Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Havaalanında kaybolan bavul sebebiyle açılacak dava hangi mahkemede açılır

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-01-2008, 11:45   #1
a.lawyer

 
Rahatsiz Havaalanında kaybolan bavul sebebiyle açılacak dava hangi mahkemede açılır

Herkese merhaba. Müvekkil, havayolu ile seyahat yapıyor ve, havaalanına inince bavulunun kaybolduğu anlaşılıyor. Bunun üzerine müvekkilden, bavulundaki eşyaların miktarını, tahmini kaybını içeren dilekçe yazması isteniyor. Müvekkil sporcu ve bu nedenle, kaybolan bavuldaki eşyalar Nike, Adidas gibi Türkiye'de pahalıya satılan markalardan oluşuyor, müvekkilin 1.500,00-2.000,00-YTL civarında kaybı var. Müvekkil, bunu içeren dilekçe yazıyor.
Dilekçe üzerine havayolu şirketi; "Varşova Konvansiyonu hükümlerince kaybın beher kilosu için 20-USD ödenmesi hususunu gözönüne alarak değerlendirme yaptığını, bu nedenle ödenecek miktarın, bilette belirtilen serbest taşıma hakkı olan 20 kg üzerinden 20kg*20-USD=400-USD karşılığı 470,20YTL olduğu" belirtiliyor.
1) Havayolu şirketi'nin Varşova Konvansiyonu'nu gerekçe göstererek böyle bir hesap yapması, ödenecek miktarı bu şekilde tespit etmesi mümkün mü?
2)Havayolu şirketine karşı gerçek kaybımızın ödenmesi amacıyla açılacak dava Tüketici Mahkemesi'nde mi yoksa tazminat davası gibi Sulh veya Asliye Hukuk Mahkemesi'nde mi açılır?
3)Açılan davada kazanma şansımız var mı, çünkü bavulun içindekileri ispat etmemiz mümkün değil, olay anında tutulan tutanak yok.
Bilenler acilen yardımcı olabilir mi? Teşekkürler.
Old 18-01-2008, 11:51   #2
sultanahmet

 
Varsayılan

Davanın tüketici mahkemesinde açılması gerekir. Sanırım Konvansiyonda belirlenen meblağ alt sınır olarak dikkate alınmaktadır. Daha fazla zarar gördüğünün ispatı halinde, bu zararın da karşılanması gerekir.
Old 18-01-2008, 11:54   #3
miss_lawyer

 
Varsayılan

Sn.Sultanahmet'e katılıyorum,dava tüketici mah.de açılmalı, meblağ olarak tüketici hakem heyetine başvurma zorunluluğu yok fakat başvurulursa ve lehinize karar gelirse dava açtığınızda deliliniz olmuş olur.
Old 18-01-2008, 11:57   #4
a.lawyer

 
Varsayılan

Sayın sultanahmet, yardımınız için teşekkür ederim.
Old 18-01-2008, 11:59   #5
sultanahmet

 
Varsayılan

Burada sözleşme ilişkisi içersinde de olsa haksız eylem niteliğinde bir durum sözkonusu olduğundan ve ayrıca maddi olayların tanıkla ispatı mümkün olduğundan, bavulun içinde bulunan eşyayı tanıkla ispat edebilirsiniz diye düşünüyorum. Eğer davayı açarsanız, sonuç hakkında bilgi veririseniz sevinirim. İyi çalışmalar.
Old 18-01-2008, 12:00   #6
avukat erdoğan

 
Varsayılan

Dava Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girmektedir.Benzer bir davayı tüketici Mahkemesinde açmıştık ve görevsizlik kararı verildi.
Old 18-01-2008, 12:10   #7
a.lawyer

 
Varsayılan

Sayın sultanahmet davanın sonucu hakkında yeni bir forum açarak bilgi vericem, umarım lehimize olur. Sayın miss lawyer ve avukat erdoğan, yardımlarınız için teşekkür ederim. Sayın avukat erdoğan, açtığınız davada uğranılan kaybı talep ettiniz mi ve lehinize sonuçlandı mı acaba?
Old 18-01-2008, 12:32   #8
qendal21

 
Varsayılan

Merhaba. Benimde bir müvekkilimin buna ilişkin bir sorunu olmuştu. Ben hem havayolu şirketine hem de taşıma şirketine ihtarname çektim. İhtarnamede 15 günlük bir mehil verdim. Vermiş olduğum mehil bu arlarda bitecek. Muhtamelen bir sonuç almayacağım. İş ticari bir iş olmamakla birlikte taraflardan birinin ticari bir şirket olması sebebiyle TTK hükümlerine göre görevli mahkeme kanaatimce Asliye Ticaret Mahkemesidir. Yer yönünden yetkili mahkeme ise şirket merkezinin bulunduğu İstanbul mahkemeleridir. Değerli meslaktaşım size tafsiyem öncelikle bir ihtarname çekmenizdir. İhtarnameyi noter vasıtası ile veya iadeli taahhütlü mektup ile göndermeniz ispat bakımından lehinize olacaktır. İhtarnamenin içine valizde bulunan eşyaların listesi ve takdiri bedelini kayıp eşya formunu bagaj numarasını ve bileti eklemeyi unutmayınız. Değerli arekadaşım umarım yardımcı olabilmişimdir size. Neticeden beni haberdar ederseniz minnettar kalırım.
Old 18-01-2008, 15:42   #9
a.lawyer

 
Varsayılan

Sayın qendal21 cevabınız için teşekkür ederim. Neticeden yeni bir forum açarak bilgi vericem. Aklıma takılan bir husus da şu; müvekkilin uğradığı zarar çok daha fazla olmasına rağmen havayolu şirketi, Varşova Konvansiyonu'nu gerekçe göstererek bu kadar sınırlı bir ödeme yapabilir mi? Buna hakkı var mı?
Old 18-01-2008, 17:19   #10
Av. Rahşan KÜPELİ

