Mutlu Evlilik İçin 4 Şart:-))))

Evlilikle ilgili ne demişler?

"Benim düşünebildiğim en mutlu evlilik, sağır bir erkekle kör bir kadının evlenmesidir."

Calvin Coleridge



"Ne pahasına olursa olsun, evlenin. Karınız iyi çıkarsa mutlu olursunuz, yok fena çıkarsa o zaman da filozof olursunuz"

Socrates



"Evlenme kafese benzer, içindekiler çıkmak için, dışındakiler girmek için uğraşırlar."

Lard Mary Montagu



"Evlilik hayatında ara sıra kavga etmelidir, çünkü insanlar ancak, böyle birbirlerini anlarlar."

Goethe



"Kadın kocasını daha az sevmeli, fakat daha çok anlamalı; erkek, karısını daha çok sevmeli, fakat anlamaya çalışmamalıdır."

Oscar Wilde



"Kocaların düştükleri biricik hata, evli olduklarini unutmalarıdır."

Lady Effingham



"Evlendikten sonra karınızın sizinle nasıl konuşacağını öğrenmek isterseniz, şimdi erkek kardeşiyle nasıl konuştuğuna bakın."

G.J.Nathau



"Evlenme-boşanma işi sırf kadınların elinde olsaydı, bir tek nikah sağlam kalmazdı."

Dostoyevski

EVLİLİĞE DAİR

Evlilige baslamak, bitirmekten daha kolaydir. Ve suçlu daima esinizdir...

Eger size evlilikten söz eden yalnizca anne ve babanizsa durum sizin için son derece mutsuzdur.

Sakin para için evlenmeyin. Çok daha uygun kosullarda borç bulabilirsiniz.

Eger evlilik eglenceli bir sey olsaydi, nikahi belediye memuru kiymazdi.

Evli bir çiftin ayni konuda "evet" dedigi son yer nikah masasidir.

Evlilik güzel bir iliskiyi bitirmenin en kisa yoludur.

"Ask ve Evlilik, tipki at ve araba gibi birlikte yürür." En son ne zaman at arabasi gördünüz?

Askin gözü kör olabilir ama evlilik insanin gözünü açiverir.

Eslerden ilk uyuyan her zaman en yüksek sesle horlayandir. Suçlu her zaman esinizdir.

Eger erkekler kur yaptiklari dönemdeki davranislarini evlilikte de sürdürürlerse bosanmalar azalir, iflaslar artar.

Ne zaman ve nerede evlendiginizi animsarsiniz ama niçin evlendiginizi animsayamazsiniz.

Erkek, eger karisinda artik bir hata bulmuyorsa, bosanmis demektir.

Her basarili erkegin arkasinda edepsiz bir kaynana vardir. Her basarili kadinin arkasinda asagilik kompleksiyle kivranan bir erkek vardir.

Televizyonda 27863 bölümlük Brezilya dizilerini izledikçe "evliliginizin iyi gittigi" inanciniz artar.

Iyi bir kavga en basarili dogum kontrol yöntemidir. Anlik barislarda bunun tersi olur.

Eger birisi esinizi elinizden alirsa, ona yapacaginiz en büyük kötülük, birlikte yasamalarina izin vermenizdir.

Masallarda çiftler asik olurlar, evlenirler ve yasamlarinin sonuna kadar mutlu yasarlar. Bunlara masal denmesinin nedeni de budur zaten...

Bayan arkadaşlarım hâlâ mutluluğu yakalayamadınız mı?
Hem de bunca hizmete rağmen

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, aile içi şiddet, kadın hakları ihlalleri, gelin-kaynana kavgası, töre ve namus meselesi gibi sorunlara çözüm bulabilmek amacıyla kurduğu Aile Danışmanlık Büroları bir skandala imza attı. NTV’den Yasemin Arpa’nın haberine göre, danışmanlar mağdur durumdaki kadınlara sadece dua etmelerini, okunmuş su içmelerini, maddi durumu iyi olanların ise Umre’ye gitmelerini öneriyor.

