Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

paydaşlardan bir kısmının rızası dışında kira sözleşmesi ve geçmişe yönelik talep

Konuyu Kilitleyin
Old 23-11-2007, 13:07   #1
beyazbulut

 
Varsayılan paydaşlardan bir kısmının rızası dışında kira sözleşmesi ve geçmişe yönelik talep

Merhabalar,
3 kardeşe bir ev kalmış. Ancak kardeşlerden biri başka şehirde yaşıyor. kalan 2 kardeş tarafından ev kiraya verilmiş ve kira bedelini sadece bunlar almış yaklaşık 2 yıldır bu böyle devem etmiş. Diğer kardeş önce ses çıkarmamış ama şimdi hem geçmişe yönelik kira bedelini istiyor hem de sözleşmeye rıza göstermeyip kiracını tahliyesini sağlamak istiyor.Geçmiş kira bedelleri için ve tahliye için kime karşı ne yapmak doğru ve pratik olur.
İlgilenen arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.
Old 24-11-2007, 14:44   #2
av_zeynep

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan beyazbulut
Merhabalar,
3 kardeşe bir ev kalmış. Ancak kardeşlerden biri başka şehirde yaşıyor. kalan 2 kardeş tarafından ev kiraya verilmiş ve kira bedelini sadece bunlar almış yaklaşık 2 yıldır bu böyle devem etmiş. Diğer kardeş önce ses çıkarmamış ama şimdi hem geçmişe yönelik kira bedelini istiyor hem de sözleşmeye rıza göstermeyip kiracını tahliyesini sağlamak istiyor.Geçmiş kira bedelleri için ve tahliye için kime karşı ne yapmak doğru ve pratik olur.
İlgilenen arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.

müşterek mülkiyette kira sözleşmesinin geçerliliği pay ve paydaş çoğunluğuna bağlı. olayda çoğunluk şartı gerçekleştiğinden geçerli bir sözleşme var. tahliye talep edilemez.

geçmiş kira bedelleri için ise bence ikisine de yoneltmek gerekir.
Old 24-11-2007, 20:14   #3
Hukukçu55

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av_zeynep
müşterek mülkiyette kira sözleşmesinin geçerliliği pay ve paydaş çoğunluğuna bağlı. olayda çoğunluk şartı gerçekleştiğinden geçerli bir sözleşme var. tahliye talep edilemez.

geçmiş kira bedelleri için ise bence ikisine de yoneltmek gerekir.
ev herhalde miras yoluyla intikal etmiş.Kalmış dendiğine göre. O zaman iştirak halinde mülkiyet ve birlikte hareket prensibi cari olur. Sözleşme de geçersiz olur. Ancak 3. kardeş kiraya verme olayını bildiği halde ses çıkarmamışsa ve bu şekilde uzunca bir süre geçmişse sözleşmenin feshni istemek iyi niyet kuralları ile bağdaşmayabilir.
Old 26-11-2007, 12:43   #4
av_zeynep

 
Varsayılan

Mirastan intikal eden mallar veraset ilamı çıkarılıncaya kadar iştirak halinde mülkiyettir. Veraset ilamı alındığı anda müşterek mülkiyet haline geçer. Eğer veraset ilamı alınmamışsa zımnen kabul için (kira sozleşmesini) sözleşmeyi bilmesi veya para alması gerekir.
Old 26-11-2007, 13:46   #5
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

İştirakli mülkiyetin Veraset ilamı alınınca doğrudan müşterek mülkiyete döndüğü görüşüne kesinlikle katılmıyorum.Bu durum ancak mahkeme kararı veya tarafların anlaşmaları suretiyle olabilir.

MK 692'ye göre kiralama olağanüstü tasarruf olduğundan, tüm paydaşların muvafakati olmadan 3. kişi ile yapılan sözleşme geçersizdir.Geçmiş dönem kira bedelleri için diğer mirasçılara karşı ecrimisil davası açılmalıdır.
Tahliye için ise mülkiyet hakkına dayanan meni müdahale davası açılabilir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/11387
K. 2006/13272
T. 28.12.2006
• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmazla İlgili Tüm Ortaklarını Katılmadığı Kira Sözleşmesi Geçersiz Olduğundan Kabulü Gereği )
• ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİNE TABİ TAŞINMAZ ( Tüm Ortaklarını Katılmadığı Kira Sözleşmesi Geçersiz Olduğundan Elatmanın Önlenmesi Talebinin Kabulü Gereği )
• KİRA SÖZLEŞMESİ ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmazla İlgili Tüm Ortaklarını Katılmadığı Kira Sözleşmesi Geçersiz Olduğu - Sözleşme Sadece Mirasçılardan Biri İle Yapıldığından Elatmanın Önlenmesi Talebinin Kabulü Gereği )
• KİRA SÖZLEŞMESİNE ORTAKLARIN KATILMA ZORUNLULUĞU ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmazla İlgili Kira Sözleşmesinin Geçerli Sayılabilmesi İçin Tüm Ortakların Sözleşmeye Katılması Zorunlu Olduğu )
4721/m. 702
ÖZET : Davacılar, murislerinden intikal eden bağımsız bölümü davalının haksız olarak işgal ettiğini, davalının mirasçılardan biri ile yaptığı kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu iddia ederek el atmanın önlenmesi talebinde bulunmuşlardır. İhtilaf konusu taşınmaz muris adına kayıtlı olup elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazla ilgili kira sözleşmesinin geçerli sayılabilmesi için tüm ortakların sözleşmeye katılması zorunludur. Tüm ortakların katılmadığı kira sözleşmesi geçersizdir. Somut olayda, kira sözleşmesi sadece mirasçılardan biri ile yapılmıştır. Kira sözleşmesine diğer mirasçıların icazet verdiği iddia dahi edilmemiştir. Bu durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, miras bırakanlarından intikal eden 2 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini, davalının mirasçılardan Ö. ile yaptığı kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının taşınmazı kira sözleşmesine dayalı olarak kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi U.Ş.'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 610 ada 2 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümün dava dışı kişilerle birlikte davacıların 22.11.2004 tarihinde ölen miras bırakanları M. adına kayıtlı olduğu, davalının çekişme konusu taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak, taşınmazı tasarruf ettiği anlaşılmaktadır. Davacılar, davalının taşınmazı haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın el attığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlar; davalı kiracılık savunmasında bulunmak suretiyle davaya karşı çıkmıştır.

