Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Namusunuz Zedelenirse Cinayet İşler Misiniz

Yanıt
Konu Notu: 3 oy, 3,33 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-11-2006, 21:13   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Namusunuz Zedelenirse Cinayet İşler Misiniz

Aşağıdaki yazı Av.Vildan Yirmibeşoğlu tarafından kaleme alınmış olup izni ile yayınlanmıştır.

Alıntı:
Habertürk’de basın kulübünün konukları arasındaydım. Program yöneticisi 6 konuk içinden yalnızca beni kadın olarak davet etmişti. Konu Töre ve Namus Cinayetleriydi. Medya mensupları davetliydi, sanki onlarla bir program yapılıyordu. Benim yalnızca sordukları soruya yanıt vermemi istiyorlar sanki bir birlerini ağırlıyorlardı. M.F.’ın son sözlerini özetle aşağıya alıyorum. Ben mi farklı algıladım diye bir an tereddürtler geçirdim. Ama söz hakkı verilmedi, üstelik eski başbakan Bülent Ecevit’in vefat ettiği geceydi, konu hemen değişti bana güle güle dendi. 19 Kasım günü Diyarbakır’daydım, beni dinlemeye gelen programı’da izlemiş olan kişiler isyan ediyorlardı M.F.’ın sözlerine. Ben kendisinden (dilim sürçtü) demesini bekliyorum ve bu sözleri yorumsuz aktarıyorum.


………………… Bugün bir muhabir Taksim Meydanında çocuklara “namusunuz zedelenirse cinayet işler misiniz” diye soruldu. Çocukların hepsi işlerim cevabı verdi. Türk toplumunda bu yapı var. Buna saygı duymak zorundayız.

………………………… Bu olaya, bu yaraya neşter vurmak istiyorsak teşhisi çok iyi yapıp üzerine öyle gitmeliyiz. Türkiye’de biz karşı çıkalım çıkmayalım, kabul edelim etmeyelim aynı diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi bir namus anlayışı var biz bu konuda kesinlikle devletin hiçbir kurumu, toplumun hiçbir kesimi bir şey yapamaz. Yani insanın kafasında bir namus anlayışı var. Güneydoğu’da bu anlayış çok daha katı. Bu konuda o insanlara, kesinlikle yargı olsun, polis olsun, üniversitelerin bir yaptırımı olamaz. Biz gerçeği burada söylemek zorundayız. Namus olayında kızları kurtarabilir miyiz? Kızlar öldürülecektir, öldürülmeye devam edilecektir, hiçbir uygulama, hiçbir engel bunu durduramayacaktır.
Old 29-11-2006, 22:37   #2
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Habibe Yılmaz Kayar
Aşağıdaki yazı Av.Vildan Yirmibeşoğlu tarafından kaleme alınmış olup izni ile yayınlanmıştır.

Merhaba, bu iletinin neresine karşı çıksam diye iki gündür düşünüyorum, düşünüyorum, bulamıyorum. Uğur Mumcu yaşasa idi "Abesle iştigal edilmez" der ve noktayı koyardı.

Medyanın saçmalığının ve olaylara bakışının tipik örneği. Metinde çocuklar denildiğine göre,15-16 yaşındakiler ya da altındakilerdir. Televizyonun yönlendirdiği, doğru-yanlış herşeyin karıştırılarak öğretildiği bu çocuklardan sağlıklı bir yanıt alabileceğini düşünen M.F (Mehmet Faraç mı acaba?)'nin algı gücünü sorgulamak gerek. Çünkü onlardan aldığı yanıtla "bu iş bitmez" diyebiliyor.