ÖNCELİKLE DUA EDİN
İstanbul Müftülüğü’ne bağlı Süleymaniye’deki Aile Danışma Bürosu’ndan biri telefonla diğeri direkt yardım isteyen iki kadına aynı tavsiyelerde bulunuldu ve aynı reçeteler verildi. 31 yaşındaki A.C.’nin Diyanet’in danışmanıyla yaptığı telefon konuşması şöyle:

A.C.: Ben temizliğe gidiyorum ama kocam çalışmıyor. Temizliğe gittiğim halde, kocamın yakınları bana ’sen kötülük yapıyorsun’diyorlar, tehdit ediyorlar. Ben öyle birşey yapmıyorum. Üç çocuğum var. Ayrılmak istedim, ’seni öldürürüz’dediler. Ne yapacağımı bilmiyorum. Buradan yardım alabileceğimi söylediler.

Danışman: Öncelikle dua edilebilir. Öncelikle duadan ayrılmamamız gerekiyor.

A.C.: Ben çok dua ediyorum. Çok korkuyorum ne yapmam lazım?

Danışman: Siz cıngar çıkartmış olsanız, bir şey yapamazlardı. Olmayacak gibiyse verirsiniz mahkemeye ayrılırsınız.

ÜST ÜSTE NAMAZ KILIN
A.C.: Beni kim koruyacak o zaman?

Danışman: Yani kim koruyacak? Polis. O zaman ayrılmayın, ailenizle birlikte kalın. Bakın ben size bir dua vereceğim. 100 tane Felak, 100 tane Nas okuyacaksınız.

A.C.: Hepsini okuyorum.

Danışman: 100 Felak, 100 Nas... Bir bardak suya duayla birlikte ‘Ya Rabbim beni kurtar’ diye... Sonra bunu eşinize çoluğunuza, çocuğunuza herkesin su kabına döküyorsunuz, herkesin içtiği kabına, içiriyorsunuz. 21 akşam ara vermeden 100 kere Nas, 100 kere Felak okuyorsunuz. Gece kalkıp üç gün üst üste namaz kılıyorsunuz. ‘Beni bu sıkıntıdan kurtar’ diye dua ediyorsunuz. Bakalım Allah nasıl bir çözüm buluyor? Ya onların ağzını bağlayacak, ya açacak. O zaman siz bundan kurtulacaksınız. Bizim doktorluk, avukatlık gibi bir hizmetimiz yok, böyle bir imkanımız yok. Danışma bu şekilde oluyor yani. Biz size ancak dua önerebiliyoruz.

A.C.: O duaları ben zaten hep okuyorum ama.

Danışman: ‘Ama’ demeyeceksiniz, ‘Ama’sizi zayıflatan bir şeydir.

A.C.: Duayı ben hep okuyorum. Siz başka bir çözüm vereceksiniz diye düşünmüştüm.

Danışman: Burası bir devlet kurumu. Devlet kurumunun verdiği çözüm ancak bu.

ÇEKTİĞİNİZ ACILAR SİZE ÖBÜR DÜNYADA MÜKAFAT
Eşinden şiddet gören ve evlere temizliğe giderek geçimini sağlayan 27 yaşındaki S.G., İstanbul Müftülüğü’ndeki aile danışmanından yardım istedi:

S.G.: Eşim bana karşı şiddet kullanıyor, alkol alıyor. Beni içkiliyken ilişkiye zorluyor.

Danışman: Karşı gelebiliyorsanız karşı gelin. Ama karşı gelemiyorsanız boşanın. Bunun için de dua edin. Allah size iş bulsun. Eşiniz Allah’a inanıyor mu? “Gel umreye gidelim” deyin. Arkadaşlarıyla konuşun. Onu caydırmaya çalışın. İçkiliyken zaten bir adamın sizi zorlaması çok iğrenç.

S.G.: Ayrılmayı düşünüyorum.Yoksa çocuğumun babasıdır deyip çekeyim mi hangisi daha mantıklı? Bana avukat bulabilir misiniz?

Danışman: Bizim öyle bir birimimiz yok.

S.G.: Ben şimdi boşanırsam.

Danışman: Yok bizim öyle bir yardımımız yok. Biz yalnızca sohbet edebiliriz. Yavaş yavaş kendine geliyorsa devam edin, gelmiyorsa da ayrılırsanız. Eviniz yok, sokakta kalacaksınız. İşiniz yok. Onun için çekmek zorundasınız. Allah yardım etsin. Ayrılmak iyi olur ama, şartlarınızı oluşturun.

