 
Varsayılan

Borçlu vekilinin sürelerden feragat etmesi görev sorumluluğunu doğurur, cumhurıyet savcılıgına dilekçe verilerek ve hukuk mahkemesinde tazminat davası acılarak bu sorun aşılabılır,Ancak benim anlamadığım bu tür avukatları çoğalması,herkes kısa yoldan zengin olmanın peşinde yozlaşma söz konusu.Allah yardımcımız olsun
Old 15-12-2006, 22:37   #17
hukukcu

 
Varsayılan Bu uygulama yıllardan beri hemen hemen her icra dairesinde uygulanıyor.

Herhangi bir icra müdürlüğüne gidin. "Tefeci dosyaları" veya "galerici - araç haczi" dosyaları deyin. Hemen size onlarca dosya göstersinler.

Yasal kılıfa sokulmuş uygulama yıllardan beri uygulanıyor. Sn. Özgür Ekin'in bahsettiği olayla örtüşür mü bilmem.

Genellikle galerici diye geçinen tefecilerin çok başvurduğu bir yöntemdir. Galeriden araç aldığınızda da uygulanır. Tefeciye gittiğinizde borç verilen miktar karşılığında aracınıza haciz koyarlar. Rehinle, teminatla, senetle uğraşılacağına en sağlam yöntem olarak görülmektedir. Hem pratiktir (!!!), hem de masrafı azdır.

İcra dairesinden bu tür dosyaları alıp incelediğinizde, açılan taleplerin ve icra müdürü tarafından altına yazılan kararın bile, maktu ve daktilo yazısıyla önceden hazırlanmış olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz. Bu maktu talep ve karar tutanağında, borçlu vekili gelir, borca itiraz etmediğini ve süreden vazgeçtiğini beyan eder. Alacaklı vekili ise araca haciz konmasını ister. Müdür de yasaya uygun bu talebe karşı karar verir ve araç haciz müzekkeresini imzalar. Müzekkere trafik müdürlüğüne verildiğinde iş biter. Bu dosyalar, borç ödendiği müddetçe 1 yıl ellenmez. 1 yılın bitimine az bir süre kala dosya ve haciz düşmesin diye satış avansı yatırılır.

Borç ödenirse, avukat tarafından bir haciz fekki müzekkeresi borçlunun eline tutuşturulur ve iş biter.

Dolayısıyla, Sn. Av. Suat Ergin'in teorisi doğrudur. Hatta teori değil bizatihi kanundur.
Old 21-12-2006, 23:57   #18
baruter

 
Varsayılan

Bu dosyalar nedeniyle üç sene önce tüm Z.Burnu icrası dağıtıldı, şimdi aynı yöntem Şişli icralarında.

Feragatı (yasal olsa da olmasada) icra müdürünün kabul etmemesi lazım. Örneğin Bakırköy icraları kabul etmiyor.

Av.Alper Kutluer
Old 22-12-2006, 10:27   #19
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.özgür ekin
Olay Suat beyin aktardığının aynıdır.Ne eksik nede fazla.ayrıca takip 09.02.2006 günü açılmıştır.noter hariç herkes yaptıgı işlemin farkındadır.Çözüm bekliyorum lütfen..

