Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vekalet Ücreti İçin Müvekkilden Bono Alınabilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-12-2011, 16:40   #1
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan Vekalet Ücreti İçin Müvekkilden Bono Alınabilir mi?

Vekalet ücreti için Bono alınamaz şeklinde bir genel kabul var. Bu konuda yeterince açıklayıcı ve ikna edici gerekçeler bulamadım. Sadece Avukatlık Mesleği ile bağdaşmayacağı nedenine dayalı Baro tarafından ceza verilebileceğine dair beyanlar mevcut. Ancak vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yoluda Bono almak. Bono alınmış ise sadece bu gerekçe ile iptali sağlanabilir mi? Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.Saygılar...
Old 09-12-2011, 16:54   #2
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GÜLSÜM ÖNAL
Vekalet ücreti için Bono alınamaz şeklinde bir genel kabul var. Bu konuda yeterince açıklayıcı ve ikna edici gerekçeler bulamadım. Sadece Avukatlık Mesleği ile bağdaşmayacağı nedenine dayalı Baro tarafından ceza verilebileceğine dair beyanlar mevcut. Ancak vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yoluda Bono almak. Bono alınmış ise sadece bu gerekçe ile iptali sağlanabilir mi? Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.Saygılar...

Böyle bir gerekçe ile bononun iptal edilebilmesi mümkün olamayacağını, vekalet ücreti için bono alınabileceğini düşünüyorum.
Old 09-12-2011, 17:20   #3
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

Tarih - Esas No - Karar No Konu T. 19.12.2008
E. 2008/365
K. 2008/497
* Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasına anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda her iki tarafın müteselsil borçlu sayılması
(1136 sayılı Av. K. m. 165, 174/2)



Şikayetli avukatın, alacaklı M.B. vekili olarak . İcra Müdürlüğü’nün 2006/… sayılı dosyası ile şikayetçi aleyhine takip yaptığı, şikayetçinin alacaklı ile anlaşarak 14 bin TL ödeme yaptığı ve 05.10.2006 tarihli feragatnamenin düzenlendiği, şikayetli avukatın aynı tarihli azilname ile azledildiği halde daha sonra şikayetçinin evine hacze gittiği, kendisine feragatname ve azilnamenin borçlu/şikayetçi tarafından gösterilmesine rağmen haciz yapılmak istediği, bu zorunluluk altında şikayetli avukat lehine düzenlenmiş 1.950,00 TL’lik senet verildiği, bu senedin yakınlarına ciro edilerek icra takibi yapıldığı iddiaları ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Dosyada içindeki . İcra Müdürlüğü’nün 2006/… sayılı icra dosyasının incelenmesinde, şikayetli avukatın 02.02.2006 tarihinde işlemiş faiz ve masraf dahil toplam 11.144,12 TL alacak için takip başlattığı, takibin kesinleştiği, borçlu/şikayetçinin evinde menkul haczi yapıldığı, Emekli Sandığı’na yazı yazıldığı ve işlemlerin sürdüğü, 19.10.2006 tarihinde menkul haczi için borçlunun evine gidildiğinde borç tutarının 14.501,00 TL’nı bulmuş olduğu, şikayetlinin haciz talebi üzerine borçlu/şikayetçinin . Noterliği’nin 05.10.2006 tarihli azilnamesini ibraz ettiği, şikayetlinin azilden yeni haberi olduğunu bildirdiği, vekalet ücreti ve masraflar karşılığı olarak şikayetçi/borçludan 1.950,00 TL tutarlı senet alarak başka işlem yapılmamasını talep ettiği, takibin bu aşamada kaldığı görülmektedir.

Şikayet dilekçesine ekli olan ve . İcra Müdürlüğü’ne hitaben yazılmış, borçlunun 14 bin TL ödediği ve takipten feragat edildiğine dair alacaklı M.B. imzalı dilekçe ise, icra dosyasında bulunmamaktadır.

Azilnamenin, dosyadaki tebliğ evrakına göre şikâyetli avukata 21.10.2006 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.

Bu durumda, şikayetli avukatın, azilnameden sonra ve azil edildiğini bilerek yetkisiz işlem yaptığından söz edilemez ve zaten disiplin kovuşturması bu nedene dayalı olarak açılmamıştır.

İcra tutanağında, şikayetli avukatın, borçludan avukatlık ücreti ve masraflara karşılık 1.950,00 TL tutarlı senet aldığını beyan ettiği görülmektedir. Haciz tutanağında alacaklı vekili ile borçlu, iki polis memuru ve taksi şoförünün imzaları da bulunmaktadır. Bu heyet huzurunda şikayetli avukatın zor altında bırakarak borçludan senet aldığının kabulü mümkün değildir.

Avukatlık Yasası’nın 174/2 maddesi, haksız azil halinde avukat ücretinin ödenmesini düzenlemektedir. Ancak, kovuşturma konusu olayda sadece azil değil, borçlu ile alacaklının avukatın bilgisi dışında anlaşarak sulhen alacağı tahsil etmeleri ve feragatname düzenlenmesi de söz konusudur. Şikayetli avukat azledilmemiş olsa dahi, alacaklının haricen takip konusu alacağı tahsil etmesi ile icra işlemleri konusuz kalmakta ve takibe devam imkanı bulunmamaktadır.

