12 Haziran 2011 seçimleri sonrası yeni meclisin yüzde yirmisi hukukçu

12 Haziran sonrası parlamentomuzda ne değişti?

Yeni parlamentonun yaklaşık yüzde yirmisi hukukçulardan, yaklaşık yüzde onbeşi de kadınlardan oluştu.
Hukukçu daha az olabilirdi. Kadın daha fazla olsaydı (diye düşünüyorum).

Kaynak : http://www.ntvmsnbc.com/id/25222668/

geçen dönemde yaklaşık 180 avukat vardı diye hatırlıyorum. pek bir faydasını görmedik.

Alıntı: Yazan Kardan Adam 12 Haziran sonrası parlamentomuzda ne değişti? Yeni parlamentonun yaklaşık yüzde yirmisi hukukçulardan, yaklaşık yüzde onbeşi de kadınlardan oluştu. Hukukçu daha az olabilirdi. Kadın daha fazla olsaydı (diye düşünüyorum). Kaynak : http://www.ntvmsnbc.com/id/25222668/

Demek ki, mali müşavir ve noterler yaşadı.

Alıntı: Yazan Kardan Adam 12 Haziran sonrası parlamentomuzda ne değişti? Yeni parlamentonun yaklaşık yüzde yirmisi hukukçulardan, yaklaşık yüzde onbeşi de kadınlardan oluştu. Hukukçu daha az olabilirdi. Kadın daha fazla olsaydı (diye düşünüyorum). Kaynak : http://www.ntvmsnbc.com/id/25222668/

Madem karsılastırma yapacagız:
Türkiye nüfusunun/seçmeninin yüzde kaçı hukukçu, yüzde kaçı kadın?

SAYGILARIMLA

Alıntı: Yazan Av.Barış geçen dönemde yaklaşık 180 avukat vardı diye hatırlıyorum. pek bir faydasını görmedik.

Hukukçu milletvekilleri hukukçuları kollamasın zaten. Hukukçunun kollanmağa ihtiyacı olmasın. Kendini kollar hukukçu.
Ancak, ülkemizde kadınlar için aynı şey geçerli değil.
Yerlerde sürünüyor analarımız.
Parlamentoda kadın milletvekili oranı hangi ülkelerde yüksek ?

Kadın milletvekili oranının yüksek olması tabii ki önemli.Ancak önemli olan kadının kadın ve çocuk haklarının korunması konusunda bilinçli olmasıdır.Yoksa erkek egemen düzenin devamına sesini çıkarmayan ya da görmezden gelen, kadına ve çocuğa yönelik şiddeti, istismarı vakayi adiyeden sayan, bunun bir sistem sorunu olduğunu kavramayan kadın vekiller meclisin yarısını oluştursa bile bunun pratikte bir önemi olmadığını, kaldı ki naçizane her kadın vekilin kadın ve çocuk hakları konusunda duyarlı ve sorumluluk sahibi olmadığını düşünüyorum.

Alıntı: Yazan meltem2007 Kadın milletvekili oranının yüksek olması tabii ki önemli.Ancak önemli olan kadının kadın ve çocuk haklarının korunması konusunda bilinçli olmasıdır.Yoksa erkek egemen düzenin devamına sesini çıkarmayan ya da görmezden gelen, kadına ve çocuğa yönelik şiddeti, istismarı vakayi adiyeden sayan, bunun bir sistem sorunu olduğunu kavramayan kadın vekiller meclisin yarısını oluştursa bile bunun pratikte bir önemi olmadığını, kaldı ki naçizane her kadın vekilin kadın ve çocuk hakları konusunda duyarlı ve sorumluluk sahibi olmadığını düşünüyorum.

"kaldı ki naçizane her kadın vekilin kadın ve çocuk hakları konusunda duyarlı ve sorumluluk sahibi olmadığını düşünüyorum" diyerek yaraya parmak basmışsınız.
Teşekkürler!
Siyasi yelpazenin neresinde olursak olalım; köşemize çekilmeyip, yönetimi "kadın ve çocuk hakları konusunda duyarlı ve sorumluluk sahibi" olmayanlara bırakmamamaktır çaresi (diye düşünüyorum)

İki vatandaştan biri olamadığımız yetmezmiş gibi, beş avukattan biri de olamadık!

Ne fark eder ki?Eminim sorunlarına çözüm bulunmayan,aranmayan yine tek meslek grubu bizler olacağız

Alıntı: Yazan Kardan Adam Hukukçu milletvekilleri hukukçuları kollamasın zaten.

Üstadıma aynen katılıyorum. Adı üstünde onlar "MİLLET vekili", kollamaları gereken de millet.

Hukukçu milletvekillerinin hukukçulara bir yararı olmasının gerektiğinin düşünülmesini ben kendi adıma kabul edemiyorum. Tabii aynı bağlamda X mesleğinden diğer milletvekillerinin X mesleğine, Y grubundan milletvekilerinin Y grubuna faydası olması gerektiğinin düşünülmesini kabul edemediğim gibi.

Hukukçu milletvekillerinin mutlaka mecliste mesleki bir yararlılıkları olacaksa, bunun hukukçu meslek gruplarına yönelik değil hukuk sistemine yönelik olması gerekir. Öte yandan son yıllarda yapılmış yeni kanunların tekniğine bakarsak, geçmiş dönemdeki hukukçu milletvekillerinin bu konuda anlamlı bir katkı sağlayamadıklarını düşünmek de bence olası.

Ve bu haber açısından bence yine irdelenmesi gereken bir durum, hukukçuların siyasete ve milletvekilliğine olan yoğun "ilgisi". Hukuk - en azından benim gözümde- siyasetten en fazla bağımsız ve arınmış olması gereken bir alan, dolayısıyla hukukçuların siyasete bu kadar meraklı olmalarını ben kendi adıma her zaman ilginç bulmuşumdur. Teorik olarak düşünüldüğünde mecliste en yoğun olması gereken grubun siyasi bilgiler veya kamu yönetimi mezunları olması beklenir, zira onların alanı siyasete çok yakın, hatta siyasetçi olmak için eğitildiklerini söylemek bile olası ama siyaset dahil, her türlü kişisel görüşten arınmış olmayı temsil eden hukuk cübbesinin sahiplerinin, cüppeyi vestiyere asar asmaz, soluğu mecliste almaları bence sosyolojik olarak irdelenmesi gereken bir durum.

Siyasete eğilimli meslektaşlarımızın alınmamasını özellikle rica ederim, bu durumu eleştirmiyorum, sadece kişisel olarak ilginç bulduğum tesbitini paylaşmak istedim.

Alıntı: Yazan Admin ...siyaset dahil, her türlü kişisel görüşten arınmış olmayı temsil eden hukuk cübbesinin sahiplerinin, cüppeyi vestiyere asar asmaz, soluğu mecliste almaları bence sosyolojik olarak irdelenmesi gereken bir durum.

Meclisin çıkardığı hukuk kuralları sosyoloji bilimine o izni vermeyecek gibi görünüyor.

Yanılmıyorsam 2005 yılında avukatlık kanununun 43. maddesini değiştirip, milletvekillerinin milletvekilliği sırasında aynı zamanda avukatlık da yapmasının mümkün hale gelmesi çok arzulanmıştı. Kanun tasarısı hazırlanıp meclise sunulmuştu. Sonradan birileri engel oldu galiba.

Bu değişiklik önerisini mühendis veya doktor milletvekilleri arzulamış olamaz diye düşünüyorum.