Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vasiyetnamede belirlenen paylar toplamı %100'den fazla

Yanıt
Old 06-05-2010, 14:31   #1
Abdullah Nacak

 
Varsayılan Vasiyetnamede belirlenen paylar toplamı %100'den fazla

Merhaba, emsal olay/karar bulamadığım ve meslektaşlar için de ilginç olduğunu düşündüğüm bir konuda görüşlerinize müracaat etme ihtiyacı duydum, katkılarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Müvekkilimin babası olan muris düzenlediği vasiyetnamede malvarlığını eşine, çocuklarına ve torunlarından birine belli oranlarda paylaştırmış. (%20 birisine %10 birisine vesaire) Ancak bu paylar toplandığında toplam %110 ediyor. Vasiyetname Sulh Hukuk Mahkemesi tarfından açılmış ve itiraz eden olmamış. Vasiyetnamenin iptali davası için süre geçirilmiş. (mirasçılardan birsinin tebligat usulsüzlüğü nedeniyle dava açma süresi geçmemiş gibi görünüyor fakat kesin değil) Bu durumda; bu vasiyetname tenfiz edilebilir mi? Edilirse paylar nasıl dağıtılır? Edilemez ise kanuni miras payları mı uygulanır (ve böylece atanmış mirasçı olan torun hakkını kaybeder) yoksa toplam oran herkesin payı oranında düşürülerek %100'e mi denkleştirilir? Ve yine tenfiz edilemez ise, bu imkansızlığa dayanarak süreye tabi olmadan vasiyetnamenin iptali davası açılabilir mi? Sorular çok mu oldu?
Old 07-05-2010, 01:55   #2
umutlaw

 
Varsayılan

Dusundugum sey su ki %110 olayi hakimin gozunden nasil kacmis?

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=43343

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1994/2-301
Karar No : 1994/422
Tarih : 22.6.1994


MUAYYEN MAL VASİYETİ ( Vasiyetnamenin tenfizi )
VASİYETNAMENİN TENFİZİ
VERASET İLAMI ( Muayyen mal vasiyeti )
VASİYETNAMENİN AÇILMASI ( Muayyen mal vasiyeti )



ÖZET :

Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tespitinden ibarettir. Bu tespit başlı başına ayni bir hakkın geçirimini sağlamaz.

Mirasın açılmasıyla terekeye sahip olma hakkı sadece yasal mirasçılara tanınmıştır. Vasiyetname ile verilen hakkın geçirilmesini sağlayacak husus, sulh hakiminin vereceği mirasçılık belgesidir.

Kendisine muayyen bir mal vasiyet edilen kimsenin, durumu ise daha farklıdır. Medeni Kanunun 541. maddesi gereği, kendisine muayyen mal vasiyet edilen kimse, bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini isteyebilir.


DAVA ve KARAR :

Taraflar arasındaki "vasiyetnamesinin tenfizi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.1.1993 gün ve 1988/481-1993/45 sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 3.5.1993 gün ve 1993/4218-4535 sayılı ilamı;

( ... 1 - Dava muayyen mal vasiyetini amir vasiyetnamenin yerine getirilmesi ile ilgilidir. Bu davada görev vasiyet edilen malın dava tarihindeki değerine göre belirlenir. O halde mahkemece yapılacak iş; vasiyete konu malların dava tarihindeki değerini tespit etmek ve öncelikle görev sonunda bir karar vermekten ibarettir.

2 - Kabulü göre de;

a ) Vasiyetnamenin iptali ile ilgili kararlarda kesinleşme şerhinin aranmaması,

b ) Vasiyetnamenin bir örneğinin dosya içerisine konulmaması,

c ) Veraset ilamının celbedilmemesi de isabetsizdir. Bu yönler gözetilmeden işin esasının incelenmesi ve yazılı şekilde karar verilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı, kendisine muayyen mal vasiyetini içeren vasiyetnamenin infazı ile mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir.

Davacının isteğinde dayandığı vasiyetnamenin açılması işlemi tamamlanmış ve uyuşmazlık Yargıtay’dan geçerek sonuçlanmıştır.

Belirtmek gerekir ki Hukuk Genel Kurulu’nun 13.2.1991 gün 648-65 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar, bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılan vasiyetnamenin ,M.K.’nun 535. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli Yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tespiti içindir.

Diğer bir anlatımla, Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tespitinden ibarettir. Bu tespit başlı başına ayni bir hakkın geçirimini sağlamaz. Bilindiği üzere ölüme bağlı tasarrufla;

a ) Mirasçılardan biri veya bir kaçı mirasdan iskat edilebilir ( MK. m. 457 ),

b ) Mükellefiyetler, şartlar konulabilir ( MK.m.462-İkame MK. m.467. Namzet tayini MK. 468 ),

c ) Mirascı seçilir ( MK. m. 463 ),

d ) Mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye belirli ( muayyen ) mal vasiyeti yapılabilir ( MK.m.464 ),

e ) Vakıf kurulması öngörülebilir ( ... Belirtilen tasarrufların ne şekilde yerine getirileceği yine Medeni Kanunda ayrı ayrı gösterilmiştir. Mahrumiyet ve iskat halinin aksi kanıtlanmadıkça, mirasçı seçilen kişi, mirasçılık belgesi almadıkça ( MK. 538 ) kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimse, bu malı ilgilisinden istemedikçe "yasal mirasçı veya varsa tenfiz memurundan" ve karşı çıkılması halinde onlar aleyhine istihkaka davası açıp dava ile haklılığını kanıtlamadıkça, vasiyetname ile yapılan tasarrufun sahibi olamaz... )

Medeni Kanunun 539. maddesi uyarınca mirasın açılmasıyla terekeye sahip olma hakkı, sadece yasal mirasçılara tanınmıştır. Vasiyetname ile mirasçı seçilenlerin, ( Mirasçı nasb edilenler ) hakları, yasal mirasçılar veya öncelikle tasarruf ile yararlarına teberru yapılmış olanlar tarafından açıkça itiraza uğramamış ise, bu hususun tebliğinden itibaren bir ay geçtikten sonra bunlar mirasçılık sıfatları hakkında belge verilmesini Sulh Hakiminden isteyebilirler ( Bununla beraber her nevi istihkak ve iptal davası hakkı saklı olmak üzere ) ( MK. m. 538 ). Vasiyetname ile verilen hakkın geçirilmesini sağlayacak husus sulh hakiminin vereceği mirasçılık belgesidir.

Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimsenin, durumu ise daha farklıdır. Medeni Kanunun Madde 541 gereği kendisine belirli bir mal vasiyet eden kimse, bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini isteyebilir.

Görüldüğü gibi, vasiyetnamenin açılmış olması, terekenin seçilmiş ( ve külli mirascı durumundaki2 kişi ile kendisine belirli bir mal vasiyet edilene ( cüzi mirasçıya ) geçmesini sağlamaya yeterli olmamaktadır.