Avukatlık Yasası’nın 165. maddesine göre “Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasına anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” Bu hüküm tarafların anlaşmaları suretiyle ihtilafın ortadan kaldırılması halinde avukatlık ücretinin güvencesini oluşturan bir düzenlemedir. Bu hüküm karşısında, avukatlık ücretinde zaten borçlu da alacaklı ile birlikte avukata karşı müteselsil sorumlu bulunduğuna göre, borçludan ve görevli memurların huzurunda ve rızası ile alındığı anlaşılan avukatlık ücretine ilişkin senedin alınmasında, Avukatlık Yasası ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’na aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulunun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiş ve kararın kaldırılarak, şikâyetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının kabulü ile K. Barosu Disiplin Kurulu’nun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının kaldırılmasına, yeniden incelemeyi gerektirir bir husus bulunmadığından şikayetli avukat M.E.A hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına oybirliği ile karar verildi.
Old 09-12-2011, 22:48   #4
Avukat Ramazan

 
Varsayılan

aldım hatta icra yoluyla tahsil ettim bence geçerlidir
Old 09-12-2011, 23:44   #5
carlito

 
Varsayılan Avukat mı? Tüccar mı?

Kesinlikle Etik Olmadığını Düşünmekteyim.
Ben almadım,almam , almayacağım da..

Bu Konu Başlığı altında anket düzenlenmeli bence..
Old 10-12-2011, 08:27   #6
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GÜLSÜM ÖNAL
Vekalet ücreti için Bono alınamaz şeklinde bir genel kabul var. Bu konuda yeterince açıklayıcı ve ikna edici gerekçeler bulamadım. Sadece Avukatlık Mesleği ile bağdaşmayacağı nedenine dayalı Baro tarafından ceza verilebileceğine dair beyanlar mevcut. Ancak vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yoluda Bono almak. Bono alınmış ise sadece bu gerekçe ile iptali sağlanabilir mi? Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.Saygılar...

Sayın meslektaşım,
"Vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yolunun müvekkilden bono almak olduğu" kanısına nereden varıyorsunuz?
Bence avukat, müvekkilinden vekalet ücreti alacağı için kıymetli evrak almamalı, avukatlık ücret sözleşmesi yapıp bir suretini de müvekkiline vermelidir.
Avukatlık ücreti için müvekkilden kıymetli evrak alınmasının, Avukatlık Meslek Kuralları'nın 4. maddesine aykırı olduğu kanısındayım. Zira kıymetli evrak sebepten mücerrettir ve tedavül edebilir, müvekkil açısından "avukatın ayrıca vekalet ücreti alacağını talep etme" riskini doğurur. Bu nedenle mesleğin saygınlığını zedeler.
Yasamız avukatlık ücreti konusunda avukatı yeterince güvenceye almıştır. Bu nedenle avukatlık ücreti için kıymetli evrak alınmasına gerek de yoktur. Doğru ve meslek kurallarına uygun olan, avukatlık ücret sözleşmesi yapmaktır.

Alıntı:
Yazan İlhan_ERDEN
TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

Tarih - Esas No - Karar No Konu T. 19.12.2008
E. 2008/365
K. 2008/497
* Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasına anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda her iki tarafın müteselsil borçlu sayılması
(1136 sayılı Av. K. m. 165, 174/2)



Şikayetli avukatın, alacaklı M.B. vekili olarak . İcra Müdürlüğünün 2006/ sayılı dosyası ile şikayetçi aleyhine takip yaptığı, şikayetçinin alacaklı ile anlaşarak 14 bin TL ödeme yaptığı ve 05.10.2006 tarihli feragatnamenin düzenlendiği, şikayetli avukatın aynı tarihli azilname ile azledildiği halde daha sonra şikayetçinin evine hacze gittiği, kendisine feragatname ve azilnamenin borçlu/şikayetçi tarafından gösterilmesine rağmen haciz yapılmak istediği, bu zorunluluk altında şikayetli avukat lehine düzenlenmiş 1.950,00 TLlik senet verildiği, bu senedin yakınlarına ciro edilerek icra takibi yapıldığı iddiaları ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Dosyada içindeki . İcra Müdürlüğünün 2006/ sayılı icra dosyasının incelenmesinde, şikayetli avukatın 02.02.2006 tarihinde işlemiş faiz ve masraf dahil toplam 11.144,12 TL alacak için takip başlattığı, takibin kesinleştiği, borçlu/şikayetçinin evinde menkul haczi yapıldığı, Emekli Sandığına yazı yazıldığı ve işlemlerin sürdüğü, 19.10.2006 tarihinde menkul haczi için borçlunun evine gidildiğinde borç tutarının 14.501,00 TLnı bulmuş olduğu, şikayetlinin haciz talebi üzerine borçlu/şikayetçinin . Noterliğinin 05.10.2006 tarihli azilnamesini ibraz ettiği, şikayetlinin azilden yeni haberi olduğunu bildirdiği, vekalet ücreti ve masraflar karşılığı olarak şikayetçi/borçludan 1.950,00 TL tutarlı senet alarak başka işlem yapılmamasını talep ettiği, takibin bu aşamada kaldığı görülmektedir.

Şikayet dilekçesine ekli olan ve . İcra Müdürlüğüne hitaben yazılmış, borçlunun 14 bin TL ödediği ve takipten feragat edildiğine dair alacaklı M.B. imzalı dilekçe ise, icra dosyasında bulunmamaktadır.

Azilnamenin, dosyadaki tebliğ evrakına göre şikâyetli avukata 21.10.2006 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.