S.G.: Dini olarak onu reddetmem günah mı?

Danışman: O Allah’ın buyruklarına karşı gelmiş, onun için günah olmaz. Ne kadar çok sabrederseniz Allah sizi öbür dünyada mükafatlandırır. Onun ne kadar kötü insan olduğunu bildiğiniz halde onu düzeltmeniz sizi hayırlı kul yapar. Çektiğiniz acılar ıstıraplar hepsi sizin için öbür dünyada mükafat. İbadet edeceksiniz. Düzgün bir aile reisini reddetmek günah. Düzgün bir adamsa, adam neden hoşlanıyorsa onu yaparsınız ama bu düzgün değil. Onun için yapmamanız günah değil. Bu duaları okuyun. Suya okuyun ve için. Allah yardımcınız olsun.




Son günlerde basında yer alan bu konuları fıkra okur gibi okuyorum ve gülüyorum.Ama ben daha etkili ve pratik bir yol önermek istiyorum
Hem Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlendirdiği kişiler yorulmaz hem de sorun kökten çözülür.

ÖNERİM:Her kadın tek tek,sürahi sürahi veya bardak bardak su okuyacağına tüm barajları ve içme suyu kaynaklarını okutsak ta bu sorunu kökten çözsek diyorum


Hükümetimizin biz kadınları bu kadar düşünmesi doğrusu beni çok duygulandırıyor Gördüğünüz gibi artık mutluluk parmaklarınızın ucunda Bas tuşlara al mutluluğun reçetesini Ama işin kötü tarafı her bayana aynı reçete veriliyormuş

Kadınlarla ilgili sorunları niçin hep erkekler çözmeye çalışır ya da tartışır hâlâ anlamış değilim.Oysa biraz da kadınları bırakıp,kadını ikinci sınıf vatandaş gibi gören zihniyetlerle uğraşsalar ve eğitseler diye düşünüyorum.Ama erkekleri (hepsi değil tabiki) eğitmenin kolay olmadığını kendileri de çok iyi bildikleri için işin kolayına kaçıyorlar Ama şunu iyi bilsinler ki biz kadınların ne hocanın ne de bir erkeğin aklına ihtiyacı var Herkes aklını kendine saklasın

Sevgili Duygu Asena'yı kaybetmiş olabiliriz (nur içinde yatsın ) YAŞASIN AYFER GÖKÇEN

evet ayfer gökçen, kadınca ve insanca bir sözle bitirmişsiniz..tüm yazılarınızı bir kaç solukta okudum..katkım olsun diye yazıyorum..
hiç kimse saltanatını paylaşmak istemez,bölüşmek için izin istersek elbette şartlı olacaktır.bu gün türkiyeli kadınlar hukuki alanda haklarını ,insani alanda haklarını bilmiyor ve kullanamıyorsa tek sebebi, bu hakların bir yerden verilmiş olmasıdır..kadının böyle bir talebi yoktu ki.kullanmaya ihtiyacıda olmadı dolayısı ile..hemen hak verilmez alınır giriyor devreye...bir örnek daha,türkiyede sendikal hareket sendikalı olma hakkını bileğinin gücüyle almamıştır.ve günü geldiğinde verilmiş tüm haklar gibi, bu hakta askıya alınmıştır...yani kim lütüf etmişse sadece işne gelen süre içindedir..verdikleri gibi alırlar birgün..
kadın olmak sadece bizde değil tüm dünyada ayrı bir yapı gerektiriyor..aynı zamanda biliyoruz ki bu bir insanlık sorunudur..ezen ezene,yani ezilenlerin pedagojisi bunu gerektiriyor.işinde patrona ezilen,bakkala markete ezilen koca, gelir gücü eşine yeter onu ezer..sokağa ve eşine ezilen kadın, ancak çocuğuna ezilmeyecektir dolayısı ile o da gider çocuğunu ezer..
aslolan insan olmak bilinci ve tüm yapılar bu bilinçle kendi yapısını oluşturup birleşip yrılacakları noktaları iyi tespit etmelidirler..
yada külliyen kokuşmuş bu kurumu yani evlilik kurumunu reddetmekten geçiyor çözüm.daha bağımsız toplumlar oluşturabilmek için.tabiki içi doldurulmalı, bilinçle donatılmalı her karşı duruş.
kadın: insan
sonra: kadın
sonra: anne
sonra : eş
bundan sonrası kendini nasıl görmek istiyorsa orada olsun..
bakış açınızı kendime yakın buldum..

