Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

X-ray Cihazları Ve Müvekkil Avukat Mahremiyeti

Yanıt
Old 06-09-2005, 23:02   #1
turbo

 
Rahatsiz X-ray Cihazları Ve Müvekkil Avukat Mahremiyeti

Sayın meslektaşlarım,
Ankara Adliyesinde(ve bilimum bir çok yerde) sıkça uygulanan x-ray cihazlarıyla çantaların kontrol edilmesi hakkında bir sorum var. Hepimizin bildiği gibi bir avukat, yaptığı iş gereği, müvekkili hakkında öğrendiği sırları saklamak yükümlülüğü altındadır. Dolayısıyla nispeten bir dokunulmazlığa sahip olması gerekir. Fakat yazımın başında da belirttiğim x-ray cihazları, acaba bu dokunulmazlığa dokunan bir faktör müdür, avukat-müvekkil arasındaki mahremiyeti bozduğu söylenebilir mi?
Bir çok sebeble kolluk kuvvetleri, kişilerin üzerini arıyor(ülkenin içinde bulunduğu durum düşünüldüğünde gerekli olduğu da düşünülebilir). Ben, bir avukat stajyeri olduğumu ve yanında staj yaptığım avukatın işlerini takip ettiğimi, dolayısıyla avukat-müvekkil mahremiyetini belirtip her seferinde direniyorum. Fakat günlük koşuşturmalar dolayısıyla bu direnç fazla uzun sürmüyor.
Adliyede çantamı x-ray cihazından geçirmemi isteyen memura avukat olduğumu ve çantamı cihazdan geçirmeyeceğimi söylediğim de aldığım tepki biraz garip ve düşündürücüydü:"Hakim-savcı bile çantasını cihazdan geçiriyor". İyi de hakimin avukat-müvekkil mahremiyeti gibi bir kaygısı yok ki. Dolayısıyla çantasını makineden geçirmesinin ne gibi bir mahzuru olabilir!
Benim görüşüm, bir avukat olarak, avukat kimliğinin gösterilmesinden sonra değil x-ray cihazından geçmenin, herhangi bir aranmanın bile söz konusu olmamasıdır(elbette ki istisnai durumlar hariç).
Bu konudaki yasal dayanakları da belirtirseniz sevinirim.
Bilgi birikimini ve görüşlerini paylaşan meslektaşlarıma şimdiden çok teşekkür ediyorum.
Old 07-09-2005, 15:23   #2
TURKIYEM

 
Varsayılan

Bu konu hakkinda goruslerimi paylasmak istiyorum. Benim dusuncelerim sizinkinden biraz farkli.

Ben Hollandada yasiyorum, Hukuk fakultesinde okuyorum. Burdada ayni Turkiyede oldugu gibi dediginiz x-ray cihazlariyla adliyelerde cantalar kontrol ediliyor ve gerek bulundugunda kisilerin uzeri araniyor. Herkes bu kontrollere uymak zorunda, yani ister avukat, hakim yada savci olun. Hic fark etmiyor. Ve avukat-muvekkil mahremiyetinin bu konuyla pek alakasi yok diye dusunuyorum. O acidan bakmamak gerekir. Kontrolden gecerek muvekkille aranizdaki olan sirlari aciga vermis olmuyorsunuz. Simdi dunyada yasanan olaylari biliyorsunuz. Ortalikta biraz guvensizlik ruzgari esmekte. Siz biz guvenilir kisiler olabiliriz, fakat bunu karsi taraf bilemez. Istisnai durumlari kestirmekte zor. Herseyi daha cok garanti altina almak icin bu uygulamalari yapmak dogrudur ve ihtiyactir. Eger Avrupa Birligine girmek istiyorsak herkesi esit gormek gerekir. Meslek ayrimi yapmamak gerekir. Bir tanik yada normal bir vatandas bile bu kontrollere uymak zorunda. Peki o zaman bir avukatin bir vatandasla arasindaki fark nedir? Sadece mesleginin ve avukat muvekkil mahremiyetinin olmasi hic birseyi degistirmez. Bu kontrollerden adliye disindada geciyoruz, ornegin bir havaalaninda. O zaman ben avukatim diyemiyoruz. Kontrollerin amaclari ayni, guven saglamak!