Somut olayda; Davacı, vasiyetnamenin öncelikle infazını istemektedir. Bu itibarla da kendisine muayyen mal vasiyet edilen kişi durumunda bulunduğundan izleyeceği yol Medeni Kanunun 541. maddesi uyarınca bu malın teslimini yasal veya seçilmiş mirasçılardan veya tenfiz memuru varsa ondan istemek, bunların teslimden kaçınmaları ve üstün bir hak iddia etmeleri halinde onlara karış istihkak davası açmaktan ibarettir.

İstihkak davalarında ise görevli mahkemeyi davanın konusunu oluşturan malın değeri belirler. Önceki davalardan vasiyet edilen dava konusu malın, değerinin milyarlarla ölçülebileceği anlaşılmaktadır.

Ancak dayanılan olayları bildirmek taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Davacının isteği vasiyete konu şeyin verilmesi ve adına tapuya tescil edilmesine ilişkindir. Bu nedenle dava konusu taşınmazların değerinin tespit edilmesi görev yönünün doğrudan gözetilmesi gerekir.

Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde Usul ve Yasa’ya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.


SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.
Old 07-05-2010, 01:57   #3
umutlaw

 
Varsayılan

http://www.tkgm.gov.tr/ana.php?Sayfa=islemdetay&Id=84

VASİYETNAMENİN TENFİZİ


(Yerine Getirilmesi)


1) GENEL OLARAK

Kişiler, sadece sağlıklarında hükümler doğuran hukuki muamele yapma ehliyeti ile donatılmış değillerdir. Ölümlerinden sonra geçerli olmak kaydı ile de, hukuki işlemler yapma hakkına sahiptirler.
Ölüme bağlı tasarruf iki şekilde yapılabilir. Biri vasiyet, diğeri miras sözleşmesidir (MK.514).
2) VASİYETNAME ŞEKİLLERİ

a) Resmi vasiyetname: Vasiyetçinin iki tanık huzurunda notere düzenlettirdiği vasiyetnamedir (MK.532).
b) El yazısı vasiyetname: Baştan sona bizzat vasiyetçinin el yazısı ile yazılmış ve el ile imza edilmiş, düzenleme yeri ve tarihi belirtilmiş vasiyetnamedir (MK.538).
c) Sözlü vasiyetname: Yakın ölüm tehlikesi, bulaşıcı hastalık, deprem, savaş gibi olağanüstü hallerde vasiyetçi resmi yada kendi el yazısı ile vasiyetname düzenleyemeyecek halde ise iki tanık huzurunda sözlü olarak vasiyette bulunabilir. Buna sözlü vasiyet denir. Bu halde tanıkların en kısa sürede durumu açıklayan bir tutanak düzenleyerek hakime başvurmaları gerekir (MK.539 vd.).
3) VASİYETNAME YAPABİLME EHLİYETİ

Bir kimsenin vasiyetname yapabilmesi için 15 yaşını bitirmiş olması ve ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahip olması gerekir (MK.502). Ayırt etme gücüne sahip olan ve 15 yaşını doldurmuş olan kimsenin hacir altına alınmış olması, vasiyetname yapma ehliyetini engellemez.
Vasiyet yapmak hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Vekil, veli, vasi veya kayyımın temsil ettikleri kısıtlı yerine vasiyet yapmaları mümkün değildir.
4) VASİYETNAMENİN AÇILMASI
Vasiyetnameyi düzenleyen ve saklayan daire veya saklamayı kabullenen ya da ölenin evrakı arasında bulan herkes sulh hakimine vermekle yükümlüdür (MK.595/2,537). Sulh hakimine verildiği günden itibaren en geç bir ay içinde, vasiyetnamenin sulh mahkemesince açılması gerekir (MK.596). Bunun için vasiyetnamenin açılacağı gün mirasçılara ve diğer ilgililere tebligat çıkarılarak davet edilir. Davete rağmen hiç kimse gelmemiş olsa bile vasiyetname açılır. Sulh hakimi vasiyetnameyi açıp okur ve durumu tespit eden bir tutanak düzenlenir. Hakim, katip ve hazır olan ilgililer tarafından imzalanır (İlgili Tüzük md.36).
5) MİRASÇI ATAMA

Miras bırakanın vasiyetname düzenleyerek kanuni mirasçılarına ek olarak başka kimseleri de kendisine mirasçı atamasına mirasçı nasbı denmektedir (MK.516).
Bir kimse isterse gerçek, isterse bir tüzel kişiyi mirasçı atayabilir. Devlet de mirasçı olarak gösterilebilir. Kanuni mirasçılar da kanuni miras paylarına ek olarak vasiyetname ile mirasçı atanabilir. Birden çok kişinin mirasçı atanması mümkündür. Mirasçı atama bedelli veya bedelsiz olabilir. Bedelli mirasçı atanmasının miras sözleşmesi şeklinde yapılması gerekir.
Mirasçı atanan kişi ölenin külli halefidir. Mirasbırakanın (murisin) ölümü anında mülkiyeti tescilsiz olarak kazanmış sayılır. Bu hali ile kanuni mirasçılardan bir farkı yoktur (MK.599).
a) Mirasçı Atanan Kişilere (Mansup Mirasçılara) Mirasçılık Belgesi Verilmesi