Sayın Ekin,
Bu tür olaylarla sık sık karşılaşıyor olduk.Ekonomik çöküşle birlikte ahlaki çöküşünde bir yansıması bu kanımca..
Sorunun cevabı ise Borçlar kanunu genel hükümlerinde belirlenen vekilin sorumluluğuna göre cevaplandırılmalı diye düşünüyorum.
Vekil,vekalet görevini ifa ederken Borçlar kanunu 390 ve devamı maddelerinde belirlenen sorumluluklarını da yerine getirmek zorundadır.Bir anlamda kendisine asilden daha büyük sorumluluklar yüklenmiştir.Örneğin asilin gayrımenkulünü düşük değerle satma özgürlüğü varken vekilin bu eylemi gerçekleştirmesi halinde özen ve sadakat borcuna riayet etmemiş olur ve sorumluluktan kurtulamaz.Kurtulabilmesi için bu yönde talimat alındığı hususunda asilden alınmış yazılı belgeye ihtiyacı vardır.
Kanımca öncelikle müvekkilinizle aranızda gayet ayrıntılı bir sözleşme ve yetki belgesi düzenlemelisiniz.Çünkü olayınız gerçek yada değil,sonuç itibarıyla her türlü eylemi gerçekleştirdikten sonra başka bir avukata danışmaya ve açacağı davalarla ile yaptığı işlemlerden kurtulmaya çalışan bir müvekkil görüntüsü var karşınızda...
Olayın çözümü için karşınıza alacağınız muhataba göre değişen İki yol var.Bunlardan birincisi;Muhatap olarak avukatı karşınıza almak,
Yikarıda belirttiğim şekilde müvekkilinizle aranızda düzenleyeceğiniz yetki belgesinde vekaletin hile ile alındığı hususuna girillmeksizin avukatın vekillik görevine aykırı yaptığı işlemlerden dolayı uğranılan zararlar kendisinden talep edilecek. Savcılık şikayetleri,açılacak tazminat davaları hususunda yazılı yetki alın.Yarın bir gün aynı olayla karşılaşmamanız için yetki belgenizi ayrıntılı olarak almanızda fayda olacağını düşünüyorum.
Avukatın vekillik görevini kötüye kullanıp itiraz etmeksizin takibi kesinleştirmesi eyleminin suç teşkil etmesi bir yana müvekkilinizin zarara uğratıldığınızdan bahisle suç duyurusunda bulunun.(Dilekçe asıllarına onayladığı hususunda müvekkilinizin imzasını alın)
Ardından artık elinizde karşı taraf aleyhine hiç belge olmadığından ve vekilin yaptığı tüm işlemler asil üzerinde sonuç doğurduğundan tazminat davalarını vekile karşı yöneltin.Çünkü ne kadar kayıtsız şartsız vekaletname alınırsa alınsın kanunun açıkça emrettiği hususlara vekilin dikkat etmesi gerekiyor.(özen-sadakat-dikkat-görevin layıkı ile yapılması vs vs)

İkinci yol ise;
Takibin kötüniyetli olarak yapıldığı,vekaletnamenin hile ile alındığı,takibin vekille kötüniyetli olarak kesinleştirilip müvekkilinizin hata-hile-ikrah ile kötü duruma düşürüldüğü,takibin kendi bilgisi dışında kesinleştirildiği,bu arada ailesi ve kendisinin tehdite uğradığından işlemleri geri alamadığı,aracının haczedildiği ve zarara uğratıldığı korkutmanın hala devam etmesine rağmen artık kaybedecek fazla bir şeyi kalmadığı vsvs tazminat davaları ve yine suç duyurusuna bulunabilirsiniz.Borçlar kanunu hükümlerine göre hata-hile-ikrah tanıkla ispat edilebiliyor.Yazılı belgeye ihtiyacınız yok.
Ancak hata-hile-ikrah ta (BK genel hükümler) dikkat edilecek nokta bir ay ve sonuçta bir yıllık hak düşürücü süreler konusudur.
Çünkü hata ve hile yada ikrah ile yapılan işlemde,hile ve ikrahın kalktığı yada öğrenildiği tarihten itibaren bu hak düşürücü sürüler içinde işlemi iptal ettirmek hususunda talepte yada şikayette bulunulmaz ise artık bu iddialarla iptal davaları açmak mümkün değildir.Yargıtay,ikrahta endişenin ortadan kalktığı ve kendisini güven içinde hissettiği andan itibaren sürenin başladığını bildirmektedir
Yine dikkat edilmesi gereken bir başka husus "Kaybedecek hiç bir şeyi olmayan insanlara dikkat edilmesi gerektiğidir."
Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/10929

K. 1995/11812

T. 26.12.1995

• TAZMİNAT DAVASI (Vekilin Davayı Geç Açması Nedeniyle Uğranılan Zarar )