Bu konuyla ilgili yasal dayanaklarin oldugunu bilmiyorum. Sadece privacy zarar goruyor. Boyle bir zamanda bunuda cok gormemek lazim.

Saygilarimla,

O. Keskin
Old 07-09-2005, 15:31   #3
Av. Hasan SAKARYA

 
Varsayılan

" basından " Son haftada içinda bir avukat kayboldu. İki avukat İstanbul'da, bir avukat Bursa'da yaşamına son verdi.
Avukat ruhsatı ve hukuk diploması idam fermanı mı?

1136 sy.lı Avukatlık Kanunu, TBB. Meslek Kuralları ve
yönetmeliklerin EN ÖNEMLİ HÜKMÜ, " Sır saklama başlıklı m.36-
Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse, TBB. ve barolar organlarındaki görevleri dolayısiyle öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır.
(Değişik:02/05/2001 - 4667/24 md. ) Avukatların birinci
fıkrada yazılı hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri, iş sahibinin
muvafakatini almış olmalarına bağlıdır. Ancak, bu halde dahi avukat tanıklık etmekten çekinebilir. Çekinme hakkının kullanılması
hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.
Yukarıdaki hükümler, TBB. ve baroların MEMURLARI HAKKINDA DA uygulanır. " HÜKMÜ MÜDÜR ?

Ne diyeyim, bu arada adli yılınızda kutlulanır !

Saygılarımla.
Old 07-09-2005, 16:40   #4
abay

 
Varsayılan

Avukatın üzerinin aranması yürürlükteki kanunlarımızda iki yerde
geçmektedir. Bunlardan birisi, genel olarak avukatlık mesleğine ait hak ve
yükümlülükleri düzenleyen 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 58. maddesi digeri
ise 1721 sayılı yasanın 6. madedesidir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunun 58. Maddesi aynen 'ağır cezayı gerektiren suçüstü hali dışında avukatın üzerinin aranamayacağı' hükmünü koymuşur. Bu maddenin tek istisnası 1721 sayılı Yasanın 6. maddesidir. Bu madde de cezaevlerine girişleri düzenlemektedir.
Belirttiğim bu kanun maddesi 'Ağır cezayı gerektiren suç üstü hali dışında avukatın üzerinin aranamayacağı' genel kuralının tek istisnasını oluşturmaktadır. Dolayısı ile kamuya açık veya kapalı herhangi bir yerde ağır cezayı gerektiren suç üstü hali dışında, avukatın üzeri aranamaz. Bu kural maddenin değiştiği 02.05.2001 tarihini takip eden tarihlerde Emniyet Genel Müd. tarafından tüm emniyet birimlerine duyurulmuştu.
Ayrıca doktrinde bazı görüşe göre dedektörden geçme arama olarak kabul edilmemektedir. Arama 24.05.2003 tarih ve 25117 sayılı Adlive Önleme Aramaları Yönetmeliği ile ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Old 07-09-2005, 23:54   #5
Gemici

 
Varsayılan Olan ve Olması Gereken

Toplum yaşamının diğer alanlarında olduğu gibi hukukta"da olanla olması gereken herzaman bir değildir. Hukukçunun görevi olanı olduğu gibi kabul etmek değil, olması gerekenenin gerçekleşmesine çalışmaktır kanı"ma göre, eğer olan temel hak ve özgürlüklere ve adalet düşüncesine ters düşüyorsa. Avukatların adliyedeki müvekkillerini görmeye giderken kontrolden geçirilmeleri hukuk kurallarına ve avukatın mesleğini serbestçe ifa edebilmesi prensibine ters düşen, olmaması gereken bir uygulama bir uygulama bence. Bir kamu görevi yapan avukatlara karşı gösterilen bir güvensizliğin ifadesi.