Vasiyetnamede mirasçı atanmış olup da hakları kanuni mirasçılar ve diğer ilgililer tarafından itiraza uğramamış olan kimseler, itiraz için yapılan tebliğ gününden itibaren bir ay geçtikten sonra mirasçılık sıfatları hakkında kendilerine atanmış mirasçı olduklarını gösterir resmi bir belge verilmesini sulh hakiminden isteyebilirler (MK.598). Vasiyetnameye itiraz olup da tenkis veya iptal davası açılmış ise bu belge verilmeyip bu davaların sonuçlanması beklenir.
b) Kanuni Mirasçılara Verilecek Mirasçılık Belgesi
Vasiyetnamenin açılmasından sonra talep halinde kanuni mirasçılara mirasçılık belgesi (veraset senedi) verilir. Mirasçılık belgesinde kanuni mirasçılarla beraber vasiyetnameden de söz edilerek atanmış mirasçının da gösterilmesi gerekir.
6) BELİRLİ MAL BIRAKMA (MUAYYEN MAL) VASİYETİ
Belirli mal bırakma, mirasbırakanın belli bir mal veya hakkı vasiyetname ile bir başkasına bırakmasıdır (MK.517).
Belli mal vasiyeti, gerçek ve tüzel kişilere hatta tüzel kişilikleri olmamasına rağmen bir amaç etrafında toplanan ve birleşen insan topluluğuna da yapılabilir (MK.577). Ancak, hayvanlara, diğer canlı ve cansız varlıklara mal vasiyeti yapılamaz. Vasiyetnamede bu yönde bir arzu varsa bu mirasçılara yüklenmiş bir yükümlülük sayılır. Örneğin; “Ankara Elvankent’te bulunan dairemi köpeklerim Suzi ve Karabaş’ın barınması için onlara bırakıyorum” şeklindeki arzu mirasçılara yüklenmiş mükellefiyet sayılır. Dairenin mülkiyetinin tescili mirasçılar (ve varsa atanmış -mansup- mirasçı) adına yapılır.
Belirli mal bırakma, birden çok kişiye yapılıp da payları belirtilmemişse payların eşit olduğu kabul edilir.
Belirli mal bırakmanın geçerli olabilmesi için, vasiyetnamede öngörülen malın ve bırakıldığı kişinin belli olması veya hiç değilse belli edilebilir olması gerekir. Eğer vasiyetin konusu ve bırakıldığı kişi belli değilse ve belli edilemiyorsa vasiyet geçersiz olur.
Vasiyet edilen belirli mal, miras açıldığı zaman terekede çıkmazsa aksi vasiyetnameden anlaşılmadıkça mirasçıların ifa (yerine getirme) borcu ortadan kalkar. Ancak vasiyetçi terekesinde olmamakla birlikte mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi tarafından satın alınacak belli bir malı da birine vasiyet edebilir.
Bir kimse intifa hakkına sahip olduğu şeyin, intifa hakkını vasiyet edemez. Çünkü ölümle intifa hakkı sona erer. Bu nedenle vasiyetnamenin bu bölümü hükümsüz sayılır.
Kanuni veya atanmış mirasçıya ayrıca belirli bir malda bırakılabilir. Bu halde kanuni veya atanmış mirasçı mirası reddetmiş olsa bile, kendi lehine vasiyet edilen belirli malı talep edebilir (MK.605).
Vasiyet eden vasiyet ettiği şeyin cinsini ve diğer niteliklerini belirttiği halde bunlardan bir veya bir kaçını seçmek hakkını, lehine vasiyet yapılan kişiye bırakabilir.
Vasiyetçi vasiyetname ile belli bir alacağından vazgeçebilir. Bu halde alacak için ipotek tesis edilmiş ise borçtan kurtulan borçlu vasiyetnameye istinaden ipoteğin terkinini isteyebilir. Vasiyetçi birinden olan ipotekli alacağını bir başkasına temlik de edebilir. Böyle bir halde ise, borçlunun muvafakatına lüzum olmaksızın vasiyetnameye istinaden ipotek alacağı lehine vasiyet edilenin istemi üzerine temlik edilir.
Vasiyet eden mallarının tümü veya bir bölümü üzerinde mirasçılarından birine veya bir kaçına veya üçüncü bir kişiye intifa hakkı da tanıyabilir. Vasiyet eden vasiyetname ile oturma (sükna) hakkı, üst hakkı, geçit hakkı, kaynak hakkı, taşınmaz yükü (gayrimenkul mükellefiyeti) gibi her nevi ayni hakkı vasiyet edebilir. Eğer kendisi veya kendisinin sahibi olduğu bir taşınmaz lehine bu haklar varsa vasiyetname ile bu haklarından feragat da edebilir. Devri mümkün olanları başkasına devredebilir.
7) VASİYETNAME İLE VAKIF KURULMASI
Bir kimse, mal varlığının tasarruf edilebilir kısmının tamamını veya bir bölümünü ölüme bağlı tasarrufla vakfedebilir (MK.526). Ancak vakfedilen mallar vasiyetnamenin açılması ile vakfın mülkiyetine geçmez. Zira kurulmak istenen vakıf henüz tüzel kişilik kazanmamıştır. Vakıf ancak vakfedenin ikametgahının bulunduğu asliye hukuk mahkemesince tescil edilince tüzel kişilik kazanır ve vakfedilen malları tescilsiz iktisap etmiş sayılır. Vakfın mahkemedeki sicile tescilini mirasçıların veya vasiyeti yerine getirme görevlisinin istemesi gerekir. Bunlar tescil talebinde bulunmazsa Vakıflar Genel Müdürlüğü vakfın tescilini yaptırır. Vakfa tahsis edilen gayrimenkul ve ayni hakların tescili ise mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi tarafından vasiyetnamenin onaylı örneği eklenerek tapu sicil müdürlüğünden istenebilir. Tüzel kişilik kazanan vakfında tescil talebinde bulunması mümkündür. Ancak bu isteme vasiyetnamenin onaylı örneği ve tenfiz kararının eklenmesi gerekir. Ayrıca Tapu Sicil Tüzüğünün 21/b maddesinde hakim tarafından tapu sicil müdürlüğüne tescil için bir yazı yazılması aranmıştır.
8) İKAMELİ (ALTERNATİFLİ) VASİYETLER

a) Yedek Mirasçı Atama: Vasiyet eden kimse yararına vasiyet yaptığı kişinin, kendisinden önce ölmesi veya mirasçıları veya lehine vasiyet yaptığı kişi tarafından mirası reddedilmesi halinde miras ya da vasiyet olunan belli mal kendilerine intikal etmek üzere bir veya birkaç kişiyi yedek mirasçı atayabilir (MK.520). Buna adi (basit) ikame denir.
b) Artmirasçı (Adaymirasçı) Atama: Vasiyet eden kimse önmirasçı atadığı kişiye mirası üçüncü kişiye nakletmek yükümlülüğünü yükleyebilir (MK.521). Buna da fevkalade ikame denir. Bu yolla vasiyet eden, ilerde evlenecek olan çocuğundan olacak torununa bir mirasının aynen nakledilmesini sağlayabilir. Bu halde nakil ile yükümlü tutulana önmirasçı, ilerde doğması muhtemel toruna ise aday ya da artmirasçı denir. Tapu sicil müdürlüğünce vasiyet olunan şey veya miras payı önmirasçı adına intikalen tescil edilmekle beraber, Tapu kütüğünün beyanlar hanesine aşağıdaki şekilde belirtme yapılmalıdır (TST.56, MK.1010).
Hülya Karaoğlan ve Leyla Üren mirası artmirasçıya devretmekle yükümlü önmirasçıdır, bu kişilerin tasarrufları artmirasçı açısından hüküm ifade etmez. Tarih-Yev.
Bu şerh temlik hakkını yasaklamaz. Şerhin terkini, artmirasçının mirası iktisap etmesi veya iktisap edemeyeceğinin kanıtlanması ile olur.