Gerçekten de davalının, davacıların miras bırakanı M'nin mirasçılarından olan Ö. ile miras bırakanın ölümünden sonra 01.12.2004 tarihinde 2 yıl süreli kira sözleşmesi yaptığı dosya kapsamı ile sabittir.

Taşınmazın miras bırakan adına kayıtlı payı, elbirliği mülkiyetine tabidir. Türk Medeni Kanunu'nun 702 vd. maddeleri uyarınca bu tür mülkiyette geçerli bir kira sözleşmesinden bahsedebilmek için tüm paydaşların sözleşmeye katılımı zorunludur. Tüm paydaşların katılmadığı kira sözleşmesinin hukuken geçerli olamayacağı tartışmasızdır.

Oysa somut olayda, bahse konu kira sözleşmesinin paydaşlardan Ö. ile davalı arasında yapıldığı, diğer paydaşların sözleşmede yer almadıkları görülmektedir. Öte yandan, yapılan kira aktine davacılar ve dava dışı iştirakçilerin icazet verdiği iddia edilmiş de değildir.

Öyle ise, mahkemece geçerli bir sözleşmenin bulunmadığı gözetilmek suretiyle el atmanın önlenmesi isteği ile belirlenecek ecrimisil yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir.

SONUÇ : Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 29-11-2007, 12:38   #6
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 1992/9158
K. 1993/10396
T. 20.10.1993
• TESCİL DAVASI ( Gayrımenkule İlişkin Davaların Özelliği )
• GAYRIMENKULE İLİŞKİN DAVALAR ( Şahitlerin Taşınmazın Başında Dinlenmesi )
• ZİLYEDLİĞE DAYALI TESCİL ( Tanıkların Taşınmazın Başında Dinlenmesi )
• TANIK DİNLENMESİ ( Gayrımenkule İlişkin Davalarda Taşınmaz Başında Dinleme )
• ZİLYEDLİK ŞARTLARI ( Taşınmazın Niteliği Öncesinin Kime Ait Olduğunun Belirlenmesi )
• İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Müşterek Mülkiyet Haline Dönüştürülecek Şekilde Karar Verilememesi )
743/m.581, 639
3402/m.33/2
1086/m.259
ÖZET : Gayrimenkule ilişkin davalarda; şahitlerin, taşınmazın başında dinlenmeleri zorunlu olduğu gibi, bir taşınmaza kimin zilyed olduğu ve zilyedlik şartlarının mevcut bulunup bulunmadığı araştırılırken de; taşınmazın niteliği, öncesinin kime ait olduğu, malik sıfatıyla zilyedliğin tesis tarihi ve ekonomik amacına uygun biçimde sürdürülüp sürdürülmediği, eklemeli zilyedlik sözkonusu ise; muris ile mirasçı, satıcı ile alıcı, bağışlayan ile bağışlanan gibi eski ve yeni malikler arasında kanuni veya akdi ilişkilerden doğan hukuki bir bağın ve bitişikliğin bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durulmalıdır.
Ayrıca, taşınmazın muristen kalmış olması halinde, murise ait veraset ilamındaki hisseleri oranında ve iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete dönüştürecek biçimde mirasçılar adına tescile karar verilemez.
DAVA : Dursun ve müşterekleri ile Hazine, Nebişeyh Köyü Muhtarlığı ve Dursun aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair, ( Reşadiye Asliye Hukuk Hakimliği )nden verilen 10.3.1992 gün ve 288-41 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine ile Dursun taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar murislerinden intikal eden dava dilekçesinde mevki ve hudutları yazılı taşınmaz malların mirascıların hisseleri oranında tescilini talep etmişler; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, 23.12.1988 tarihli delil dilekçesinde; tanıklarını bildirmiş ve tanıklar duruşmada dinlenmişlerdir. Tanıklardan Mustafa, Halil dava konusu yerler hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, Mahmut tanıklık yapmıyacağını beyan etmişler, tanık İdris dinlenmemiş, Hüseyin'in beyanı ise zilyetlik araştırmasını aydınlatmaya yeterli görülmemiştir. Böylece mahkemenin tanıkları duruşmada dinlenmesi HUMK.nun 259. maddesine aykırı olduğu gibi dinlenen tanıklar yönünden yapmış olduğu zilyetlik araştırması da yeterli değildir.
