Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

boşanma davası ...karışık..

Yanıt
Old 18-11-2008, 13:41   #1
av.tuğbabal

 
Varsayılan boşanma davası ...karışık..

öncelikle iyi günler..
forumda biraz araştırma yaptım ancak kafam karıştı...
2002 yılında müvekkile eşi şiddetli geçimsizliken dava açıyor,müvekkilde boşanmayı kabul ediyor ancak tazminat ve nafaka taleplerini reddediyor.Mahkeme dosyasında taraflar psikolog eşliğinde dinlenilmiş olup,psikolog tarafların evlilik birliğinin tamamen sarsıldığını,bir araya gelmenin mümkün olmayacağını beyan etmiştir.Ancak davacı taraf davaya devam etmemiş dosya müracaata kalmıştır.Taraflar yaklaşık 5 yıldır ayrı yaşamaktadırlar.Müvekkil kesinlikle eşiyle bir araya gelmek istemiyor.Şimdi Mk.m166/4 gereği burada uygulnması mümkün mü.Yoksa şiddetli geçimsizlik nedeniyle dava açılabilirmi.Forumda araştırdığım kadarıyla Yargıtay taraflar bir arada değilse şiddetli geçimsizlikte olmaz diyor.Bu görüş olayda uygulanabilirmi.Terk nedeniyle boşanma davası açarsak davalı eşin dönme ihtimali var,ancak müvekkil davalı eşle evliliği sürdürmek istemiyor.Bu durumda ne yapabiliriz.
Old 18-11-2008, 14:07   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Müracaata bırakılan dava TMK 166/4 maddesinin uygulanmasına esas alınmaz.
2. Geçimsizliğe dayalı boşanma davası açılabilir. Müracaata bırakılan dava açılmamış sayılacağından eski olaylara dayanılabilir. Kaldı ki ilk davanın tarafları şimdiki davada yer değiştireceğinden eski davanın davalısı şimdiki davanın davacısı ilk davadan önceki olaylara dayanmasında bir usul sakıncası mevcut değil.
3. Taraflar bir araya gelmeseler dahi aile birliğini sarsıcı olaylar olabilir. Gıyapta hakaret, küçük düşürücü beyanlar ve olaylar, karşı tarafı istemediğni geçinmeyeceğini beyan etmesi, sadakatsızlık , kötü yaşam bunlara örnek olarak gösterilebilir.
4. Terk ihtarnamesi gönderilmesi halinde karşı tarafın davete uyma ihtimalinin yanısıra, ihtar gönderilmekle eski olaylar hoşgörü ile karşılanmış af edilmiş sayılır.
Sonuç; Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle TMK 166/1-2 ye göre boşanma davası açılabileceği kanısındayım.
Old 02-12-2009, 12:24   #3
avmurat

 
Varsayılan

Sayın Kocabaş "Müracaata bırakılan dava TMK 166/4 maddesinin uygulanmasına esas alınmaz." demiş.Ben de aynı düşüncedeyim.Ancak bu konuda bir karar bulamadım.Bu durumda bir davam var.Bu nedenle konu ile igili karar aktarabilen arkadaş olursa sevinirim, saygılarımla.
Old 02-12-2009, 12:47   #4
E.Polat

 
Varsayılan

HG 00 <> E: 2006/2-488 <> K: 2006/480 <> T: 28.06.2006

* REDLE SONUÇLANAN BOŞANMA
* MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
* NAFAKA
* KARARIN KESİNLEŞMESİ

Somut olayda davacı TMK'nın 166/son maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir. Maddeye göre, boşanma davasının reddine karar verilmiş ve kesinleşmeden itibaren üç yıl geçmesine rağmen ortak hayat yeniden kurulamamışsa, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir. Somut olayda da, tarafların bir araya gelmediklerinin aksi kanıtlanamamıştır. Bu durum karşısında anılan madde uyarınca boşanmaya karar verilmesi gerekir.

