Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Konu Notu: 49 oy, 4,82 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-04-2011, 20:02   #541
tiryakim

 
Varsayılan Kredi kartı ödemelerine dikkat!

Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, son dönemde bazı firmalarca, yapılmamış alışverişlerin ya da fazladan taksitlerin kredi kartına yansıtıldığını, tüketicilerin ve esnafın mağdur edildiğini belirterek, ödeme yapılmadan önce ''hesap özeti''nin dikkatli bir şekilde incelenmesi konusunda uyarıda bulundu.

Nazım Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son dönemde kredi kartı kullanan tüketicileri mağdur eden iki yeni şikayet konusunda artış yaşandığını kaydetti.

Bazı firmalarca, gerçekleştirilmemiş alışverişlerin ya da fazladan taksitlerin kredi kartına yansıtılmasıyla haksız yere ödeme yaptırıldığını belirten Kaya, şöyle devam etti:

''Burada ödemeler kredi kartına yansıtılıyor. Bu duruma genelde internet üzerinden 'mail order' sistemiyle alışverişlerde karşılaşılıyor. Bunun için, sayıca fazla işlem yapan kişiler tercih ediliyor. Böylece ekstrede 100-200 işlem varsa, bu dolandırıcılık arada fark edilmiyor. Söz konusu kötü niyetli firmalar, çok sayıda kişide bunu gerçekleştirmesi durumunda önemli miktarda haksız kazanç sağlamış oluyor. Esnaf ya da tüketici durumu fark ettiğindeyse, hata olduğunu söyleyip, parayı iade ediyorlar. Ancak, fark edilmemesi durumunda yaptıkları yanlarına kar kalıyor.

Ayrıca, tüketicilere, yaptıkları alışverişin taksit sayısından fazla taksit ödemesi yansıtılabiliyor. Öreğin 10 taksitli bir alışverişse, 11 taksit yansıtılıyor.

Bu durumlarla karşılaşılmaması için tüketicileri dikkatli olmaları için uyarıyoruz. Sanal kart kullandırılıyor, tüketicilere yönelik güvenlik uygulamaları yapılıyor, ama yeterli olmuyor. Vatandaş, mağdur durumda kalmamak için kartının bilgilerini, yani elindeki silahı başkasına teslim etmemeli, taksitlerini, ödemelerini mutlaka kontrol etmeli.''

Kaya, kredi kartıyla sayıca az ya da çok işlem yapılmış olmasının önemli olmadığını belirterek, ''Tüketiciler mutlaka yapılan alışverişlerin belgelerini saklayıp, ekstre gelince karşılaştırsınlar. Her ay yapılan küçük miktardaki fazla ödeme, yılda önemli bir rakama ulaşabilir. Bu da birçok ailenin ya da esnafın düşünüp yapamadığı bir tasarruf'' dedi.

-KURYEYLE GELEN SÖZLEŞME-

Kredi kartında ikinci şikayet konusunun ise bankalar tarafından gerçekleştirilen bir uygulama olduğunu belirten Kaya, ''Bankalar, değişim tarihi gelmiş ya da gelmemiş kredi kartlarını kurye ile gönderiyorlar. Ancak, kartla birlikte yeni sözleşmeyi de gönderiyorlar ve teslim almak için sözleşmeyi de imzalamanız isteniyor. Bankalar, lehlerine düzenlemeler içeren yeni sözleşmeleri tüketicilere imzalatma girişimindeler. Bu, özellikle kredi kartı aidatını sözleşmeye koymak adına yaptıkları bir uygulama'' dedi.

Bugüne kadar sözleşmelerin kredi kartıyla birlikte gelmediğini vurgulayan Kaya, şöyle devam etti:

''Bu, bankaların, aidatlara yasal zemin oluşturmak için gerçekleştirdikleri bir uygulamadır. Aslında bu uygulama, sözleşmenin doğasına aykırı. Çünkü sözleşme, iki tarafın karşılıklı oturmasıyla yapılabilir. Kuryeyle gönderilen sözleşmeye imza atılmasıyla geçerli olmaz. Bir sorun durumunda ya tüketici bunun kurye ile geldiğini ve imzaladığını ispat etmeli ya da banka tüketiciyle yüz yüze gelip imzalattığını ispat etmelidir.

Bankaların yapması gereken, tüketici bankaya geldiğinde açıklama yapıp, 'kabul ediyorsanız aidatımız bu, razıysanız imzalayın' ya da 'kabul etmiyorsanız aidat almayacağız' demeliler. Tüketiciler kurye ile gelen sözleşmeyi imzalamasınlar. Eski sözleşmeleri geçerlidir.''
Old 20-04-2011, 00:42   #542
Trf.Bilirkişi EmrahÖztürk

 
Varsayılan Kendisi Yerine İmza Atan Postacı Mağdur Etti

Emeklilik Hakkını Kaybedecekti
Apartmanın üst katına çıkmak istemeyen posta memurunun kendisi yerine postaya imza atması nedeni ile neredeyse emekli olma hakkını kaybedeceğini belirten E D, “SSK’dan gelen iadeli taahhütlü olarak gönderilmiş zarfı posta memuru bize teslim edeceğine benim yerime imza atıp bina girişine bırakmış” dedi.

Kendisinin analık hakkından faydalanmak için SGK’ya başvurmasının ardından kurumdan yanıt bekleyen E D, gönderilen postanın posta memuru tarafından imzalanmasından dolayı 2 yıl erken emekli olma hakkını kaybetmekle karşı karşıya kaldığını ileri sürdü.

“İmzalayıp Bina Girişine Atmış”

SGK tarafından gelecek olan iadeli taahhütlü postanın,binanın üst katına çıkmak istemeyen postacı tarafından imzalanıp bina girişine bırakılması E D’i nerede ise mağdur edecekti. Yanıt bekledikleri isteklerine karşı “SGK’ya başvurduğunuzda 1 ay içerisinde ödemediniz hakkınız yandı” yanıtını almalarının ardından olayı takibe alan Demir, yaşadığı olayı şöyle aktardı:

“SGK’ya başvurusunu yaptım ve gelecek cevabın akabinde analık hakkımdan faydalanacaktım.Cevap SGK dan iadeli taahhütlü olarak gönderilmiş fakat posta elemanı bize teslim edeceğine bina girişine atıp gitmiş. Uzunca bekleyişten sonra SGK’ya başvurduğumuzda 1ay içinde ödemediniz hakkınız yandı denilince davetin gelmediğini söyledik. Dosyayı çıkardığında gördük ki posta elemanı adımı soyadımı yazıp bir de yalancı imza atmış ve’ kendisine teslim edildi’ diye not düşmüş. Bu sadece bizim başımıza gelen hem de çok hayati çok hassas bir konuda. Bir posta memurunun yüzünden 2 yıl erken emekli olma hakkını kaybedecektim.”

Postacıyı Yakalamak İçin Bekledi

SGK’daki memurun olayı takibe olmasından sonra sorunlarının çözüldüğünü belirten D., “Devlet memuruna da güvenmeyecek isek kime güvenelim” diyerek tepkisini dile getirdi. D., “Görevli memur barkot numarasından postanın ne zaman atıldığını ve ne zaman iletildiğini tespit etti. Buna göre; posta memuru sahte imza atmış. Zarfın üstünde postayı aldığıma dair adım soy adım ve imzama benzeyen bir şekil vardı. Üst kata çıkmak istemeyen memur yüzünden mağdur olabilirdim. İspatlamak için mahkeme açabilirdim. Bir başka ihtimal ise çocuklar zarfı alabilir, zarar verebilir ya da zarf kaybolabilirdi. Olayın ardından postacıyı bekledik fakat görev yeri değiştiği için ulaşamadım” dedi.
Old 21-04-2011, 20:12   #543
Av.Barış

 
Varsayılan

En büyük adliyeye cezaevi aracı giremiyor

Avrupa'nın en büyük adliyesi olarak inşa edilen Çağlayan'daki yeni İstanbul Adliyesi'ne otopark girişinin tavanı alçak yapıldığı için cezaevi araçları giremiyor.