Bu durumda, şikayetli avukatın, azilnameden sonra ve azil edildiğini bilerek yetkisiz işlem yaptığından söz edilemez ve zaten disiplin kovuşturması bu nedene dayalı olarak açılmamıştır.

İcra tutanağında, şikayetli avukatın, borçludan avukatlık ücreti ve masraflara karşılık 1.950,00 TL tutarlı senet aldığını beyan ettiği görülmektedir. Haciz tutanağında alacaklı vekili ile borçlu, iki polis memuru ve taksi şoförünün imzaları da bulunmaktadır. Bu heyet huzurunda şikayetli avukatın zor altında bırakarak borçludan senet aldığının kabulü mümkün değildir.

Avukatlık Yasasının 174/2 maddesi, haksız azil halinde avukat ücretinin ödenmesini düzenlemektedir. Ancak, kovuşturma konusu olayda sadece azil değil, borçlu ile alacaklının avukatın bilgisi dışında anlaşarak sulhen alacağı tahsil etmeleri ve feragatname düzenlenmesi de söz konusudur. Şikayetli avukat azledilmemiş olsa dahi, alacaklının haricen takip konusu alacağı tahsil etmesi ile icra işlemleri konusuz kalmakta ve takibe devam imkanı bulunmamaktadır.

Avukatlık Yasasının 165. maddesine göre Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasına anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar. Bu hüküm tarafların anlaşmaları suretiyle ihtilafın ortadan kaldırılması halinde avukatlık ücretinin güvencesini oluşturan bir düzenlemedir. Bu hüküm karşısında, avukatlık ücretinde zaten borçlu da alacaklı ile birlikte avukata karşı müteselsil sorumlu bulunduğuna göre, borçludan ve görevli memurların huzurunda ve rızası ile alındığı anlaşılan avukatlık ücretine ilişkin senedin alınmasında, Avukatlık Yasası ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulunun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiş ve kararın kaldırılarak, şikâyetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının kabulü ile K. Barosu Disiplin Kurulunun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının kaldırılmasına, yeniden incelemeyi gerektirir bir husus bulunmadığından şikayetli avukat M.E.A hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına oybirliği ile karar verildi.

Sayın Erden,
Bu TBB Disiplin Kurulu kararının sorulan soru ile ilgisi bulunmamaktadır. Soruda avukatın kendi müvekkilinden bono alınması sözkonusu iken, bu karara konu olayda avukat, Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesi uyarınca vekalet ücretinin ödenmesi konusunda müteselsil borçlu sayılan karşı taraftan (borçludan) bono almıştır. Bu nedenle kararda salt altını çizdiğiniz bölümün dikkate alınması yanıltıcıdır.
Old 10-12-2011, 09:03   #7
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Vatandaş (İş sahibi) Büroya gelmiş, boşanmak istiyor.
Avukat:- Tamamını peşin isterim, bu kalabalık Şehirde, Adliyeye gidip gelmem, bir günümü alıyor.Esasen, istediğim ücret de makuldür.
Vatandaş:- Tamam Avukat Bey, rica etsem, yarısını şimdi peşin, diğer yarısına da bir aylık bono imzalasam ?
Avukat:- Pekalâ, mâdem durumun müsait değil, istediğin gibi olsun........
Ne varmış ki, bunda? Bono, yasal, meşrû ve kıymetli bir şeydir; onda, hak tecessüm eder (m. 557).
Old 10-12-2011, 09:49   #8
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın meslektaşım,
"Vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yolunun müvekkilden bono almak olduğu" kanısına nereden varıyorsunuz?
Bence avukat, müvekkilinden vekalet ücreti alacağı için kıymetli evrak almamalı, avukatlık ücret sözleşmesi yapıp bir suretini de müvekkiline vermelidir.
Avukatlık ücreti için müvekkilden kıymetli evrak alınmasının, Avukatlık Meslek Kuralları'nın 4. maddesine aykırı olduğu kanısındayım. Zira kıymetli evrak sebepten mücerrettir ve tedavül edebilir, müvekkil açısından "avukatın ayrıca vekalet ücreti alacağını talep etme" riskini doğurur. Bu nedenle mesleğin saygınlığını zedeler.
Yasamız avukatlık ücreti konusunda avukatı yeterince güvenceye almıştır. Bu nedenle avukatlık ücreti için kıymetli evrak alınmasına gerek de yoktur. Doğru ve meslek kurallarına uygun olan, avukatlık ücret sözleşmesi yapmaktır.



Sayın Erden,
Bu TBB Disiplin Kurulu kararının sorulan soru ile ilgisi bulunmamaktadır. Soruda avukatın kendi müvekkilinden bono alınması sözkonusu iken, bu karara konu olayda avukat, Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesi uyarınca vekalet ücretinin ödenmesi konusunda müteselsil borçlu sayılan karşı taraftan (borçludan) bono almıştır. Bu nedenle kararda salt altını çizdiğiniz bölümün dikkate alınması yanıltıcıdır.