 
Varsayılan

Merhaba,
taşıma sözleşmeleri TTK'da düzenlenmiştir. Bu nedenle mutlak ticari davadır. Görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir.
Uluslararası uçuşlar nedeniyle doğan uyuşmazlıklar, yolculuk edilen her iki ülkede kabul etmişlerse konvansiyona göre çözümlenmektedir.

sizin olayınızla örtüşen bir karar . umarım faydası olur
iyi çalışmalar


T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 11

Esas No.
1990/5647
Karar No.
1992/2015
Tarihi
21.02.1992

6762-TÜRK TİCARET KANUNU ( TTK )/1461/806/86

GENEL HÜKÜMLER
ESNAF
TİCARİ HÜKÜMLER VE UYGULAMA ALANI
TAZMİNAT DAVASI
KAYBOLAN BAGAJ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI
ZAYİ OLDUĞU ANLAŞILAN BAGAJ

ÖZET
ZAYİ OLDUĞU ANLAŞILAN BAGAJIN KONVANSİYON HÜKÜMLERİNE GÖRE KAÇ KİLOGRAM BULUNDUĞU TESBİT EDİLDİKTEN SONRA KONVANSİYONUN 22. MADDESİ UYARINCA BİR KİLOGRAMI 250 FRANK HESABI İLE HÜKÜM TARİHİNDEKİ 24 AYAR BİR GRAM ALTININ BU TARİHTEKİ SERBEST SATIŞ FİYATI BULUNARAK DAVACININ ZARARININ SAPTANMASI GEREKİR.

DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, ( Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesi )nce verilen 4.5.1990 tarih ve 968-318 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin tıp öğrencisi olduğunu İngiltere'de bir ay kurs görüp yurda dönmek üzere Londra'dan davalı şirkete ait uçağa bindiğini bagajının içinde kıymetli eşyalar ile ders notlarının bulunduğunu fazlaya ait hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 6.000.000 maddi ve 1.000.000 manevi tazminatın olay tarihi bulunan 30.7.1988 tarihinden itibaren TTK. 1461/2. maddesi uyarınca en yüksek banka mevduat faizi üzerinden davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kaybolan bağajını değer beyan etmeden ve sigorta yaptırmadan uçağa verdiğini 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ve Varşova anlaşmasına göre müvekkilinin sorumluluğunun kiloda 20 dolar olduğunu 5 kg.lık kayıp çanta için istenen tazminatın fahiş bulunduğunu, olayda manevi tazminatın şartlarının bulunmadığını, tacir olmadığından iskonto faizi isteyemiyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere, bilirkişi raporuna dayanılarak bagaj için önceden bir beyan yapılmadığı, sigorta yaptırılmadığı, bilet ve bagaj fişine göre davacının toplam 21 kg. bagaj teslim ettiği, 5 kg. ağırlığı geçme nedeniyle yolcu yanında bırakılmadığı, davalının sınırlı sorumluluğunun söz konusu bulunduğu yapılan hesap sonucunda ( 5.250 x 1832 x 20 = 192.360 ) TL.nın %54 reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline artık istemin reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 - 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova'da imzalanan ve 13.2.1933 tarihinde yürürlüğe giren Varşova sözleşmesi ile bu sözleşmeyi değiştiren 28.9.1955 tarihinde imzalanıp 1.8.1963 tarihinde yürürlüğe giren Lahey Protokolü Türkiye açısından 1.3.1977 tarih ve 2073 sayılı Kanunla onaylanmış Bakanlar Kurulu'nun 29.8.1977 tarih 7/13874 sayılı kararı ile 25.6.1978 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece, TTK.daki taşımaya ilişkin genel hükümlerden önce Uluslararası Özel hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Niketim, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 106. maddesinde bu kanunda hüküm bulunmadıkça Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası Anlaşmaların hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir. Davacının Londra-Ankara seyahat sırasında bagajının kaybolduğu, Varşova Konvansiyonunun 1. maddesinin 2. paragrafında, taşıma sözleşmesi muhtevasına göre "hareket ve varma yeri iki üye devletin ülkesine düşen taşımalar enternasyoneldir" denildiğine göre uyuşmazlığın çözümlenmesinde Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası kuralların uygulanması zorunludur.
Varşova-Lahey Konvansiyonunda, taşıyıcı açısından öngördüğü sorumluluk kural olarak tavanı belirlenmiş kusur esasına dayalı sınırlı sorumluluktur. Bazı hallerde taşıyıcı bu sınırlamadan yararlanamayacak ve sınırsız sorumlu olacaktır. Bu hükümlere göre, taşıma belgeleri yolcu bileti, bagaj kuponu ve yük senedi hiç veya konvansiyon hükümlerine uygun olarak düzenlenmemiş, zarara taşıyıcı veya adamlarının bir fiil veya ihmali ile kasden yahut cüretkarane bir davranışla ve muhtemelen bir zarar meydana geleceği şuuru ile sebebiyet verildiği isbat olunursa 22. madde de öngörülen mesuliyet sınırlamaları cari olmaz; adamların fiil veya ihmali halinde ayrıca bunların görevlerini ifa sadedinde hareket ettiklerinin de isbatı lazımdır. Diğer taraftan, kayıtlı bagaj ve yük taşımasında, paket taşıyıcıya verilirken, gönderici, varış yerinde teslim anındaki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunmadıkça ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödemedikçe yine taşıyıcının sorumluluğu kilogram başına 250 frankla sınırlı olacaktır ( Konvansiyon 22 ve 25. md. )