9) TASARRUF EDİLEBİLİR KISMIN AŞILMIŞ OLMASI
Medeni Kanunun 506 maddesinde, kanuni mirasçılar için ayrı ayrı saklı pay (mahfuz, verilmesi mecburi hisseler) öngörülmüştür. Vasiyet eden ancak bu paylardan arta kalan kısmı vasiyetname yolu ile başkalarına bırakabilir. Yani, bir kimsenin “...bütün malvarlığımı şuna vasiyet ediyorum” şeklindeki vasiyeti mahfuz hisseleri aşan kısmı için geçerli sayılır. Kanuni mirasçıların saklı paylarının vasiyet yolu ile yok edilmesi kural olarak mümkün değildir. Ancak saklı paylar ihlal edilmiş olsa dahi bunu aramak tapu müdürlüğünün görevi değildir. Saklı payı ihlal edilen mirasçıların dava açmaları gerekir. Bu davaya tenkis davası denmektedir. Böyle bir dava açılmamışsa saklı pay ihlal edilmiş olsa dahi mirasçılık belgesi veya tenfiz kararına istinaden tapu müdür­lüğü gerekli tescilleri yapar.
10) VASİYETNAMEDE MÜKELLEFİYET VE ŞART BULUNMASI
Vasiyet eden vasiyetnamesinde bazı mükellefiyet ve şartlar öngörebilir. Mükellefiyet, vasiyet edenin, mirasçılarına bir şey yapmak veya yapmamak görevini yükleyen emir ve arzusudur. Vasiyet edenin ölümünden sonra yalısının bahçesine heykel ve büstünün dikilmesini, yazdığı şiirlerin yayınlanmasını, mezarının konağının bahçesine kazılmasını, kendisine çok gösterişli bir cenaze töreni yapılmasını mükellefiyet olarak mirasçılarına yüklemesi mümkündür.
“Şart ise, olup olmayacağı ve ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan bir olaydır. Şart taliki (geciktirici) veya infisahi (bozucu) olur. Vasiyet eden oğlunun ancak okuyup üniversiteyi bitirmesi halinde belli bir malı alabileceğini vasiyet etmişse bu geciktirici şarttır. Yok eğer vasiyet eden oğluna bıraktığı dairenin oğlu üniversiteyi bitirememesi halinde geri alınacağını vasiyet etmişse bu, vasiyeti bozucu şarttır.
Vasiyetnameyi infaz edecek olan tapu müdürü mükellefiyetin yerine getirilip getirilmediğini veya şartın gerçekleşip gerçekleşmediği hususunu aramaz. Bunu arayacak ve bu konuda karar verecek olan vasiyetnameyi açan hakimdir. Taliki (geciktirici) şarta bağlı vasiyetlerde hakimin derhal tenfiz kararı vermemesi şartın gerçekleşmesini beklemesi gerekir. Ancak şart gerçekleşmemiş olsa dahi mahkemece vasiyetnamenin tenfizine karar verilmişse tapu müdürü bu tenfiz kararına istinaden tescili yapar. Öte yandan Tapu Sicil Tüzüğüne göre vasiyetnamede yer alan mükellefiyet ve şartların tapu kütüğüne yazılması da mümkün değildir (TST.11/2). Zira bu mükellefiyet ve şartlar vasiyet eden ile vasiyet olunan şahıslar arasında bir iç münasebettir (TKGM. Talimat). Ancak hakim tenfiz kararında mükellefiyet veya şartın tapu kütüğüne yazılmasına her nasılsa karar vermiş ise anayasa gereği bu karara uymak zaruridir (Any.138). Vasiyetnamede bozucu şart bulunması halinde dahi vasiyetnamenin tenfizine karar verilmiş ise tapu müdürü tescil işlemini yapar. Vasiyeti bozucu şartın sonradan gerçekleşmesi halinde vasiyet geçersiz ve bu nedenle yapılan tescil yolsuz tescil haline gelmekle beraber, tapu müdürünün bu tescili iptal yetkisi ve imkanı yoktur. İlgililerin bozucu şartın gerçekleştiğini kanıtlayarak mahkemeden tapu iptal kararı getirmeleri gerekir.
Vasiyet eden vasiyet ettiği malın vasiyet alacaklısı (musaleh) adına tescilini belli bir olayın gerçekleşmesine tabi tutmuşsa “taliki” yani “geciktirici” şartan söz edilir. Geciktirici şart gerçekleşinceye kadar vasiyet edilen belli mal vasiyet alacaklısı adına tescil edilmez diğer mirasçılar adına intikal ettirilebilir. Ancak ilerde şert gerçekleşirse vasiyet alacaklısı adına tescil yapılabilir. Belli bir olayın gerçekleşmesi halinde vasiyet edilen şeyin vasiyet alacaklısından geri alınacağı yönündeki şart ise “infisahi” yani “bozucu” şarttır. Gerçekleşmesi şüpheli belli olay gerçekleşirse vasiyet edilen malın vasiyet alacaklısından alınması gerekir ki, tescil yapılmışsa ancak tapu iptal davası ile bu sonuca ulaşılabilir. Bu davayı açacak olanlarda mirasçılardır
11) VASİYETİ YERİNE GETİRME GÖREVLİSİ (Tenfiz Memuru)

Vasiyeti yerine getirme görevlisi (MK.550), vasiyetçinin son arzularını yerine getirmek, mirasın ölüme bağlı tasarruf ve kanun hükümlerine göre intikalini, vasiyet ve mükellefiyetlerin yerine getirilmesini sağlamak üzere mirasbırakan tarafından atanan kimsedir. Vasiyeti yerine getirme görevlisi ancak vasiyetnameyle ve mirasbırakan tarafından atanabilir.
Vasiyeti yerine getirme görevlisi bir veya daha çok kişi olabilir. Vasiyetçi vasiyeti yerine getirme görevlisini bizzat seçmeyip de bu görevi başkasına da bırakabilir. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin işi kabul etmemesi, yetkilerini kötüye kullanması veya ölümü hallerinde sulh mahkemesi gerekli önlemleri alır.
Vasiyeti yerine getirme görevlisi, mirasın intikalini, taksimini belirli mal bırakma vasiyetlerinin yerine getirilmesini (tescil edilmesini) sağlamakla görevli ve yetkilidir. Vasiyeti yerine getirme görevlisi terekedeki malları satabilir. Taşınmazlar üzerinde her çeşit sınırlı ayni hak tesis ve terkinine müsaade edebilir. Terekedeki alacakları tahsil eder, borçları ödeyebilir. Mirasın taksimini isteyebilir. Mirasçılarla taksim sözleşmesi yapabilir. Akla gelen her çeşit tasarruf işleminde bulunabilir. Ne var ki, vasiyette açık hüküm olmaz ise yukarıda sayılan işlemleri yapamaz. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin yetkilerinde tereddüt halinde mirasbırakanın vasiyetnamedeki irade beyanına bakılır. Gerekirse vasiyetnameyi açan sulh hakimliği ile yazışma yapılır.
Vasiyeti yerine getirme görevlisi, yukarıda belirtildiği gibi borçları ödeyebilmek için terekedeki bir taşınmazı satabilir, alıcı adına tescilini isteyebilir. Ancak bunun için öncelikle taşınmazın mirasçılar adına tescil ettirilmesi gerekir.
Vasiyeti yerine getirme görevlisi, mirasbırakan, mirasçılar ve terekenin temsilcisi gibidir.
12) TENFİZ KARARI
Noterler vasiyetname düzenledikten sonra, bu durumu vasiyet edenin nüfus kütüğüne şerh verilmek üzere ilgili nüfus müdürlüğünü haberdar ederler. İşte uygulamada genelde nüfus müdürlüklerinin ihbarı üzerine sulh hakimleri vasiyetnamenin varlığından haberdar olmaktadır. Sulh mahkemesi her nasılsa vasiyetname varlığından haberdar olunca bunun bir örneğini düzenleyen noterden ister. Sonra tahmin edilen tüm mirasçılara tebligat çıkararak vasiyetnamenin açılacağı günü bildirir. Belirtilen günde vasiyetname açılır. İlgililer itiraz etmezlerse veya itiraz ve davaları sonuçlanınca, mahkemece “vasiyetnamenin açılıp okunmuş sayılmasına, isteyen mirasçılara mirasçılık belgesi verilmesine” karar verilir
Kanun yolları açık ve temyizi kabil olmak üzere verildiğinden bu kararın kesinleşmesi gerekir.
Tenfizine veya uygulanmasına tabirleri geçmese dahi vasiyetnamenin açılıp okunmuş ve tüm mirasçılar tarafından itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olsa dahi bu itiraz ve davalar sonuçlanmış olduğu kararda belirtiliyorsa, bu karar bir tenfiz kararıdır ve uygulanabilir. Zira isteyenlere mirasçılık belgesi verilmesine denmiş olması da bu kanıyı güçlendirmektedir.
13) VASİYETNAMEYE GÖRE TAPUYA TESCİLİN YAPILMASI
Vasiyetnamenin tenfizine karar verilerek bu karar kesinleştikten sonra, isteyen kanuni ve atanmış mirasçılara mahkemece atanmış mirasçı olduklarını gösterir bir belge (mirasçılık belgesi) verilir.
a) Kanuni Mirasçıların Tescil Talebi:
Kanuni mirasçılar vasiyetnamenin açılıp okunmasına ve tenfizine karar verilip de bu karar kesinleştikten sonra hakimden mirasçılık belgesi isteyebilirler. Kanuni mirasçılara verilecek bu veraset senedinde varsa atanmış mirasçının ismine de yer verilmektedir. Zira, atanmış mirasçı da vasiyet edilen oran dahilinde terekenin mirasçısıdır. Bu itibarla Kanuni mirasçıların birinin veya tamamının veraset senedi ile tapu sicil müdürlüğüne başvurarak miras intikali talebinde bulunmaları halinde veraset senedinde gösterilen kanuni ve atanmış mirasçılar adına intikal işlemi yapılacaktır. İntikal işlemi kural olarak iştirak halinde mülkiyet olarak yapılır. Ancak tüm mirasçıların veya yetkili temsilcilerinin talebi ile doğrudan müşterek mülkiyet esaslarına göre de yapılabilir. Tapu sicil müdürü veraset senedinde tereddüt ederse veraset senedine ek olarak nüfus müdürlüğünden mirasbırakanın vukuatlı nüfus kayıt örneğini de isteyebilir.
b) Atanmış (Mansup) Mirasçıların Tescil Talebi:

Vasiyetname ile atanmış mirasçılarda vasiyetin tenfizine karar verildikten sonra hakimden kendilerine mirasçı olduklarını gösterir veraset senedi verilmesini isteyebilirler. Atanmış mirasçı bir veya birden çok kişi olabilir. Bu nedenle her biri ayrı ayrı veraset senedi isteme yetkisine sahiptir. Atanmış mirasçı veraset senedini aldıktan sonra artık kanuni mirasçıdan bir farkı yoktur. Tek başına tapu sicil müdürlüğüne müracaat ederek mirasın intikali talebinde bulunabilir. Böyle bir halde tapu sicil müdürlüğü atanmış mirasçının getirdiği mirasçılık belgesindeki, kanuni ve atanmış mirasçıların tümünün adına intikal işlemini yapar. Bu intikal işlemi kural olarak iştirak halinde mülkiyet olarak tescil edilir. Ancak veraset senedinde isimleri geçen tüm mirasçıların (kanuni veya atanmış) veya yetkili temsilcilerinin talebi halinde doğrudan müşterek mülkiyet esasına göre de intikalin (mirasın) tescili yapılabilir. Atanmış mirasçıların intikal talebinde veraset senedi dışında ayrıca vasiyetnamenin örneğini veya hakimin tenfiz kararını veya tescil yazısını aramaya gerek yoktur (TST.21/a). Sadece veraset senedi getirilmiş olması yeterlidir. Ancak tereddüt halinde vukuatlı nüfus kaydı istenebilir.