Avukatın, müvekkil vekalet ücreti için müvekkilinden veya müteselsil borçlu sayılan karşı taraftan yine vekalet ücreti alacağı için bono almasının, meslek kurallarının 4. maddesiinde belirtilen "Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür." hükmü ile bir ilgisinin olmadığını düşünmekte ve yukarıda eklediğim TBB disiplin kurulu kararının soru ile ilgisinin bulunmadığına ilişkin görüşünüze katılmadığımı belirtmek isterim. Her ne kadar "avukatlık ücreti peşin ödenir" hükmü sözkonusu ise de, pratikte bunun böyle olmadığını hepimiz billmekteyiz. Böyle bir durumda, ücret sözleşmesi ile ücretin ileride ödeneceği kararlaştırılabileceği gibi, kararlaştırılan tarih vadeli bir bono alınmasına herhangi bir yasal engel olmadığını, bono almanın etik olmaması gibi bir durumun sözkonusu olmadığını düşünüyorum.
Old 10-12-2011, 10:01   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan 06Cumhur
Vatandaş (İş sahibi) Büroya gelmiş, boşanmak istiyor.
Avukat:- Tamamını peşin isterim, bu kalabalık Şehirde, Adliyeye gidip gelmem, bir günümü alıyor.Esasen, istediğim ücret de makuldür.
Vatandaş:- Tamam Avukat Bey, rica etsem, yarısını şimdi peşin, diğer yarısına da bir aylık bono imzalasam ?
Avukat:- Pekalâ, mâdem durumun müsait değil, istediğin gibi olsun........
Ne varmış ki, bunda?

Avukat neden avukatlık ücret sözleşmesi yapmıyor da bono alıyor?
- Bono vadesinde ödenmezse ticari faiz alabilmek için mi? Sözleşme yapsa yasal faiz alabilecekti. Avukatın derdi bu durumda daha fazla faiz alabilmek mi?
- Bonoyu tedavüle sokmak için mi? Peki avukat istifa etmek durumunda kalırsa ya da haklı olarak azledilirse bonoyu nasıl bulup iade edecek?
- Avukat, avukatlık mı yapıyor, taksitçi mağaza mı işletiyor? Elbette avukat, ücret sözleşmesi yapıp ücretin taksitle ödenmesini kabul edebilir. Bunu yapmak yerine bono almak niye?
Bononun vadesinde ödenmemesi, avukatın istifası ve azli gibi pekçok olası durum farkı ortaya koyar.
Old 10-12-2011, 10:06   #10
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Avukat neden avukatlık ücret sözleşmesi yapmıyor da bono alıyor?
- Bono vadesinde ödenmezse ticari faiz alabilmek için mi? Sözleşme yapsa yasal faiz alabilecekti. Avukatın derdi bu durumda daha fazla faiz alabilmek mi?
- Bonoyu tedavüle sokmak için mi? Peki avukat istifa etmek durumunda kalırsa ya da haklı olarak azledilirse bonoyu nasıl bulup iade edecek?
- Avukat, avukatlık mı yapıyor, taksitçi mağaza mı işletiyor? Elbette avukat, ücret sözleşmesi yapıp ücretin taksitle ödenmesini kabul edebilir. Bunu yapmak yerine bono almak niye?
Bononun vadesinde ödenmemesi, avukatın istifası ve azli gibi pekçok olası durum farkı ortaya koyar.

Tercih meselesidir.
Old 10-12-2011, 10:24   #11
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan 06Cumhur
Tercih meselesidir.

Sorularıma yanıt veremediğiniz anlaşılıyor.
Son söz: Meslek kuralları, mesleğin saygınlığını korumak için vardır. Avukatlığa başlarken ettiğimiz yemin, bize tercih hakkı tanımaz.
Old 10-12-2011, 10:31   #12
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sorularıma yanıt veremediğiniz anlaşılıyor.
Son söz: Meslek kuralları, mesleğin saygınlığını korumak için vardır. Avukatlığa başlarken ettiğimiz yemin, bize tercih hakkı tanımaz.
Sorularınızın cevabı, vermiş olduğum ilk yanıtta bulunmaktadır.
Old 10-12-2011, 10:31   #13
carlito

 
Varsayılan

Ağır Ceza'larda; ''Ne varmış bunda..'' diyen Meslektaşları Savunmak Durumunda Kaldığım Celseler Geldi Birden Aklıma..
Old 10-12-2011, 10:34   #14
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan carlito
Ağır Ceza'larda; ''Ne varmış bunda..'' diyen Meslektaşları Savunmak Durumunda Kaldığım Celseler Geldi Birden Aklıma..
Orada da pekala, "Ne varmış bunda? denilebilir.
Old 10-12-2011, 10:41   #15
carlito

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan carlito

Ağır Ceza'larda; ''Ne varmış bunda..'' diyen Meslektaşları Savunmak Durumunda Kaldığım Celseler Geldi Birden Aklıma..

Orada da pekala, "Ne varmış bunda? denilebilir.


Sizin Lafınızla Cevaplayalım O Zaman ''Tercih meselesidir.''

Ve de Hayatta ve Meslek yaşamında yapılan tercihlerin de çoğu zaman ödenecek bedelleri vardır..
Old 10-12-2011, 10:48   #16
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan carlito
Alıntı:
Yazan carlito

Ağır Ceza'larda; ''Ne varmış bunda..'' diyen Meslektaşları Savunmak Durumunda Kaldığım Celseler Geldi Birden Aklıma..

Orada da pekala, "Ne varmış bunda? denilebilir.


Sizin Lafınızla Cevaplayalım O Zaman ''Tercih meselesidir.''

Ve de Hayatta ve Meslek yaşamında yapılan tercihlerin de çoğu zaman ödenecek bedelleri vardır..