İSTANBUL - Avrupa'nın en büyük adliyesi olarak inşa edilen Çağlayan'daki yeni İstanbul Adliyesi'nin yapımındaki küçük bir hesap hatası, tutukluların cezaevine girişi konusunda sıkıntıya yol açtı. Her gün 3 bin kadar tutuklunun duruşmalar için geleceği binaya, otopark girişinin tavanı alçak yapıldığı için cezaevi araçları giremiyor.

Adalet Bakanlığı Teknik İşler Dairesi Başkanlığı, adliye binasının mimarlık projesi için üç firmayla anlaştı. Üç proje çizildi ve daire bir mimarlık firmasının projesini onayladı. Daha sonra inşaatın yapımı işi Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından ihaleyle müteahhitlik firması VARYAP'a verildi. VARYAP, inşaatı öngörülen sürede bitirdi. İlginç hesap hatası da binanın yapımından sonra fark edildi.

Cezaevi araçlarının gireceği otoparkın tavanı alçak kalmıştı. Sanıkları taşıyan araçlarla deneme yapıldı, ancak eksi beşinci katta bulunan nezarethaneye girişin zeminden itibaren mümkün olmadığı görüldü. 3.80 metre yüksekliğindeki büyük cezaevi araçları binanın otoparkına giremedi.

Adalet Bakanlığı Teknik İşler Dairesi Başkanlığı'nın projenin çizimini verdiği mimarlık firması 3.8 metre yükseklik vermişti. Ancak su boruları, havalandırma ve elektrik tesisatlarının tavana monte edilmesi sonucunda bu yükseklik 2.3 metreye düştü. Tavanın yüksekliği 1.50 metre kısalınca küçük cezaevi araçlarının girişi imkânsız hale geldi. Uzmanlarsa, büyük cezaevi araçlarının girebilmesi için tavan yüksekliğinin en az 4.5 metre olması gerektiği, 3.8 metre yüksekliğin bile az olduğu görüşünde.

Sabah Gazetesi'nin haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı duruma el koydu. Çolakkadı, olayı araştırmak üzere Ergenekon davalarına bakarken İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne atanan Zekeriya Öz'ü görevlendirdi. Öz, Çağlayan'daki binaya giderek durumu yerinde inceledi ve cezaevi araçlarının giriş kattından itibaren kesinlikle içeri giremeyeceğini rapor etti.

TÜNEL VEYA RÖMORKLU ARAÇ
Şimdi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı krizin aşılması için çare arıyor. İlk formül olarak tututukluların treni andıran uzun römorklu araçlarla cezaevine sokulması tartışıldı. Gerekirse de araçla nezarethaneye girebilmeleri için alttan adliye binasının bir taşra cezaevi büyüklüğünde olan nezarethanesine tünel yapılacak. Böyle olursa, cezaevinden firar etmek için mahkûmlar tarafından kazılan tünellerin bir benzeri, tutukluların adliye nezarethanesine girişini sağlamak için kazılmış olacak.

Turan Çolakkadı, "Zekeriya Bey'in tespitleri üzerine Adalet Bakanlığı'yla yazışmalar yapılıyor" bilgisini verdi.


Proje özürlü olmak budur herhalde!
Old 21-04-2011, 20:40   #544
tiryakim

 
Olumlu Mahkumiyet ömür boyu sürmez

Anayasa Mahkemesi, memnu hakların iadesiyle ilgili karar alamadıkları gerekçesiyle BDP'lilerin milletvekili adaylıklarını iptal eden Yüksek Seçim Kurulu’na, yol haritası olabilecek nitelikte bir karara imza attı. Kararda, “Mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının arşiv kaydına alınmasının gerekçesini oluşturan durumlar, bazı istisnalar dışında, kişi hakkında ömür boyu hak yoksunluğu getirmemektedir” denildi.

Ankara 9. İdare Mahkemesi ve Şanlıurfa 3. Asliye Ceza Mahkemesi geçen günlerde baktıkları davalarda, YSK kararıyla birlikte gündeme gelen Adli Sicil Yasası’nın kimi hükümlerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda, “Arşiv bilgileri ilgilinin ölümü üzerine ve herhalde kaydın girildiği tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle tamamen silinir” hükmünün anayasaya aykırı olduğu iddia edildi.

Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre, Anayasa Mahkemesi, başvuruyu haklı bularak “Arşiv bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine ve herhalde kaydın girildiği tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle tamamen silinir” hükmünü iptal etti.

Kararda, mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının arşiv kaydına alınmasının gerekçesini oluşturan durumlar, bazı istisnalar dışında, kişi hakkında ömür boyu hak yoksunluğunu getirmediği, hak yoksunluğunun belli bir süreyle sınırlandırıldığı vurgulandı. Mahkemenin kararında şu değerlendirme yapıldı:

“Bir kişinin işlediği suçun ya da aldığı cezanın milletvekili seçilmesini engelleyen anayasanın 76. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilenden olup olmadığının saptanabilmesi ve mahkûmiyete bağlı hak yoksunluğu öngören bazı özel yasalardaki hükümler nedeniyle mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının kayıt altına alınmasında yasal ve anayasal birtakım gereklilikler bulunmaktadır.

Ancak söz konusu gerekliliklerin, itiraz konusu kuralda öngörüldüğü üzere arşiv kayıtlarının kişinin ölümüne kadar ya da seksen yıl süreyle muhafaza edilmesi noktasında geçerli olmadığı açıktır.”

“Mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının arşiv kaydına alınmasının gerekçesini oluşturan durumlar, bazı istisnalar dışında, kişi hakkında ömür boyu hak yoksunluğu getirmemektedir” denilen gerekçeli kararda, bağımsız milletvekili adaylarının memnu hakları tartışmasına da ışık tutacak şu irdeleme öne çıktı: “...Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunlukları ise Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesi gereğince ilk mahkûmiyet kararının infaz edilmesinden itibaren belli sürenin geçmesiyle birlikte yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluyla sona erdirilmektedir. Bir başka ifadeyle, arşiv kaydına alınmanın gerekçesini oluşturan kurumlar ilk mahkûmiyet kararından belli bir süre geçtikten sonra kişi hakkında aleyhe bir sonuç doğurmadığı halde, söz konusu kayıtların kişinin ölümüne kadar veya kaydın girildiği tarihten itibaren seksen yıl süreyle arşivde muhafaza edilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır.

Bu durumda, tüm suçlara ilişkin arşiv kayıtlarının bu kadar uzun süre muhafaza edilmesi, suç ve cezaların nitelikleri veya ağırlıkları dikkate alınmadan tüm suçlar için geçerli tek bir sürenin belirlenmesi, bu sürenin arşiv kaydına alınmayı gerekli kılan amaçla orantılı ve makul olmaması nedeniyle kural, adil ve hakkaniyete uygun bir düzenleme niteliğinde değildir.

Diğer taraftan, kişinin belli bir tarihte aldığı herhangi bir mahkûmiyet kararına ilişkin kaydın kişinin ölümüne kadar ya da seksen yıl süreyle muhafaza edilmesi, anayasanın 5. ve 17. maddelerinde belirtilen kişinin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi ilkesi ve cezaların ıslah edici olma amacı ile bağdaşmamaktadır.”
Old 21-04-2011, 20:41   #545
tiryakim

 
Olumlu YSK'nın kararından sonra gözler mevzuata çevrildi

BDP'nin de desteklediği 7 ismin de aralarında olduğu 12 bağımsız adayın başvurusunu reddeden Yüksek Seçim Kurulu'nun bağımsız adaylardan istediği "memnu haklarının iadesi belgesinin" yasalarda değişikliğe uğraması tartışma yarattı. YSK'nın bu kararının ardından gözler ilgili mevzuata çevrildi.