(4721 s. MK. m. 166)

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki "boşanma, tazminat, nafaka" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şanlıurfa Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.1.2005 gün ve 2004/428 E. 2005/3 4 K. sayılı kararın incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 30.6.2005 gün ve 2005/8078-10403 sayılı ilamı ile; (....Davalı-karşı davacı kadının davası Türk Medeni Kanunun 166/son maddesini de içermektedir. Delillerin bu çerçevede değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı-karşı davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, boşanma, karşılık dava boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka istemine ilişkindir.

Davacı koca, davalı ile evli olduklarını ancak 4 yıldan beri ayrı yaşadıklarını ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı-karşı davacı kadın, taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasından sonra bir araya gelmediklerini, evlilik birliğinin sona ermesinde tüm kusurun erkekte olduğunu ileri sürerek, boşanmalarına, maddi ve manevi tazminat ile nafakaya karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece; verilen kesin süre içerisinde bir araya gelmediklerine ilişkin taraflarca bir delil sunulmaması nedeni ile, her iki davanın da ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

Özel Dairece; yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuş, yerel mahkeme, tarafların ikrarlarının mahkemeyi bağlamayacağı gerekçesi ile ilk hükümde direnmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine göre; "Boşanma sebeplerinin herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir."

Medeni Kanunun uygulanmasında, davanın kabul edilebilmesi için yasanın amaçladığı üzere üç yılı aşan bir süre içinde müşterek hayatın kurulamaması, fiili ayrılık vakıasının gerçekleşmiş olması gerekir.

Temyize konu davadan önce açılıp görülen ve redle sonuçlanan Şanlıurfa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.9.2000 gün ve 2000/175-984 sayılı boşanma dosyası celp edilmiştir. Yapılan incelemede hükmün 15.4.2001 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Görülmekte olan dava ise 22.4.2004 tarihinde, karşılık dava ise 19.7.2004 tarihinde açılmıştır.

Davacı koca, daha önce görülen boşanma davasının kesinleşmesinden önceki bir tarihten başlatarak dört yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını dava dilekçesinde beyan etmiş, davalı kadın da aynı maddi vakıayı karşı dava dilekçesinde tekrarlamış olduğu gibi, taraflar yargılama sırasında da bu beyanlarını yinelemişlerdir.

Hemen vurgulayalım ki, evlilik bir ortak yaşama duygu ve arzusuna bağlı olup; hayatın birlikte yaşanması ve paylaşılması amacını güder. Ortada hiçbir zorunluluk bulunmamasına rağmen, birlikte olmayı arzulamadıkları için eşler fiilen ayrı yaşıyorlarsa, o evliliğin sözü edilen amaç ve anlamının kalmadığının kabulü gerekir.

Diğer bir anlatımla; birlikte yaşanmayan ve şekli bir evlilikten öte gitmeyen evliliğin, gerçek anlamda evlilik olmayacağı, bu durumun eşlerden ayrı topluma da bir yarar sağlamayacağı çok açıktır. Türk Medeni Kanunun 166/son maddesi bu sosyal sorunu çözümsüz bırakmamak suretiyle, Türk boşanma hukukunda önemli bir sıkıntıyı gidermiştir. Bu nedenle anılan maddeyi açıklanan amaç ve yaşanan gerçekler yönünde ve özüne uygun bir biçimde yorumlamak gerekir.

Hal böyle olunca, dosyaya celbedilip incelenen, taraflar arasında daha önce görülüp kesinleşen boşanma dosyası içeriği ve fiili ayrılık vakıasına ilişkin olarak, davacı-karşı davalı erkek ve davalı -karşı davacı kadının aksi kanıtlanamayan beyanları karşısında, artık olayda Medeni Kanunun 166/son maddesinde öngörülen koşullarının gerçekleştiğinin kabulü gerekir.(Aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.10.1995 gün ve 1995/2-605-795 sayılı ilamında da aynen benimsenmiştir.)

Öyle ise Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.6.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 02-12-2009, 14:55   #5
av. hamza nuh özer

 
Varsayılan

Alıntı:
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde...

1-kanun metni çok açık. davanın reddi ve kesinleşmesi şartı aranıyor. müracaata kalan davada yasal şartlar oluşmuşsa açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. yani aslında şu anda açılmış bir boşanma davanız yok. TMK 166/4'ün uygulanması imkansız.