Elbette, ne var ki " Tercih meselesi" ibaresinin niteliği ve anlamı "LAF" değil, "SÖZ" dür. "Uslûp ve tercih meselesi". Saygılarımla.
Old 10-12-2011, 16:33   #17
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

“Avukatlık hukukunun genel prensipleri doğrultusunda avukata verilmesi kararlaştırılan ücretin para(nakit) olması gerekir. Meslek onurunun korunması açısından ve dava konusuna bir değerin ücret olarak belirlenmesi mümkün değildir. Bono, altın, tahvil, hisse senedi gibi menkul kıymetlerin de ücret olarak kararlaştırılamayacağı düşüncesindeyiz. Zira, bu gibi durumlarda da avukat bu kıymetleri aldıktan sonra ücretine kavuşabilmek için bunları nakde çevirmeye çalışacaktır ki, bu durum avukatın konum ve yaptığı iş ile bağdaşmaz.

Çek bir ödeme aracı olduğundan avukatın ücretinin çekle ödenmesi mümkündür. Ancak bunun için avukatlık ücretinin yine önceden para olarak kararlaştırılması ve kararlaştırılan bu ücretin ödenmesi amacıyla çek düzenlenmesi gerekir.” Avukatlık Ücreti, Hakim Murat Aydın. 3. Baskı S.49

Ben de meslek hayatım boyunca müvekkilden hiç bono almadım. Az sayıda çek aldım.(Birisi karşılıksız çıktı, o ayrı mevzu)

Konuyla ilgili başkaca disiplin kararı, yargı kararı bulamadım. Yukarıda sunulan karar da konuyla tam örtüşmüyor. Orada karşı vekalet ücretinin tahsili sözkonusudur.

Özetle, Sayın Aladağ gibi düşünüyorum.
Old 10-12-2011, 18:48   #18
janveljan

 
Dikkat

Bende şimdiye kadar müvekkillerimle Avukatlık ücret sözleşmesi yaptım. Müvekkillerimden hiç birinden ücretimi teminen bono almadım.


Ancak keşke alsaydım dediğim müvekkillerim olmadı değil.Hatta bono değil noterde düzenleme şeklinde yapılmış ilam hükmünde belge almadığıma hayıflandığım bile oldu


Kimi meslektaşlarımın kimi müvekkillerinden ücretini teminen bono almasını anlayabiliyorum. Kesinlikle bunun kınanacak ,meslek etiğine aykırı bir davranış olarak görmem.Kimi müvekkillerinize sözleşme yapma gereği bile duymazsınız, kimilerine mutlaka sözleşme yapma ihtiyacı hissedersiniz, kimilerinden de ücretinizi teminen bono da almak isteyebilirsiniz.Sayın meslektaşım 06Cumhur’un dediği gibi bu bir tercih meselesidir.



Bu konuda kanunlara, yargıya ve disiplin kararlarına yansımış yasaklayıcı, engelleyici bir durumun olmadığı anlaşılıyor.Ancak değerli meslektaşımız carlito ağır cezalarda meslektaşlarımızı savunmak zorunda kaldım diyerek içimize endişe ve korku düşüren bir açıklamada bulundu.Keşke konuyu biraz açıp tecrübe ve bilgilerini bizimle paylaşsaydı.


Sayın meslektaşım Av.Cengiz Aladağ’ın bono alınmasıyla ilgili olumsuz düşüncelerine katılmıyorum. Bono aldığınızda bunu tedavüle koymak zorunda değilsiniz. Bono almayı tercih eden meslektaşlarımın gayeleri bunun tedavüle koyup çifte tahsilat yapmak değil.Sırf ticari faiz alabilmek için mi bonoya bağlıyorsunuz sorusu da yersiz.Bildiğim kadarıyla sözleşme içine koyacağınız bir hükümle bono almadan da dilediğiniz faiz oranının aradaki ilişkiye uygulanmasını sağlayabilirsiniz.



Meslektaşlarımızın kimi müvekkillerinden ücretlerini teminen bono almalarının bence asıl amacı hak ettikleri ücretlerine daha kısa ve meşakkatsiz yoldan ulaşmak .Siz bir avukat olarak üzerinize düşeni yaptınız ve ücretinize hak kazandınız.İdeal olan tabiî ki ücretin işin başında peşin olarak tahsili ancak bunun öyle olmadığını hepimiz biliyoruz.Bu noktadan sonra ücreti ödememekte ısrar eden “kimi” müvekkillere ücretinizi teminen aldığınız bono işin başında caydırıcı bir etki yapabileceği gibi, bu olmasa bile , kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yoluyla, sizi ilamsız takibin ve alacak davasının uzun ve yorucu sürecinden kurtarabilir.


Ücret sözleşmesine istinaden müvekkilinize yaptığınız icra takibiyle , ücret sözleşmesine istinaden aldığınız bonoya dayanarak yaptığınız icra takibinin ,takip alacaklısı olarak size sağladığı avantajlar dışında ,meslek etiği, avukatlık mesleğinin saygınlığı gibi konularda hiçbir farkı yoktur.