c) Lehine Belli Bir Mal Vasiyet Edilen (Musalehin) Adına Tescil Talebi:
Lehine İzmir’deki dükkan, Adana’daki tarla, Ankara’daki ev gibi belli bir mal vasiyet edilene veraset senedi verilmez. Zira bu kimse terekenin belli bir oranının mirasçısı değil, belli bir mal kendisine bırakılacak kimsedir. Bu kimse mirasçılara ve terekeye karşı bir alacak hakkına sahiptir, bu nedenle kendisine musaleh yada vasiyet alacaklısı denmektedir. Vasiyetnamenin tenfizine karar verildikten sonra diğer mirasçılara veraset senedi verildiği halde kendisine belli bir mal vasiyet edilene veraset senedi bu nedenle verilmemektedir. Elinde veraset senedi olmadığı için kural olarak bu kimse (vasiyet alacaklısı) kendisine vasiyet edilen şeyin kendisi adına tescil ettirilmesini mirasçılardan veya varsa vasiyeti yerine getirme görevlisinden isteyecektir.
1) Vasiyet Alacaklısı Adına Tescilin Mirasçılarca İstenmesi:
Mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi veraset senedi, vasiyetnamenin onaylı örneği ve tenfiz kararına istinaden doğrudan bu belli malı vasiyet alacaklısı adına tescil ettirebilirler. Bu durum tescilsiz tasarruf edememe kuralının (ölüme bağlı tasarrufta bulunanın iradesine saygı gereği) bir istisnasını teşkil eder (MK.705/2) Böyle bir halde mirasçılar ve vasiyet alacaklısının talebi tescil istem belgesine yazıldıktan sonra mirasbırakanın adı (eğer bundan önce mirasçılar adlarına burayı da intikal ettirmişlerse mirasçıların adı) terkin edilerek vasiyet alacaklısı adına tescil işlemi yapılır. Bu işlem için Harçlar Kanununa ekli (4) sayılı Tarifenin 3. Pozisyonu uyarınca Binde 9 harç alınması gerekir. Bu harcın mükellefi lehine vasiyet edilen vasiyet alacaklısıdır. Ayrıca tapu kütüğündeki edinme sebebi sütununa “vasiyetin infazı” veya “vasiyet” yazılarak ivazsız iktisaptan dolayı maliyeye ihbarda bulunulması ve ilerdeki bir ayni hak tesisinde veya devir talebinde veraset ve intikal vergisi ilişiğinin aranması gerekir.
2) Vasiyet Alacaklısı Adına Tescilin Vasiyeti Yerine Getirme Görevlisince İstenmesi:
Vasiyetname ile vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmış ise, vasiyet edilen bu belli malı vasiyeti yerine getirme görevlisi de kendisine belli bir mal bırakılan miras alacaklısı adına tescil ettirebilir. Bunun için vasiyeti yerine getirme görevlisinin vasiyetnamenin onaylı örneğini ibraz etmesi gerekir. Ancak tescil için hakimin yazısını aramaya gerek yoktur. Zira vasiyeti yerine getirme görevlisi mirasçıların ve terekenin temsilcisidir. Bunun üzerine, vasiyeti yerine getirme görevlisinin talebi tapu sicil müdürlüğünce tescil istem belgesine geçirilir ve yakarıda izah edildiği şekilde tescil yapılır. Ancak ödenmesi gereken harcın mükellefi vasiyet alacaklısı olduğundan harç tahakkukunun vasiyet alacaklısı adına yapılması gerekir. Vasiyetnamede açıkça öngörülmediği sürece bu harcın terekeden karşılanması mümkün değildir. Harcı vasiyeti yerine getirme görevlisi vasiyet alacaklısı adına yatırmak isterse bu mümkündür. Böyle bir durumda harcı yatıranın gerçek harç mükellefine rucu ederek yatırdığı harcı isteyebilmesi için harç tahakkuk makbuzu “.... .... yerine .... ....” şeklinde yazılmalıdır.
3) Vasiyet Alacaklısının Kendisinin Tescil İstemi:
Mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi vasiyet alacaklısı adına belli mir malı tescil ettirmekten kaçınıyor ise vasiyet alacaklısının vasiyetnamenin tenfizine karar veren mahkemeye müracaat ederek vasiyetnamede kendisine bırakılan belli malın adına tesciline yönelik yazı yazılmasını istemesi gerekir. Hakim böyle bir yazıyı işin daha en başında vasiyetnamenin tenfizine karar verdiği zaman dahi vasiyet alacaklısına verebilir.
Lehine belli bir mal vasiyet edilen kimse işte hakim tarafından tescil için yazılan bu yazı ile birlikte tenfiz kararı ve vasiyetnamenin onaylı bir örneğini de alarak ilgili tapu sicil müdürlüğüne müracaat etmelidir. Bu müracaat müdürlükte tescil istem belgesine geçirilir ve yukarıda izah edildiği şekilde tescil işlemi vasiyet alacaklısı adına yapılır.
Bu konuda uygulamada önemli bir sorun vardır: Vasiyetin tenfizine karar verdikten sonra hakimler vasiyet edilen belli malın vasiyet alacaklısı adına tesciline yönelik yazı yazmaktan kaçınmaktadırlar. Oysa, Tapu Sicil Tüzüğünün 21/b maddesi tapu sicil müdürünün tescil yapabilmesi için hakim tarafından yazılmış böyle bir yazıyı aramasını öngörmüştür. Medeni Kanunun 600. Maddesine göre kendisine belli bir mal vasiyet edilen kimse ölümle beraber mülkiyet hakkını tescilsiz kazanmaz. Onun hakkı sadece bu malın mülkiyetinin adına tescil ettirilmesini talep hakkından ibarettir. Bu nedenle vasiyet alacaklısı mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisinden bu malın mülkiyetini adına tescil ettirmelerini ister, onlar bundan kaçınırlarsa vasiyetnamenin tenfizine karar veren mahkemeye başvurarak adına tescil için kendisine bir yazı verilmesini talep edecek ve bu yazı ile tapu müdürlüğüne başvuracaktır. Vasiyetin tenfizine karar verilmiş olması Medeni Kanunun 600. Maddesi karşısında belli malın vasiyet alacaklısı adına tescili anlamına gelmez. Mahkemenin bir yazı ile bu hususu da bildirmesi zaruridir. Mahkeme böyle bir yazıyı yazmaktan kaçınırsa vasiyet alacaklısının belli malın adına tescili için mirasçılara karşı tapu iptal (miras sebebiyle istihkak) davası açması gerekecektir. Esasında sulh mahkemenin tenfiz kararında “...vasiyet­namenin tenfizine, isteyen mirasçılara veraset senedi verilmesine ve vasiyet­namede geçen muayyen malın vasiyet alacaklısı (musaleh) adına tesciline...” şeklinde hüküm vermesi veya bu şekilde kararın tavzihine yönelik şerh düşmesi bu konudaki tüm sorunları çözecektir.
14) MÜLKİYET DIŞINDAKİ AYNİ HAKLARIN VASİYET
EDİLMİŞ OLMASI
Yukarıda da izah edildiği gibi mülkiyet dışındaki sınırlı ayni hakların tesis, terkin veya temlikinin dahi vasiyet edilmesi mümkündür. Vasiyetnamede böyle bir hüküm bulunması halinde bu belirli mal bırakma vasiyeti kabul edilir.
Vasiyet eden kendi taşınmazı üzerinde bir kimse lehine intifa ve oturma (sükna) gibi haklar verilmesini vasiyet etmiş ise bu haklar mirasçıların, vasiyeti yerine getirme görevlisinin veya lehine vasiyet edilenin yukarıdaki esaslara göre yapacakları talep üzerine tesis edilebilir. Kaynak, geçit üst hakkı gibi haklar vasiyet edilmiş olup da bu hakların tesisi için harita (değişiklik beyannamesi) düzenlenmesi ve belediye encümen veya il idare kurulu kararı alınması gerekiyorsa bu eksikliklerin tamamlanması gerekir. Mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi bu eksiklikleri tamam­latmaktan kaçınırlarsa vasiyet alacaklısı vasiyetin tenfizine karar veren mahkemeye müracaat etmesi gerekir. Vasiyet eden başkasının taşınmaz malı üzerinde kendisi lehine bulunan ipotek, intifa, satış vaadi şufa gibi bir hakkın terkinini de vasiyet edebilir. Bu hakların tesisinde Harçlar Kanuna ekli (4) sayılı Tarifenin 3. Pozisyonu uyarınca harç alınması gerekirken terkininde sadece maktu terkin harcı alınır.
15) VASİYET EDİLEN BELLİ MALIN İŞTİRAK HALİNDE OLMASI
Belli mal vasiyetinde vasiyet edilen mal, mirasbırakanın kendisi ile berabar başkaları adına iştirak halinde kayıtlı ise, iştirak hali bozulmadan vasiyet alacaklısı iştirake dahil edilebilir. Bunun için, tüm iştirakçilerin adı terkin edilerek yeniden iştirak halinde tescil yapılır. Ancak bu yeni iştirak halinde vasiyet edenin ismi yerine vasiyet alacaklısının ismi yazılarak, edinme sebebine “vasiyetin tenfizi” denir. Diğer iştirakçilerin kayıtları ise eski yevmiyeleri ile aynen bu iştirak ortak parantezine aktarılır. Kısacası, bir hissenin vasiyet edilmiş olması iştirak halini bozan bir sebep değildir.
16) VASİYETNAMEDE VASİYET EDİLEN MALIN TAM TARİF
EDİLMEMESİ
Vasiyetnamede vasiyet edilen malın tam olarak tarif edilmiş olması gerekir. Zaten bu nedenle buna belli mal vasiyeti denmektedir. Ancak çoğu kez vasiyet eden kişiler, tapu-kadastro ve hukuk bilgisinden yoksun kişilerdir. Bu nedenle bir gayrimenkulü veya ayni bir hakkı bizim aradığımız anlamda mahalle/köy, ada, parsel numaraları ile tarif edemezler. Esas itibariyle vasiyetnamenin tenfizine karar veren mahkemenin vasiyetnamede anlatılmak istenen gayrimen­kul veya ayni hakkı gerekirse tapu araştırması yaparak netleştirmesi gerekir. Mahkemenin tenfiz kararında böyle bir açıklık yoksa tapu sicil müdürlüğü vasiyetnamedeki tabirlere göre bir inceleme yapar, gerekirse kadastro müdürlüğünden de bilgi alarak vasiyetnameyi infaz edebilir. Örneğin, “Kuşadası’ndaki gayrimenkulümü” veya “İstanbul İli Beykoz İlçesi ...adresinde bulunan dairemi vasiyet ediyorum” denmişse, vasiyet edenin Kuşadası’nda başka gayrimenkulü yoksa vasiyet infaz edilebilir. Yine belli bir adres tarif edilmişse o adresteki gayrimenkulün ada ve parsel numarası kadastro müdürlüğünce belirlendikten sonra vasiyetnamenin infazı mümkündür.
Vasiyet edilen belli malın ada ve parsel numarası vasiyet tarihinden sonraki işlemlerle (imar uygulaması, kadastro geçmesi, toplulaştırma gibi) değişmişse ve hangi parsele revizyon gördüğü belirlenebiliyorsa yine vasiyetin infazı mümkündür. Müstakil olan tarla bu işlemler sonucu şüyulanarak hisseli hale gelmiş ise vasiyet edene isabet eden hisse için vasiyet uygulanabilir.
Ancak tüm araştırmalara rağmen vasiyet edilen mal tapuda belirlene­miyorsa mahkemenin tenfiz kararının bu açıdan tavzih edilmesi gerektiği ilgililere bildirilmelidir.
17) VASİYETİN İNFAZININ İFRAZI GEREKTİRMESİ
Bazen vasiyetnamenin infazı bir gayrimenkulün iki veya daha çok parçaya ayrılmasını gerektirebilir. “Kırşehir İli Mucur İlçesi Şirince köyündeki tarlamın dereye bakan güney kısmından 10 dönümünü .... ....’ya bırakıyorum” şeklindeki bir vasiyet kural olarak bu tarlanın ikiye ifrazını gerektirmektedir. Mahkeme tenfiz kararı verirken bu hususu dikkate alarak teknik bilirkişiye bir kroki hazırlatması gerekir. Böyle bir kroki hazırlanmış ise kadastro müdürlüğünce gerekli teknik kontrollerden sonra vasiyet infaz edilerek anılan kısımdaki 10 dönüm vasiyet edilen adına, kalan kısmı ise ayrı bir parsel numarası altında veraset senedindeki mirasçıları adına tescil edilir.
Mahkemece böyle bir kroki tenfiz kararına eklenmemiş ise ve tarafların tavzih talebi de reddedilir ise, mirasçıların vasiyet alacaklısının uygun talebi alınarak (10 dönüm gayrimenkulün tüm yüzölçümüne orantılanarak 10/45 gibi) hisseli olarak vasiyetin infazı yapılır. Taraflar buna razı olmazlarsa vasiyetin infazı talebi reddedilir.
“...’da kain gayrimenkulümün yarısını vasiyet ediyorum” şeklindeki bir vasiyet mahkemece ifraz krokisi eklenmemiş ise yukarıda belirtildiği şekilde hisseli olarak infaz edilir. Yine vasiyet eden ifrazı açıkça öngörmüş olsa dahi imar mevzuatına göre gayrimenkulün ifrazı mümkün değilse hisseli olarak tescil yapılır.
Şunu da önemle belirtelim ki, vasiyettin uygulanması nedeniyle hisseli tescil özünde bir miras intikali sayıldığından hisseli devir yasağına girmez.
18) TEDARİK VASİYETİNİN İNFAZI
Vasiyet eden kendisinin olmayan bir malın karşılığı terekesinden ödenmek suretiyle temin edilerek bir kimseye verilmesini de vasiyet edebilir. Buna tedarik vasiyeti denmektedir. Bu halde mirasçıların veya vasiyeti yerine getirme görevlisinin bedelini terekeden karşılayarak o malı tedarik etmesi ve vasiyet alacaklısı adına tescil ettirmesi gerekir. Tedarik vasiyetinin konusu bir gayrimenkulün alınması ise, düzenlenecek satınalma (tedarik) resmi senedine mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi ile beraber vasiyet alacaklısının da alıcı sıfatıyla katılması gerekir. Burada mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi vasiyet alacaklısının temsilcisi gibidir. Resmi senette vasiyetnameden söz edilerek tedarik edilen gayrimenkulün vasiyet alacaklısının adına tescili mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi tarafından istenmeli ve vasiyet alacaklısı da bu hususu kabul etmelidir. Ancak bedeli doğrudan terekeden karşılanarak (mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi akde katılmadan) alıcı olarak vasiyet alacaklısının işlem yaptırmasında da bir sakınca yoktur. Fakat ilerideki ihtilafların çözümü açısından vasiyetnameye istinaden bedelin terekeden karşılandığının resmi senette belirtilmesinde fayda vardır.
19) TARAFLAR ARASINDA PROTOKOL BULUNMASI