Açıkçası bir söz bulamıyorum.
Old 29-11-2006, 23:47   #3
Tiocfaidh

 
Varsayılan

İyi ama bahsi geçen şahıs eleştriyi hak edecek bir görüş beyanında bulunmamış ki. Bu sözleri söylerken "kadınlar öldürülsün, töre cinayetlerini haklı buluyorum, kadınlar kapansın ve toplumda ikinci sınıf insan rolüne büründülsün, direnenler recmedilsin" dememiş ki. Sözlerin sahibi bir durum tesbitinde bulunmuş, bu tesbit de Türk insanının taşıdığı genlerden ve etkilendiği kültürlerden kaynaklanan yaşam felsefesi üzerine. Bahsi geçen şahsın yaptığı tespitlere karşı çıkabilir miyiz? Türk insanının kafasında şekillenen namus kavramına dair kurduğu cümleleri eleştirebilir miyiz? Bilinen bir gerçektir ki Türkiye'de insanlar can ve mal güvenliğinden önce namus güvenliği için yaşarlar. Adına namus denilen bu şey de kadınlarla özdeşleşmiş, erkeklerle pek temas etmeyen sözde toplumsal bir değerdir. İnsanlar; tüm değerlerin üstünde kabul ettikleri ve namus adını verdikleri bu zahiri kavram için gerekirse hem başkalarının, hem de kendilerinin canına kıyabilecek kadar hassas yetişir Türkiye'de. Bu saydıklarım Türk insanının sosyal ve siyasal etkilerle harmanlanarak günümüze ulaşan kültürel yönüdür. Bir de bu ülke insanının genetik ve karakteristik yapısının olaylara sebebiyet veren yönü vardır. Her ne kadar 300 yıldır batılılaşmaya çalışsak da -ister kabullenelim ister, ister kabullenmeyelim- biz doğu menşeli bir toplumuz. Bunu neden söylüyorum, çünklü bilimsel tezlere konu olabilecek değerde ve önemde olan "toplum genleri ve bu genlerin etkilediği sosyal olaylar(örneğin namus cinayetleri)" bunu gerektiriyor. Batı toplumlarında olaylara karşı soğukkanlı ve akla dayalı tepkileri görülürken, doğu toplumlarında reaksiyonların fevri, hissi ve heyecanlı olduğu konusu üzerine yüzlerce tez yazılmış bilimsel bir gerçekliktir. İşte bu yüzden eşini bir başkasıyla zina halinde yakalayan bir eş İsveç'te yasal haklarını öğrenmek için ilk iş olarak avukatını ararken, aynı pozisyonda olan eş ülkemizde ilk iş olarak bıçak almak için mutfağa koşuyor. Sadece verdiğim bu örnek bile insanın kanını dondurmaya yetiyor, bunun üzerine hiç kimse çıkıp da ülkemizdeki vahşi anlayışı savunamaz. Ancak ister savunalım, ister karşısında olalım, bu ülkenin kültürel ve karakteristik yapısının eline bıçağı alan kocayı buna sevkettiğini ve O'nu haklı çıkardığını hiçbirimiz inkar edemeyiz. O halde Türkiye'de namus kavramının hasasiyetini ve buna bağlı tabular uğruna insan canına kıyıldığı gerçeğini açık yüreklilikle açıklayan birine nedendir bu tepki? Ülkemiz hakkında gerçekleri duymaktan neden kaçınıyoruz? Yukarıda bahsettiğim gibi ister "iyi ki" diyelim, ister "malesef".. bu ülke insanı bir doğu toplumudur ve namus cinayetleri konusunda kendimizi kıyasladığımız batı medeniyetiyle aramızda asırlarla ölçülemeyecek kadar büyük bir zaman ve görgü farkı vardır.

Bunları yazarken (görüşlerinden değil)objektif tespitlerinden dolayı eleştirilen şahsın cümlelerini tamamlamak istedim. Yazıklarım konu hakkında kendi görüşümü değil, kişiden kişiye değişmeyen ve görüş niteliği taşımayan, herkes tarafından aynı şekilde algılanan ülke gerçeklerini tespitten ibarettir. Erkekler için (affınıza sığınarak yazıyorum)geneleve gitmenin bir rüşt'ü ispat aracı olduğu, buna karşılık masumane gönül ilişkilerine giren kadınların canına kıyıldığı, çifte standartlarla dolu bu lanet olası ahlak ve namus anlayışının tatbik edildiği bir ülkede yaşamaktan ben de son derece rahatsızım. Ancak yukarıda da altını çizdiğim gibi Türk toplumu istesek de istemesek de hem kültür, hem de karakter olarak bu saçmalığa bir son verebilmekten çok uzak. Umarım ben de aynı görüşü paylaştığım insanlar tarafından eleştirilecek kadar yanlış anlaşılmam.

Saygılarımla
Old 30-11-2006, 00:07   #4
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Sayın Tiocfaidh, zaman zaman tevil etseniz de anlattığınız kadarı bile beni üzmeye yetti.

Kalabalık söz bombardımanı görünümündeki söyleminize bakarsak umutsuz olmamız gerekiyor diye düşünüyorum.Toplumsal olayları "genler"le açıklayamayız.Ülkemizin Aydınlanma Dönemi'nde, bakış açınızla genlere işlediği düşünülen birçok toplumsal olgu değişmiştir.

Yine sözünü ettiğiniz değerlerin "Doğu" değerleri olmayıp, Akdeniz ülkelerinin ortak değerleri olduğunu ve bunlar vasıtasıyla(keşifler falan) dünyaya dağıldığını düşünüyorum. Şimdi yaşadığımız bu olaylar İspanya'da bile yaşanmış, oradan Latin Amerika'ya geçmiştir.Onlar da genlerine işlediğini düşünüp savunuyorlardı. Lorca'nın eserlerini hatırlayın. Yaklaşık olarak aynı konuları işler Lorca. Fransa, İtalya, Kuzey Afrika benzer örneklerdendir.Daha çok yakın zamanda İtalya'da yargıç" kot giyen kadına tecavüz edilemez, kendisi istemiştir" demedi mi?

