Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kanunu bilmemek mazeret olur mu?

Yanıt
Old 28-06-2007, 22:48   #1
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan Kanunu bilmemek mazeret olur mu?

TCK m. 4’e göre, “ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz”(Ignoratia juris non execusat).

Öncelikli olarak, maddede geçen, “ceza kanunları” kavramını, “suç tanımlamalarında bulunan yani cezalandırma hükmü içeren her türlü kanunları” olarak anlamak gerekir. Örnegin, Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 4, 27, 28’inci maddelerine aykırı eylemlerde bulunanların cezalandırılacakları hükümünü içermektedir.

Bu hükmün istisnasi, hukuki hatanın (yasak hatasının) varlığıdır. TCK m. 30/4’e göre, “işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz”.

Kusurluluğu etkileyen hata hallerinden olan “hukuki hata (yasak hatası)“ TCK m. 30/4’da Alman CK madde 17’de benzer bir şekilde düzenlenmiştir (Verbotsirrtum § 17 StGB).

Hukuki hata kavramı

Hukuki hata, failin, gerçekleştirdiği olaydan haberdar olmakla birlikte, yapmış olduğu hareketin hukuken yasak bir hareket olduğunu kesinlikle bilmediği, bir hata halidir. Bu hata türüne ülkemizde hukuki hata da denilmektedir ki, bu oldukça yerinde bir tespittir. Çünkü, bu hata şeklinde, hukuki açıdan bir değerlendirmenin yapılıp yapılmadığı değerlendirilmektedir.

Kanun koyucu, fiili hata halinden farklı olarak, hukuki hatayı, kastı ortadan kaldıran bir hata hali olarak değil, tersine „kusurluluğu“ ortadan kaldıran bir hata hali olarak düzenlemiştir. Dolayısıyla, kaçınılamaz bir hukuki hata halinde, tipe uygun, hukuka aykır bir hareket kasten gerçekleştirilmesine rağmen, eylem “kusurlu” olduğu için, hareketin failine ceza verilmeyecektir.

Alman Ceza Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci cümlesine göre, hata “kaçınılabilir” bir hata ise, takdiri indirim sebepleri uygulabilecek ve dolayısıyla cezada indirim yapılabilecektir. Bunun aksine TCK, hukuki hatayı, sadece kusurluluğu ortadan kaldıran bir hata hali olarak düzenlemiş, kusurluluğu azaltan hata hali olarak ise düzenlememiştir, bu durumda AlmanCK’nun aksine TCK’ya göre, kaçınılabilir hataya düşen kişinin cezasında herhangi bir indirim yapılmayacaktır.

Örneğin, ölmüş eşini, “ölü gömülmesine ayrılan yerden başka bir yere”, mesela, onun için özel yaptırdığı bahçesindeki mezarlığa gömen kişinin ya da “aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıran” kişilerin hatası, eğer “kaçınılamaz” olarak değerlendirilirse fail/failler cezalandırılmayacaktır (madde 196 ve 230/5).

Hukuki yanılma türleri

Hukuki yanılma en sık, “bir yasağın varlığına ilişkin olarak (der Irrtum über die Existenz eines Verbots)” meydana gelebilir. Yukardaki örmeklerde olduğu gibi, kişi bu durumda, eyleminin yasak bir eylem olduğu, dolayısıyla yasağın mevcudiyeti üzerinde bir hataya düşmektedir. Bu hata türü, özellikle özel ceza kanunlarının hükümleri üzerinde gerçekleştirilebilirler.

Ayrıca, “hukuka uygunluk sebebinin varlığı(der Irrtum über die Existenz eines Rechtsfertigungsgründe)” üzerinde de hukuki hata yapılabilinir. Burda herhangi bir suç tipini gerçekleştiren kişi, ortada hukuka uygunluk sebeplerinden birinin var olduğunu düşünür. Örneğin, öğrencisini döven öğretmen, “terbiye ve eğitim hakkını” kullandığını düşünmektedir. Ya da bakım/tedavi görevini yerine getiren hekim, ameliyat için hastasının aydınlanmış onamının gerekli olmadığını zannetmektedir.

Ilave olarak, Almanya’da, hukuka uygunluk sebenin sınırlarında yapılan hatalarda da, yine hukuki hata hükümleri (AlmanCK m. 17) yani yasak hatası hükümleri uygulanmaktadır. Buna karşın, TCK madde 27’de yer alan açık hüküm karşısında, hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılması durumu söz konusu olduğunda, “TCK m. 30/4’da düzenlenen hukuki hata (yasak hatası)“ kurumu yerine, bu madde hükümleri uygulanacaktır. Yani, TCK m.27 gereğince, hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılması, hukuki hatanın değerlendirilme kapsamı dışına çıkarılmış, kurum özel olarak düzenlenmiştir.

TCK m. 27’yegöre, “ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur” demektedir. Kanun hükmünden anlaşıldığı üzere, sınırı aşma en az taksir düzeyinde bir aşma olmalıdır. Bu durumda, sınır kastla aşılmışsa fail kastın aşılmasıyla oluşan suç tipinden cezalandırılacak, eğer sınır kast olmaksızın aşılmışsa ve fiil taksirli işlendiğinde de cezalandırılıyorsa bu durumda fail, bu taksirli suç üzerinden indirim yapılarak cezalandırılacaktır. Son olarak gözden kaçırılmayacak nokta, taksirle sınır aşılmasıyle birlikte, kanunda bu sınır aşılmasının yarattığı bir “taksirli suç” tipinin de bulunması gerekir. Örneğin, fail haklı savunmada, gereklilik sınırlarını aşarak, vücut bütünlüğüne yönelik yapılan bir saldırıyı, yumrukla uzaklaştırabileceği yere saldırganı göğsünden bıçaklayarak uzaklaştırmışsa ve savunmada bulunanın kasten sınırda aşması söz konusu değilse, eylemi taksirle gerçekleştirip gerçekleştirmediği araştırılacak, eğer taksirle sınırı aştığı saptanırsa da, eylemin ceza kanununda taksirli bir suçu oluşturup oluşturmadığı araştırılacatır. Ki olayda, taksirli yaralama suçu TCK’da yer almaktadır.