BDP'nin de desteklediği 7 ismin de aralarında olduğu 12 bağımsız adayın başvurusunu reddeden Yüksek Seçim Kurulu'nun bağımsız adaylardan istediği "memnu haklarının iadesi belgesinin" yasalarda değişikliğe uğraması tartışma yarattı. YSK'nın bu kararının ardından gözler ilgili mevzuata çevrildi.
"Memnu haklarının iadesi" yani seçme ve seçilme hakkı gibi hakların geri tanınması cezasını tamamlayan kişilere mahkemeler tarafından veriliyor.

Türk Ceza Kanunu'nda hak yoksunluğu ilke olarak sadece cezanın infazı süresiyle sınırlı tutulmuş durumda. Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde, aday olunamayacağına ilişkin kısıtlılık halinin, mahkum olunan cezanın bitmesiyle sona ereceği belirtiliyor.

Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" düzenleniyor. Adli Sicil Kanunu'na 2006'da eklenen 13/A maddesinde, mahkemelerin aksine, yasaklanmış hakların geri verilmesi için mahkeme kararı alınabileceği belirtiliyor. Ancak mahkemeye başvurulabilmesi için mahkum olunan cezanın infazının tamamlanmasının üzerinden 3 yıl geçmesi gerekiyor.

Türk Ceza Kanunu'nun ilgili 53. Maddesi şöyle:
MADDE 53. - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,

c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.

(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

Adli Sicil Kanunu'nunda ilgili maddesi şöyle:
Madde 13/ A- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,

a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,

b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir.

(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.

(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.

(4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.

(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.

(6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.

(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır.
Old 21-04-2011, 20:43   #546
tiryakim

 
Olumlu İdare Mahkemesi ÖSYM'den savunma istedi

YGS'deki şifre iddiaları üzerine sınavın iptali istemiyle açılan davayı görüşen Ankara 7. İdare Mahkemesi ÖSYM'den savunma istedi. Danıştay önünde de liselilerin YGS protestosu vardı.


"YGS'de şifreleme yapıldığı" iddiaları üzerine 27 Mart 2011'de yapılan YGS'nin iptali istemiyle Danıştay'a dava açılmıştı.

Davayı görüşen Danıştay 8. Dairesi görevsizlik kararı vererek davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini bildirmişti.

Davayla ilgili ilk incelemesini yapan Ankara 7. İdare Mahkemesi, davalı ÖSYM'den savunma istedi.

Mahkeme, ÖSYM'nin savunması geldikten sonra sınavın yürütmesinin durdurulması istemini karara bağlayacak.

Konyalı öğrencinin avukatı memnun

Bu arada, sınavın iptali istemiyle dava açan Konyalı öğrencinin avukatı Ahmet Gürol Şağban, Ankara 7. İdare Mahkemesinin ÖSYM'ye savunma yapması için 15 günlük süre vermesini olumlu gördükleri söyledi.

Konyalı lise öğrencisi M.A.O'nun avukatı Ahmet Gürol Şağban, YGS soru kitapçığında şifreleme iddiasına ilişkin yürütmenin durdurulması ve sınavın iptali için açtıkları davanın Ankara 7. İdare Mahkemesi görülmesini davanın bir an önce sonuçlandırılacağı anlamı taşıdığını ve bunu olumlu olarak gördüklerini söyledi.

Şağban, normal süreçlerde idare davalarda daha uzun süreli savunma süresi tanınırken, bu davada 15 günlük savunma süresi verilmesinin, davanın bir an önce sonuçlandırılacağı anlamı taşıdığını bildirdi.

"YGS'de şifreleme yapıldığı" iddiaları üzerine 27 Mart 2011'de yapılan YGS'nin iptali istemiyle dava açtıklarını anımsatan Şağban, şunları kaydetti:

"Bütün kamuoyunun bilhassa, öğrenci ve velilerinin merakla beklediği bu davanın bir an önce neticelenmesi gerekir. Çünkü, LGS sınavının tarihi de göz önüne alındığında büyük kuşku yaratan YGS sınavıyla ilgili karar, öğrencilerin ikinci sınava her yönden hazırlanmaları açısından büyük önem taşıyor."

Danıştay önünde YGS protestosu

Öte yandan, kendilerine "Emek Hırsızı ÖSYM Grubu" adını veren bir grup lise öğrencisi, YGS'nin iptal edilmesi istemiyle açılan davanın hızlandırılması için Danıştay önünde eylem yaptı.

Danıştay'ın önünde toplanan Emek Hırsızı ÖSYM Grubu üyeleri, YGS'de uygulandığı iddia edilen şifreleme iddiaları nedeniyle ÖSYM aleyhinde slogan attı.

Grup adına yapılan basın açıklamasında, YGS ile birlikte sınav yönergesinin de iptal edilmesi istemiyle açılan davayı Danıştayın hızla karara bağlaması istendi.

"Davayı hızlandır YGS'yi iptal et" şeklinde slogan atan öğrenciler olaysız dağıldı.
Old 21-04-2011, 20:56   #547
tiryakim

 
Varsayılan Mahkeme Emniyeti Suçlu Buldu

Samsun'da bir işadamının açtığı dava, büyük bir radar skandalını ortaya çıkardı. Bilirkişi raporuna göre, araçlara eski nesil, kilometreyi belirleyemeyen radar cihazı ile ceza yazılmış.

Samsun'da bir işadamının açtığı dava, büyük bir radar skandalını ortaya çıkardı. Bilirkişi raporuna göre, araçlara eski nesil, kilometreyi belirleyemeyen radar cihazı ile ceza yazılmış.
Samsun'da bir işadamı radar hız sınırını aştığı iddiasıyla kendisine yazılan 270 TL'lik cezanın iptali için açtığı davayı kazandı. Mahkeme ayrıca dava açan işadamının avukatlık ücreti olan 550 TL'nin de Samsun Emniyet Müdürlüğü tarafından ödenmesine karar verdi.
Edinilen bilgiye göre, Samsunlu işadamı 42 yaşındaki M K, 26 Ekim 2010 tarihinde Bafra ilçesinden Samsun'a dönerken Atakum ilçesi Atatürk Bulvarı Orhan Gencebay İlköğretim Okulu önünde hız sınırını aşarak 112 kilometre hızla gittiği iddiasıyla Samsun Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından durduruldu ve 270 TL para cezasına çarptırıldı. Hız sınırını aşmadığını ileri süren M K, cezanın iptali için Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne dava açtı. K, dava dilekçesinde yolda hız sınırını gösteren uyarı tabelasının bulunmadığını, bölünmüş çift şeritli yollarda hız limitinin 110 kilometre artı yüzde 10 uygulaması ile 121 kilometre olması gerekirken, 112 kilometre hızla seyir ettiği için para cezasına çarptırıldığını avukatı aracılığıyla mahkemeye sundu.
Açılan dava kapsamında radar kamerasının görüntüleri bilirkişi tarafından incelendi. Yapılan incelemede görüntüler üzerinde işadamının aracına radar cihazı sadece uyarı sesiyle verdiği, eski nesil radar olduğundan kilometresini göstermediği, bu nedenle aracın hızının yaklaşık 90 kilometre olduğu rapor edildi. Mahkeme heyete aracın hızının tahmini tespiti yapıldığından ve kaç kilometre hızla olduğunda şüphe olduğundan işadamının itirazını kabul etti ve yazılan 270 TL para cezasının kaldırılmasına karar verdi.
Mahkeme heyeti ayrıca, işadamının avukatlık vekalet ücreti olan 550 TL'nin de Samsun Emniyet Müdürlüğü tarafından ödemesine hükmetti.
Old 22-04-2011, 11:42   #548
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
En büyük adliyeye cezaevi aracı giremiyor

Avrupa'nın en büyük adliyesi olarak inşa edilen Çağlayan'daki yeni İstanbul Adliyesi'ne otopark girişinin tavanı alçak yapıldığı için cezaevi araçları giremiyor.

!