Örnekler çoğalabilir.Kısacası "değişmeyen hiçbir şey yoktur." Saygılar
Old 30-11-2006, 01:19   #5
ebru41

 
Rahatsiz

Sayın tiocfaidh evet dedıgınız gıbı bu acıklamayı yapan sahıs kendı gorusunu beyan etmemıs bu cınayetlerı tasvıp etmemıstır.Fakat medyada acıklama yaptıgına gore kanımca ayrıca sorumlulk da sahıbıdır.Yanı bu olumsuz havayı yansıtmak yerıne genclerı bılınclendırmeye yonelık bıseyler yapılmalı.81 İle mevcut ulkemızde kahvehane sayısı 450.000dır!Bır ıle ortalama 5500 kahvehane dusmektedır!Buralarda saatlerını harcayan gencı,yaslısı,emeklısı,ıssızı neyden bahseder?Anladıgım kadarıyla en cok parasızlıktan ve namustan!Namus kavramı ıse sadece cınsellıkle ortusturulmektedr!o da kadının cınsellıgı!Kadının dekoltesı namussuzlugudur ona saldıran dokunan tecvuz eden namussuz degıldır kadın haketmıstır ve hatta hayatı boyunca da bu hatasınn bedelını odemelıdır!Yoksa komsusunun kızına goz dıken,cocuklara tecavuz eden,bılmem kac cocuk babası olup 15 yasında kız kacıranlar,bu ulkeyı satan dolandıranlar,tecavuzculer namussuz olmamaktadrlar.Evet namussuz sadece esını aldatan,kuyruk sallayan ve cınsellıgını yasayan kadındır!!!Herseyde oldugu gıbı bunun da ucu egıtıme dokunur!
Old 30-11-2006, 12:22   #6
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Burada konu, M.F.'nin onaylamıyor oluşu değil ki.

M.F. demecinde teşhisi koymakla beraber, durumun umutsuz vaka olduğunu ve değiştirilemeyeceğine ilişkin kesin yargısını da belirtiyor. Devletin hiçbir kurumu bunu durduramaz, hiçbir uygulama namus cinayetlerini değiştiremez demek içinde bir yargıyı ister istemez barındırıyor. Bir teşhisin ötesine geçilmiş artık. değişmeyecek, kabul edelim iması bu demecin heryerine sızmış,sinmiş.

Kabul edilmeyen ve karşı çıkılan bu olsa gerek. Mücadelenin anlamsızlığının açık ilanı var, mesele burada.

M.F.'yi aklamak oldukça zor.

Saygılar.
Old 30-11-2006, 22:17   #7
Tiocfaidh

 
Varsayılan

Sayın Ayşegül Kanat, sayın Ebru41 ve sayın Işıl Yılmaz. Aslında hepimizin varmak istediği sonuç müşterek ancak metodlarda fikir ayrılığına düşüyoruz.

Bence M.F'yi eleştirenler içi sorun, bu şahsın sarf ettiği sözlerin acı birer geçek olmasını kabullenmek istememelerinden kaynaklanıyor. Oysa gerçekler bizim kabullenip kabullenmememize bağlı olmaksızın varlığını hep sürdürecek.

Bu tıpkı fotoğrafçıda vesikalık fotoğraf çektiren çirkin bir kişinin, çıkan fotoğrafın görsel nahoşluğundan dolayı fotoğrafçıyı sorumlu tutması gibi bir şey. Adam işini yapmış, objektifin önünde ne varsa düğmeye basıp kağıda dökmüş. Adamın fotoğrafçıya "kardeşim bu resimde benim kaşım gözüm neden bu kadar çirkin?" diye sorma hakkı var mıdır? Tabi ki yoktur. Kişi eğer bakıp bakıp moral bulacağı ve kendini tatmin edeceği bir fotoğraf isterse gereken artı ödemeyi yaparak rütuş ve hatta fotomontaj tekniklerinden yararlanabilir. Ancak bu o kişinin aslen çirkin olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Toplum olarak sorgulamamız ve özeleştirisini yapmamız gereken çok şey var. Bırakalım aramızdan birileri hoşumuza gitmese de toplumuzdaki çirkin görüntünün fotoğrafını çeksin. Belki nadir de olsa birileri çıkıp estetik ameliyat yaptırma gereğini hisseder bu çirkinlikten kurtulmak için.