Son söz; Ben avukat olarak müvekkillerimle mümkün olduğu kadar avukatlık ücret sözleşmesi yapmayı tercih ediyorum.Ancak "kimi" müvekkillerden avukatlık ücret sözleşmesiyle birlikte sözleşmede kararlaştırılan ödeme günü ve bedelini taşıyan bononun ücreti teminen alınabileceğini düşünüyorum.Ücret sözleşmesi yapılmadan, sözleşmede atıf yapılmadan mücerret bono alınmasının tercih edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.saygılarımla.
Old 10-12-2011, 20:32   #19
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
“Avukatlık hukukunun genel prensipleri doğrultusunda avukata verilmesi kararlaştırılan ücretin para(nakit) olması gerekir. Meslek onurunun korunması açısından ve dava konusuna bir değerin ücret olarak belirlenmesi mümkün değildir. Bono, altın, tahvil, hisse senedi gibi menkul kıymetlerin de ücret olarak kararlaştırılamayacağı düşüncesindeyiz. Zira, bu gibi durumlarda da avukat bu kıymetleri aldıktan sonra ücretine kavuşabilmek için bunları nakde çevirmeye çalışacaktır ki, bu durum avukatın konum ve yaptığı iş ile bağdaşmaz.

Çek bir ödeme aracı olduğundan avukatın ücretinin çekle ödenmesi mümkündür. Ancak bunun için avukatlık ücretinin yine önceden para olarak kararlaştırılması ve kararlaştırılan bu ücretin ödenmesi amacıyla çek düzenlenmesi gerekir.” Avukatlık Ücreti, Hakim Murat Aydın. 3. Baskı S.49

Ben de meslek hayatım boyunca müvekkilden hiç bono almadım. Az sayıda çek aldım.(Birisi karşılıksız çıktı, o ayrı mevzu)

Konuyla ilgili başkaca disiplin kararı, yargı kararı bulamadım. Yukarıda sunulan karar da konuyla tam örtüşmüyor. Orada karşı vekalet ücretinin tahsili sözkonusudur.

Özetle, Sayın Aladağ gibi düşünüyorum.


Zira, bu gibi durumlarda da avukat bu kıymetleri aldıktan sonra ücretine kavuşabilmek için bunları nakde çevirmeye çalışacaktır ki, bu durum avukatın konum ve yaptığı iş ile bağdaşmaz.

Değerli üstadım,
Avukatın konum ve yaptığı iş ile, yanı sıra nakde çevirmenin, yukarıdaki cümlenizle ve meslek onuruyla ( bono almakla meslek onuru zedeleniyor! -neyse zaar- ?) ilişkisini anlama kudretini bulamadığımı, takdirinize sunarım.
Old 10-12-2011, 21:16   #20
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan janveljan
Bende şimdiye kadar müvekkillerimle Avukatlık ücret sözleşmesi yaptım. Müvekkillerimden hiç birinden ücretimi teminen bono almadım.


Ancak keşke alsaydım dediğim müvekkillerim olmadı değil.Hatta bono değil noterde düzenleme şeklinde yapılmış ilam hükmünde belge almadığıma hayıflandığım bile oldu


Kimi meslektaşlarımın kimi müvekkillerinden ücretini teminen bono almasını anlayabiliyorum. Kesinlikle bunun kınanacak ,meslek etiğine aykırı bir davranış olarak görmem.Kimi müvekkillerinize sözleşme yapma gereği bile duymazsınız, kimilerine mutlaka sözleşme yapma ihtiyacı hissedersiniz, kimilerinden de ücretinizi teminen bono da almak isteyebilirsiniz.Sayın meslektaşım 06Cumhur’un dediği gibi bu bir tercih meselesidir.



Bu konuda kanunlara, yargıya ve disiplin kararlarına yansımış yasaklayıcı, engelleyici bir durumun olmadığı anlaşılıyor.Ancak değerli meslektaşımız carlito ağır cezalarda meslektaşlarımızı savunmak zorunda kaldım diyerek içimize endişe ve korku düşüren bir açıklamada bulundu.Keşke konuyu biraz açıp tecrübe ve bilgilerini bizimle paylaşsaydı.


Sayın meslektaşım Av.Cengiz Aladağ’ın bono alınmasıyla ilgili olumsuz düşüncelerine katılmıyorum. Bono aldığınızda bunu tedavüle koymak zorunda değilsiniz. Bono almayı tercih eden meslektaşlarımın gayeleri bunun tedavüle koyup çifte tahsilat yapmak değil.Sırf ticari faiz alabilmek için mi bonoya bağlıyorsunuz sorusu da yersiz.Bildiğim kadarıyla sözleşme içine koyacağınız bir hükümle bono almadan da dilediğiniz faiz oranının aradaki ilişkiye uygulanmasını sağlayabilirsiniz.



Meslektaşlarımızın kimi müvekkillerinden ücretlerini teminen bono almalarının bence asıl amacı hak ettikleri ücretlerine daha kısa ve meşakkatsiz yoldan ulaşmak .Siz bir avukat olarak üzerinize düşeni yaptınız ve ücretinize hak kazandınız.İdeal olan tabiî ki ücretin işin başında peşin olarak tahsili ancak bunun öyle olmadığını hepimiz biliyoruz.Bu noktadan sonra ücreti ödememekte ısrar eden “kimi” müvekkillere ücretinizi teminen aldığınız bono işin başında caydırıcı bir etki yapabileceği gibi, bu olmasa bile , kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yoluyla, sizi ilamsız takibin ve alacak davasının uzun ve yorucu sürecinden kurtarabilir.


Ücret sözleşmesine istinaden müvekkilinize yaptığınız icra takibiyle , ücret sözleşmesine istinaden aldığınız bonoya dayanarak yaptığınız icra takibinin ,takip alacaklısı olarak size sağladığı avantajlar dışında ,meslek etiği, avukatlık mesleğinin saygınlığı gibi konularda hiçbir farkı yoktur.