Dedektörlerle kontrol sadece Türkiyede değil, diğer birçok ülkede"de yürürlükte olan bir uygulama. Almanyanın Nürnberg Yüksek Eyalet Mahkemesinin 7.6.2001 senesinde verdiği bir karara göre, müvekkili ile görüşmek istiyen ceza avukatının üzerinin aranmasında hukuki bir sakınca yoktur. Bu uygulamanın kapasamına üzeri aranan kişinin bir kısım giysisini çıkarması da dahil. Mahkeme hava alanlarında yapılan dedektörle kontrolleri örnek gösteriyor ve dedektörlerle yapılan bu kontrollerin, bir silahı veya kaçma aletini içeri sokmayı önlemek için gerekli olduğunu ve herkesin kontrolden geçirildiğini belirtiyor.

Alman Yargıtayı, Anayasa Mahkemesi ve literatür olaya daha ayrıntılı bir açıdan bakıyor. Prof. Dr. Rolf - Peter Calliess"in adıgeçen mahkeme kararını değerlendiren bir makalesine dayanarak şöyle bir ayırım yapmak mümkün:

1. Nürnberg Yüksek Eyalet Mahkemesi bir ayrıntı yapmadan akla gelebilecek bütün durumlar için tek tip bir çözüm getiriyor. Mahkemenin getirdiği bu tek tip çözümde:
* Bir sanığı veya hükümlüyü savunan ceza avukatı,
* Bir hukuk davasında müvekkilinin hakkını savunan avukat, ve
* Sanığı veya hükümlüyü ziyaret eden akraba ve tanıdıklar
arasında bir ayırım yapılmıyor. Kim olursa olsun ziyaretçi ziyaretçidir ve hepsinin aynı muameleye tabi tutulması gerekir.

2. Prof. Calleiss"e göre kanun ayrıntılı bir çözümden yana ve bu çözüm Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi tarafından’da paylaşılıyor. Bu görüşe göre müvekkilini ziyaret eden ceza avukatı, göz altına alınmış müvekkilini ceza davası dışındaki başka bir hukuk davasında temsil eden avukatın ziyareti ve normal ziyaretçiler arasında büyük farklılıklar vardır. Ayrıca bir hükümlüyü mesleğinden dolayı ziyaret eden bir kişi ile sırf özel nedenlerden dolayı ziyaret eden kişiler arasında bir ayırım vardır.

Gözaltına alınmış kimsenin durumu:
Bu gibi kişileri ziyeret genel olarak kısıtlamalara tabidir. Yargıtay bu tür kısıtlamaları kanuna uygun görüyor. Bu kısıtlama genel olarak sanığı ziyaret etmek istiyen tüm kişiler için geçerli. Anayasa Mahkemesi bu düşünceden yola çıkarak, başka bir suçtan dolayı gözaltında bulundurulan bir kişiyi telif hakkı konusunda temsil eden bir avukatın üzerinin aranableceğini kara altına almıştır. Aynı durum diğer hukuk davalarında"da geçerlidir.