Saygılarımla
Old 01-12-2006, 11:53   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,

Tartışmaya yol açan konuşmacının sözlerinden:

Alıntı:
… Bu olaya, bu yaraya neşter vurmak istiyorsak teşhisi çok iyi yapıp üzerine öyle gitmeliyiz
.

Alıntı:
Kızlar öldürülecektir, öldürülmeye devam edilecektir, hiçbir uygulama, hiçbir engel bunu durduramayacaktır

Çelişki katılımcılara ait değildir.

Asıl çelişki konuşmacının birbirini doğrulamayan ifadesidir.

Konuşmacı" sorunun üzerine" gitmek niyetinde değildir.Sorunu umutsuz ,gösterilen çabaları beyhude diye nitelendirmektedir.Yaşanan trajediyi,insanlık adına utanç duyulması gereken bir uygulamayı , kabullenmekte ve üstelik kendisinin ikna olması yetmiyormuş gibi karşıdakileri de bu ikna sürecine katma niyeti sergilenmektedir.

Hala namus/töre gerekçesi ile kadınlar katlediliyorsa,herkes sorumluluk almalıdır.Uluslararası sözleşmeleri imzalayan hükümetler,bu sözleşmenin gereğini yerine getirmeyen görevliler ve yasal hakların kullanılmasına engel olan pratiklere karşı durmamayı öneren herkes sorumludur.

Eşine şiddet uygulayan milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmayı dönem sonuna erteleyenler de sorumludur.

24 saat açık ve ücretsiz acil yardım hattını uygulamaya açmayan,yasal olarak nüfusu 50.000 üzerinde olan her belediyenin sığınmaevi açması gereğini yerine getirmemesindeki herkes sorumludur.

Sorumluluk almayanlar çelişkili olanlardır.

Saygılar
Old 02-12-2006, 02:35   #9
ebru41

 
Mahçup

Sayın Tıocfaıdh fıkır ayrılıgına dustugumuz hususunda sonuna kadar haklısınız.Evet bazı gercekler var cınayetler var.. Fakat gerek cevremde yasananlar olsun gerek gorsel gerek yazılı basın olsun gozlemledıgım kadarıyla batıda yasanan namus cınayetlerı azalmaktadır.Egıtım ogretım oranı yukseldıkce,ınsanlar sosyallestıkce cınayetten zıyade daha medenı yollar arar olmustur.Ayrıldıgımız fıkır su kı sız dogudakı tablonun asla degısmeyecegne ınanmaktasınız,ama benım umudum var!Buyuk sosyal projeler uygulansa az da olsa katkısı olmaz mı?"Baba benı okula gonder" kampanyası bır cok kızımızın umudu olmadı mı?Batıda degısmeler yasanmıstır neden her bolgemızde yasanmasın,lutfen umudumuzu kaybetmeyelım..
Old 03-12-2006, 14:18   #10
berfin alev ateş

 
Varsayılan

SAYIN YILMAZ KAYAR DEDİĞİ GİBİ EVET TÜRKİYEDE NAMUS ANLAYIŞI VAR BENCE HER MİLLETE OLMASI GEREKEN Bİ ŞEYDİR NAMUA ANLAYIŞI TABİ BU ANLAYIŞTAN BAHİSLE KIZLARIN KADINLARIN BU İŞTE GÜNAHSIZ OLANLARIN YARGILANMKASINI İNSANLARIN KENDİLERİNCE CEZA VERİLMESİNİ TABİKİ KSAT ETMİYORUM. NAMUSUM İÇİN CİNAYET İŞLERMSİNİZ DİYE SORUYORSANIZ BANA EVET İŞLERİM EVET BENİ ÇOK KATI BULCAKSINIZ AMA MANTIĞIM ÇALIŞMIYOR BU KONUDA BENİM TAMAMEN DUYGULARIMLA VERİLMİŞ Bİ CEVAP BU ANCAK BUNUN İÇİN SUÇSUZ MASUM KİŞİLERLE ALAKASI OLMAYAN BİR NAMUS ANLAYIŞI BENİMKİSİ EVET BU ANLAYIŞLA BÜYÜTÜLDÜM BEN İNSAN NAMUSU İÇİN YAŞAR BU DÜNYADA BANA VE YAKINLARIMIN NAMUSUNA YÖNELİK BİR DURUMU ALLAH GÖSTERMESİN DÜŞÜNEMİYORUM AMA EMİNİM O AN KANUNLARIN BİŞEYLER YAPMASINI BEKLEYEMEM İNSAN OLARAK YAZIYORUM BUNU NAMUS ANLAYIŞI İLE BÜYÜTÜLMÜŞ BAYAN OLARAK EVT İŞLERİM O ANDA CİNAYETİ GÖZÜMÜDE KIRPMAM ANCAK GİDİP DE BAZI ŞEREFSİZLERİN İNSAFSIZLIĞININ KURBANI OLMUŞ BİR KIZ ÇOCUĞUNU BİR KADININ BİR KEZ DE BİZİM TARAFIMIZDAN KURBAN EDİLMESİNE RAZI OLAMAM TABİKİ HEM BUNU YAPARKEN NE SEBEP GÖSTERCEZ Kİ O ŞEREFSİZİN YAPTIĞI EYLEMDEN SONRA KADINA YAPILAN İKİNCİ EYLEM ONU KURBAN ETMEK NAMUSLULUK MUDUR YOKSA NAMUSSUZLUK MU? BELKİ KATI DÜŞÜNÜYORUM BİLİYORUM AMA ŞİMDİ BURADA KENDİ ASIL DÜŞÜNCELERİMİ SÖYLEMEDEN YAZARSAM BU GURUBA ÜYE OLMAMIN MANTIĞI KALMAZ BENİM DÜŞÜNCELERİM BUNLAR saygılarımla......
Old 03-12-2006, 14:23   #11
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Sayın Ateş, elbette inandıklarınızı söyleyebilirsiniz ama neden "bağırdığınızı" anlamadım.(Bir de yazdıklarınızı paragraflara bölerek yazsaydınız,daha "şık" olacaktı. Saygılar
Old 03-12-2006, 14:31   #12
berfin alev ateş