Bazen vasiyetnameye uygun olarak taraflar vasiyetnamenin gizli kalmış konularının nasıl infaz edileceği hususunda bir protokol yaparak hakime ibraz edebilirler. Mahkemece bu protokol kabul görürse vasiyeti tenfiz kararında protokole atıf yapılır ve protokole göre vasiyetin tenfizine karar verilir. Bu halde vasiyetname ile beraber bu protokolünde mahkemece onaylı örneğinin tapu sicil müdürlüğünce taraflardan istenerek ona göre hareket olunması gerekir (TST.21/b).
20) MİRAS SÖZLEŞMESİ İLE ATANMIŞ MİRASÇI VEYA VASİYET ALACAKLISI TAYİNİ
Miras sözleşmesi (miras mukavelesi), Medeni Kanunun 527, 545, 572 maddelerinde düzenlen­miştir. Miras sözleşmesi ile vasiyetnamede olduğu gibi atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı tayini mümkündür. Atanmış mirasçı tayini halinde tescil için atanmış mirasçılık belgesi aranır. Belirli bir mal vasiyetçisi (vasiyet alacaklısı) tayini halinde ise Tüzüğün 21/b. maddesine istinaden tenfiz kararı, tescil yazısı ve miras sözleşmesinin onaylı örneği aranmalıdır.
21 VASİYET EDİLEN TAŞINMAZ MALIN İPOTEKLİ OLMASI
Vasiyet edilen taşınmaz mal miras açıldığı zaman ipotekli ise, bu haliyle vasiyet alacaklısına verilir. Bu taktirde vasiyet alacaklısı, üçüncü şahsın borcu için ipotek yapmış kimse gibidir. Vasiyetnamede aksine hüküm bulunmadıkça (yani borcun ödenmesi vasiyet alacaklısına yükletilmemişse) vasiyet alacaklısı borçtan şahsen sorumlu değildir.
22) VASİYET EDİLEN TAŞINMAZ MALIN ELDEN ÇIKARILMIŞ OLMASI VE ZİYAI
Muris, vasiyet ettiği belirli malı (taşınmazı) elinden çıkarmış, satmış ise vasiyetten vazgeçtiği farzolunur.
Mirasın açıldığı zaman bellirli mal yok olmuşsa, aksine vasiyetnamede hüküm yok ise, bu mükellefiyeti yerine getirmekle görevli mirasçı veya mirasçılar borcundan kurtulur.
23) UYGULANAMAYAN VASİYETNAMELER

