Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Polisin küfür etmesi tazminat davasında görevli mahkeme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-12-2010, 15:11   #1
outlawyer

 
Önemli Polisin küfür etmesi tazminat davasında görevli mahkeme

Merhaba, polis memuru görevi esnasında bir vatandaşla tartışmaya giriyor, tartaklayarak küfürler ediyor. Ardından da 'beni mutlaka şikayet et' diyor. Soruşturma aşamasında savcı şahıs için takipsizlik kararı veriyor. Şahıs da gururu incindiğinden tazminat davası açıyor. Görevli mahkeme Hukuk Mahkemeleridir değil mi? Her ne kadar görev esnasında işlenen suç da olsa memurun küfrü idare ile bağdaştırılamaz? Ayrıca bu konuda Yargıtay Kararıına sahip olan meslektaşlarımdan kararı da rica ederim, iyi çalışmalar . . .
Old 20-12-2010, 16:22   #2
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

işinize yarayabilir :


T.C. Danistay
10.Dairesi

Esas: 1992/2234
Karar: 1993/4204
Karar Tarihi: 02.11.1993

TAZMİNAT DAVASI - DAVACININ ADININ POLİS TELSİZİNDE GEÇMESİ VE BURADA KENDİSİNE KÜFÜR EDİLMİŞ OLDUĞUNUN BASINDA YAYINLANMASIYLA KİŞİLİK HAKLARININ AĞIR BİÇİMDE ZEDELENDİĞİ

ÖZET: Güvenlikle ilgili bir kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında da hukuk kurallarının uygulanması dışında idare ajanları tarafından kişi haklarının zedelenmiş olmasının hizmeti yürüten idarenin ağır hizmet kusuru işlediğini gösterdiği, davacının, adının polis telsizinde geçmesi ve burada kendisine küfür edilmiş olduğunun basında yayınlanmasıyla kişilik haklarının ağır biçimde zedelendiği, davalı idarenin ağır hizmet kusuru nedeniyle oluşan manevi zararı, tazmin etmesinin gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

(2709 S. K. m. 125)

Davacının, 4.5.1989 tarihinde polis telsizinde kendisine küfür edildiği, polis telsizini sürekli dinleyen basın organlarının bu konuyu haber haline getirerek yayınlamaları suretiyle toplum önünde küçük düşürüldüğü, vakar ve şöhretine saldırıda bulunulduğu iddiasıyla 100.000.000 lira manevi tazminatın idareden tahsili istemiyle açtığı dava sonunda; İstanbul 6. İdare Mahkemesince, Anayasanın 125. maddesine göre idarelerin eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, 4.5.1989 tarihli telsiz konuşmalarına ilişkin emniyet bandı teyp dinleme ve zabıt varakasından davacıya küfür edildiğinin anlaşıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin insan haklarına saygılı hukuk devleti olma niteliğinin doğal sonucu olarak idarelerin kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında Anayasa ile güvence altına alınan kişi hak ve özgürlüklerinin zedelenmemesi için gerekli her türlü önlemi almakla görevli olduğu, güvenlikle ilgili bir kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında da hukuk kurallarının uygulanması dışında idare ajanları tarafından kişi haklarının zedelenmiş olmasının hizmeti yürüten idarenin ağır hizmet kusuru işlediğini gösterdiği, davacının, adının polis telsizinde geçmesi ve burada kendisine küfür edilmiş olduğunun basında yayınlanmasıyla kişilik haklarının ağır biçimde edelendiği, davalı idarenin ağır hizmet kusuru nedeniyle oluşan manevi zararı, tazmin etmesinin gerektiği, manevi tazminatın niteliği ve idarenin olaydaki kusurunun ağırlığı da dikkate alınarak takdiren 5.000.000 lira manevi tazminatın kabulü, fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddi yolunda verilen 27.12.1991 tarih ve E:1989-1366, K:1991-2323 sayılı kararın; davalı idare tarafından polis telsizinde yapılan küfür ve hakarete yönelik sözlerin emniyet mensuplarınca yapıldığının kanıtlanamadığı iddiasıyla temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Bozulması istenen karar, usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın onanmasına karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 20-12-2010, 19:14   #3
outlawyer

 
Varsayılan

Ben de tam tersi yani bu davanın adli mahkemelerde görülmesi gerektiğine ilişkin karar istemiştim Yani idari değil, adli mahkemelerde görülmesi gerektiğine dair bir karar arıyorum, yine de vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
Old 21-12-2010, 12:07   #4
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

o zaman belki bunlar işinize yarayabilir =)