Hukuki hatanın başka bir meydana gelebilme şekli ise, “yorumlama” hatasıdır (der Subsumtionsirrtum). Bu hata türünde kisi, bir davranışa izin verilip verilmediği, pozitif ceza hukuku açısından yasaklanıp yasaklanmadığı konusunda yorumlama hatasına düşmektedir. Mesela, kişilerin ad, yaş ve adreslerini, hukuka aykırı bir şekilde gizlice kaydeden kişi, bu verilerin TCK madde 135 kapsamında, korunankişisel veriler” olmadığını zannetmektedir.

Kaçınılabilirlik (Vermeidbarkeit) incelemesi

Eğer fail tarafından, haksızlık fark edilebilir idi ise, yani onun yetenekleri ve bilgileri göz önünde bulundurularak, failin hareketi, olası hukuka aykırılığı üzerinde daha derin düşünmesi ya da kendini bilgilendirmesi için bir sebep oluşturuyor idiyse ve fail bu şekilde düşünerek, haksızlık görüşüne sahip olabilir idiyse, hukuki hata, “kaçınılabilir” bir hatadır. Fail, içsel değerlendirmeleriyle ve kullanabileceği, erişilebilir tüm kaynaklarına başvurararak, hareketinin haksızlık oluşturduğunu (ya da yasak olduğunu) anlayabilir olmalıdır.

Kaçınılmazlık değerlendirmesinde, failin kişisel yetenekleri, entellektüel durumu ve bilgi seviyesi, ihlal edilen hukuki yükümlülük açısından değerlendirilmelidir. Failin, gündelik hayatı, iş durumu, hukuki bilgilendirilmesi vs. göz önünde bulundurulmalıdır. Failin burda, içsel anlamda, bir dikkatsiz ve özensiz davrandığı araştırması yapılabilir.

Kaçınılabilirlik özetlenecek olursa; ilk olarak kişinin, hareketinin olası hukuka aykırılığı konusunda düşünmesi ya da bilgi edinmesi için bir nedene sahip olması gerekmetedir. Böyle bir nedenin varlığı durumunda, kişi kendisini bilgilendirme için çaba harcamalıdır. Bu bilgilendirme bir avukat, hakim, savcı, mahkeme yani hukukçu aracılığı ile yapılabilinir. Ancak, kişi, hukuki bilgisi olmasa bile, kanunları, bilmsel çevre görüşlerini ve mahkeme kararlarını araştırarak, güvenilebilir bir hukukçunun vereceği hukuki görüşe denk düşen bir karara varabilir. Burda kişi, güvenebileceği bir bilgilendirmeye ulaştığı için, bu kendi kendini bilgilendirmesi de kabul edilecektir.

Unutulmamalıdır ki, bir toplulukta yaşayan bireylerin, etken bir şekilde o toplulukta yer almaları ve üyesi oldukları topluluklara ait ceza kanunlarını bilmeleri gerekmektedir. Ancak mevcut Ceza Kanunu’na göre, belirli şartlar altında, “kanunu bilmemek de mazeret olusturabilir”.



Saygılarımla
Gülsün Ayhan Aygörmez



Yararlanılan kaynaklar:

Özgenç, TCK Genel Hükümler 2006
Roxin, StGB Allgemeiner Teil 2006
Kindhäuser, StGB 2006 § 17 Rn. 15.
Old 06-07-2007, 12:06   #2
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

"kanunu bilmemek mazeret sayılmaz; bunun tek istisnası avukatlardır" sözü aklıma geldi de. bir sözle de olsa yazınıza katılayım istedim
saygılarımla...
Old 17-07-2007, 01:20   #3
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Sayin Tunca,

katkiniz icin tesekkür ederim.
Kanunu bilmemek mazeret sayilmaz, bunun tek istisnasi avukatlardir... Kesinlikle haklisiniz diyorum, gelin ama avukatlari "adil yargilanma hakki" diyen hukukcular yapalim

Saygilarimla
Gülsün Aygörmez
Old 17-07-2007, 12:19   #4
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Dün "hakkaniyeti" de yazmayi unutmusum. "Hakkaniyet ve adil yargilanma" diyelim. Birbirine bu kadar yakisan baska iki kavram var midir...

Saygilarimla
Gülsün Aygörmez
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
gayrimenkul haczinde hak talebi tarih sırasına göre mi olur yoksa orana göre mi olur avukat_selcuk_bey Meslektaşların Soruları 4 27-05-2007 17:09
mazeret nedeniyle atama- mazeretin sona ermesi sefa deniz Meslektaşların Soruları 1 08-04-2007 09:33
Kabahatlar Kanunu-Ticaret Kanunu kezzy Hukuk Soruları Arşivi 4 11-11-2006 08:58
Hukuku bilmemek mazeret sayilmaz oyle mi? İsmail Sarı Hukuk Sohbetleri 5 10-09-2004 16:17
Bukadarmı Olur Batu Han Site Lokali 1 09-05-2003 13:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05998206 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.