Vallaha ayfer hanım mutlu evlilikteki kadınların özelliklerine diyecek lafım kalmadı..Ama mutlu evlilikte sevgiyle beraber saygıda olması gerektiğine inanıyorum..

Mükemmel bir tespit Tebrik ederim.

Sevgili Genç Arkadaşlarım,
Ben bu açtığım konuda en baştaki esprili yazıyı yazarken tabiki amacım sadece insanları biraz güldürebilmekti ve erkeklerin çoğunun içinden geçip te dışlarına vuramadıkları düşüncelerine tercümanlık yapmaktı Her ikinizde o kadar gençsiniz ki sizinle tartışabilmem için aynı katagoride olmamız gerekir.Yani evli olmanız gerekir.Eğer espri olsun diye yazdığım bu yazıyı ciddiye alıp ta tartışacak olursak söylenecek çok şey var.
Evlilik gibi insana çok büyük sorumluluk yükleyen ve kutsal olduğuna inandığımız bir kurumun ne kadar ayaklar altına alındığını çevremizi gözlemlediğimiz zaman çok iyi görebiliyoruz.Bizim nesil her türlü sıkıntı ve zorluklara rağmen evliliklerini ya çocuğu için ya da çevre ne der endişesiyle bir şekilde yürüttü.Ama şimdiki gençliğin yaptıkları evlilikler maalesef uzun ömürlü olmuyor.Ben öğretmenim ve okulumdaki öğrencilerin büyük bir çoğunluğu parçalanmış aile çocuğu.Onları eğitmenin ne kadar zor olduğunu bilemezsiniz.Eğer elimde bir yetki olsa anne ve baba olmak isteyenleri test eder böylesine kutsal bir görevi adam gibi yerine getirmeyi bileceklerse bu hakkı veririm.Eğitim ailede başlar.Aile kavramının yok edilmeye çalışıldığı şu günlerde bu kuruma olan saygım da azalmaya başladı.Sadece benim değil tüm toplumun da böyle düşündüğüne inanıyorum.Bir öğretmen olarak gençlerimizi seven ve onlara güvenen biri olarak zaman zaman bu gençlerimizin nasıl bir anne baba olacaklarını da çok merak ediyorum doğrusu.Sorumsuz ve bencil bir nesil yetişiyor bence.Tabiki bunun sorumlusu da biz büyükleriz.

Sevgili yağmurdamlası sözlerinde çok haklısın ama unutmaki çevrende gördüğün çoğu evlilikler maskeli evliliklerdir.Hiç bir şey göründüğü gibi değildir.Umarım bir insanın hayatında vereceği en önemli kararlardan olan iş ve eş seçimin gönlüne göre olur.Sevgilerimle.

Not:Evlendikten sonra da burda yazılarını görmek isterim

Aykut Bey,
3 yıl önce aynı başlıkla ben de bu yazıyı yazmıştım.

MUTLU EVLİLİK İÇİN 4 ŞART

1-Güzel yemek yapan,evi çekip çevirebilen bir kadın olmalı,

2-İyi para kazanan,ayakları üstüde durabilen kadın olmalı,

3-Yatakta sınır tanımayan arzulu ve sıradışı kadın olmalı,

4-Bu 3 kadının birbirinden haberi olmamalı.


Sanıyorum benim yazdığım çözüm siz erkeklerin daha işine gelir Konunun ilk yazısı olan "mutlu evlilik için 4 şart" yazısından teşekkür aldığım beyler var Ama keşke bu özelliklerin hepsi bir kadın da toplansaydı diyorlar


Ama erkek arkadaşlar unutmayın, aynı şartları kadınlar da isteyebilir Hemen de bozulmayın canım Yukardaki yazıyı okurken ne kadar da keyif almıştınız ve keşke demiştiniz O zaman işinize gelmez değil mi
Yapma-bulma dünyası Onun için iyi düşünün derim

istediğin eş
istediğin iş
ietediğin yer

Alıntı: Yazan Ayfer Gökçen ...Umarım bir insanın hayatında vereceği en önemli kararlardan olan iş ve eş seçimi...