 
Varsayılan

Ayşegül hanım sanırım tesbitiniz doğru. 'bağırıyorum' sizin deyiminizle. Galiba bunun nedenini ben de bilmiyorum belki de kendimce bu konuya verilen önemi belirtmek istiyorum.Kim bilir belki de artık bu tür konuları duymak istemeyen insanlara sesimi duyurmaya çalışıyorum. dediğim gibi neden bağırdığımı ben de bilmiyorum......AMA BU KONULARDA SUSMAK YERİNE BAĞIRMAYI TERCİH EDERİM DOĞRUSU.
Old 04-12-2006, 00:44   #13
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Sayın Ateş, yineliyorum: İnandıklarınızı elbette söyleyebilmelisiniz. Burada bunun için bulunuyoruz. Özgürce inandıklarımızı söyleyebilmek için.

Sorulan soru "namus" ama bir hukukçu ve bir kadın olarak söyleminizi "kadın bedeni üzerinde bir tasarruf" olarak yapsaydınız diyeceğim.

Eğer suçun cezasını "ben" vereceksem, vergilerimle neden polis, yargıç ve savcıları beslediğimi öğrenmek isterim. Uygarlaşma beraberinde uzmanlaşmayı getirir.

Tepkinizi ve öfkenizi anlıyorum, haksız da değilsiniz. Bu enerjinizi yasaları, bakış açılarını değiştirmeye,kadın bedeni üzerinden, her açıdan, yarar sağlayanlara karşı savaşımda kullanın diyeceğim. Bu savaşımı yapan gruplar var örneğin. Oralarda yer alabilirsiniz (belki de varsınız, bir öneri yalnızca)tıpkı burada yer aldığınız gibi).Saygılar.
Old 04-12-2006, 02:38   #14
Ademce

 
Varsayılan

Bence erkeği bir sevgili, eş, hayat arkadaşı, kısacası insan ve birey olarak değil de kişisel yaşam sigortası ve bir sömürü odağı olarak görmek, eşitlik kavramını sadece tek yönlü kullanarak bütün bir hareketi, akımı, jargonu bunun üzerine kurduktan sonra bunun sos verdiği noktada "Pozitif Ayrımcılık" deyivermekte bir haksızlık bence.
Old 04-12-2006, 18:51   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Ademce
Alıntı:
Bence erkeği bir sevgili, eş, hayat arkadaşı, kısacası insan ve birey olarak

Bu cümle kadınlar için de kurulsa hiç fena olmayacak ,hatta başlangıç için
Alıntı:
insan ve birey
demek bile çok önemli.

Bir de "hukusal anlamda" pozitif ayrımcılık size ne ifade ediyor,yazdıklarınızdan "öfke" dışında bir şey anlaşılmıyor.