Son söz; Ben avukat olarak müvekkillerimle mümkün olduğu kadar avukatlık ücret sözleşmesi yapmayı tercih ediyorum.Ancak "kimi" müvekkillerden avukatlık ücret sözleşmesiyle birlikte sözleşmede kararlaştırılan ödeme günü ve bedelini taşıyan bononun ücreti teminen alınabileceğini düşünüyorum.Ücret sözleşmesi yapılmadan, sözleşmede atıf yapılmadan mücerret bono alınmasının tercih edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.saygılarımla.

Ve hattâ ücretinizi teminen " satış vaadi sözleşmesi Evet, efendim. Sözleşme serbestisi (madde 19). Meslek onuru, yanına yanaşmaz. Ha, Mahkemece , alacağın teminatı olduğundan bahisle, iptal olunabilir. O, başka,
Pekii, eskiden yasaktı, şimdi, "hasılı davaya iştirak" kabul ediliyor da, alacağına, emeğine, göz nuruna bono alınmış ? (Evleviyet, evleviyet!, -haydi haydi- ilkesi)...
Old 10-12-2011, 21:18   #21
üye26959

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GÜLSÜM ÖNAL
Vekalet ücreti için Bono alınamaz şeklinde bir genel kabul var. Bu konuda yeterince açıklayıcı ve ikna edici gerekçeler bulamadım. Sadece Avukatlık Mesleği ile bağdaşmayacağı nedenine dayalı Baro tarafından ceza verilebileceğine dair beyanlar mevcut. Ancak vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yoluda Bono almak. Bono alınmış ise sadece bu gerekçe ile iptali sağlanabilir mi? Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.Saygılar...
güvenle ilgili bir sıkıntı varsa daha etik olan avukatlık ücret sözleşmesi yapın. yeterli bir ispat aracı bence
Old 10-12-2011, 21:24   #22
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Teşekkür ederim de bono almak, niye etik değilmiş.
Ücreti vekalet avukata, zarf içinde ya da altın tepside aman efendim, haddimiz değil de lütfen kabul buyurunuz diye mi getiriliyor; hülasa, bono almak ayıp mı? Şu tartışmalara bakarak diyebilirim ki, "bono istemekle" avukat ne yanlış yapıyormuş. Bu bono da ne kötü bir şeymiş de haberimiz yokmuş. Saygılarımla...
Old 10-12-2011, 21:34   #23
üye26959

 
Varsayılan

avukat müvekkil ilişkisi güven esası üzerine kurulu olduğu için henüz işi almadan görüşme aşamasında böyle bir talepte bulunmak olumsuz sonuçlara yol açabilir. şimdiye kadar kendim de yapmadım yanında görev yaptığım üstadlarımın da böyle bir yol izlediğine şahit olmadım. siz ve müvekkil çevreniz ve tabii ki baronuz açısından sorun yoksa iyi çalışmalar dilerim..
Old 10-12-2011, 21:45   #24
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mustafa İnan
avukat müvekkil ilişkisi güven esası üzerine kurulu olduğu için henüz işi almadan görüşme aşamasında böyle bir talepte bulunmak olumsuz sonuçlara yol açabilir. şimdiye kadar kendim de yapmadım yanında görev yaptığım üstadlarımın da böyle bir yol izlediğine şahit olmadım. siz ve müvekkil çevreniz ve tabii ki baronuz açısından sorun yoksa iyi çalışmalar dilerim..

Baroyu bilemem,
Müvekkil çevresine ne sorun olacak ki, avukatlık ücretini daha ehven şartlara bağlamak istemektedir.
Müvekkil çevresi değil de müvekkil açısından şüphe (kuşku) var ise, bu da doğaldır ve alacağı temin etmek de zaruridir, diye düşünüyorum. Güven esasının ise mesleğin, (tıpkı doktorlukta olduğu gibi), icrası ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Saygılarımla.
Old 10-12-2011, 21:53   #25
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Bu tartışmaya ve sanki iddialaşmak için iddialaşmaya artık katılmayacağımı bidirmemin yanı sıra, bunları "konuk"lar da okuduğundan, konukların "etik" miş,( ne menem bir şeyse) değilmiş, falan filan, intibaları da Avukatlık bakımından dikkat çekici olacağını ifade etmek isterim. Saygılarımla.
Old 12-12-2011, 13:48   #26
Avukat Ramazan

 
Varsayılan avukatlar vergi açısından tacirdir.

avukatlar tacir gibi iflasa tabidir. haklarında icra ve iflas takibi yapılabilir. aciz vesikası alınabilir. borcu varken iyi, aciz vesikası bile alınabilir. bir kısım ahlaki sorumluluktan yoksun bir gün, bir yerden ,hiç tanımadığınız ,bir adam geliyor size iş veriyor, ruhsata binaen ve size geriye kalan borcunu ödeyeceğini şu anda durumunun müsait olmadığını beyan ediyor. senedide kendi isteğiyle veriyor. ve sizin bunu alıp ödenmediği zaman o ahlaki sorumluluktan yoksun insana karşı icra takibi yapmanız ahlaki olmuyor. memleketimizi ve insanımızı tanımamız lazım , çalıştığım işte hakkımı almalıyım. hatta keşke bu garanti altına alınsa , bugün bu ülkede avukatların en büyük sorunlarından birisi ücretini tahsil edememektir. keşke hukuk sigortası kurumu getirilse .......
Old 13-12-2011, 13:01   #27
av.alper tunker