• VEKİLİN ÖZEN BORCU ( İşin Başarılı Olması İçin Hayat Deneyimlerine ve İşlerin Normal Oluşuna Göre Gerekli Girişim ve Davranışlarda Bulunmasının Gerekmesi )

• AVUKATIN ÖZEN BORCUNU YERİNE GETİRMEMESİ ( Dava Süresini Korumak İçin Gerekli İşlemleri Yapmaması )

818/m.390


ÖZET :Vekilin işin başarılı olması için hayat deneyimlerine ve işlerin normal oluşuna göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması ve başarılı sonucu engelleyecek davranışlardan kaçınması basiretli hareket etmesi özen borcunun konusunu teşkil eder. Bir avukatın dava süresini korumak için başvurduğu yolun yeterli olmadığını kestiremeyip ihtiyatsızca hareket ederek süreyi kaçırması özen borcunun gereği gibi ifa edilmeyişine ilişkin bir olgu olarak kabul edilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacılar, ortak miras bırakanları Ali Değirmenci’nin kamulaştırma bedelinin artırılması davası açmak üzere davalı avukatı vekil atadığını oysa davalının gerekli özeni göstermeyip davayı geç açmak suretiyle reddine neden olduğunu öne sürerek 42.026.000 TL. giderimin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, miras bırakan tarafından vekaletnamenin 2.7.1991 günü verildiğini ve kamulaştırma evrakının aynı gün tebliğ edildiğinin söylendiğini gösterilen evrak üzerinde tebliğ tarihinin yazılı olmaması nedeniyle beyana itibar ederek dava açmak için daha uzunca bir süre bulunduğu düşüncesiyle önce delil tesbiti yaptırdığını daha sonra da davayı açtığını gerekli özeni gösterdiğini savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davalının kusuru bulunmadığı kabul edilmiş davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava hukuksal nitelikçe Vekilinn özen borcunun gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan giderim talebine ilişkindir.Vekil işin başarılı olması için hayat deneyimlerine ve işlerin normal oluşuna göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması ve başarılı sonucu engelleyecek davranışlardan kaçınması basiretli hareket etmesi özen borcunun konusunu teşkil eder. Bir avukatın dava süresini korumak için başvurduğu yolun yeterli olmadığını kestiremeyip ihtiyatsızca hareket ederek süreyi kaçırması özen borcunun gereği gibi ifa edilmeyişine ilişkin bir olgu olarak kabul edilmelidir. Nitekim avukatın görevi olayları mantıki şekilde değerlendirerek işin türü ve ağırlığına göre öngörülmesi gerekli bütün yönleri dikkate almaktır. Açıklanan hukuk kuralları ışığında olaya bakıldığında davalı avukatın vekaletnamenin verildiği günde kamulaştırma tebligatının tebliğ edildiğini bildirmesine inanarak hareket ettiği cevap dilekçesindeki savunmasından açıkça anlaşılmaktadır. Oysa davalı ihtiyatı ve temkinli hareket etmek mesleki bilgilerini de değerlendirerek davacıların miras bırakanlarının bu sözlerine güven duymadan araştırmaya başvurmadan ihtiyatsız bir şekilde vakit geçirmesi ve daha sonra sükutu hak süresini kaçırarak dava açması özen yükümlülüğüne aykırı bir davranıştır. Kaldı ki, davalının bu savunması yeterli ve yasal bir delille de kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca davalının kural olarak sorumluluğu kabul edilmeli dava vaktinde açılsa idi ne derece kazanılması olası bulunduğu saptanmalı delil ve karşı delilleri toplanmalı gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmalı hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.12.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

4. CEZA DAİRESİ

E. 2001/2699

K. 2001/4707

T. 24.4.2001

• AVUKAT SANIĞIN GÖREVDE YETKİYİ KÖTÜYE KULLANMASI ( Sanığın Doğruluk ve Güvene Yakışmayacak Davranışlarda Bulunması )