Saygılar
Old 14-12-2006, 22:57   #16
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Hiç kimsenin, hiç bir sebeple bir başkasını öldürme hakkı yoktur. Sadece mahkemeler yasal yargılama sonucunda idam kararı verir. Bunun dışında bir hak kabul edilemez.
Old 14-12-2006, 23:47   #17
Kavaz

 
Varsayılan

Kesinlikle toplumsal kuralların değiştirilmeyeceğini,bazı konularda çözüm bulmaktansa kabullenmeyi kabul edemem.zaten su an ki düzene baktıgımızda zaman ıcerisinde toplumun bazı kurallarının değiştiğini çok rahat görebiliriz.Belki evet karakteristik özelliklerimiz var ama buna saygı duyması gereken biz değiliz,dış ülkeler.Ancak bu demek değildir ki iç sorunlarımızda bunu kabul ediyoruz.Hangi nedenle olursun insanlar adaleti(varsaydıkları adaleti) kendi bildikleri doğrultusunda uygulamayamazlar.Hukuk,göz ardı edilip meydan okunacak sistem değildir.
Old 25-12-2006, 14:34   #18
Av.VildanYirmibeşoğlu

 
Varsayılan Namus cinayetine saygı duyulması!

Merhaba
Namus adına işlenen cinayet dosyalarını incelerken, namusum için cinayet işledim diyenlerin bir kısmının tecavüze karşı koyma esnasında nefsi müdafaa, kızına tecavüz karşısında tepkisel, bazılarınınsa evinde eşini başka bir erkekle cinsel ilişki esnasında yakaladığında ani öfke ve kıskançlıkla iradesinin ortadan kalkması nedeniyle kontrolünü kaybederek işlediği cinayetler olarak gördüm.
Bu cinayetlerin Türk ceza yasasında olduğu gibi diğer devletlerin ceza yasalarında da haksız tahrik indirimleri vardır. Hoşgörülemez ama;
-Ailenin veya erkeğin, kendinde kadının yaşamını belirleme hakkı görmesi, bedeni üzerinde hak sahibi olduğunu düşünmesi,
-Kadının isteyerek karşı cinsle yaşadığı bir ilişki veya mağduru olduğu bir cinsel saldırı,
-Aile veya erkeğin, kendini kanun koyucu ve yargıç yerine koyarak kadını yargılaması,
-Çevre, toplum baskısı, namus ve törelerin getirdiği bir zorunluluk,
-Kadını öldürülmesiyle failin toplum ve çevrede saygınlık kazanacağı düşüncesi ile işlenen cinayetler farklıdır.

M.F. Namusum için cinayet işlerim diyenlere atıfta bulunarak, " saygı duyulması gerekir" diyor. Yani gerekçesi ne olursa olsun cinayeti onaylıyor. Sanırım onun görüşleri için eleştiriyi hakedecek bir görüş beyanında bulunmamış diyen Tiocfaidh'in gözünden kaçan bir durum. Cinayeti onaylayan, namus cinayetlerinin ortadan kaldırılamayacağının altını çizen bu anlayış toplumsal değişimin hızını azaltıyor.

Sokaktaki eğitimsiz insanla, eğitimli insanların bu paralellik arz eden anlayışları içimi acıtsa da bu görüşlerine saygı duymuyorum. Ve hala dilim sürçtü demelerini bekliyorum. Saygılar...
Vildan
Old 31-12-2006, 19:53   #19
Tiocfaidh

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Tiocfaidh
Bunları yazarken (görüşlerinden değil)objektif tespitlerinden dolayı eleştirilen şahsın cümlelerini tamamlamak istedim. Yazıklarım konu hakkında kendi görüşümü değil, kişiden kişiye değişmeyen ve görüş niteliği taşımayan, herkes tarafından aynı şekilde algılanan ülke gerçeklerini tespitten ibarettir. Erkekler için (affınıza sığınarak yazıyorum)geneleve gitmenin bir rüşt'ü ispat aracı olduğu, buna karşılık masumane gönül ilişkilerine giren kadınların canına kıyıldığı, çifte standartlarla dolu bu lanet olası ahlak ve namus anlayışının tatbik edildiği bir ülkede yaşamaktan ben de son derece rahatsızım. Ancak yukarıda da altını çizdiğim gibi Türk toplumu istesek de istemesek de hem kültür, hem de karakter olarak bu saçmalığa bir son verebilmekten çok uzak. Umarım ben de aynı görüşü paylaştığım insanlar tarafından eleştirilecek kadar yanlış anlaşılmam.

Saygılarımla

Dilim sürtçtü bahanesiyle çark edeceğim bir görüş beyan etmedim mesajımda, Vildan hanım. Beyan ettiğim görüşe saygı duymak, ya da duymamak şahsi tercihinizdir. Ancak göğüs dekoltesiyle pazara giden eşini boğarak öldüren yüksek elektrik mühendislerinin yaşadığı ülkemizde eğitimle namus cinayetlerinin önüne geçebileceğimize inanan sizlere ben yine de saygı duyuyorum.