Öğretmenim hayatın iş kısmını seçtik de eş kısmını seçmesek olmaz mı?

İşini seviyorsan ve işinde ilerlemek istiyorsan eş seçimini elinden geldiği kadar uzatacaksın.Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır ama her başarılı kadının önünde engel olan bir erkek vardır

Onun için sen işine gücüne bak Eş ne zaman olsa seçilir

Evlilik, erkeğin bir kadından diğer bir kadına bakımını üstlenmek üzere el değiştirmesidir Yani yıllarca annesinin baktığı,ihtiyaçlarını karşıladığı annesinden devralmaktır Bu devri ne kadar geç alırsan o kadar akıllılık yapmış olursun



10.yılı ne kadar geç yaşarsan o kadar iyi

Sayın Refya nın mesajı beni de çok üzdü.

Ayfer Hanım' a kesinlikle katılıyorum.
Kimse okumakla kültürlü olmuyor bence..Bilgili olabilir ama kimse okumakla kültürlü ve saygın olmuyor bence.Kültür okullarda verilmiyor.
O kadar çok okumuş, ancak görgüsüz,sadece şişmiş egosundan başka hiçbir şey düşünmeyen insana rastlıyorum ki...
Bu tartışma yaratabilir ama geçenlerde hakim .... beyin bana "sizce hakimlik saygın bir meslek mi?" sorusuna verdiğim yanıtı buraya da aktarmak istedim.
"Hakimlik ilk söylendiğinde saygıdeğer bir meslek olarak gözüküyorsa da, hakimlik mesleğinde veya herhangi bir meslekte olan,o koltukta oturan kişinin saygıdeğer biri olmaması halinde o mesleğinde hiçbir saygınlığı kalmıyor, saygınlık meslekte değil o meslekte bulunan kişidedir"demiştim.
Sayın Refya bence okulda alınacak bilgilerden mahrum kalınsada,(ki sizin çokta bilgili olduğunuzu sanıyorum)saygıdeğer,sevilen biri olmaya layık bir insansınız siz ve lütfen kendinize haksızlık etmeyin.

Mutlu bir evlilikte olması gereken tek şey eşlerin birbirlerini sadece ve sadece olduğu gibi sevmeleridir.

Diğerini değiştirmeye çalışmanın sonu her zaman kötüdür.

Alıntı: Yazan Ayfer Gökçen 10.yılı ne kadar geç yaşarsan o kadar iyi

Bizim 15 yıl oluyor burda onu göremedim Fakat bu gidişata bakarsak galiba görmek isteyeceğimden de emin değilim) Hadi bunu kabul ettik diyelim bu durumun erkekleri anlatan bir versiyonu olmalı bence..Kadın böyle değişime uğrarken erkek nasıl değişiyor acaba? Balkonvari bir göbek mi çıkıyor?

Saygıla başlayan ilişki zamanla sevgiyi de getiriyor bana kalırsa.Ama sadece sevgi, bir süre sonra saygısızlaşıyor sanki...(Sadece benim yorumum)

Alıntı: Yazan av_ecealtunay Saygıla başlayan ilişki zamanla sevgiyi de getiriyor bana kalırsa.Ama sadece sevgi, bir süre sonra saygısızlaşıyor sanki...(Sadece benim yorumum)

Yorumunuz gerçekten de güzel. Saygısız sevgi olur mu hiç?

Alıntı: Yazan av_ecealtunay Saygıla başlayan ilişki zamanla sevgiyi de getiriyor bana kalırsa.Ama sadece sevgi, bir süre sonra saygısızlaşıyor sanki...(Sadece benim yorumum)

Alıntı: Yazan Nur Deniz Yorumunuz gerçekten de güzel. Saygısız sevgi olur mu hiç?

Aynı yöndeki iki yoruma da katılmıyorum. Bir kere, sevgisiz kadın-erkek ilişkisi olmaz ki.