Somut olaya baktığımızda davacının elindeki çanta, küçük, kişisel eşyaların konulmasına ve yanında bulundurulması gereken boyutlardan büyük ve ağır olduğu için yolcunun elinden alınmış ve konvansiyonun 4. maddesinde yazılı kayıtları içeren bagaj fişi tanzim edilerek biri davacının elindeki bilete diğeri bagaja yapıştırılmış ve uçağın kabin bağajına gönderilmiştir. Nitekim, bagaj kaybolduktan sonra davacının doldurulduğu "Bagaj içindekilerin açıklanmasına ilişkin listede" sayılan eşyaların, yolcu yanında uçağın içine alınacak küçük kişisel eşya grubuna girmediği açık seçik görülmektedir. Davalının başkaca kusurlu hareketi iddia ve ispat edilmemiştir. O halde davacıya ait çantanın elinden alınıp bagaj fişi yapıştırıldıktan sonra uçağın kabin bagajına gönderilmesinde Konvansiyonunun 22 ve 25. maddelerinde yazılı kusurlu hareketten söz etmeye olanak yoktur. Mahkemenin, taşıyıcının sınırlı sorumlu olduğu şeklindeki tavsifi doğru bulunduğundan davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2 - Varşova-Lahey Birleşik Metninin 22. maddesinde bagaj zayi halinde tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı açıklanmıştır.
II. Enternasyonel alanda vukubulan son derece önemli iktisadi ve mali değişmeleri nazara alan Merkez Bankaları Guvernörleri 13 Kasım 1973 tarihinde İsviçre'nin Böle şehrinde yaptıkları toplantıda altının resmi değerini kaldırmışlar ve IMF de Fon Guvernörler Kurulu'nun 30 Nisan 1976 tarihli kararı ile Fon Anasözleşmesini değiştirerek burada mevcut altınla ilgili hükümleri ilga etmiş ve bu arada 1. ÖÇH = 0,888671 gram altın hükmünü kaldırmıştır. Böylece Uluslararası para sisteminin altınla bütün ilişkileri son bulmuştur. Fon Anasözleşmesindeki bu değişiklikler 1 Nisan 1978 gün 2146 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Milli paraların ve bu arada Türk Lirasının da böylece altınla olan ilişkileri tamamen kesilmiş bulunduğuna göre bugün artık altının tek bir fiyatı vardı ki o da serbest piyasada oluşan fiattır. Bu durumda Poincare Frankı ile tesbit edilmiş olan mesuliyet limitlerinin memleket parasına tahvilinde yapılacak iş, altının gramının hüküm tarihindeki serbest piyasa fiatı gazetelerde hergün görülmektedir esas alınmak suretiyle bir altın Frank'ın ki 24 ayar 0,5895 gram altına eşittir fiatı bulunur, bunun için bir gram altının fiyatı 0.05895 ile çarpılmak lazım ve kafidir. Mesela, 22 Şubat 1988 günü esas alınarak bu limitleri hesaplamak istersek: 24 ayar bir gram altının bu tarihdeki satış fiyatı 18.900 lira olduğuna göre 1 altın Frank = 18.900 x 0,05895 = 1114.15 liradır. Şu halde sırasiyle
250 Frank = 250 x 1114.15 = 278.538 TL.
Diğer bir hesap şekli şudur bir altın Frank 900/1000 ayarında 65.5 miligram, 24 ayarında 58.95 miligram ( veya 0,05895 gram ) altın ihtiva etmektedir. Buradan hareketle Konvansiyon ve eklerindeki limitleri ifade eden altın Frank miktarlarının ne kadar gram altına baliğ oldukları tesbit olunur. 250 Frank = 250 x 0,5895 = 14,737,5 gram altın ihtiva eder.
Bir gram altının fiyatı bu rakamlarla çarpılınca herbir limitin milli para ile karşılığı çıkar.
250 Frank = 18.900 x 14.737,5 = 278.538 TL. ( Prof. DR. Tahir Çağa Hava Taşıyıcısının sınırlı ve sınırsız mesuliyetine dair Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, 25-26 Mart 1988 sahife 195 vd. ).
Mahkemece bu esaslar dikkate alınarak zayi olduğu anlaşılan bagajın konvansiyon hükümlerine göre kaç kilogram bulunduğu tesbit edildikten sonra konvansiyonun 22. maddesi uyarınca 1 kg.'ı 250 Frank hesabı ile hüküm tarihindeki 24 ayar bir gram altının bu tarihdeki serbest satış fiyatı bulunarak yukarıda gösterilen hesap yöndemi uygulanarak davacının zararının hesap ettirilmesi gerekirken bu konularda gerekli inceleme yapılmadan eksik soruşturma ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bendde yazılı nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bendde yazılı nedenle davacı vevkilinin temyiz itirazının kabulüne ve hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.2.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 18-01-2008, 20:27   #11
sultanahmet