T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/1094
Karar: 2002/5492
Karar Tarihi: 08.05.2002

TAZMİNAT DAVASI - OLUMSUZ SİCİL ALINMAYA VE BAŞKA ÜNİVERSİTEYE SÜRÜLMEYE NEDEN OLUNMASINDAN DOĞAN MANEVİ ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİ - KAMU GÖREVLİLERİ - KİŞİSEL KUSUR

ÖZET: Memurların ve diğer kamu görevlilerinin kişisel kusurlarına dayanılarak açılan davalar, Anayasa'nın 129/5 fıkrasının kapsamı içinde düşünülemez. Anılan madde de ve 657 sayılı Personel Yasasının 13. maddesinde, kamu görevlisinin, yasal çerçeve içinde kalmak koşulu ile, yetkisini kullanma durumunda üçüncü kişilere verilen zararlardan öncelikle idare aleyhine dava açılabileceği öngörülmüştür.

(2709 S. K. m. 129) (657 S. K. m. 13)

Davacı Türker Yetkin Ö. vekili Avukat Mustafa Erdoğdu tarafından, davalı Vural Ü. aleyhine 22/6/2001 gününde verilen dilekçe ile davalının davacı hakkında izleme raporu düzenleyerek olumsuz sicil almasına ve başka üniversiteye sürülmesine neden olmasından doğan manevi zararın tazmini istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet nedeni ile reddine dair verilen 28/11/2001 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili Avukat Mustafa Erdoğdu tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, sicil amiri olan davalının davacı hakkında izleme raporu düzenleyerek 1998 ile 1999 yıllarında olumsuz sicil almasına, bu siciller nedeni ile başka bir üniversiteye sürülmesine neden olduğundan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, davalının eylemini Anayasanın 129/5 maddesi kapsamında görerek davanın husumet nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı hakkında düzenlenen olumsuz iki sicil raporu Adana 2. İdare Mahkemesinin 1999/1108 Esas, 2000/383 Karar sayılı ve 1999/1326 Esas, 2000/382 sayılı kararı ile, davacının başka bir Üniversiteye atanma işlemi de Danıştay 8. Dairesinin 1999/4380 Esas, 2001/183 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Davacı, davalının Üniversitedeki konumu ne olursa olsun herhangi bir öğretim üyesinin diğer bir öğretim üyesi hakkında "İzleme Raporu" ya da benzeri rapor düzenleme yetkisi olmadığını, söz konusu raporla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, ağır biçimde hakaret ettiğini, kin ve garezle hareket ettiğini ileri sürmüştür. Böylece davacı, davalının kişisel kusurlarına dayanarak tazminat isteminde bulunmuştur.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin kişisel kusurlarına dayanılarak açılan davalar, Anayasa'nın 129/5 fıkrasının kapsamı içinde düşünülemez. Anılan madde de ve 657 sayılı Personel Yasasının 13. maddesinde, kamu görevlisinin, yasal çerçeve içinde kalmak koşulu ile, yetkisini kullanma durumunda üçüncü kişilere verilen zararlardan öncelikle idare aleyhine dava açılabileceği öngörülmüştür. Somut olayda davacı, davalının salt kişisel kusuruna dayanmıştır. Dava konusu edilen eylemden dolayı davacının uğradığı zararın davalının kişisel kusuru sonucu gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek ve varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir.

Öte yandan, 1/10/2001 tarihli celsede davacıya delillerini bildirmek üzere kesin süre verildiği ancak kesin sürenin sonuçlarının hatırlatılmadığı anlaşılmaktadır. Bu yönünde gözetilmemiş olması ayrı bir bozma nedenidir.

Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 8/5/2002 gününde oybirliği ile karar verildi.

----


T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/7245
Karar: 2001/10869
Karar Tarihi: 08.11.2001

MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - KARARIN GEREKÇE KISMINDA HİZMET KUSURUNA AĞIRLIK VERİLME CİHETİNE GİDİLMESİ

ÖZET: Somut olayda davalıların kişisel kusurlarının bulunup bulunmadığının incelenmesi ve irdelenmesi gerekirken, kararın gerekçe kısmında hizmet kusuruna ağırlık verilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. Davalıların eylemleri ile davacının uğradığını iddia ettiği zarar arasında uygun illiyet bağının varlığı kanıtlanamamıştır.