Eğer saygı ya da sevginin ikisinden birinden vazgeçmek zorunda kalsaydım. Saygılı bir ilişkiyi tercih ederdim.

Saygı olmadan, sevgi olamaz. Saygısız bir şekilde kimse sevmesin beni...

Evlilikte bence de saygı önce gelir. Saygı daha tutarlı, istikrarlı, akılcı, kuralcı bir tutumdur çünkü. Sevgi değişkendir. Duygusaldır. Ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Bazen kişisel sınırları zorlar. Fazla sevgiyi her eş kaldıramaz. Oysa saygılı tutum herkesin hoşuna giden bir davranıştır. Eşlerin neyi söyleyip neyi söylememeleri gerektiğini bilmeleridir saygı. Evlilikte önce saygı diyenlerdenim.

Ama zaten sevgi olan bir ilişki veya evlilikte de otomatikman sevgi var demektir. Sevgiyi hissedebilen taraflar birbirlerine saygıda duyarlar.
Ki sadece saygının olduğu,sevginin olmadığı bir ilişki ya da evlilik sanırım mutluluk vermez.

Seven bir insan karşısındakine saygısızlık yapabilir mi ki?

Alıntı: Yazan Işıl YILDIZ Seven bir insan karşısındakine saygısızlık yapabilir mi ki?

Yapmamalı ama yapar.

Ben, 12 yıl boyunca yaşadığım tecrübeye göre şunu diyebilirim. Sevgi olmadan, saygı hiçbir işe yaramıyor.Ve sonu kaçınılmaz oluyor malesef.

İnsan ilişkilerini iyi bir şekilde kurabilmek ve dengede tutabilmek için olmazsa olmaz bir unsur vardır : 'Saygı'

Aşk,sevgiye;sevgi,alışkanlığa dönüşür.Bunlardan her biri birer dönüşüm içerisinde olabilir,vakidir,ama saygı ne bir şeyin yerini alabilir ne de hiçbir şey saygının yerini tutabilir.Bu yüzden evlilikte saygının muhafaza edilmesi gerektiğine inanan bir insanım.İnsanlar birbirlerine karşı en başta nasıl bir tutum belirlerseler ileride benzer bir durumda karşılaşacakları muamele de o şekilde olacaktır muhtemelen.

İleride yüze vurulabilecek şeyler söyleyip yapmaktansa,her zaman her koşulda metanetini koruyup ilerisi için en güzeli sağlamak adına ölçülü,saygılı olmak en doğru olandır.

Bu yüzden sevgi de aşk da bir yere kadar,ama saygı sonuna kadar diyorum

Düşündümde aslında öyle 5 şart, 4 şart , 10 şarta filan gerek yok, tek şart var aslında;

-Doğru kişi..

Alıntı: Yazan Nur Deniz Düşündümde aslında öyle 5 şart, 4 şart , 10 şarta filan gerek yok, tek şart var aslında; -Doğru kişi..

Doğru kişi ve doğru ayna.

İnsanla ilgili herşeyde olduğu gibi, evlilikte de reçetelerin hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum.

Alıntı: Yazan Av.Cengiz Aladağ İnsanla ilgili herşeyde olduğu gibi, evlilikte de reçetelerin hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum.

Bence " Doğru ayna" yı unutmayın!

Alıntı: Yazan Av.Cengiz Aladağ İnsanla ilgili herşeyde olduğu gibi, evlilikte de reçetelerin hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum.

Bu kadar evlilik danışmanını işsiz bırakacaksınız

Alıntı: Yazan Av.Cengiz Aladağ İnsanla ilgili herşeyde olduğu gibi, evlilikte de reçetelerin hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum.

Alıntı: Bu kadar evlilik danışmanını işsiz bırakacaksınız

Hem nalına hem mıhına katılıyorum:

Evlilik gönülle ve gönüllü yapılır. Bu nedenle evlilikte gönül yoksa bilim işe yaramaz. Lakin gönül varsa reçeteler evlilikteki akıl aksaklığını gidermekte etkilidir.

Kuş beyinli bülbül sen varken gül ister. Her deli gönül biraz da akıl ister.