 
Varsayılan

Sayın Aydın' ın verdiği ictihat, eski tarihli ve o dönemdede tüketici mahkemeleri kurulmamıştı. Kannatimce, taraflardan birinin tüketici durumunda olduğu tüm hukuki ilişkilerden doğan uyuşmazlıklarda, tüketici mahkemesini davayı görmesi gerekmektedir. Bu nedenle, ticaret mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin görüşlere katılmıyorum.
Old 18-01-2008, 23:14   #12
ali ekmekçi

 
Varsayılan

Sayın Rahşan cevabı doğrudur burada bilhassa manevi tazminat üzerinde durmak gerekir.Manevi tazminatın kapsamını geniş tutmaya çalışalım bence...Mesela bagaj istendiğinde veya işlemler yapılırken şirket yetkililerinin kaba saba hareketleri ve beyanları varsa kaybolmadan doğan manevi zarara bunları da ekleyelim..tanık beyanı bu durumda önemlidir.
Old 20-01-2008, 15:21   #13
qendal21

 
Varsayılan

Taşıma ilişkisi sonucu oluşan zararlar ile ilgili taraflardan biri tacari şirket ise, tüketici mahkemesinde açılan davada davalı şirketin görevsizlik itirazı yerinde görülen ve davanın ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesi ile bozulan bir çok karar mevcuttur. Bu nedenle her nekadar taraflardan biri tüketici olsa bile TTK da açık hüküm nedeni ile davanın Ticaret mahkemesinde açılması gerektiği kanaatindeyim.
Daha fazla zarar söz konusu ise MK uyarınca zararı ispet külfeti a.lawyer ne yazıkki size düşmektedir. Ancak bu durumda eski tarihli fatura ve tanık ile bunu ispat etmeniz mümkündür. Manevi tazminat noktasında ise: Eğer bagajın kaybolması ile elem ve ızdırap doğuracak bir sebep oluşmuş ise yani illiyet bağı var ise yargıtay uygulamalarınıda göz önüne aldığımızda davacı lehine manevi tazminata hükmedilebileceğini söyleyebilirim. Örneğin ; alınan hediyelerin kaybolması sonucu oluşan manevi üzüntü manevi tazminat talebine bir örnek teşkil edebilir. Saygılarımla.
Old 19-09-2008, 10:02   #14
iussy

 
Varsayılan

Merhabalar,

Eğer uçuş yurt içerisindeki bir alandan diğerine ise, bu durumda ne olabilir? yine Varşova Sözleşmesi'nin hükümlerine atıf yapılabilir mi? Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun 124. maddesinde;
"SORUMLULUĞUN SINIRLANDIRILMASI

MADDE 124 - Taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılması, 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova'da imzalanan ve Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme ve bu Sözleşmeyi değiştiren Türkiye'nin katıldığı sözleşme ve protokollerin hükümlerine göre tayin olunur. Taşıyıcı birinci fıkrada anılan sözleşme ve protokoller ile öngörülmüş bulunan sınırların yükseltilmesine ilişkin özel anlaşmalar yapmak veya bu nitelikteki anlaşmalara katılmak yetkisini haizdir."

şeklinde bir düzenleme getirilmekte ancak bu düzenlemede uluslararası veya yurtiçi uçuşlara yönelik ayrı ayrı düzenleme yapılmamaktadır. Bu durumda da yine Varşova Sözleşmesi'nin 22. maddesindeki sınırlı sorumluluk hali geçerli olur mu?

Teşekkürler.
Old 02-11-2011, 19:05   #15
eser_29

 
Varsayılan

Alttaki sorunun cevabını verebilecek değerli meslektaşlarımız var mı ? Yerli firmanın, Türk yolcusunun herhangi bir noktadan diğer noktaya uçusunda Varşova Sözleşmesi mi geçerlidir ? Uçuş olmasının yerli firma-yabancı firma yahut kalkış ya da iniş noktasının Türkiye veya yabancı ülke olmasının önemi yok mu ? Ayrıca Türk Firmasının sorumluluğundaki olayda "yetki" neye göre belirlenecek ?

Alıntı:
Yazan iussy
Merhabalar,

Eğer uçuş yurt içerisindeki bir alandan diğerine ise, bu durumda ne olabilir? yine Varşova Sözleşmesi'nin hükümlerine atıf yapılabilir mi? Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun 124. maddesinde;
"SORUMLULUĞUN SINIRLANDIRILMASI

MADDE 124 - Taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılması, 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova'da imzalanan ve Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme ve bu Sözleşmeyi değiştiren Türkiye'nin katıldığı sözleşme ve protokollerin hükümlerine göre tayin olunur. Taşıyıcı birinci fıkrada anılan sözleşme ve protokoller ile öngörülmüş bulunan sınırların yükseltilmesine ilişkin özel anlaşmalar yapmak veya bu nitelikteki anlaşmalara katılmak yetkisini haizdir."

şeklinde bir düzenleme getirilmekte ancak bu düzenlemede uluslararası veya yurtiçi uçuşlara yönelik ayrı ayrı düzenleme yapılmamaktadır. Bu durumda da yine Varşova Sözleşmesi'nin 22. maddesindeki sınırlı sorumluluk hali geçerli olur mu?

Teşekkürler.
Old 26-06-2012, 13:12   #16
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan eser_29
Alttaki sorunun cevabını verebilecek değerli meslektaşlarımız var mı ? Yerli firmanın, Türk yolcusunun herhangi bir noktadan diğer noktaya uçusunda Varşova Sözleşmesi mi geçerlidir ? Uçuş olmasının yerli firma-yabancı firma yahut kalkış ya da iniş noktasının Türkiye veya yabancı ülke olmasının önemi yok mu ? Ayrıca Türk Firmasının sorumluluğundaki olayda "yetki" neye göre belirlenecek ?

Acil olarak bu soruların cevabına ihtiyacım var. Özellikle Varşova Sözleşmesinin uluslararası olmayan bir taşıma bakımından da geçerli olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olan meslektaşım varsa yardımlarını bekliyorum. Kanaatim yurt içi taşımacılık bakımından uygulama alanı bulmadığı yönünde fakat net bir bilgiye ulaşamadım.
Öte yandan yurtiçi havayolu taşımacılığı esnasında kaybolan bağaj için maddi manevi tazminat istemine ilişkin Yargıtay kararı da aramaktayım. Zira ulaşabildiklerim genel olarak uluslararası taşımacılığa ilişkin. Şimdiden teşekkürler.
Old 02-10-2012, 10:13   #17
cinequanon

 
Varsayılan

merhaba benim de karayolu taşımacılığında kaybolan bagajdan dolayı Tüketici Mahkemesinde açmış olduğum davaya karşı yan görev ve yetki itirazında bulundu. Henüz dilekçeler aşamasındayız ama bu konu geçmişte tartışıldığı için yorumlarınızı bekliyorum. Davada Tüketici Mahkemesi mi görevlidir yoksa Asliye Ticaret Mahkemesi mi?
Old 02-10-2012, 10:28   #18
olgu

 
Varsayılan

Sigorta ve tasima sozlesmelerinden kaynaklanan davalarda tek taraf tuketici de olsa duzenleme ticaret kanununda yapildigindan mutlak ticari is olarak kabul edilmekte, gorevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduguna iliskin koklesmis yargitay ictihatlari mevcuttur.
Old 02-10-2012, 16:10   #19
sebepsiz zenginleşme