(818 S. K. m. 41, 43, 47) (2709 S. K. m. 129/5)

Dava: Davacı G. ... vekili Avukat tarafından, davalılar A.N... ve diğerleri aleyhine 27.3.2001 gününde verilen dilekçe ile davalıların Milli Güvenlik Kurulunda tartışmaları sonucu ticari hayatın felç olduğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 24.4.2001 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 8.11.2001 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ile karşı taraf davalılardan B... vekili Avukat geldiler, diğer davalılar adına kimse gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Karar: Davacı Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Devlet Bakanı olan davalıların 19 Şubat 2001 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında birbirlerine karşı görevleri ile bağdaşmayacak biçimde yakışıksız söz ve hakaretlerde bulunduklarını, bu durumun kamuoyuna yansıtılması üzerine piyasalardaki düzen ve devamlılığın bu nedenle bozulduğunu, Türk lirasının anında % 30 oranında değer kaybettiğini ve borsanın tarihinin en büyük düşüşünü yaşadığını, bunun davalıların kişisel kusurları sonucu meydana geldiğini, bir vatandaş olarak bu durumun kendisinin ümitsizliğe ve derin üzüntüye düşmesine neden olduğunu, bunun sonucu olarak da maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalılardan H... ve B... vekilleri aracılığıyla davanın reddini savunmuşlardır. Davalı A.N... ise davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece davalıların eyleminin hizmet kusuru niteliği ölçüsünde bulunduğu, davranışlarının zararlandırma kastını taşımadığı, kaldı ki, ülkedeki ekonomik sıkıntının davalıların davranışlarından kaynaklanmadığı gerekçe gösterilerek istem reddedilmiştir.

Dava dilekçesi ve davacının tüm iddiaları birlikte değerlendirildiğinde dava, davalıların kişisel kusurlarına dayanılarak açılmıştır. Mahkemece iddia da gözetilerek somut olayda davalıların kişisel kusurlarının bulunup bulunmadığının incelenmesi ve irdelenmesi gerekirken, kararın gerekçe kısmında hizmet kusuruna ağırlık verilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. Anayasanın 129/5. maddesinin davacının iddiası karşısında bu olayda uygulama olanağı bulunmamaktadır. Anılan madde, bir kamu görevlisinin görevini yerine getirirken verdiği zararları içermektedir. Bununla amaçlanan yön, kamu görevlisinin görev sınırları içinde kalmak koşuluyla yaptığı işlem ve eylemden oluşan zararın öncelikle kişinin çalıştığı kurumdan istenmesini öngörmektedir. Somut olayda davacı, davalıların bu görev sınırını aştıklarını iddia ettiğine göre, uyuşmazlığın anılan madde kapsamında değerlendirilmesi düşünülemez.

Bu bakımdan, mahkemenin karar yerinde yazılı olduğu gerekçe ile davayı reddetmesi doğru değildir. Ancak, somut olayda davalıların eylemleri ile davacının uğradığını iddia ettiği zarar arasında uygun illiyet bağının varlığı kanıtlanamamıştır. Davalılardan B... ve H...nin de siyasi sorumluluklarının bulunduğu gözetilerek sonucu bakımından doğru olan kararın, HUMK'nın 438. maddesindeki düzenleme itibariyle gerekçesi değiştirilerek onanması uygun görülmüştür.

Sonuç: Mahkemece kararın yukarıda belirtilen nedenlerle gerekçesi değiştirilerek bu düzeltilmiş biçimi ile ONANMASINA ve davalılardan B... yararına takdir edilen 97.500.000 lira duruşma avukatlık ücretinin temyiz eden davacıya yükletilmesine 8.11.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tazminat davasında zamanaşımı ve görevli mahkeme gencerx07 Meslektaşların Soruları 11 16-12-2011 20:53
trafik kazasından ötürü tazminat davasında görevli mahkeme avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 6 07-12-2010 11:15
Hatalı iş yapılması Nedeniyle Açılacak Tazminat Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme av.aysil Meslektaşların Soruları 5 18-06-2010 15:31
Milli Eğitim Bakanlığı Aleyhine Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme üye15184 Meslektaşların Soruları 3 02-05-2007 12:20
Kooperatife açılacak Tazminat davasında Görevli mahkeme neresidir. barisugan Meslektaşların Soruları 3 31-01-2007 13:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04474497 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.