Yürekten saygılarımla
Old 04-01-2007, 22:11   #20
Kavaz

 
Varsayılan

Sanırım Sayın Vildan Hanım'ın "eğitim"den kastı kesinlikle yüksek elektrik mühendisliği örneğinde olduğu gibi değil.Zaten kadına karşı şiddette de olduğu gibi,bu sıkıntınında başlıca sebebi bilinçsizlik ve yıllar boyu süre gelen toplumsal baskı ve kurallardır.Toplum içerisinde büyük çoğunluk aynı fiili yapar ama hepsi kendi fiilini gizleyebilmek için bunun toplumsal kural olduğunu ve yapılmasının sonuclarının ağır olduğunu ileri sürer.Açıkçası bahane aranmıştır ve "aslında bireyler özgürdür ancak dışa yansıdığında bu kabul edilemez"mantığı bu sıkıntıların başlıca nedenidir.Çözüm ise; Baskıyı yaratan kesime özgürlük vermektir.
Old 09-01-2007, 14:28   #21
Av.VildanYirmibeşoğlu

 
Varsayılan Cinayete Destek Veren Görüşe Saygı Duymam

Sayın Tiocfaidh
Tartışmaya konu ilk yazım bir daha gözden geçirilecek olursa eminim "dilim sürçtü" sözünü sizden değil, M.F.'den beklediğim anlaşılır. Çünkü sorun sadece toplumsal bir durum tesbitinde bulunmak değil. Sorun, tamda sizin söylediğiniz gibi "Kadınlar öldürülsün" - (Ancak Namus Gerekçesiyle) anlayışına "bu anlayışa saygı duymak lazım" açıklamasıyla M.F.'nin destek vermesidir.Onun bu kişisel görüşü eleştirileri hak etmiyormu sayın meslektaşım? Ben bu görüşe saygı duymadığımı ifade ettim.O sözümün
sizinle ilgisi yok. İkinci bir yanlış anlama; ben hiç bir zaman namus cinayetlerinin eğitimle, hele üniversite bitirmekle ortadan kalkacağını söylemedim.Bütün tespitlerimde -( Doğan Yayınevinden çıkan kitabımda da belirttiğim gibi" sokaktaki cinayet işleyen eğitimsiz insanla onlara hak veren eğitimli erkeklerin, kimi hukukçuların varlığından söz ettim. Eğitim özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi elbette önemli. Ama yeterli değil.
İstanbuldan, Bilgisayarımdan uzak ve yazıpda gönderemeden silinen uzunca yazımdan sonra ancak bu kadar yazabiliyorum. Saygılarımla
Old 25-01-2007, 20:12   #22
dozger

 
Varsayılan

burası bir kadın hakları konuşma köşesi yanılmıyorsam,ama yazdıklarınızdan açıkçası bir şey anlaşılmıyor hukukçu arkadaşlar kusura bakmayın.kim konuyu savunuyor,kim karşı çıkıyor,kim olumlu yaklaşıyor,ve konu ne o bile tam belli değil.neyse ben kendi fikrimi söyliyeyim.olayın bir toplumsal gerçekliği var tabi...ama özellikle erkeklere diyeceğim şey şudur.siz aldatırsanız altadılma hakkınız da vardır...kusura bakmayın...ama burda ben de erkeğim...ben aldatmadım,sadakatimi yitirmedim,yitirilirse,toplumsal kurallar çıkar ortaya
Old 27-01-2007, 22:20   #23
NURHANOKURÖZCAN

 
Olumlu Değişmeyen tek şey değişimdir.

Umutsuz olmayalım.İstersek ve çabalarsak olur. Yürürlükten kalkmış olan TCK; kadının vücut bütünlüğüne yönelik tecavüz ve taciz gibi cinsel şiddet içeren suçları, birey - insan olarak kadına yöneltilmiş eylemler olarak değerlendirmiyordu. Cinsel şiddet içeren suçların, öncelikle, toplumun, genel ahlak ve adabını rencide ettiğini kabul ediyordu. Bu nedenle de bu tür suçları, ‘Topluma Karşı Suçlar’ başlığı altında ele alıyordu. Yeni TCK, bu yaklaşımı reddederek, cinsel suçlarda korunması gereken değerin, toplumsal ahlak, gelenek ve göreneklerden önce, öncelikle bir insan olarak kadının kendisi ve onun vücut bütünlüğü olduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle anılan suçlar, Yeni TCK’de ‘Kişilere Karşı Suçlar’ ana başlığı altına alınmış bulunuyor. Bu suç grubu, yasada, “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” alt başlığı ile yer alıyor. (TCK:102-105)Kadının bedeni artık en azından TCK açısından kendine ait.
Ceza Kanunu'nda yer alan en önemli değişikliklerden birisi; Hayata Karşı Suçlar'ın nitelikli halleri arasında, kasten öldürme suçunun "Töre saiki ile işlenmesi" nin de yer alması oldu.Hayat kadınına yönelik tecavüzün ve namus saiki ile işlenen suçların indirim sebebi sayıldığı bir dönemden bu döneme geldik.Daha çok yolumuz var.Ama en baştan bu böyle,biz böyleyiz,kabul edelim diye düşünmek kendi yolumuza taş koymaktır.
Umutsuz olmayalım.İstersek ve çabalarsak olur.
Old 01-02-2007, 17:46   #24
akobat