Gözaltına alınmış müvekkilini ceza avukatı olarak savunan avukatın durumu ise değişik. Ceza avukatının üzerinin aranması yürürlükteki yasalara aykırı. Ceza avukatı hiçbir kısıtlamaya maruz kalmadan müvekkilini ziyaret edebilmelidir. Bunun en başta gelen gerekçesi, anayasanın teminatı altında olan "mesleğini serbestçe ifa edebilme özgürlüğüdür" Yargıtaya göre ceza avukatının müvekkilini serbestçe ziyaret edebilme özgürlüğü sanığın gözaltında bulundurulduğu mekana girmekle başlar. Bu sebeptende içeri girerken yapılan bir arama serbestçe görüşebilme prensibine aykırıdır.
Ceza avukatına tanınan bu özel hak savunma mesleği ve bu mesleğin icrası ile ilgilidir. Gözaltında bulundurulan kimse sanıktır(kendisine bir suç isnat edilen kimsedir) İnsan hakları beyannamesine göre sanık suçluluğu tesbit edilinceye kadar masumdur. Sanığın hüküm giymesi ile sona eren bu masumluk varsayımının gerçekleştirilmesi ceza avukatının vazifesidir. İkinci bir gerekçe ceza avukatının bir kamu görevini üstlendiği ve görevi gereği müvekkilinin menfaatlerini korumakla yükümlü oluşudur. Bu anlatılanlardan dolayı ceza avukatının ayrıcalıklı bir durumu vardır. Ceza avukatı hem kamu görevinden dolayı hemde müvekkiline karşı olan müdafaa yükümlülüğünden dolayı belirli bir güveni hak etmiştir.

Ceza avukatının mesleğini/ayrıcalıklı durumunu kötüye kullanması:
Çoğu kimse ceza avukatının kendisine gösterilen bu güveni kötüye kullanacağını, içeriye silah, kaçmada kullanılacak alet vs. sokabileceğini ileri sürüyor ve müdafiiye verilen ayrıcalıkların kaldırılmasını istiyor. Böyle bir iddiaya verilen cevap, bu tür işleri yapan avukatın müdafaadan hatta ve hatta avukatlık mesleğini icraadan men edilebileciği gerçeği.

Hükümlünün durumu:
Literatür ve içtihatlar sanık avukatına verilen ayrıcalıkları suçu tesbit edilerek hüküm giymiş olan kimselerin avukatlarına karşı büyük ölçüde kısıtlıyor.

Saygılarımla

Not: Belirtmeyi unutmuşum Nürnberg Eyalet Mahkemesinin kararına konu olan arama avukatın protetosu üzerine yarıda bırakılmış.
Old 08-09-2005, 09:35   #6
erdembn

 
Varsayılan

aslında bu konu ile ilgili olarak Türkiye'de pek çok farklı uygulama var.Örneğin bir adliyeye girdiğinizde kimi güvenlik görevlisi avukat olmanıza rağmen ısrarla çantanızı x-ray cihazından geçirmenizi istiyor,başka bi adliye de elinizde evrak çantanız olduğu için avukat olup olmadığınız sormadan serbestçe içeri girmenize izin veriyor.Beni bu tutarsızlıklar çok rahatsız ediyor.Eğer sizde tabiri caizse avukat tipi olduğunu düşünmüşse (ki bunun için evrak çantanızı yeterli görüyorlar ) serbestsiniz. Bu nasıl bir uygulamadır bilemiyorum.
Old 08-09-2005, 11:32   #7
KONUK1

 
Varsayılan

Avukat olmamama rağmen, bu başlığın ilgimi çekmesi nedeniyle yukarıda yazılanları okudum. Konu hakkında bilgisizliğimi mazur görmeniz dileğiyle, anlamadığım iki noktayı sormak istiyorum:

- Dedektörden geçmek, üst araması, çanta araması vs.nin avukat-müvekkil mahremiyeti ya da sır saklama ile olan ilgisini anlayamadım.. Sonuçta bu tür aramalarda amacın silah, mermi, uyuşturucu gibi maddelerin kontrolü olduğunu sanıyorum. Bu tür bir aramada avukatın üzerindeki tüm evrakların fotokopisinin alınması gibi mahremiyet ya da sırra yönelik bir uygulama mı vardır?

- Suçüstü halleri dışında üst aramasının yapılamaması bir çelişki değil mi? Üst araması yapılmadan suçüstü kanıtlanamıyorsa ne olacak?

