Uluslararası Mahkeme'ye 'evet' Geliyor

Uluslararası Mahkeme'ye 'evet' geliyor

ABD, Çin ve Rusya'nın karşı çıktığı mahkemeye Ankara'dan yetki çıkıyor

Türkiye, bugüne kadar altına imza atmaktan kaçındığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yetkisini tanıyan sözleşmeyi onaylıyor. İmza atmayan öteki ülkeler ABD, Rusya, Çin, Hindistan ve Pakistan.

Anayasaya Girecek
Sözleşme, savaş ve soykırım suçu işleyenlerin bu mahkemede yargılanmasını öngörüyor. Sözleşmenin gücünü artırmak için anayasa taslağına madde eklendi.

Kaynak : Sabah - gündem - 15.4.2004

Uluslararası Ceza Mahkemesinin görev ve yetki alanı konusunda bir fikrim yok. Bu konuda sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi için bunların bilinmesi gerekir.
Bu mahkemenin yetkisi ve görev alanı sınırlı mı?
Uluslararası işlenen suçlarda mı yargılama yetkisi var yoksa ulusal mahkemelerin verdiği kararlar üzerine başvurulacak bir makam mıdır?
Bir devletin egemen bir devlet olabilmesi için üç önemli yetkisinin olması gerekir. Yasama, yürütme ve yargı yetkisi.

Sayın Nursel Citil,

Aşağıdaki alıntı ile konuyu biraz daha da açarak sunuyorum:

Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nin uluslararası hukuktaki yerini güvence altına alan Roma Statüsü, 1 Temmuz 2002 tarihinde yürürlüğe girmişti. Anlaşmayı 17 Temmuz 2003 tarihi itibariyle 139 devlet imzalamış, 91 devlet ise onaylamış bulunuyor. Roma Statüsü’nü onaylayan devletler, Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nin soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarıyla suçlanan kişilerin yakalanması ve teslim edilmesi taleplerine uymakla yükümlü... Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nin kurulmasına aktif olarak itiraz eden tek ülke ABD olmuştu, Temmuz 1998'de Roma Statüsü’nün kabul edilmesinden bu yana ABD, yurttaşlarının Mahkemenin
yargı yetkisinden muaf olması için uğraşıyor ve bu doğrultuda çeşitli ülkelerle ikili antlaşmalar imzalıyordu.

Uluslararası Af Örgütü, insanlığa karşı işlenen suçların uluslararası yasalar çerçevesinde Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nde yargılanabilmesi için tüm dünyada çalışmalarını sürdürüyor.

****************************************
Konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi UCM Koordinatörü Günal Kurşun'u arayabilirsiniz: +90 532 382 66 38

Saygılarımla

Bir Dost

ben daha hukuk fakültesi 1. sınıf öğrencisiyim bu nedenle sizin kadar geniş ve farklı açılardan bakamam. Ancak hukuk kurallarında toplumların gelenek ve görenekleri etkili değilmidir?
Örneğin: 'Töre' adı altında işlenen cinayetlerde aile ve sosyal çevre baskısı hakimin göz önünde bulunduracağı bir unsur değilmidir?
Ve bildiğim kadarıyla bu 139 devletin hepsinde birden bu olay mevcut değil.
Bu nedenle sizce bu genel geçer olacak kurallar uygulamada sizce ne kadar başarılı olabilir ve hakkaniyet gibi bazı soyut unsurlar uygulamaya gerektiği ölçüde yansıyabilecekmi?
Açıkçası biraz kafam karıştı.
Aydınlatırsanız sevinirim.
saygılar...

Elbette hukuk kuralları ülkeden ülkeye değişmektedir.Hatta bazı ülkelerin farklı eyalet, kanton, federe devletlerinde bile birbirinden farklı hukuk kuralları oluşturulmuştur.
Bu da ülkelerin farklı toplumsal yapısından ve yetkilerinden kaynaklanmaktadır.
Bazı yöresel anlayışlardan kaynaklanan ve haksızlıklara neden olan bazı uygulamalara "töredir" diye hakim hoşgöremez. Bu kuralların işlerliğinin ortadan kaldırılması için gerektiğinde daha etkin tedbirler alınarak uygulanmasının önlenmesi gerekir.
Uluslar arası anlaşmalar devletlerin meclisi tarafından onaylanırsa, kanunlar gibi uygulanabilmektedir. Devletler bu uluslararası anlaşmaları onaylar ise hükümlerine uymak zorundadır.

Sayın sinemakdeniz,

Mahkemenin adından da anlaşılacağı üzere, Uluslararası Ceza Mahkemeleri soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarıyla suçlanan kişilerin yargılaması ile görevlidir.

Ulusal yargı ile ilgisi bulunmamaktadır. "Töre" nin uluslararası kuralları bulunmadığından uluslararası yargılamanın töreye aykırı düşmeyeceğinden emin olabilirsiniz .

Saygılarımla

Bir Dost

uluslararası ceza mahkemesinin normlarına uymayan mutabık devlete ne gibi bir yaptırım uygulanacaktır ve bu yaptırımı hangi otorite uygulayacaktır.ayrıca bu ceza mahkemesine gelen konunun bir tarafı imza atmayan bir devlet olduğunda ör:ABD sorun nasıl çözülecek ve yaptırım nasıl uygulanacaktır.

Devletler bağımsız ve egemen olduklarından dolayı uluslararası sözleşmelere uymadıklarında iç hukukta olduğu gibi(polis, jandarma gibi,kolluk güçleri) anlaşmalara uyulmasını sağlayacak bir üst uluslararası teşkilat yoktur.
Bu durumda devletlere ambargo, ticari ilişkilerin kesilmesi, vatandaşlarına ilgili ülkeye gitmemeleri, sosyal ilişkilerin kesilmesi, IMFden kredi verilmemesi gibi yaptırımlar uygulanmaktadır.