2-tarafların çok uzun süredir ayrı yaşamaları, evlilik birliğini temelden sarsmış olarak kabul edilecektir. ancak tarafların kusurları da eşit olacaktır. mahkeme boşanma kararı verecektir.

3-ancak, konu hukuk olunca iki kere iki her zaman dört etmez.
Old 02-12-2009, 15:30   #6
ORHAN BOZDERE

 
Varsayılan

sayın hamza nuh özer e ben de katılıyorum;
zira eşlerin uzun süre ayrı yaşmalarının nedeni başkaca bir neden (eşlerden birinin işi nedeniyle ayrı kalma gibi) yoksa evlilik birliği temelden sarsılmıştır ki eşler ayrı yaşamaktadırlar.. yoksa sağlıklı bir evlilik eşlerin birlikte yaşamasını gerektirir..
saygılarımla....
Old 02-12-2009, 18:15   #7
av. hamza nuh özer

 
Varsayılan

Alıntı:
Forumda araştırdığım kadarıyla Yargıtay taraflar bir arada değilse şiddetli geçimsizlikte olmaz diyor.

bence bu konuya tekrar bakmak lazım. sayın ORHAN BOZDERE'nin de belittiği gibi burada ifade edilen, tarafların birarada olmaması, mesleki nedenlerle ayrılık vs. nedenlere işaret ediyor. zorunlu hizmet yükümlülüğü sebebiyle eşlerin bir arada olamaması buna örnek olarak gösterilebilir.

sizin alattığınız olayda ise taraflar evliliğin gereklerini yerine getirmemek kararıyla ayrı olarak yaşamaya başlamışlar. sayın av.tuğbabal, bahsettiğiniz forum sayfalarının linklerini ekleyebilirseniz sevinirim.
Old 02-12-2009, 19:04   #8
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avmurat
Sayın Kocabaş "Müracaata bırakılan dava TMK 166/4 maddesinin uygulanmasına esas alınmaz." demiş.Ben de aynı düşüncedeyim.Ancak bu konuda bir karar bulamadım.Bu durumda bir davam var.Bu nedenle konu ile igili karar aktarabilen arkadaş olursa sevinirim, saygılarımla.

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 1997/8162
Karar: 1997/9541
Karar Tarihi: 25.09.1997

ÖZET: Medeni Kanunun 134/4. maddesi uyarınca önce açılan davanın esastan red edilmesi ve fiili ayrılığın 3 yıl devam etmesi yeterlidir. Önceki davanın red sebebi önem taşımaz.

(743 S. K. m. 2, 134) (1086 S. K. m. 179)

Dava: Taraflar arasınadki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı dilekçesinde; davalı eşinden 1990 yılından beri ayrı yaşadığını, evlilik birliğinin sarsıldığını, bir araya gelmelerine imkan kalmadığı belirterek boşanmaya karar verilmesini istemiştir.

Davacı davasının dayandığı bütün maddi vakaları dava dilekçesinde göstermesi gerekmektedir (HUMK.md. 179/1). Maddi vakalar fiillerdir. Müphem konularda taraflardan ek bilginin alınmasıda imkan dahilindedir (HUMK.md.75). Buna karşılık hakim uygulayacağı hukuk kurallarını kendiliğinden dikkate almak zorundadır. Tarafların uygulanacak hukuk kuralını yanlış göstermiş olmalarını yahut hiç göstermemelerinin sonuca etkisi yoktur (4.6.1958 gün ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesi).

Davacı dilekçesinde, boşanma isteğini evlilik birliğinin temelinden sarsılması olgusuna (MK.md.134/1) dayandığı gibi, fiili ayrılık (MK.md.134/son sebebine de isnat ettirilmiştir. Her iki hukuki sebebin gerçekleşmemesi gerekçe gösterilerek dava retle sonuçlandırılmıştır.

a) Davacı, evlilik birliğinin, davalıdan kaynaklanan sebeple temelinden sarsıldığını ispat edememiştir. Kusurlu davranışın tamamını davacıda olduğu da tartışmasızdır. Bu durum karşısında Medeni Kanunun 134/1. maddesine dayanan boşanma isteğinin reddinde isabetsizlik yoktur.