Canım Türkiyem.
Old 01-05-2011, 13:38   #550
Av.Barış

 
Varsayılan

Bu kez koca korunmak için mahkemeye başvurdu

İZMİRLİ sigortacı M.B.T., 5 ay önce evlendiği ancak düğün akşamı ayrıldığı eşi B.Y.T.’nin kendisini ölümle tehdit ettiğini iddia edip, ’Ailenin Korunması Kanunu’ndan faydalanmak için dava açtı.

İzmir’de sigorta şirketi bulunan M.B.T., yanında sigorta elemanı olarak çalışan B.Y.T. ile geçen yıl aralık ayında dünya evine girdi. Yakın akrabaların ve arkadaşların katıldığı sade düğünle evlenen T. çifti, evliliklerini kutlamak için ailelerle beraber İnciraltı’ndaki restorana akşam eğlencesine gitti. Akşam eğlencesi sırasında arkadaşlarıyla sigara içmek için restoran dışına çıkan M.B., iddiasına göre, kayınvalidesi ile tartıştı. Tartışma büyüyünce kayınvalide, yeni gelin kızı B.Y.T.’yi alarak restorandan ayrıldı.

Mutlu evlilik hayali kuran M.B.T. evine yalnız döndü. Aradaki kızgınlığı ertesi günü de gideremeyen M.B.T., 1 hafta sonra da B.Y.T.’nin açtığı 100 bin TL’lik manevi tazminat ve boşanma davasıyla karşılaştı. Bunun üzerine eşi de karşı boşanma davası açtı.

ADLİYEDEN POLİS NEZARETİNDE ÇIKABİLDİ

İlk duruşmada eşi ve eşinin yakınlarının saldırısına uğradığını, ağır hakaretlerine maruz kaldığını, ölümle tehdit edildiğini ve adliyeden polis nezaretinden çıkabildiğini iddia eden M.B.T., eşi, kayınpederi ve eşinin amcası hakkında suç duyurusunda bulundu. Tehditlerin telefonda sözlü olarak devam ettiğini öne süren M.B.T., önceki gün avukatı ile İzmir Adliyesi’ne gidip "Ailenin Korunması Kanunu’ gereği, eşinin kendisiyle sözle ya da fiili iletişim kurarak tehdit etmesinin önlenmesi amacıyla koruma talebinde bulundu.

DEVLETTEN KORUMA İSTEDİ

Avukatı ile dilekçesini Asliye Hukuk Mahkemesi’ne veren M.B.T., yaşadıklarının kabus olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Ne evlendiğimi anladım, ne de boşandığımı. Kağıt üzerinde eşim olan birisinden boşanmaya çalışıyorum. Eşim boşanma davası dilekçesinde kendisini ilk gün dövdüğümü, hareket ettiğimi iddia ederek boşanma davası açtı. Ben de mahkemeye ilk gün, o ünlü restoranda, eşimin ailesi ve yakın dostlarımızla mutlu bir şekilde eğlenirken çekilmiş fotoğrafları mahkemeye verdim. O fotoğraftan yaklaşık bir saat sonra eşim, annesiyle birlikte bana ağır haraketler edip, beni orada bırakarak adeta kaçtılar. Şimdi yoğun şekilde tehditler alıyorum. Bu nedenle koruma talebinde bulundum. Psikolojim, tehditler yüzünden çok kötü durumda."
Mahkeme dilekçeyi değerlendirip karar verecek.
Old 01-05-2011, 13:40   #551
Av.Barış

 
Varsayılan

Sıfır arabası bozulana müjde!
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan, sıfır arabası garanti süresi içinde bozulan tüketicilere iyi haber geldi. Kurul, Denizli’de garanti süresi içinde arızalanan sıfır arabası “gizli ayıplı” çıkan tüketicinin Tüketici Kanunu’na göre tercihini “ücretsiz onarım” yerine “yenisiyle değiştirme” şeklinde kullanabileceğine karar verdi.

Kurul, davalı şirketin tüketicinin “ücretsiz onarım” talebiyle dava açtığı, bu talebi değiştirip, aracın yenisiyle değiştirilmesini isteyemeyeceğine ilişkin karar düzeltme talebini de önceki gün oybirliği ile reddetti. Karar kesinleşti. Hürriyet'in haberine göre davalı, şirket aracı sıfır kilometre yenisi ile değiştirecek. Bu kararın alınmasını sağlayan olaylar şöyle gelişti:

GARANTİ SÜRESİ İÇİNDE MOTOR TEKLEDİ

Abdullah K. 22 Mart 2005’te, 63 bin 248 liraya aldığı sıfır kilometre aracı motorunun teklediği şikayetiyle yetkili servise götürdü. Servis yetkilileri araçta kullanım hatası olduğunu, ancak bedeli karşılığında tamir edeceklerini bildirdiler. Abdullah K. tamir ücretini ödemeyince, araç serviste kaldı.

DAVADA TERCİHİNİ DEĞİŞTİRDİ

Abdullah K. bilirkişiye araçta teknik-mekanik arıza olduğu tespiti yaptırıp, servisteki aracı kullanmadığı için doğan tazminat hakkını saklı tutarak, “ücretsiz onarım” talebiyle 25 Ağustos 2006’da dava açtı. Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava sürerken Abdullah K. dilekçeyle “gizli ayıplı” çıkan aracın onarımı yerine sıfır kilometre yenisiyle değiştirilmesini istedi.

ÜRETİM HATASI VE GİZLİ KAYIP

Tüketici mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan mahkeme, bilirkişilerce, arızanın satın alma sırasında fark edilemeyecek üretim hatasından kaynaklanan “gizli ayıp” olduğunun tespit edildiğine dikkat çekti. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’a göre davacıyı haklı görerek, aracın ıslah talebi dorultusunda sıfır kilometre yenisi ile değiştirilmesine karar verdi. Yargıtay temyizde, ıslah dilekçesiyle, talebin değiştirilemeyeceğine, ücretsiz onarım yönünde kullanılan tercih hakkının aracın yenisiyle değiştirilmesi şekline dönüştürülmeyeceğine hükmetti. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını 20 Nisan 2009’da oybirliği ile bozdu.

MAHKEME DİRENDİ

Dosya yeniden yerel mahkemeye gitti. Mahkeme, davacı araç sahibinin yanlış bilgilendirilip oyalanarak, doğru tamirin yapılmadığına dikkat çekti. Tüketicinin “gizli ayıplı” çıkan malda ıslah yoluyla tercih hakkını değiştirebileceği şeklindeki ilk kararında direndi. Beş yıldır süren dava, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na geldi. Kurul, 29 Eylül 2010’da mahkemenin aracın yenisiyle değiştirilmesinde direnme kararını onadı. Davalıların karar düzeltme talebini ise Kurul, 29 Nisan Cuma günü oybirliği ile reddetti.

Hukuk Genel Kurulu’nun kararında şöyle denildi: “Dava dilekçesinde davacının onarım hakkını kullanmış olması yargılama sırasında aracın gizli ayıplı olduğunun ortaya çıkmasından sonra davacının bu tercihini aracın ücretsiz değiştirilmesi şeklinde kullanmasına engel olarak gösterilemez. Davacı sözleşmeyi ayakta tutarak, malın yenisi ile değiştirilmesini istediğine göre davalılar tüketicinin tercihine göre sorunun çözümlenmesi ile yükümlüdür. Açıklanan tüm bu olgu ve yasal düzenlemeler karşısında yenisi ile değiştirilmesini isteme koşulları gerçekleşen araca ilişkin olarak dava dilekçesinde tercih hakkını ücretsiz onarım yönünde kullanan davacının ıslaha gerek olmaksızın aracın misliyle değiştirebileceği kuşkusuzdur.”
Old 01-05-2011, 16:45   #552
tiryakim

 
Olumlu Tapu Müdürlükleri'ne yeni yetki

Tapu müdürlükleri, hak sahibinin talebi üzerine, kendi yetki alanı dışında kayıtlı bulunan taşınmazlarla ilgili tapu işlemlerini, taşınmazın kayıtlı bulunduğu tapu müdürlüğünden yetki almak ve kanunen bir engel olmadığını tespit etmek suretiyle yapmaya yetkili olacak.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın (Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü) Tapu Müdürlüklerince Yetki Alanı Dışında Kayıtlı Bulunan Taşınmazlarla İlgili Tapu İşlemlerinin Yapılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliği Resmi Gazetede yayımlandı.