HUMK.nun 259. maddesi uyarınca; "Gayrimenkule müteallik hususlarda şahitlerin mahallinde dinlenmelerine karar verilebilir". Şahitlerin hakkında bildiklerini söyledikleri, sınırları tesbit edilen ve krokileri yapılan yerlerin dava konusu gayrimenkuller olup olmadığı ancak, şahitlerin gayrimenkullerin başında dinlenmeleri halinde kesin olarak belli olur. şahitlerin duruşmada dinlenmeleri halinde ise bu yön daima şüpheli kalır. Ayrıca şahidin dava konusu yerin gösterilmesi suretiyle dinlenmesi halinde gerçeği daha iyi aydınlatacağı şüphesizdir. Dava gayrimenkule ilişkin olduğuna göre olayda şahitlerin taşınmazların başında dinlenmeleri zorunludur. Mahkemece zilyetlik yönünden yapılan araştırmada hüküm vermeye yeterli değildir. Bir taşınmaza kimin zilyed olduğu ve zilyedlik şartlarının mevcut olup olmadığı yönü araştırılırken taşınmazın niteliği ve öncesinin kime ait olduğu, zilyedliğin ne zaman başladığı yani malik sıfatıyle zilyetliğin tesis tarihi ve ne şekilde sürdürüldüğü araştırılmalıdır. Ayrıca zilyetliğin kimden kime devrolunduğu, satış sözkonusu ise satıcıların taşınmazı satmaya yetkilerinin olup olmadığı, satışın yasal olup olmadığı, kimin ve ne zamandan beri taşınmaza zilyet olduğu, olayda, satışın yasal olup olmadığı, kimin ve ne zamandan beri taşınmaza zilyet olduğu, olayda eklemeli zilyedliğin bulunup bulunmadığı, yeni ve eski zilyedler arasında muris ile mirascı bağışlayan ile bağışlanan, satıcı ile alıcı gibi kimseler arasındaki kanuni veya akdi ilişkilerden doğan hukuki bir bağın ve bitişikliğin bulunup bulunmadığı ve zilyedliğin taşınmazın ekonomik amacına uygun biçimde sürdürülüp sürdürülmediği yönleri üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmelidir. Ayrıca taşınmazların murise ait veraset ilamındaki hisseleri oranında mirascıları adına tesciline karar verilmiş olmasıda usul ve yasaya aykırıdır. Zira iştirak halinde mülkiyete konu olan bir taşınmaz malın tapuya tescilinde ortakların hisseleri tapuya tescil olunamaz. Çünkü iştirak halinde mülkiyetteki ortaklık payları iştirak halinde mülkiyetle tasarruf olunan mal, hak ve borçlar üzerindeki ortağın doğrudan doğruya sahip olduğu bir payı belirtmez. Buradaki ortaklık payı, eğer iştirak kar sağlarsa, ( sağlayacağı kardan iştirak halinin tasviyesinde elde kalacak olan safi varlıktan ortağın alacağı payını gösterir. Muristen veraset ilamı alınmış olması ve bu senette; hisselerin gösterilmiş bulunması, mirascılar arasında mevcut olan iştirak halinde mülkiyetin son bulduğu anlamına gelmez. İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabii olan dava konusu taşınmazların "muris Emin'e ait dosyaya ibraz olunan veraset ilamındaki mirascılar adına iştirak halinde mülkiyet şeklinde tescillerine" şeklinde karar vermek gerekirken, ortakların hisseleri belirtilmek ve iştirake son vererek iştirak halindeki mülkiyet şeklini, müşterek mülkiyete dönüştürmek suretiyle payları oranında tescile karar; verilmesi de yolsuz ve temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ) ve 17800 lira peşin harcın istek halinde Dursun'a iadesine, 20.10..1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Konuyu Kilitleyin


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kira sözleşmesi olmaksızın kira tespiti talep edilebilir mi putto Meslektaşların Soruları 14 25-11-2015 16:56
mal ayrılığı sözleşmesi geçmişe dönük etki yapar mı ekin Meslektaşların Soruları 4 20-02-2011 15:43
Kira sözleşmesi olmaması nhedeniyle kira tesp. davasında kira başlangıç tarihi sorunu Av. Mehmet Söylemez Meslektaşların Soruları 1 14-11-2007 12:12
Dış Ticaret-Sorumluluk ve Geçmişe yönelik zararların tazmini Kavaz Meslektaşların Soruları 0 23-11-2006 00:22
Çocuktan, Velayet Sahibi Tarafın Bilgi Ve Rızası Dışında Zorla Doku Örneği Alma DenizSu Hukuk Soruları Arşivi 2 16-12-2003 09:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05031300 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.