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım
Konuyu TBB çözüyor Ücret sözleşmeleri barolara teslim edilip müvekkiller ücretleri barolara ödeyecek avukatlarda kemiğinden sıyrılmış (vergileri kesilmiş)ücretleri barolardan alacagız
Old 13-12-2011, 15:48   #28
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

''Ancak vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yoluda Bono almak'' Dikkat edilirse garantiye almanın yolu olarak bahsediyorum Bu kanıya da yılların verdiği mesleki tecrübem ile söylüyorum. Vekalet ilişkisi devam ederken müvekkil aleyhine takip yapamıyoruz. vekelat ücreti ödenmez ise vekaletden çekilebilirz. Bu durumda da çekilmenin haklılığını ispatlamak zorundayız. Vekalet ücreti için sözleşme de yapılsa adi takip yapmak zorundayız. Üstelik İtiraz halinde itirazın iptali davası vd da mevcudu kalmış ise borçlu müvekkilden tahsil... ki çoğu zaman tahsilde imkansızlıkda doğuyor. Bu durumda avukat en kısa ve seri şekilde hakkı olan vekalet ücretine nasıl kavuşacak aradığım bunun cevabıdır. Kaldı ki Bono alınması halinde bedelsiz bir senet alınmışda olmuyor. vekalet ücreti hakkım doğmuş ve müvekkilde bono vermeyi kabul etmiş ise bu durumda iradelerin birleşmesi söz konusu... Bu hali kime göre etik değil o zaman ...
Temlik yönü ile bononun ciro kabiliyetini kıyasladığımızda da vekalet ücret alacağını temlik edebilmenin yasal engeli yok ise bonoyu da ciro edebilmeliyim. ..... yada tüm Avukatlar olarak vekalet ücret sözleşmesinin adi nitelikten çıkarılması yönünde çalışmalar yapılması, azil halinde belki bağlı olunan Baro'ya vekalet ücretinin bloke edilmesi şartı ( haklı azil vs. nin ispatına kadar) gibi. Sorun sadece emeğin karşılığının sürüncemede bırakılmaması için gerekli önlemleri Avukat olarak nasıl alınabileceği......
Bir de mesleğin onuru ile bağdaşmayan hususlar ibaresine Bono alınması nın eklenmesi subjektif bir görüş olmuyor mu? .. Kanunen ortada bir suç yok ise cezası da yoktur.--- Bono alınması neye göre cealandırıcı bir etki yaratacak o zaman ....
Old 13-12-2011, 16:13   #29
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım evet hukuk sigortası var ama tam tersi mantık ile.. Avukatın meslek kusurundan kaynaklı müvekkil zararlarının tazmini için. Saygılar..
Old 13-12-2011, 17:16   #30
simurganka

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın meslektaşım,
"Vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yolunun müvekkilden bono almak olduğu" kanısına nereden varıyorsunuz?
Bence avukat, müvekkilinden vekalet ücreti alacağı için kıymetli evrak almamalı, avukatlık ücret sözleşmesi yapıp bir suretini de müvekkiline vermelidir.
Avukatlık ücreti için müvekkilden kıymetli evrak alınmasının, Avukatlık Meslek Kuralları'nın 4. maddesine aykırı olduğu kanısındayım. Zira kıymetli evrak sebepten mücerrettir ve tedavül edebilir, müvekkil açısından "avukatın ayrıca vekalet ücreti alacağını talep etme" riskini doğurur. Bu nedenle mesleğin saygınlığını zedeler.
Yasamız avukatlık ücreti konusunda avukatı yeterince güvenceye almıştır. Bu nedenle avukatlık ücreti için kıymetli evrak alınmasına gerek de yoktur. Doğru ve meslek kurallarına uygun olan, avukatlık ücret sözleşmesi yapmaktır.
Sayın Aladağ,
Sonuna kadar size katılıyorum. Zira avukatlık ücret sözleşmesi de kanımca gayet kıymetli bir evraktır
Biz bütün davalarımız için ücret sözleşmesi yapıyoruz. Bir boşanma davasında müvekkilimz vevalet ücretini ödemedi. Ücret sözleşmesini icraya koyduk, tabiri caizse takır takır aldık paramızı.
Paradan da ziyade üstadın dediği gibi meslek etiğine uymaz. Diyelim ki ücret için bono aldık. Ben müvekkil olsam bir daha o avukata gitmem. Sonuçta bir güvensizlik göstergesidir bence ama ücret sözleşmesi müvekkile güvensizlik vermez aksine kendi alacağımızı garanti altına alır.
Mesleğimiz hakkında olur olmaz söylemler duymamak için gerçekten çok çok itinalı davranmamız gerekiyor kanısındayım.
saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tazminat davalarında müvekkilden alınan vekalet ücreti av.yağmur deniz Hukuk Sohbetleri 4 21-10-2011 08:48
İcrada Alacalı Müvekkilden Alınacak Vekalet Ücreti Hakkında. turbo Meslektaşların Soruları 6 02-06-2010 16:57
Manevi tazminat davasında müvekkilden alınacak vekalet ücreti. Ahmet KURNAZ Meslektaşların Soruları 3 02-06-2010 14:14
Müvekkilden alınacak icra vekalet ücreti üye21665 Meslektaşların Soruları 1 30-06-2009 21:10
Müvekkilden Vekalet ücreti alacağı Pınar Meslektaşların Soruları 1 18-03-2009 14:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06175995 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.