 
Varsayılan

Sayın meslekdaşım cinequanon bende aynı olaydan muzadripim benim olayımda bebek aracını kırdılar hediyeydi ve biz defalarca telefonla sorunumuzu mail yoluylada iletsek de dönüşşyapacağız deyip dönmediler müvekkilde hakem heyetinden lehe bebek aracının zararının giderilmesi yönünde karar çıkardı sorum şu 15 günlük hakem heyeti kararına itiraz süresini kaçırdılar tüketici mahkemesinde dava açtılar hakem heyeti görevli değildir diye eğer sizin için bir sorun yoksa dilekçenizi mail atabilir misiniz bende aşağıdaki kararları buldum sonuç ne olduğunu bildirirseniz müteşekkir olurum


Y13HDEsas : 2004/18291Karar : 2005/1339Tarih : 03.02.2005 AYIPLI HİZMET
ŞEHİRLER ARASI YOLCULUK ESNASINDA OTOBÜSTE KAYBOLAN BAVUL
HUMK.293
TTK.762, 781, 785, 786, 804
4077 Sa.Ka.4/A
Davacı, davalıya ait şehirlerarası otobüse oğlunun 13.12.2001 tarihinde yolcu olarak bindiğini 2 adet bavulunu otobüsün bagajına verdiğini, yolculuğun sonunda bavulların kaybolduğunu zararının karşılanmadığını, hakem heyetinin lehe karar verdiğini ileri sürerek zararı olan 1.000.000.000 TL.nin faiziyle ödetilmesi istenmiştir.

DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki ayıplı hizmet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ KARARIavacı, davalıya ait şehirlerarası otobüse oğlunun 13.12.2001 tarihinde yolcu olarak bindiğini 2 adet bavulunu otobüsün bagajına verdiğini, yolculuğun sonunda bavulların kaybolduğunu zararının karşılanmadığını, hakem heyetinin lehe karar verdiğini ileri sürerek zararı olan 1.000.000.000 TL.nin faiziyle ödetilmesi istenmiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davasına dayanak olarak 13.12.2001 tarihli otobüs yolcu biletini ibraz etmiş, davalı cevap dilekçesinde bavulların teslim edildiğinin kanıtlanması, sigortadan para alınıp alınmadığının araştırılmasını istemiş, duruşmada davacının oğlunun kendi yolcuları olmadığını beyan etmiştir. Cevap dilekçesinde akdi ilişki yolcu yönünden kabul edilmiş olup sonradan bu kabulü aykırı beyan hukuken geçerli değildir. İnkar edilen bagajın verilmediği hususu fiili bir vaka olup bu konuda tanık dinlenmesi mümkündür. Mahkemece bu konuda davacının tanık dinletme dahil tüm delileri toplanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken aksi inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.
Y13HD 03.02.2005 - K.2005/1339
____________ oOo ____________


19HDEsas : 2003/2235Karar : 2004/396Tarih : 22.01.2004 AYIPLI HİZMET
GÖREV
TÜKETİCİ MAHKEMELERİNİN YETKİSİ
4077 Sa.Ka.4, 4/A, 23
Tüketici mahkemeleri ile ilgili olarak şu hüküm yer almış bulunmaktadır. Bu Kanun`un uygulamasıyla ilgili olarak, çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır. Tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve Bakanlıkça açılacak davalar her türlü resim ve harçtan muaftır.Bu konunun uygulanmasından doğan ihtilafların Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesi emredici şekilde hükme bağlanmış olması karşısında göreve ilişkin hususun re`sen gözetilmesi gerekir.
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ KARARI:4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun`un 1. maddesine göre: "Bu kanunun amacı ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. "Aynı yasanın 2. maddesine göre de: "Bu kanunun, 1. maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü hukuki işlemi kapsar."

4077 sayılı Yasa`nın ikinci kısmının 4. maddesinde ayıplı mal hizmetler 5. maddesinde satıştan kaçınma, 6. maddesinde taksitli satışlar, 7. maddesinde kampanyalı satışlar, 8. maddesinde kapıdan satışlar, 10. maddesinde tüketici kredisi, 11. maddesinde süreli yayınlar, 12.maddesinde etiket, 13. maddesinde garanti belgesi... vs. düzenlenmiş; üçüncü kısmın 21. maddesinde tüketici konseyi, 22. maddesinde tüketici sorunları hakem heyeti hükme bağlanmış ve dördüncü kısmının 23. maddesinde de Tüketici mahkemeleri ile ilgili olarak şu hüküm yer almış bulunmaktadır.
"Bu Kanun`un uygulamasıyla ilgili olarak, çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır. Tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve Bakanlıkça açılacak davalar her türlü resim ve harçtan muaftır."

Görüldüğü gibi anılan hükümle bu konunun uygulanmasından doğan ihtilafların Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesi emredici şekilde hükme bağlanmış olması karşısında göreve ilişkin hususun re`sen gözetilmesi gerekir.

Tüketici kredisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar Tüketici Mahkemesince karara bağlanmalıdır. Mahkemece görev yönü gözetilmeden işin esasıyla ilgili hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ( BOZULMASINA), aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde iadesine, oybirliğiyle karar verildi.
Y19HD 22.01.2004 E.2003/2235 - K.2004/396
____________ oOo ____________








Y13HDEsas : 2004/5150Karar : 2004/14143Tarih : 11.10.2004 AYIPLI HİZMET
TANITIMI YAPILAN DENİZ SEYAHATİNİN ANLATILDIĞI ŞARTLARA UYMAMAMSI
HAKİMİN TALEPTEN FAZLAYA HÜKÜM VEREMEMESİ
HUMK.74
4077 Sa.Ka.4/A
Davacı, davalı tarafından düzenlenen Güney Amerika gezisine katıldığını, tanıtımda gezinin deniz manzaralı açık kamarada gerçekleşeceği bildirildiği halde, 14 gün boyunca kapalı kamarada gezinin gerçekleştirildiğini, davalı tarafından ayıplı hizmet ifa edildiğini ileri sürerek, fark ücret olarak ödediği 750 dolar karşılığı 1.050.000.000 TL. nın ile 100.000.000 TL manevi tazminatın ticari faizi ile ödetilmesini istemiştir.
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ve davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ KARARIavacı, davalı tarafından düzenlenen Güney Amerika gezisine katıldığını, tanıtımda gezinin deniz manzaralı açık kamarada gerçekleşeceği bildirildiği halde, 14 gün boyunca kapalı kamarada gezinin gerçekleştirildiğini, davalı tarafından ayıplı hizmet ifa edildiğini ileri sürerek, fark ücret olarak
ödediği 750 dolar karşılığı 1.050.000.000 TL. nın ile 100.000.000 TL manevi tazminatın ticari faizi ile ödetilmesini istemiştir.