• GÖREVDE YETKİYİ KÖTÜYE KULLANMA ( Avukat Olan Sanığın Doğruluk ve Güvene Yakışmayacak Davranışlarda Bulunması )

765/m.240/1

1136/m.34


ÖZET : Avukat olan sanığın, vekiledeni katılan tarafından borçlu kişiden tahsil etmesi için kendisine verilen iki adet bonoyu, karşı tarafın takas defini önlemek amacıyla hileli yola saparak 3. Kişiye ciro ettirip katılanı ciranta borçlusu durumuna sokarak aleyhine icra takibine geçip 1136 sayılı yasanın 34. Maddesinde öngörülen "... Doğruluk... Güvene" yakışmayacak davranışlarda bulunarak "görevde yetkiyi kötüye kullanma" suçunu işlemesi nedeniyle cezalandırılması gerekir.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; avukat olan sanığın, katılan İhsan'ın borçlusu M.Salih'den alıp vekaleten tahsil etmesi için kendisine verdiği 56 Milyon TL. tutarındaki 2 adet bonoyu, anılan M.Salih'in de katılandan 62 milyon TL. değerinde bonoyla alacaklı olması karşısında, onun takas defiini ileri sürmesini önlemek amacıyla hileli ve muvazalı yola saparak üçüncü kişi Kemal'e ciro ettirip katılanı ciranta borçlusu durumuna sokarak aleyhine icra takibine geçip, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 34. maddesinde öngörülen "... doğruluk ... güvene" yakışmayacak davranışlarda bulunarak görevde yetkiyi kötüye kullandığı gözetilmeden, TCY.nın 240/1. maddesi uyarınca hükümlülüğü yerine müvekkiline sağladığı yarara ilişkin kanıtlarda gösterilip açıklanmadan, onun zarar görmesini önlediği gerekçesiyle beraat kararı verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve katılan İhsan'ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle ( HÜKMÜN BOZULMASINA ), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24.4.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-12-2006, 17:00   #20
Av_Ece Altunay Önal

 
Varsayılan

Yeni öğrendiğim bir prosedürü aktarmak istiyorum(Ağır Cezada görülen bir dava tecrübe edinmeme vesile oldu);
Kimileri bunu meslek edinmiş meğerse.Birine yüklü miktarda borç para vermeden önce ilamsız takip yapılıyor ve parayı verecek olan kişiyle alacak olan kişilerin vekilleri birlikte icra dairesine gidiyorlar.Takip başlatılıyor ve parayı alacak olan kişinin yani borçlunun vekili tebligatı müdürün huzurunda alıyor ve borcu kabul edip itiraz hakkından feragat ediyor . Bu arada parayı verecek olan kişiye yani alacaklıya bir mal varlığı (araba/gayrimenkul) teminat gösterildiğinden hemen üzerine haciz şerhi işletiliyor. Bu işlemler bittikten sonra ancak borçlunun istediği para veriliyor böylelikle senet almaya da gerek kalmıyor çünkü takip zaten kesinleşmiş oluyor. Sanırım av.özgür ekin'in de anlattığı durum aynı.yani bu iş anlaşmalı bir iş,hileli değil.Ama tabi borçlu ödediği kısım için makbuz v.s. almadıysa alacaklı rahatlıkla takibine tüm alacak üzerinden devam eder..
Old 27-12-2006, 17:02   #21
Av_Ece Altunay Önal

 
Varsayılan

Yazdıklarım zaten yazılmış önceden benimkisi de biraz acemi heyecanı oldu galiba
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ötanazi: Yasal Mı? Cumok Hukuk Sohbetleri 54 24-06-2011 21:26
Yasal Faiz Av.Özgül Meslektaşların Soruları 9 31-01-2007 15:00
Yasal Faiz gunergok Hukuk Sohbetleri 28 28-01-2007 02:42
İnternet Bankacılığı ve Soygun hukukçu42 Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 1 18-09-2006 10:15
Yasal Faiz Nur Hukuk Soruları Arşivi 11 15-05-2006 18:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09158897 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.