Mahkemenin tenfiz kararına rağmen tapu ve kadastro idaresinden kaynaklanmayan nedenlerle vasiyetnamenin uygulanması o an için mümkün görülemiyorsa, ilgili tapu kütük sayfalarının beyanlar hanesine vasiyetnamenin varlığı yönünde belirtme yapılarak ilgililere yazılı bilgi verilerek infazı için müdürlükçe nelerin arandığı belirtilir. Talepte ısrarlı olunması halinde gerekçeleri de gösterilerek istem reddedilir.
Old 07-05-2010, 02:00   #4
umutlaw

 
Varsayılan

VASİYETNAMENİN İPTALİ - ZAMANAŞIMI SÜRESİ VE BAŞLANGICI By: elma kurdu Date: February 08, 2007, 03:35:32 PM
K:2003/6305
T:29.04.2003


ÖZET: Bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ikame olunan vasiyetnamenin iptali davasının görülmesi gerekir.
( 4721 s. MK. m. 559 )
( 743 s. MK. m. 501 )
( 4722 s. Kanun m. 17
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava vasiyetnamenin iptaline ilişkindir.
Mirasın, miras bırakanın ölüm günündeki hükümlere göre çözümlenmesi zorunludur. ( 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 17. maddesi )
Vasiyetname Gelibolu Sulh Hukuk Mahkemesinde 2000/490 sayılı dosyası ile 23.01.2001'de açılmıştır. Dava aradan onbir ay sekiz gün geçtikten sonra bir yıllık zamanaşımı süresi içersinde 31.12.2001'de ikame edilmiştir. ( 743 s. MK. m. 501 ) ( 4721 s. MK. m. 559 ) İşin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.04.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-05-2010, 14:27   #5
Av.İlker DOLGUN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

E:2003/14955
K:2003/15891
T:19.11.2003

4721 s. Yasa m. 452,453
4722 s. Yasa m. 17

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. ( 4722 Sayılı Yürürlük Kanunu md. 17 )
Muris, 20 Ağustos 1999 tarihli el yazısı vasiyetnamesiyle "... terekesinin serbestçe tasarruf edebileceği kısmı için, çocuksuz öldüğü faz edilerek kimler yasal mirasçı olacak idiyse onları mirasçı nasbetmiştir.
Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası kardeşleri veya eşi bulunan miras bırakan mirasın saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. ( TKM. md. 452 )
Muris eşi ve evlatlığı sağ iken vefat ettiğine göre; bunların saklı paylarından fazla olan kısım ( .. saklı payların dışında kalan kısım ) murisin serbestçe tasarruf edebileceği kısımdır. Sağ eşin saklı payı ( altsoy ile birlikte mirasçı olduğundan ) kanuni miras hakkının tümü ( TKM. md. 453/9 ) evlatlığın saklı payı ise, kanuni miras hakkının dörtte üçüdür. ( TKM. md. 453/1 )
Buna göre, eşin saklı payı ¼ ( büyültülmekle 4/16 ) dır. Füruun saklı payı, kanuni miras hakkının ( 3/4'ün ), dörtte üçü olan 9/16'dır. Es ve Furuun saklı payları toplamı 13/16'dır. Muris, serbestçe tasarruf edebilecegi kısım terekesinin 3/16'sıdır. Şu halde, terekenin 3/16'sı için mirascı nasbı soz konusudur. Murıs, vasiyetnamesinde serbestçe tasarruf edebileceği bu kısım için " çocuksuz öldüğü farzedilerek, kimler yasal mirasçı olacak idiyse onlara bırakıyorum ... " demiştir. Şu halde, tasarruf nisabı olan terekenin onaltıda üçü, üzerinde murisin eşi ve kardeş çocukları mirasçı nasbedilmiştir.
Miras payları belirlenirken yasal ve atanmış mirasçıların miras payları belirlenirken; bir defa eşin kanuni miras payına eşit saklı payı ( 4/16 ) ayrılmalı ve eşe bırakılmalı, evlatlığın saklı payı ( 9/16 ) evlatlığa bırakılmalı; bunlar dışında kalan ve tasarruf nisabının oluşturan terekenin onaltıda üçü ( 3/16 ) ise; eşe ve kardeş çocuklarına paylastırılmalıdır. Muris, vasiyetnamesinde "... cocuksuz oldügum farzedılerek..." dediğine göre, tasarruf nisabını oluşturan 3/16'nın; 1/2'si ( 3/32'si ) eşe, diğer yarısı olan 3/32 ise 7 kardeş olduğundan yediye bölünmeli ve her bir kardeşin payı kendi altsoyuna indirilmelidir. Yasal ve atanmış mirasçıların miras payları yukarda açıklanan doğrultuda hesaplanması gerekirken, miras paylarının hesabında yanlışlık yapılması usul ve yasaya aykırıdır.
2- Kabule göre de;
Hükümde mirasın tamamı ( 112 ) pay kabul edildiği halde paylar toplamı 110'dur. PAY VE PAYDA EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMAMASI DA USUL VE YASAYA AYKIRIDIR.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda ( 1 ) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 19.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 08-05-2010, 08:38   #6
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Ölüme bağlı tasarrufun içeriği tamamen bilinmeden, miras bırakanın hataya dayalı tasarrufunun düzeltilme imkanı olup olmadığı araştırılmadan sorunun genel bir cevabı olmayacağını düşünüyorum.
Ölüme bağlı tasarrufların yorumlanmasında esas olan bir takım ilkeler bulunmaktadır. Bunlardan ilki, beyan sahibinin iradesinin esas alınmasıdır. İrade araştırılarak gerçek anlamı bulunmalıdır. Bazen miras bırakanın hatası, dalgınlığı gibi sebeplerle irade ile beyan arasında bir uyumsuzluk oluşabilir. Böyle bir durumun varlığı halinde öncelikle tasarrufu ayakta tutacak şekilde yorumlamak gerekir. ( Favor testamenti kuralı ) TMK m.504/2 hükmü konuyla ilgilidir.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Resmi vasiyetnamenin İptali- saklı paylar av.remzieroglu Meslektaşların Soruları 3 04-11-2010 14:18
nafaka toplamı ve haciz Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 09-04-2010 18:54
farklı işyeri, hizmet toplamı, kıdem tazminatı RuzgarEzel Meslektaşların Soruları 4 11-07-2009 15:09
Kıdem Tazminatında Sözleşmede Belirlenen Ücret tufan gürses Meslektaşların Soruları 4 04-03-2009 11:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07239795 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.