Yönetmelikle, tapu müdürlükleri tarafından kendi yetki alanı dışında kayıtlı bulunan taşınmazlarla ilgili Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenecek akitli ve akitsiz tapu işlemlerinin yapılmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amaçlanıyor. Resmi yazışma ile yapılan tapu işlemlerinde ve tapu işlemleri öncesinde kadastro müdürlüklerince tescil bildirimi beyannamesi düzenlenmesi gereken işlemlerde bu Yönetmelik hükümleri uygulanmayacak.

Tapu müdürlükleri, hak sahibinin talebi üzerine, kendi yetki alanı dışında kayıtlı bulunan taşınmazlarla ilgili tapu işlemlerini, taşınmazın kayıtlı bulunduğu tapu müdürlüğünden yetki almak ve kanunen bir engel olmadığını tespit etmek suretiyle yapmaya yetkili olacak. Tapu işleminin tamamlanması için mevzuat gereği birden fazla kimsenin veya temsilcisinin irade beyanında bulunması gerekli ise bunların tamamının imza sırasında yetki verilen tapu müdürlüğünde birlikte hazır bulunmaları zorunluluğu bulunacak.

Tapu müdürlüğüne, yetki alanı dışında kayıtlı bulunan taşınmaza yönelik tapu işlemiyle ilgili talepte bulunulduğunda, tapu işleminin taraflarını ve talebin konusunu açıkça belirtmek suretiyle, tapu işleminin yapılması için yetkili tapu müdürlüğünden yetki isteyerek, talep konusu taşınmazın tapu kayıt örneği ile hak sahibinin belirlenmesi için gereken tescile esas belgelerin resmi yazı ile veya elektronik ortamda gönderilmesini talep edecek.

Başvuru istem belgesinde, resmi senette veya istem belgesinde yetki yazısının tarihi ve sayısı ile işlemin yapılmasında kanunen bir engel olmadığı belirtilecek.

Yetki verilen tapu müdürlüğü talep konusu tapu işlemiyle ilgili tapu harçlarının ve döner sermaye bedelinin tahsilini sağlamakla yetkili ve sorumlu olacak.

Yönetmelik kapsamında yetki alınmak suretiyle gerçekleştirilecek tapu işlemlerini yürütecek Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemine (TAKBİS) dahil tapu müdürlüklerini belirlemeye Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yetkili olacak.

Yönetmelik, üç ay sonra yürürlüğe girecek.
Old 01-05-2011, 16:46   #553
tiryakim

 
Olumlu Üniversiteden atılan öğrencilere müjdeli haber

Anayasa Mahkemesi'nden üniversiteden atılan öğrencilere müjdeli haber geldi. Yüksek Mahkeme, Yükseköğretim Kanunu'nda yer alan "okuldan atılan öğrenciler başka üniversiteye alınamazlar" hükmünü Anayasa'ya aykırı buldu.

Anayasa Mahkemesi'nden üniversiteden atılan öğrencilere müjdeli haber geldi. Yüksek Mahkeme, Yükseköğretim Kanunu'nda yer alan "okuldan atılan öğrenciler başka üniversiteye alınamazlar" hükmünü Anayasa'ya aykırı buldu.

Anayasa Mahkemesi, "Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası verilen öğrenciler, bir daha herhangi başka bir yükseköğretim kurumuna alınamazlar" şeklindeki kanun hükmünün iptal istemini esastan görüşerek karar verdi.
Ankara 9. İdare Mahkemesi, baktığı bir davada, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 54. maddesinin (g) fıkrasının "... Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası verilen öğrenciler, bir daha herhangi başka bir yükseköğretim kurumuna alınamazlar" şeklindeki ikinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğu görüşüne vardı. İdare Mahkemesi, düzenlemenin iptaline karar verilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yüksek mahkeme, başvurunun ilk incelemesini tamamlayarak, davayı esastan karar bağladı.

Anayasa Mahkemesi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 54. maddesinin (g) fıkrasının "Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası verilen öğrenciler, bir daha herhangi başka bir yükseköğretim kurumuna alınamazlar" biçimindeki ikinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vererek iptal etti.
Old 01-05-2011, 20:07   #554
Av.Ozan Kayahan

 
Varsayılan

Çok yerinde oluş. Eğitim alma özgürlüğünün apaçık ihlaline Anayasa Mahkemesi mani olmuş.
Old 05-05-2011, 12:56   #555
tiryakim

 
Varsayılan İktidarsız kocadan servet istedi

Dubai'de yaşayan bir kadın, eski eşine, "kocalık vazifesini" yerine getiremediği gerekçesiyle 12 milyon dolarlık tazminat davası açtı.

Eski kocasından 45 milyon Dubai dirhemi (yaklaşık 12 milyon dolar) tazminat talep eden Dubaili kadın, mahkemede, evli oldukları süre zarfında eşinin yaşadığı ereksiyon sorunu nedeniyle mağdur olduğunu ifade etti.

2008 yılında evlendiği kocasından yaklaşık 15 ay sonra boşandığını belirten kadın, ilk 4 ay boyunca eşiyle ayrı yataklarda uyuduklarını, ilk kez birlikte olduklarında da kocasının kendisine "insan gibi davranmadığını" söyledi.

"Sonradan fark ettim ki ereksiyon sorunu yaşıyordu. Evlilik sözleşmesini imzalamadan önce sözünü verdiğinin tam tersi bir adam karşımdaydı. Zihinsel ve duygusal olarak acı çektim. Anne olmak için tüm umudumu kaybettim" diyen Dubaili kadın, muhafazakâr bir toplumda yaşadığı için susmak zorunda kaldığını ifade etti.

Çok zengin bir işadamı olan eşinin kendisine hiçbir maddi destekte bulunmadığını, hatta kocasının zorlamasıyla işinden ayrılmak zorunda kaldığını belirten kadın, yakınlarından aldığı borçlarla geçindiğini söyledi.
Old 07-05-2011, 14:31   #557
tiryakim

 
Varsayılan 2. 1 milyon kişi icralık!

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkan Yardımcısı Ali Çetin, artan tüketici borçlarına dikkati çekerek, 29 Nisan 2011 tarihi itibariyle kredi kartı ve tüketici kredisi tutarının 185,4 milyar liraya (119 milyar dolar) ulaştığını belirtti.

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkan Yardımcısı Ali Çetin yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin 2010 yılı milli gelirinin 735 milyar dolar olduğunu anımsatarak, milli gelirin yüzde 6'sı oranında tüketici borcu oluştuğuna işaret etti.

Merkez Bankası verilerine göre, takibe düşmüş bankaya bildirilen tüketici sayısının 2006 yılında 78 bin 989 kişi olduğunu, rakamın 2008'de 406 bin 686, 2009'da 691 bin 727, 2010'da 629 bin 60 kişiyi bulduğunu belirten Çetin, 2011 yılının ilk üç ayında ise 225 bin 768 kişinin takibe düştüğünü ifade etti.

Çetin, 2011 Mart sonu itibariyle kredi kartı ve tüketici kredisi nedeniyle icraya düşen tüketici sayısının toplam 2 milyon 100 bin 658 kişi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Merkez Bankası verileri, son derece çarpıcı ve dramatiktir. AKP hükümetinin bütün 'zenginleştik' söylemlerine rağmen zenginleşen kesimin tüketiciler olmadığını rakamlar ortaya koymaktadır. Tersine tüketicilerin borcu artmakta, icraya düşen tüketici sayısı artmaktadır.