 
Varsayılan

Bakın sizlere ne diyeceğim:
Ben şanlıurfada yaşıyorum çok gördüm namus cinayetinin acıttığı dağıttığı aileleri ve çok gördüm kesinlikle vururum diyen erkekleri.
Açık yüreklilikle cevaplamamız gereken soru "Kadın namus denen olgunun objesi mi yoksa birey olarak toplumun parçası mı olmamlı?"
Ben bir bayanım.Bayan olduğunu gururla söyleyen bir bayanım ve ben herhangi birinin namusu değilim.Olmamalıyım.Bedenim bütünüyle bana ait ve onun üzerinde tasarruf yetkisi de benim.Bu yetkinin kullanımı sonucu doğacak olumsuzlukta tek yüklenici de ben olacağım.Bu bir bilinç bu bir temel bence bu temelden hareketle düşünmeliyiz.Bu insan haklarının da bir sonucu.Hiç bir kuvvetin bu hakkı ihlal etmesi gibi bir istisna olmaz düzenlenemez.
Tüm bayanlar ve tüm erkekler olası tüm istisnaların karşısında olmalıyız.
Old 07-02-2007, 11:35   #25
sahinaydın

 
Varsayılan

Alıntı:
siz aldatırsanız altadılma hakkınız da vardır...kusura bakmayın...
aldatılma hakkı ne olabilir diye düşünüyorum da..?
kısas mı yapılmaktadır, bu kısas sadece intikam hissinin sonucu mudur?
olayın psikolojik yonu cok onemli, anketle, insanların hayal dunyalarında vardıkları sonuclarla genelleme yapılmaz. Ülkemizde "namus" adı altında canlara kıyılmıştır fakat yine bunları yapanları yetiştiren toplumumuzdur, toplumun utanç duyması gereken bu olay ve olgularda "şeytan" icad ve ilan etmekte gecikmiyor, cekinmiyor, utanmıyoruz.
Böyle bir utancın hakkı ya da haklılığı olamaz.
Hata başka bir hata ile düzeltilemez.
Aldatma özünde kötü bir kelimedir, karşı tarafın hisleri ve ilişki sürecinde tarafların birbirlerine verdikleri güven duygusu hiçe sayılarak yapılan davranışların sonucu elbette vahimdir özellikle mağdur olan taraf için.
Ancak bu olaya "neden" diye bakmak, derinlere inmek ve sorgulamak psikolojinin işidir, diğer eşin psikolog olması herzaman mümkün değildir.
Old 12-02-2007, 16:55   #26
sahinaydın

 
Varsayılan

Alıntı:
Kadın namus denen olgunun objesi mi yoksa birey olarak toplumun parçası mı olmamlı?"
Ben bir bayanım.Bayan olduğunu gururla söyleyen bir bayanım ve ben herhangi birinin namusu değilim.Olmamalıyım.Bedenim bütünüyle bana ait ve onun üzerinde tasarruf yetkisi de benim.Bu yetkinin kullanımı sonucu doğacak olumsuzlukta tek yüklenici de ben olacağım.Bu bir bilinç bu bir temel bence bu temelden hareketle düşünmeliyiz.


Alıntı:
.Bedenim bütünüyle bana ait ve onun üzerinde tasarruf yetkisi de benim.Bu yetkinin kullanımı sonucu doğacak olumsuzlukta tek yüklenici de ben olacağım..


Beden üzerindeki tasarruf yetkisi nedir acaba, kapsamı nedir?
sayın akobat ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bu Iq Testini Çozebilir misiniz? Av. Galip DAĞTEKİN Site Lokali 18 28-12-2006 09:03
9 ay içinde 1610 cinayet işlendi Seyda Hukuk Haberleri 0 28-11-2006 10:20
Bach Sever Misiniz? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 0 14-09-2002 19:03
Avukatlıkla Birleşebilen İşler serhat Hukuk Soruları Arşivi 2 18-02-2002 00:07
Fransada Cinayet canbugra Hukuk Soruları Arşivi 1 14-02-2002 02:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06140399 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.