Mahkemece, manevi tazminatın reddine, 750 doların dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline, ödeme günündeki merkez bankası efektif satış kuru üzerinden TL olarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafça temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Davacı, bu dava ile 750 doların karşılığı 1.050.000.000 TL.nın ödetilmesini istemiştir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup, talepten fazlaya hüküm veremez (HUMK 74.mad.).

Mahkemece davacının talebi gözetilerek, TL. üzerinden karar verilmesi gerekirken talep dışına çıkılarak dolar üzerinden davanın kabulü, usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekir.

SONUÇ:
1.bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerletemyiz olan hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.
Y13HD 11.10.2004 - K.2004/14143
____________ oOo ____________
Old 02-10-2012, 21:18   #20
olgu

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2001/11-1161
Karar: 2001/1152
Karar Tarihi: 12.12.2001
ÖZET: Davacıların gezi boyunca giymeyi planladıkları giysi ve kullanmayı planladıkları eşyaların kaybından davalının sorumlu olduğu, mahkeme huzurundaki açık kabulü ile de bellidir. Manevi tazminatın unsurları açısından bakıldığında ise, davacıların dinlenme, gezi, kültürel etkinlik amacıyla gidilen yabancı bir ülkede daha ilk günden üzerlerindeki giysilerle kalmalarının onları ne denli moral çöküntüsüne uğratacağında kuşku bulunmamalıdır. Dahası geziden amaçladıkları faaliyetlere bakıldığında opera, bale gibi gösterilen özel kıyafetler gerektirdiği de düşünüldüğünde bu çöküntünün giderek elem ve ızdıraba dönüşmesi hayatın olağan akışına uygundur. Bu bakımdan davacıların zararı mal varlığına ilişkin zarar olmaktan çıkmış, artık işisel yararların haledar olması olarak kendisini göstermiştir.
Hemen ifade etmek gerekir ki, kişisel yararın haleldar olması ile mal varlığına ilişkin zarar kavramları arasındaki ince sınırın gözden kaçırılmaması gerekir. Bu sınırın belirlenmesi yasal sınırlar ölçüsünde olmalıdır. Burada manevi tazminatı gerektiren nokta eşyaların kaybından doğan üzüntünün ötesinde bu eşyaların kullanılmaması nedeniyle bir daha tekrarlanmayacak ve kişisel öneme sahip anların kaybıdır. Bunun insanın ruh dünyasında yaratacağı sarsıntıdır.