Türkiye kamuoyu rakamların dilini anlamalıdır. Tüketicilerimiz, iktidar ve yandaşları Karunlar kadar zenginleşirken 2 kilo mercimek, 2 torba kömür ile 'sadaka ekonomisi' yapanları, tüketicilerin sırtında köşeyi dönenleri, daha doğmamış çocukları bile binlerce dolar borçlandıranları iyi tanımalıdır. Tüketicilerimiz, 12 Haziran seçimlerini iyi değerlendirmelidir. Bilinçli bir tüketici olarak kim hangi politikalar kendilerini eziyor, kendileri dolaysız zenginleşirken dolaylı vergilerle kendilerini kimler soyuyor iyi görmeli, değerlendirmeli ve ona göre tercihini kullanmalıdır.''
Old 07-05-2011, 14:32   #558
tiryakim

 
Varsayılan Mahkeme, "kredi yapılandırma ücreti"ne vize vermedi

Konut kredisini yeniden yapılandıran bir vatandaş, tüketici mahkemesinde, bankanın ödeme planı değişiklik ücreti ve erken ödeme ücreti adı altında aldığı paranın iadesi için açtığı davayı kazandı. Tüketici mahkemesi, yeniden yapılandırma talebini kabul eden bankanın "masraf ve komisyon talebinin usul ve yasaya uygun olmadığı" gerekçesiyle, dava açan vatandaşın bankaya ödediği paranın iadesini kararlaştırdı.

Alınan bilgiye göre, bir bankadan 60 ay vade ile 130 bin lira konut kredisi kullanan bir vatandaş kredi faiz oranlarının düşüşünden yararlanmak üzere kredinin yeniden yapılandırılmasını talep etti. Bankanın yüzde 2 erken ödeme ücreti ve ödeme planı değişiklik ücreti olmak üzere toplam 1930 lira aldığını belirten vatandaş, söz konusu paranın iadesi için tüketici hakem heyetine başvurdu. Tüketici hakem heyeti bu talebi reddetti. Bunun üzerine kredi kullanan vatandaş, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptali ve ödediği 1930 liranın iadesi için Ankara 7. Tüketici Mahkemesi’nde dava açtı.

Mahkeme, davayı kabul ederek, Ankara İl Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptalini ve konut kredisi kullanan vatandaşın yeniden yapılandırmada ödediği 1930 liranın vatandaşa ödenmesine karar verdi.

Mahkemenin gerekçeli kararında, konut kredisi sözleşmesi, ödeme planı, yapılandırma sırasında alınan komisyon ve masraf miktarı konusunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı, uyuşmazlığın alınan tüketici kredisi nedeniyle faizlerdeki düşme nedeniyle banka tarafından yapılan yapılandırma işleminde masraf ve komisyon istenip istenemeyeceği konusunda olduğu vurgulandı.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddesine göre, satıcı ve sağlayıcının tüketici ile müzakere etmeden tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kurallarına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart sayılacağı hatırlatılan gerekçede, "Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış olup, bilirkişi kurulu raporlarında, taraflar arasında 27 Eylül 2007 tarihli Konut Kredi sözleşmesi imzalandığını, aylık 1.28 faiz, 60 ay vade 130 bin lira kredi kullanıldığını, taksit miktarının 3 bin 117 lira olduğunu, 30 aylık ödemeden sonra faiz oranının yüzde 0,89 oranına indirilerek ödeme konusunda tarafların anlaştıklarını, faiz oranının sabit olarak belirlendiğini, konut finansman kuruluşu tarafından erken ödeme ücreti talep edilebileceğini, banka uygulamasının yerinde olduğunu bildirmişlerdir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamı ve delil durumuna uygun bulunmuş olup, teknik değerlendirmeleri mahkememizce kabul edilmiş ancak, hukuki nitelendirmeye yönelik sonuç bölümüne itibar edilmemiştir" denildi.

-"KANUNA GÖRE, ERKEN ÖDEMEDE ÜCRET TALEP EDİLEBİLİR. MEVCUT OLAYDA ERKEN ÖDEME YOK"-

4077 sayılı kanunun ilgili hükmüne göre, "faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde bir veya birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması halinde konut finansman kurulunun erken ödeme ücreti talep edebileceği, erken ödeme ücretinin yüzde 2 oranını geçemeyeceği, kredi taksitlerinin vadesinden önce erken ödenmesi ya da borcun tümüyle ödenmesi halinde bankanın yüzde 2 oranını aşmayacak şekilde erken ödeme ücreti talep edebileceği" ifade edildi.

Bankanın bu oranı azami miktarda kullanabilmesi için bunun haklı gerekçesini tüketiciye bildirmesinin zorunlu olduğu belirtilen gerekçede, "mevcut olayda erken ödeme olduğunun kabul edilemeyeceği, yapılan işlemin piyasada faiz oranlarının düşüşü ile birlikte bankalar arasındaki rekabet ile birlikte bankaların faiz oranında kendiliğinden ve talep üzerine yaptıkları indirimler" olduğu kaydedildi.

"Sözleşme yapılıp taksitler ödenmeye başlandıktan sonra faizlerdeki düşüş nedeniyle bankayı yapılandırmaya zorlamanın hukuken mümkün olmadığı" belirtilen gerekçede, serbest piyasa koşulları dikkate alındığında kredi kullanan tarafın krediyi tümüyle kapatarak başka bir bankadan daha uygun şartlarda kredi alabileceği düşünüldüğünde bankaların yoğun şekilde "yapılandırma" adı altında yeni bir uygulama geliştirdiklerinin görüldüğü anlatıldı.

Tüketici Kanununun tüketicilere sağladığı en önemli haklardan birinin bilgilendirme ve aydınlatılma hakkı olduğuna işaret edilen gerekçede, bu kapsamda bankaların kredi verdiklerinde masraf, komisyon ve diğer tüm giderler dahil olmak üzere çekilecek kredi tutarı, taksit miktarı ve sabit aylık ödeme yaparak bunu tüketiciye bildirmek durumunda oldukları belirtildi. Piyasa koşullarında yoğun rekabet nedeniyle, bankaların mümkün olduğu kadar düşük oranda faiz ilanları yaptıkları, daha sonra masraf ve komisyon adı altında aldıkları ücretlerle faiz oranını dolaylı şekilde artırdıkları anlatılan gerekçede, "tüketici mevzuatı yönüyle bu durumun kabulünün mümkün olmadığı" vurgulandı.

-"YAPILANDIRMAYI KABUL EDEN BANKANIN YENİDEN ÜCRET TALEBİ USUL VE YASAYA AYKIRI"-

Gerekçeli kararda şöyle denildi: "Somut olayda bankayı yeniden yapılandırmaya zorlamak yasal olarak mümkün olmamakla birlikte banka kendi inisiyatifiyle yapılandırmayı kabul ettiğine göre tüketiciye yapılandırma ile ilgili faiz oranını herşey dahil olmak üzere net biçimde ve kalan süre için ödenecek taksit tutarını bildirerek yapmak zorundadır. Borç yapılandırmasını kabul eden bankanın erken ödeme komisyonu adı altında ve plan değişikliği adı altında yeniden ücret talep etmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, Hakem Heyeti kararı, Konut Kredisi Sözleşmesi, ödeme planı, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, faiz oranlarındaki düşüş nedeniyle bankanın yeniden yapılandırma talebini kabul ettiği, bu nedenle masraf, komisyon adı altında ücret talep etmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, aksi halin haksız şart niteliğinde olacağı, yapılandırmanın tümüyle bankanın inisiyatifinde olduğu, bu işlem kabul edildiğinden ayrıca masraf ve komisyon talebinin usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne, hakem heyet kararının iptaline, dava konusu 1930 liranın davalıdan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine karar vermek gerekmiştir." Mahkeme, ayrıca, dava açan vatandaşın ödediği 550 lira vekalet ücreti ile dava açma, bilirkişi ücreti gibi toplam 322 liralık yargılamada giderinin de davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesini kararlaştırdı.