Merakımı gidereceklere şimdiden teşekkürler.
Old 08-09-2005, 12:31   #8
turbo

 
Varsayılan

Açıkçası bir avukat olarak, kutsal sayılan ve demokratik bir ülkede dokunulmaz ve olmazsa olmaz kabul edilen savunma hakkını icra eden avukatların, böyle bir uygulamaya maruz bırakılarak potansiyel şüpheli yerine konulması, bence kabul edilebilecek bir uygulama değildir. Şöyleki, bir avukat, yaptığı iş dolayısıyla normal bir vatandaşla aynı statüde değildir. Her ne kadar, bunun kötüye kullanıldığı ileri sürülse de -ve gerçekten de öyle olsa da-, böyle bir durumda yapılabilecek en iyi ve güvenilir iş, avukatların üzerlerinin her daim, güvenlik görevlilerinin her şüphelendiği durumda arama yapabilmelerine izin vermek ve bunu yasal bir çerçeveye oturtmaktır.
Elbetteki insan haklarının tam olarak gerçekleştirilmeye çalışıldığı, içinde bulunduğumuz süreçte bu çözüm, kabul edilemez bir durumdur.
Bir diğer açıdan bakıldığında, bu güvensizliğin neden sadece avukatlara karşı olduğu, avukatlarla aynı okullarda okuyup aynı alt yapıya sahip olan hakimlerimize ve savcılarımıza karşı söz konusu olmadığı konusu bir diğer tartışma konusudur.
Açıkçası bir avukat stajyeri olarak mesleğime yeni yeni ısındığım şu günlerde, x-ray cihazından geçmek ve çantamı x-ray cihazına sokmak benim gücüme gidiyor. Dediğim gibi elimden geldiğince direniyorum. Ve bu x-ray cihazları hakkındaki yasal dayanağın ne olduğunu çok merak ediyorum.
Değerli ilginiz ve bilgi birikiminiz için tekrar teşekkür ediyorum.
Old 11-09-2005, 23:51   #9
Gemici

 
Varsayılan

Sayın Konuk,

belirli bir hukuk eğitimi almamış olsaydım, sorduğunuz soruyu ben’de sorardım gibime geliyor. Konu ile uğraşınca insan belirli olayları başka bir gözle ve başka bir anlayışla değerlendiriyor.

Bilinmesi gereken konu şu; çağdaş hukuk kuralları dünden bugüne gerçekleşmedi. Dünden bugüne gelişmeyen bu kurallar şunun bunun kendi keyfine göre koyduğu kurallar değil; belirli bir tecrübenin, tarihi bir gelişimin, belirli bir demokrasi anlayışının ürünü.

Polemiğe girmemek için THS’deki savunma ve savunma hakkı konularındaki tartışmaları okumanızı tavsiye ederim. Bunun için Sitenin Arama motoruna belirttiğim kavramları verirmeniz gerekir.

Savunma mesleğinin bizdeki ve diğer ülklerdeki gelişimi ve tarihçesi konusunda değerli hukukçu Avukat Adil Giray Çelik’in ‚Tarihte Savunma ve Meslek Kuralları’ isimli eserini tavsiye ederim.

saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı Av.Mehmet Saim Dikici Hukuk Sohbetleri 71 05-04-2016 15:17
Vekilin müvekkil adına iş sözleşmesini feshi Av.Ahmet Esat Beyaz Meslektaşların Soruları 2 06-12-2012 14:53
Müvekkil,avukatlık Ücretini Gaspederse... Av. Şehper Ferda DEMİREL Meslektaşların Soruları 9 03-07-2007 14:53
Süreli Vekalet Sona Erdiği Halde Müvekkil Kayıp İse..? Av.Mehmet Saim Dikici Meslektaşların Soruları 6 23-03-2004 09:51
Ortak Alanların Kullanımı Ve Mesken Mahremiyeti M.Uzay Tümer Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 04:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04248691 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.