1988 tarihli Roma Statüsü nün amacı Jenosid, insanlığa karşı işlenmiş cürümler, savaş suçu ve saldırganlık suçlarını işliyen kişilerin cezalandırılmasıdır. Bu suçları işliyenlerin dünyanın hiç bir yerinde barınmamsı ve korunmaması gerekir Statüye göre. Özellikle eski Yugoslavyadaki insanlık dışı muameleler Roma Statüsünün gerçekleşmesinde büyük bir rol oynamışlardır.

Bu Statüye dayanılarak Laheyde kurulan ve 11 Mart 2003 tarihinden beri çalışmalarını sürdüren Uluslararası Ceza mahkemesinin görevi, suçlu sayılan devletleri ve kuruluşları değil, tek tek kişileri yargılamaktır. Mahkemenin görevi Pinochet, Saddam Hüseyin ve Miloseviç gibi bir zamanlar bir devletin kaderini elinde tutmuş olan suçluların yanında, uluslararsı kurumlarda çalışan ve dünyanın her tarafında konuşlandırılmış bulunan sıradan kişileride yargılamaktır. Bu arada barışı korumak için belirli bir ülkeye gönderilmiş olunan barış askerlerini.

İş bu askerlerin yargılanmasına gelince dünyanın güçlü devletleri, bu arada dünya şerifi Amerika Birleşik Devletleri Roma Statüsüne karşı çıkmışlardır. Amerikanın Statüyü imzalıyan devletlere yaptığı ambargo ve askeri yardımı keserim şantajlarına rağmen Statü kabul edilmiştir.

Statüyü kuşa çeviren ikinci darbe onbir Arap Ülkesinden gelmiştir. Bu devletler, bizim Töre Cinayeti dediğimiz, aile fertlerei tarafından işlenen namus cinayetlerini katalogdan çıkarmak için ağırlıklarını ortaya koymuşlardır.

Aynı şekilde bir darbede Vatikandan gelmiştir. Vatikan zorla gerçekleştirilen gebeliklerin(ırza geçme) tecavüzcülerinin mahkeme tarafından yargılanmasına karşı çıkmıştır. Gerekçe: Tecavüzcüler cezalandırılırsa kadınlara çocukları aldırma imkanı verilmiş olunur.

Bütün bu kuşa çevrilmelere rağmen, yüz seneden beri üzerinde düşünülen bir fikrin gerçekleştirilmesi ve ülkemizin buna katkıda bulunması büyük bir başarıdır derim.

Saygılarımla

Ermeni soykırım tasarısını kabul eden en son devlet olan Kanadanın başvurusuyla bugün hayatta olmayan kuvayı milliyeciler yada Atatürk yargılanacak mı acaba? Ya da Türk Milleti yargılanabilir mi?Yoksa sadece tazminat mı ödeyeceğiz?

gemiciye teşekkür ederim.

benim vurgulamak istediğim bu anlaşma ile zayıfın(veya mağdur) eli mi güçlenmekte yoksa güçlünün gücüne güç mü katılmaktadır.
örneğin israil başbakanı ariel şaron lübnanda filistin kamplarında yaptığı katliamlardan dolayı yargılanabilecek mi veya bu ceza mahkemesinin ariel şaronu yargılamaya zorlayacak gücü ve tarafsızlığı varmı? teşekkür ederim.

Sayın Üyeler:

Sabah Gazetesinin yöneticisi Ergun Babahan'ın köşe yazısından konu ile bir paragrafı aşağıda bilgilerinize sunuyorum.

Saygılarımla

Bir Dost
.................................

3.5.2004

Amerika bunu bildiği için Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulmasına karşı çıktı.Bütün dünyanın savaş suçları için kurulmasını istediği bu mahkemeye karşı çıkan ülkelerin başını Amerika çekti.Çünkü onlar başka ülkeleri işgal edip, o ülke halkına işkence edeceklerini, onlara karşı insanlık suçu işleyeceklerini biliyorlardı.

Bu suçları işleyen Amerikan yönetimi, Saddam'ı insanlık suçundan hangi yüzle mahkeme önüne çıkaracak?

Medyada İçkence Resimleri Yayınlanan Amerikan Askerlerine Sağlanan Dokunulmazlıkların Sonu mu?

Roma Statüsü, bugünlerde piyasaya sürülen Hayatım (My Life) isimli kitabı ile yeniden gündeme gelen eski Başkan Clinton zamanında imzalanmıştı. Sonradan başkan olan Bush Amerikanın imzasını geri çekmişti.

Uluslararası Ceza Mahkemesinin kuruluşundan şimdiye kadar, birer senelik aralıklarla amerikalı askerlere cezai dokunulmazlık sağlanıyordu. Son tanınan dokunulmazlığın süresi bu ayın 30 unda bitiyor. Eğer dokunulmazlık bir daha uzatılırsa, amerikan askerleri uluslararası ceza mahkemesinde yargılanamıyacak.

Basında bugün çıkan haberlere göre ABD askerlerine tanınan dokunulmazlığın bir sene daha uzatılması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine verdiği teklifi geri çekiyor.

Gerekçe: şimdiye kadar amerikanın peşinde giden ve onu destekliyen güvenlik konseyi üyesi diğer devletlerin şimdiki teklifi desteklemiyecekleri yönünde verdikleri sinyaller. Bu devletler Abu Ghraib hapishanesindeki işkence resimlerinden sonra dokunulmazlığı üçüncü bir kez uzatmak yanlısı olmadıklarını belirtiyorlar.

Hadi hayırlısı diyelim

Saygılarımla