b) İhtilaf, Medeni Kanunun 134/son maddesinin uygulanmasında toplanmaktadır. Medeni Kanunun 134. maddesi, 3444 sayılı Yasa ile değiştirilmiş ve boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulmamışsa hakimin boşanmaya hükmedebileceği kuralı getirilmiştir. Maddenin gerekçesi, uzun süre fiilen ayrı yaşayan eşlerin boşanmalarına imkan sağlamaktır. Bir boşanma davası açılıp reddedildikten sonra taraflardan biri müşterek yaşama yeniden dönmek istememiş olması halinde kanuni müeyyideler hiç bir zaman onu bu hayata dönmeye zorlayamayacaktır. Buna çare olarakda son fıkra düzenlenmiştir (Hükümet gerekçesi).

Medeni Kanunun 134/son maddesine göre boşanmaya karar verilebilmesi için, taraflardan birinin herhangi bir hukuki sebebe dayalı boşanma davası açması ve bunun reddine karar verilmiş olması gereklidir. Dava dilekçesi şekli bir sebeple reddedilmişse (dilekçe iptali gibi) veya dava açılmamış sayılmışsa Medeni Kanunun 134/son uygulamasında dikkate alınmayacaktır. Ret kararının davanın esasına ilişkin olması zorunludur. Nitekim, dava feragat sebebiyle bile reddedilse hakkın esasını ilgilendirdiğinden (HUMK. madde 91, 95/, 134/son maddenin uygulanmasına esas alınabilecektir. (HGK.'nun 12.4.1995 gün ve 138/384 sayılı kararı).

Mahkeme, önce açılan davada davacının dürüst davranmadığını, kendisine verilen süreye rağmen delil ibraz etmediğini bu sebeple red kararı verildiğini esasen bir başka kadınla da yaşadığının sabit olduğunu, önceki davanın boşanma sebebi yaratmak amacını taşıdığını belirterek davayı reddetmiştir.

Kişiler (herkes) haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadırlar (MK. md.2). Hak amacına uygun olarak kullanıldığı sürece hukukun koruması altındadır. Kötüye kullanılması halinde himayeden yoksun kalır ve dürüstlük kuralı devreye girer. Amacı aşan kısım yasaklanır. Hak amacı uygun kullanılmışsa verilen zarar hukuk düzeninde dürüstlük kuralına aykırı sayılmaz.

Medeni Kanunun 134/son maddesine dayanan davalarda ana olgu tarafların evlilik birliğini bozmuş ve bir daha bir araya gelememiş olmalarıdır. Kanunun boşanmayı daha önce açılmış ve redle sonuçlanmış bir davaya da bağlanması öncelikle ciddi bir ayrılığı resmen belgelemeye yöneliktir. İlk davada bir delil getirilmemiş olması hakkın kötüye kullanılması niteliğnide olamaz. Boşanma davası açılmış, ispat edilemediğinden reddedilmiştir. Kesinleşmesinden itibaren eşler davanın açıldığı tarihe kadar bir araya gelmemiştir. Boşanmaya karar verilebilmesi için Medeni Kanunun 134/son maddesinin aradığı şartlar gerçekleşmiştir. Yasanın tanıdığı bir hak kullanılmıştır. Sınırları da aşılmamıştır. Doğan zararın yine yasa çerçevesinde giderilmesi de imkan dahilindedir (MK. md. 143/1-2, 137, 162/son, 144 gibi).

Açıklanan husus üzerinde durulmadan yasanın yorumunda ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 25.09.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


Saygı ile, kolay gelsin.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Boşanma Davası Açılmadan Tedbir Nafakası Davası Açılabilir Mi? AVUKAT MERYEM Meslektaşların Soruları 10 20-06-2014 10:46
çifte vatandaşın hollandada kesinleşmiş boşanma kararı türkiyede boşanma davası oguzate Meslektaşların Soruları 5 16-09-2008 13:06
Mal Rejimi Tasfiye Davası Boşanma Davası İle Aynı Zamanda Açılabilir Mi? Nuray Başaran Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 11-01-2008 11:12
Karışık Bir İstihkak Davası KIRLANGIÇ Meslektaşların Soruları 4 03-01-2007 14:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04975796 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.