(Milliyet)
Old 07-05-2011, 14:33   #559
tiryakim

 
Varsayılan Baz istasyonu mahkeme kararıyla kaldırılacak

Antalya'da 2009 yılında kurulan baz istasyonu mahallelinin açtığı dava sonrası mahkeme kararı ile kaldırılacak. Davanın emsal teşkil edeceği ifade edilirken, mahalle sakinleri kararı börek ve pasta yiyerek kutladı.

Antalya'nın Kepez ilçesine bağlı Fabrikalar Mahalesi Fikri Erten Caddesi üzerinde bulunan baz istasyonu ile ilgili olarak mahalle sakinlerinin açtığı dava 24 Mart 2011 tarihinde sonuçlandı. Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi baz istasyonunun sökülmesine karar verdi. Konuyla ilgili basın açıklaması yapan Birsen Tanyeli, 17 Ağustos 2009 yılında mahallelerinde baz istasyonunun faaliyete geçtiğini, istasyonun inşası sırasında bir çok resmi yere başvurduklarını, fakat hiçbir netice alamadıklarını belirtti. Daha sonra resmi mercilerden bir sonuç alamadıkları için mahalle sakinleriyle birlikte konuyu mahkemeye taşıdıklarını ifade eden Tanyeli, "Söz konusu istasyonun yakınlarında AVM'ler, çocuk esirgeme yurdu, kreşler, sağlık ocakları, okullar bölgesi yanına kurulduğu için birçok insanın sağlığını olumsuz olarak etkilemeye başlamıştı. Konuyu mahkemeye taşıdık. Ve kararın bizim lehimize sonuçlandığı için çok mutluyuz. Adalet yerini buldu." dedi.

Mahkemece alınan kararı Antalyalılarla paylaşmayı vatandaşlık görevi olarak gördüklerini ifade eden mahalle sakini Birsen Tanyeli, alınan bu karar sonrası halkın sağlığını hiçe sayarak şirketlerin şehrin her yerine rahatça baz istasyonu kuramayacağını, kendi verdikleri mücadelenin de başka mahallelilere emsal teşkil edeceğini belirtti.

Fabrikalar mahallesi sakinleri ayrıca, yaşanılan tüm süreç boyunca yanlarında olan Antalya Mimarlar Odası'na da teşekkür etti. Vatandaşlar sivil toplum örgütleri ile birlikte halkın birçok şeyi başaracaklarına inandıklarına dikkat çekti.

Öte yandan basın açıklamasının ardından toplanan mahalle sakinleri, evlerinde yaptıkları pasta börekleri gelen davetlilere ikram ederek verdikleri mücadeleyi kutladıklarını aktardı.
Old 13-05-2011, 15:36   #560
Av.Elif ULU

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlarım, söz konusu kararın esas numarasını bulamıyorum. Eğer yardımcı olursanız çok sevinirim. İyi çalışmalar.
Old 13-05-2011, 18:21   #561
Franz Kafka

 
Varsayılan Avukatın Üstünü ve Arabasının aranmasına 2000 TL tazminat

Sakarya Barosu avukatlarından A.A. 3 yıl önce yol kontrolü sırasında Sakarya İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli jandarma ekibinin üstünü ve aracını araması üzerine açtığı tazminat davasını kazandı.
Sakarya Barosu avukatlarından A. A. 27 Haziran 2008 tarihinde Akyazı Kuzuluk Beldesi Kavşağı’nda yanında bir meslektaşı ve müvekkili ile birlikte aracıyla giderken burada kontrol yapan jandarma ekibince durduruldu. A., avukat olduğunu, üzerinin ve arabasının aranamayacağını, aramada savcı ve barodan iki avukatın bulunması gerektiğini hatırlatarak itiraz etmesine rağmen arama yapıldı.
Avukat A., İçişleri Bakanlığı aleyhine manevi tazminat davası açtı. Sakarya 2. İdare Mahkemesi’nde görülen davada hizmet kusuru oluştuğu kanaatine varıldı. Mahkeme, Avukat A. A.’nın meslek onurunun zedelendiği gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı’nın avukata 2 bin TL tazminat ödemesine karar verdi. Temyiz yolu açık bırakılan kararı, Danıştay da onadı.
Kaynak:http://www.gencbaro.org/avukatin-ust...n-tl-tazminat/
Old 14-05-2011, 11:29   #563
Av.Barış

 
Varsayılan

Kendisini kör edeni bugün kör edecek

Doktor gözetiminde yapılacak olan kısasa kısas uygulamada, kezzap dolu damlayı sol ve sağ gözüne 20’şer kez damlatacak

İran’ın başkenti Tahran’da 2004 yılında, evlenmeyi reddettiği okul arkadaşı tarafından suratına kezzap atılarak kör edilen 31 yaşındaki Amine Behrami, bugün kendisini bu hale getiren Macid Muvahedi’yi aynı şekilde kör edecek.

Tahran’daki Dadgostrai Hastanesi’nde doktor gözetiminde yapılacak olan kısasa kısas uygulamada, Behrami, kezzap dolu damlayı Muvahedi’nin sol ve sağ gözüne 20’şer kez damlatacak.

İran mahkemesi 2009 yılında bağladığı kararla Amine’in kısasa kısas yöntemini uygulamasına izin vermişti. Karar Batı medyası tarafından ‘barbarca’ bulunurken, genç kadın olayın ardından dünya basınında da geniş yer almıştı.

“Göze göz” adında bir kitap da yazan Amine Behrami, “Çok mutluyum. Sonunda 6 yıl sonra hakkımı alacağım. Ona sen kazanmadın ikimiz de şimdi eşitiz diyeceğim” dedi.

GAZETE HABERTÜRK
Old 16-05-2011, 16:58   #564
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış

“Göze göz” adında bir kitap da yazan Amine Behrami, “Çok mutluyum. Sonunda 6 yıl sonra hakkımı alacağım. Ona sen kazanmadın ikimiz de şimdi eşitiz diyeceğim” dedi.


Şimdi, gerçekten, kendisini kör eden cani ile eşit oldu...
Old 17-05-2011, 10:42   #565
tiryakim

 
Olumlu 'YGS'de şifre': Açılan davaya reddi hakim talebi

Ankara 7'nci İdare Mahkemesi'nde YGS'nin iptaline yönelik açtığı dava reddedilen avukat Ahmet Gürol Şaban, Ankara 7'nci İdare Mahkemesi Başkanı ve üye hakimlerin, davada tarafsızlıklarını yitirdikleri gerekçesiyle, çekilmeleri yönünde reddi hakim isteminde bulundu.

YGS'deki şifre iddiaları üzerine sınavın iptali istemiyle Konyalı lise öğrencisi M.O.A. adına Ankara 7'nci İdare Mahkemesinde dava açan avukat Ahmet Gürol Şağban, sınavın iptal ve yürütmesinin durdurulmasını istedi.

Ankara 7'nci İdare Mahkesi, yürütmenin durdurulması istemini reddetti. Avukat Ahmet Gürol Şağban, bugün reddi hakim talebinde bulunurken şöyle dedi:

"Ankara 7'nci İdare Mahkesi Başkanı Hakim Ertan Demirci, üye hakimler Muhittin Karataş ve Hasan Nafi Kocabeyoğlu'nun davada tarafsızlıklarını yitirdikleri gerekçesiyle, çekilmeleri yönünde reddi hakim talebinde bulundum."
Old 17-05-2011, 10:43   #566
tiryakim

 
Varsayılan Tansel Çölaşan'a icra takibi

Anayasa değişikliği referandumunda 'evet' oyu kullananları gaflet, dalalet ve hıyanetlikle suçladığı konuşması sebebiyle Melih Gökçek tarafından tazminat davası açılan ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan hakkında icra kararı çıktı.