(743 S. K. m. 24) (818 S.K. m. 49, 98) (HGK. 11.4.2001 T. 2001/15-331 E. 2001/340 K.) (HGK. 13.6.2001 T. 2001/15-498 E. 2001/508 K.)
Dava: Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 29.12.1999 gün ve 1174-1394 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 1.5.2000 gün ve 2691-3732 sayılı ilamı ile, (... Davacılar vekili, yaşam standartları çok yüksek olan müvekkillerinin dava dışı P. firması ile kararlaştırdıkları anlaşma uyarınca yapacakları dört günlük Prag tatili için davalı hava yolları ile Prag'a hareket ettiklerini; ancak bavulları bu yolculukta kaybolduğu için kıyafet gerektiren etkinliklere katılmadıklarını ve mutsuz bir tatil geçirdiklerini ileri sürerek, toplam 1.520 $ maddi ve 7.750.000.000 TL. manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, manevi tazminat isteme koşullarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, maddi tazminatın yargılama aşamasında ödendiği, manevi tazminat koşullarının ise oluşmadığı gerekçesiyle, maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Davacılar özellikle giyim eşyalarının kaybolması nedeniyle gittikleri ülkede üzüntü ve sıkıntı çektiklerini ileri sürmüşler, davalı taraf ise isteğin maddi zarara ilişkin bölümünü dava aşamasında ödeyerek, davacıların tur boyunca giymeyi planladıkları kıyafetlerin kaybındaki sorumluluğunu kabul etmiştir. Bu durumda mahkemece BK.'nun 49'ncu maddesindeki koşulların oluştuğu göz önünde tutularak davacılar yararına münasip bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacılar vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Karar: Dava, hava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, yaşam standartları çok yüksek olan, seyahati çok sevip, büyük önem veren müvekkillerinin programı kültürel ağırlıklı Prag seyahati için dava dışı P. firması ile anlaşıp, bu anlaşma uyarınca davalı hava yolu şirketi ile Prag'a hareket ettiklerini, ancak 5 günlük bu gezi için yanlarına aldıkları, içinde özel eşyaları ve giysileri bulunan bavullarının daha seyahatin başında kaybolması ve bulunamaması nedeniyle programlanan hiçbir kültürel etkinliğe katılamadıklarını, aylar öncesinden planladıkları, düşledikleri tatilin böylece kabusa dönüşüp, sıkıntıyla, üzüntü elem ve psikolojik bozuklukla geçtiğini; 1.520 ABD Doları maddi, toplam 7.750.000.000 TL. manevi tazminatın faiziyle davalıdan alınmasına, hüküm özetinin tirajı yüksek üç günlük gazetede yayımlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, maddi tazminat talebini kabul ederek ödemede bulunmuş, ancak manevi tazminat isteme koşullarının bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, maddi tazminat yargılama aşamasında ödendiğinden buna ilişkin davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığını, manevi tazminatın da yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin temyizi üzerine özel dairece karar manevi tazminat noktasından bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, manevi tazminat noktasındadır. Çözüme giderken öncelikle davacının manevi tazminat isteminin dayandırıldığı olguların tespit ve irdelenmesinde yarar vardır.
Davacı tarafın dava ve aşamalardaki tüm dilekçelerinde manevi tazminat isteminin dayanağı salt eşyanın kaybı değil, kaybedilen ve telafisi, tekrarı mümkün olmayan anların kaybı olarak ifade edilmiştir.
Taraflar arasındaki ilişki temelinde hava taşıma sözleşmesidir. Bu sözleşme kapsamında yolcunun gideceği yere ulaştırılması yanında yolcu beraberindeki eşyaların salimen taşınması da yer almaktadır. Bu husus uluslararası kurallarla belirlenmiş ve maddi tazminat açısından özel düzenlemelere gidilmiştir. Manevi tazminat açısından ise işin çözümü Milli Kanun olan Borçlar kanununun ilgili hükümlerine kalmaktadır.
İlkin belirtmek gerekir ki, Borçlar Kanunu'nun 98. maddesinin 2. fıkrasında "haksız fiilerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler kıyasen akde muhalif hareketlere de tatbik olunur" hükmü yer almakta, bu hükümle sözleşmeye aykırı davranışlar nedeniyle de manevi tazminata hükmedilebileceği kabul edilmektedir. Bu olgu kanuna ve Yargıtay'ın uygulanagelmekte olan yerleşik içtihadına ve öğretide de bu doğrultuda oluşan baskın görüşlere uygun bulunmaktadır.
Ancak, salt sözleşmeye aykırılığın varlığı manevi tazminat isteminin kabulü için yeterli olmayıp, aykırılığın niteliğinden veya özel hal ve şartlar nedeniyle aynı zamanda davacının kişilik haklarının Medeni Kanunun 24. maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenle bir yönüyle de Borçlar Kanunu'nun 41. maddesi anlamında haksız eylem niteliğini taşıması gerekir.
Günümüz koşulları kişilik haklarına saldırı ve bu hakların zedelenmesi kavramının çok yönlü düşünülmesi gereğini ortaya koymaktadır. Zira iletişim, ulaşım, teknoloji alanındaki gelişmeler ve günlük yaşamdaki öncelikler kişilik haklarını daha da önemli hale getirmiş, bir bakıma koruma kalkanını da oldukça daraltmıştır. Buna bağlı olarak kişilik haklarının korunması da giderek daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. Manevi tazminatın sınırlarının daha genişletilmesi yönündeki hukuksal yaklaşımların da bunun sonucu olarak ortaya çıktığı görülmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, davacıların gezi boyunca giymeyi planladıkları giysi ve kullanmayı planladıkları eşyaların kaybından davalının sorumlu olduğu, mahkeme huzurundaki açık kabulü ile de bellidir. Manevi tazminatın unsurları açısından bakıldığında ise, davacıların dinlenme, gezi, kültürel etkinlik amacıyla gidilen yabancı bir ülkede daha ilk günden üzerlerindeki giysilerle kalmalarının onları ne denli moral çöküntüsüne uğratacağında kuşku bulunmamalıdır. Dahası geziden amaçladıkları faaliyetlere bakıldığında opera, bale gibi gösterilen özel kıyafetler gerektirdiği de düşünüldüğünde bu çöküntünün giderek elem ve ızdıraba dönüşmesi hayatın olağan akışına uygundur. Bu bakımdan davacıların zararı mal varlığına ilişkin zarar olmaktan çıkmış, artık işisel yararların haledar olması olarak kendisini göstermiştir.
Hemen ifade etmek gerekir ki, kişisel yararın haleldar olması ile mal varlığına ilişkin zarar kavramları arasındaki ince sınırın gözden kaçırılmaması gerekir. Bu sınırın belirlenmesi yasal sınırlar ölçüsünde olmalıdır.
Burada manevi tazminatı gerektiren nokta eşyaların kaybından doğan üzüntünün ötesinde bu eşyaların kullanılmaması nedeniyle bir daha tekrarlanmayacak ve kişisel öneme sahip anların kaybıdır. Bunun insanın ruh dünyasında yaratacağı sarsıntıdır.
Manevi tazminata yönelik bu yaklaşım Hukuk Genel Kurulu'nun 11.4.2001 gün ve 2001/15-331 Esas, 340 Karar sayılı; 13.6.2001 gün ve 2001/15-498 Esas, 2001/508 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Açıklanan gerekçelerle özel daire bozma ilamına uyulması gerekirken talebin salt eşya kaybından doğan üzüntüyle sınırlı düşünülmesi ve bunun kişisel yararların haleldar olması kavramına girmediği gerekçesiyle eski kararda direnilmesi doğru görülmemiştir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.12.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 03-10-2012, 16:23   #21
cinequanon

 
Mutsuz

Alıntı:
Yazan olgu
Sigorta ve tasima sozlesmelerinden kaynaklanan davalarda tek taraf tuketici de olsa duzenleme ticaret kanununda yapildigindan mutlak ticari is olarak kabul edilmekte, gorevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduguna iliskin koklesmis yargitay ictihatlari mevcuttur.
peki Davanın ticari dava olduğu düşünülürse YETKİLİ MAHKEME şubenin bulunduğu yer yada haksız fiil sebebiyle zarar görenin ikametgahı olabilir mi?
Old 03-10-2012, 16:27   #22
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cinequanon
Davanın ticari dava olduğu düşünülürse YETKİLİ MAHKEME şubenin bulunduğu yer yada haksız fiil sebebiyle zarar görenin ikametgahı olabilir mi?
Haksız fiil mi? Sözleşmeye aykırılık mı?
Ben sözleşmeye aykırılıktan davayı açardım. Tabi bu durumda da ya biletin satın alındığı şube(sözleşme orada yapılmış) yada genel merkezin olduğu yer mahkemesi yetkilidir bence...
Old 03-10-2012, 17:06   #23
cinequanon