Davanın görüldüğü Ankara 4'üncü Sulh Ceza Mahkemesi'nin 5 bin lira tazminat ödenmesine hükmettiği 25 Ocak tarihli kararın ardından Tansel Çölaşan herhangi bir ödeme yapmayınca icralık oldu. Melih Gökçek, paranın tahsili için Ankara 16. İcra Müdürlüğü'nden 9 Mayıs tarihinde 'icra emri' kararı çıkarttı. Gökçek'in, Tansel Çölaşan'ın evinden eşya kaldırtarak kararı yerine getirteceği öğrenildi. Çölaşan 18 Eylül 2010'da Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Hatay Şubesi'nce düzenlenen 'Türkiye nereye gidiyor?' konulu panelde, "Çözüm bizlerdedir. Yani sizlerdedir. Yani oylarımızdadır. O oylar bilinçliyse de hâlâ bilinçli olmayan yani yüzde 42'nin dışında olan oylar bana göre, gaflet, dalalet ve hıyanet içindedir. Hıyaneti hepimiz biliyoruz." sözlerini sarf etmişti.
Old 17-05-2011, 10:48   #567
tiryakim

 
Mutsuz Atatürk'e 'put' diyen profesöre beraat

KAHRAMANMARAŞ’taki Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı olan ve ’İslam Tarihi’ dersinde Atatürk’e ’Put’ diyerek hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Prof.Dr. Ahmet Eyicil beraat etti.

KSÜ’de 1998 yılından bu yana görev yapan aynı zamanda Tarih Bölümü kurucusu da olan Prof.Dr. Ahmet Eyicil’in 2007 yılı ekim ayında verdiği İslam Tarihi dersinde Atatürk’e ’put’ dediği iddia edildi. Coğrafya Bölümü öğrencilerinden Arif Ekerdiker tarafından şikayet edilen Eyicil hakkında dönemin Rektörü Prof.Dr. A. Nafi Baytorun tarafından suç duyurusunda bulunuldu. Hakkında Kahramanmaraş 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde ’Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret’ davası açılan Prof.Dr. Eyicil’in meslekten ihraç edilmesi ve memuriyetten yasaklanması için KSÜ tarafından alınan karar YÖK tarafından onanmadı. Hakkında 3 yıla kadar hapis cezası istenen Prof.Dr. Ahmet Eyicil, tutuksuz yargılandığı davada son kez hakim karşısına çıktı. Suçlamayı kabul etmeyen Eyicil, "Olay tarihinde İslam Tarihi dersine girmiştim, cahiliye dönemine ait putperestliği anlatıyordum. Allah ile kul arasına vasıta koymanın putperestlik olduğunu anlatmıştım. Anlattığım dersin Atatürk ve 2000’li yıllar ile hiçbir ilgisi yoktur. Atatürk ile ilgili hiçbir konu geçmedi. 36 yıllık devlet memuruyum. Türkiye Cumhuriyeti’ni kimin kurduğunu çok iyi bilirim. Bu konuda 40’a yakın makale 60’a yakın tebliğ ve konferanslarım ile 3 kitabım vardır. Hatta aynı gün yerel televizyonunda Atatürk’ün Maraş Milli mücadelesine katkıları ile ilgili bir konuşma yapmıştım. Türkiye’de ilk kez bunu gündeme getiren benim hatta Maraş’taki Kuvay-ı Milliye hareketini Atatürk’ün kurduğunu ilk kez ben söylemiştim. İhbarcı öğrenciyi ben tanımam ve kendisi coğrafya bölümü öğrencisidir. Benden hiç ders almamıştır."

Tanık olarak dinlenen ve geçen yıl KSÜ’den mezun olan öğrenci Arif Ekerdiker ise ifadesinde, "Yerel televizyondaki bir programda canlı yayında arkadaşlarının Ahmet Eyicil’in ders sırasında duvara asılı Atatürk’ün resmine dönerek, ’Bu bir puttur, indirilmesi lazımdır’ diye sözler söylediğini anlattı. Ben de rektörümüze bunu dile getirdim. Bu olaylar üstüne kendisi beni aradı ve ifademi çekmemi istedi. Ben de bunu kabul etmedim. O günden sonra kendisi ile bir daha karşılaşmadım. Ben diğer tarih bölümü öğrencilerinden de Eyicil’in hakkında gerek Atatürk’e gerekse de Cumhuriyetimize hakaretlerini öğrenmiştim" dedi.

Tanık olarak dinlenen Tarih Bölümü öğrencileri ise Eyicil’in Atatürk’e hareket ettiğine dair bir bilgi ve duyumları olmadığını söyledi.

Mahkeme, Arif Ekerdiker’in söz konusu bölümün öğrenci olmadığını ve derste bulunmadığını, duyuma dayalı beyanlara itibar edilemeyeceğini, derste bulunan öğrencilerin sarf edildiği iddia edilen sözlerle ilgili çelişkili ifadeleri bulmasının sanığın mahkumiyetine yeterli olmadığını belirterek beraatine karar verdi.

Prof.Dr. Ahmet Eyicil, 3 Kasım 2002’de Saadet Partisi’nden Kahramanmaraş milletvekili adayı olmuş, seçilememesi üzerine yeniden üniversitedeki görevine dönmüştü.
Old 17-05-2011, 10:48   #568
tiryakim

 
Varsayılan "Savarona'da fuhuş" davasında karar

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamının son döneminde bir süre kullandığı Savarona Yatı'na düzenlenen fuhuş baskınıyla ilgili ikisi tutuklu 10 sanığın yargılandığı davada altı sanık tüm suçlamalardan beraat etti. İkisi tutuklu dört sanık ise birer yıl sekizer ay hapis cezasına çarptırılırken, iki sanık tahliye edildi ve haklarında verilen cezalar ertelendi

Antalya Cumhuriyet Savcılığının koordinesinde Antalya Jandarma Komutanlığı ekiplerince 28 Ekim 2010'da Muğla açıklarındaki Savarona Yatı'nda fuhuş yaptırıldığı iddiasıyla düzenlenen operasyonla ilgili açılan davanın dördüncü duruşmasında karar verildi.
Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti oy birliğiyle aldığı kararda, tutuklu sanıklar Musa Çelik ve Gündüz Akdeniz ile tutuksuz sanıklar Kemal Tokay ve Erkan Akdeniz'i, ''Fuhşa aracılık yapmak, yer temin etmek, fuhşa teşvik etmek'' suçlamasıyla birer yıl sekizer ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme bu cezaları hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile 5 yıl süreyle erteledi ve 7 aydır tutuklu olan Musa Çelik ve Gündüz Akdeniz'i tahliye etti.

Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklar Kazak asıllı iş adamı Tevfik Arif, Eldar Baidgliev, Ekaterine Maisuradze, Ebubekir Sıddık Tekin, Veysi Avcı ve Hülya Erdoğan'ın ''İnsan ticareti yapmak'', ''Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kurulan örgütü üye olmak'' ve ''Fuhşa aracılık'' suçlamalarından ise ayrı ayrı beraatlerine karar verdi.
Old 17-05-2011, 10:49   #569
tiryakim

 
Varsayılan Cinayet gibi kazaya 16 yıl hapis!

İstanbul Beşiktaş'ta, 2 yıl önce yolun karşısına geçmeye çalışan bir kadına çarparak ölümüne neden olan sürücü 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Sürücü Emir Rasim Parlak, 2009 yılında Barbaros bulvarında 180 promil alkollü otomobil kullanıp 'kırmızı ışık'ta durmayarak yaya geçidindeki Gülizar Çokduru'na çarptı.

Kazada 47 yaşındaki Çokduru hayatını kaybetti.

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savcı sanığın müebbet hapis ile cezalandırılmasını istedi.

Sanık Parlak son savunmasında, "Çok üzgün ve pişmanım. Yaşanmaması gereken bir durumu yaşadım. Vicdan azabı çekiyorum" dedi.

Davayı karara bağlayan mahkeme, suçun "olası kastla" işlendiğini belirterek sanığı 20 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Sanığın pişmalık duymasını ve sabıkasız geçmişini dikkate alan mahkeme heyeti, cezayı 16 yıl 8 aya indirdi.
Old 18-05-2011, 08:15   #570
Av.Ozan Kayahan

 
Varsayılan

Kamuoyunu rahatlatanb bir karar oldu bu. Ama Yargıtay bu konuda ne karar verecek merak ediyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09046698 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.