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan olgu
Haksız fiil mi? Sözleşmeye aykırılık mı?
Ben sözleşmeye aykırılıktan davayı açardım. Tabi bu durumda da ya biletin satın alındığı şube(sözleşme orada yapılmış) yada genel merkezin olduğu yer mahkemesi yetkilidir bence...
Davanın sözleşmeden doğduğu kanaati hasıl olursa hmk 10 gereği sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de (otobüsün varış yeri) yetkili olur. Karşı yansa genel yetki hmk 6 gereği şirket merkezi Bursa diyor.
Old 04-10-2012, 13:06   #24
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cinequanon
Davanın sözleşmeden doğduğu kanaati hasıl olursa hmk 10 gereği sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de (otobüsün varış yeri) yetkili olur. Karşı yansa genel yetki hmk 6 gereği şirket merkezi Bursa diyor.

HMK'da sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin yetkisi yer almıyor siz söyleyince hatırladım.

Haksız fiile dayandırabilirseniz sıkıntı yok, ancak sözleşmeye aykırılık diye hakim değerlendirirse olayı yetki sorunu yaşarsınız.
Ancak sözleşme konusu taşımak, A şehrinden B şehrine götürmek yanı, sözleşme ifa edilmeye A'da başlıyor, B ye kadar devam ediyor. Çıkamadım işin içinden
Old 04-10-2012, 15:28   #25
sebepsiz zenginleşme

 
Varsayılan

Pekİ Antalya İstanbul Arasi UÇakla Yapilan Seyahatte Bebek Arabasina Zara Verİlİrse Tİcaret Mahkemesİ Mİ GÖrevlİ Cevap Beklİyorumm Sayin MeslekdaŞlarim Nedİr Uygulama Ne Yapayim Şİmdİ
Old 04-10-2012, 16:37   #26
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sebepsiz zenginleşme
Pekİ Antalya İstanbul Arasi UÇakla Yapilan Seyahatte Bebek Arabasina Zara Verİlİrse Tİcaret Mahkemesİ Mİ GÖrevlİ Cevap Beklİyorumm Sayin MeslekdaŞlarim Nedİr Uygulama Ne Yapayim Şİmdİ

Sizin koyduğunuz kararlarda tüketici mahkemesi yargılama yapmış, yargıtay da kararları bozmamış görev yönünden.

Benim bilgim ve koyduğum karara göre ise, asliye ticaret mahkemesi görevli.

Yetki gibi birden fazla görevli mahkeme olamayacağına göre bilemedim. deneyip görmek lazım. Şimdilik görevsiz mahkemede açılan davalar görevsizlik kararından sonra süresi içinde gönderme talep edince vekalet ücreti çıkmıyor, tüketici mahkemeleri zaten harçtan muaf. kaybedeceğiniz sadece 14 TL gibi gözükmekte...
Old 12-10-2012, 20:06   #27
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cinequanon
Davanın sözleşmeden doğduğu kanaati hasıl olursa hmk 10 gereği sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de (otobüsün varış yeri) yetkili olur. Karşı yansa genel yetki hmk 6 gereği şirket merkezi Bursa diyor.

Bugün borçlar hukuku hocam Prof. Dr. ... (aynı zamanda avukatlık yaptığından isim vermeyim reklam olur ) ile bu konu hakkında konuştum.

"Sözleşmenin ifa yeri otobüse binildiği ve inildiği yerdir, sözleşme ifa edilmeye binilince başlar, otobüsten inince sona erer, ikiside ifa yeridir" dedi.
Old 14-10-2012, 14:53   #28
sebepsiz zenginleşme

 
Varsayılan

Sayın olgu özelden mail atabilirim havayolu şirketi çatır çatır vekalet ücretlerini almış hakem heyeti kararlarına itiraz etmiş ticaret mahkemesi görevlidir diyee kaybım büyük olacak eğer hizmetin tüketici tarafını görmez ve mahkeme başından atmak için ticaret görevlidir derse
Old 14-10-2012, 15:19   #29
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sebepsiz zenginleşme
Sayın olgu özelden mail atabilirim havayolu şirketi çatır çatır vekalet ücretlerini almış hakem heyeti kararlarına itiraz etmiş ticaret mahkemesi görevlidir diyee kaybım büyük olacak eğer hizmetin tüketici tarafını görmez ve mahkeme başından atmak için ticaret görevlidir derse

Hakem heyetine başvurulmuş,tüketici mahkemesine başvurarak hakem heyeti kararının iptaline karar verilirse tabi vekalet ücreti çıkar. Bu durumda dava usulden değil, esastan inceleniyor

Benim bahsettiğim ise,alacak davası tüketici mahkemesinde açılır, mahkeme ticaret mahkemesi görevlidir diye görevsizlik verirse vekalet ücreti çıkmamalı HMK 331/2 gereği.

Ama en başta tüketici hakem heyetine başvurulmuşssa sizde elinizdeki kararları sunun görev kamu düzenine ilişkindir, Yargıtay re'sen inceler ekteki kararlarda görev yönünden bozma olmamıştır savunmasını yapın lehinize dönebilir, ama benim bildiğim Ticaret Kanunu'ndan doğan davalarda ticaret mahkemeleri görevli
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İİK 331 Maddedeki suc hangi mahkemede görülür Brusk Meslektaşların Soruları 25 07-08-2015 15:38
Havaalaninda Kaybolan Bavul İÇİn Ne Yapabİlİrİm? Manevi Tazminat konusunda karar külekçi Meslektaşların Soruları 13 15-09-2013 09:37
Veraset ilamının iptali davası hangi durumda açılır ? blaze Meslektaşların Soruları 7 28-12-2006 18:47
Hangi Mahkemede Dava Açılacak cuma Hukuk Soruları Arşivi 2 01-01-2006 15:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07593894 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.